19 Aralık 2017 Salı

HALUK KIRCI : BEŞ GENCİ BEN İNFAZ ETTİM DİĞER İKİSİNİ ABDULLAH ÇATLI.



HALUK KIRCI : BEŞ GENCİ BEN İNFAZ ETTİM DİĞER İKİSİNİ ABDULLAH ÇATLI.


MHP Lideri Devlet Bahçeli " Deniz Gezmiş bir TERÖRİSTTİR. .

Cumhur Başkanıyla özleştirmek TÜRKİYE CUMHURİYETİNE büyük saygısızlıktır " demişti. .

Bizde BİRİNCİ MEDYA olarak bir cevap verelim istedik....

Devlet Bahçeli' ye ve onun gibi düşünen insanlarımıza. .

39 yıl sonra unutmamak için; 7 TİP'li genç nasıl öldürüldü hukuk nasıl katledildi. . !!

Evet Bahçelievler katliamı... Bu köşede defalarca yazılan hikâyeyi hatırlayalım


Sene 1978 8 Ekim'i 9 Ekim'e bağlayan gece. Yer; Ankara'da Bahçelievler semti. Ülkücülerin "Reis"i Abdullah Çatlı'nın yaptığı plan akşam saatlerinde yürürlüktedir. Ekip bölgeyi iyi bilmektedir. Zira ülkücülerin "İdi Amin"i Haluk Kırcı eylemden önce Bahçelievler'de keşif yapmıştır.

Ekip 8 Ekim 1978 akşamı Bahçelievler 15. Sokak'taki 56 numaralı apartmanın önündedir. Hedef 2 numaralı dairedir. Evet 56 / 2. Bu numaradan koyarlar yapacakları işin adını; "5-6-2 / Tamam Reis!"

Kırcı kapıya gizlice kulak verir içerde en az birkaç kişi olduğunu rapor eder. "Sürümden kazanacakları" bir grup olduğuna göre eyleme geçilmesine karar verilir. Ercüment Gedikli "Dadaş Kahvesi"ne giderek destek için Ömer Özcan ve Duran Demirkan'ı bulur. Saat 22:00 sıralarında 56. Sokak'a geri dönülür. Demirkan sokakta Özcan apartmanın önünde "gözcü" olarak bırakılır.

Silahsız öğrenciler bayıltıldı ve...

"Reis" Çatlı da sokakta otomobilinin içinde beklemektedir. Haluk Kırcı Ercüment Gedikli Mahmut Korkmaz ve Kürşat Poyraz gizlice apartmana girerler. 2 numaralı dairenin kapısında silahlarını çekip zili çalarlar. Birazdan aralanan kapıya yüklenirler ellerinde silahlarla artık içerdedirler.

Evde hepsi Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi olan 5 üniversite öğrencisi vardır. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü öğrencisi Serdar Alten (23) Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses (26) Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin (23) Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü öğrencileri Latif Can (20) Osman Nuri Uzunlar (20).

Baskın gençler televizyon izlerken yapılmıştır. Cinayet ekibi biraz şaşırmıştır zira öğrencilerin hiçbirinde silah yoktur!

Olsun Reis planı yapmış İdi Amin harekete geçmiştir artık. Öğrencilerin ellerini arkadan bağlayıp yüzüstü yere yatırırlar. Ancak evdekilerin sayısı tahmin ettiklerinden çok olunca Çatlı'ya danışmaya karar verirler. "Bekleyin" der Çatlı ve birazdan elinde eter ve pamukla gelir. Öğrenciler önce eter koklatılarak bayıltılırlar.

Bu sırada kapı çalınır. Zili çalanlar yine TİP üyesi olan öğrenciler Faruk Erzan ve Salih Gevence'dir arkadaşlarını ziyarete gelmişlerdir. Onlar da içeri alınır. "2-3 komünist"i temizlemek için girdikleri evdeki öğrenci sayısı 7'ye çıkmıştır!

Çatlı'nın talimatıyla başlayan katliam

Yine Çatlı'ya danışırlar. Çatlı'dan gelen talimat üzerine son gelen iki öğrenci dışarıda bekleyen otomobile bindirilir. Yanlarına da Haluk Kırcı ile Kürşat Poyraz oturur. Farları yakılmayan araç Eskişehir yoluna doğru hareket eder ve bir süre sonra bir tarlanın yanında durur. Faruk Erzan ve Salih Gevence araçtan indirilir 500 metre kadar tarlanın içine götürülür. Kırcı ve Poyraz silahlarını çekip biraz önce arkadaşlarını ziyarete gelmiş iki genci kafalarına ateş ederek öldürürler.

İki kişi tamamdır ama işin büyüğü evdedir hemen Bahçelievler'e dönerler. Plana göre evde bayıltılmış olanlar da ikişer ikişer Eskişehir yoluna götürülecektir. Önce yavaş yavaş uyanmaya başlayan Serdar Alten'i otomobile taşırlar. Ancak o sırada yoldan geçen bir polis aracı Çatlı'yı kuşkulandırır. Acaba tarlada öldürdükleri iki öğrencinin cesedi mi bulunmuştur?

Bu kuşku üzerine plan değiştirir Çatlı plan evin içinde icra edilecektir! Ama nasıl yapılacaktır bu iş? Aralarında tartışırlar. Pratik öneri İdi Amin'den gelir yani Haluk Kırcı'dan. Bayıltılanlardan Osman Nuri Uzunlar'ı mutfağa götürür tel askıyla boğmaya çalışır. Ama hemen ölmez delikanlı bu kez yüzüne var gücüyle havluyla bastırır ve boğar Kırcı.

Diğerlerini boğmak zor gelince...

Geride dört delikanlı daha vardır ve boğma işi biraz uzun sürmektedir. Bu kez Kırcı plan değiştirir. Tarladaki cinayette kullanılan silahı alır ardından "Siz dışarı çıkın" der üç tetikçi arkadaşına. Ve odaya dönüp elleri arkadan bağlı dört öğrenciye ateş açar.

Misyon tamamdır! Evlerinde televizyon izleyen 5 öğrenci ile onları ziyarete gelen 2 arkadaşları başarıyla katledilmiştir! Abdullah Çatlı otomobille binanın önüne gelir ve hep birlikte uzaklaşırlar.

Karşı binada oturan ve silah seslerini duyan iki polis kapısını kırarak girdikleri dairede vahşetle karşılaşırlar. Ancak gençlerden Serdar Alten ölmemiştir. Saldırganları tarif eder ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılır.

Ekip haberlerden bir kişinin ölmediğini duyunca Ankara'yı terk etmeye karar verir. Çatlı memleketi Nevşehir'e Kırcı da memleketi Erzurum'a gider. Bu arada ağır yaralı olan Alten savcıya ifade verir. Ülkücülerin saldırdığını "Reis" diye hitap edilen biri olduğunu "34 PD" plakalı bir aracı kullandıklarını anlatır. Alten 8 gün dayanacak ve o da 17 Ekim 1978'de hayatını kaybedecektir.

Çatlı yakalanır ve İstanbul'a götürülüp bırakılır!

Polis önce aracı bulamaz. Ancak Nevşehir-Avanos yolundaki bir akaryakıt istasyonunda yapılan bir ihbar sonucu "34 PD 137" plakalı araç bulunur. Ancak 34 rakamı aslında "06" olan plakanın üzerine kartonla yapıştırılmıştır. Nihayet aslında "06 PD 137" olarak tespit edilen gerçek plaka ülkücü Mustafa Mit'e ait çıkar!

Mustafa Mit askeri savcı Enis Tunga'ya aracın örgüt için alındığını ve (Ülkü Ocakları Derneği Genel Başkanı) Muhsin Yazıcıoğlu ile (yardımcısı) Abdullah Çatlı'nın kullanımına verildiğini anlatır.

Abdullah Çatlı 8 Kasım 1978'de Adapazarı'nda yakalanır ama olay yeri Ankara'ya değil İstanbul Emniyeti'ne götürülür ve orada bırakılır!

Peki sonra?

Kısa cevap bazılarını Kahramanmaraş katliamında da gördüğümüz bu katillerin devlet nezdinde "kahraman" olduğudur! İki kişi zaten yakalanamaz. Abdullah Çatlı devletin emin adamı olarak çalışırken malum 3 Kasım 1996'daki trafik kazasında yanındaki emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ ile birlikte hayatını kaybeder. Evet Çatlı sözüm ona aranmaktadır ama yanında sadece emniyet müdürü değil o sırada iktidarda olan DYP'nin Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak da bulunmaktadır. Kaza yapan araç da Urfa'da "korucubaşı" olarak bilinen Bucak'ındır.

Tansu Çiller'in "Başbakan Yardımcısı" olarak "Devlet için kurşun atan da yiyen de bizim için şereflidir" diye sahiplendiği Çatlı bu Çatlı'dır.

Firari katilin nikâh tanığı

Peki İdi Amin? Sözüm ona idama mahkûm edilir ama iki kez "yanlışlıkla" tahliye edilir! O yanlış tahliyenin ardından aranırken yani firardayken Erzurum'da anlı şanlı bir düğün yapar. Firari katilin nikâh tanığı o sırada Erzurum Valisi olan Mehmet Ağar'dır!

Uzatmayalım...

Abdi İpekçi'nin katili Ağca'nın Maltepe Askeri Cezaevi'nden asker desteğiyle kaçırılmasının ardından Abdullah Çatlı'nın evinde saklandığını sonra Çatlı'nın memleketi Nevşehir'e gönderildiğini...

O sırada sonradan Susurluk çetesinin kahramanı olan eski Özel Harekât Daire Başkanıİbrahim Şahin'in de Nevşehir Emniyeti'nde çalıştığını...

O dönemde katiller için sahte pasaport matbaası gibi çalışan Nevşehir Emniyeti'nin pasaport bölümünde bir süre sonra yangın çıktığını bütün evrakın yok edildiğini...

Devlet görevlisi-siyaset-mafya ilişkilerini ortaya döken Susurluk skandalından sonra emniyetin sözüm ona aradığı Abdullah Çatlı'nın Emniyet Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin ile halay çekerken fotoğraflarının ortaya çıktığını... Halaya Ömer Lütfü Topal cinayetine karışan özel harekâtçı polislerin de eklendiğini... Çatlı'ya Mehmet Ağar imzalı ruhsatlar belgeler verildiğini uzun uzun anlatıp canınızı daha fazla sıkmayalım.

Bir heykel kadar kararlı devletimiz malum yine iş başında iz peşinde; gazeteciler yazarlar siyasetçiler insan hakları aktivistleri hapiste.

Velhasıl Sabahattin Ali cinayetinden 70 Bahçelievler katliamı ve Abdi İpekçi cinayetinden 39 yıl sonra aynı yerdeyiz. Umut etmekten başka çare hissedemeyecek kadar umutsuz bir yerde...

Hiç olmazsa unutmayalım. Katledilen insanların hatırasına hunharca cinayetlerde yakınlarını kaybedenleri bir ömür boyunca yaralayan acılara hürmet için unutmayalım.

Yaptıklarının utancını kıydıkları insanların tertemiz hayatlarıyla birlikte devletin koruduğu katillerin boynuna asmak için unutmayalım...

BİRİNCİ MEDYA.

NOT : Doğan Akın 'a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. .


a45UyF587661-171219230020 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/12/20  01:40 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder