İslamın üç temel kaynağı vardır. Bunlardan ikincisi hadislerdir. Sünnetin temelini oluşturur. Sünni mezheplerin temeli hadislere dayanır. Kısacası hadislerin ve hadisçiliğin babası, duayeni Buharidir. Ve bakın Buharinin derlemesi yani Sahih-i Buhari'yi kim derlemiş ve ne kadar zaman sonra derlemiş.
İşte ben bunu söylüyorum. Din, özelde İslam bir tür kulaktan kulağa oyunu. Rivayetin rivayetinin, rivayetinin, rivayetinin, rivayetleri kabilinden. Sayısız dereceden rivayetler silsilesi, kaynağıyla bağını yitirmiş bir dedikodular zinciri.
Aynı zamanda tanrının buyruklarının, birileri tarafından açıklanması, başkaları tarafından yeniden açıklanması, daha başkaları tarafından hem buyrukların hem ilk açıklamaların, hem ikincil açıklamaların hem üçüncül açıklamaların bir kez daha açıklanması şeklinde devam edip giden bir açıklamalar çorbası halini almış bir mugallata.
Sözde tek tanrılı dinlerde olup biten budur işte.
Saygılar.
Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA
SONER YALÇIN: İmam hatipli kardeşlerim
Adı, Mustafa Kenan Aybastı (d.1981).
Yönetmen.
En son "Yolculuk" filmi vizyona girdi. Filminde; İslamcı çevrede yetişen bir gencin canlı bomba olmasına giden süreci anlattı.
Odatv'ye verdiği röportajda şöyle dedi:
"Gericilikle ilgili, soldan biri film yapacaksa benim yapmam iyi olur diye düşündüm. O dünyayı iyi bildiğim için, hem üzerimdeki bir yükten kurtuldum, hem bir komünist sinemacı olarak görevimi yerine getirmiş oldum."
Evet. Karşınızda imam hatipli solcu yönetmen var.
Üsküdar İmam Hatip'ten mezun.
Solcu olmasına giden süreç hiç kolay olmamıştı. Filminde kendi hayatından örnekler vardı:
"Filmde bir burun kırma sahnesi var; o burun aslında benim burnum. Cuma namazından döndüğümüzde ben bulunduğum grup itibariyle namazı biraz farklı kılıyordum, Şafî namazına benzerdi ama Selefi namazı diye bir şey kılardık. Babam klasik bir muhafazakardır; çıktık camiden eve dönerken, 'sen ne biçim namaz kılıyorsun' diye sordu, ben de 'ne var ki baba Şafî'ye göre kılıyorum' dedim. Babam Şafî'yi, Şia diye anladı, 'Şiacı mı oldun lan başımıza' deyip koydu yumruğu suratımın ortasına. Dinciler; sert bir muhafaza çabası içindedir; değişiklikten, farklılıktan hazzetmez; bundan çok çekinir ve bunu şiddetle bastırmaya çalışırlar."
Mustafa Kenan Aybastı sinemamızın yıldızı parlayan genç yönetmenlerinden. Fakat.
Bu genç yönetmeni size son filmi nedeniyle yazmadım.
Bir imam hatipliyi daha tanıtacağım…
"Kızıl İslam"
Adı, Namık Kaya (d.1969)…
O da imam hatipli. Aksaray İmam Hatip'ten mezun.
O da anti-kapitalist devrimci.
"Kızıl İslam" adlı kitabı bu nisan ayında çıktı.
Hz. Muhammet'in "Kızıl Rüzgar" hadisinden ilhamla kitaba bu ismi vermişti:
"Kızıl Rüzgar hadisi, 'ganimet; zengin ve mevki sahibi kimseler arasında dolaşan bir meta haline getirildiğinde; emanet edilen şeyleri, emanet alan kimseler yağmalayıp kendi mülkü haline dönüştürdüklerinde; zekat, bir angarya ve ceza kabul edildiğinde; bir topluma o toplumun en rezilleri yönetici olduğunda kızıl rüzgar bekleyin' biçimindedir. Geleneksel dindarlık, kıyameti sadece dünyanın bitimiyle başlayan olaylar olarak algılar; kıyametin devrim hareketi olduğunu akla getirmez veya görmemezlikten gelir.
Kızıl Rüzgar hadisi; düşünsel hareketler ile eylemsel tezahürleri anlatır. Egemenleri, kodamanları, bir eli yağda ötekisi balda olanları ve topluma hükmedenleri yerinden eden, altı üste çıkaran, üstekileri alta indiren, iktidar ve nimetin sahiplerini değiştiren devrim hareketidir.
Egemenlerin, devrimin mimarları olan peygamberlerden korkmasının asıl sebebi; onların deviren, yerle bir eden devrimci hamleleridir. Yoksa Firavunlar, Nemrutlar ve Ebu Cehiller Tanrı vardır veya yoktur polemiği yaşayan cahiller değillerdir."
Büyük bir araştırma sonucu ortaya çıktığı belli olan Namık Kaya'nın kitabını elimden bırakamadım.
Bir kez daha gördüm ki…
Bizim imam hatipliler, Muaviye'den beri devam eden Arapçılık merkezli hurafelerebüyük eleştiriler getirmeye devam edeceklerdir.
Hurafe tapıcılar
"Kızıl Rüzgar" hadisinden başladık, devam edelim…
Bu hafta tanınmış bir işadamının yemek davetine katıldım.
Kitaplığında, hadis alimi Buhari'nin ciltli "kitaplarını" gördüm.
Biliyorsunuz… Kimileri için Kur'an-ı Kerim'den sonra en sağlam kaynak Buhari'dir!
Yemekte söyleyecektim. Sustum. "Hadis tapıcılardan" bahsedecektim. Bunlar insanların kafasını karıştırıyor.
Kuşkusuz… Hadis konusunda toptan reddiye söz konusu olamaz. Ama. Şunları da bilmeliyiz:
Buhari yaşamında kitap yazmamıştır.
"Buhari'nin kitabı" diye bilinen "Sahih-i Buhari" adlı eseri İbni Hacer derlemiştir. Buhari ile Hacer arasında 596 yıl vardır!
Bu söylendiği zaman kimi ulema der ki, "İbni Hacer'in derlemesini bir diğer hadisçi olan El-Khushaymani'ye dayanarak yazmıştır." Yani, Hacer ile Khushaymani arasındaki yıl farkını, 463 yıla düşürürler!
Buhari ile Khushaymani arasındaki yıl farkı da 133 yıldır!
Sonuçta, İbni Hacer'den önce hadis kitabı yoktur.
Peki, sözde "Sahih-i Buhari" ciltlerinde neler var:
– Kadınların akıl ve dini eksiktir.
– Fatiha okunarak yapılan üflemelerle akrep sokması tedavi edilir.
– At, ev ve kadında uğursuzluk vardır.
– Bir kimsenin mümin ya da kafir olacağı anne karnında belli olur.
– İsrailoğulları olmasaydı et kokmazdı.
– Havva olmasaydı kadınlar kocalarına ihanet etmezdi.
– Kadın, eşek ve köpek namaz kılanın önünden geçerse namaz bozulur.
Gibi…
Hani… Son dönemde kerameti kendinden menkul dincilerin, sizleri şaşırtan "hamile kadın sokağa çıkmasın" gibi konuşmalarının kaynağı işte bu tür hurafelerdir.
Buhari değerlidir; ama ona atfedilen hadis derlemeleri ne derece doğrudur, tartışılır. Örneğin:
Ebu Hureyre'nin Hayber Savaşı'nda Hz. Muhammet'in yanında olduğu hadisine nasıl inanılır? Hureyre bu savaştan sonra İslam'a girmiştir.
Hz. Muhammet'ten sonra ilk ölen eşinin Sevde olduğu gibi yanlışlar vardır.
Ve evet, kimi hadisler Kur'an ile çelişir.
Umuyorum ki…
Bizim imam hatipli gençlerimiz; bu uydurmalara son vererek, Türkiye'de oluşturulmaya çalışılan hurafelerle dolu Arapçı cahiliye dönemine son verecektir.
Metin Yükselleri öldürtüp, Erdoğanları iktidar yapanların oyununu bozacaktır…
a45UyF587661-160513101252 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/13 12:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
DENIZI OZLEYENLER ICIN
. . . . . .
Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret,
Bakar aglarim.Hatirlarim ilk gorusumu dunyayi,
Bir midye kabugunun araligindan:
Sularin yesili, goklerin mavisi,
Lapinalarin en harelisi...
Hala tuzlu akar kanim
Istiridyenin kestigi yerden.
. . . . . .
Neydi o deli gibi gidisimiz,
Bembeyaz kopuklerle, aciklara!
Kopukler ki fena kalpli degil,
Kopukler ki dudaklara benzer;
Kopukler ki insanlarla
Zinalari ayip degil.Gemiler gecer ruyalarimda,
Alli pullu gemiler, damlarin uzerinden;
Ben zavalli,
Ben yillardir denize hasret.
Orhan Veli KANIK
Rabbinin sozu hem dogruluk hem de adalet bakimindan tamamlanmistir.
O nun sozlerini degistirecek hicbir kuvvet yoktur.
En iyi isiten, en iyi bilendir O.
(Enam Suresi 114-115)
Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti ne karsi dostca olmayan hicbir niyetimiz yoktur....
Bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni mufreze kumandaninin emirleriyle, Musluman unsuru imha etmek uzere faaliyette bulunuyorlar.
Bu emirlerin suretlerini gozlerimizle gorduk.
Erivan daki Ermenilerin, Muslumanlarin imha siyaseti guttukleri ve bu kanli vahset dalgasinin sinirlarimiza kadar genisledigi, sinirlarimizin, obur taraftan, olumden kacan sayisiz Muslumanla dolu olmasiyla da teyit edilmis oluyor.
Ingilizler, bu hareketlerin cereyani esnasinda, bir yandan Ermenilerin Muslumanlara karsi tutumlarini tesvik ettiler, hatta onlari bu konuda kiskirttilar, diger taraftan Ermenilerin tecavuzlerini bize sayip doktuler ve bunlari tahammul edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komsu devlete saldirarak misillemede bulunmaya bizi zorladilar.
Fakat biz hakikatin kendini gostereceginden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammul ettik ve Ingilizlerin ofkelerini fark etmemis gorunduk.
Hakikaten, bizi Ermenilere saldirmaya tesvik eden ve bu sekilde kendi boluklerini o topraklara gonderebilmelerini saglayacak bir ortam yaratmayi planlayan Ingilizlerin tutumlarini meydana cikarabilecegimizi dusunduk.
Ingilizlerin butun bu manevralari, Kafkasya yi bosaltmalari mecburiyetini hissettikten sonra, onlarin subay ve temsilcileri tarafindan baslatildi.
Erzurum ve Van daki Muslumanlarin ve bilhassa sinir bolgelerinde yasayanlarin; Ermenistan da cereyan eden katliama dair her gun aldiklari haberler ve olumden kacan ve aglanacak vaziyette olan multecilerin manzarasi karsisinda, buyuk heyecana kapilmalari cok normaldir.
(24 Eylul 1919)
K.ATATURK
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder