7 Ekim 2011 Cuma

Şok şok şok... Bak sen şu Atatürk’ün yaptığına!

Meğer Atatürk kurucusu olduğu devletin ilk anayasasını kotarırken önemli bir ihmal yapmış.
Napmıış?
Atatürk milliyetçiliğine bağlılık kavramını anayasada belirtmeyi ihmal etmiş.
Tamam işte elimiz  rahatladır.
Milliyet, milliyetçilik diyince kendi anladığımıza göre, bütün müslümanları bir millet sayabiliriz.
Türklük mü, o tüüü kaka..
Misal, Müslüman milleti.
Nasıl oldu mu?
Valla olsa da, olmasa da biz koduk.


Bak sen şu Atatürk'ün yaptığına!

Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Özlem Toker, AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "Büyük önder Atatürk'ün hazırladığını temel alacağız" diyerek işaret ettiği 1924 Anayasası'yla ilgili şöyle bir "tespit"te bulunuyor:
"'Büyük Önder'in hazırladığı anayasa metni'nin, öyle iki 'eksiği' var ki, yakın gelecekte hararetli tartışmalar ve 'kırmızı çizgiler'in tam da kilidini oluşturacak:

-İlk 'eksik': 'Atatürk milliyetçiliğine bağlılık' 1982 Anayasası'nın başlangıç hükümlerinde.
Cumhuriyet'in temel nitelikleri arasında saydığı, 'Atatürk milliyetçiliğine bağlılılık', 1924 Anayasa'sında yok."
Tüh, nasıl böyle bir açık vermiş Mustafa Kemal Atatürk!

Kendi hazırladığı Anayasa'ya "Atatürk Milliyetçiliği" diye bir ifade eklediğini düşünsenize!

Bu Atatürk'ten ziyade, kendisini "kurucu lider" olarak konumlandırma gayretindekilerin, "Atatürk'ün yerini alma" sevdalılarına yakışırdı bence!
Ki yine de komisyonlardaki üyeler gözlerini açık tutsunlar, kaşla göz arasında bir satır arasına "Tayyibizm"i sıkıştırıverirler valla...

Böyle bir bahane ile 1924 Anayasası'nın "ideoloji"sinin Türk Milliyetçiliği olduğunu inkâr mı edecekler yani.
İyi de nasıl?
"Milli Mücadele"nin imzası var o metinde!

Toker'in 1924 Anayasası'nda tespit ettiği ikinci önemli "eksik", "Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu'nu v'az" etmemesi...
Bozdağ ve partisinin neyi temel alacağı böylece netleşti!
De...

"Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu"ndan hareketle işgalcilere karşı bağımsızlık savaşı veren, kelle koltukta cepheden cepheye koşan Atatürk, sonraki nesillere "Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir" görevini vermedi mi?
Bu görev bile tek başına "bölünmez bütün" olarak vücut bulan yapının "korunmasını" emretmiyor mu zaten?

Bu tarihi gerçekler, "Ama Atatürk de Anayasaya koymamış kiiiiii" şeklinde, "şark kurnazlığı(!)" ile çarpıtılabilecek gerçekler mi?

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ EN MUTLU GÜN   En mutlu gün en mutlu saat Kurumuş körelmiş yüreğimin bildiği, en büyük umutları gücün ve gururun Hissettiğim, geçip gitti. Güç mü dedim? Evet öyle düşünmüştüm Ama yazık! Çoktan yitip gitti hepsi Gençliğimin hayalleri- Ama boşver şimdi. Ya gurur, ne yapacağım senle şimdi sakin ol ruhum! Belki bir diğer baş devralır Üzerime döktüğün zehri. En mutlu gün-en mutlu saat gözlerimin gördüğü göreceği, En paralk ışıltısı gücün ve gururun Hissettiğim: Ama o zaman çektiğim acıyla Gücün ve gururun umudunu verselerdi, Yaşamazdım o parlak saati tekrar Çünkü onun kanatlarındaydı kara alaşım Ve çırptıkça-bir öz dökülüyordu Öldürmeye yeterli Onu bilen bir ruhu.   Edgar Allan Poe ......................................  Blog sayfam buradad1r: http://o rajpoyraz.blogspot.com/  Gurubuma uye olun: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder