FİKRET BAŞKAYA :TÜRKİYE İMAM HATİP CUMHURİYETİ (TİHC)
September 10, 2024
"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir". George Orwell
"Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu". George Orwell
Prof. Dr. Fikret Başkaya – Siyasal İslam, dinin siyasi amaçlar için araçlaştırılması demeye geliyor. Başka türlü söylersek, siyasal iktidarın dinî esaslara göre dizayn edilmesidir. "Ilımlısıyla" "radikali" arasında kayda değer bir fark yoktur… İktidarın şiddet kullanarak mı yoksa verili siyaset koşullarında seçimle mi ele geçirileceğiyle ilgilidir…
Türkiye'de Siyasal İslamın ortaya çıkışı ve evrimi diğer Müslüman ülkelerden farklı bir rota izledi. Başlarda merkezî otorite dini yakın takibe aldı. Dinin göreli özerklik alanını daralttı. Dolayısıyla din bir 'devlet dini' olarak var oldu. Dini sadece Diyanet İşleri Başkanlığıyla denetim altına alıp manipüle etmedi. Tarikatları ve cemaatleri de yakın takibe aldı. Dinde hiçbir zaman bir reform söz konusu değildi. Cumhuriyet döneminde de din "kutsal devleti" kutsamanın bir aracı olmaya devam etti. Dinci kanadın itirazı yapılanlara değil yapanlaraydı… Hiçbir zaman hiçbir toplumsal soruna dair özgün/farklı öneri ortaya koyamadılar. Zaten öyle bir yetenekleri de kaygıları da yoktur… Dünyayı anlamaktan aciz oldukları için… Yüzleri ileriye, geleceğe değil, geriye, karanlığa dönüktür…
Başka ülkelerde de olduğu gibi, Türkiye'de de Siyasal İslam, yükselen seküler, devrimci-ilerici-sosyalist hareketin önünü kesmek amacıyla peydahlandı, sahneye sürüldü… Türkiye'de olsun, başka ülkelerde olsun, Siyasal İslam denilen emperyalizmin dahli yok sayılarak anlaşılamaz… 1910'lu yıllardan başlayarak, Arap Ortadoğu'sunda ve bir bütün olarak İslam Dünyasında anti-kolonyalist mücadele yükselmekteydi ve bu hareketler ikinci emperyalistler arası savaş sonrasında, özellikle de 1950'lili yıllarda etkin birer politik aktör haline geldiler. Her alanda önemli ilerlemeler kaydedildi. Bölgedeki emperyalist statüko sarsıldı. Zengin petrol rezervlerine sahip, aynı zamanda jeostratejik önemi çok büyük söz konusu bölgenin emperyalizmin korunmuş alanı olmaktan çıkma ihtimali büyümüştü…
'Modern çağın' başından beri kapitalist-kolonyalist-emperyalist Batı'nın zenginliği, şimdilerde Küresel Güney dedikleri dünyanın öteki büyük yarısının sömürüsü, yağma ve talanı sayesinde mümkün oldu… Sömürge halklarının doğal ve beşerî zenginliklerini kendi refah ve kalkınmaları için kullanmaları, emperyalist kampa akan kaynağın kesilmesi demeye gelecekti… Yeni bağımsızlığa kavuşan ülkelerde darbeler, suikastlar, çatışmalar, savaşlar çıkararak, karizmatik liderler etkisizleştirildi, dinci gericiliğin önü açıldı… Zira, kolonyalist-emperyalist Batı, Müslüman dünyasında seküler-laik rejimlerin ortaya çıkmasını kendisi için büyük bir risk olarak görüyordu. Uluscu-ilerici-sosyalist …rejimlerin önünün kesilmesi için gerici-karanlıkçı bir İslam versiyonu olan Vahabîlik sahneye sürüldü. Aslında söz konusu operasyon, tam bir ABD-Suudi ortak yapımıydı. Mısır'ın karizmatik lideri Cemal Abdül Nasır'ın başlattığı hareketi etkisizleştirmek, Mısır'ın Arap Dünyası ve bir bütün olarak İslam âlemi için bir çekim merkezi haline gelmesini engellemek için milyarlarca dolar harcandı. Suudi Vahabiliği ilerici hareketlerin ve akımların panzehiri işlevi gördü…
Başlarda İslamcı hareketleri destekleyip manipüle eden İngiltere idi. 'Soğuk savaş' döneminde nöbeti ABD devraldı. Türkiye ikinci emperyalistler arası savaş sonrasında "Küçük Amerika" olma tercihi yapınca dinci gericiliğin önü de açılıyordu… Esasen Türkiye'nin egemenleri sadece uyduruk resmî ideolojiye dayanarak yönetemeyeceklerini biliyorlardı… Dinci gericiliği imdada çağırmak zorundaydılar ve çağırdılar… Türkiye'deki rejim Anayasada yazıldığı gibi laik değildi. Yarı-laikti… Şimdilerde öteki yarısı da by-pass edilmekte… Diyanet İşleri Başkanlığı gibi devasa bir kurumun devletin göbeğinde yer alması, devletin dine karışması demektir… Oysa laiklik siyasetin dinden radikal olarak ayrılmasını varsayar… Siz dine karışırsanız din de size karışırdı ve karıştı… İmam Hatip Okulları güya 'aydın din adamı' yetiştirmek için 1951 yılında açılmıştı… Kadın, İmam-Hatip olamadığına göre kızların da İmam Hatip Okullarına alınması amacın tevatür edilenden farklı olduğunun işaretidir…
12-Mart-1971 ve 12-Eylül-1980 Amerikancı- NATO'cu darbelerle ilerici-sosyalist-laik hareket ezildi… Dinci gericiliğin önü sonuna kadar açıldı. 12-Eylül-1980 sonrasının resmî ideolojisi dinci-ırkçı Türk-İslam Sentezi denilendi…
Türkiye'de Siyasal İslam daha 1970'li ve 1990'lı yıllara koalisyon ortağıydı. 22 yıldır iktidar olan AKP, Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi geleneğinden kopanların kurduğu bir parti ama Necmettin Erbakan milliyetçi-kalkınmacıydı. AKP neoliberalizmin timsali… Sömürü, yağma ve talanda hiçbir sınır tanımıyor… Devlet kurumlarını çökertti ama yeniyi de kuramadı. Kurması da mümkün değil… Artık rıza üretme, kitleleri aldatma-oyalama yeteneği aşındı… Kural yok, yasa yok, etik yok… Etik yoksa gerisi teferruattır… Zira etik sınır demektir. Potansiyel olarak yapılabilir olandan sakınmaktır… Yağmalanmamış, talan edilmemiş hiçbir şey kalmadı…
Vakitlice dinci gericiliğin timsali AKP'nin dayattığı "İmam Hatip rejiminden" kurtulmak gerekiyor. Geç kalınırsa geriye kurtarılacak pek bir şey kalmayacak… Sadece sömürü değil, doğa yağma ve talanı da insan havsalasını zorlayacak boyutlarda ki, bu yaşamın temelinin aşınması demektir… Artık vakitlice radikal bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var… Radikal olmak demek, sorunları kökeninden ele almak demektir… Sadece AKP'den kurtulmak yeterli olmaz… Yönetenleri değil, sistemi değiştirmek gerekiyor. Zira, artık verili zemin üzerinde bir gelecek yok…
Sistemi değiştirmek de verili siyaset tarzının dışına çıkmakla mümkün… Ezilen-sömürülen-aşağılanan emekçi kitlelerin, sahaya inme vakti geldi… Ülkeyi içine sürüklendiği yıkım tablosundan çıkarmak, sosyal eşitliği esas alan, doğaya saygılı eko-sosyalist bir alternatifi ete kemiğe büründürmeye bağlı… Artık başka şey yapmanın, bunun için de başka türlü düşünmenin, yeni bir yola girmenin vazgeçilmez olduğu zaman gelip çattı… Bize dayatılan sefaletten, kepazelikten, aşağılanmadan kurtulmak insan iradesini aşan bir şey değil… Başka şeyi, başka türlü yapmaya da bir engel yok…
⦿ https://acikgazete.com/turkiye-imam-hatip-cumhuriyeti-tihc/
- - - - - - - - - - - - - - - -
Cuiusvis hominis est errare
Yanilmak tum insanlara ozgudur. (Marcus Tullius Cicero, Philippiques, 12.2.5) (cf. Errare humanum est)
~Latin Atasozu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Soli sol soli
Yeryuzunun tek gunesine (Louis XIV-Gunes Kral-a ithafen)
~Latin Atasozu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Dunyada gormek istediginiz degisikligin kendisi siz olun..
~Mahatma Gandhi~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor! Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
Platon'dan Eflatun özlü sözler
Bin peygambere bedel…
- - - - - - - - - - - - - - - -
RIFAT SERDAROĞLU: KENDİ TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLET
Almanya'daki İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü Türkçe'nin 9 bin yıl önce de konuşulduğunu kanıtladı.
Tarihimizi bizden öylesine sakladılar, öylesine çarpıttılar ki, insanımız ancak yabancılar söyleyince inanır oldu O zaman bir de bizden dinler misiniz?
Bize, Türklerin Anadolu'ya ilk geliş tarihi olarak 1071 Malazgirt Savaşıyla olduğu söylendi. Halbuki 1071'de Anadolu'ya gelen Türkler, Müslümanlığı kabul etmiş Türklerdi.
Ön-Türkler, milattan önce 13 bin yılında Anadolu'da idiler ve Anadolu'nun dip kültürünü oluşturdular.
Esas önemli olan, Anadolu'ya gelen Ön-Türkler;
Göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler. O tarihte resim-yazıyı biliyorlardı.
Tanrının birliğine inanırlardı. (M.Ö 14 bin yılında ORAL Dağlarındaki Şölgen Taş Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar buldukları yazıtlarda bunu kanıtladılar)
Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla çift sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri ispat edilmiştir.
Çoğumuz, Prof. Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında Van'da kurulan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini ve yaptığı hizmetleri bilmeyiz.
Yine çoğumuz, Prof.Dr Erich Feigl, Prof.Dr Justin McCarty, Andrew Mango, Normon Stone, Stanford Shaw, Kazım Mirşan, Servet Somuncuoğlu, Prof.Dr Semavi Eyice, Ord. Prof. Dr. Ali Tanoğlu gibi isimleri ve çalışmalarını bilmeyiz, öğretmezler ki…
Çoğu rahmete kavuşmuş bu değerlerimiz, Ön-Türkler ve Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.
Prof. Dr. Erich Feigl ve Stanford Shaw Yahudi'dirler. Bu ikili Ermenilerin soykırım yalanlarına öyle darbeler vurdular ki, Ermeniler onların evlerini yaktılar, defalarca suikast düzenlediler.
Ön-Türklerin M.Ö 13 bin yılında Anadolu'ya geldiğini, İstanbul Üniversitesi Senatosunun Şeref Doktoru, Türk Tarih Kurumunun Onur Üyesi payesi ile ödüllendirdiği Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını 1984 yılında yayınladığı Anadolu ve Urartular kitabında bilimsel olarak kanıtlamıştır.
Kazım Mirşan'ın incelediği, Doğu Anadolu'da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu'nun Orta Asya'dan Anadolu'ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtı, kaya resimleri ve Damgalar, Ön-Türklerin Anadolu'ya M.Ö 13 binli yıllarda geldikleri kesin olarak ispat etmişlerdir.
Göbeklitepe M.Ö 12 bin yılında kurulmuştur. Göbeklitepe Dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıda hayvan ve insan figürlerinin, damgaların
Türk Dikilitaşlarındakilerle birebir aynı olması, Ön-Türklerin Anadolu'ya geliş tarihini doğrulamaktadır.
Fakat dikkat ederseniz dünya basını ve tarihçiler, dünya tarihini alt-üst edecek bu gelişmeler karşısında nedense sessiz kalmayı tercih ettiler…
Bir an için M.Ö 13 binli yıllardaki bulguların Ermenileri ve Rumları işaret ettiğini düşünün. Türkler, Anadolu'da işgalcidir yaygarası tüm dünyayı inletirdi…
Peki, Ön-Türkler M.Ö 13 bin yılında Anadolu'ya gelmiş de, Hıristiyanlar ne zaman gelmiş?
Hz. İsa'nın Havarilerinden Saint Paul M.S 40'lı yıllarda Anadolu'ya (Tarsus) gelmiş ve Anadolu'nun Hıristiyanlaştırılması çalışmalarına başlamıştır.
Ön-Türkler Anadolu'ya, Hıristiyanlardan 13 bin yıl evvel gelmiştir.
Böylelikle, yabancı kaynaklar ve art niyetli bilim insanlarının Anadolu Medeniyetinin beşiği Helen-Roma-Bizans medeniyetleridir iddiasının YALAN olduğu ve boşa düştüğü belli olmuştur.
Anadolu, Türklerin öz be öz vatanıdır. Türkler, Anadolu'da yeşermiş medeniyetlere beşiklik etmiştir. Başka bir deyişle; Türkler, Anadolu'da can bulan medeniyetlerin hem anasıdır, hem de babasıdır…
DOĞRU Parti, bu konudaki, doğru Türk tezlerini bilimsel gerçeklerle, tüm dünyaya duyuracaktır.
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Kasım 2021
- - - - - - - - - - - - - - - -
Zenginligi goruntulemek, sukurden sayilir.
~Hz.Ali~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Eurovision'da Verilen Puanların İç Yüzü
~24 Temmuz 2013
eurovisonİngiltere'nin içinde Çanakkale'yi geçememenin acısı mı var? Yunanistan, 560 senedir İstanbul'u kaybetmenin üzüntüsünü mü unutamadı? Peki ya Malta'nın yağcılığına ne demeli?
MALTA Türkiye'ye verdiği puan: (8) Verdiğiniz bu puanı çok da ciddiye aldığımı söyleyemeyeceğim. Aklınızca bize yanaşmaya çalışıyor, yağcılık yapıyorsunuz. Ne anlamı var şimdi Allah'ınızı severseniz bize bu kadar oy vermenizin? Ortak bir kültürümüz mü var, neyimiz var? Bu tarz hareketlerle gündeme gelmeye çalışmanız sizi sadece küçültür. Küçük ülkelerden hiç hazzetmem, çok entrikacı olurlar. Bizden uzak durun!
Türkiye'nin verdiği puan: (2) Küçük bir ülkesiniz, bu puan sizi biraz cesaretlendirmek içindi. Yıllardır takip ediyorum, ülkenizde en ufak gelişme yok. Boyunuz ne uzuyor ne kısalıyor. Amacınız ne şu dünyada, çok merak ediyorum. İngilizce dil kurslarıyla en fazla ne kadar büyüyebilirsiniz ki? Uzatmanın alemi yok bence. Gelin kendinize itiraf edin Biz bu ülke işini beceremedik deyin. İnanıyorum ki sağlıklı bir şekilde oturup düşündüğünüzde bana hak vereceksiniz. Manda ve himaye düşünürseniz kapımız size her zaman açık…
ROMANYA Türkiye'ye verdiği puan: (3)Komşuluktan anladığınız gerçekten bu ise diyecek hiçbir şeyim yok. Hakaret eder gibi üç puan vermek de ne oluyor? Bir yönüyle baktığında üç puanı alan taraf olduk, futbolda olsa kabul edilebilir ama Eurovision'da daha farklı puanlar bekliyor insan. 12 puanı gittiniz Moldova'ya verdiniz. Sorarım size, ne hayrını gördünüz Moldova'nın? Onların kendilerine faydası yok. Tarihte hiçbir başarısı olmayan silik bir ülke. Benim Moldova ile ilgili tek hatırladığım eski Fenerbahçeli futbolcu Viorel Moldovan'dır. Üstelik o bile Moldovalı değil Romendi, düşünün yani. Ayıptır.
Türkiye'nin verdiği puan: (4) Komşularımızın bir kısmının Eurovision'a katılmamasının ekmeğini yiyorsunuz. Bu puan size fazla bile.
İNGİLTERE Türkiye'ye verdiği puan: (1) Hiç vermeseydiniz bari. Çanakkale'yi geçememiş olmanın acısı belli ki hala dinmemiş. Bu kin ve nefretle bir yere varamazsınız. Türk düşmanlığından vazgeçin artık.
Türkiye'nin verdiği puan: (0) Ne bekliyordunuz acaba? En büyük hatanız yarışmaya kendi dilinizde bir şarkıyla katılmak oldu. Siz de diğer ülkeler gibi yabancı dilde şarkıyla katılsaydınız pekala başarılı olabilirdiniz. Bunu görmek çok mu zor? Onlar da bilirdi kendi dillerinde katılmayı. Herkes aptal, bir siz mi akıllısınız? Neticede sondan ikinci oldunuz. Kına yakın. Tavsiyem seneye Türkçe bir şarkıyla katılmanız, en azından bizden ve Azerbaycan'dan alacağınız 24 puanla son sıralardan kurtulmanız garanti olur.
YUNANİSTAN Türkiye'ye verdiği puan: (0) Her sene size üçer beşer puan vermemize rağmen karşılığında tek bir puan alamıyoruz. Üstelik komşuyuz. Şimdi biz buradan sınırlarımızı genişletip Makedonya ile komşu olsak hoşunuza gider mi? Bence gitmez. O halde komşu olmanın sorumluluğunu yerine getirin. Biz neden İsveç-Norveç, Romanya-Moldova, San Marino-İtalya gibi bir çift olmayalım? Neden kanka olmayalım? İstanbul'u fethettiğimiz için bize kızgın olabilirsiniz. Ama inanın şu an yapacak bir şey yok. Bir kere fethetmiş bulunduk. Geri de veremeyiz bu saatten sonra, zaten aldıktan sonra epey de yıprandı. Bence bu duruma artık alışmalısınız. 560 sene geçti üstünden, bazı şeyleri unutmak için iyi bir süre bu.Tamam, belki Bizans filmlerinde size biraz haksızlık etmiş olabiliriz. Bizans askerlerinin Malkoçoğlu'nun en ufak hareketinde yedi-sekiz kişi birden ölmesi sizi incitmiş olabilir. Bütün Bizans prenseslerinin ilk gördüğü Türk'e aşık olması sizi yaralamıştır belki. Ama siz de lütfen geçmişinizle yüzleşin. Allah'ınızı severseniz İstanbul'un fethi sırasında Haliç'in ağzını demir bir zincirle kapatmak kimin fikriydi? Birazcık 'Age of Empires' oynamış bir liseli bile daha iyi bir taktik bulurdu. Çok kaliteli bir beyin fırtınası yaşanmamış orada, kabul edin.
Yıllardır biz size adım atıyoruz, karşılığını göremiyoruz. Yahu biz Fedon'u bağrımıza basmış bir milletiz. Dikkat edin Fedon diyorum! Kolay kolay bağra basılacak biri değil takdir edersiniz. Sürekli tabak kıran, yanık tenli bir insandan bahsediyoruz burada. Peki siz aynısını yapar mıydınız? Örneğin siz Kahtalı Mıçı'ya sahip çıkar mıydınız, onu Atina barlarında görebilir miydik? Hiç zannetmiyorum. Siz Kahtalı Mıçı'ya vize bile vermezdiniz. İşte siz busunuz.
http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Su insani bogar, ates de yakarmis.
~Anonim~
- - - - - - - - - - - - - - - -
In medio tutissimus ibis
Orta yol en guvenlisidir (Ovidius)
~Latin Atasozu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Televizyonda 27863 bölümlük Brezilya dizilerini izledikçe evliliğinizin iyi gittiği inancınız artar.
~MURPHY KANUNLARINDAN
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından Anything that can go wrong will go wrong yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider olarak emrindeki proje yöneticisi George Nicholsun yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir.
Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
1917 doğumlu Edward A.Murphy Jr.ABD Hava Kuvvetlerinde 1949da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi.
İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981).
Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu.
Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi.
Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı.
Bir kaç ay içinde Murphynin Kanunları mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958de de nihayet Websterin sözlüğüne girdi.~
- - - - - - -
- - - - - - -
Nazim_Hikmet_Unutulan_Adam_Dost_Yayinlari.pdf
Edgar_Allan_Poe-Girdaba_Inis.el.pdf
Martin_Mcdonagh-YASTIK_ADAM.doc
Resat_Nuri_Guntekin-Calikusu.epub
ELEANOR_H_PORTER-Pollyanna.epub
Tahrir_Vazifeleri_5-Ismet_Ozel.epub
Anamin_Kitabi-Yakup_Kadri_Karaosmanoglu.epub
Sir_Arthur_Conan_Doyle-Dortlu_Ittifak.epub
Mehmet_Baydur-YESIL_PAPAGAN_LIMITED.pdf
Prof._Dr._Ali_Erbas-Melekler_Alemi.epub
Enver_Gokce-Yasami_ve_Butun_Siirleri.pdf
Dunyamiza_Bakis-Albert_Einstein.epub
Vladimir_Propp-Masalin_Bicimbilimi.pdf
A_Time_To_Kill-John_Grisham.epub
Kanli_Yuruyus-Berick_Traven_Torsvan.epub
Iktisat_Dusunurleri-Robert_L._Heilbro.pdf
Victor_Hugo-Sefiller_Cilt_3.epub
Necip_Fazil_Kisakurek-Rapor_Cilt2.pdf
Cengiz_Aytmatov-Gun_Olur_Asra_Bedel.epub
Murathan_Mungan-Yaz_Gecer.epub
Nevevi-Riyazu_s-Salihin_Arapca-Turkce_.pdf
Cuneyt_caliskur-SADME_3.doc
Daniel_Goleman-Sosyal_Zeka_Insan_Iliskilerin_Yeni_Bilimi_.epub
VAROL_AKSOY-Dost_Olabiliriz.epub
Genis_Zamanlar-Ayse_Kulin.mobi
Tom_Robbins-Parfumun_Dansi.epub
ales2008ilkbaharsayisal2.pdf
Pascal_Mercier-Lizbon_a_Gece_Treni.epub
Moliere-Cimri.pdf
Frithjof_Schuon-Tasavvuf_Kabuk_ve_Oz.pdf
- - - - - - -
"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder