zuhal_schubbe@yahoo.de - Gercek Bir 'Survivor': Alexander Selkirk
İngiliz yazar Daniel Defoe'nin 1700'lü yıllarda yarattığı ünlü Robinson Crusoe karakterini duymayan yoktur.
Hani şu yaptığı denizaşırı yolculukların birinde ıssız bir adaya düşüp, burada tek başına 24 yıl geçiren maceraperest...
İşte yazarın bu hikayeyi yazarken 'Alexander Selkirk' isimli İskoç denizcinin hayatından büyük oranda ilham aldığı söylenir.
Günümüzde kimsenin kendisinden pek haberdar olmadığı Alexander Selkirk için, gerçek bir'survivor' diyebiliriz.
Tarihin bu en mücadeleci kişiliklerinden birinin gerçekten ilginç bir yaşam hikayesi var:
1676 yılında İskoçya'da dünyaya gelen ve çocukluğundan beri asi bir ruha sahip olan Selkirk, 20'li yaşlarda korsan seferlerine merak salar.
1703 yılında ise St George isimli geminin kaptanı William Dampier tarafından yönetilen bir sefere katılır.
Güney Pasifik'e doğru yol alan seferde Selkirk, ana gemiye eşlik eden Cinque Ports isimli başka bir gemide 'seyir sorumlusu' olarak görevlidir.
Bu geminin kaptanı ise henüz 21 yaşında olan Thomas Stradling'dir.
Ekim 1704'e gelindiğinde iki kaptan arasında çıkan anlaşmazlık sonucu, gemiler ayrılır ve Cinque Ports, stoklama için Şili açıklarındaki ıssız bir adaya çekilir.
İşte Alexander Selkirk hayatını değiştirecek kararı bu aşamada veriyor.
Selkirk, kullandıkları geminin denize elverişli olmadığına dair ciddi kuşkular duymaya ve aslında iki kaptan arasında da bu yüzden anlaşmazlık çıktığını düşünmeye başlar.
Bu nedenle mürettebatı adadan ayrılmamak ve yakın zamanda ulaşacak başka bir gemiyi beklemek konusunda ikna etmeye çalışır;
ancak sözünü bir türlü dinletemez.
Bunun üzerine yolculuğa katılmak yerine, tek başına adada kalmayı tercih eder!
Gemi kıyıdan ayrıldığında ilk etapta bu kararından pişmanlık duysa da, bu tercihinin aslında ne kadar doğru olduğunu 'Cinque Ports' un başına gelenlerden anlayabiliriz.
Gerçekten de gemi 1 ay sonra Kolombiya açıklarında batar, mürettebatın büyük kısmı ölür, kalan kısmı da İspanyollar tarafından tutsak alınıp, Peru'da çok acımasız şartları olan bir hapishaneye gönderilir.
Alexander Selkirk, bu akıbetten kurtulsa da adada hiçbir insanla iletişim kurmadan tam 4 yıl 4 ay yaşam mücadelesi verecektir...
Peki tek başına bir adam ıssız bir adada bunca süre nasıl yaşar?
Adadaki ilk zamanlarında hem geçen gemileri kollamak amacıyla hem de adanın içinden gelen ürkütücü sesler nedeniyle Selkirk, kıyıda kalmayı tercih eder.
Sadece deniz kabuklularıyla beslendiği bu süre onun için gerçek bir perişanlık ve umutsuzluk dönemidir.
Ancak deniz aslanlarının sürüler halinde kıyıyı basması, onu adanın daha iç kısımlarına doğru sürükler ve bundan sonra adaptasyon süreci başlar.
Gemiden aldıkları ve adadan bulduklarıyla kendine bıçak ve daha sonra yenibahar ağaçlarından bir barınak yapar.
Ormandaki yabani keçiler ve tropik meyveler de onun için gerçek bir besin kaynağı olacaktır.
İlk zamanlarda tüfeğiyle avlanan Selkirk, barut bitince artık kendi gücünü kullanarak avlanmaya başlar.
Hatta avını takip ettiği günlerden birinde kayalık bir yerden düşerek 1 gün baygın yatar.
Bu arada elbiselerinin eskimesi sonucu keçi derisinden yeni kıyafetler yapar.
Ayak tabanları ise ayakkabıya ihyiyaç duymayacak kadar kalınlaşmıştır.
Aslında kurtuluşundan önce adaya iki gemi uğramıştır;
ancak ne yazık ki ikisi de İspanyol gemisidir.
Yakalanırsa başına daha kötü işler geleceğinden, Selkirk onlara hiç gözükmemeyi tercih eder.
1709 yılının Şubat ayında ise kıyıya başka bir gemi yanaşır.
Kaptanının Woodes Rogers olduğu gemide William Dampier de vardır!
Perişan durumda olan mürettebat için Selkirk, yakaladığı hayvanlarla bir ziyafet çeker ve sağlıklarına kavuşmaları için onlara yardımcı olur.
Bunun üzerine Rogers, Selkirk'ü yanına alır, hatta onayönetmesi için bir gemi verir.
Rogers daha sonra 1712'de yayınladığı ve anılarını anlattığı kitabında bu olaya değinecektir.
Başta Rogers ve gazeteciler olmak üzere kurtuluşundan sonra Selkirk ile konuşan bir çok kişi, onun sakin ve huzurlu ruh halinden ve kuvvetli vücudundan etkilendiklerini söylemişlerdir.
Hatta Rogers şöyle birşey diyecektir:
- Bu adamın bize gösterdiği üzere yalnızlık ve dünyadan izolasyon aslında hayal edildiği kadar korkunç birşey değilmiş...
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Ataya saygi durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. (12.5.1994 Hurriyet) Recep Tayyip Erdogan. (1994 - 2006) Belediye Baskanligi Doneminde... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder