29 Kasım 2016 Salı

Rusya'dan 'Tük askerine saldırı' açıklaması!

Suriye'de Türk askerine Rus'ların ya da Suriye rejiminin değil de batılı güçlere ait unsurların saldırmış olması çok daha akla yatkındır.
Bu saldırılar sonuçları itibariyle ülkemizi, belirli bir politikla değişikliğine yöneltmeye uygun tahriklerdir.
Ne Rus'ların, ne Suriye rejiminin Türkiye ile kapsamlı bir çatışma arzu ettiğini, böylesi bir çatışmanın sonuçlarına katlanacağını düşünmem doğrusu.

Bölgede çok fazla insansız hava aracı mevcuttur.
Özellikle Amerikalıların, İsrail'in elinde kimliğini gizleyerek gece ucuş ve saldırı yapabilme imkanı da vardır.
Ben son saldırıların Amerikan İHA'ları tarafından yapıldığını düşünüyorum.
Bu  çok daha akılcıdır.

Kısa, orta ve uzun vadede, yani her şekilde Türk ve Amerika Birleşik Devletleri(ABD) menfaatleri gerek Suriye gerekse Irak'da çatışmaktadır.
Bu çelişkiler uzlaşılabilir çelişkiler değildir.
Amerikalılar on yıllardır ülkemizi ite kaka, sürüdürülemez bir noktaya getirmiştir.
Artık, bizim bu noktadan sonra Amerikan vesayetine boyun eğme şansımız kalmamıştır.
Çünkü bu noktadan sonrası ülkenin aşikar şekilde bölünmesi olacaktır.

Aslına bakarsanız, ben Kürt bölücülüğüne ilişkin çok fazla zihin jimnastiği yaptım.
Kürtler aldanıyorlar.
Türkler ve Kürtler karşılıklı olarak ne kadar isteseler de ki bu noktada karşılıklı olarak yeteri kadar kuvvetli ve yaygın bir ayrılma iradesinin olduğunu düşünmüyorum, EN ÖNEMLİSİ PRATİK OLARAK AYRILMAK ARTIK MÜMKÜN DEĞİL.

1960 öncesinde olsaydı belki siyasi bir ayrılma mümkün olabilirdi, ancak bu vakitten itiraben imkansızdır.
Bunun en önemli sebebi Kürtlerin ülkenin kalan bölümüne neredeyse homojenize denilebilecek şekilde yayılmış olmalarıdır.
Bir şekilde ülkede Kürtlerin çok bulunduğu yerleri kapsayan sınırlar çizilse bile, bu sınırların dışında ilan edilmiş Kürdistan içerisinden çok daha fazla Kürt kalacaktır.

Dahası bölünmüş bir Kürdistan dışında kalan Kürtlerin durumu da hiç rahat olmayacaktır.
Kuvvetle muhtemel bölünme sürecinde, Bosna-Hersek'de yaşanmış olanlara rahmet okutacak şekilde, hatta belki de Ermeni kalkışmaları ve bağımsızlık mücadelesi sırası ve sonrasında yaşanmış olanları da aratacak şekilde çok sancılı, çok kanlı bir süreç yaşanacaktır.
Yine çok olasıdır ki, geride kalan Türkiye ve Kürdistan, Türkler ve Türkler arasında kalan yüzyıllar hatta bin yıllara uzanacak şekilde şiddetli bir kan davası girecek ve birbirine komşu iki ülke arasında asla sağlıklı bir ilişki kurulması mümkün olamayacaktır.

Doğrusu Türklerin bu riskleri, tehlikeleri gördüğünü, ama Kürtlerin bir bölümünün ise görmediğini düşünüyorum.
Ayrılıkçı Kürtler zorladıkça kanayacaktır.
Kanadıkça, daha çok kanayacaktır.
Uzadıkça gangrenleşecektir.
Ama, ne kadar uzarsa uzasın ben tam bir ayrılmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum.
Bütün olumsuzluklara rağmen, Kürtlerin de, Türklerin de büyük bölümünün işleri bu raddelere vardırmadan zaman içerisinde toparlayacağına inanıyorum.

Esasen Kürtlerin Türkiyenin tamanının Kürdiye olduğunu fark ettiklerini düşünüyorum.
Ve bütün Türkiye'ye sahip olmak imkanı varken, oluk oluk kan döktükten sonra, tıpkı Ermenistan gibi küçücük bir toprak parçasına sıkışıp kalmaya razı olacaklarına da hiç ihtimal vermiyorum.

On yıllar sonra dönüp geçmişe baktığımızda denilecek şey, PEKİ BİZ BUNCA BOKU NEDEN YEDİK olacaktır.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     


 


Rusya'dan 'Tük askerine saldırı' açıklaması!

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye'de Türk askerlerine düzenlenen saldırıda Rus uçaklarının dahli olmadığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bizzat teyit ettiğini söyledi.

28 Kasım 2016, 18:57

Putin ve Erdoğan'ın 26 Kasım'da yaptığı telefon görüşmesinde Suriye'deki eylemlerin ve çabaların koordinasyonu ile işbirliğinin ele alındığını aktaran Peskov, "İşbirliğiyle ilgili çeşitli konular gündeme geldi. Ancak çok hassas bir konu olduğu için bu bilgileri kamuoyuyla paylaşamayız" dedi.

Bu arada Peskov, Putin'in El Bab'da Türk askerlerine düzenlenen saldırıda Rus uçaklarının dahli olmadığını Erdoğan'a bizzat teyit ettiğini aktardı.

'PUTİN VE ERDOĞAN ZİRVESİ İÇİN HAZIRLIK YAPILIYOR'

Öte yandan Kremlin Sözcüsü, Putin-Erdoğan zirvesi için hazırlık yapıldığını ancak 2017'den önce iki liderin bir araya gelemeyeceğini bildirdi. Peskov, görüşmenin çok yakın bir gelecekte yapılacağına dair bir anlayışın hakim olduğunu söyledi. İki ülke arasındaki ilişkilerin çok yoğun olduğunu ve canlandırılması gereken birçok konu bulunduğunu ifade eden Peskov, "Birçok alanda işbirliğini artırma planları var. Bu planların liderler düzeyine çıkarılması için hükümetler arası komisyon tarafından çalışma yürütülüyor" dedi.

 
a45UyF587661-161129101626 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/11/29  12:36 6  64  uyarlama@googlegroups.com


 

--

Onder once kendini egitmeli, sonra digerlerini.

Hz.Ali

Resulullah sav buyurdular ki:
Kim resim yaparsa, Allah onu Kiyamet gunu, yaptigi resim sebebiyle, onlara ruh ufleyinceye kadar azab eder.
Hicbir zaman da ruh ufleyici degildir.

Kutubu Sitte 2168

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -3-

Boylece geldik felsefenin en buyuk ustalarindan birine: Rene Descartes. (1596-1650) Yontem uzerine konusmalar felsefeyi seven herkesin kitapliginda olmasi gereken bir eserdir. Bu calismada Descartes, once hinzirca bir bicimde insanlari igneleyerek ise baslar: Sagduyu bu dunyada en adil sekilde dagitilmis seydir; cunku herkes kendi aklinin ve sagduyusunun dogrulugundan emindir! Insanlarin kendi varliklarindan (ve icinde bulunduklari varolussal konumdan) cok emin olmalarina karsilik Descartes alabildigine supheci bir insandir. Oyle ki bir sobanin karsisinda oturup dinlendiginden bile emin degildir. Ruya veya hayal goruyor da olabilir. Icinde bulundugu varolus durumu aslinda gelip gecici bir yanilsama da olabilir. Ama emin oldugu tek sey, kendi varligi uzerinde dusunuyor oldugudur. Boylece meshur sozunu soyler: Dusunuyorum; o halde varim. Descartes in bu dusunce tarzi yuzyillar sonra varolusculuk (egzistansiyalizm) felsefesinde baska bir sekilde dile getirilecektir: Varolus ozden once gelir. Bu dusuncede oz olarak kabul ettigimiz varligimiz bile aslinda secimlerimiz ile olusturdugumuz bir formdur. Aslolan ise varolusumuzun farkina varmamizdir ve bu anlamda insan ile bir agac kurdunun arasinda fark yoktur. Fakat, ilerleyen yillarda buna da karsi cikilacak ve bilinc problemi anlasilmasi en zor sorunlardan biri olarak fenomenal bilimlerin karsisina dikilecektir. Descartes ile devam edelim. Daha once, dogadaki seylerin sanki bir tur zihinleri oldugu gibi algilanmasina Descartes karsi cikti. Alintiliyorum:

Descartes, butun fiziksel fenomenlerin -Newton un unlu hareket yasalarinin onculeri olan- uc yasanin yonettigi devinen kutlelerin carpismalarina dayanarak aciklanmasi gerektigine inaniyordu. Bu doga yasalarinin her yerde ve her zaman gecerli olduklarini one surdu ve bu yasalara uyulmasinin devinen kutlelerin zihinleri oldugu anlamina gelmedigini acikca belirtti. Ayrica Descartes gunumuzde baslangic kosullari dedigimiz konunun onemini de anlamisti. Baslangic kosullari; bir sistemin, hakkinda ongorude bulunulan herhangi bir zaman araliginin baslangicindaki durumunu tanimlar. Doga yasalari, verili bir dizi baslangic kosuluyla bir sistemin zaman icerisinde nasil gelisecegini tayin eder, ancak belirli bir baslangic kosullari dizisi olmaksizin gelisim tamamlanamaz. Ornegin sifir zamanda tam ustumuzdeki bir guvercin pislemis olsun, o dusen nesnenin yolu Newton yasalarinca belirlenir. Ancak guvercinin sifir zamanda bir telefon teli uzerinde kimildamadan duruyor ya da saatte yirmi mil hizla ucuyor olusuna bagli olarak, ortaya cikan sonuclar cok farkli olacaktir. Fizik yasalarini uygulayabilmek icin, bir sistemin nasil basladigi veya en azindan belirli durumu bilinmelidir. (Bu yasalar bir sistemi zaman icinde geriye dogru izlemek icin de kullanilabilir.)

Hawking in degindigi bu konu bazilarinca baslangic durumuna bagli hassasiyet olarak ifade edilmistir. Bir sistemin baslangicindaki durumlarda en ufak bir sapma oldugunda, uzun bir N zaman icinde sistemin ilerleyisinde cok buyuk sapmalar gerceklesecektir. Bunu orneklemek icin bir bilardo masasi gosterilir. Diyelim ki 10 top bulunan bir masada beyaz topa hep ayni sekilde, ayni hizla, ayni kuvvetle vursak dahi asla ayni hareket kombinasyonunu elde edemeyiz. Topa vurus esnasindaki en ufak bir degi$iklik, diger toplara carpildiginda zincirleme olarak ufak sapmalar doguracak bu da rotayi degistirecektir. Bilardo topunun sifir surtunme katsayisina sahip oldugunu ve sonsuza kadar hareket edecegini varsayarsak, zaman ilerledikce sapmanin ne kadar cok artacagini tahmin edebiliriz. Bu fenomen ayni zamanda evrenimizdeki minik seytandir ve duzenli sistemleri beklenmedik sapmalara surukleyen turbulans etkisi olarak bilinir. Musluktan akan suyun aniden yalpalamaya baslamasi, bir ucagin hava bosluguna girmesi ve benzer fenomenlere dogada $iklikla rastlanabilir ve bunlarin onceden ongorulmesi nerdeyse imkansizdir.

Doga yasalarinin varligina duyulan inancin tazelenmesiyle, bu yasalari Tanri kavramiyla uzlastirmaya yonelik yeni girisimler de basgosterdi. Descartes e gore Tanri isterse etik onermelerin veya matematiksel kuramlarin dogrulugunu veya yanlisligini degistirebilir ama dogayi degistiremezdi. Doga yasalarini Tanri in emrettigine inaniyordu, ancak Tanri nin bu yasalardan baska secenegi yoktu; onlari secmisti, cunku sadece bu yasalar mumkundu. Bu anlayis Tanri nin otoritesini cignemek olarak gorulebilirdi ancak Descartes bu yasalarin Tanri nin kendi oz dogasinin yansimalari oldugunu, bu yuzden degistirilemez oldugunu soyleyerek bundan kurtulmanin yolunu bulmustu. Bu dogruysa, Tanri nin her biri farkli baslangic kosullarina karsilik gelen birbirinden cok farkli dunyalar yaratma sansina sahip oldugu dusunulebilir. Ancak Descartes bunu da yadsir. Ona gore, evrenin baslangicinda nasil bir duzenleme olursa olsun, zaman icerisinde tipki bizimkine benzeyen bir dunya (alem) ortaya cikacaktir. Dahasi, Descartes e gore Tanri dunyayi bir kez yaratip duzene soktuktan sonra tamamen kendi basina birakmistir.

Descartes in bu dusunceleri ile, aslinda ateizme genis bir yol acilmisti. Madem ki doga yasalari Tanri nin ozunun yansimalari olarak goruluyordu, o zaman bir Tanri dan bahsetmenin anlami neydi? Tipki fizikte bir donem yer alan esir fikri gibi, bu dusunce de tamamen devre disi birakilip geriye sadece doga yasalari kalamaz miydi? Acikcasi, bu, dinsizce bir fikirdi ve fikrin olgunlasmasi icin sanayi devriminin ardindan gelen modernizm donemine kadar beklemek gerekecekti. Ortacag ve yeni cagdan gunumuze kadar uzanan felsefe sureci icinde, doga yasalari ile Tanri inancini uzlastirma cabalari yogun olarak gozlemlenmektedir. Benzer $ikintilar Islam dusuncesi icinde de yasanmis ve geleneksel kanadin askin ve mutlak hakim Allah fikrine karsilik, Allah in neyi secerse onun dogru oldugu veya Allah in dogru ve iyi olan seyleri sectigi gibi dusunceler birbiri ile carpismistir. Bunlarin bir kismina kisaca deginirsem. Allah cuziyati bilir mi? sorusu, acikca tum partikullerin olasi tum hareketlerinin Allah tarafindan bilinip bilinemiyecegine dair bir tartismaydi. Gelenekciler, Allah in ilmini inkar gibi gorunen bu fikre karsi ciktilar. Buna karsilik, Antik Yunan filozoflarindan etkilenen Musluman dusunurler, Allah i her an her seye mudahale eden bir ilah gibi dusunmek yerine, onun temel yasalari koydugunu ve ilminin alemlerde yansidigini iddia ediyorlardi. Bir baska mesele ise alemin ezeli ve ebedi olup olmadigina dair tartismalarda ortaya cikmaktaydi. Alem eger ezeli ve ebedi ise o zaman kendisi de ezeli ve ebedi olan Allah ile doga arasinda ne fark vardi?

Farabi, Ibn-i Sina, Ibn-i Rusd gibi filozoflar akilla vahyi uzlastirma cabalari sarfederken, gelenekci kanadin buyuk temsilcisi Imam Gazzali (1058-1111) Makasid el-Felasife (Filozoflarin maksatlari) ve Tehafut el-Felasife (Filozoflarin tutarsizliklari) isimli eserlerinde filozoflari kufre dusmekle veya bidat (dine sonradan eklenen yenilikler) icat etmekle suclamistir. Islam alemi genelde bu ekol uzerinde yurumus ve zaman icinde dogal bilimlerden ciddi sekilde kopmustur. Ne yazik ki elestirel ve arastirmaya dayali dusuncenin yerini, kopyaci ve taklitci gelenek almistir. Buna karsilik doga bilimleri ise, salt zihinsel tartismalar yerine gozleme, deneye, modellemeye, yanlislamaya dayali metodlari benimsemistir. Alintilamaya devam ediyorum.

Doga yasasi kavramina iliskin cagdas anlayisimiz filozoflarin uzun uzadiya tartistigi bir konudur ve ilk bakista zannedildiginden daha incelikli bir meseledir. Ornegin, filozof John W. Carroll tum altin kurelerin capi bir milden daha azdir ifadesiyle tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden azdir ifadelerini karsilastirir. Gozlemlerimiz Dunya da capi bir milden daha buyuk bir altin kure bulunmadigini soyler ve gayet guven icinde hicbir zaman olmayacagini savunabiliriz. Yine de olmayacagina inanmamiz icin herhangi bir neden yoktur ve bu nedenle bu ifade bir doga yasasi olarak kabul edilemez. Ote yandan, tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden daha azdir ifadesini bir doga yasasi olarak dusunebiliriz. Cunku nukleer fizik hakkinda bildiklerimize gore, bir uranyum-235 kuresinin capi yakla$ik 16 santimetreden daha fazla buyurse bir nukleer patlamayla kendi kendini yok eder. Dolayisiyla boyle bir kurenin olmayacagini biliriz. Bu onemli bir ayrimdir, cunku gozlemledigimiz her genellemenin doga yasasi olarak dusunulemiyecegini ve cogu doga yasasinin cok daha buyuk, birbirine bagli yasa sistemlerinin bir parcasi oldugunu gosterir. Cagdas bilimde doga yasalari genellikle matematiksel olarak ifade edilir. Kesin ya da yakla$ik olabilirler; ama istisnasiz hepsinin -evrensel olarak degilse de en azindan tam olarak belirlenmis kosullar altinda- gozlemlenmis olmasi gereklidir. Ornegin, devinen nesnelerin hizi i$ik hizina yakinsa Newton yasalarinin degistirilmesi gerektigini artik biliyoruz. Yine de, karsilastigimiz hizlarin i$ik hizinin cok altinda oldugu gunluk yasam kosullarinda, en azindan cok iyi tahminlerde bulunmamizi sagladiklari icin Newton yasalarini yasa olarak kabul ediyoruz.

Yukardaki ifadeler cok onemlidir. Bu ifadelerle artik gorelilik kuramlarina gecis yapilmakta. Bir doga yasasi, belli ve dar bir alan icinde, kendi uzay-zaman gercekligi icinde dogru ve gecerli olabilir. Tipki kutle cekim kanunlarini izah eden Newton cekim yasalari gibi. Hicbirimiz bu yasalarin gecersiz oldugunu one suremeyiz. Iki-uc metre yuksekten, bir balkondan asagi duserseniz veya arabanizla saatte 120 km hizla giderken bir agaca toslarsaniz; cekim, kuvvet, ivme, momentum gibi kavramlari iceren bu yasalarin dogru oldugunu cok aci verici bir bicimde anlayabilirsiniz. Diger yandan, inanilmaz derecede buyuk mesafeleri iceren galaktik olculerde ve isin icine saniyede yakla$ik 299 bin kilometrelik i$ik hizi girdiginde Newton fizigi dogru sonuclar vermeyecektir. Bu durumda genel ve ozel gorelilik kuramlarinin matematigi devreye girer. I$ik hizi C sembolu ile ifade edilir ve genelde bir vakum (bosluk) ortaminda iken hizi tam olarak 299,792,458 m/saniyedir. Ama vakum disindaki bir ortamda, ornegin suyun veya camin icinden gecerken hizi C degerinden dusuk olacaktir.

Yukarda ele alinan bir baska konu ise, gozlemin onemli olmasina karsilik, bir seyin davranis bicimini matematiksel olarak ifade ettigimizde artik tek tek gozlem yapmaya ihtiyacimiz olmadigi gercegidir. Eger bir uranyum-235 izotopu 16 santimetreden daha fazla buyudugunde nukleer bir patlama ile kendini yok ediyorsa, o zaman dogayi gozlemleyip capi 16 santimden buyuk uranyum-235 izotopu aramamizin bir anlami yoktur, cunku dogasi geregi boyle bir sey varolmayacaktir. Uranyum-235 zincirleme bir nukleer fisyon olusturacak kadar guclu bir izotoptur ve nukleer silah yapiminda kullanilmistir.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder