Doğan Kuban - Taksim'de Kışla Rekonstrüksiyonu Mimarların, Taksim Projesi gibi her şeyi tümüyle yanlış bir önerinin sorumluluğunu almaları, bütün yaşamını bu konuları öğretmek ve yazmakla geçiren, Türkiye'de ICOMOS kurucuları arasında olan ve 1975'e kadar Türkiye'yi yurtdışında temsil etmiş benim gibi bir restorasyon hocasını sadece şaşırtmıyor, arkasındaki tavırları düşündükçe gerçekten umudumu kırıyor. Cumhuriyet / Bilim Teknik- Gerçi Türkiye'nin bütün kentlerinin tarihi karakterinin yok olduğunu ve yapılarının apartman gibi tamir edildiğini gören biri için bunlara alışmam gerekirdi. Dünyanın her yerinde yarım yüzyıldır geçerli olan bir koruma ilkesi var: Mimari tarihinin sanatsal mesajını saptırmamak (eski deyimi ile tahrif etmemek). Bu bir uygarlık ve bilimsellik kuralıdır. Bunu bir alışveriş merkezi olarak restore etmek ise, hem bir saygısızlık hem de işlevsel bir komedidir. Burada simgesel bir yanlışlık da var. Kentsel planlama Projenin arkasından hiçbir mantıki kurgunun olmadığı kanısındayım. Restorasyon kuramı açısından tümüyle yanlıştır. Burada zaten var olan bir yapının içine bir işlev yerleştirilmiyor. Kent'in en önemli meydanına -doğrusunu isterseniz bu kentte zaten planlı bir meydan yok- bir tünel deliğinin yanından gireceksiniz. Taksim'de ekolojik sorunlar Bu öneri işlevsel yanlışları dışında bir takım ekolojik sorunlar yaratıyor. Doğrusunu isterseniz Avrupa'nın herhangi bir kentinde 60 yıllık bir kent parkının ağaçlarını kesen bir belediye bulamazsınız. Dünya tehlikeli bir şekilde ısınıyor. Taksim'e önerilen tünel de bir ısıtma makinesidir. Tünel trafiği bir işkence olacaktır. Çıkan yollar tıkandığı zaman insanların yarısı klostrofobi'den kriz geçirebilir. Ağaçlandırılmadığı zaman yollar ve beton yüzeyler de ısıtma makineleridir. Sürekli vurgulamak zorunlu: Çağımızın kent ve mimarlık mottosu yeşildir. Sayın okuyucular. İstanbul'da Türkiye nüfusunun beşte biri yaşıyor. İstanbul'da Türkiye nüfusunun beşte biri yaşıyor, dedik. Hollanda'da gökdelen ya da yüksek apartman pek yok. İnsanların geleceğini tehlikeye sokuyoruz. Aklınıza bir soru geliyor: Bilim, felsefe ve sanatta da durum buna paralel değil mi? Yani Türkiye'nin Osmanlı'ya dönmek diye bir sorunu yok. Zaten dönmüşüz! 17 Mayıs 2013 |
^^^^^ - vvvvv
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Optimum medicamentum quies est
En iyi ilac dinlenmektir.
Latin Atasozu
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder