Bütün bunlar yeterince zaman verdiğinizde sürdürülemez olanın ortaya dökülmesinden ibarettir.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) başından beri hep gelecekten borç alarak işlerini yürüttü.
Elde olanları sattı, satılamaz olanların üzerine ipotek koydu ve böylece bolca kaynak buldu.
Bolca hazine bonosu sattılar, bu bonoları alanlar yurt dışından borçlandılar.
Sonuçta daha ekonomik şekilde devlet eliyle sendikasyon kredisi bulmak imkanı varken, çok fazla aracıyı da araya sokup onları da nemalandıracak şekilde çok katmanlı bir borçlanma modelini yepyeni bir icat gibi önümüze sürdüler.
Temel yaklaşımları hep şu oldu.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ata sözümüz var ya hani, bunlar yatsıya kadar Allah kerim, biz şimdilik işimizi halledelim mantığıyla çok kolay yalan söylediler.
Yalanları ortaya çıktıkça, başka yalanlar, daha büyük yalanlar uydurdular.
Bunlar da ortaya çıktıkça, hep başkalarını suçladılar.
Cumhuriyetin kurucu babalarını, kuruluş felsefesini suçlamaya kadar vardı iş.
Ben şundan eminim, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kodamanlarına biraz daha süre versek, başarısızlıkları için Allahı, İslamı ve dini de suçlayacak bunlar.
Her başarısızlıkta gündem değiştirme manüplasyonlarıyla toplumu oyaladılar.
Haklarını vermek lazım, bu konularda son derece başarılı oldular.
Yalanda, iftirada, kara çalmada, hilede, desisede neden ve nasıl bu kadar başarılı oldular?
Bu da ayrı bir tez konusu.
Benim düşüncem, bunların yetiştiği iklim, bunların yetiştiği toprak yalana, dolana elverişli.
Diyeceksiniz ki, hangi iklim, hangi toprak.
Kırılmaca gücenmece olmasın, açık açık, aklımdan geçeni yüzünüze söyleyeyim.
Özelde İslam, genelde din iklimi her türlü ahlaksızlığa gerekçe yaratan bir iklimdir.
Nasıl mı?
Örnekler vereyim!
Devlete vergi verilmez,
Ordusunda asker olunmaz,
Sözünü, borcunu inkar edebilirsin.
Cihat her Müslümana farzdır.
Gayri müslimlerin canı, malı, ırzı helaldir.
Müslüman olmayanlara hile, desise yapmak, pusu kurmak helaldir.
İşte bir kere bunları dediniz ve kabul ettiniz mi bitti.
Karşınızdaki ben Müslümanım dese bile siz onu kafir saydığınızda her şey hak ve mübahtır.
Karısı, kızı helaldir.
Verdiğiniz senedi, çeki inkar edebilirsiniz.
Vergi kaçırabilir, askerden kaçabilirsiniz.
Kendinizden saydığınız, yani cemaatten olanlar hariç kalan herkese yalan söyleyebilirsiniz, takkiye diyorlar ona.
Kısacası, bu vizyonla bir Müslümanın dünyanın kalanına dilediğini yapmasına ahlaken hiçbir engel yoktur.
Bu durumda din, özelde İslam dört dörtlük bir ahlaksızlık gerekçesidir.
İşte on yıllarca kapalı kapılar ardında cemaat odalarında bu enformasyonla beyni yıkanmış günümüz siyasi kadroları, günümüz cemaaatleri bu nedenle çok rahat.
Toplumun kalanına karşı hiç bir kaygıları yok.
Diğerlerinin kadınları, kızları onlar için cariyedir.
Diğerlerini malları helaldir.
Dolandırabilirler, çalabilirler, kandırabilirler, hile yapabilirler.
Hiç sıkıntı yok, onlara göre Allah katında günah falan değildir.
Ve sanmayın ki, bu iş sadece bizde böyle, İslam aleminin tamamı böyledir.
Irak Şam İslam Devleti(IŞİD/DAİŞ), Bako Haram, Taliban, Vahabiler ve aklınıza kimler gelirse gelsin hepsi böyledir, diğerlerine bu gözle bakar.
Peki ahlakı böyle, dini böyle olan insaları dünyanın kalanı napsın, yanında, civarında ister mi?
Batılı böylesi Müslümanları komşu, vatandaş olarak kabul eder mi?
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
İşte THY'deki krizin boyutu
22 noktaya uçuşunu durduran 30 uçağını hangara çeken THY'nin sadece yere indirilen uçaklardan 20-25 milyon dolar arasında zarar edeceği açıklandı.
Pazartesi, 28 Kasım 2016 17:18
Ekonomik daralma ve plansız büyüme sonucunda kış sezonunda 22 noktaya uçuşunu iptal eden Türk Hava Yolları'nda zararın boyutu her geçen gün ortaya çıkıyor.
30 uçağını yere indirerek park haline alan THY'nin bu uçaklardan ayda 20-25 milyon dolar arasında zarar edeceği belirtildi.
Airporthaber'den Ali Kıdık'ın yazısına göre, yere indirilen her uçağın aylık maliyeti bir milyon dolar civarında. Kıdık yazısında THY'nin zararıyla ilgili "Küçük bir hesap yapalım uçakların kiraları üzerine. Airbus 330'ların aylık kirası milyon dolarla ifade ediliyor. THY'nin uçakları yeni nesil. Sadece Antalya'da park edilen Airbus 330'ların aylık gideri 13 milyon dolara tekabül ediyor. Diğer küçük gövdeli uçakları da kattığınızda aylık zararı 20-25 milyon dolar civarında" ifadelerini kullandı.
Ali Kıdık'ın 'Bu günleri de mi görecektik yazısından bir bölüm şöyle:
Küçük bir hesap yapalım uçakların kiraları üzerine. Airbus 330'ların aylık kirası milyon dolarla ifade ediliyor. THY'nin uçakları yeni nesil. Sadece Antalya'da park edilen Airbus 330'ların aylık gideri 13 milyon dolara tekabül ediyor. Diğer küçük gövdeli uçakları da kattığınızda aylık zararı 20-25 milyon dolar civarında.
THY'nin uçurmadığı uçakları diğer firmalarla kıyasladığınızda bir Pegasus Havayolları, iki Onur Air, 3 AtlasGlobal, dört tane Borajet yerde yatıyor demektir.
THY Yönetim Kurulu Başkanı geçmiş dönemlerin plansız büyümesinin bombasını kucağında buldu. Ya Bilal Ekşi! Ekşi, pimi çekilmiş bombayı kucağında buldu.
Bundan sonra başarısızlığın hesabını vermek zorunda kalacak. Kimin adına? Başkalarının inşaa ettiği, kişisel hırslar ve egolar içinde yaptığı makam kavgalarının dönüştürdüğü çöküşün hesabını vermek zorunda kalacak ve bu bana hiç de etik gelmiyor.
Boşuna aylardır yazıp-çizmiyoruz. Bu sektörün acilen sübvanse edilmesine ihtiyaç var. Aksi taktirde 2018 yılında hayal edilen üçüncü havalimanına kaç havayolu şirketi ile gireceğimizi şimdiden düşünmek bile istemiyorum
a45UyF587661-161129104651 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/11/29 12:36 6 64 uyarlama@googlegroups.com
Onder once kendini egitmeli, sonra digerlerini.
Hz.Ali
Resulullah sav buyurdular ki:
Kim resim yaparsa, Allah onu Kiyamet gunu, yaptigi resim sebebiyle, onlara ruh ufleyinceye kadar azab eder.
Hicbir zaman da ruh ufleyici degildir.
Kutubu Sitte 2168
DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -3-
Boylece geldik felsefenin en buyuk ustalarindan birine: Rene Descartes. (1596-1650) Yontem uzerine konusmalar felsefeyi seven herkesin kitapliginda olmasi gereken bir eserdir. Bu calismada Descartes, once hinzirca bir bicimde insanlari igneleyerek ise baslar: Sagduyu bu dunyada en adil sekilde dagitilmis seydir; cunku herkes kendi aklinin ve sagduyusunun dogrulugundan emindir! Insanlarin kendi varliklarindan (ve icinde bulunduklari varolussal konumdan) cok emin olmalarina karsilik Descartes alabildigine supheci bir insandir. Oyle ki bir sobanin karsisinda oturup dinlendiginden bile emin degildir. Ruya veya hayal goruyor da olabilir. Icinde bulundugu varolus durumu aslinda gelip gecici bir yanilsama da olabilir. Ama emin oldugu tek sey, kendi varligi uzerinde dusunuyor oldugudur. Boylece meshur sozunu soyler: Dusunuyorum; o halde varim. Descartes in bu dusunce tarzi yuzyillar sonra varolusculuk (egzistansiyalizm) felsefesinde baska bir sekilde dile getirilecektir: Varolus ozden once gelir. Bu dusuncede oz olarak kabul ettigimiz varligimiz bile aslinda secimlerimiz ile olusturdugumuz bir formdur. Aslolan ise varolusumuzun farkina varmamizdir ve bu anlamda insan ile bir agac kurdunun arasinda fark yoktur. Fakat, ilerleyen yillarda buna da karsi cikilacak ve bilinc problemi anlasilmasi en zor sorunlardan biri olarak fenomenal bilimlerin karsisina dikilecektir. Descartes ile devam edelim. Daha once, dogadaki seylerin sanki bir tur zihinleri oldugu gibi algilanmasina Descartes karsi cikti. Alintiliyorum:
Descartes, butun fiziksel fenomenlerin -Newton un unlu hareket yasalarinin onculeri olan- uc yasanin yonettigi devinen kutlelerin carpismalarina dayanarak aciklanmasi gerektigine inaniyordu. Bu doga yasalarinin her yerde ve her zaman gecerli olduklarini one surdu ve bu yasalara uyulmasinin devinen kutlelerin zihinleri oldugu anlamina gelmedigini acikca belirtti. Ayrica Descartes gunumuzde baslangic kosullari dedigimiz konunun onemini de anlamisti. Baslangic kosullari; bir sistemin, hakkinda ongorude bulunulan herhangi bir zaman araliginin baslangicindaki durumunu tanimlar. Doga yasalari, verili bir dizi baslangic kosuluyla bir sistemin zaman icerisinde nasil gelisecegini tayin eder, ancak belirli bir baslangic kosullari dizisi olmaksizin gelisim tamamlanamaz. Ornegin sifir zamanda tam ustumuzdeki bir guvercin pislemis olsun, o dusen nesnenin yolu Newton yasalarinca belirlenir. Ancak guvercinin sifir zamanda bir telefon teli uzerinde kimildamadan duruyor ya da saatte yirmi mil hizla ucuyor olusuna bagli olarak, ortaya cikan sonuclar cok farkli olacaktir. Fizik yasalarini uygulayabilmek icin, bir sistemin nasil basladigi veya en azindan belirli durumu bilinmelidir. (Bu yasalar bir sistemi zaman icinde geriye dogru izlemek icin de kullanilabilir.)
Hawking in degindigi bu konu bazilarinca baslangic durumuna bagli hassasiyet olarak ifade edilmistir. Bir sistemin baslangicindaki durumlarda en ufak bir sapma oldugunda, uzun bir N zaman icinde sistemin ilerleyisinde cok buyuk sapmalar gerceklesecektir. Bunu orneklemek icin bir bilardo masasi gosterilir. Diyelim ki 10 top bulunan bir masada beyaz topa hep ayni sekilde, ayni hizla, ayni kuvvetle vursak dahi asla ayni hareket kombinasyonunu elde edemeyiz. Topa vurus esnasindaki en ufak bir degi$iklik, diger toplara carpildiginda zincirleme olarak ufak sapmalar doguracak bu da rotayi degistirecektir. Bilardo topunun sifir surtunme katsayisina sahip oldugunu ve sonsuza kadar hareket edecegini varsayarsak, zaman ilerledikce sapmanin ne kadar cok artacagini tahmin edebiliriz. Bu fenomen ayni zamanda evrenimizdeki minik seytandir ve duzenli sistemleri beklenmedik sapmalara surukleyen turbulans etkisi olarak bilinir. Musluktan akan suyun aniden yalpalamaya baslamasi, bir ucagin hava bosluguna girmesi ve benzer fenomenlere dogada $iklikla rastlanabilir ve bunlarin onceden ongorulmesi nerdeyse imkansizdir.
Doga yasalarinin varligina duyulan inancin tazelenmesiyle, bu yasalari Tanri kavramiyla uzlastirmaya yonelik yeni girisimler de basgosterdi. Descartes e gore Tanri isterse etik onermelerin veya matematiksel kuramlarin dogrulugunu veya yanlisligini degistirebilir ama dogayi degistiremezdi. Doga yasalarini Tanri in emrettigine inaniyordu, ancak Tanri nin bu yasalardan baska secenegi yoktu; onlari secmisti, cunku sadece bu yasalar mumkundu. Bu anlayis Tanri nin otoritesini cignemek olarak gorulebilirdi ancak Descartes bu yasalarin Tanri nin kendi oz dogasinin yansimalari oldugunu, bu yuzden degistirilemez oldugunu soyleyerek bundan kurtulmanin yolunu bulmustu. Bu dogruysa, Tanri nin her biri farkli baslangic kosullarina karsilik gelen birbirinden cok farkli dunyalar yaratma sansina sahip oldugu dusunulebilir. Ancak Descartes bunu da yadsir. Ona gore, evrenin baslangicinda nasil bir duzenleme olursa olsun, zaman icerisinde tipki bizimkine benzeyen bir dunya (alem) ortaya cikacaktir. Dahasi, Descartes e gore Tanri dunyayi bir kez yaratip duzene soktuktan sonra tamamen kendi basina birakmistir.
Descartes in bu dusunceleri ile, aslinda ateizme genis bir yol acilmisti. Madem ki doga yasalari Tanri nin ozunun yansimalari olarak goruluyordu, o zaman bir Tanri dan bahsetmenin anlami neydi? Tipki fizikte bir donem yer alan esir fikri gibi, bu dusunce de tamamen devre disi birakilip geriye sadece doga yasalari kalamaz miydi? Acikcasi, bu, dinsizce bir fikirdi ve fikrin olgunlasmasi icin sanayi devriminin ardindan gelen modernizm donemine kadar beklemek gerekecekti. Ortacag ve yeni cagdan gunumuze kadar uzanan felsefe sureci icinde, doga yasalari ile Tanri inancini uzlastirma cabalari yogun olarak gozlemlenmektedir. Benzer $ikintilar Islam dusuncesi icinde de yasanmis ve geleneksel kanadin askin ve mutlak hakim Allah fikrine karsilik, Allah in neyi secerse onun dogru oldugu veya Allah in dogru ve iyi olan seyleri sectigi gibi dusunceler birbiri ile carpismistir. Bunlarin bir kismina kisaca deginirsem. Allah cuziyati bilir mi? sorusu, acikca tum partikullerin olasi tum hareketlerinin Allah tarafindan bilinip bilinemiyecegine dair bir tartismaydi. Gelenekciler, Allah in ilmini inkar gibi gorunen bu fikre karsi ciktilar. Buna karsilik, Antik Yunan filozoflarindan etkilenen Musluman dusunurler, Allah i her an her seye mudahale eden bir ilah gibi dusunmek yerine, onun temel yasalari koydugunu ve ilminin alemlerde yansidigini iddia ediyorlardi. Bir baska mesele ise alemin ezeli ve ebedi olup olmadigina dair tartismalarda ortaya cikmaktaydi. Alem eger ezeli ve ebedi ise o zaman kendisi de ezeli ve ebedi olan Allah ile doga arasinda ne fark vardi?
Farabi, Ibn-i Sina, Ibn-i Rusd gibi filozoflar akilla vahyi uzlastirma cabalari sarfederken, gelenekci kanadin buyuk temsilcisi Imam Gazzali (1058-1111) Makasid el-Felasife (Filozoflarin maksatlari) ve Tehafut el-Felasife (Filozoflarin tutarsizliklari) isimli eserlerinde filozoflari kufre dusmekle veya bidat (dine sonradan eklenen yenilikler) icat etmekle suclamistir. Islam alemi genelde bu ekol uzerinde yurumus ve zaman icinde dogal bilimlerden ciddi sekilde kopmustur. Ne yazik ki elestirel ve arastirmaya dayali dusuncenin yerini, kopyaci ve taklitci gelenek almistir. Buna karsilik doga bilimleri ise, salt zihinsel tartismalar yerine gozleme, deneye, modellemeye, yanlislamaya dayali metodlari benimsemistir. Alintilamaya devam ediyorum.
Doga yasasi kavramina iliskin cagdas anlayisimiz filozoflarin uzun uzadiya tartistigi bir konudur ve ilk bakista zannedildiginden daha incelikli bir meseledir. Ornegin, filozof John W. Carroll tum altin kurelerin capi bir milden daha azdir ifadesiyle tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden azdir ifadelerini karsilastirir. Gozlemlerimiz Dunya da capi bir milden daha buyuk bir altin kure bulunmadigini soyler ve gayet guven icinde hicbir zaman olmayacagini savunabiliriz. Yine de olmayacagina inanmamiz icin herhangi bir neden yoktur ve bu nedenle bu ifade bir doga yasasi olarak kabul edilemez. Ote yandan, tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden daha azdir ifadesini bir doga yasasi olarak dusunebiliriz. Cunku nukleer fizik hakkinda bildiklerimize gore, bir uranyum-235 kuresinin capi yakla$ik 16 santimetreden daha fazla buyurse bir nukleer patlamayla kendi kendini yok eder. Dolayisiyla boyle bir kurenin olmayacagini biliriz. Bu onemli bir ayrimdir, cunku gozlemledigimiz her genellemenin doga yasasi olarak dusunulemiyecegini ve cogu doga yasasinin cok daha buyuk, birbirine bagli yasa sistemlerinin bir parcasi oldugunu gosterir. Cagdas bilimde doga yasalari genellikle matematiksel olarak ifade edilir. Kesin ya da yakla$ik olabilirler; ama istisnasiz hepsinin -evrensel olarak degilse de en azindan tam olarak belirlenmis kosullar altinda- gozlemlenmis olmasi gereklidir. Ornegin, devinen nesnelerin hizi i$ik hizina yakinsa Newton yasalarinin degistirilmesi gerektigini artik biliyoruz. Yine de, karsilastigimiz hizlarin i$ik hizinin cok altinda oldugu gunluk yasam kosullarinda, en azindan cok iyi tahminlerde bulunmamizi sagladiklari icin Newton yasalarini yasa olarak kabul ediyoruz.
Yukardaki ifadeler cok onemlidir. Bu ifadelerle artik gorelilik kuramlarina gecis yapilmakta. Bir doga yasasi, belli ve dar bir alan icinde, kendi uzay-zaman gercekligi icinde dogru ve gecerli olabilir. Tipki kutle cekim kanunlarini izah eden Newton cekim yasalari gibi. Hicbirimiz bu yasalarin gecersiz oldugunu one suremeyiz. Iki-uc metre yuksekten, bir balkondan asagi duserseniz veya arabanizla saatte 120 km hizla giderken bir agaca toslarsaniz; cekim, kuvvet, ivme, momentum gibi kavramlari iceren bu yasalarin dogru oldugunu cok aci verici bir bicimde anlayabilirsiniz. Diger yandan, inanilmaz derecede buyuk mesafeleri iceren galaktik olculerde ve isin icine saniyede yakla$ik 299 bin kilometrelik i$ik hizi girdiginde Newton fizigi dogru sonuclar vermeyecektir. Bu durumda genel ve ozel gorelilik kuramlarinin matematigi devreye girer. I$ik hizi C sembolu ile ifade edilir ve genelde bir vakum (bosluk) ortaminda iken hizi tam olarak 299,792,458 m/saniyedir. Ama vakum disindaki bir ortamda, ornegin suyun veya camin icinden gecerken hizi C degerinden dusuk olacaktir.
Yukarda ele alinan bir baska konu ise, gozlemin onemli olmasina karsilik, bir seyin davranis bicimini matematiksel olarak ifade ettigimizde artik tek tek gozlem yapmaya ihtiyacimiz olmadigi gercegidir. Eger bir uranyum-235 izotopu 16 santimetreden daha fazla buyudugunde nukleer bir patlama ile kendini yok ediyorsa, o zaman dogayi gozlemleyip capi 16 santimden buyuk uranyum-235 izotopu aramamizin bir anlami yoktur, cunku dogasi geregi boyle bir sey varolmayacaktir. Uranyum-235 zincirleme bir nukleer fisyon olusturacak kadar guclu bir izotoptur ve nukleer silah yapiminda kullanilmistir.
-devam edecek-
Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
-------------------------------------------------
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas! 15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder