İşte size Nur deryasından bir damla. Adamım kestirmeden; Arkadaşlar Ramazan Ayı çok sevaplı bir aydır, ahiret hayatı için sevap biriktirirsiniz vb., diyebilirdi. Bunu dememiş de, kıvırtmış, esnetmiş, oynatmış, sündürmüş, koparmış. Basitçe, dümdüz, sade bir şekilde söylese o zaman zaten bunu bütün imamlar bu kadarıyla söylüyor. Farkınız nerede kalır? Türkçe deseniz değil, Arapça, Farsça, Kürtçe deseniz değil, Osmanlıca deseniz o da değil. Ucube bir dil, ucube bir gramer. Vatandaş elbette daha Türkçeyi bilmediği için bir özellik var sanıyor. Gizli bilgiler, gizli ilimler var sanıyor. Yok işte. Adamım lafa takla attırmaya çalışırken belini kırmış. Budur. | Yaylalarda, cemaat evlerinde polise karşı konuşlandırılmış erketeler korumasında, kapalı, camsız minibüslerle toplanıp bunları anlatan, sözlüklerle izah eden abileri dinlediler. İnsanlar yıllarca bu laf salatalarını gizli saklı yerlerde başlarındaki insanlardan dinlediler. Gizemli bir guruba ait olmanın hazzını yaşadılar. Başkalarının bilmediği sırlara vakıf olmanın hazzını yaşadılar. Şimdi ise herşey ortada, ne gizem kaldı, ne sır. Yıllar sonra blançonun altına çizgiyi çekince şunu gördük. Din, iman, Allah bahane kar, menfaat, dayanışma şahane. Halkanın içinde kalanlar ne mutlu, dışında kalanlar ise hiddet ve şiddet dolu. Tek yanlı bir ahlak düzeni. Bana yarayan her şey hak mübah, bana zarar veren herşey günah, suç ve zulüm. Samimi müslümanlara sesleniyorum, yazıktır, günahtır, ayıptır. Boşuna husumet çekiyorsunuz. Yapılanların öbür dünyaya da faydası yok, zararı çoktur. |
Ramazan-ı Şerif adeta bir ahiret ticareti için gayet karlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevi hâsılat için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki ma-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsi bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvani hacatına ve malayani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut ahiret ticaretine girdiği için, dünyevi hacatını muvakkaten bırakmakla, uhrevi bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile Samediyete bir nevi ayinedarlık etmektir.
Evet Ramazan-ı Şerif; bu fani dünyada, fani ömür içinde ve kısa bir hayatta baki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bakiyeyi tazammun eder, kazandırır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub'dan)
Lügatler
A'mal :ameller, işler, görevler Âhiret : öteki dünya, öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat Âyinedarlık :aynalık, yansıtacak yer olmak Bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz Bayram : Bir dinde mübarek addolunan gün Dünyevi :dünyayla ilgili, dünyalık Fâni :ölümlü, gelip geçici, yok olan Gaflet :dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak, sorumsuzluk, âhiretten ve Allah'ın emir ve yasaklarından habersiz davranma Gayet :çok, pek çok Güya :sanki, farzet Hâcât: ihtiyaçlar Hâsılat : Gelirler. Kazançlar. Elde edilenler. Kâr. Mahsul. Îrad. Hayat-ı bâkiye :sonsuz hayat Hayvani :hayvansal, hayvanla ilgili Hayvaniyet :canlılık, hayat sahibi olmak Hevaperestane : nefsin isteklerine düşkün bir şekilde Hükmünde :benzeri, gibi Kâr :kazanç, güç Kudsî :mübarek, kutsal Ma-i Nisan :Nisan yağmuru Malayani :manasız, faydasız, boş Melekiyet :meleklik | Meşher :gösterme yeri, sergi Muvakkaten :geçici olarak, devamlı olmadan Mükellef :sorumlu, yükümlü, vazifeli Münbit :verimli Müştehiyat :hoşa giden lezzetli şeyler Nefis :bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu Neşv ü nema :büyüme ve gelişme Nev' :çeşit, sınıf, cins, tür Ömür :yaşama, hayat, yaşayış Ramazan-ı Şerif :şerefli Ramazan ayı Resm-i geçit :resmi erkânın geçiş ve teftiş töreni, geçiş töreni Ruh :öz, canlılık, can, nefes, en mühim nokta Saltanat-ı Rububiyet-i İlâhiye : İlâhî Rablığın Saltanatı Samediyet : Allah'ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Ona muhtaç olması Savm :oruç Tazammun :ihtiva etmek, içine almak Tecessüd : ceset şekline girme, cesetleşme Tezahür :meydana çıkmak, belirmek, görünmek Ticaret :alım satım Ubudiyet-i beşeriye : insanlığın ibâdet ve kulluğu Uhrevî :ahirete yönelik, ahiret için yapılan Vaziyet :durum, hal Zemin: yeryüzü |
Ben konusan Kur'anim. Hz.Ali |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder