9 Aralık 2017 Cumartesi

III. Dünya Savaşı arifesinde TSK komutansız bırakılmaktadır.

Yapılan şey bir senelik hızlandırılmış eğitimle AKP'li militanlara subay üniforması giydirilmesinden ibarettir.
Bundan sonra her subayı aynı bilmeyin.
Harp Okullarının son yemin törenini bir gazete böyle duyurmuştu.
Artık VATANINI SEVEN SUBAY DÖNEMİ başlamış.
Cumhuriyet tarihi boyunca yetişmiş on binlerce subay vatansever değilmiş.
On yıllardır ülkenin güney doğusunda kan ve ter dökenler, Kıbrısa paraşütle atlayanlar, Koreye gidenler, hatta Osmanlı'nın girdiği bütün savaşlarda kan ve ter dökenler...

Bunlar hep vatan hainiymiş.
Şimdi AKP devşirmesi subaylar ise vatansevermiş.

AutoResizeImage.https://halkweb.com/wp-content/uploads/2017/11/tsk.jpg
Tıpkı Balkan Savaşında olduğu gibi önümüzdeki dönemde TSK personeli düşmanı bırakıp önce birbirini tenkis etmekle uğraşacaktır.

Bir senede subay yetişmez, olsa olsa üniformalı partizan yetişir.
Göreceksiniz, TSK içine  sokulan nifak on yıllarca ayıklanması zor bir problem olarak ülkenin sorunu olacaktır.
Eğer bu arada bir savaşa girersek, bu bize düşmandan daha çok zarar verecektir.
Eğer ülke barış durumunu korursa da, kıt'alarda layık olmadığı halde partizan tercihlerle subay edilmiş bu üniformalılar büyük sorunlar yaratacak ve yaşatacaktır.

Kara Harp Okulları, Askeri Liseler açılmalı.
Kesinlikle açılmalı.

Bütün bu okulların öğrenci adaylarının seçimlerinde sivil siyasilerin, cemaatleri etkin ve yetkin olması kesinlikle önlenmeli.

Devletin kurucu ideoloji bellidir. Cumhuriyetçilik,  Milliyetçilik,  Halkçılık,  Devletçilik,  Laiklik,  İnkılâpçılık...
Hukukun üstünlüğü, demokrasi, azınlıkların korunması gibi temel kavramlar hem devletin temel ilkeleri hem de devlet memurlarının seçiminde aranması gereken temel ölçüler olmalıdır.

Cemaat müridi subay, müdür, müsteşar, MİT mensubu, devlet memuru olmaz, olamaz.
Demokrasiyi tağuti düzendir diye kabul eden, iddia eden, hakimiyet Allahındır, milletin değildir diyen ve bunu savunan kişi devlet memuru olamaz.
Laiklik küfürdür, şirktir, İslama tersdir iddiası olan devlet memuru olamaz.

Elbette kağıt üstünde kalan laiklik ilkesinin Diyanet İşleri Başkanlığının ortadan kaldırılması, devletin dini kurumlara kaynak aktarmayı durdurması, devletin din eğitiminden tamamıyla çekilmesiyle gerçeklik kazandırması lazım.
Evet, hangi dine inanıyor olursa olsun, insanlar inandıkları dinin, ibadetlerinin, eğitimlerinin gerektirdiği külfetleri, masrafları bizzat üyesi oldukları cemaatler aracılığıyla üstlenmelidir.
Devlet kurumlarının, belediyelerin dini ve cemaat kurumlarına en ufak şekilde elektrik, su, doğalgaz, vergi destekleri vermesine müsaade etmemek gerekir.
Unutulmaması gereken bu ülkede Ateist, Deist, Panteist insanların da hakları vardır.
Açıkçası, lütfen herkes kendi safsatasının bedelini kendisi ödesin.
Ondan sonra isteyen Mayonez Tanrısına tapsın, isteyen Makarna Tanrısına.

İnananların ölümlerinde, doğumlarında, yaşamlarında dinle ilgili olarak yapmak ve yaşamak istedikleri nelerse, bunları ancak başkalarını dini tercihlerini belirtmeye zorlamayacak ölçüler içerisinde ve devletin işleri dışında kalan alanlarda özgürce yapmalarını sağlayacak iklim ve ortamı devletin sağlaması şarttır.

Devlet görevlilerinin memuriyetleriyle ilgili işlerde Sünni ya da başka herhangi bir dini öğretiyi ölçü alacak şekilde telkinler, açıklamalar, dualar, beddualar, dilekler bildirmeleri önlenmeli, ve hatta cezaya tabii tutulmalıdır.

Örneğin, askerlerin yemin törenlerinde Allah, din, şehadet vurgulu Sünni-İslam öğretisine dayalı şiirler, konuşma ve marşlar rütbeli subayları yapacağı işler değildir.
O askerler emirle toplanmıştır.
Aralarında çeşitli inançlardan insanlar vardır.
Zorla toplanmış insanlara belirli bir dinin laflarını, sözlerini zorla dinletmek, amin dedirtmek zorbalıktır, ayıptır.

Ancak, ölen Müslüman'sa cenazeyi teslim alan ailesi dilediği dini ritüele göre tören yapar, gerekirse rütbeli insanlar devleti temsil etmek üzere katılabilirler.
Ancak, asla töreni idare etmezler, imamlık etmezler, aynı dindense arzu eden namazına katılır, arzu eden yalnızca dini törenleri izler, onların törendeki varlıkları yalnızca devleti temsil etmekten ibarettir.
Asker Rum, Ermeni, Yahudi, Alevi, Caferi ya da hiç akla gelmeyen bir dini inançtan olabilir.
Değişmez, sevenleri, ailesi arzu ettiği şekilde cenaze törenini devletin resmi töreninden ayrıca yapar.
Devleti temsilen birileri bu dini törene katılır.
Aynı dinden birilerini bulur da törene gönderirlerse bu da büyük incelik olur.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     




a45UyF587661-171209205705 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/12/09  21:20 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder