Ben kısaca şerefsiz adam demeyi tercih ediyorum.
Bir de adına zannediyorum edebiyat olsa gerek ödülü adamışlar.
Namertliğin, şerefsizliğin edebiyat ödülü.
Bu herif Atatürk öldükten sonra Rıza Nur'dan sonra en çok hakaret eden ikinci şerefsizdir.
Rıza Nur'un bok yedi başıdıdır.
Kadir Mısırlının da akıl hocasıdır.
Mürteciler bu nedenle bu şerefsiz namert herifi nerelerine koyacaklarını bilemezler.
Bana dostunu söyle ben senin kim olduğunu söyleyeyim.
Mürteciler de işte aynı bu herif gibi, şerefsiz ve namertler.
Bunlar birbirlerinden nakille tarihçilik yaptıklarını iddia ederler.
İlk kaynak Rıza Nur'un şizofrenik atak dönemlerinde yazdıkları, nakledenler ise Necip Fazıl ve Kadir Mısırlı hergeleleri.
L2fSIJNoA0xfSNxA
SÜLEYMAN ÇELİK : DİK DURMAYI NECİP FAZIL'DAN ÖĞRENMEK!. .
Tayyip Erdoğan dün Lütfi Kırdar'da Necip Fazıl Kısakürek için yapılan törende konuşmuş ve "biz dik durmayı Necip Fazıl Kısakürek'ten öğrendik" demiş.
Necip Fazıl içki kumar kadın ve at yarışlarına düşkündü. Müsrif yaşamı için gerekli parayı bulmak amacıyla her devirde iktidarlara yalakalık yapmıştır. Atatürk döneminde Atatürk'e İnönü döneminde İnönü'ye Menderes döneminde Menderes'e yalakalık yapmıştır.
Atatürk döneminde Necip Fazıl adını Atatürk'ün koyduğu devrimlerin sözcülüğünü yapan Hakimiyet-i Milliye gazetesinin yazarıdır.
Aşağıda Kubilay'ın şehit edilmesi dolayısıyla yazdığı yazısı görülüyor.
Daha sonra bu adam mürtecilerin mürşidi olacak Atatürk'e ve devrimlere saldıracak ancak yaşam tarzını değiştirmeyecek kumar devam edecektir…
NECİP FAZIL KUBİLAY VE İRTİCA
Necip Fazıl Menemen olayıyla (24 Aralık 1930) ilgili Hakimiyeti Milliye gazetesinde çıkan 1 Ocak 1931 tarihli yazısında özetle şöyle der: "…İrtica yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir. Kublay'ın katili Derviş Mehmed'in Menemen kapılarına sokuluşu gibi uykumuzu bekler ve ayaklarının ucuna basa basa gelir.
Tesadüf bunca insan arasında mürtecilerin çıkacağı yere muallim Kublay'ı gönderdi. Vazife bunca namzedi içinde irticai tepelemeye zabit Kublay'ı yolladı ve mefküre bunca serden geçtisi arasında fedakarlık damgasını vurmak için Kublay'ın başını seçti.
Ona icap ettiği kadar yanmak ve ruhuna paye vermek elimizde değil.
Fakat bir muallim ve zabit kanı yuttuktan sonra sinsi sinsi deliğine çekilen kara yılan şöyle ıslık çalıyor:
'Bana tabii ömrün ne kadarsa burada bitirip geber diye bir delik gösterdin. Ben bu delikte duramıyorum. Beni taş'la ezmedikçe gazla yakmadıkça külümü yele vermedikçe sana rahat haram olsun...'
Onun bu son isteğini yerine getirmek bize farz olsun.
Kısakürek bu yazısının tamamını 1933'te Ankara'da Hâkimiyet-i Milliye Matbaası'nda bastırdığı "Birkaç Hikâye ve Birkaç Tahlil" adlı kitabının 73- 74'üncü sayfalarına koymuştur.
Necip Fazıl bu yazıyla yetinmemiş ve Menemen olayıyla ilgili bir de konuşma yapmıştır. Atatürk'ün Bursa Nutku'na benzeyen bu konuşma Hakimiyeti Milliye'nin 5 Ocak 1931 tarihli sayısında "Necip Fazıl Bey'in Nutku" başlığıyla yayımlanmıştır. Özetliyoruz:
"Karşımızda küçük bir hadise büyük bir baş var. Dünya kuruldu kurulalı bu kadar küçük bir hadise ve bu kadar büyük bir baş doğurmadı. Ne 31 Mart ne Şeyh Sait isyanı ne Ağrı hareketi mahiyet ve ruh olarak Menemen hadisesiyle boş ölçüşemez.
…Mesul kimdir? Mesul Derviş Mehmed ve avaresi değildir. İrtica bahrimuhitteki (okyanustaki) buz dağları gibi suyun gözüne sivri bir uç çıkardı mesul uç değildir. Bu ucu tepelemekle suyun yüzünde ondan hiçbir nişane bırakmamakla dağı kaldırmış olmayız. O dağı tuzla buz etmek lazım.
Kubilay hepimizin namına teker teker hepimiz için kaç bin milyonsak hepimiz hesabına can veren şehidimizdir.
Genç ve uyanık adam. Heyecanından emin olabilirsin. Damarlarındaki kanın deveranı süratini ölçecek hiçbir alet yok. Beni böyle oturduğun yerde dinlemeyeceksin. Karışacaksın dalgalanacaksın sokaklara döküleceksin. Önüne taş masa iskemle ne çıkarsa üstüne çıkıp bağıracaksın. Şahlan. Softanın ucuna Kubilay'ın kafasını bağlayarak şaklattığı kırbaç sinirlerinizde bir kıyamet uyandırmıyorsa hayatiyetten şüphe edebilirsin.
Eğer inkılabı zayıf tutarsan eğer inkılabı yüreğini hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay'ın kafasında sana tevcih edilen akıbeti seyredebilirsin.
Türkiye nüfus kütüklerindeki softa ve mürteciin yeşil kanını kurutacaksın bu kadar. "
Daha çok bilgi için: (http://norotila.blogspot.com.tr/2011/12/al-sana-necip-fazl-ve-devrim-sehidi.html )
Necip Fazıl zaman değişip "gericilik geçer akçe" olunca 180 derece çark etti Atatürk'e ve devrimlere saldırmaya başladı. O güne dek "başları ezilmesi gereken kara yılana" benzettiği gericileri bu kez "mazlum" yaptı ve "Son Devrin Din Mazlumlar" kitabını yazdı. Tayyip Erdoğan Kısakürek'in bu kitabını "Dersim katliamı"nın en önemli delillerinden biri olarak gösterdi!. .
Necip Fazıl Kısakürek fikirlerini değiştirerek bazılarına göre "gericilerin mürşidi" olmakla birlikte yaşam tarzını hiç değiştirmedi ve başta kumar olmak üzere alışkanlıklarını sürdürmek üzere başbakanlardan örtülü ödenekten verilmek üzere para dilenmekten çekinmedi.
MENDERES'E MEKTUPLARI
Necip Fazıl neredeyse her ay Menderes'e mektup yazarak örtülü ödenekten para dilendi. "Muhterem Efendim" diye başlayan mektuplarındaki ifade kendisini aşağılayan acındırmaya çalışan buna karşı Menderes'e övgüler dizen yalakalık örnekleri ile doludur.
Cumhuriyet karşıtı türbanlı bir yazar olan Tarihçi Ayşe Hür Kısakürek'in "davalar için değil kumar oynamak için" Menderes'ten para istediğini öne sürdü.
Bu mektuplardan internette birçok örnek bulunabilir. Aşağıda bir mektuptan bir bölümü yazdık:
'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'
"Müsteşar Bey 2500 lira verdi ve 'Mecmuanı çıkar da görelim sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.
'SÜRÜNMEKTEYİM'
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım. "
a45UyF587661-171216093243 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/12/16 10:20 2 65 AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder