24 Ekim 2011 Pazartesi

[Oraj-69][2011/10/25] HABER BİR SAVAŞ FAALİYETİDİR / ÜÇ GAZETE BAŞLIĞI...


ÜÇ GAZETE BAŞLIĞI...


ÜÇ GAZETE BAŞLIĞI...
24.10.2011  


"Hazırlanması, izlenmesi,
okunması dahil,
haber başlıbaşına
bir savaş faaliyetidir.
Her vatansever,
televizyon haberleri izlerken,
gazete başlıkları,
köşe yazıları okurken
zihnen uyanık olsun"
 
 
 
 
 
 
ÜÇ GAZETE BAŞLIĞI...


TÜRK adını, bir etnik grup adı derecesine indirerek zaman içinde devleti ve milletiyle resmen yok etmenin yolu olarak mutabık kaldıkları sivil anayasa kod adlı suikastin nasıl maddelenip ambalajlanacağı üzerine kendi içinde müzakereler yürüten AKPKK Şebekesinin silahlı kanadı PKK'nın -tam da devrimci Lider Kaddafi'ye yönelik "kaset operasyonu"na* denk gelen- 18-19 Ekim tarihleri arasında tertiplediği saldırıların, 20 Ekim sabahı İşgal Medyası mensubu güya üç "farklı" gazetenin manşet ve alt başlıklarına hemen hemen aynı üç yansıyışı


Star: "Alçaklığın Zirvesi. Teröre inat Sivil Anayasa!"
Taraf: "Savaşa Aşıklarmış! Her şeye rağmen Anayasa. Girdiğimiz yoldan dönmek yok!"
Akit: "Sivil Anayasa İstemeyenler İş başında!... Şeytanlar Kudurdu!... Sivil Anayasadan geri adım yok!"



18-19 Ekim Saldırılarının, iyi bir şey olduğunu propaganda ettikleri "sivil anayasa" kod adlı suikasti önlemek isteyen "kötü güçlerce" yapıldığı hükmünde birleşip paslaşan bu üç "farklı" ama aynı gazetenin yakın geçmiş itibarıyla, özellikle Türk Ordusuna yönelik Ergenekon tertibinin başladığı günlerden bugüne kullandıkları başlıklara ve köşe yazılarına bakıldığında;

...Türk adından, İstiklal Savaşı mirasından ve Türk Ordusundan ölesiye nefret eden;


...batı sömürgeciliğiyle savaşan vatansever liderlere, Mustafa Kemal'den, Saddam'a, Kaddafi'ye, "baskıcı, milliyetçi, jakoben diktatör bozuntuları" diye saldıran;

...bu liderler vatanlarını savunurken şehit düştüklerinde, "
Oh olsun! Diktatör bozuntusu layığını buldu! Halay çektim, kandil-helva dağıttım, şampanya içerek zevkle seyrettim!" diye alkış tutup, tezahürat yapan;

...o ülkelerin kapılarını yağmacı haçlı sürülerine içerden açan nankörleri "kardeş, mağdur, din kardeşi" kabul eden;


...önce Allah'ın sonra milletin olan mülkün, millet yararına millileştirilmesini "Gereksiz İstiklal Savaşı yıllarından miras zulüm uygulamaları, tek parti zorbalığı, Saddam BAASÇILIĞI, İttihatçı kafası" olarak gören, ama milletin elinden gasp edilip çalınarak yabancılara ve yandaşlarına peşkeş çekilmesini "küresel mütedeyyin ileri demokrasinin evrensel gereği" deyip alkışlayan;

...vatan, vatanseverlik, bağımsızlık ve devlet kurumu kavramlarına yabancılaşmış, vatan hissinden yoksun, (batının doğuya kurduğu tuzak olarak) sefil toplumcu yoz bir iç dünyanın dışa vurumu tek bir üst-siyaset çizgisine bağlı oldukları görülüyor.


Dolayısıyla, bu kadar "içten" bir üst-siyaset dilinde birleşerek aynılaşan bu üç "farklı" gazetenin, 18-19 Ekim Saldırılarına aynı tavrı almalarında ilk bakışta şaşılacak bir yan bulunmuyor.


Fakat yukarda bu çizginin tezahürü olarak sayılan tavır alışların, "sivil anayasacılar" ayrımına dahil edilebilecek hemen herkes gibi, AKPKK Şebekesinin sadece dalavereci sivil AKP kanadınca değil, eli silahlı PKK kanadınca da dile getirilip, paylaşıldığı göz önüne alınırsa; söz konusu üç "farklı" ama bir hayli aynı gazetenin, 18-19 Ekim Saldırılarına karşı aynı menfi tavırda birleşirken, bu karşı çıkışlarını, söz konusu saldırıların "sivil anayasaya karşı yapılmış olması" sebebine bağlamalarıyla, her üçü için de, aynı anda, "hem öyleyim, hem böyle; hem ne öyleyim, hem de ne böyle" olmak gibi tuhaf bir durum çıkıyor ortaya.

AKPKK Şebekesinin katakullici sivil kanadı AKP, TÜRK adını, bir etnik grup adı derecesine indirerek zaman içinde devleti ve milletiyle resmen yok etmenin yolu olarak sivil anayasacılığında çok içten.


Farklı ama basbayağı aynı üç gazete de "sivil anayasacı"

Ama öte yandan 18-19 Ekim Saldırılarını gerçekleştirdiğini, deriniyle, sığıyla inkar etmeyen PKK'da, TÜRK adını, bir etnik grup adı derecesine indirerek zaman içinde devleti ve milletiyle resmen yok etmenin yolu olarak mutabık kalıp, nasıl maddelenip ambalajlanacağı üzerine, müzakereler yürüttüğü bu "sivil anayasacılık" suikastinde, en az müzakere ve siyasi maksat ortağı AKP kadar ısrarcı.


Bu kanadın;


1- Ayrı bir millet değil, Türkiye'de Türk Milletinin, Irak ve Suriye'de Arap Milletinin, İran'da Fars Milletinin bir parçası olduğumuzu kabul ediyoruz.

2- AB-D ve AKP hesabına, Sevrci sivil anayasa suikastinin tetikçiliğinden vazgeçiyor, tek devlet, tek resmi dil, tek vatan, tek millet, tek bayrak esaslarını benimsiyoruz.

3- Esas düşmanın Irak'ın kuzeyindeki kukla yapılanmayı kuran, Libya'ya saldıran, Suriye'yi karıştırmaya uğraşan batı sömürgeciliğiyle, işbirlikçi taşeronları olduğu tespitini yapıyoruz.


...şeklinde köklü bir tavır değişikliği ilanı yok. Olmuş olsa zaten saldırılar gerçekleşmezdi veya esas düşmanı hedef alırdı; dolayısıyla saldırılar, iki kanat arasındaki siyasi maksat ortaklığının bozulduğu anlamına gelmiyor, birbirlerine atıp-tutsalar da ortaklık devam ediyor.

Siyasi maksat ortaklığı anlamında AKPKK Şebekesi devam ettiğine, ancak son saldırılar da bir vakıa olduğuna göre, bu saldırıların "sivil anayasa bozgunculuğuna" değil karşı olmak, "
şebekenin siyasi maksat ortaklığı bu kadar gözler önünde oldukça, Türk Milletine ölümcül sivil anayasa hapını şifa niyetine yutturmanın mümkün olamayacağı" tespitinden hareketle, Türk milletini, "bunlar meğer birbirlerinin düşmanıymışlar, böyle bir şebeke yokmuş" diye düşündürtüp, o bozgunculuğu kabule alıştırmak üzere, "PKK'nın, komuta kademesi AKP'nin siyasi iradesine bağımlı orduya, dolayısıyla AKP'ye görünüşte biraz yenilmiş gibi algılanacağı bir manzaranın elde edilmesiyle sınırlı ayarlama faaliyeti" kabilinden, zımnen danışıklı bir savaş aşamasından geçme uygulaması kapsamında gerçekleştirildikleri çok açık.

Farklı ama AKPKK'nın dalavereci sivil kanadının borazanı olarak aynı üç gazete, kendileri gibi "sivil anayasacı" olan PKK'nın "sivil anayasa bozgunculuğuna" yolu açmak üzere gerçekleştirdiği saldırıları, hem desteklemek, hem de zımnen danışıklı savaş aşaması icabı, Türk Milletince, PKK yanlısı olarak algılanmayacakları bir dille duyurmak durumundalar ama aynı siyasi maksadı paylaştıkları örgüt, o maksattan vazgeçmedikçe, vazgeçtiğini ilan etmedikçe, mantıken mümkün değil.


O halde geriye, mantığı bir tarafa bırakıp, 
bir siyasi maksadın silahla dayatılmış olmasını, silahın ardındaki iradenin, saldırıları gerçekleştirirken zihninde bulunan siyasi maksattan, o saldırıları gerçekleştirdikten bir gün sonra birden vazgeçip, tersini savunmaya başladığının delili olarak göstermeye çalışmak gibi, aptallamasına deruni bir sinsiliğe kalkışmak kalıyor ki, derin NATO sivili, farklı ama tıpa tıp aynı üç gazetenin, 20 Ekim sabahı, söz konusu saldırılara "karşı çıkıyormuşçasına, karşı çıkmayarak destek olan" başlıklarla yapmaya çırpındıkları tam da budur.


23 Ekim 2011-A.Y. Ajans
 


-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder