NAİM BABÜROĞLU: KUDÜS BİZİM OLDU MU Kİ TARİHİ ÇARPITIYORSUNUZ?
12 Eylül 2024 / 00:01
Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı adlı kitabında Allahaısmarladık bölümünde: "Artık Şam'dan ayrılıyorum… Tren giderken iki tarafımızda Suriye ve Lübnan'ı sanki safra gibi boşaltıyoruz… Anadolu hepimize hınçla, güvensizlikle ve şüpheyle bakıyor. Yüzbinlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz."
Falih Rıfkı Atay devam ediyor: "İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: 'Benim Ahmed'i gördünüz mü?' diyor. Hangi Ahmed'i, yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmanın altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun tersini gösteriyor. 'Bu tarafa gitmişti', diyor. 'Ahmed'imi gördün mü?' Hayır… Hiçbirimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü. Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat, biz Ahmed'i kumarda kaybettik."
Birinci Dünya Savaşı'nda, Anadolu'nun çektiği sıkıntıları, ıstırapları bu denli mükemmel anlatan başka bir örnek var mıdır, Zeytindağı gibi?..
Evet, ıssız ve sahipsiz Anadolu'nun çaresiz anaları işte böyle ağlıyorlardı. Onlar yokluklar, fakirlikler içinde büyüttükleri ve vatan için askere yolladıkları Ahmetlerini soruyorlardı. Ahmetler, hiçbir zaman Osmanlı'nın olmayan çöllerinde, kavurucu sıcaklarda yitirilmişti. Anadolu'nun sütü böyle heba edilmişti. Ahmetler, Osmanlı'nın oynadığı kumarda kaybedilmişlerdi.
Peki, Ahmet'in kanının aktığı o topraklar, gerçekten Osmanlı'nın olmuşlar mıydı? Cevabı Falih Rıfkı Atay versin: "Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz. Halep'ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor… Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz… Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların veya başka devletlerin… Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk'e az rasgeliyordum… Osmanlı İmparatorluğunda bütün azınlıklar imtiyazlı oldukları için ve Türk unsuru imtiyazsız olduğu için herhangi bir Müslüman azınlığın çocuğu olmak, Türk olmaktan daha faydalı idi. Bir Kürt inzibat çavuşunun kütüğünden gelen Abdurrahman Paşa, dedesi ve babası vergi çaldığı için zengin, Araplaşmış olduğu için de meclis üyesi idi. Bu Abdurrahman Paşa, kendi toprağının tamamını ancak harita üstünde görmüştür.¨
Atay, şu noktaya dikkat çekiyor: "Suriye, Filistin ve Hicaz'da: 'Türk müsünüz? Sorusunun birçok kereler cevabı 'Estağfirullah!' idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı, Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu. Kudüs'ün en güzel yapısı Almanların, ikinci güzel yapısı yine onların, en büyük yapısı Rusların, bütün öteki binalar İngilizlerin, Fransızların hep başka milletlerin idi. Gür sakallı baharat kokan Dürziler, saçları örgülü Yahudiler, entarili Araplar, hepsi Türk ordusu kanala doğru giderken, dar Suriye ve Filistin kıtasında iki safa ayrılmış: 'Geç yiğidim geç!' diyordu. Bir avuç Türk bütün kıtayı tuttu. Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık."
Falih Rıfkı Atay, feryat ediyordu: "Geç kalmıştık. Artık ne Suriye, ne de Filistin bizim idi. Rumeli'yi de kaybetmiştik… Ve kendimizi otelciye, lokantacıya, hatta posta memuruna anlatmak için yavaş yavaş Arapça öğreniyorduk. İmparatorlukların sanatı sömürge ve milliyet işlemektir. Osmanlı İmparatorluğu, Trakya'dan Erzurum'a doğru, koca gövdesini yan yatırmış, memelerini sömürge ve milliyetlerin ağzına teslim etmiş, artık sütü kanı ile karışık emilen bir sağmal idi."
Osmanlı Devleti'nin son yıllarını mükemmel bir şekilde anlatan Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı'nda böyle diyordu. Bu geniş coğrafyaya yayılmış toprakların elden çıkmasını önlemek uğruna bazıları hayallerine, ihtiraslarına yenildi. Bilgisizlikler, hayaller, ihtiraslar, nankörlükler, hainlikler zinciri…
9 Eylül 2024'te, Türkiye'de okullar açıldı. Millî Eğitim Bakanı, ilk dersin, "Bağımsızlık ve Vatan Sevgisi" olarak işlenmesi talimatını verir. Konu, "Çanakkale'den Gazze'ye Vatan Savunması ve Bağımsızlık Mücadelesi." İlk derste vatan sevgisinin, "Türk ve Filistin halklarının birlikte hareket ettiği tarihî olaylar üzerinden" anlatılması istenmiş.
Ne demeli?.. Oysa 9 Eylül, 17'nci Türk Devleti'nin temelinin atıldığı gündür.
9 Eylül, sadece İzmir'in kurtuluşu değildir. İşgalcilerin hayallerinin yerle bir edildiği vatanın kurtuluş günüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temeli olan bu zafer yerine, Türk ve Filistin halklarının birlikte hareket ettiği tarihî olayların anlatılması, Türkiye'nin geldiği durum açısından ibret vericidir. 9 Eylül günü zaferle sonuçlanmasaydı ne vatan kalırdı ne de makam…
Türk İstiklal Savaşı dünyanın en meşru, en haklı ve en kutsal savaşlarından biridir. Türk İstiklal Savaşı, vatan sevgisinin doruk noktasına ulaştığı bir kahramanlık destanıdır. Ayrıca, Çanakkale Zaferi Filistinlilerin ortak olduğu bir zafer değildir. Araplardan oluşan, 77 ve 72'nci alayların, cepheden kaçışı anılarda yazılıdır.
Yarbay Fahrettin Altay, Çanakkale Cephesi'nde 3'üncü Kolordu Kurmay Başkanı'dır. Anılarında şöyle yazar: "(25 Nisan sabahı) Arıburnu önlerinde deniz yüzlerce gemiyle örtülmüştü. Top sesleri aralıksız devam ediyordu. Vadi, cepheden gelen yaralılarla dolmaya başladı. İlerimizdeki 77. Arap alayından kaçan çok sayıda Arap erinin çadırda saklandıklarını ve nargile içmekte olduklarını gördük…" Gerçek bu…
27'nci Alay Komutanı Şefik Aker, 19'uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal ve Yarbay İzzettin Çalışlar da bu iki alay yüzünden düşmanın karaya çıktığını ve çok zor saatler geçirdiklerini yazarlar.
Tarihi çarpıtmak, tarihi yanlış anlatmak tarihi yapanlara nankörlüktür. Kahraman şehitlerimize nankörlüktür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne nankörlüktür.
Mustafa Kemal ölmedi… Ölseydi eğer, yüzlerce kişi her gün O'nu öldürmek ister miydi?
---------------
Özet Kaynakça:
Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, Bateş, İstanbul, 2003.
Naim Babüroğlu, Kemalyeri, Asi Kitap, İstanbul, 2017.
Murat Bardakçı, Enver, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2015.
Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa, III, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1970.
Fahrettin Altay, Görüp Geçirdiklerim, 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912-1922, İstanbul, 1970.
🇹🇷
- - - - - - - - - - - - - - - -
ALO RAİF ABİ KURU EKMEK TOKUZ DEMEK
https://www.youtube.com/watch?v=6p2s6bBezGM&t=68s
- - - - - - - - - - - - - - - -
Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanıyım.
~Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)
Türkiye denilen ülkenin başbakanı~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Adalet topaldir, agir agir yurur, fakat gidecegi yere er gec varir.
~Mirabeau~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bir Roman Kahramanı
~Çadırımın üstüne yağmur yağıyor
Saros körfezinden rüzgar esiyordu
Ve ben,bir roman kahramanı
Ot yatağın içinde
İkinci dünya harbinde
Başucumda zeytinyağı yakarak
Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum
Bir şehirde başlayıp
Kim bilir nerde
Kim bilir ne gün bitecek mevzuumu
Orhan Veli Kanık~
- - - - - - - - - - - - - - - -
ORDA BİR OKUL VAR UZAKTA O OKUL BİZİM OLMADI HİÇ
https://www.youtube.com/watch?v=__fyYB1KiVQ
- - - - - - - - - - - - - - - -
Falci
~Istedigimizi soyleyen
LEHCET'UL HAKAYIK (GERCEKLERIN DILI)~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ben Ölecek Adam Değilim
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,
Nimet bildiğim;
Sudan geçemem,
Tuzludur teneffüs ettiğim hava.
Ya nasıl dururum olduğum yerde,
Öyle upuzun yatmış,
İki elim yanıma getirilmiş,
Hareketsiz,
Sükûta râmolmuş;
Sanki devrilmiş bir heykel?
Ellerim ne der sonra bana?
Soğumuş kalbime ne cevap veririm?
Utanmaz mıyım ayaklarımdan?
Kalkmalıyım,
Dolaşmalıyım,
Sokaklarda, parklarda.
El sallamalıyım
Giden trenlere,
Kalkan vapurlara.
Bilmeliyim,
Gölgelerin boyundan,
Saatin kaç olduğunu…
Islık çalmalıyım.
Türkü söylemeliyim
Yol boyunca,
Keyfimden ya hüznümden.
Geçmiş günleri hatırlamalıyım,
Dalıp dalıp akarsuya,
Hayaller kurmalıyım,
Güzel geleceğe dair.
Yanımdan geçenler olmalı,
Selâm almalıyım;
Robenson'u düşünmeliyim,
Garipliğini:
Şükretmeliyim
İnsanlar arasında olduğuma.
Nedir ki eninde sonunda ölüm?
Ayrı düşmek değil mi aşinalardan?
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
~Cahit Sıtkı Tarancı~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Coğrafyada Şart Kipi
Her günkü yollarından evlerine dönerken
Vurur yorgun adamların parçalanmış gölgeleri
Saray duvarlarına.
Coğrafya kitabında konu:
Yeryüzünün şimdiki hali.
Ülkelerin yüz ölçümü,
Engebeler, dağ, orman, vadi.
Akar su, iklim, yağış
Bitkiler, nüfus, konuşulan dil
Halkın geçim kaynakları - -
Ülkeleri bildirir
Bir coğrafya kitabı.
Bilgi Kitaplar ne bilir,
Ben ölçmedimse bütün ölçümler boşuna.
Yağmurların sözü nasıl edilir,
Alnım ıslanmadıysa serin yağışlarında.
Ne denizler deniz, dağlar dağdır
Ne bahçeler bahçe.
Yok öyle göller
Ben olmayınca.
Ben gidemiyorsam
Kitaplar aldatır.
En verimli toprak, ben göremiyorsam
Katı, kıraç, kısır.
Gök-delen yapılardan söz açar
Işıklar içinde bir şehir
Salaşlardır, sallanan, ben gezemiyorsam
Adımlarım değmiyorsa uzun, sonsuz sokaklar
Başlamadan bitiverir.
Koca koca şehirler
Milyonların üstünde - -
Coğrafya kitapları
Geçer yorgun adamlar sarayların önünden
Kapıları kapalı.
~Behçet Necatigil~
- - - - - - - - - - - - - - - -
SU ELBETTE KAYNAR ATEŞE KORSAN…
https://www.youtube.com/watch?v=Obbcoueo-n8
- - - - - - - - - - - - - - - -
BEN MI?EVET…
ben mi?evet…
bir gun cikip gidecegim kapilari,evleri,dergileri,huzunler birakarak…
bir cicek merhaba diyecek…
hos geldin diyecek dag…
orman gulumseyecek…
animsayislarin,bekleyislerin,umitlerin yada umitsizliklerin
hirslarin,yarislarin,tasalarin kalktigi yerde
tam anlatinin kaldigi yerde baslayacak siir…
hic kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece…
kendi mantigi;kendi guzelligi icinde tutarli…
ama halkin yasantisi girecektir oraya,cunku yasayan buyuk
bir seydir halk…
deniz ve ufuk girecek,karinca yuvalari,gokyuzu,kozalaklar
ve kopuk ve art'k hasetsiz bir ask…
yani sevismak denizle,kosulsuz,onyargisiz,hesapsiz…
yani uzanmak ve dusunmek binlerce yil..
dogan,olen ve yasayan seyleri…
dogumu,olumu ve yasamayi
yani dingin ve buyuk olan herseyi anlatmak…
ben mi?evet .cikip gidecegim bir gun…
tasasiz,gozyassiz,geride birsey birakmadan ve birsey beklemeden ilerde…
sadece yagmur sularindan piril piril bir yurek
artik kendi kendinin anlami ve nedeni olan bir yurekle…
~a.behramoglu~
- - - - - - -
- - - - - - -
Carlo_Goldoni-Yabanlar.pdf
Stanislaw_Lem-Sorusturma.epub
Haldun_Taner-Kesanli_Ali_Destani.doc
Kiralk_Konak-Yakup_Kadri_Karaosmanoglu.epub
sonbahar-donemi-ales.pdf
Can_Baskent_Editor_-Amargi_Dergisi_Seckisi.epub
Atasozleri_Lugati.pdf
Dario_Fo-Yuzsuz_Klakson_Borozanlar_ve_Birtlar_.doc
Sezai_Karakoc-Mehmed_Akif.pdf
Victor_Hugo-Sefiller_Cilt_3.epub
Sardalye_Sokagi-John_Steinbeck.mobi
Frithjof_Schuon-Tasavvuf_Kabuk_ve_Oz.pdf
F._M._Dostoyevski-Insanciklar.pdf
Bir_Kayip_Denizci-Gabriel_Garcia_Marquez.epub
Kapital_Cilt3-Karl_Marks.epub
Siir_Kitabi-Fazil_Husnu_Daglarca.pdf
Biyoloji.pdf
Stage_2-Janet_Hardy-Gould-Henry_VIII_and_his_Six_Wives.pdf
Kerem_Isik-Aslinda_Cennet_de_Yok.epub
Malcolm_Gladwell-Outliers_Cizginin_Disindakiler_.epub
oegc_adv_teacherspart2.pdf
zayiflamanin_sirlari-dr.stephen_t.chang.pdf
Cocuklar_Arasinda.EPUB
Panait_Istrati-Nerrantsula_Sokak_Kizi_.pdf
Beaumarchais-Sevil_Berberi.epub
Ernest_Hemingway-Klimanjaro_nun_Karlari.pdf
William_Shakespeare-Yanlisliklar_Komedyasi.epub
Ismet_Ozel-Tahrir_Vazifeleri_1.pdf
Biotechnology_and_Genetic_Engineering_Global_Issues_-Kathy_Wilson_Peacock_Charles_Ph.D._Hage.pdf
Harold_Pinter-Dogum_Gunu_Partisi.pdf
- - - - - - -
"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder