SEVGİLİ okuyuculanm,hükümet gündemi değiştirmek için ne gerekirse yapıyor. Şehitler mi var, kıyamet kopmaya başlayınca gündem değiştirmek için Suriye'ye posta koymaya başlıyor:
"Bak haa, isyancıların üzerine ordunu sevk edersen, ateş ettirirsen seni fena yaparız!.."
Çünkü isyancılar şeriatçı, bizimkilerin adamı.
Ya da Kuran dan esinlendiği Yahudi düşmanlığı olayından yola çıkıp bu kez İsrail'e kafa tutmaya başlıyor.
Biri İsrail'in "şımarık oğlan olduğunu" söylerken. Çankaya'daki "Nankör İsrail" demeye başlıyor!
Oysa bir süre önce Yahudi kuruluşlarından ödül alırken pek şen şakrak ve neşeli idiler.
Dudaklarında gülücükler oluşuyor, Yahudilere teşekkürlerini sunuyorlardı.
Suriye yıllar boyu Abdullah Ocalan denilen katili beslemiş, kendi topraklarında barındırmış,koruyup kollamıştı.
Toprakta altı bin üniformalı şehidimizin cesetleri yatarken Suriye'ye posta koymak, sert çıkmak aklarına hiç gelmemişti. Tam tersine Esad Ailesiyle al gülüm ver gülüm ilişkisine girmişler, sarılıp öpüşmüşler, dostluk mesajları vermekten sıkılmamışlardı.
İki ülke arasında vizeler karşılıklı kaldırılırken bizim Tayyip ve Çankaya'da oturan şahıs pek mutluydular. Üzerlerinden mutluluk akıyor, demeç üstüne kutlama demeci veriyorlardı.
Ne zaman ki Suriye'de halk olaylan çıktı, bizimkiler celalenmeye başladı,
"Bak Esad, sonra karışmayız haa, adımını denk at "
Hariciye Nazın, büyük devlet ve hükümet adamı Davutoğlu Ahmet Şam a gidip Esad la görüştü. Yaptığı açıklamalar muhteşemdi.
"Suriye'yi ağırlığımızı koyup ikna ettik. Ordu isyancıların üzerine bundan sonra ateş etmeyecek. Şam Büyükelçimiz olayların olduğu yerlere gitti ve gördü ki, bizim uyarımızdan sonra asker çekilmiştir.'*
Türk kamuoyuna karşı bir komedi oynuyorlardı, bir yutturmaca sürüp gidiyordu.
Bu açıklamaların ertesi gününde Suriye yine karıştı, ordu müdahale etti, halen ediyor ve sonuç yüzlerce ölü!
Ahmet in hava basması fos çıkmış, hüsranla sonuçlanmıştı.
***
"Suriye zaferi (!)" yatınca, bu kez başka oyuncaklar bulmak ve Türk milletini onlarla uyutmak gerekti. Düşündüler taşındılar ve "Biz , yine İsrail'i masaya yatıralım. Hem onlar Yahudi. Taa Kuran dan gelen hükümler var. Böylece bizim seçmeni de avutmuş oluruz" kararına vardılar.
Bu kez İsrail'e posta koymaya başladılar. Ellerinde bayat bir gerekçe vardı:
Mayıs 2010′da başlattıkları fetih seferinde, içinde dokuz insanımızın İsrail komandoları tarafından öldürüldüğü Mavi Marmara gemisi.
Burada hep yazdım ve yazmayı sürdüreceğim.
O dokuz insanın canlarının vebali AKP hükümetinin üzerindedir.
Düşünün ki. gücünü AKP hükümetinden alan şeriatçı bir örgüt, Gazzeye yardım bahanesiyle bir gemi hazırlıyor. Gemiye bu yardım seferinde (!) ne işi olduğu bilinmeyen ve asla anlaşılmayan yüzlerce insan dolduruluyor. Bunlar gemi yola çıkarken demeç vermeye çalışıyorlar:
"Oraya şehit olmaya gidiyoruz!"
İsrail, gemi henüz uluslararası sularda iken uyarıyor, geminin geri dönmesini istiyor, İslami cihad gemisi" yoluna aynen devam ediyor.
Güverteye komandolar indiriliyor. Bizim mücahitler kafilesi komandolara saldırıyor ve bazılarını ağır. bazılarım hafif yaralıyor. Sonunda olan oluyor. Komandolar ateş açınca dokuz ölü ve nice yaralı. Ölenler Türkiye'de "Şehit" ^ ilan ediliyor. Tayyipgiller tarafından acıklı laflar ediliyor.
***
Dahası var, AKP, en başta bazı milletvekillerini de bu gemiye bindirecekti. Sonra vazgeçildi. Niçin?.. Çünkü olay çıkacağını biliyorlardı.
Olay elbette çıkacaktı. Şu veya bu biçimde çıkacak, şu veya bu biçimde sonuçlanacaktı. İsrail gibi bir ülke bu atraksiyona elbette ki seyirci kalmayacaktı. Bilinmeyen tek şey bilançonun ne olacağı idi.
Bunları gemi sefere çıkmadan önce yazdık, söyledik ama kim takar!
Varsayalım yurtdışından bir kafile "PKK'ya insancıl yardım malzemesi götürüyoruz" dümeniyle yurtdışında gem tutmuş ve büyük tantanalarla İskenderu Limanı'na doğru yola çıkmıştı.
Türkiye buna seyirci mi kalacaktı?
Limanın kapılarını bunlara açacak mıydı?
Elbette müdahale edecekti.
* * *
Mavi Marmara olayı Birleşmiş Milletler e aksetti ve uzun çalışmalar sonrasında tarafsız bir rapor hazırlandı.
Ne yazık ki. basına sızdırılan rapor Türkiye'nin aleyhine idi.
işte bunun üzerine Tayyipgiller çıldırdı. Rapor açığa çıkınca. İsrail'le ilişkiler birkaç gün önce en alt düzeye indirildi. Şimdi Tayyip in sözlerinden anlaşıldığı kadanyla Gazze ye yeni bir yardım konvoyu hazırlanacak ve bu konvoya Türk savaş gemileri refakat edecekmiş.
Milletimiz yeni şovlara hazır olsun! Nice amiralleri ve subayları içeri tıkılan Türk Deniz Kuvvetleri, acaba Tayyip'in siyasi amaçlarının ve sergileyeceği yeni atraksiyonların oyuncağı olmayı içine sindirecek mi?
***
Türkiye de bu iktidann başlattığı Kürt açılımı sonrasında terör almış başını gidiyor. Neredeyse, her gün şehit cenazeleri kaldırılıyor. Subay, astsubay, uzman çavuş, er,polis, korucu…
Hemen yanıbaşımızda Kuzey Irak timi bölgesinde üslenmis, PKK hemen yanıbaşımızda. Kuzey Ifcik Kürt yönetimi bölgesinde üslenmiş durumda. Pisliğin ana kaynağı ve deposu orada.
Pisliğin geçmişteki başı olan Abdullah Öcalan ise lmralı'da. her gün kendisini ziyaret eden devlet yetkilileriyle görüşmeler yapıyor, pazarlık ediyor. Örgütünü oradan avukatları aracılığı ile yolladığı mesajlarla yönlendiriyor. .
Ve Abdullah Ocalan lmralı'da krallar gibi ağırlanıyor. Yediği önünde yemediği arkasında, emrinde ve hizmetinde uzman doktorlar falan filan!..
PKK'yı topraklarında barındıran ve besleyen ise Kuzey İrak Kürt Yönetimi. Başında iki paralık bir aşiret reisi. Barzani isimli bir herif var. ABD'nin koruması altında petrolünü peşkeş çekiyor. ABD den icazet alıyor
Sen hükümet olarak bu rezalete göz yummuşsun. Etkisi sıfıra yakın olan havadan bombardımanla yetinip milleti avutuyorsun. Askerini o terör inlerine karadan sokamıyorsun. Kuzey Irak'a biraz girip kendine güvenlik bölgesi oluşturamıyorsun.
Niçin?.. Çünkü emrinde okluğun ABD izin vermiyor
Ama öte yanda sahipsiz bulduğu Suriye'ye kendi iç işleri nedeniyle posta koyuyorsun, İsrail tarafından öldürülen kişinin senin omuzlarına koyuyorsun, İsrail tarafından öldürülen dokuz kişinin senin omuzlarındaki vebalini unutturmak için gündem saptırmaya kalkışıyorsun.
Türk milleti bu atraksiyonu belki bir süre yer!
-Ama daha sonra senden hesap istemeye başlar…
Ve o hesabın altında ezilip kalırsın.
http://www.ilk-kursun.com/haber/81218
SÖZCÜ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder