26 Şubat 2014 Çarşamba

Ülkenin göz göre bölünmesinin altyapısı yapılıyor.

Hem de hükümet eliyle..
İntihar eder gibi bir şey.
Kendi elinle kendini kesiyorsun.

Aslında büyük bölümü ayrılmaya çok da hevesli olmayan bir halkı özendiriyosun, teşvik ediyorsun, ötekileştiriyorsun.
Sonra kapıştıracaksın.

Ayrılmaya heveslendirilen de düşünmüyor.

Ülkenin her yerine dağılmışsın.
Artık gitmediğin yer kalmamış.
İstanbul, İzmir, Antalya, Ege vilayetleri, hatta Trakya'ya bile yerleşmişsin.
Ve nasıl olacaksa, olacak ve ayrılacaksın.
Tepişeceksin, can alacak, can vereceksin ve sonra bir sınır çekeceksin.
Peki bu sınırı nereden çekeceksin.
İstanbul, Tekirdan, İzmir, Antalya, Ankara bu sınırların içinde kalacak mı?
Nasıl kalacak?
Diyelim ki, Diyarbakır ve bazı başka illeri aldın da ayrıldın gittin.
Bir sınır çekildi ve sizler öteki tarafta kaldınız.
Bu durumda İstanbul'da kalmak isteyen ne olacak?
Peki bu kadar ağır cerrahi bir operasyon olurken, Türkler ne diyecekler, ne yapacaklar?

Daha dün Sevan Nişanyan ve Profesör Hallaçoğlunun Soykırım üzerine açık oturumunu izledim.
Kayıttan elbette.
Bir kez daha gördüm.
Bir millet, Ermeni milleti öylesine büyük bir maceraya kalkışmış ve öylesine büyük bir hezimet yaşamış ki,
Yüzyıl değil, bin yıl geçse unutulur gibi değil.

Ermeniler yaşadıkları bu ağır sonuçlu macerada kendilerinden başka kimseyi mağdur görmüyor.
Kendileri üzerinde asla, tırnak kadar dahi sorumluluk görmüyor.
Kendi geçmişleriyle yüzleşmeye asla yanaşmıyor.
Aksi duran her türlü düşünce ve söz karşısında infale kapılıyor, akli dengesini yitiriyor.

Artık Ermeni kimliğinin ayrılmaz bir parçası Türk'e duyulan öfke, kin, nefret, intikam arayışı.
Ödetmek istiyorlar.
Para istiyorlar, toprak istiyorlar, geri dönmek istiyorlar, diz üstüne çöküp ağlaya ağlaya özür dilememizi istiyorlar.
Biliyorum ve hissediyorum çoğuna bu da yetmiyor, yüreklerini soğutmak istiyorlar.
Bunu için kanımızı, canımızı, yalvaracak derecede aciz hale düşmemizi istiyorlar.
Kimisi bunu açıkça ikrar ediyor, kimisi profesyonelce kendini kontrol altında tutuyor.

Şimdi durup dururken neden Ermenilere atladım ben?
Çünkü geçmişte Ermenilere olanlar ve yarın Kürtlere olması muhtemel olanlar benzer şeyler.
850 yıl iç içe yaşamış iki halk arasına öylesine ağır bir kan davası girmiş ki, anlamak ve anlatmak mümkün değil.
Yarın Kürtlerde aynı serüvene atıldığında nasıl olacak hiç düşünen var mı?
Ermeni isyanı ve sonuçları güzel örnektir.

Haa işler tersine gelişirse ne olur?
Kürtler muzaffer olur, Türklerin bu topraklarda soyu kurutulur, adı tarih sahnesinden silinir.
Evet abartısı falan yoktur bu işin, eğer Kürt kalkışması başarılı olursa bunun sonucu açıkçası budur.
İşler nasıl gelişir onu bilemem, bu da bana göre Türklerden çok Kürtlerin ferasetine kalmış.
Ancak, şu kesin, bu topraklarda yeni bir sivil savaş yaşandığında sonuçları hiç kimse için kabul edilebilir, düşünülebilir hatta hayal dahi edilebilir seviyede olmayacaktır.

Biz hep halkımıza, Türkler aklı selim önerdik.
Bunca zamandır Türklerin öyle aklı selim dışına çıktığını da görmedik.
Bu güne kadar herkes devlet dedi, yasal zemin dedi, hak arama mücadelesinde hukuku ana yol olarak gördü.
Ama ya bir gün bu büyü bozulursa, ya işler çığırından çıkarsa.
Bunu bence düşünmeli.
Herkes düşünmeli.

Saygılar.
Oraj POYRAZ.
--------------


4 Parçalı Kürdistan'a 'Kardeş Belediyecilik' kılıfı !

23 Şubat 2014, 18:13

BDP'nin yerel yönetimlerden sorumlu Muş Milletvekili Demir Çelik, devleti beklemeden Doğu ve Güneydoğu'da yerel yönetimlerde seçimler sonrası bölgesel özerkliği yaygınlaştıracaklarını açıkladı.

AKP 'nin "çözüm süreci"ndeki ortağı BDP asıl hedefini yine açıkladı: Özerklik !

"Biz 14 Temmuz 2011'de devlete rağmen demokratik özerkliği ilan etmiştik"

"Bu özerkliği başarıya ulaştırmak yine önemsediğimiz yerel yönetimler üzerinden olacak"

Özgür demokratik yerel yönetimler modelimizi devletten beklenti içine girmek yerine kendimiz uygulamaya çalıştık"

"Diplomatik ilişkileri 30 Mart 2014'ten sonra harekete geçirmek istiyoruz.
Dört parçadaki Kürtler bu kapsamda birbirine yakın olacak"

"KARDEŞ BELEDİYECİLİK"KILIFI !

BDP 'nin yerel yönetimlerden sorumlu Muş Milletvekili Demir Çelik , devleti beklemeden Doğu ve Güneydoğu'da yerel yönetimlerde seçimler sonrası bölgesel özerkliği yaygınlaştıracaklarını, "Kardeş Belediyecilik" uygulaması ile Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürtleri bir araya getireceklerini ve sınırları fiilen kaldıracaklarını bildirdi.

Milliyet'in haberine göre, BDP'nin tartışma konusu olan "Demokratik Özerklik" uygulaması seçimlerden sonra hayata geçirilecek.
Projenin mimarları arasında yer alan Çelik, Kürtleri dört ülkede konfederasyon temelinde bir araya getirmeyi amaçlayan özerklik projesini anlattı.
Çelik, şunları kaydetti:

KRİTERLERİN UYGULANMASI:

2009 seçimlerinden hemen sonra özgür demokratik yerel yönetimler modelimizi kazandığımız belediyelerde uygulamaya koyduk.
Diyarbakır Sur Belediyemizin 2004-2009 yıllarında uygulamaya koyduğu çok dilli belediyecilik çıkışını fırsata dönüştürerek, yerel yönetimlerimizde bu modelinin ışığında bir kısım uygulamalara başladık.
Türkiye gibi ulus üniter devletlerin hakkımız olsa da, bir kısım haklarımızı vermeyeceğini bildiğimizden dolayı onu beklemek yerine, devletten beklenti içine girmek yerine kendimiz uygulamaya çalıştık.
Birçok belediyemizde eğitim destek evlerinde, Kürt dilinin öğrenimi, eğitimi, kamusal alanda kullanılmasını, keza sağlık evleri üzerinde parasız erişilebilir nitelikte anadilde sağlık hizmeti sağlandı.
Bununla yetinmedik.
Kadın dayanışma, destek evleri ya da kültür evleri diyerek birçok belediyemiz, Kürt kültürünün yaşatılması, sanat, edebiyat, müzik, resim yapılması gibi benzeri çalışmalar gerçekleştirdi.

KAMUSALI BİREYSEL ALANA İNDİRGEDİK:

Son 5 yılda Kürdistan'ın dağını, ovasını, nehirini, ırmağını, kentini, kasabasını Kürtçe isimleri ile resmiyete kavuşturulması girişimlerinde bulunduk.
Bu yönlü bir kısım pratik adımlar ördük.
Kentlerin giriş ve çıkışlarına Kürtçe Türkçe olmak üzere 'Hoşgeldiniz', 'Güle Güle' tabelaları astık.
İl genel meclisinden, valilikten, kentin, dağın, ovanın isimlerinin değiştirilmesine yönelik taleplerde bulunduk.
Resmi müracaatlarımız sonuç vermemiş olmasına rağmen defacto olarak bu isimleri uygulamakla kalmadık.
Kürdistan'ın çok kimlikli olması nedeniyle Süryanilerin, Ermenilerin, Azerilerin, Acemlerin, Türklerin, Arapların, Kürtlerin iç içe yaşayan gerçekliğine bağlı olarak, çok dilli çalışma başlattık.
Kamusal alandaki hizmetleri bireysel alandaki hizmete de aksettirtmeye başladık.
Dükkan isimlerinin Kürtçe yazılması, bir kısım dükkanlardaki hizmetin karşılanmasının Kürtçe ile ifade edilmesi gibi çalışmalar, giderek yerellerimizde ete kemiğe büründü.

AMAÇ DEMOKRATİK KONFEDERAL BİRLİK:

Özellikle de 30 Mart 2014'e yüklediğimiz misyon ile bu manada da anlamlıdır.
Çünkü biz 14 Temmuz 2011'de devlete rağmen demokratik özerkliği ilan etmiştik.
Bu özerkliği başarıya ulaştırmak yine önemsediğimiz yerel yönetimler üzerinden olacak.
Bu manada biz hem elimizdeki mevcut belediyeleri korumayı esas alıyoruz hem de bu belediyelere ilave yeni belediyelerle, bir bütün Kürtlerin ağırlıklı ve yoğun yaşadığı yerellerden, bu yerindelik ilkesi çerçevesinde hem yerel yönetimlerin idari mali özerkliklerine kavuşturması mücadelesini yürüteceğiz hem de bölgenin siyasal özerkliğe kavuşturulmasının mücadelesini yürüteceğiz.

DÖRT PARÇADA KÜRT BİRLİĞİ: Bunu yaparken sadece Türkiye Kürdistanı ile sınırlı kalmaksızın, parçalanmış, ilhak edilmiş bir coğrafya olmasından hareketle Suriye Kürdistanı, Irak Kürdistanı, İran Kürdistanı ile de demokratik konfederal ilişkiler dediğimiz, sınır üstü, sınırlar ötesi ilişkilerin önce Kürtlerin ulusal birliğine hizmet eden, sonrasında da, 'Ortadoğu Halklarının Demokratik Konfederal Birliği'ne hizmet eden, bir rolü, bir görevi yüklenelim istiyoruz.

SINIRLARI ESAS ALMAYACAĞIZ:

Sınırları esas almadan, biz mevcut sınırları her ne kadar güvenlik koridorları ile çevirmişsek de, surlar, tellerle örülmüş ise de, bir kısım gözetleme kulelerinde, noktalarında askeri kontrol varsa da biz bunları meşru görmüyoruz.
En nihayetinde 1.Dünya Savaşı'nın ortasında İngiliz Emperyalizminin Ortadoğu halklarına dayattığı suni sınırlardır.
Biz, Başur'daki (Kuzey Irak) Kürdün de Rojava'daki (Suriye) Kürdün de, Bakur (Türkiye) ve Rojhelat'taki (İran) Kürdün de kaderinin ortak olduğundan hareketle, bu sınırlara bağlı kalmadan sınırları esas almadan, ekonomik demokratik, ekolojik kültürel, birikimlerimizi, değerlerimizi ortaklaştırmak, varsa sorunlarımıza problemlerimize çözüm aramak noktasında ortak refleks geliştirmek istiyoruz.

"KARDEŞ BELEDİYECİLİK" İLE SINIRLAR KALDIRILACAK:

Seçimlerden sonra bizim uygulamaya alacağımız 2 olay var.
Biri parçalanmış Kürdistan coğrafyasından hareket ile, 'Kardeş Belediyecilik' uygulamasına gideceğiz.
Örneğin Nusaybin ile Kamışlı, iç içe ama tel örgülerle duvarlarla ayrıştırılmış.
Bunlar kardeş belediye ilan edilerek Kamışlı'nın eksiğini, gediğini Nusaybin üzerinden, Nusaybin'in ise Kamışlı üzerinden sağlayacağız.
Aynı şeyi, Erbil, Dohuk, Zaho üzerinden yapacağız.
Zaten bir kısmını başlatmışız.
Şu anda Başur ile Türkiye Kürdistanı'nda 11 belediye arasında kardeşlik hukuku başladı, yürüyor.
Aynı şekilde Serhat'ın bir kısım belediyelerinden Van, Hakkâri, Kars ve Ağrı'yı, Rojhelat'taki belediyeleri ile 'Kardeş Belediyecilik' temelinde ortaklaştıracağız.

DÖRT ÜLKEDEKİ KÜRTLER ORTAKLAŞACAK

Buna paralel aynı zamanda Kürtlerin Ulusal Demokratik taleplerini mevcut siyasal projelerimiz çerçevesinde çözüme kavuşturmak için bir kısım konferanslar seminerler, paneller, uluslararası diplomatik ilişkileri 30 Mart 2014'ten sonra harekete geçirmek istiyoruz.
Dört parçadaki Kürtler bu kapsamda birbirine yakın olacak.

DTK'YA NASIL ŞEKİL VERİLECEK?:

Seçimden sonra Türkiye Kürt Bölgesi için düşündüğümüz 'Demokratik Toplum Kongresi', öncü pozisyonunu sürdürecek.
Ama aynı şekilde Başur'daki ya da Rojava'daki, Rojhelat'daki Kürtlerin de farklı kesimlerden, sınıflardan müteşekkül olması, heterojen bir toplum olmasından hareket ile, her düşünce ve kesimin kendisini kongrede örgütleyebilme hakkına fırsat veren adımları önemsiyoruz.
HEDEF ULUSAL KONGRE: Bakur'da faaliyet gösteren DTK benzeri oluşumların, Başur, Rojhelat ve Rojava'da hayata geçirilmesi gerekir.
Bu kapsamda üstte, 'Kürt Ulusal Kongresi' oluşacak.
Alt örgütlenmeler, parçalar üzerine örgütlenmeli, ama üst kongre parçaları dikkate almayan bütün Kürdistan coğrafyası; sadece Kürtleri kastetmiyorum burada, Ezidi, Süryani, Ermeni, Alevi, Acem, Arap, Çerkez, Türk, Türkmen, Kürt herkesi kapsayan bir üst oluşum olsun istiyoruz.
Bu eskiden beri olan bir çalışmadır.
BDP-DTK cenahı olarak biz Kürt ulusal birliğini, Kürt Konferansında, Kürt Konferansının yolunu açacağı, bir üst kongrede buluşmayı önemsiyoruz.

 

0000

BDP'li Demirtaş'ın seçim vaadi: Paralel okullar açacağız

24 Şubat 2014, 14:17

AKP mitinglerinde 'Paralel yapı' söyleminin havalarda uçuştuğu günlerde, BDP Eşbakanı Selahattin Demirtaş'tan 'Paralel okul' açıklaması...

İşte asıl "paralel devlet" !

Taraf'tan Tuğba Tekerek'e konuşanBDP Eşbakanı Selahattin Demirtaş,"Yerel seçimlerden sonra demokratik özerkliği inşa edeceğiz" söylemine açıklık getirdi.
Paralel okullar açılacağını belirten Demirtaş,"Bu sertifikaları almamış olanlar ilerde bölgede iş bulma konusunda sıkıntı yaşayabilirler" iddiasında bulundu.

İşte, Demirtaş'ın ilgili açıklamaları:

* "Yerel seçimlerden sonra demokratik özerkliği inşa edeceğiz" dediniz.
Zaten, BDP belediyelerinde fiili olarak varolan özerkliği nereye taşıyacaksınız?

Eğitim alanına taşıyabiliriz.
Anadilde kitaplar basacağız, anadilde okullar açacağız.
Sınıflarda çocuklarımıza matematik, kimya, fizik dersi anadillerinde verilecek.
Biz Ankara'dan gelip sorunlarımızı çözmelerini beklemiyoruz.
Demokratik özerklik dediğimiz budur.
AKP'den ve benzeri iktidarlardan kurtulmanın yolu da budur.
Güçlü hükümet değil, güçlü yerel yönetim bu ülkenin ihtiyacıdır.

Kürtçe özel okullar mı açacaksınız?

Hayır!
Gönüllü, sivil alanda örgütlenmiş parasız eğitim yapan sınıflar olacak.
Şu anda devlet eğitimiyle paralel gidebilir.
Bugün itibariyle resmi diploma verilmeyebilir.
Ama belediyelerimiz ve kurs açan kurumlarımız sertifika verebilirler.
Ve bu sertifikaları almamış olanlar ilerde bölgede iş bulma konusunda sıkıntı yaşayabilirler.
Türkçe, Kürtçe ve İngilizce bilmiyorlarsa siyaset de ticaret de yapamayabilirler.

Gelecek yıl mı başlayacak bu eğitim?

Umarım yetişir.
AKP bir yasal, anayasal değişiklik yaparsa iyi olur.
Yapmazsa biz yaygınlaştırarak sürdüreceğiz.
Herkesin anasından doğarak hak ettiği bir şeyi, AKP'nin bize bahşetmesini beklemeyeceğiz.


a45UyF587661-201307301451-{{SN}}

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Tomurcuk derdinde olmayan agac odundur.

Necip Fazil
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder