Abdullah Gürgün
Bir başka ülkenin liderini öldürtmek ABD için yeni bir olay değil, Baba Bush da Saddam Hüseyin’in sarayını bombalatmıştı. Irak liderini öldürmeyi oğul Bush başardı.
Allende’yi anımsıyoruz. Castro’yu öldürme denemelerini biliyoruz.
Nobel Barış Ödülü sahibi Obama da kariyerine Amerikan vatandaşı al Awlaki cinayetiyle başlamadı mı? Yemen Savunma Bakanlığı'na göre, ABD doğumlu din adamı Anwar al-Awlaki 30 Eylül 2011 Cuma günü sabah ABD Merkezi İstihbarat Dairesi tarafından kuzey Yemen'de düzenlenen bir insansız hava aracı saldırısında öldürülmüştü. ABD Başkanı Barack Obama Awlaki'nin hedef alınması yönündeki bir talebe Nisan 2010'da onay vermişti.
Kaddafi, ABD ve AB çıkarları için NATO ve BM kullanılarak öldürüldü. Tetikçi bunlardan mıydı yoksa hain bir kiralık katil miydi, önemli değil. Ancak şu kesin ABD Başkanı Ronald Reagan 1986 yılında Kaddafi’nin öldürülmesi emrini vermiş ve Libya liderinin konutunu bombalatmıştı. O gün başarılamayan cinayetin bugün Obama tarafından başarıldığı görülüyor..
Ve biz antiemperyalistler şimdi sömürgeciliğe karşı büyük bir mücadele vermiş lider Kaddafi’nin mezarı üstünde ve her yerde zafer dansları yapılmakta olduğunu büyük bir üzüntü ile görmekteyiz. İsveç medyasına bakıyoruz. Gazeteciliğimizden utanıyoruz. İsveç’in insancıl (!) gazetecileri, sömürgeciliğe karşı büyük bir zafer kazanmış Libya halkının alnına kapkara bir leke süren, katil güruhla kolkolalar. Ya Libya halkı?!. Bir halk özgürlüğünü bu denli şerefsizce ve kolayca mı satacaktır? Neler bekliyor Libya halkını?
Yalnız AB, ABD, NATO değil BM’in gerçek yüzü de apaçık ortaya çıkmıştır. BM’in 1973 sivil halkın korunması kararı nerede? Hani sivil halk bombalanmayacaktı?!. Bingazi, Ben Valid, Sirte ve diğer kentler günlece bombalanmadı mı? Uluslararası birliklerin bir ülkede çatışan gruplardan birindan yana olması BM tüzüğüne aykırı değil mi?
NATO’nun kendisinin verdiği bilgiye göre, 31 Mart 2011 tarihinden bu yana NATO uçakları Kaddafi taraftarlarına karşı tam 26 089 saldırı gerçekleştirmiş.
İsveç de uçaklarıyla katıldı savaşa. İsveç’te de bizdeki birçok ”sol” grup gibi İsveç’in parlamentoda temsil edilen Sol(!) Partisinin yeni başkan adayı Hans Linde İsveç Meclisi’ni sivillere birşey olmayacağı konusunda ikna etmede çok zorlandıklarından şikayet etmişti.
Kaddafi şehit olunca, İsveç Başbakanından bu sözde solculara dek hepsi İsveç’te de tamtam danslarıyla coştular.
Cinayet tek kişinin işi değil, çete işidir. Çete reisi ABD’dir.
Kaddafi’yi Amerikan askerleri öldürdü
İsveç Bağımsız Gazetecier Derneği’nin yayın organı Nyhets Banken’de (Haber Bankası) çıkan bir habere göre Kaddafi’yi Amerikan askerleri öldürdü.
Haber aynen şöyle:
Hillary Clinton’un Trablus’a yaptığı ani ziyaret sonrası onunla gelen özel birliklerin bazıları orada kaldı ve Muammer Kaddafi’yi ortadan kaldırdı.
Hillary Clinton’un Trablus’a yaptığı ani ziyaret sonrası onunla gelen özel birliklerin bazıları orada kaldı ve Muammer Kaddafi’yi ortadan kaldırdı.
Rus argumenti.ru sitesinin yazdığına göre, Clinton’un Trablus’a yaptığı son ziyaret sırasında yanında ABD Navy SEAL’ine bağlı 3. Ve 6. Ekiplerden askerler vardı. 3. Ve 6. Ekipler Special Command (SOCOM) emrindeydiler. Özel bir C-130 E Herkül uçağıyla geldiler. Clinton’un ziyareti sırasında havaalanında konuşlandılar. Clinton muhafızlarıyla ayrıldı ama uçak ayrılmadı ve 20 – 21 ekime dek kaldı.
Argumenti’nin haber kaynağına göre, 3. ve 6. ekipler Clinton ayrılınca Sirte’ye gittiler.
Grupta elektronik savaş yürütme ve karadan uçaksaldırısı komuta etme uzmanları vardı. Elektronik savaş uzmanları Kaddafi’yi kentten çıkarmak için bir operasyon yaptılar. Öteki ekip ise Kaddafi ve korumalarından oluşan üç araca uçak saldırısı düzenledi. Başka bazı gruplar diğer yolları tuttular.
Kaddafi’nin yaralarının ölümcül olduğu anlaşılınca isyancılara teslim edildi.
Argumenti, İngiliz askeri uzman Peter Benchley’i kaynak gösteriyor. O da ABD Savunma Bakanlığı içinde kaynakları olduğunu söylüyor.
( Kaynak: http://www.nyhetsbanken.se/news/view.asp?ID=843 )
Clinton: ”Geldik, gördük, öldü”
Haberin ne denli doğru olduğunu zaman daha iyi gösterecek.
Kaddafi'nin yakalanıp öldürüldüğü haberi Clinton'a Kabil ziyareti sırasında röportaj vermeye hazırlanırken gelmişti.
Konuyla ilgili haberi telefonundan okuyan Clinton, alaycı biçimde Amerikanca bir ”wooov” çekerek tepkisini göstermişti. Sanki şaşırmış gibi. Önce haberin doğrulanmadığını söyledi. Daha sonra, söyleşi arasında gazeteci sorunca, pek mutlu sırıtarak kulaklarına varan ağzından, şu sözler döküldü:
"We came, we saw, he died (Geldik, gördük, öldü)".
Türkçesi:
”Geldik, gördük, öldürdük!”
www.harbigazete.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder