Evet, görünen o ki, bu gidişle abinin dediği gibi Kenan Evren anayasasını mumla arayacağız.
L2fSIJNoA0xfSNxA
Murat SEVİNÇ : 'Bağzılarının' yeni anayasa heyecanı!
15/11/2016 20:49
2011 seçimleri ardından kurulan partiler arası uzlaşma komisyonu bir süre çalıştı, üyeler 60 civarında madde üzerinde anlaştı ve sonunda dağıldı. Oradan yeni bir anayasa çıkmayacağı ve komisyonun dağılacağı ilk günden belliydi.
Fakat Türkiye öyle bir ülke ki, 'Bu oluşumdan eli yüzü düzgün metin çıkma olasılığı yok' deyip 'gerekçelerinizi' sunduğunuzda, karşınızdaki kimi çokbilmişlerin ilk tepkisi 'Ne yani yeni anayasa yapılmasın mı?' sorusunu yöneltmek oluveriyordu. Nasıl sıkıcı bir soru bu anlatamam. Siyasi görüş farklılıkları bir yana, şaka maka ciddi zekâ sorunuyla karşı karşıya olduğunu düşündürtüyor insana. Tabii o yıllar henüz 'Hayat bayram olsaaa, uzansak sonsuzaaaa' yıllarıydı ve AKP'yi eleştirmek 'haram' olmasa da 'mekruh' kabul ediliyordu, büyük fotoğrafa hakim olan kimi aydınlarımızca!
Oysa sığ bir bilgi ve basit gözlemdi, söz konusu olan: Yeni bir anayasa yapılacaksa yapılsın, hatta isterlerse üç beş de yedek anayasa yapsınlar! Sorun şu ki demokratik anayasalar bu şekilde yapılmıyor. Ya da, benzer zihniyetle hazırlanan metinler sorunları çözmediği gibi uzun ömürlü de olmuyor. Fransız V. Cumhuriyet Anayasası hazırlık süreci gibi örnekler çok istisna ve özel koşulların ürünü. Yeryüzünde ilk anayasa yapan memleket Türkiye olmadığı için, sayısız karşılaştırma yapma olanağımız var.
Erdoğan başbakanken, 2011 seçimleri propaganda sürecinde 'tek başına anayasa yapacak' çoğunluk istedi seçmenden. Uzlaşma ve demokratik anayasa isteyen biri, propagandasını 'Bana gerekli çoğunluğu verin' söylemi üzerine kurar mı? Kurmaz. Nitekim Türkiye seçim sonrasında o komisyonla bir iki yıl oyalandı. Bizatihi 'oyalama' için kurulduğu çok belliydi.
Aman Allah ne tartışmalar yapıldı söz konusu süreçte! Kısa anayasa, bize yakışan anayasa, herkesin memnun olacağı anayasa, çağa uygun anayasa, cilalı anayasa, kaymaklı anayasa…
Türkiye'de uzun süredir bıkkınlık veren 'yeni anayasa' söyleminin ne menem bir şey olduğunu anlatan en güzel örneklerden biri, zamanında Radikal'in ön sayfasında yayınlanan bir haberdi bence. Radikal, o sıralarda 'devrim' gerçekleştirip gazetenin boyutunu küçültmüştü. Malum, sonrasında bir devrim daha yapıp gazeteyi kapattılar! İşte o küçük boy gazetenin ön sayfasında (yanılmıyorsam bir Pazar günü) şöyle bir manşet çıktı: 'Anayasa'nın ilk maddesi yazıldı.' Büyük coşkuyla verilen bu haberin altında yer alan ilk madde, 'insan onur ve haysiyetinin dokunulmazlığı'na vurgu yapıyordu. Tekrar: İnsan onur ve haysiyeti!
Nasıl heyecanlandıysam kendimi yarı çıplak sokağa attım. Yapmadım tabii böyle bir şey, toplumun yarı çıplak bir anayasacıya hazır olduğunu zannetmiyorum! Bunun yerine, YÖK başkanını, dekanını ve şimdi de rektörünü seçemeyen bir akademisyene yaraşır vakarla, eş anlamlı iki sözcük olan 'onur' ve 'haysiyet' sözcüklerinin neden aynı cümlede arka arkaya geçmiş olabileceğini düşündüm. Ertesi sabah derste öğrencilere sordum. Muhterem gençlik sabah mahmurluğu içinde boş gözlerle baktı yüzüme.
Ardından tahminimi söyledim: Eşit üyeyle temsil edilen (eşit üye ve oy birliği kuralı ancak hiçbir sonuç alınamasın diye kabul edilir!) iki sağ parti (AKP ve MHP) 'haysiyet', diğer iki parti (CHP ve HDP) 'onur' sözcüğünü önermiştir. Çünkü Türk milliyetçisi ve muhafazakârı yeni Türkçe'den nefret eder. Bu kulaklar, yıllar önce TGRT Haber'de PKK için 'kanun harici teşkilat' (yasa dışı örgüt) denildiğine tanık oldu! Her neyse. Komisyonda Türkçe'ye karar verilemeyince tartışma uzamıştır, sözlükler getirilmiştir, kavga çıkmıştır ve 'Madem öyle, ikisi de olsun' denilmiştir. Nitekim sonrasında komisyonda böyle bir tartışma yaşandığını öğrendim!
Hâlihazırda Türkiye'ye hâkim siyasal zihniyetin anayasa yapımına bakışını, ciddiyetini, birikimini, niteliğini gösteren nefis bir örnekti bu.
Ve şimdi OHAL koşullarında, kökleri hayli 'eskide' olan 'yeni' bir ortaklıkla anayasa metni hazırlanıyor. Üçüncü Milliyetçi Cephe anayasası. Kuşkusuz bu tavır, 2011 sonrasından çok daha 'dürüst.' Oyalama yok. Yalan dolan yok. 'Miş gibi yapmak' yok. Ne istenildiği belli. Kimin istediği de.
Ayrıca AKP'ye haksızlık etmeyelim, başkanlık sistemi 1960'lardan bugüne Türkiye sağı ve İslamcısının büyük hayali. TBMM'de ilk gündeme getiren Necmettin Erbakan. Özal hayalini kurmuş, Demirel anayasa değişikliğini zorlamıştı. Hiçbirinin de anlamlı bir gerekçesi yoktu. Türkiye'de çok partili yaşamda her zaman sağın kazandığını biliyor ve daha denetimsiz bir yönetim istiyorlardı, hepsi bu. Şu anda eski merkez sağcıların başkanlık karşıtı açıklamalarının nedeni, Erdoğan gibi birini hayal dahi etmedikleri için, emin olabilirsiniz! Kendileri kazanacaklarını bilseler, üçkağıtçıların hepsi başkanlığı destekler.
Türkiye'nin yüz yıllık sorunu, anayasa metinleriyle doğrudan ilgisi olmayan siyasal sorunları, çatışmaları, zavallı anayasalara havale etmek oldu. Bugün olduğu gibi. Oysa memleketin güncel sıkıntılarının kaynağı yeni bir anayasa yapılmıyor oluşu değil, o çok sorunlu anayasa/yasa hükümlerinin dahi askıya alınmış olması. Yaşadığımız sıkıntıların anayasa metniyle ilgisi yok.
Şu anda anayasa tartışılmıyor. Hiçbir 'gerçek' siyasal sorunumuz hakkıyla gündeme getirilemiyor. TBMM'deki üçüncü partinin genel başkanları, kimi vekilleri tutuklu. Yazarlar, gazeteciler tutuklu. TBMM'deki ikinci partinin kapatılması gerektiğini düşünen aklı evveller var. İnsanlar şuncacığı dile getirmeye çekinir halde. TV'lere tek bir muhalif çıkarılamıyor. Telefonla dahi bağlanamıyorlar.
İki parti, yarattıkları 'cephe'den aldıkları güç ve ilhamla yeni bir 'siyasal düzen' dayatıyor. Siyasal sistem ya da hükümet biçimi değil 'siyasal düzen', diyorum. Her şey çok açık. Kimse numara yapmıyor. İçeriği bir yana, bu 'koşullarda' hazırlanan ve diyelim ki kabul edilen bir anayasa, 1982 anayasasını mumla aratacaktır.
Yıllar önce, AKP'nin anayasa taslağını (parlamenter sistemi savunan!) hazırlayan akademisyen grubundan önemli bir isme, 'Yazdığınız metinden memnun musunuz hakikaten?' eleştirisini yönelttiğimde, bana Bektaşi fıkrası anlatmıştı: Bektaşi'nin önüne üç kadeh şarap koyup 'En kötüsü hangisi?' bak bakalım demişler. İlk kadehten sonra, 'Bu' demiş. Diğerlerini denemedin ki denildiğinde ise 'Bundan daha kötüsü olmaz' yanıtını vermiş!' Fıkrayı anlatan isme, 'katılmadığımı' söylemiştim. Aynı kanıdayım. Daha kötüsü olur. Her zaman olur.
Beyler bayanlar, Tanzimat Fermanı'ndan bugüne hayli zaman geçti. 2016'dayız. Milliyetçi Cephe anayasa yazıyor. Türkiye kararnamelerle yönetiliyor. Tarihte örnekleri var bu durumun. Hiç iyi ve özenilecek bir şey değil…
a45UyF587661-161115222709 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/11/15 23:41 6 64 uyarlama@googlegroups.com
Vulpes pilum mutat, non mores
Tilkinin derisi degisir huyu degismez
Latin Atasozu
Ankara dakilerin Yunanlilara hala meydan okumalarina cilginliktan baska bir sifat verilemez. Yunanlilarla aramizda akilca da, ilimce de, kuvvet bakimindan ve her acidan bu kadar fark varken onlarla muhabereye girisilemez.
Yazar Refik Halit Karay - 07.08.1920
Suleyman Celik: SEVR ANTLASMASI NDAN GUNUMUZE
scelik44@gmail.com
10 Agustos 1920 de Osmanli Imparatorlugu ile Birinci Dunya Savasi nin galipleri arasinda, Turk Ulusu nun olum fermani olan Sevr Antlasmasi imzalandi.
Internette kolayca bulabileceginiz Sevr haritasinda gorececeginiz uzere Osmanli ya, Sultan in halifecilik oynamasi icin, kucuk bir yer birakilmaktadir. Gercekte Muslumanlarin halifesi rolunu oynayarak Ingiltere nin kuklasi olmasi ve onun Islam ulkelerini somurmesine tinsel aracilik yapmasi dusunulmustur.
Aslinda Osmanli ya birakilan bolgenin Karadeniz kiyisinda, bir Pontus Rum Devleti kurulmasi icin Ingiltere soz vermistir. Yani gercekte Turklere Ic Anadolu da denizi olmayan kucuk bir alan birakiliyordu.
Turkiye Buyuk Millet Meclisi (Gazi Meclis) 19 Agustos ta aldigi kararla bu antlasmayi gecersiz saydi. Imzalayanlari ve onaylayanlari Vatan Haini ilan etti. 7 Ekim de Ankara Istiklal Mahkemesi Sevr i imzalayan Hadi Pasa, Riza Tevfik, Resat Halis ve Damat Ferit Pasa yi idama mahkum etti.
Imkansizi mumkun kilan Buyuk Dahi Gazi Mustafa Kemal Pasa nin onderliginde bir araya gelen Turk Ulusu, Ulusal Kurtulus Savasi sonunda kendisine bu antlasmayi dayatanlari dize getirerek olum fermanini kabul etmedigini dunyaya duyurdu. Ardindan Lozan Baris Antlasmasiyla Sevr tarihin cop sepetine atildi. Ne yazik ki gunumuzde Lozan tartisilir olmus, onun bir yenilgi oldugunu one surenler ortaya cikmistir. Boyle sapkinlara Sevr haritasini gosterin. Baska soze gerek yok.
Ancak emperyalistler kolay kolay pes etmezler. Bizim planlarimiz uzun erimlidir. Gerceklesmediginde bekletir ve kosullar olustugunda yeniden ortaya sureriz derler.
Ingiliz Bas Delegesi ve muttefiklerinin sozcusu Lord Curzon Ismet Pasa ya Lozan da demistir ki bak general, tum isteklerimizi ret ediyorsun. Bunlari ben cebime koyuyorum. Ulken harap ve yoksul. Para bizde ve (yaninda bulunan ABD Delegesi Amiral Bristol u gostererek) bunlarda var. Yarin borc almak icin gelip onumuzde diz cokeceksin. O zaman cebimdekileri cikarip hepsini alacagim.
Lord Curzon Ataturk doneminde cebine koyduklarindan zirnik alamamis, hatta dostlugunu kazanmak icin Krallarini ayagina gondermislerdir. Fakat ne yazik ki Ataturk ten sonra gelenler Lozan in kazanimlarini, ozellikle 2.Dunya Savasi sonrasinda Ingiltere nin yerini alan ABD ye kaptirmislardir.
Sovyetler Birligi nin dagilmasiyla dunyanin tek super gucu olan ABD hedef buyutmus, mazlum uluslarin ulusal devletlerini toptan ortadan kaldirmaya karar vermistir. Medyayi, yazarlari, (sozde) bilim insanlarini, ozellikle yerel isbirlikci/hain etki ajanlarini kullanarak kuresellesme ve dunya vatandasligi masallari ile ulusal devletleri cagdisi ilan eden, ulusal kahramanlari gozden dusurmeye, ulusal refleksleri koreltmeye yonelik; ote yandan din ve mezhep ayriliklari ile mikro milliyetcilikleri one cikaran butuncul bir bilgi kirliligi (desinformasyon) olusturma ve beyin yikama kampanyasi baslatildi. Yeni planlar yapildi, taktik ve stratejiler gelistirildi. BOP ve bunun gelistirilmisi GOP bu kapsamda yapilan planlardir. Bu planlar cercevesinde Sevr benzeri yeni haritalar servis edilmeye baslandi.
Bu yeni emperyal stratejiyi goz onune alarak, ulkemizde son yillarda yasananlari, yazilanlari, konusulanlari dusunun ve buna gore yeni haritalari yeniden degerlendirin.
Ataturk e ve silah arkadaslarina, Rauf Denktas a vb. yapilan saldirilari buna gore degerlendirin. Ulkenin bolunmez butunlugu icin canini ortaya koymus, gazi olmus ulusal kahramanlarimizi intihara surukleyecek derecede, alcakca yapilan saldirilari dusunun.
Ulusal birligimizi simgeleyen ozdeyislerin ortadan kaldirilmasini, TC nin resmi dairelerin logosundan silinmesini, andimizin yasaklanmasini ve en onemlisi bayragimizin yakilmasi, hatta askeri garnizonda gonderinden indirilmesini, buna karsilik bolucu teror orgutunun bayragi ile elebasinin posterlerinin her yere asilmasini toplumun bir tepki vermeksizin sessizce izlemesini buna gore degerlendirin.
VE TEKRAR TEKRAR IYI DUSUNUN! NEREYE GIDIYORUZ?..
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo | LiteCoin URL: LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU |
NameCoin URL : N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL : 6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL : 1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD
PeerCoin URL : PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder