3 Nisan 2021 Cumartesi

OSMAN AYDOĞAN : SULTAN ABDÜLAZİZ'İN AVRUPA GÜNLÜĞÜ

 

OSMAN AYDOĞAN : SULTAN ABDÜLAZİZ'İN AVRUPA GÜNLÜĞÜ

02 Nisan 2021

Geçen haftaki yazılarımda Bavyera kralı II. Ludwig'in ve Avusturya Veliahttı Prens Rudolf'un halen muammada kalan ölümlerini anlatmış ve yazımın sonunda da sözü Tarih Baba'ya bırakarak "sakın ola ki imparatorlara krallara saraylara gelin veliaht evlat damat ve sevgili olmayasınız. Sonra başınıza bir iş gelir ne iş geldiğini yüzlerce yıl geçse de kimsecikler bilmez muamma kalır'' diye bitirmiştim…

Ölümü muamma olan sadece Avrupa kralları ve veliahtları değildi. Ölümü şaibeli bol miktarda Osmanlı veliahtları ve padişahları da vardır…

Ölümü şüpheli olan Osmanlı padişahlarından birisi de Sultan Abdülaziz'dir.

Sultan Abdülaziz

Sultan Abdülaziz Sultan II. Mahmut'un oğlu Sultan Abdülmecid'in kardeşidir. Sultan Abdülmecid'in ölümü üzerine Sultan Abdülaziz 31 yaşında iken 25 Haziran 1861 tarihinde tahta geçer ve 1861 1876 yılları arasında 15 yıl padişah olarak görev yapar… Sultan Abdülaziz 30 Mayıs 1876 tarihinde bir saray darbesi sonucu tahttan indirilir… Sultan Abdülaziz gözaltında bulundurulduğu Feriye Sarayı'nda 4 Haziran 1876 tarihinde bilekleri kesilmiş olarak ölü bulunur. Resmî tarih intihar ettiğini yazar. Ancak Sultan Abdülaziz'in ölümü şüphelidir ve öldürüldüğüne dair iddialar da vardır.

Sultan Abdülaziz öldükten onun yerine II. Abdülhamit'in ağabeyi olan Sultan V. Murat tahta geçer. Ancak Sultan V. Murat 93 gün tahtta kaldıktan sonra akli dengesinin bozulduğu gerekçe gösterilerek 31 Ağustos 1876'da padişahlık makamından indirilir… Ondan sonra da II. Abdülhamit tahta geçer… Sultan II. Abdülhamid de 1876 1909 yılları arasında 33 yıl padişahlık tahtta kalır…

Ben bu yazımda Sultan Abdülaziz'in şaibeli ölümünü yazmayacağım. O konu tarihçilerin işi… Neyse ki ben tarihçi değilim…

Sultan Abdülaz'in Avrupa seyahati

Sultan Abdülaziz'i diğer Osmanlı padişahlarından ayıran bir özelliği var. O da Sultan Abdülaziz'in 600 küsur yıl süren Osmanlı İmparatorluğunda Avrupa'ya giden ilk ve tek Osmanlı sultanı olmasıdır…

Seyahatin görünürdeki sebebi Fransa İmparatoru Üçüncü Napoleon'un Sultan Abdülaziz'i Milletlerarası Paris Sergisine davet etmesidir. Ancak Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki topraklarında meydana gelen milliyetçi ve ayrılıkçı hareketler Girit'teki karışıklıklar ve bunların Avrupalı devletler tarafından desteklenmesi Rusya ile son dönemdeki ilişkiler seyahatin asıl sebebi olur…

Sultan Abülaziz aslında bu resmi geziye katılmakta kararsızdır. Zamanın sadrazamı ve hariciye nazırı olan Âli ve Fuat paşalar Padişahı bu geziye katılmayı ikna ederler…

Seyahat esnasında Sultan'a duyulan ilgi seyahat süresini ve ülke sayısını artırır… Böylece Paris'te başlayan bu gezi gelen davetler üzerine Almanya Belçika Avusturya ve İngiltere'ye kadar devam eder…

Sultan Abdülaziz'e bu Avrupa seyahati boyunca 56 kişilik bir ekip eşlik eder… Bu 56 kişi arasında Sultan'ın veliaht yeğeni Şehzade Murat Efendi ve ileride Osmanlı tahtına geçerek olan Sultan Abdülaziz'in yeğeni Şehzade Abdülhamid Efendi de vardır. Ayrıca İstanbul Şehremini (Belediye Başkanı) Ömer Faiz Efendi de bu ekipte yer alır… Sadrazam Ali Paşa geziye çıkmadan önce İstanbul Şehremini Ömer Faiz efendiye gezi esnasında günlük tutması talimatını verir…

Sultan Abdülaziz'in 1867 yılındaki bu gezisi 47 gün sürer.

Sultan Abdülaziz'in bu Avrupa gezisini anlatan Cemal Kutay'ın güzel bir kitabı var: "47 Gün. Sultan Abdülaziz'in Avrupa Günlüğü'' (ABM Yayınevi / Tarih Dizisi 2012) Gezi boyunca İstanbul Şehremini Ömer Faiz Efendi Sultan Abdülaziz'in yanında bulunur ve günlükleri tutar. İşte bu kitap da bu günlüklerden oluşur…

Sultan Abdülaziz'in bu gezisi hakkında yazılan eser sadece bu kitap değildir. Padişahın dönüşü şerefine Osmanlıda hiçbir tarihi değeri olmayan bolca edebi metinler kaside ve şarkılar da yazılır… Sadece Ömer Faiz Efendi'nin bu notları tarihe ışık tutar...

Ayrıca bu kitapta Yeni Osmanlıların öncüleri Namık Kemal Mustafa Fazıl Paşa Ziya Paşa Agâh Efendi ve Suavi beylerin imparatorlukla olan ilişkileri de anlatılır.

Bugünkü yazımda işte bu kitapta yer alan günlüklerden alıntılar yapacağım…

47 Gün. Sultan Abdülaziz'in Avrupa Günlüğü

Şimdi gelelim kitapta ilgimi çeken günlüklere...

Paris

Ekip Paris'e vardıklarında Ömer Faiz Efendi de protokol gereği Paris Belediye Başkanı ile görüşür. Paris'te o esnada büyük bir imar vardır… Paris Belediye Başkanı Paris için yaptıklarını ve bu imar için harcadıkları parayı anlatır... Sonunda Paris Belediye Başkanı Ömer Faiz Efendi'ye sorar: "İstanbul belediyesinin bütçesi ne kadardır?" Osmanlıda henüz bütçe kavramı olmadığı için Ömer Faiz Efendi tahmini bir rakam söyler… Paris Belediye Başkanı ''Bu parayla hiçbir şey yapılmaz ki!" deyince Ömer Faiz Efendi de cevap verir: "Zaten biz de hiçbir şey yapmıyoruz ki!"

Hoş zaten o günden beridir de bir şey yapılmamıştır…

Viyana

Ekip Viyana'ya geldiklerinde Ömer Faiz Efendi günlüğüne şunları yazar:

''Viyana Avrupa'nın sanat hayatında ne büyük merkez olduğunu o gece Ander Wiev Tiyatrosu'nda anladık. Çıktığımız zaman adeta bir rüya âlemi içindeydik. Yanımdaki Halimi Efendi biraderime: 'Azizim bizler bin bir gece masallarını kitaplarda okuruz bunlar kitaptan almışlar sahneye koymuşlar. Bizimkisi hayal onlarınki hayat…'

Sokaklarda halk bize tecessüsten çok sevgiyle bakıyordu. Halil Paşa Almancasıyla laf yetiştiriyordu. Bir genç hanım niçin çoğumuzun sakallı olduğunu sordu. Cevap olarak meşhur laftır 'sözümüzün dinlenmesi için' dedim. O zaman masmavi güzel gözlerini hayretle açarak hanım kız ikinci bir sual sordu: 'Peki hepiniz sakallı olduğuna göre kim kimin sözünü dinleyecek!' ''

Doğru ya herkes sakallı olunca kim kimin sözünü dinleyecekti ki?

Londra

Sultan Abdülaziz'in bu Avrupa gezisinin en ilginç olayları bana göre Londra'da geçer…

Ekip İngiltere'ye vardıklarında İngiltere'de tahtta Kraliçe Viktorya vardır. Ekipte yer alan Veliaht Şehzade Murat Efendi Fransızca bilişi yakışıklılığı ve dans edişiyle İngiliz sarayında pek beğenilir. Düşünsenize "dans eden bir Osmanlı şehzadesi"!

Kitapta Veliaht Şehzade Murat Efendi'nin İngiltere macerası şöyle yer alır:

"Fakat Veliaht Murad Efendi asıl büyük alakayı İngiltere'de görmüştü. O kadar ki o tarihte yaşlı ve Balmoral Şatosu'ndan çıkmayan Kraliçe Viktorya Vindsor Şatosu'nda Al-i Osman Padişahını ve maiyetindekileri kabul ettiği zaman Veliaht Murad Efendi derhal dikkatini çekmişti. Paris'teki on bir gün Osmanlı şehzadesine özel güveni kazandırmıştı. Muhteşem salonların asıl sahibi hüviyetinde idi. Konuştuğu Fransızcanın mükemmeliyeti aksanının kusursuz oluşu her mevzu üzerinde isabetli fikirleri umumi bilgisinin genişliği bilhassa bir Osmanlı şehzadesinde tahmin edilenin çok üstünde oluşu ile dikkati çekiyordu. Bilhassa zarif ve maharetli dansları ile bu alaka hayranlık halini almıştı.

Londra'ya gelişlerinin dördüncü günü sefirimiz Müzürüs Paşa Fuat Paşa'nın kulağına şişman bedeninden beklenmeyen heyecanlı çocuk sesiyle fısıldamıştı: 'Aman Paşa Hazretleri... Çok mühim bir haberim var. Lord Stanley fikrimi almak istedi. Ne cevap vereceğimi şaşırdım. Kraliçe Hazretleri Veliaht Murad Efendi Hazretlerini o kadar beğenmişler ki eğer Osmanlı Sarayı ister ve muvafakat ederse torunları arasından intihab (seçilip) ve tercih edilecek bir Prensesi Veliaht Hazretlerine zevce olarak vermeyi arzu etmektedirler...'

Tecrübeli ve sakin Fuat Paşa hayretle yerinden fırlamıştı: Bir anda iki ayrı ve tezatlı netice gözlerinin önünde belirdi hasta kalbi sıkışır gibi oldu: Birincisi Padişahın bu haber karşısındaki tepkisi idi. Maazallah bir de asabileşirse ne olurdu?''

Sultan Abdülaziz'e iletilen bu talep Sultan tarafından nezaket sınırları dâhilinde geri çevrilir... Cemal Kutay öyküyü İngiliz sarayının da buna razı olmadığı ile bağlar: "Sonradan anlaşılmıştı ki kraliçenin arzusu İngiliz sarayında ve hükümetinde bazı karşı koymalar görmüştü. Fakat Kraliçenin ve Prens dö Gal'm'in kararı kâfi idi. Osmanlı Padişahı 'evet' dese idi çeşitli neticeleri olabilecek bu birleşme tarihte belki dikkat değer sahifeler açacaktı..."

Düşünsenize bu izdivaç gerçekleşseydi tarih acaba nasıl şekillenirdi? Gerçi Tarih Baba'ya asla ''eğer'' diye sual edilmezdi ya…

Neyse gelelim biz kitabımıza...

Kitabın önsözü

Kitabın önsözünde Cemal Kutay Osmanlı'nın o zamanki sosyal hayatının fotoğrafını yansıtır:

"Matbaayı iki yüz yetmiş yıl sonra benimsemiştik. Buharı devlet kabul etmiş halk ürkmüştü. Üzerine bastığımız medeniyet anlayışı devrini tamamlamıştı. Sultan İkinci Mahmut'un 1830 yılında Moskofların nasıl güçlenerek Osmanlı devletini gerilettiğini anlamak için Rusya'ya gönderdiği eniştesi Damad Amiral Halil Paşa şöyle diyordu: 'Şevketmeap... Bizde şehirlerde kadın kafes arkasındadır erkek meydandadır. Köylerde ise kadın tarladadır erkek kahvelerdedir. Yani bizim nüfusumuz milli hayatta daima yarımdır tam değildir. Avrupa'da ise kadın da erkek de umumi yaşama içinde kıymettirler ve her ikisi birleşerek milleti teşkil ediyorlar. Bizler önce bu ayrı iki yarımdan bir tam çıkarmaya mecburuz. ' Sultan Aziz 1867 Paris Milletlerarası Sergisi'nin şeref misafiri olarak Osmanlı padişahları içinde ilk tacidar hüviyeti ile Batı'yı ziyaret ederken ülkesindeki manzara Amiral Halil Paşa'nın 1867'den 37 yıl önce çizdiğinin aynı idi. "

Cemal Kutay niye hayıflanıyor ki? Sultan Aziz'in Osmanlı padişahları içinde ilk tacidar hüviyeti ile 1867 yılında Batı'yı ziyaretinden 154 yıl sonra da ülkedeki kadın manzarası ne yazık ki o günlerle hemen hemen aynıdır...

Müslümanlığı da Hristiyanlardan alalım!

Kitabın 113. sayfasında da ilginç bir konuşma geçer:

Gezi sona ermiştir…

Dönüşte Sadrazam ve paşaların da yer aldığı bir toplantıda ''Avrupa seferi'' ve "Batı'nın nesini alalım..." konusu tartışılırken Ömer Faiz Efendi söze girer: ''Paşa hazretleri bu memleketlerden her şeyi alalım hatta Müslümanlığı bile alalım. ''

Sadrazam dâhil herkesi şaşırtan sözlerine Ömer Faiz Efendi şöyle açıklık getirir:

''Evet Paşa hazretleri evet efendimiz. Müslümanlığı da bu memleketlerden alalım çünkü onlar ilim irfan medeniyet çalışkanlık adalet müsavat ve liyakatleri ile Müslümanlığın asıl emirlerini Hıristiyan oldukları halde tatbik ediyorlar yani bilmeden hidayete mazhar olmuşlar... Cehaleti bırakıp ilmi iptidailiği bırakıp medeniyeti tembelliği bırakıp çalışkanlığı el emeği biçareliğini bırakıp makineyi şehirlerde ve köylerde pisliği bırakıp temizliği üfürüğü bırakıp ilacı deveyi bırakıp treni yelkeni bırakıp uskurlu gemiyi alır kadın erkeğimizle birlikte hem dinin hem devletimizin bekasını ve izzü şan ile devamını temin ederiz. "

Hasta adam neden hasta?

Kitabı okudukça Osmanlı'nın neden "hasta adam" haline geldiğini anlamamız ve nereye doğru gittiğimizi görmemiz daha da kolaylaşıyor...

Bu geziden sonra Bahriye Mektebi Darü'lfünun-u Osmani Darüşşafaka ve Kız Rüştiyesi açılır… Yeni Kara Ordusu kurulur… Ama esas sorun olan ilim irfan medeniyet çalışkanlık adalet müsavat (eşitlik) ve liyakat gözden kaçırılır… Ve bunlar olmayınca da Osmanlı batmaktan kurtulamaz…

Ne yazık ki Sultan Abdülaziz'in Osmanlı padişahları içinde ilk tacidar hüviyeti ile 1867 yılında Batı'yı ziyaretinden 154 yıl sonra da ülkede olmayanlar yine aynıdır: İlim irfan medeniyet çalışkanlık adalet müsavat ve liyakat...

Hep söylüyorum ya… Ah tarih ahhh... Sen ne çok şeyler söylersin de… Anlayan kim?

https://www.sehriyar.info/?pnum=849&fbclid= IwAR2EC1-LuQl0PULCkvJ80lNlu2IlOCANLT90jcMDTJUrecOMRUNdyIz-cJA


==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==    ==

ŞENOL ÇARIK : BİTMEYEN KRİZ

Kriz bir karmaşadır ve her karmaşada bazıları kaybederken bazıları kazanır…

Belirli tarihsel kırılma anlarında eşiklerde hep krizler büyük buhranlar yaşandı… Savaşlar gerilimler çatışmalar kıtlıklar salgınlar felaketler afetler… Krizler daha da derinleşti…

Dünyadaki ekonomik tablo Koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşıyor. İnsanlık kapitalizmin giderek daha da vahşileştiği emperyalizm çağında daralan makasın acımasız dişlilerin arasında can çekişmekte.

Bütün insanlığa yetebilecek düzeydeki kaynaklar neden küçük bir kesimin elinde toplanmakta?

Ekonomik kriz ve bunalımlar neden belli bir çevreyi etkilememekte tersine onları zengin etmektedir? Ekonomik krizin nedenleri nelerdir? Krizlerle yaşamak kaderimiz mi?

Koronavirüs salgını ortamında giderek derinleşen ekonomik buhranın ortasında hazırlanan bu çalışmada; Prof. Dr. Korkut Boratav Prof. Dr. Bilsay Kuruç Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Prof. Dr. Duran Bülbül Doç. Dr. Bilin Neyaptı Doç. Dr. Kaan Öğüt Dr. Haydar Lütfü Ejder Ersin Dedekoca Şenol Çarık ve Çetin Ünsalan'ın makaleleri yer alıyor. Sadece mevcut tabloyu yorumlamakla kalmayıp aynı zamanda konunun tarihsel arka plânı ve yapısal sorunlarıyla birlikte anlaşılmasına yardımcı oluyor.



TİMUR SOYKAN : BARONLAR SAVAŞI

'ZİNDAŞTİ OLAYI'NIN PERDE ARKASI

Bu kitap bir roman ya da kurtlar vadisinde geçen bir dizi senaryosu değil. Her sayfası resmî belgelerdeki iddialara dayanıyor ve yeraltı dünyasının gerçeklerini ortaya koyuyor.

'Narcos Türkiye' ile tanışın:

Uyuşturucu baronları…

Devasa malikanelere sığmayan servetler…

Milyarlarca dolarlık zehir piyasası…

Eroin dolu gemiler…

Profesyonel tetikçiler…

Kanlı bir savaş…

İstanbul'dan Dubai'ye İran'dan Kanada'ya uzanan

suikastlar zinciri...

Diplomat görünümlü ajanlar…

Kirli polisler…

Siyasi bağlantılar…

Büyük rüşvetler…

Ve devlet içinde derin bataklık…

Ve skandallar…

Hiç duyulmamış skandallar…



Melih Gökçek başbakan olabilmek için neler yaptı?

AKP kurulmadan önce ABD ziyaretinde neler yaşandı?

30 yıl boyunca nasıl "örgüt" gibi hareket etti?

A Takımında kimler vardı?

Fenerbahçe'ye neden başkan olmak istedi?

Genelev patronları Ankara'da neler yaptı?

Gözaltına alındığında kim kurtardı?

Trafik kavgasında neden silah kullanıldı?

Turgut Özal kime ve neden "dangalak" dedi?

İlk "parsel parsel" satış ne zaman gerçekleşti?

ANKAPARK ihalesinin ucu hangi mafya liderine uzandı?

Osman Gökçek ölen çete lideriyle ne konuştu?

Zekeriya Öz'ü Dubai'de ağırlayan kişinin

Melih Gökçek ile ne ilişkisi vardı?

FETÖ firarisini kim nasıl korudu?

17-25 Aralık'tan sonra FETÖ'ye imar rantı sağlandı mı?

15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cü isme parsel verildi mi?

Parsel Parsel bunlar ve daha onlarca sorunun yanıtını veriyor…


Her 28 Şubat geldiğinde tartışılıyor üzerine çok şey söyleniyor. Fakat bu söylenenlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış. Yazarımız Alican Türk tamamıyla belgelere sadık kalarak 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararları öncesi siyasi ortamı

28 Şubat günü yaşananları ve 28 Şubat sonrasını detaylarıyla ele alıyor birçok gerçek olarak sunulanın ve söylenenin doğru olmadığını ve bir grup siyasi tarafından istismar konusu olarak kullanıldığını titizlikle ispatlıyor.

28 Şubat kararları ile ilgili aklınıza gelen her türlü soruya bu kitap ile cevap bulacaksınız. Hiç bir şüphe kalmayacak. Kitap içerisinde; Türkiye'de mevcut cumhuriyet rejimini yıkarak yerine dinî hukuka dayalı bir devlet kurma çabaları (irtica) var mıydı bunlar gerçek bir tehdit miydi yoksa askerlerin "toplum mühendisliği" adına uydurduğu "hayalî" bir düşman mıydı?

28 Şubat gerçekten bir askerî darbe miydi?

Batı Çalışma Grubu (BÇG) bir "cunta yapılanması" mıydı? Bunlar kimdi ve ne iş yaparlardı? Aczmendiler Fadime Şahin - Ali Kalkancı olayları askerlerin bir "tezgâhı" mıydı?

28 Şubat'ta MGK'da ne oldu? Kararlar Erbakan'a zorla mı imzalatıldı? Erbakan Bakanlar Kurulu'nda MGK Kararları hakkında ne dedi?

Kamuda ya da üniversitelerde türban yasağı 28 Şubat'ta mı getirildi?

28 Şubat'ta TSK'dan kaç personel ihraç edildi? Bunlar "dindar" oldukları için mi TSK'dan atıldılar? 28 Şubat'ta imam hatipler ve Kur'an kursları kapatıldımı? 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası askerlerin zorlamasıyla mı çıkarıldı?

O süreçte bir kısım milletvekilinin partilerinden istifa nedeni asker korkusu muydu?

Sincan'da tanklar neden yürüdü? Erbakan tanklar nedeniyle mi istifa etti? Genelkurmay'da CB Demirel'e ve ayrıca yargı ve medya mensuplarına verilen brifinglerde askerler neler söyledi? Silah kullanmaktan söz ettiler mi?

Çevik BİR ABD'ye darbe icazeti almaya mı gitmişti? "Balans ayarı" sözü nereden çıkmıştır? İflas eden bankaların içini askerler mi boşaltmıştır? 28 Şubat'ta FETÖ korunup kollanmış mıdır?

Refah Partisi askerlerin baskısıyla mı kapatılmıştır? AKP'nin doğuşu ile 28 Şubat arasında bir ilişki var mıdır?

28 Şubat Davası'nda neler oldu? Bu dava ile FETÖ kumpası diğer davalar arasındaki benzerlikler nelerdir? Ve daha onlarca soru...

İddia Ediyoruz: Bu ve benzeri daha pek çok soruya İlk kez bu kitapta verilen yanıtlarla bütün Ezberleriniz Bozulacak!

Okurken şaşıracak ve "puzzle"ın bütün parçalarını bir araya getirerek büyük resmi - Türkiye'nin bugününü - göreceksiniz. Bu kitaptan herkesin ama özellikle de o günleri bilmeyen "Z kuşağı"nın öğreneceği çok şey var.

İyi Okumalar…

https://www.kirmizikedi.com/kitap/urun/0ba40502ff6f4a9f87792a6b7863ccb3


Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan son kitabım Sharp and Sharp [London stanbul] Türkiye tarafından basıldı. Faydalı olmasını diliyorum...

'AB'nin Türkiye Üyeliği (sorunlu ama vazgeçilemeyen ilişki) [III. Baskı]'

'Turkey's Accession to the EU (tainted but irrevocable affinity) [Third Edition]'

Renkli ve İki Dilli Kitap [(Bilingual) İngilizce-Türkçe] 276 sayfa

Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan bu kitaplar diğerlerinden farklı.

Konular hem İngilizce hem de Türkçe olarak iki dilde kaleme alındı.

İngilizce bölümleri kolay anlaşılması için oldukça yalın biçimde tercüme edildi.

İçeriği desteklemek için çok sayıda renkli grafik tablo ve fotoğraf kullanıldı.

Türkiye AB ilişkileri oldukça dinamik sürekli değişiyor.

Kitap AB Komisyonun Türkiye için en son hazırladığı 2020 ülke (ilerleme) raporu Geri Kabul Anlaşması Vize Serbestisi Göç gibi güncel konuları da kapsıyor.

Ayrıca ekinde ders izlencesi de bulunuyor.

Not: Kitapı  'n11' 'Trendyol' vb sitelerinden sipariş edebilirsiniz.


Kıbrıs tarihinde bugünlerde yaşananları "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Gerçeği" kitabımda paylaşırken Şehitlerimizi rahmetle Gazilerimizi şükranla anıyorum.

"...Yunanistan Kıbrıs'a gizlice asker silah mühimmat ve araç yollamaya başlamıştı.

Yunan askerleri gece olduğunda gemilerden çıkıyor garnizonlarına gidiyordu.....

15 Şubat 1964 günü Magosa Limanı'na yanaşan bir Yunan gemisi yükünü boşaltıyordu.

Yükün üzerinde "Matbaa malzemesi Maki (Nikos Sampson'un) gazetesi / Magosa" yazılıydı.

Bir kasa yere düşerek açıldı ve makineli tüfekler tabanca ve el bombaları v. b rıhtıma yayıldı .

Mısır üzerinden de Kıbrıs'a Rus silahları gönderildiği haberleri vardı.

20 Şubat 1964'de 3 Rus gemisi Magosa Limanı'na yüklerini boşalttılar.

Kasaların üzerinde Kıbrıs Hükümeti yazıyordu!

Gemiler Mısır'ın Port Sait Limanı'ndan gelmişti.

Kasalarda Rus silahları bulunuyordu.

Sovyetler Birliği'nden tank ağır silah ve Çekoslovakya'dan da hafif silah alacaklardı.

(1973 senesine gelindiğinde Kıbrıs Türk Alayı'nın değiştirme birliğinin güvenliğiyle görevli olarak bölüğümle Magosa Limanı'na yanaştığımızda çok sayıda Rus hafif ve orta tankı bulunduğunu görecektim...) "

Detaylar kitabımdadır.


"Ben namussuz bir ateist görmedim, namussuz dinci gördüm.

Türkiye'nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır."
-Yaşar Nuri Öztürk / Allah İle Aldatmak-
Aramızdan ayrılışının 5. Yılında saygı ve özlemle🙏🌹

FETÖ'nün TSK'deki yapılanmasını tek tek isimlerle anlatan efsane kitap 30'ncu baskıda kalmış ve tükenmişti. Mustafa Önsel'in "Ağacın Kurdu TSK'de Şakirtlerin İşgali Fetullahın Askerleri" 31'nci yeni baskısı ile fakat bu sefer

genişletilmiş güncellenmiş gözden geçirilmiş olarak ve gizlisiz saklısız açık isimlerle okuyucu ile tekrar buluşuyor. İlk 30 baskı okuyucuyu da şok etkisi yaratmıştı yeni 31'inci baskıyla hayret katlanacak ağızlar açık kalacak… 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan yeni bağlantılar olaylar ve isimler "Yok artık!" dedirtecek…

Neler var kitap da…

Kimlermiş bakalım "Zındık Komitesi"nin üç reisi?

Kitabının Harp Akademisinde zorunlu okutulduğu Fetullahçı Örgütün Aksiyon Dergisinin yazar kadrosundaki Başbakan…

Fetullah Gülen'in otomobilinde yakalanan Doktor Üsteğmen 12 Mart 1971 muhtırasının güçlü isimlerinden Orgeneral Faruk Gürler'in nesi oluyor?

12 Eylül öncesi Harbiye'de yaşanan "Devrimci" "Ülkücü" ayrışması…

Zaman Gazetesi yazarına Balyoz Davası ile ilgili "Dik durun!" diyen yüksek rütbeli subay…

Bektaşi olduğu bilinen/sanılan askerlerin fişlendiği flash belleğe ne yapıldı?

Şakirt kime denir?

"Artık şakirt olmayan askeri okullara giremez" diyen yüksek rütbeli subay…

Harbiye'de korkunç yıllar (2008-2014) işkenceler ölümler intiharlar…

Reina saldırısını gerçekleştiren teröristin telefon rehberindeki yüzbaşı…

İstihareye yatan kalkışmacı generalin gördüğü rüya…

Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı sorgu odasından çıkıp intihar eden subay…

"Gay Tayfa" iftiralarıyla başlayan süreç ve Deniz Kuvvetlerine yapılan saldırılar…

GATA'da ve Askeri Yargıda Fetullahçı yapılanmanın boyutları…

Beyin Cerrahından veteriner olur mu?

SAT komando Birliğini lağv etmeye kalkan doktor…

Fetullahçı örgüt için Askeri Yargı ve Askeri Tıbbiyenin önemi…

Genelkurmay Erdoğan'a darbe yapar mı?

Necdet Özel casusluktan yargılanır mı?


Ve daha birçok can alıcı konu…



Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız?
--        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --        --

Metastaz , Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu

KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ

○ Menzilci polisler ilk kez göreceğiniz fotoğraflarında ne yapıyordu?

AKP'li Bakan'ın tarikat şeyhinden özel ricası neydi?

○ Devlette FETÖ'den boşalan koltuklara hangi tarikat nasıl yerleşti?

○ Nedir bu hüsn-ü şehadet ve FETÖ borsası?

○ Hangi cemaat kim için Cumhurbaşkanı'na mektup yazarak kefil oldu?

○ Genelkurmay Başkanı'nın "sahip çıkın" dediği isimler neden tutuklandı?

○ "Kurda kuşa yem etmeyin" denilen işadamı nasıl hapisten çıktı?

FETÖ operasyonlarından çıkarılan "imtiyazlı ortaklar" kim?

○ Hâkim rüşvet alırken gizli bir operasyonla nasıl yakalandı?

○ Hangi gazeteci kendisini MİT'çi diye tanıtıp dolandırıcılık yaptı?

○ Çektirdiği fotoğrafları davaları etkilemek için kullanan ismin arkasında kimler var?

FETÖ operasyonu yapan savcının odasını AKP'liler mi bastı?

○ Erdoğan'ın tehdit edildiği toplantıdan yara almadan çıkan ünlüler kim?

○ Üstü kapatılan telefon görüşmelerinde neler konuşuldu?

İlk kez yazılan gerçeklerle tabular yıkılıyor...

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu METASTAZ ile devleti esir alan kanserli hücrelere ışık tutuyor.


Metastaz 2: Cendere Barış Pehlivan Barış Terkoğlu

KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ

"Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar?"

Franz Kafka

CHP'li Belediye Başkanları İmamoğlu ve Çerçioğlu için yapılan ahlaksız teklifin arkasında hangi AKP'li Bakan vardı?

○ Pelikancılar AKP içinde hangi operasyonları yaptı ve kimleri fişledi?

○ Yargının arka odalarında hangi ses kayıtları dolaşıyor?

○ Holding patronu cinayetinin üstü hangi yollarla kapatılmak istendi?

○ Hakimler ve savcılar gizlenen skandalları ilk kez nasıl anlattı?

○ Adliyeye getirilen ve içinde 260 bin dolar olan çantanın sırrı neydi?

○ Nurcular devlet içinde nasıl bir ağ kurdu?

○ Yargıdaki Pelikan-Hakyol mücadelesinin perde arkasında ne vardı?

FETÖ borsasının belgesinde neler yazıyordu?

AKP'li bakanlar arasındaki kavganın bilinmeyen nedeni ne?

○ Diyanet'in gizli tarikatlar raporu nasıl sızdı?

○ Öldürülen AKP yöneticisinin eşi sessizliğini bozup neler anlattı?

15 Temmuz raporu aslında neden basılmadı?

○ Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette hangi kapıları açıyor?

○ Erdoğan'ın yakınını hayata döndüren ismin başına neler geldi?

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor. "Metastaz 2: CENDERE" çarpıcı bir gazetecilik araştırması olarak tarihe geçecek.



- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Bizim baska milletlerden hic bir eksigimiz yok.
Cesuruz zekiyiz caliskaniz Yuksek amaclar ugrunda olmesini biliriz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

87. DUNYADA ZORBALARDAN DAHA IGRENC HAYVAN YOKTUR

Bize temin ederler ki; insan ruhu basit bir cevherdir.

Ancak ruh bu kadar basit olsaydi, insan turunun tum bireylerinde tumuyle ayni icerikte ortaya cikmasi gerekirdi; bu bireylerin ayni akil yetisine sahip olmasi gerekirdi.

Bununla birlikte, is boyle olmuyor; insanlar, yuz cizgileri kadar dusunce ve anlayis nitelikleriyle de birbirlerine benzemezler. Insan turu arasinda, bir at ya da itle bir insan arasindaki fark kadar farklar gosteren bireyler vardir. Bazi kimseler arasinda hangi uyumu ya da hangi benzerligi buluyoruz? Bir Locke'nin, bir Newton'un dehasiyla bir koylunun, bir "Hotanto"nun, bir "Lapon"un kafasi arasinda pek cok ve adeta sonsuz fark ve uzaklik bulmuyor muyuz? Insan, oteki hayvanlardan, ancak organlarinin farkiyla ayrilir ve bu organizasyon farki, hayvanlarin yapamadigi bazi seyleri olusturmaya, insani yetenekli kilar. Insan turu bireylerinin organlari arasinda gozle gordugumuz fark, akil yetisi olarak adlandirdigimiz farki bize aciklamaya yeterlidir. Bu organlardaki cesitli duzeylerdeki inceligin, kan sicakliginin, akici sivilarin hizinin, telciklerin ve sinirlerin yumusaklik ve sertliginin, insanlarin ruhlari arasinda gorulen sonsuz cesitliligi zorunlu olarak olusturmasi gerekir.

Pratik, aliskanlik ve egitim sayesindedir ki, insan zekasi gelisir ve kendisini cevreleyen yaratiklarin ustune cikmayi basarir. Kultursuz ve deneysiz insan, hayvan kadar akil ve beceriden yoksun bir yaratiktir. Bir ahmak; organini guclukle harekete geciren, dimagi zorlukla harekete gecirilen, kani yavas dolasan bir insandir. Zeki bir adam; organi uysal olan, kolay isleyen, hizla hisseden, dimagi cabuk harekete gecen bir adamdir; organlari ve dimagi, bircok bilgiyle kendisini mesgul eden konular uzerinde uzun sure calismis bir kimsedir.

- - - - - - - - - - - - -
Butun insanlar dusmandir!
Butun hayvanlar yoldastir!

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Sizlerin karsisinda kendimi bir Hiristiyan olarak gostermeye calismayacagim.

Seytandan duydugunuz tiksintiyi paylasiyorum, ama umudunuzu paylasmiyorum ve cocuklarin aci cekip oldukleri bu evrenle kavgami surdurmeye devam edecegim.
CAMUS,ALBERT (1913-1960) Cezayir dogumlu Fransiz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 182 Cevrenin taksirle kirletilmesi

1) Cevreye zarar verecek sekilde atik veya artiklarin topraga suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kisi adli para cezasi ile cezalandirilir. Bu atik veya artiklarin toprakta suda veya havada kalici etki birakmasi halinde iki aydan bir yila kadar hapis cezasina hukmolunur.
2) Insan veya hayvanlar acisindan tedavisi zor hastaliklarin ortaya cikmasina ureme yeteneginin korelmesine
hayvanlarin veya bitkilerin dogal ozelliklerini degistirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atik veya artiklarin topraga suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kisi bir yildan bes yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder