24 Mayıs 2012 Perşembe

Re: [inanc] RE: POLITIK - Moskova Turkiye'yi uyardi


Günümüzde dış politika bir felaket.
Şimdi düşman olduğumuz ülkelerle eskiden de hasımdık.
Ancak, dış politikada dönülen keskin virajlarla yine aynı noktaya bu sefer mecburen geldik.
Ama bu sefer aynı ülkelerle kanlı bıçaklı olduk.

Ülkemiz II. Dünya Savaşı sonrasında kuzu gibi kendine münasip görülen pakta dahil olmuştur.
Kendisine biçilen kadere en ufak direnç göstermemiştir.
O yıllarda da ülkenin Sovyetlere yaklaşması şimdi olduğu gibi suikastler, toplumun terörize edilmesi sonucu darbelerle durdurulmuştur.
ABD ve küresel oligarklarla ilk olarak dans etmeye başlayanlar da, ülkenin adeta uyuşturucu madde gibi borca alıştırılmasına sebep olanlarda, takip eden dönemde ulusal borcun bir çok kez şantaj aracı olarak kullanılmasına sebep olanlarda merkez sağ partiler ve politikacılardır.

Özellikle, Menderes şimdi T.Erdoğanın yaptığı gibi kendini olduğundan çok muktedir görmüş, dış politikada önemli viraj değişikliklerine imza atmıştır.
Koreye askeri birlik gönderilmesini, TSK'nın Suriye batağına sürüklenmesine benzetebilirsiniz.
İktidarının ilk yıllarında yine şimdiki iktidar gibi ABD'den güç almıştır.
Ancak, ülkenin ekonomik olarak büyümesi için gereken finansmanı batıdan bulamayınca Sovyetlerle dans etmek yolunu seçmiştir.
İşte bu virajlardır onun sonunu hazırlayan.
Muhtemelen T.Erdoğan da aynı güzergahtan geçtiği için aynı sona ulaşacaktır.
Tahminim 2012-2013 yıllarını kapsayan dönemde batı muslukları kısacaktır.
Ülkede yaşanan sıkıntılar sebebiyle T.Erdoğan ve ekibi de arayış içine girecektir.
Ve ilk kapısını çalacakları kapı BIRCS paktının duayenleri olan Rusya ve Çin olacaktır.
İşte o zaman siz ülkede yeni bir askeri darbe daha bekleyebilirsiniz.

İşte ben bu yüzden keskin virajlara karşıyım.
Özellikle Amerikayı bulmuş gibi ortaya çıkıp, herşeyin allak bullak edilmesini ayıplıyorum.
Stratejik derinlik ayakları yere basan bir fikir değildir.
Hep dediğim gibi yedi denizde gemi gezdiren, yedi karada asker bulunduran ülkeleri yok saymıştır.
Türkiye'yi hayali ve aşırı düşünceler peşinde maceralara sürüklemektedir.
NeoOsmanlı tam olarak budur.
Tarihin imbiğinden geçmiş, tarihte va halen bilinen bütün ülkelerin kullandığı Çevreleme Stratejisi terk edilmiştir.
Ülkemiz başkalarının yaptığı planlarda aktör olmak zorunda kalmıştır.

Ülkemiz NATO'ya girdi gireli bize ait planları hep başkaları yapmıştır.
Bundan kurtulmak bir yana, bağımlığımızı ve esaretimizi misli misli artıran işler yapılmıştır.

Ülkenin en büyük sorunu olan ulusal borç inanılmaz şekilde artırılmıştır.
Ülkemizin küresel oligarkların parasal operasyonlarına karşı yapabilecek hiçbir imkanı yoktur.
Ülkemizin bütün varlıkları küresel oligarklara çok ucuza devredilmiştir ki, biz buna peşkeş çekmek diyoruz.
Ülkemizde devletin lisansladığı su hakları, madencilik hakları son kertede devredilmiştir.
Üstelik yapılan yasal düzenlemelerle küresel oligarkların şirketlerine uluslararası tahkim imkanı, tıpkı kişisel miras gibi çağlar boyunca devredilebilecek mülkiyetler verilmiştir.
Ülkemiz kelimenin tam diz çöktürülmüş, boyun eğdirilmiş, hatta rüku ve secdeye dahi getirilmiştir.
AKP iktidarı döneminde yapılanlar ne DP, ne ANAP, ne de başka partilerin iktidar dönemine benzememektedir.
Yapılanlar derken, dış borç, dış vesayet, küresel oligarklara boyun eğme, alet olma anlamındaki bütün olumsuzlukları kastediyorum.

İşte olay bundan ibarettir.


On 23.05.2012 16:32, Suat Emiroglu wrote:
 

 
Gunumuzde dis politika iyiydide, Ak Parti oncesinde nasildi?
 
Ermeniyle dusman, Yunan ile dusman, Arap ile Dusman, Bulgar ile Dusman, Rusya ile Dusman, Gurcistan ile Dusman..
 
Birde tali dusmanlarimiz vardi ki tamamen ideolojik olarak dusmandik yani, bunlarla Musluman/Seriatci olduklari icin dusmandik..
 
Iran ile dusman, Pakistan ile Dusman, Afganistan ile dusman, Malezya ile dusman, Endenezya ile dusman..
 
Birde Nato konsepti nedeniyle uzak dusmanlarimiz vardi..
 
Cezayr ile dusman, Cin ile dusman, Somali ile dusman, Sudan ile Dusman, Nijerya ile dusman, vs vs..
 
En iyi Dostlarimiz ise ABD ve ISRAIL idi..
 
ISRAIL ile oyle siki fikiydikki, adamlarin ajanlari bizim istihbarat birimlerimizde oda bile tutmus orda mesai harciyorlardi..
 
Israil'in savas ucaklari goklerimizi egitim arenasina cevirmisti...
 
Dostluklar oyle ziyadesiyle cereyan ediyordu ki, Turkiye'nin icislerine karisip, Musluman orgutler/olusumlar aleyhinde fislemeler bile yapip ideolojik rejim zalimlerinin eline tutusturuyorlardi.. :)
 
Bu Kemalist salaklar ISLAM / MUsluman dusmanligini oyle bir hale getirdiler ki, ISRAIL'in kicinin yalayiciligini her turlu akseri ve ekonomik ihaleleri yahudi sirket ve kurumlara peskes cekiyorlardi..
 
Sirf bu yuzden, 28 Subat post modern darbesini bile yaptilar..
 
Simdi gelelim gunumuz dis politikasina..
 
Oraj Poyraz yerden yere vurdugu dis politkadaki Avrupa ayagina bakalim..
 
Dost ve stratejik iliskilerimizin kuruldugu ulkeler..
 
Bosna-Hersek, Kosova, Arvanutluk, Makedonya, Eski yugoslavya ulkelerinden bir kaci..
 
Kafkasya, Afrika ve ortadogu ayagina bakalim..
 
Iran, Azerbaycan, Kuzey Kafkasya halklari Urdun, Kuveyt, Irak, Misir, Tunus, Libya, Cezayir, Fas, Sudan, Somali, Nijerya...vs.
 
Bu ayakta, Irak, Suriyede vardi, ne yaziki besar esadin iktidar hirsi ve diktatorluklerin birer birer yikilmasi koltuk sevdasinin agir basmasi ve mensubu oldugu ailenin / asiretin, devlet tepesini terketmeye yanasmamasi ve bu konuda depsotluga ve zulme yonelmesi, dostluk baglarini komasina neden olmustur.. Irak'in suriye ile kopan iliskilerden kendinden menkul sii basbakaninin kisisel tepkileri disinda herhangi bir sorun yok asil sorun, PKK olusumunu hala topraklarinda tutmasindan kaynaklaniyor bir turlu bu konuda devlet gibi bir devlet durusu sergilemekten uzaklar.. IRAN ise, bolgede Turkiye'yi rakip olarak gorerek, tek basina at kosturmanin telasesi icinde, SURIYE'de yasanan insanlik dramina seyirci kalmasi nedeni ile Turkiye aralari limonilesti.. Buna nazaran, Suriye, Iran, Cin, Rusya, gibi ulkeler, NATO'nun bu kadar burunlarina kaar dayanmasina pekte hos karsilamiyorlar..
 
Bu dis poltika, mikro ve makro olarak konuya yaklasildiginda, MAKRO planda, NATO semsiyesi disinda kalan tum devletler kendilerinin dislanmis ve ayrimlastrilmis olmasindan kaide ile kendi aralarinda musterek stratejik ortakliklar ve iliskiler gelistirmesi normaldir. Haliyle, bu planda, nato ulkelerine yonelik kismi bir iliski sogumasi yasamalari ve yasatmalari en dogal sebeplerdir. Birde bu cografyada mikro planlar yani devletlerin sahsi kendi cikarlarinin soz konusu oldugu menfaat catismalari vardir. IRAN ve Turkiye, yeni Islam uyanisinin lider ulkesi olmak icin mucadele ediyor.. IRAN siiligin vermis oldugu azinlik olgusundan biraz daha agresif ve hircin sekilde konulara yaklasim sergileyebiliyor. Turkiye ise, Ehli Sunnet itikadina haiz yani Sunni toplumlara en buyuk etkin bir devlettir. Bir cok Sunni toplumun oldgu devlette Turkiye sevgisi bolca goruldu duyuldu ve hala yasanmaktadir.. Iranin Turkiye karsi nahos pozisyona girmesinin sebeplride bu yuzdendir..
 
Turkiye, Eski kemalist dis politik masalarini ulkenin dis politika yapisindan sokup atmistir. Yurtta sulh cihanda sulh, anlayisi, kemalistlerce bize dokunmayan yilan bin yasasin anlayasiyla ozdelestirildigi icin, disa kapali, komsularina kicini donmus, daima guclu ve muktedir devletlerin poposuna yapisan asalak bir dis politikaya evrilmisti.. Bu Turkiye'yi kisiliksizlestirmis, soyutlastirmis, himbil, miskin bir Turkiye haline getirmisti..
 
AK parti iktidari ile birlikte degisen dis politkamiz sayesinde, TUrkiye kendi kendine mustakil, yetebilen, mikro olcekte kendi inisiyatifi ile planlar projeler yapan, makro olcekte, anlasmalarin ve taraf oldugu sozlesmelerin zorunlulgu nedeniyle, en asgari zararlar olabilecek projeleri oneren ve bu projelerin yurutulmesi icin buyuk bir baski kurabilen, yeri geldiginde porojeleri hayata gecirilen, yeri geldiginde kismen projelerin yumusatilmasini saglatan sozu dinlenebilir, saygin, muktedir, guclu bir devlet haline gelmistir...
 
Bu donusumu farkedemeyenler, ya kordur, sagirdir aptaldir..
 
yada su katilmamis, AK parti dusmani kin ve nefret sahibi salaklardir..
 
Bu su demektir degildir, dort dortluk bir dis politika anlayasimiz vardir. Hayir boyle bir iddiam yoktur. Ama hic bir dis politikamiz yoktur, poktur, pusurdur, cokmustur diyen salaklara bir yanit vermek icin bunlari yazdim..
 
 
Ya yasananlari dogru analiz edemeyecek kadar ebleh, embesillerdendirler yada islerine geldigi gibi analiz ederek bir sekilde Ak partiye cakmak isteyen, CHP'li, yada vesair partli ideolojik militanlardir...
 
 
Can IKIZ cok guzel sekilde dis politikayi, disarda duran bir kisi nazariyla ozetlemis yorumlamistir.. Ki, Can IKIZ, ak parti taraftari bir kiside degildir. Ben Ak parti traftari bir kisi olarak Can IKIZ'in yorumunu benim aktardigim yorum ile eklemleyerek bir sonuc cumlesi yaparsak..
 
BU bolgenin dinamikleri her zaman degiskendir. Bugun boyledir yarin baska turludur. Bu bolgede ayakta duran saglam bir dis politika gutmek istiyorsaniz bugunun dusman gorduklerinizi yarin dost olarak gormeyi kaldirmak (planlamak/ongormek) zorundasinizdir.. Cunku biz bu bolge toplumlariyiz. Gidecek baska yerimiz yok.! BU su demektir, ISRAIL ile belkide dostluk kurulabilir. Ta ki ISRAIL Turkiye'nin islami kimligine ve Musluman topluluguna saygisini deklare edip, egilip, saygida kusur ettik agam pasam diyip, OZRUNU dileyip bundan sonra musluman ve Islam dusmani REJIM militanlarina karsi espiyonaj yardimda bulunmayacagina soz verdigi takdirde. Israil ile dostlugumuzu tekrar insa edebiliriz :)) Rusya ile bolgesel kisitli iliskiler ve anlasmalar yaptik.. Eski Turkiye olsa NATO nederi ABD ne der, ISrail ne der derdik.. Simdi Dis politkamiz tamamen olmasa bile artik kendi ayaklari uzerinde durabilen pozitif OZGUR bir politkaya dogru yol almaktadir. BU tamamen OZGURLUGE gelirsek, asla OZGUR olmadik ki derim. MUstafa Kemal Ataturk zamaninda dis politkada OZGUR sonraki zamanlarda da degildik... Simdide degiliz. Hic bir ulke DIS politikada Tamamen OZGUR degildir. ABD bile degildir.. Ama ABD'nin gucu var... GUC zoruyla istedigini yapabiliyor.. Bu ayri..!
 
Saygilar Selamlar
 
Suat
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

To: SiyasetMeydani@yahoogroups.com
From: cimcime@neomailbox.net
Date: Tue, 22 May 2012 11:28:44 +0100
Subject: [SiyasetMeydani] Re: [UNITED-TURKS] POLITIK - Moskova Turkiye'yi uyardi




Arkadaşlar,
Türkiye'nin dış politikası gerçekten çok kötüdür.
Neden kötüdür, neler yapılmalıydı, neler yapılmamalıydı?
Biraz açmak lazım.

Çevreleme stratejisi iyi bir stratejidir. Türkiyenin geleneksel dış politikasıdır.
Tarihte Osmanlı'da, Selçuklu'da, Bizans'da bu stratejiyi yürütebildiği ölçüde başarılı olmuştur.
Bu anlamda hasım ülkeler müttefik ülkelerler çevrelenmelidir.
İran Afganistan, Pakistan, ve diğer Arap ülkeleriyle çevrelenmelidir.
Suriye ve diğer Arap ülkeleri İsrail'le çevrelenmelidir.
Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkeler müttefik sayılıp hasım Arap ülkelerini çevrelemek gerekir.
Yunanistan, Bulgaristan diğer bütün Balkan ülkeleriyle çevrelenmelidir.
Hasım ülkelerle ilişkileri dondurmak değil tam tersine yoğun ticari ilişkilerle husumeti yumuşatmak gerekir.
Ülkemiz ana karasında yapılacak bütün savaşları kabul etmemek gerekir.
Sıcak çatışmaları sadece arkabahçe sayılan alanlarda kabul etmek gerekir.
Suriye'yle girişilecek bir çatışmanın ülkemize politik, ekonomik bir kazanımı yoktur.
Suriye'yle girilecek sıcak bir çatışma ülkemizi kuzeyden de rahatsız eder.

Zaman ülkemizin lehine çalışmaktadır.
Savaşsız geçen her yıl ülkemiz büyümektedir.
Bitimiz kanlanmakta, sesimiz daha gür çıkmaktadır.
Ülkemiz dış politik zıtlaşmalarda olabildiğince sorunları buzdolabına atmalı, sıcak çatışmadan kaçınmalıdır.

Bunun için savaşmadan kazanabilecek kadar güçlü ordularımız olmadır.
Caydırıcılık TSK'nın en önemli gücüdür ve hep öyle olmalıdır.
Savaşarak zafere ulaşmak bizim için en son seçenektir.
Caydırmak ise esastır.

Ülkemiz küresel güçlerin paylaşım sofrasında batı paktına bıraktığı bir ülkedir.
Ancak stratejik anlamda Türkiye'nin yeri Rusya'nın yanı olmalıdır.
Rusya'yla husumet yaşamak ülkemizi Türk Cumhuriyetlerinden koparmaktadır.
Rusya'yla husumet yaşamak ülkemizin sınır bütündüğünü daha doğrudan tehdit etmektedir.
Unutmayın ki, Rusya'yla hem deniz, hem kara sınırımız vardır.
Rusya'yla beraber Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerimiz güçlendikçe zaman lehimize çalışır.
Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ve siyasi entegrasyonu mümkün olur.

Rusya'yla husumet geliştirdiğimizdeyse tıpkı soğuk savaş yıllarında olduğu gibi Türk Cumhuriyetlerinden koparız.
Böyle bir kopuş durumunda zaman aleyhimize çalışır.
Batı dünyası içinde assimile oluruz.
Türkiye batı ve islam alemi arasında yalnız ve kararsız kalır.
Ülkemizin en büyük sorunlarından biri de Anadolu coğrafyasında yalnız kalmasıdır.
Doğal paktlarımız yoktur.
Kolayca manuple edilebilir bir durumdayız.
İçinde olmayı hayal ettiğimiz batı dünyası tarihsel anlamda hasımdır.
2100'lü yıllarda dünyada 250 milyonluk nüfusun altında kalmış coğrafyaların politik anlamda stabil kalması mümkün değildir.
Bu anlamda Hindistan, Çin, AT, Brezilya, K.Amerika Birliği gibi ekonomik momenti güçlü ülkeler ve birlikler politik istikrarlarını koruyabilecektir.
Türkiye İslam Alemine ait değildir, olmamalıdır, böyle bir hayal kurulmamalıdır.  Çünkü İslam alemi denilen halklar çıkmaz yoldadır.
Türkiye batı alemi içinde de değildir. Ülkemiz batıya gerçek anlamda asla entegre olamayacaktır. Batı her zaman ülkemizi salt bir pazar olarak görmektedir.
70 milyonluk nüfusumuzla geniş kültür birliklerinin arasında kaybolup gidebiliriz.

İran'ı halen rejimi sıkıntı verse de, İran'ı bir Türk devleti olarak düşünmek daha doğru olacaktır.
İran'la asla sıcak çatışmaya girmemeliyiz.
İran'ın başına gelecek kötülükler aslında orda yaşayan Türklerin başına gelmiş olacaktır.
Türkçe konuşan milletlerle aramıza asla husumet sokmamalıyız.
İran Irak savaşında ölen birbuçuk milyon insan aslında büyük oranda Azeri Türküydü bunu bilin.

Bizim stratejik olarak gerçek yerimiz Rusya'yla beraber dünyada Türkçe konuşan bütün ülkeler ve milletlerin yanı olmalıdır.
Bu gruptan olan ülkelerle ya da onların müttefikleriyle sıcak çatışmaya girmekten kaçınmalıyız.

Biz batı ülkeleri arasında bir ayrık otuyuz. Bunu bilin.

Ekonomik anlamda batılı oligarkların ülkemizdeki yerel işbirlikçileri yoluyla boynumuza taktığı prangadan bir an önce kurtulmalıyız.
Borç ülkemizin, ve halkımızın esaret zinciridir.
Ülkemiz batının fasonsucu, pazarı, hizmetçisi olmaktan kurtarılmalıdır.
Ülkemiz marka satan bir ülke haline getirilmelidir.

Ekonomik anlamda bütün sektörlerden çok ihracata dayalı silah sanayiine kaynak aktarılmalıdır.
Bu sayede ordularımızı daha ucuza ve yüksek teknolojiyle donatma imkanımız olacaktır.
Ülkemiz bir barış bölgesinde değildir.
Her sene turizmimizi, ekonomik faaliyetelerimizi köstekleyen dış politik gelişmeler olmaktadır.
O halde ordularımızın donatılması, ekonomide sektörel tercihler, dış politik durumuzla uyumlu olmalıdır.

Ülkemizde liberal ekonomik düzen olmalıdır.
Ancak bu küresel oligarklara ülke kaynaklarının peşkeş çekilmesi şeklinde olmamalıdır.
Devlet Türkiye'de en büyük ekonomik aktör olarak iç ve dış oligarklara karşı halkı koruyacak güçte olmalıdır.
Devlet sadece halkın yanında olduğunda devlet olarak anlam taşır.
Aksi her durumda sömürücünün aracı olduğundan böyle bir devletle mücadele etmek haktır.

Demokrasimiz küresel ve yerel oligarkların satın alamayacağı şekilde tahkim edilmelidir.
Demokrasi için arzularıma en çok yaklaşan örnekler ise İskandinav ülkelerinde mevcuttur.

Stratejik tercihleri iyi yapmalı ve taktik hareketlerin temel stratejiyle uyumunu korumaya dikkat etmeliyiz.
Dış politika özellikle bölgemizde bataklıkta yürümek gibidir.
Dış politik hareketlerimizi yoklayarak, yumuşak hareketlerle yapmalıyız.
Her adımımızı tek tek, zemini yoklayarak, zemini sağlam gördüğümüzde bir sonraki adımı atarak yapmalıyız.
Ani ve keskin tavır değişikliklerinin sonuçlarını tahmin etmek mümkün değildir.

Aksi halde Suriye, Ermenistan,  Yunanistan, Irak ve İran'da olduğu gibi
kah başımıza taç ederiz,
kah dötümüze tıkaç.
Dış politika bu kadar keskin dönüşleri kaldırmaz.

Dış politikamızda son yıllarda neyin hatalı, neyin yapılmaması gerektiğini zaten Suriye, Ermenistan,  Yunanistan, Irak ve İran'da yaşanan virajlar bize kabak gibi kendini göstermektedir.
Bu ülkelerin hepsinde de ortak olarak aynı hatalar yapılmıştır.

ABD zorlamasıyla Komşularla Sıfır Sorun olarak ambalajlanmış bir politik manevra yapılmıştır.
Ancak yapılan manevranın geleneksel Çevreleme Stratejisiyle yarattığı çelişkiler evvelce kurulmuş olan ittifakları zedelemiştir.
Bu gün itibariyle Afganistan ve Pakistan daha stabil, daha dost, daha müttefik değildir.
Hindistan ki, o da denklemin içindedir ve İran'la olan ilişkilerimizin bu iki ülkeden bağımsız olduğunu sanmak bir Dışişleri bakanı için gerçekten büyük ahmaklıktır.
Aynı şekilde Suriye ve Filistin'le olan ilişkilerimizin İsrail-ABD etkileşiminden bağımsız olduğunu sanmak da ayrı bir dangalaklıktır.

Son olarak, dış politikamız temel stratejiden yoksundur, anlıktır, kontrolü tamamıyla ABD etkisindedir, milli değildir, sünni cemaatçidir, halkçı bir bakış taşımamaktadır, küresel oligarkların menfaatleri penceresinden bakmaktadır.
Sürekli bocalamalar, istikrasızlıklar ve kararsızlıklardan dolayı ülkemiz kayalıklara doğru sürüklenmektedir.

Yapılması gereken milli ve halkçı bir bakışla, Çevreleme Stratejisini güncellemek.
Sıcak çatışmalardan uzak durmak.
Askeri caydırıcılığı en üst seviyede tutmak.
Ekonomik büyümeyi sürdürmek.
Müttefik olarak belirlediklerimiz başta olmak üzere hasımlarımızla dahi ekonomik ilişkileri yoğunlaştırarak sürdürmek.

Saygılar


On 22.05.2012 03:29, Can Ikiz wrote:
 
Aziz Dostum,
 
Tam tersine Ruslar soguk savas zamaninda konvansiyonel silahlarla yapilacak bir savasta NATO`nun canina okuyacak gucteydiler. Simdilerde gecim derdine dustuler. Ruslar stratejiyi Amerikalilardan cok daha iyi bilirler, oyle ha deyince postal ayakta Akdeniz`e gelicek degildirler, bunun bir bedeli olacaginin hesabi kitabini coktan yapmislardir. Bir tek Lazkiye icin Akdeniz`e inmek ama bunun karsiliginda kendi tum guney sinirlarinda basliyabilecek bir yangina sebebiyet verebilme endisesine sahip olabilmekte var.
 
Bizim guneyimize gelince: sayin Poyraz diyorki ona dokunma buna dokunma. Tamam da devlet olarak muhatap alinabilecek karsimizda kim var? Suriye mi devlet, Lubnan mi devlet, Irak mi devlet? Bunlarin hepsi Iran`in bolgedeki uzantilari; iste kacirilan iki Turk gazeteci olayinda da gorduk muhatap alinan taraf Suriye devleti(?) degil Iran idi. Sonuc degismez. Karsimizda israil bahanesi ile surekli kendini gelistiren buyuk Pers imparatorlugu hayalini hic kaybetmemis Islam`da Sii liderligine oynayan bir Iran var ve bolgede kendine gordugu tek rakip Turkiye, biz istesekde istemesekde bu karsilasma bir sekilde olusacak. Sorun bu kapimanin ya onun sectigi yer ve zamanda olmasi ki bu ona avantaj kazandirir yada bizim sectigimiz yer ve zamanda olmasi.
 
Bolgenin bize dayattigi politikalar bu, Turkiye`de Hollada`nin, Luxemburg`un oldugu bolgede olsa hic sorun olmaz, hatta tel orgulerle mayin tarlalari ile cevrili sinir hatlari yerine sokaklarla caddelerle felan ayrilmis sinirlarimiz olurdu. Fakat ne yazik ki oyle degil.
 
Amerika`nin hali hazirda var oldugu Akdeniz`e Rusya kolay kolay inemez. Rusya`nin toprak altinda kaynaklar varmis yokmus baska hikaye, bir halta yaramaz. Toprak alti kaynagi bir ise yarasa Dunya`nin Afrika ve Guney Amerika ulkeleri tarafindan yonetilmesi lazimdi, tam tersine bu ulkeler dunyanin en zavalli ulkeleri. Onemli olan kaynak degil, muhendisini iyi kullanbilme kabiliyetinde yatar, buda su an icin Amerikalilar`da var. Kimse kusura bakmasin...
 
 
 
 
Saygilarimla
Can Ikiz
 
From: peak <peak66tr@gmail.com>
To: UNITED-TURKS@yahoogroups.com
Sent: Monday, May 21, 2012 2:42 PM
Subject: RE: [UNITED-TURKS] POLITIK - Moskova Turkiye'yi uyardi
 
Sayın Can,
 
"Rusya`nin su an icin Turkiye`ye hem bir sey yapacak hali yok hemde sebebi yok "
görüşünüze katılmıyorum. Gücü olmasa akdenize inip suriyeye ANTİ terör uzmanlarını göndermezdi… bu arada rusya-suriye için terörüst kimdir? Tabiki türkiye..:))
Rusya 1980 ler de şişirilmiş tek merkezci yönetimi zamanında dediğiniz doğrudur. Afganistan tecrübesi rusyaya şişmiş olduğunu küçülmesi gerektiğini öğretti. Rusyanın dağılması bir gücün çöküşü değildir. Halen dünya kaynaklarının büyük ölçüde söz sahibidir teknolojisi dış görünüş olarak hantaldır. O zamanlar bilem kuzey afrika ve Ortadoğu üstünde siyasi güce sahipti.
Amerika gibi karşılıksız para basmıyor toprak altı zenginliği zaten ona gücünü veriyor. Şimdi roller değişti. Avrupa-Amerika-İsrail BOB planıyla orta doğu-kuzey afrikada 30 yılda gelinen nokta budur. Suriye rusyanın orta doğuya açılan son kalesidir… suriye, rusya-iran gücünün cirit attığı tek kalan siyasi bölgedir.
Ha bir şeye katılıyorum doğrudur; türkiyenin suriye politikası budur değişmez olması gerekende budur belki. Kimi bakış açısına göre.
türkiye yukarda saydığım şeytan üçgeni ülkelerin BOB düzeni maşasıdır.…
    
Bu arada çin uzaktan 2000 yıllık tecrübesiyle seyreliyor…
Onunda bu bölgede günü gelecek…
Eğer tarih tekerrürse en büyük çekirge odur…          
 
İyi yayınlar
 
 
From: UNITED-TURKS@yahoogroups.com [mailto:UNITED-TURKS@yahoogroups.com] On Behalf Of Can Ikiz
Sent: Monday, May 21, 2012 8:59 PM
To: UNITED-TURKS@yahoogroups.com
Subject: Re: [UNITED-TURKS] POLITIK - Moskova Turkiye'yi uyardi
 
 
Sayin Poyraz,
 
Turkiye`nin dis politikasi oyle ahim sahim degil ama senin yerden yere vurdugun kadar kotude degil dahasi boyle bir bolgede daha da iyi olmasini beklemek hayal olurdu zaten. Senin ona buna karismayalim kendi isimize bakalim fikirlerinin modasi coktan gecti kusura bakma, biz istesek de kimse bizi kendi basimiza birakmaz. 1920 li yillari yasamiyoruz, dolayisi ile herseyi yeniden ve yeniden ele alarak degerlendirmek zorunda oldugumuz bir dunyada yasiyoruz ve ona gore davranmaliyiz.
 
Turkiye`nin Suriye politikasi olmasi gerekendir, baska cikar yol oldugunu sanmiyorum.
Rusya`nin su an icin Turkiye`ye hem bir sey yapacak hali yok hemde sebebi yok, ama Putin`in icerde bozulan otoritesini saglama almak icin disariya naralanmasi icin cok sebebi var.
 
 
 
Saygilarimla
Can Ikiz
 
From: Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
To: "UNITED-TURKS@yahoogroups.com" <UNITED-TURKS@yahoogroups.com>
Sent: Monday, May 21, 2012 5:13 AM
Subject: [UNITED-TURKS] POLITIK - Moskova Turkiye'yi uyardi
 
Vaktiyle Fransiz hükümetinden biri Napolyon Bonapart'i bir muharebe sirasinda elestiriye kalkisip parmagini harita üzerinde gezdirerek:

- Önce surasini almaliydiniz, sonra burdan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler yürütünce.

Napolyon :

-Evet,onlar parmakla alinabilseydi dedigin gibi yapardim.
Dış politikada komşularla sıfır sorun politikası sonunda bizi buraya getirdi.
Bu gün itibariyle gerilim yaşamadığımız komşumuz yoktur.
Ülkenin nerdeyse üç değil, komşu başına bir ordu donatmasını gerektirecek haldeyiz.
Demek ki, neymiş efendim?!..
Dış politika öyle masabaşından Stratejik Derinlik diye kitap yazıp, atıp tutmakla olmuyormuş.

Oysa tarih boyunca bilinen bütün devletler hasım devletleri müttefikleriyle çevrelemeye çalışmıştır.
Bu çok iyi bilinen bir stratejidir.
Cumhuriyetin de temel dış politika stratejisi buydu. İran Afganistan, Pakistan'la, Suriye Ve Irak İsrail'le, Yunanistan ve Bulgaristan'sa, Romanya, Arnavutluk, Kosova vb. ile çevrelenmiştir.
ABD'yse Çin ve Rusya'yı önceleri Yeşil Kuşak'la, şimdileri de Ilımlı İslam'la çevrelemeye çalışmıştır.
Rusya'ysa ABD'yi Küba ve Orta Amerika ülkeleriyle çevrelemeye çalışmıştır.
Özetle herkes hasmını müttefiklerle çevrelemeye çalışmıştır.

Bu güne kadar hiçbir ülke askeri malubiyet yaşamadan teslim olmamıştır.
Komşularımızın Türkiye'nin ekonomik ve politik istilasına hiç direnmeden boyun eğeceğini beklemek ahmaklıktır.

Komşularımınız hemen hepsiyle irili ufaklı sınır sorunlarımız vardır.
Bu sorunların salt iyi ekonomik ilişkilerle çözülmesini beklemek de ayrıca bir saflıktır.

Küresel aktörleri hesaba katmadan, kendi bölgemizde herşeyi domine edebileceğimizi sanmak dangalaklıktır.
Yedi denizde gemi gezdiren, yedi kıtada asker bulunduran ülkeler varken, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslarda at koşturabileceğimizi sanmak,
ülkemin saf ve kanmaya teşne insanlarını inandırmak ihanet derecesinde bir aptallıktır.

Başkasının penisiyle gerdeğe girmek diye bir ata sözü bile varken, NeoOsmanlı idealini ABD desteğiyle ulaşılabilir sanmak ve bunu böyle sunmak da aynı şekilde dangalaklıktır.

Ve hala daha yaşanan bunca tecrübeye rağmen dangalaklıkta israr etmek ve sanki kendileri Yavuz Sultan Selim, ülke Osmanlı, dünya da 1516 yılındaymış gibi Mercidabık ve Ridaniye Seferlerine ülkeyi hazırlamaya kalkışmak artık ne ahmaklık, ne dangalaklık, ne salaklıkla izah edilebilir.
Bu doğrudan doğruya ihanetle özdeştir.

Ve son olarak NeoOsmanlı masalını bu kadar kolay kabul eden Türk halkına da yüzyılın en saf(?#!) halkı ödülünü vermek gerekir.
Daha ağır ifadeleri kendim de Türk olduğum için kullanamıyorum. Yoksa Aziz Nesin ustamın kulaklarını bol bol çınlatırdım.

Hala daha göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı laflarına alınmakta ısrar edenlere de esef ederim.
Saygılar.

Moskova Turkiye'yi uyardi MOSKOVA

Rusya Dışişleri Bakanlığı ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden, vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye sokan ve iki ülke arasındaki ilişkileri gölgeleyen Rusya karşıtı toplantıların Türkiye'de yapılmasının kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksander Lukaşeviç yaptığı açıklamada,
'Türkiye'de katılımcıların Rusya'nın toprak bütünlüğünü tehdit ettiği ve vatandaşlarının güvenliğinin tehlikeye atıldığı toplantıların düzenlenmesi kabul edilemez' dedi.
Bu tarz etkinliklerin iki ülke arasında mevcut ortaklık atmosferine gölge düşürdüğüne işaret eden Lukaşeviç, Türk yöneticiler tarafından bu tür organizasyonlara izin verilmemesini istedi.
Türkiye'de 12-13 Mayıs'ta İstanbul'da düzenlenen
'Rusya karşıtı' konferansların içeriğinin kabul edilemez olduğuna işaret eden Lukaşeviç, 'Üstelik bu toplantılar Türk yönetiminin göz yumması ile gerçekleşti.
Ayrılıkçı lider Doku Umarov destekleniyor'
dedi. Lukaşeviç 12 Mayıs'ta Türkiye'de yapılan bir başka konferansta da Moskova'da sözde Çerkez soykırım kurbanlarının anılması için çağrıda bulunulduğunu söyledi.
Kafkasya Forumu olarak İstanbul'da İMKANDER tarafından düzenlenen konferansta yayınlanan bildiride Kafkaslarda Rus işgali ve işbirlikçi yönetimler reddedilerek Kafkas Halkları Kongresi'nin kurulmasına karar verilmişti.

YAYIN TARİHİ: 19.05.2012
http://www.yenisafak.com.tr/Dunya/?t=19.05.2012&c=4&i=384027&k=d2




__._,_.___
Recent Activity:
.

__,_._,___


--    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .       Anladim ki; Hayatinda birinin olmamasi degil, birinin hayatinda olamamakmis yalnizlik.    Charles Bukowski Sozleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sozleri  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Kurmus oldugum gruba uye olun  Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.    Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinlerin kitaplar1n1;    Okuyup anlayana 'ateist',  Okuyup anlamayana 'dindar',  Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.    Nikola Tesla  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Dinler atesbocekleri gibidir:   Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.   Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.   Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.    Arthur Schopenhauer  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ey mutsuzlar!    Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.  Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.  Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,  sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.  Bok yiyorsunuz!  Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!  Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.  Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.  Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.     Bertolt BRECHT  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,  hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.  Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...    K.Ataturk  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -   Putlarin, Kabenin istedigi: Kolelik;  Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik;  Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti  Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.    Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder