Gerilla savaşı Vikipedi, özgür ansiklopedi Gerilla savaşı, küçük ve gizli birliklerin düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiği, zayıf kuvvetlerin güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının unsurudur. ............................... Gerilla harbinin başarılı olması için halkın gerillaya desteği şarttır. Gerillacılar genelde üniformayı andıran özel giysiler giyerler. |
- GERİLLA BASKIN, PUSU YAPAR.
- GERİLLA DÜZENLİ ORDU BİRLİKLERİYLE SONUÇ ALICI ÇATIŞMALARA GİRMEZ.
Lugatlara bakarsanız EVET cevabını vermek zorunda kalırsınız.
Peki, bu çerçevede hangi saptamalarda bulunabiliriz.
- Baskın ya da pusunun zamanını yerini ve hedefini gerilla seçer.
- PKK nedeniyle oluşan can kayıpları da büyük oranda baskın ya da pusuyla oluşmuştur.
- Baskına uğrama ya da pusuya düşme açısından hedefin eğitim düzeyinin hiçbir değeri yoktur. Özel birliklerde pusuya düşebilir.
- Pusuya düşmüş birliğin, ölüm bölgesinde kalanların yapacakları hiçbir şey yoktur. Ölüm bölgesi dışında kalanlar, imkan varsa cevirme yapmaya çalışır. Eğitim ancak bu noktada kısmen değer taşır.
- Pusuya düşmüş birlikler ne kadar eğitimli olurlarsa olsunlar ağır kayıp verirler.
- Baskın ya da pusuya karşı alınacak tebdirler vardır, ancak bunlar asla %100 güvence sağlamaz.
- Gerillanın/PKK'nın elindeki tek çatışma yöntemi budur.
- Parası olanın çocuğunu ölüm tehlikesinden kurtulmasıdır.
- Parası olmayanın ise baskına uğramaya/pusuya düşmeye müstahak olmasıdır.
Peki ya, tek çatışma yöntemi baskın ve pusu olan PKK gibi gerilla güçleriyle nasıl mücadele etmek gerekir?
- Baskın/Pusunun yerini, hedefini, zamanını gerilla seçtiğine göre, sıcak temas sağlamak için, kışlalarda, karakollarda, şurda, burda birilerinin pusuya düşmesini, baskın yemesini beklemek gerekecektir.
Böylece sıcak temas sağlanacak, genelde akşam üstü, alaca karanlıkta, ya da gece vakti intikaller yapılacak, hava desteği istenecek, takip yapılacaktır.
Böylece belkide yeni pusulara, mayınlı saldırılara, dost ateşlerine ve kayıplara da imkan hazırlanmış olacaktır.
Ya da, kurbanlık kuzu gibi beklemek yerine insiyatif almak, önleyici harekatlar yapmak gerekecektir.
GERİLLA SALDIRMADAN ÖNCE SALDIRMAK GEREKECEKTİR.
- Dağdaki ve kentteki gerilla sayısını azaltıcı arama, tarama ve imha operasyonları. (TSK geçtiğimiz dönemde bunu pek ala becerdi)
- Birliklere bölgeleri zimmetlemek yoluyla alan savunması yapmak. (Yine dönem dönem bu yöntem başarıyla uygulandı)
- Askeri faaliyetleri bölge çapında koordine etmek için Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı, sivil faaliyetleri koordine etmek için de Olağanüstü Bölge Valiliği gibi kurumlardan vaz geçilmemeli, hatta her iki kurum içi içe oluşturulmalı.
- Sanılanın aksine O.Hal ya da Sıkıyönetim yasadışı değildir, anti demokratik de değildir. Bunlar anayasal kurumlar ve yöntemlerdir. Bu yöntemlere ihtiyaç olabildiği için ihdas edilmiştir. İhtiyaç olduğunda bunlardan da geri durmamak gerekir. Belki bu kurumların inceltilmesi için arayışlara girmek daha uygun olabilir.
- Her türlü istihbari faaliyeti en üst seviyede yapmak. (Şimdilerde imkanlar çok daha geniştir, ama diğer kurumlar TSK'yı izlemekten PKK'yı izlemeye vakit bulamıyor)
- Örgüte katılımı azaltıcı faaliyetler. (BAŞARISIZ, YETERSİZ, Kentlerde emniyetin yapacağı izleme ve takip, bu güne kadar yeteri kadar başarı sağlanmadı)
- Finansmanın kesilmesi. (EN BAŞARISIZ KALEM: Gümrükler, Maliye, Vergi Daireleri, Kürt mafyası ve her türlü kaçakçılıkla mücadele, TSK dışında kalan Jandarma dahil bütün devlet kurumlarında çetelerle işbirliği yapıldı, hatta en tepedeki siyasiler bile iş ortağı oldu)
- Dış desteğin kesilmesi. (YİNE EN BAŞARISIZ İKİNCİ KALEM, Dış işleri ve siyasi iktidarlar bu konuda tamamen etkisiz kaldılar)
- Örgütsel propagandanın önlenmesi, karşı propaganda. (KARNEDEKİ DİĞER BİR ZAYIF NOT, Yine on yılllardır taş üstüne taş konmamıştır.)
- Örgütün ve fikirlerinin illegalize ve marjinalize edilmesi. (TAM TERSİNE NEREDEYSE HERTÜRLÜ PKK FAALİYETİ NEREDEYSE LEGALİZE EDİLDİ)
İlk ikisi ise dağlarda yapılacak kontrgerilla faaliyetidir.
Bütün bunları yapsanız bile her zaman bir çekirdek kadro kalacaktır. Ancak bu günkü kadar da karın ağrısı yaratamayacaktır.
Yine bu perspektiften bakarsak profesyonel bir Polis/Jandarma Kontrgerilla Ordusu oluşturulduğunda neler beklemeleyiz, neler beklememeliyiz?
- Baskın, pusular ve bu sebeple yaşanan can kayıpları son bulmayacaktır. (Oysa Profesyonel Polis/Jandarma Kontgerilla ordusundan esas beklenen buydu.
- Ölenler paralı asker sayıldıklarından dolayı ölmeyi hak ettikleri var sayılacaktır. (Ahlaki/etik sıkıntı)
- Bu mücadele içinde olanlar vatan savunma psikolojisinden ziyade, polisiye bir güvenlik operasyonu yürüttükleri düşüncesinde olacaklardır. Bu onların gayretlerini ve motivasyonlarını sınırlayacaktır.
- Oluşturulacak kontrgerilla ordusunun çok daha yüksek teknolojili ve maliyetli teçhizatla donatılması gerekecektir. Neticede kimse olağan güvenlik operasyonlarında hayatını riske sokmak istemez. Ölümüne savaşmaz.
- Oluşturulacak kontrgerilla ordusunun eskimesine ve yaşlanmasına müsaade etmemek gerekecektir. Yoksa beş yıl sonra göbekli, orta yaşlı, fizik kondüsyonu zayıf bir ordumuz olur. Mecburen sözleşmeli istihtam modelleri ve onu artı/eksilerini düşünün. TSK'nın zorunlu askerlik nedeniyle diri ve zinde kalan birliklerini düşünün bir de.
- Profesyonel bir kontrgerilla ordusunda zaman içerisinde görülen can kayıpları nedeniyle, ideolojik kaymalar, sapmalar ya da uygulamalar yaşanabilir. Tıpkı bir zamanların sarkık bıyıklı ülkücü polis özel timleri gibi.
- Yeni düzenlemede kurulacak bu birlikler dağlarda arama tarama faaliyeti yapmazlarsa, düzenli aralıklarla sınır ötesi harekat yapılmazsa, saha savunması yapılmazsa, baskına uğramak ya da pusuya düşmek dışında PKK'yla sıcak temasa girmeyecektir.
Sıcak teması sağlamak için beklerseniz baskın/pusuyla bu teması yaşarsınız, ya da önleyici harekatlarla yerini ve zamanını siz seçersiniz. İki seçenek vardır.
Ordunun profesyonelleşmesi, PKK'yla mücadeleyi TSK dışındaki unsurların yürütmesi, ya da yeni bir karma kontgerilla ordusunun kurulması bunların sonuca doğrudan tesiri fazla değildir.
Esas önemli olan yapacak kurum hangisi olursa olsun, yukarıdaki esaslar dahilinde sürekli, istikrarlı, kararlı bir mücadelenin sürdürülmesidir.
Saygılar.
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ YAŞARKEN Ağaçların daha bu bahçelerde Bütün yemişleri dalda sarkıyor, Umutların mola verdiği yerde Geceler bir nehir gibi akıyor. Baksan bir uzaklık var hangi yana, Hangi eşyaya dönsen boş bir ayna; Varmak istediğim uzak limana Gemiler beni almadan kalkıyor. Gelmedi gün daha çalmadı saat, Daha uçurmuyor beni bu kanat; Sabırsızlanma, ey kapımdaki at! Güneş daha gözlerimi yakıyor. Ahmet Muhip DRANAS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder