21 Ekim 2012 Pazar

Saygi Oztürk : Sanki Engizisyon mahkemesiydi...

Saygı Öztürk: “Sanki Engizisyon mahkemesiydi”

Adil Serdar Saçan, 1998-2003 arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlü görevinde bulundu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı şirketleriyle ilgili ses getiren önemli operasyonlar yaptı.
Hükümetin değişmesinden sonra Saçan hakkında davalar, soruşturmalar açıldı.
Meslekten çıkarıldı, silahı alındı.
Bütün davalardan beraat kararı aldı, idari soruşturmalar lehine sonuçlandı.
Bir depoda bulunan emniyetle ilgili bazı evraklar gerekçe gösterilip Saçan, meslekten çıkarıldı.

Saçan, “Ergenekon Davası”nın sanığı olarak 15 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.
Geçen çarşamba günü TBMM’ye geldi, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nda soruları cevaplandırdı.
Ancak, şimdiye kadar dinlenenlerden farklı şeyler oldu.
Komisyon başkanı sinirlenip toplantıyı terk etti.
Bir zamanlar, sanık olarak ifadelerini aldığı kişiler onu sorguladı.

Beni, işkencecilikle suçladılar’

Adil Serdar Saçan’a “Kapalı kapılar arkasında ne oldu, içeride niçin yüksek sesle konuşuluyordu?”
diye sordum.
İşte, Saçan’ın anlattıkları:

İçeriye girdiğimde niyetin ne olduğunu anladım.
Albayraklar Grubu’na yönelik operasyon yaptık.
Komisyon Başkanı AKP Milletvekili Nimet Baş, Mustafa Albayrak’ın o dönem avukatıydı.
Beni işkence yapmakla suçlayınca kendisine
‘Madem onun avukatıydın, benim hakkımda DGM’ye niçin işkence yaptığıma ilişkin zamanında suç duyurusunda bulunmadınız?’ diye sordum.
Oraya 28 Şubat için çağrılmadığım belliydi.

O zamanki savcıyı hakimi biliyoruz’

Komisyon üyesi olmayan AKP Milletvekili Harun Karaca’yı getirttiler.
Karaca, benim yürüttüğüm operasyonda Tufan Mengi, Mustafa Albayrak, Necmi Kadıoğlu ile birlikte gözaltına aldığımız kişilerden birisiydi.
2001 yılında, kendilerine işkence yaptığımız iddiasıyla şikayette bulundular.
Savcılık soruşturma yaptı.
Takipsizlik kararı verdi.
Bunlar, takipsizliğe karşı itiraz etti.
Ağır Ceza Mahkemesi itirazı reddetti.
Takipsizlik kararı da kesinleşmiş oldu.

Bu konu konuşulurken, insanları çırılçıplak soyup işkence yaptığımız suçlamasında bulunuldu.
Nimet Hanım’a, kesinleşmiş mahkeme kararını hatırlattım
‘Sayın Başkan, siz hukukçusunuz, karar kesinleşmiş.
Bununla ilgili konuşamazsınız’
dediğimde ‘Biz o zamanki savcıları, hakimleri, mahkemeleri biliyoruz’ dedi.
Ben buraya, 28 Şubat için geldim, başka şeyler soruluyor, gündeme getiriliyordu.

Gözünün içine bakmamı söylüyordu’

Milletvekili Harun Karaca, bana ‘Gözümün içine bak’ diye söyleniyordu.
Ben de
‘Bakıyorum kardeşim’ diye karşılık verdim.
Onlar 10 kişi, ben tek başınayım.
Adeta Engizisyon mahkemesinde yargılama yapılıyor.
Sordukları soruların 28 Şubat’la ne alakası var?
Harun Karaca’yı gözaltına alındığında hiç görmemiştim.
Sorgusuna katılmadım.
Nitekim kendisi de beni sorguda görmediğini söyledi.

İçeriye girdiğimde AKP Milletvekili, eski Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklı’nın tutumunu da anlatmak istiyorum.
Bana gözünü dikmiş bakarken,
‘Allah işte, görüyorsun ya’ dedi.
Bir zamanlar kendilerine operasyon yapan Emniyet Müdürü’nü sorguya çekmek istiyorlardı.
Böyle şey olur mu?

Harun Karaca konuşmasını sürdürürken, Komisyon Başkanı Nimet Baş, ‘Ben, Harun Karaca’nın işkence gördüğüne ilişkin sözlerine inanıyorum.
Albayrak’lara da işkence yaptınız, ben onların avukatıydım’ diyor.
İşkence olmadığına ilişkin kesinleşmiş yargı kararına rağmen, adeta bunu tanımadığını belirtiyor.
Yargı kararını tanımayan hukukçu olur mu?

Ben de ‘Aynı zamanda hukukçu bir insan olarak yargı kararını tanımayan hukukçu olunmasından utanırım’ dedim.
Karşılıklı olarak konuştuk.
Nimet Hanım da, bana sert söylemlerde bulunduktan sonra
‘Tarafsızlığımı yitirdim, ben gidiyorum’ dedi ve çekip gitti.

Şunu belirteyim, o dönem davaları açılanlardan bazıları milletvekili olduğu için davaları durdu.

Bağırırım, ben milletvekiliyim’

MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri, belediyede operasyonu geciktirmekle delillerin karartılmasına neden olduğumuzu öne sürdü ve bana bağırmaya başladı.
Ben de ona sesimi yükselttim.
Bana
‘Burası polis müdürlüğü değil’ deyince ‘Ben de polis müdürü değilim.
Bana bağıramaya da hakkınız yok’
karşılığını verdim.
Yeniçeri,
‘Bağırırım, ben milletvekiliyim’ dedi.”

Hukukçu, eski emniyetçi Adil Serdar Saçan, kendisine 28 Şubat döneminin sorulmadığını, orada bir zamanlar “şüpheli” olarak gözaltına alınan ve şimdi milletvekili olanlarla yüzleştirme yaptırıldığını söylüyor.
Bu durum ve tutum komisyonun kuruluş amacına gölge düşürmüyor mu?
Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un “Kendilerini sorgu makamı olarak görüyorlar” diye gitmeme gerekçesini haklı kılmıyor mu?
--
Buyuk hedefimiz, milletimizi en yuksek medeniyet seviyesine
ve refaha ulastirmaktir.

K.Ataturk

Ey mutsuzlar!

Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.
Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,
sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!
Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.
Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.
 
Bertolt BRECHT
Ben,Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,
hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - -
1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi :
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir.

ISKILIPLI ATIF 
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

- - - - - - - - - - - - - -
Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder