12 Eylül 2011 Pazartesi

POLITIK - Türkiye'nin bölünmesi planında gelinen aşama

 

Türkiye'nin bölünmesi planında gelinen aşama
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
10 Eylül 2011
 
Güneydoğu bölgemizde, fiili bir yönetim kurulmuştur. Bu, Türkiye'nin fiilen bölündüğü anlamına gelir.
Şimdi bütün mesele, Türkiye'nin bütününe bu olguyu kabul ettirmektir.
 
Bunun için şu plan uygulanıyor:
 
Erdoğan-Gül ikilisi birden bire: "Bu işi silahla çözeceğiz" demeye başladılar.
Orduyu, sonucunda başarı şansı olmayan bir planın içine çekmek isteyecekler.
Yaptıracakları her harekat, ordunun başarısızlığını ispat etmek için planlanacak.
Kandil'i uçaklarla bombalama türünden terörü bitiremeyecek harekatlar yaptıracaklar.
Yani orduya terörü kökünden temizleyecek olan harekat emrini vermeyecekler.
"Bakın ne harekatlar yaptırıyoruz, ama terör bir türlü önlenemiyor" diye suçu ordunun üzerine atacaklar.
Kamuoyunda "Ordu bile başarısız olduğuna göre, terörü durduramayacağız, iyisi mi bölücülerin isteklerini kabul edelim, başka çare  yok" düşüncesinin yaygınlaşmasını yandaş medya vasıtasıyla sağlamaya çalışacaklar.
 
Kılıçdaroğlu ise "Silahla çözülmez, öneri getir silahsız çözelim" görüşünü seslendiriyor.
 
Bir süre sonra, hepsi birden faturayı TSK'ye çıkararak ABD'nin bölünme anayasasını getireceklerdir.
 
    Komutanlar ise, Vahdettin'in sultanlığı ve Damat Ferit Paşa'nın yönetimi altında,
                                    ABD ile işbirliği hayalleri içinde,
Türkiye'yi ABD'nin bölünme tertibinden "kurtarma" harekâtlarının hazırlıklarıyla meşgul.
 
TSK'nin komuta kademesi, çöken iç cephenin yeniden kurulması zorunluluğunu saptamadan, içine itildiği bütün görevlerden milletine büyük acılar vererek çıkar.
Türkiye, bir millî hükümeti olmadan yeniden birleştirilemeyecek eşiklere gelmiştir.
Devletin yaptırım gücü, ancak bir milli hükümetle sonuca ulaşabilir.
Eğer komutanlar bunu göremiyorlarsa, zaten çok yıpratılmış olan TSK'nin tasfiye edilmesi ve paralı bir silahlı gücün kurulması planlarında utanç verici roller oynarlar.
Boyun eğmek ile ihanet arasındaki sınır çok kırılgandır.
 
+++++++++++++++++++++
 
Tek bir çözüm bulunmaktadır:
 
Örgütlü milletin ve Ordunun
      ülkenin geleceğine sahip çıkmak için
                             bir kuvvet ekseni oluşturması
                                         ve millî hükümetin kurulması.
 
Derneklerde ve sendikalarda değil, siyasal partide örgütlenmiş olan millet.
 
Bu görevi anlamak istemeyenler veya binbir bahane üretenler, vatan millet nutukları atıp durmasınlar.
Bir süre sonra Türkiye'nin en ikiyüzlü tayfası onlar olacaktır.
 
+++++++++++++++++++++
 
 Genelkurmay Başkanı'nın hallerine bakarak
           sürekli karamsar görüşler üretmek de,
                    iş yapmak istemeyenlerin tavrıdır.
Bunlar kendi teslimiyetleri için gerekçe arayanlardır.
 
+++++++++++++++++++++
 
Milletin örgütlenmesi, Türk Ordusunu da ayağa kaldıracaktır.
 
Ayağa kalkmak istemeyenler ve hatta düşman tarafına geçenler, her zaman, her kavmin tarihinde olmuştur.
Tarihi onlar yazmaz.
O nedenle sürekli teslimiyete ve ihanete gönderme yapmayı bırakalım; kendimiz adam olalım.
 
Başkalarının teslimiyetini ve ihanetini anlatmayı tarihsel görev sayanlar;
            ne kadar vatanseverlik satarlarsa satsınlar,
        en sonunda kendileri de teslimiyetçi ve hain olurlar.
 
+++++++++++++++++++++
 
Görevin zorluğu karşısında çaresiz durarak hiçbir çözüme ulaşılamaz.
 
 Görevi yapmak için kafa yormaya çağırıyorum bu ülkenin geleceği için yüreği titreyenleri.
 
 Ve en önemlisi işe başlamaya.
 Bir iş, başlanarak yapılır. Zaten bu işe başlanmıştır.
 Kim ne derse desin, Türkiye'de milleti örgütleyecek iş, İşçi Partisi'ni çekirdek alarak ilerletilecektir.
 Veya bir seçenek gösterilmelidir.
 
+++++++++
Doğu Perinçek'in 10 Eylül günlü Aydınlık köşe yazısından faydalanılarak yazılmıştır.
+++++++++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder