14 Ekim 2012 Pazar

Ho’oponopono tekniğini sen de öğrenmelisin!..(Paranormal tuzağa nasıl düştük?)

Asıl konu ekonomide görülen para normal gelişmeler.
Ama konun bir önceki yayınladığım yorum olan geleneksel tıp, alternatif tıp münakaşasıyla da ilgisi var.
Daha çok, genel olarak insanların neden inanmaya bilmekten daha meyyal olduğuyla ilgisi var.

Gerçekten de insanlar inanmaya programlanmış olabilir.
Kimya kimyaya, astroloji astronomiye, numeroloji matematiğe, efsaneler tarihe, duygular akla, iman bilime karşıymış gibi duruyor.
Muhtamelen bu da beynin evrimiyle ilgili.

Duygular aslında sürüngen zekasıdır, limbik sistem gibi alt beyin merkezleri tarafından üretilir, zaten bu bölge beynin evriminde de erken dönemleri temsil eder.
Beynin kortikal bölümü ise daha yüksek seviyede bilinci ve aklı üretir, daha geç evrimleşmiştir, kendinden aşağıdaki bütün alt merkezleri kontrol eder.
Her iki beyin bölgesi sürekli olarak birbirine etki eder.
Psikiatrik olanın nörolojik karşılığı vardır.
Her beyin bölgesini ürettiği farklı bir bilinç türü vardır.
En alt seviyeler otomat gibidir, refeleksler kadar basit reaksiyonları idare eder.
Bir üstünde merkezi yürütülmesi gereken solunum, dolaşım gibi otomatik fonksiyonları kontrol eden beyin sapı vardır.
Ona komşu ayaklı, uzuvlu canlılarda denge, uzuvların birbiriyle ve boyutla koordinasyonunu sağlayan beyincik vardır.
Her ikisin üzerinde tekrarlayıcı hareketleri kontrol eden merkezler.
Daha yukarıda duygusal zekayı kontrol eden limbik sistem.
Görmek, duymak gibi algılamayla ilgili merkezler ayrı ayır vardır.
Bütün bunlar en basit yassı canlılardan, tüp solucanlara, dolaşım ve solunum sistemi olan canlılardan, yürüyen, sürünen, uçan canlılara evrimleşen dünya canlılarının evrilme süreciyle orantılıdır.
Beyinde olan her katman, her bölge tıpkı bir piramit gibi evrimsel ve fonksiyonel anlamda birbirini üstünde durur.

Misal beynin ön taraflarında bir yerlerde de kişilikle ilgil bir bölüm vardır.
Bu bölüm zarar gördüğünde kişilik değişir.
Misal uysal, aklı başında bir kişi burası zarar gördüğünde bir Kazanovaya, saldırgan bir kişiye dönüşebilir.
NAZI'ler işte bu bölüme yönelik kişilik değiştirme ameliyatları denemişlerdir.
Buna Frontel Lobektomi denir.
Etik olarak medeni dünya da yasaktır.
İşte bu yapı içinde, daha alt seviyeli bir yerlerde muhtemelen belki kortikal alanlar arasında bir yerde belki de, kortikal seviyeyle limbik sistem aralarında biryerlerde inanma bölgesinin de olduğunu düşünüyorum.
İnsan hayvandan insana evrilirken oralarda bir yerde sıkışıp kalmış bir bölge.
Böyle bir bölge zarar gördüğünde imanın zedelendiğini, arttığını, değiştiğini göreceğiz.
Bu araştırmaya muhtaç bir konu.
Araştırmak da zor, imanı hayvan deneylerinde tesbit edemeyiz.
İlle de insan deneyi yapmak gerekir.
Beyninin bir bölgesinin elektriksel uyaranlarla uyarılmasına, kesilmesine, ışınlanmasına razı olacak denekler bulmak gerek.
Zor iş, ayrıca insanlık dışı.

Ego idi denetler, bazen de ipin ucunu kaçırır.
Destrudo, libido vb. Bunlar sürekli olarak denetim altında tutulması, ehlileştirilmesi gereken canavarlar gibidir.
Akıl doğrudan tecavüze yeltenen libidonun tatmini için akılcı yollar bulur, onu ehlileştirir.
Saldırganlık ve ölüm yaratan destrudoyu dizginler.

Belli ki, insanlık henüz mental gelişimini tamamlayamamış, hala daha insanı kamil olmaktan uzak.
Belli ki hala daha insanlık ailesinde mental gelişimin libidinal safhasına takılıp kalmış milyarlarca insan var.
O yüzden savaşlar oluyor, o yüzden tecavüzler, cinayetler oluyor.

Bütün bunlara bakarak, bence;
İnsanlık evrimsel ve mental gelişimini sürdürmeli,
Her zaman duygulara karşı aklın tarafını tutmalıyız.
Sınırsızca, kontrolsüzce sevinen, üzülen, nefret eden, seven, sevilen insanları değil bütün bu duygularımlarını kontrol edebilen insanları insan-ı kamil olanları yüceltmeliyiz.
Mafyöz yöntemleri, feodal ilişkileri, arkaik örf ve adetleri değil, akla ve uzlaşıya dayanan yeni bir ahlak üretmeliyiz.
Yeni, tertemiz, geçmişin tortularından arınmış yeni bir dünya, yeni bir ahlak aramalıyız.
Evet, açıkça söylüyorum.
Akıl ve bilim gerçekten de imandan, duygulardan, efsanelerden, hurafelerden üstündür.
Gelecek aklın çağıdır.
Aklın ipini bırakan milletler ise gelecek yüzyılların yamyam kabileleri, geçmişin karanlıklarında kaybolmuş paryaları olacaktır.

Saygılar. Oraj POYRAZ

Ho'oponopono tekniğini sen de öğrenmelisin!..(Paranormal tuzağa nasıl düştük?)

Dünyanın en büyük tahvil-bono fonu PIMCO'yu yöneten Bill Gross bu yılın başlarında piyasalar ve ekonominin "paranormal" davrandığını söylediğinde pek itibar görmemişti. Fakat şu ana kadar küresel krizde gelinen nokta, bu nitelendirmeyi son derece haklı çıkarıyor. Avrupa Birliği ve ABD kaynaklı görüntüler, paranormal piyasa aktiviteleri gerçekleştiği düşüncesini güçlendiriyor.

Makro verilerin giderek daha fazla olumsuz gelmeye başladığı böyle bir dönemde hisse senetlerinin daha fazla yükseleceğini düşünmek ne kadar doğru. Fakat yatırımcılar yükselişin süreceğine büyük bir inanç duyuyorlar. Bunun normal olduğunu söylemek oldukça zor. Avrupa ve ABD Merkez Bankalarının son birkaç yılda bilançolarına ekledikleri borç miktarı on trilyon doları geçmiş durumda. Avrupa Birliğinin borçlu ülkelerinin borç stoku ise hala artmaya devam ediyor. 2007 yılında borç krizi denilip çözülmesi için harekete geçilen kriz, o günkü borç stokunun katbekat üstünde bir borç seviyesi yaratmış durumda. İşte böyle bir ortamda herkes iyimserliğini muhafaza ediyor. İyimserlik her zaman için güzel ve faydalı bir duygu. Ama piyasalar içindeki aşırı iyimserliğin, paranormal aktivitelerin hakim olduğu bir ortamda nasıl yeşerdiği üzerinde durulması gerekiyor. Son derece zeki, bilgili ve akıllı yatırımcılar, her gün kimsenin aklına gelmeyecek fikirler sonucu yarattıkları kararlarla piyasalara şekil verirken, aynı zamanda bu paranormal tuzağa nasıl düşüyorlar?

Şu günlerde kitap sitelerinde çok satanlar listelerine bakanlar Beki İkala Erikli adlı yazarın "Meleklerle Yaşamak" adlı kitabını görmüşlerdir mutlaka. Yazar kitabında Ho'oponopono tekniği ile meleklerle nasıl iletişim kurulacağını anlatıyor. İlgilileri mutlaka okuyacaklardır ama okumayan kaldı mı diye de merak ediyor insan. Çünkü kitap 100'den fazla baskı yapmış durumda. Gerçekten şaşırtıcı. Peki ama bu paranormal tutkusu nereden geliyor ve piyasaların içine kadar nasıl girmiş?

Bakışlarıyla kaşığı büken Uri Geller ve ufoların hangi saatte nerelerde görülebileceğini söyleyen Muhteşem Kreskin (George J.Kresge)'in dünyayı şoke eden ESP (duyu dışı algılama) gösterilerine 2000'li yıllara kadar herkes inanmıştı. Sigmund Freud'un akrabası olduğunu iddia eden Uri Geller, çatal kaşık bükmeyle başladığı gösterilerini işi harita üzerinde maden bulmaya kadar götürmüştü. Muhteşem Kreskin ise aynı dönemlerde seyircilere verdiği bir çekin kimde olduğunu bulmak ve ufoların iniş saatlerini bildirmekle meşguldü. İnsanlar artık dünyayı paranormal görmeye başlamışlardı. Fizik kuralları romantik şarkıların sözleri olmaktan öteye geçemiyordu. Akıllar tam anlamıyla tutulmuştu. Üniversite öğrencileri derslerde fizik öğretmenlerine bu paranormal olayların nasıl gerçekleştiğini sormaktaydılar. İşte tutulan akılları silkeleyen şey de o anda gelmişti.

1999 yılında David Marks ve Richard Kaman adlı iki bilim adamı The Psychology of the Psychic (Fiziğin psikolojisi) adlı bir kitap yazarlar. Fakat kitabı kendi yayın evlerine değil de, paranormal olaylar üzerine kitaplar yayınlayan 40'a yakın yayınevine gönderirler. Yayınevlerinin hepsi kitabı yayınlamayı reddeder. Bu yazarların beklediği bir durumdur ve kitabın da deneysel bir parçasıdır. Ardından yazarlar kitabı kendi yayınevlerinden yayınlarlar. Kitap psişik güçleri olduğunu söyleyen Uri Geller gibi kişilerin sihirbazlık yeteneklerini ortaya dökerek halkı nasıl kandırdıklarını anlatmaktadır. Fakat bundan daha önemlisi üniversitelerde yapılan araştırmaları ortaya koymaktadır. Üniversitelerin fizik, ekonomi ve psikoloji bölümlerinde okuyan öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırma tüm gerçeği açıklamaktadır. Öğrencilerin %97'si paranormal olaylara inandığını söylemektedir. Bu oran halkın konuya bakış açısını da fazlasıyla açıklamaktadır.

Bugün psişik güçleri olduğunu söyleyen herkesi, eski bir sihirbaz olan James Randi davet etmektedir. Ve eğer herhangi bir paranormal, doğaüstü veya okült bir güce sahip olduğunu bilimsel testler altında kanıtlayan kişiye de 1 milyon dolar vermeyi taahhüt etmektedir. Ama ne yazık ki bugüne kadar henüz kazanan çıkmamıştır. Yine de tüm bunlardan sonra insanlar artık fizik kuralları ile düşünüyorlar diyebilir miyiz sorusuna vereceğimiz cevap maalesef koca bir "Hayır" olacaktır.

Bugün piyasalara baktığımızda paranormal aktiviteleri yorumlayamama yeteneğimizin içgüdüsel olduğu ve kolayca değişmeyeceği rahatça söylenebilir. Öyleyse belki Ho'oponopono tekniğini biz de öğrenmeliyiz.



--
Ad vitam æternam
Sonsuz bir hayat icin

Latince Atasozleri

Ey mutsuzlar!

Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.
Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,
sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!
Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.
Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.
 
Bertolt BRECHT
Ben,Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,
hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - -
1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi :
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir.

ISKILIPLI ATIF 
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

- - - - - - - - - - - - - -
Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder