- Washington Post Gazze'nin katledilen çocuklarını isim isim yazdı
- Amsterdam'daki eşcinseller şenliğini tüm dünya ilgiyle izledi.
- Türkiye'de sanat toplumun ahlakını bozuyor mu?
- Abdülhamid'in torunu Kayıhan Osmanoğlu'nun diploması iptal edildi
- HKP'den Diyanet'in cuma hutbesine suç duyurusu: Giyim tarzı hedef alındı
- Erhan Afyoncu: Türkiyeli diye bir şey olmaz.
- Sahiller Halkındır…
- Yok artık! Bu da doğru değildir herhalde…
- Gazeteci Serdar Akinan:
- -Köy Enstitülerinin kapatılması ve daha iyi okullar kurulacağı vaat edilerek halkın itirazlarının savuşturulması projesi,
- Nuray Babacan: Paşalar hizmet alsın diye mi?
===================
Washington Post Gazze'nin katledilen çocuklarını isim isim yazdı
Temmuz 31, 2025
Washington Post#Gazze#Açlık
The Washington Post, internet sitesinde, X hesabında ve gazete sayfalarında, Gazze'de yaşamını yitiren 60 bin insanın içinden çocukların isimlerini tek tek andı. Her bir isim bir can; masum, savunmasız bir çocuk… Dünyanın sessizliğine gömülen bu melekler, hep öldükleri yaşta kalacak. Nazım Hikmet'in bir şiirinde dediği gibi: "Büyümez ölü çocuklar…"
The Washington Post (WP) gazetesi, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de gerçekleştirdiği saldırılarda yaşamını yitiren 18 bin 500 Filistinli çocuk arasından bazılarının isimlerine gazete sayfasında yer verdi. WP, internet sitesinde de tam isim listesini okuyucularıyla paylaştı. Haberde, hayatını kaybeden çocukların fotoğrafları ve yaşam öyküleri de yer aldı.
https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/washington-post
Saldırılarda öldürülen bazı çocukların fotoğrafları ve onlara dair kısa açıklamaların yer verildiği listenin site versiyonunda, ilk doğum gününü kutlayamadan 70 günlükken yaşamını yitiren Sannd Abu al-Shaer ile büyüdüğünde çocuk doktoru olmanın hayalini kuran 5 yaşındaki ağabeyi Tariq Abu al-Shaer'in fotoğraf ve hikayeleri paylaşıldı.
Sitedeki listede isimleri yer alan çocuklardan 900'ünden fazlasının ilk doğum gününü kutlayamadan öldürüldüğü belirtilirken, okuyucu listenin ortasına bile ulaşamadan "Bu noktaya kadar verilen isimler, Ekim 2023'ten bu yana öldürülen çocukların yüzde 1'inden daha azını temsil etmektedir" uyarısına yer verildi.
'BİZE ATEŞ EDİYORLAR, TANK YANIMDA'
5 yaşındaki Hind Rajab ve 15 yaşındaki kuzeni Layan Hamada'nın isimlerinin bulunduğu listede iki çocuğun ve aile üyelerinin İsrail tarafından öldürülme anları şöyle aktarıldı:
"Hind son saatlerini, altı akrabasının cesetleriyle çevrili, kurşunlarla dolu bir arabada sıkışıp kalarak ve umutsuzca yardım çağrıları yaparak geçirdi. Üç saat boyunca bir Kızılay operatörü hatta kaldı, Kur'an okudu ve bir İsrail tankı araca yaklaşırken onu teselli etti. 'Gelin beni alın, çabuk,' diye yalvardı. 12 gün sonra Hind ölü bulundu.
Hind'in kuzeni Layan, Hind dışında arabada hayatta kalan son kişiydi. Layan son telefon görüşmesinde acil durum operatörüne 'Bize ateş ediyorlar. Tank yanımda.' Saniyeler sonra, iki el ateş halinde düzinelerce silah sesi duyuldu."
ÖLENLERİN YÜZDE 31'İ ÇOCUK
2023 Ekim'den bu yana hayatını kaybeden 18 yaşından küçük Gazzeli çocukların grafiklerinin verildiği haberde, 10 yaşından küçük 9 bin 327 çocuğun öldüğü ve ölenlerin yüzde 31'inin çocuk olduğu vurgulandı.
Gazetenin X paylaşımlarında ise 18 paylaşıma yer verilen bir dizi oluşturuldu. Bu dizinin sonunda buradaki isimlerin İsrail saldırılarında hayatını kaybeden sadece 180 çocuğun isimlerinin olduğu kaydedildi.
1'İ ÇOCUK 2 KİŞİ DAHA AÇLIKTAN ÖLDÜ
Filistin Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Munir el-Burş, X hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze'de açlıktan hayatını kaybedenlere ilişkin bilgi verdi. Burş, İsrail'in kıtlığı dayattığı Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 1'i çocuk 2 Filistinlinin daha açlıktan hayatını kaybettiğini, açlık nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 159'a çıktığını belirtti.
"Gazze'de açlık sessizce can almaya devam ediyor" diyen Burş, son 24 saatte 1'i çocuk 2 kişinin daha açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitirdiğini ifade etti.
'BU İNSANLAR BİR ANDA ÖLMEDİ… GÜNDEN GÜNE SOLUP GİTTİLER'
Gazze'de açlıktan hayatını kaybeden Filistinlilere işaret eden Burş, "Bu insanlar bir anda ölmediler, aksine yiyecek ve ilaca erişimi engelleyen abluka ile katili kurbanla eşit tutan uluslararası sessizlik altında günden güne solup gittiler" dedi.
Burş, Gazze'de açlıktan ölenlerin sayısının 90'ı çocuk 159'a yükseldiğini bildirerek, Gazze'de kıtlığın sona erdirilmesi için İsrail'in 5 aydan uzun süredir sürdürdüğü sıkı ablukasının kaldırılması çağrısı yaptı.
GAZZELİLER AÇLIKLA KATLEDİLİYOR
İsrail'in saldırıları ve insani yardım girişini kısıtlayan sıkı kuşatması altındaki Gazze Şeridi, açlığın yayıldığı, su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemesinin bulunamadığı insani felaketi yaşıyor. Başta çocuklar olmak üzere, Gazze Şeridi'nde açlık nedeniyle ölümler artıyor.
İsrail'in kıtlığı dayattığı Gazze Şeridi'nde 7 Ekim 2023'ten bu yana açlık nedeniyle 88'i çocuk 147 kişi hayatını kaybetti. Yerel ve uluslararası çevreler İsrail'in "açlığı ve susuzluğu silah olarak" kullandığını belirtiyor. Sivil altyapıyı da tahrip ederek Gazze'nin yüzde 88'ini yıkan İsrail ordusu, sürgün emirleriyle yerinden ettiği Filistinlileri sık sık barındıkları bölgelerde hedef alıyor.
2 MİLYON İNSAN YERİNDEN EDİLDİ
Nüfusu yaklaşık 2,3 milyon olan Gazze'de İsrail saldırıları ve sürgün emirleriyle yerinden edilenlerin sayısının 2 milyona ulaştığı, çok sayıda kişinin defalarca yerinden edildiği belirtiliyor. Temel malzemelerden yoksun bir şekilde yerinden edilen Filistinliler, derme çatma çadırlarda veya aşırı kalabalıklar içinde hijyen malzemelerinin eksikliğinde lavaboların bile yetersiz olduğu, bulaşıcı hastalıkların yayıldığı okullarda hayatta kalmaya çalışıyor. İsrail ordusu ise günlük düzenlediği saldırılarla yerinden edilenlerin çadırlarını ve barındığı sivil noktaları bombalıyor.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda en az 60 bin 239 Filistinli hayatını kaybetti, 146 bin 894 kişi de yaralandı.
===================
Amsterdam'daki eşcinseller şenliğini tüm dünya ilgiyle izledi.
https://www.ilhankaracay.com/amsterdamdaki-escinseller-senligi-tum-dunyada-ilgiyle-izlendi/
===================
Türkiye'de sanat toplumun ahlakını bozuyor mu?
Önlem alınmalıymış.
İhraç edilen diziler diğer toplumların da dibine dinamit koyuyormuş.
Vb.
Sanat zıtlıklardan, aykırılıklardan, çelişkilerden beslenir.
Alegoriler, zıtlıklar, ambilanslar gerekir.
Yalnızca saf aşk yetmez, aşk ve kıskançlığın harmanı gerekir.
Öfke ve zevk, korku ve güven vb.
Tıpkı rom, viski, brendi yapımı gibidir.
İdeal tadı bulmak için farklı fıçılardan tadım yapılır ve uygun oranda karıştırılır.
Yoksa çok acı, çok sert, çok kokulu, çok şöyle, çok böyle olabilir.
Bizim dizilerimizde duyguların harmanı yapılırken aşırıya kaçıyorlar yalnızca.
Çok nefret, çok sevgi, aşırı korku, aşırı şiddet falan.
Bana göre de iyi bir harman değil.
Ama irkiltici, insanı odaklanmaya zorluyor.
Bu da, onları ratingleri yüksek, reklam gelirleri yüksek diziler yapıyor.
İtalya'nın tanıtım videolarında bile televizyonun dibine oturmuş, dikkatle Türk dizisini izleyen, hatta televizyonla kavga eden teyzeler gözüme ilişti.
Eskiden Brezilya dizileride böyleydi.
Ama onlar bizimkilere göre çok yavaş, çok yavan kaldı.
Ancak, genel anlamda Aşk-ı Memnu, Lolita, Romeo ve Juliet asla herşeyin yolunda, uyumlu, herkesin mutlu ve mesut olduğu eserler değildir.
Yasak, gizli, gizemli, ihanet dolu, zıt duygulanımların bir arada olması bir tür zorunluluktur.
Ahlaki kodları bugün olduğu gibi uygulasaydınız asla Lolita diye bir roman olmayacaktı.
Edebiyat eserlerinde ahlaksızlık, şiddet, namussuzluk, şerefsizlik, yalan, entrika, pusu, hile, desise, iftira, dedikodu, sözünden cayma, iki yüzlülük vb. olması bu nedenle doğaldı
Hatta aramızda kalemi kuvvetli olanlar yukarıda saydığım ya da sayamadığım her kötü ahlak örneği için ayrı ayrı ya da kombine ederek kısa hikayeler, masallar, romanlar yazabilir.
Doğada saf iyi, ya da saf kötü insan var mıdır?
Şimdi tamamıyla steril, ahlaklı, namuslu tiplemelerden oluşan bir roman, bir masal nasıl yazılır bana söyleyin.
Kırmızı başlıklı kız da kurt olmasın mı?
Pamuk Prenses'de kötü kraliçe olmasın mı?
Hansel ve Gretel'de çocukları kandırmak amacıyla şekerden yapılmış bir evde yaşayan ve çocukları pişirip yiyen bir cadı olmasın mı?
Joker (Joker), Thanos (Avengers), Hemşire Ratched (Guguk Kuşu), Hannibal Lecter (Hannibal), Jigsaw (Testere), Freddy Kruger (Elm Sokağında Kâbus), Ajan Smith olmasın mı?
Nuri Alço deyince aklıma gazoz şarkısı ve Ahu Tuğba ile canlandırdığı Kayıp Kızlar filmi aklıma geliyor.
Peki ya Erol Taş'ın kahkahası olmadan Yeşilçam ayakta kalabilir miydi?
Peki ya Türk Sinamasının kötü kadınları?
Bunlar olmadan olur muydu?
Nebahat Çehre: Tüm zamanların kötü kadını Nebahat Çehre, son performansı Aşk-ı Memnu dizisindeki Firdevs Yöreoğlu adlı karakteriyle de kötülüğün hakkını vermeye devam etmiştir. Onu kötü kadınlığı içinde her türlü kadınlık duyarlılığını barındıran, iç sızlatan bir kötülüktür.
Esra Dermancıoğlu: Fatmagül'ün Suçu Ne? adlı dizide Fatmagül'ün yengesi Mukaddes'i canlandıran Esra Dermancıoğlu, diziyi izleyenleri kendinden nefret ettirmeyi başarmıştır. Kem gözlü, kötü kadın rolünü başarıyla canlandırmış ve hakkını fazlasıyla vermiştir.
Lale Belkıs: Gerçek adı Belkıs Durmaz'dır. Yeşilçam'ın kötü kadını dendiğinde neredeyse ilk akla gelendir. Kıskanç, küstah ve çocukları sevmeyen kadın rollerini oynamıştır ancak kendisi kötü kadınları değil, güçlü kadınları canlandırdığını söylemiştir.
Suzan Avcı: Kötü karakterleri canlandırırken kötü kahkahası ile de kulaklarımızı acıtır. Vamp bir görünüşü vardır. Tam anlamıyla bir kötü kadındır; aşıkları ayırır, kızları kötü yola düşürür ve vicdansızdır.
Hikmet Gül: Neredeyse oynadığı tüm filmlerde en kötü, en kem gözlü karakter olarak ortaya çıkan Hikmet Gül, dedikodu yapmayı seven, çirkef, kokoş kadın karakterinin piridir.
Leyla Sayar: Çeşitli rollerde oynasa da kem gözlü, kötü kadın rolü üzerine oturmuş bir kadın oyuncudur. Kısa bir süre oyunculuk yaptıktan sonra kariyerine dansözlükle devam etmiştir.
Aliye Rona: Türk Sineması'nın kem gözlü kötü kadını dendiğinde herkesin ilk aklına gelen Aliye Rona'dır. Karakterleri öyle canlandırmıştır ki, kimse kötülükte eline su dökememiştir. Ne kadar başarılı bir oyuncu olduğu, birçok insanın onun bakışlarından hala korkar olmasından bellidir.
Sevda Ferdağ: Metreslik yapan, gazinolarda şarkı söyleyen, striptiz yapan, erkekleri baştan çıkaran kötü kadın Sevda Ferdağ, hem kendi hem fiziği güzel kadındır. Özellikle Şehvet Kurbanı adlı filmde tam anlamıyla efsane bir kötü kadındır.
Neriman Köksal: Türk sinemasının ilk güçlü kadın rolünü canlandıran Neriman Köksal, vamp bir kadın olarak hafızlara kazınır. Güzelliği sayesinde Afet-i Devran lakabını alırken, Fosforlu Cevriye adlı filminden sonra ise 'Fosforlu' lakabıyla anılmıştır. Kötü kadın diye anılsa da aslında güçlü kadın rolünü üstlenmiştir. Gerçek adı Hatice Kökçü'dür.
===================
Abdülhamid'in torunu Kayıhan Osmanoğlu'nun diploması iptal edildi
03.08.2025
Ankara'da yürütülen sahte üniversite diploması soruşturması kapsamında mercek altına alınan II. Abdülhamid'in dördüncü kuşak torunu ve "Devlet-i Aliyye Ocakları" isimli gerici derneğin kurucusu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu'nun İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden aldığı lisans diploması iptal edildi.
===================
HKP'den Diyanet'in cuma hutbesine suç duyurusu: Giyim tarzı hedef alındı
Halkın Kurtuluş Partisi, "cuma hutbesinde kadınların giyim tarzının hedef alındığı" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
3.08.2025
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) MYK üyesi Pınar Akbina Karaman, cuma hutbesinde "kadınların giyim tarzının hedef alınması" nedeniyle Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Din İşleri Genel Müdürü Şaban Kondi ve hutbeyi okuyan imamlar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
HKP avukatları, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Din İşleri Genel Müdürü Şaban Kondi ve hutbeyi okuyan imamlar hakkında Anayasa'nın 2. maddesine aykırı hareket ederek, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama", "suç işlemeye tahrik suçu", "görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma" ve "Anayasa'yı ihlal" suçlarını işlediklerini ileri sürerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
HKP MYK üyesi avukat Pınar Akbina Karaman, hutbeyi "laikliğe ve kadın haklarına açık bir saldırı olarak" nitelendirdi.
Cuma hutbesinde geçen "ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalanlar büyük bir vebal altındadır" ifadelerinin "halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğini" kaydeden Karaman, bu dilin doğrudan kadınlara yönelik fiziksel saldırıları meşrulaştırabileceği uyarısında bulundu.
Karaman, "Başı açık, pantolonlu, kısa kollu giyinen, dövme yaptıran ya da estetik yaptırmış kadınların kamusal alanda saldırıya uğramasının önü bu hutbeyle açılmıştır" dedi.
Pınar Akbina Karaman, HKP'nin laiklik ve kadınların özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceğini vurgulayarak, "Laikliğin yılmaz savaşçıları olarak buradayız. Laiklik ilkesini savunmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz" diye konuştu.
===================
Erhan Afyoncu: Türkiyeli diye bir şey olmaz.
-Kalkıp bizim kendimizi nasıl ifade edeceğimize başkaları karar veremez. Biz kendimizi ifade ederiz.
-Biz Türk'üz. Bu ülkede kimliğimizi söyleriz.
-Bizim Türk'üz dememiz, başkasının kimliğini ifade etmemesi manasına da gelmez.
-Ama Türkiyeli diye bir şey olmaz. Bu uydurma bir şeydir.
https://x.com/i/status/1951753113322299529
===================
Sahiller Halkındır…
Litorum usus publicus est: Kıyılar herkes tarafından kullanılabilir
Codex Civilus, Justinyanus Kanunları
Oraj POYRAZ0raj.p0yraz@neomailbox.net /
L2fSIJNoA0xfSNxA
🔴3621 sayılı Kıyı Kanunu:
🔴Madde 6 – Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.
https://x.com/i/status/1951809575264653387
===================
Yok artık! Bu da doğru değildir herhalde…
Sahte diploma ile Doktor Profesör olan akademisyenlerden sonra çok acayip bir dolandırıcılık şebekesi daha çıktı!
Ankara 16.Ağır ceza dosyasından:
Bir dolandırıcılık şebekesi, Ankara Çevre, Şehircilik ve iklim Değişikliği Bakanlığı'nın 13-14-15.Katlarında kendilerine Genel Müdürlük, Daire Başkanlığı makamları kurmuşlar
6 Şubat Deprem Konutları ihalesine girmek isteyen müteahhitleri Bakanlığın bu katlarında oluşturdukları bu makamlara çağırıp önden aldıkları 30 bin TL ile ihaleleri bu müteahhitlere verildiğine dair sözleşme yapımışlar.
Sonra, çakarlı iki araçla Cumhurbaşkanlığı Külliye'sinden geldiklerini söyleyen şoförler bu müteahhitleri alıp Külliye'ye götürüyor.
Kuş uçurtulmayan Külliye'nin kapısından rahatlıkla içeri girip, danışmanların olduğu 7.Kata çıkıyorlar ve Zafer diye biri bunları karşılıyor. Zafer denilen şahıs da 6 milyon 500 bin TL alıp ihaleleri onaylıyor
Bir film senaryosu olsa, hadi canım bu kadar da olmaz denilecek bir dolandırıcılık!
Haber@t24com.tr den Asuman Aranca
===================
Gazeteci Serdar Akinan:
"Mustafa Şentop'un Makedonya'da üniversitesi var. Burdan AKP'lilerin çoçukları okula gitmeden diploma alıyorlar. Savcılık ve hakimlik garanti, atanacağın yer bile belli."
https://x.com/i/status/1951913894118572527
===================
-Köy Enstitülerinin kapatılması ve daha iyi okullar kurulacağı vaat edilerek halkın itirazlarının savuşturulması projesi,
-Hızlandırılmış 3-4 aylık eğitimlerle öğretmen yetiştirme projesi,
-Akademisyenlik şartlarını kolaylaştırarak,
her İl'e en az bir üniversite kurulması projesi,
-Öğretmen açığını kapatmak için atama bekleyen öğretmenlerin yerine sözleşmeli öğretmenlerin görevlendirilmesi projesi,
-4+4+4 projesi ,
-Velisi istemedikçe sınıfta kalmama projesi,
-Öğrencilere ödev vermemek projesi,
-İmam Hatip Liselerinin sayısının arttırılması ve mezunlarının her üniversiteye girebilmesi projesi,
-İmam Hatip Lisesi mezunlarının maaşlarını bir çok devlet memurundan daha yüksek yapmanın yanında, okullarda rehberlik-danışmanlık görevi de yaptırmak projesi,
-Ortaokul ve Liseye giriş şartlarını özel olarak planlamak suretiyle öğrencilerin İmam Hatip Liselerine kayıt yaptırmaya mecbur etme projesi,
-İyi eğitim verdikleri için tercih edilen okulların isimlerini İmam Hatip isminin yanına ekleyerek, bu okullarda da iyi eğitim alınabileceği algısını oluşturma projesi,
-Okula başlama yaşının 7'den 6'ya indirilmesi projesi, -Yaz saati uygulamasının iptal edilmesi ve her yaştan öğrencilerin sabahın karanlığında yollara dökülmesi projesi,
-vb. daha bir çok proje ,
ulusal eğitimin kalitesini arttırmak için(!) özel olarak planlanmış ve uygulanmış,
bu planlamalar yapılırken yurtdışındaki kadim dostlarımız(!) olan ülkelerden özel olarak uzman eğitimci danışmanlar transfer edilmek suretiyle;
aynen ekonomiyi düzeltmek için transfer edilen uzmanların ekonomik başarıları gibi, eğitimimiz de başarıyla geliştirilmiştir.
Artık geleceğe daha güvenle bakabiliriz(!).
===================
Nuray Babacan: Paşalar hizmet alsın diye mi?
Haberin başlığını netleştireyim;
2017 yılında Orgen /Oramiral ve emeklilerine vede sosyal güvencesi olmayan eşlerine TBMM,YARGITAY,DANIŞYAY,SAYIŞTAY mensuplarına verilen sağlık hizmet hakları verildi
Bu hizmet SUT fiyatları üstünden yapışmaktadır
Sadece anlaşma yapılan hastahanelerde geçerlidir.
Oraj POYRAZ0raj.p0yraz@neomailbox.net /
L2fSIJNoA0xfSNxA
===================
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder