"Zanlılar mahkemede aklanırlar. Bırakın adalet yolunu bulsun." Diyenler için sesleniyorum. Bu mahkemelerden bir fayda gelmez. Kimse de aklanmaz. Göz göre göre adil yargılama ilkesi çiğnenmektedir. Bunu yapan da doğrudan mahkemenin kendisidir. Sahte delliler, yalan bilirkişi raporları, tutarsız ifadeler bir sürü kez ispatlandığı halde bunları sorgulamayan, bu suçları işleyen kişi ve kurumları da ayrı ayrı yargılamayan adalet sisteminin hiçbir davasına, mahkemesine, kararına güvenilmez. Siz hiç sahte delil uyduruna polisler hakkında yapılmış bir işlem duydunuz mu? Siz hiç yalan ifade verdiği tesbit edilmiş tanık, itirafçı hakkında bir işlem yapıldığını duydunuz mu? Ya da bütün bu saçmalıklara göz yuman bir hakim, savcı, emniyet müdürü hakkında yapılmış yasal işlem duydunuz mu? Bütün bu suçlar ve suçlular himaye edilecek, ondan sonra adalet bekleyeceğiz. Çok beklersiniz. |
Balyoz delilleri sahte...
Kamuoyunda bilinen adıyla Balyoz Davası kapsamında halen 250 emekli ve muvazzaf subay tutuklu olarak yargılandığı davada, deliller ili ilgili şaibeler konuşulmaya devam ediyor.
Tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen dellilerin tamamı ise dijital kayıtlardan ibaret.
Ancak bu dijital kayıtların manipülatif bir niteliğe sahip bulunduğu Türkiye ve ABD'den alınmış olan raporlarla ispatlanmış durumda.
Şimdi bu ispatlara bir yenisi daha eklendi.
Almanya'da Berlin Mahkemelerine Adli Bilişim alanında bilirkişilik hizmeti veren Gramberg & Vogel Bilişim Bürosu tarafından yapılan incelemeleri raporlaştıran Bilgisayar Yüksek Mühendisi Bernhard Gramberg şu tespiti yaptı:
"Özet:
Calibri yazı tipine dair
Calibri yazı tipi 2004 yılında hazırlanmış ve 2005 yılında kamuya açıklanmıştır.
Ancak Vista programıyla birlikte (2006 sonu) işbu yazı tipi yaygınlaşmıştır.
Word/ Office 2007'de Calibri Word dosyalarında kullanılmaktadır.
Calibri yazı tipi olan Word dosyaları
Aktarılmış olan CD'lerde/ Samsung sabit diskinde en azından 67 dosyada Calibri yazı tipi yer almaktadır, hâlbuki dosyalar 2003 (veya daha erken) bir döneme aittir.
Değerlendirme
Calibri yazı tipi 2003 yılından çok daha sonra (yaklaşık 2006/2007 yılından itibaren) kullanılmaya başladığı için, Calibri yazı tipini içermekte olan Word dosyaları da 2003 tarihinden çok daha sonra işlenmiş olmaktadır.
2003 yılında Calibri yazı tipi içeren Word dosyalarının bulunmuş olması mümkün değildir."
Raporun Tam metni için EKİ İNDİRİNİZ.
Bir başka ifadeyle Gramberg & Vogel Bilişim Bürosu tarafından yapılan inceleme neticesinde elde edilen bulgularda, 11,16 ve 17 Nolu CD'ler ile Gölcük Donanma Komutanlığı'nda el konulan 5 Nolu Hard Disk içinde kayıtlı dijitallerin 2003 yılına ait olamayacağı söyleniyor.
Tüm bu bilimsel gerçekler ortada dururken davaya bakmakta olan İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi sahte dijitallerle tutukluluk halinin devamına karar vermekte.
Muvazzaf subayların durumları ise Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesinde başka bir öneme sahip.
Adil Yargılanma Hakkı'nın hiçbir kuralına uyulmaksızın devam eden yargılama sürecinde, bu kişilerin sahte dijital dokümanlarla tutuklu tutulması, masumiyetleri bilimsel verilerle ispatlanmış olan bu kişilerin belki de yıllarca emek verdikleri Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilerinin kesilmesine kadar gidebilecek bir sürecin de tetikleyicisi olabilecek.
Şuana kadar Bogaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Arsenal Consulting Inc Adli Bilişim Şiketinin yapmış olduğu incelemeler neticesinde, TÜBİTAK tarafından "2003 yılında oluşturulduğu ve sonrasında hiçbir değişiklik yapılmadığı" belirtilen dijital dokümanların 2007 yılına ait bir teknolojiyi içinde barındırdırdığı tespiti yapılmıştı.
Avukat Hüseyin Ersöz konu ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Tüm bu bilimsel gerçeklere karşın 250 kişinin halen tutuklu tutulması, adil bir yargılama yapıldığına olan inancı ortadan kaldırmaktadır.
Devam eden yargı süreci tüm evrensel hukuk değerlerinin gözardı edildiği bir kara hukuk uygulamasıdır.
Kendisini çağdaş, demokratik ve hukuk devleti olarak tanımlayan bir ülkede benzer bir durumla karşılaşılması mümkün değildir.
Başbakan'ın dahi "Devlet içinde devlet oldular" diyerek eleştirdiği eski adıyla Özel Yetkili yeni adıyla Geçici Yetkili Mahkemeler temel hak ve özgürlükleri ortada kaldırarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
Bu şekilde devam eden ve Savunma Hakkı'nı tamamiyle ortadan kaldıran İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi'nin adil bir karar vereceğine ilişkin tüm inancımızı kaybetmiş bulunmaktayız."
Av.Hüseyin ERSÖZ
Çetin DOĞAN, Süha TANYERİ, Dursun ÇİÇEK, Kadir SAĞDIÇ, Nedim ULUSAN, Hakan BÜYÜK, Ahmet Bertan NOGAYLAROĞLU, Mehmet Fatih ILGAR ve Ahmet Zeki ÜÇOK Müdafii
Odatv.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder