10 Ağustos 2012 Cuma

Nur deryasından damlalar (10.08.2012)

İşte size Nur deryasından bir damla.
Adamım kestirmeden;
Arkadaşlar Ramazan Ayı çok sevaplı bir aydır, ahiret hayatı için sevap biriktirirsiniz vb., diyebilirdi.

Bunu dememiş de, kıvırtmış, esnetmiş, oynatmış, sündürmüş, koparmış.
Basitçe, dümdüz, sade bir şekilde söylese o zaman zaten bunu bütün imamlar bu kadarıyla söylüyor.
Farkınız nerede kalır?

Türkçe deseniz değil, Arapça, Farsça, Kürtçe deseniz değil, Osmanlıca deseniz  o da değil.
Ucube bir dil, ucube bir gramer.
Vatandaş elbette daha Türkçeyi bilmediği için bir özellik var sanıyor.
Gizli bilgiler, gizli ilimler var sanıyor.
Yok işte.
Adamım lafa takla attırmaya çalışırken belini kırmış. Budur.
Yaylalarda, cemaat evlerinde polise karşı konuşlandırılmış erketeler korumasında, kapalı, camsız minibüslerle toplanıp bunları anlatan, sözlüklerle izah eden abileri dinlediler.
İnsanlar yıllarca bu laf salatalarını gizli saklı yerlerde başlarındaki insanlardan dinlediler.
Gizemli bir guruba ait olmanın hazzını yaşadılar.
Başkalarının bilmediği sırlara vakıf olmanın hazzını yaşadılar.
Şimdi ise  herşey ortada, ne gizem kaldı, ne sır.

Yıllar sonra blançonun altına çizgiyi çekince şunu gördük.
Din, iman, Allah bahane kar, menfaat, dayanışma şahane.
Halkanın içinde kalanlar ne mutlu, dışında kalanlar ise hiddet ve şiddet dolu.
Tek yanlı bir ahlak düzeni.
Bana yarayan her şey hak mübah, bana zarar veren herşey günah, suç ve zulüm.

Samimi müslümanlara sesleniyorum, yazıktır, günahtır, ayıptır.
Boşuna husumet çekiyorsunuz.
Yapılanların öbür dünyaya da faydası yok, zararı çoktur.

Ramazan-ı Şerif adeta bir ahiret ticareti için gayet karlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevi hâsılat için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki ma-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsi bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvani hacatına ve malayani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut ahiret ticaretine girdiği için, dünyevi hacatını muvakkaten bırakmakla, uhrevi bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile Samediyete bir nevi ayinedarlık etmektir.

Evet Ramazan-ı Şerif; bu fani dünyada, fani ömür içinde ve kısa bir hayatta baki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bakiyeyi tazammun eder, kazandırır.

 

(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub'dan)

 

Lügatler

A'mal :ameller, işler, görevler

Âhiret : öteki dünya, öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat

Âyinedarlık :aynalık, yansıtacak yer olmak

Bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz

Bayram : Bir dinde mübarek addolunan gün

Dünyevi :dünyayla ilgili, dünyalık

Fâni :ölümlü, gelip geçici, yok olan

Gaflet :dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak, sorumsuzluk, âhiretten ve Allah'ın emir ve yasaklarından habersiz davranma

Gayet :çok, pek çok

Güya :sanki, farzet

Hâcât: ihtiyaçlar

Hâsılat : Gelirler. Kazançlar. Elde edilenler. Kâr. Mahsul. Îrad.

Hayat-ı bâkiye :sonsuz hayat

Hayvani :hayvansal, hayvanla ilgili

Hayvaniyet :canlılık, hayat sahibi olmak

Hevaperestane : nefsin isteklerine düşkün bir şekilde

Hükmünde :benzeri, gibi

Kâr :kazanç, güç

Kudsî :mübarek, kutsal

Ma-i Nisan :Nisan yağmuru

Malayani :manasız, faydasız, boş

Melekiyet :meleklik

 

Meşher :gösterme yeri, sergi

Muvakkaten :geçici olarak, devamlı olmadan

Mükellef :sorumlu, yükümlü, vazifeli

Münbit :verimli

Müştehiyat :hoşa giden lezzetli şeyler

Nefis :bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu

Neşv ü nema :büyüme ve gelişme

Nev' :çeşit, sınıf, cins, tür

Ömür :yaşama, hayat, yaşayış

Ramazan-ı Şerif :şerefli Ramazan ayı

Resm-i geçit :resmi erkânın geçiş ve teftiş töreni, geçiş töreni

Ruh :öz, canlılık, can, nefes, en mühim nokta

Saltanat-ı Rububiyet-i İlâhiye : İlâhî Rablığın Saltanatı

Samediyet : Allah'ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Ona muhtaç olması

Savm :oruç

Tazammun :ihtiva etmek, içine almak

Tecessüd : ceset şekline girme, cesetleşme

Tezahür :meydana çıkmak, belirmek, görünmek

Ticaret :alım satım

Ubudiyet-i beşeriye : insanlığın ibâdet ve kulluğu

Uhrevî :ahirete yönelik, ahiret için yapılan

Vaziyet :durum, hal

Zemin: yeryüzü

 

 

 

--
Ben konusan Kur'anim.

Hz.Ali

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder