Haberi yayan Takvim gazetesi. Bunlar hep orduyu gagalamak için yayın yaparlar. Onlar için Yunan ordusu daha iyidir. Fakat haberi şöyle bir okudum, sözkonusu videoyu izledim, deşifresini de okudum. Ve dedim ki, ortam dinlemesiyle yakalanmış bu konuşmayı yapan bir generalse çok doğru söylemiş. Tesbitleri de doğru, bu ülke ya bir ekonomik krizle, ya da bir iç savaşla kendine gelecek demiş. Kesinlikle doğru bir tesbit. Ben de aylardır bunu söyleyip duruyorum. Başbakan hakkında dosyalar var, onlar ortaya çıkacak diyor. Ben bunlar iktidardan düştükleri anda Yüce Divanda yargılanacaklar ve mahkum da olacaklar deyip duruyorum. Gelmiş geçmiş bütün iktidarlardan daha çok hukuksuzluk yaşattılar ülkeye. Radar konusunda da haklı. Türk milletinin menfaatine değildir, Türk halkını korumayacaktır, üstelik hedef konumuna sokacaktır. Çok da kafanız basmıyorsa ekteki dosyayı inceleyin, işkembeden atmayın. Geçmiş dönemin genel kurmay başkanlarının hepsi de haklarında hazırlanmış dosyalarla şantaja maruz kalmıştır. Peki, bu insanlarında haklarında dosyalar hazırlanan dosyalar boş muydu? İnanıyorum ki, hepsi de şaibeli işlere bulaştıkları için boyun eğdiler. Temiz insan bu kadar aşağılanmaya katlanmazdı. Üstelik kulağıma çalının bir çok iddia benim de aklıma yatmıştır. TSK komutanlarının kişisel zaafları nedeniyle bu kadar ağır yara almıştır. Özel General konusunda söylenenlere katılamayacağım. Özel General kendince bir çıkış stratejisi falan yaratmaya çalışmamaktadır. O tam olarak biat etmiştir. Stratejsi budur. Rüştü Erdelhun, ya da Nuri Yamut'dan çok da farklı konumda değildir. DP döneminde üsteğmen olanlar 12 Eylül sırasında generaldi, bugün üsteğmen olanlarda mutlaka bir süre sonra general olacaklar. O yüzden bu ordu artık ne ABD'ye ne, AKP'ye yaramaz, bir an evvel Nizam-ı Cedit ordusu kurdular kurdular, kuramadılar devran dönünce hesap verecekler. Ve Soner Yalçın'ın son sözüyle bitirmek istiyorum. ASKER UNUTMAZ. |
'Son 4 Genelkurmay Başkanı hain'' Balyoz Darbe Planı davasıyla ilgili Türkiye gündemini sarsacak bir ses kaydı yayınlandı... Tarih: 24 Mayıs 2012 Perşembe Saat: 16:56 Ses kaydında Tuğg. Fatih Ilgar olduğu iddia edilen kişi, yakında bir kanuni düzenleme ile hapisten çıkacaklarını, çıktıktan sonra da güzel planlarının olduğunu söylüyor. YANİ BU BİR SAVAŞSA SAVAŞ YAPACAĞIZ. YAPACAK BİR ŞEYİMİZ YOK YANİ. BURADA BİTMEMESİ LAZIM BUNUN. BİR YASA TASARISI GÜNDEMDE. O YASAYLA BİZİ ÇIKARACAKLAR. BU ÜLKE YA EKONOMİK KRİZLE YA BİR İÇ SAVAŞLA KENDİNE GELECEK. BU İKİ SEÇENEKTEN BİR TANESİ KAPIMIZI ÇALACAK. ONDAN SONRA DÖNÜŞ YOLU ORADA BAŞLAYACAK. ONLAR DA BİR ZAMAN GELİP O DOSYALARI ÇIKACAK. YANİ BİR DEĞİL ON DEĞİL. ONLARIN ÇIKTIĞI ANDA DİBE VURACAKLAR. GELİYOR RADARI İSRAİL'E GÜYA EFELENİYOR. BÖYLE AYMAZLIK OLMAZ. BİLMİYOR BUNU RÜZGÂR HİÇBİR ZAMAN KUZEYDEN ESMEZ. ONLARIN YÜZÜNDEN BU HALLERE GELDİK. ÇÜNKÜ KENDİSİYLE YAKİNEN ÇALIŞTIM. İYİ BİLİYORUM DUYGULARINI DÜŞÜNCELERİNİ. ÇOK ZEKİ BİR ADAMDIR. BURDAN BİR ÇIKIŞ STRATEJİSİ YARATIYOR KENDİNCE. AMA BUNDAN ÖNCEKİ 4 GENELKURMAY BAŞKANI BİZİM BU HALE GELMEMİZİN EN BÜYÜK NEDENİDİR. ÇÜNKÜ HEPSİNİN SIKINTISI VARDI. KÖŞEYE SIKIŞTIRILDILAR BUNLAR YAPTIKLARI HATALARDAN DOLAYI. VE HAREKET EDEMEZ HALE GELDİLER. ELLERİ KOLLARI BAĞLANDI VE BU HALE GELDİK. HA O LİDER KRİZ DÖNEMLERİ LİDER YARATIR. İŞTE GEÇMİŞ GENELKURMAY BAŞKANI O YÜZDEN LİDER OLMA ŞANSINI KAYBETTİ. YANİ OPERASYON YAPAMIYOR. OLAY HÂKİMİYETİNİ KAYBETTİ. HİÇBİR AZİM, HİÇBİR İNİSİYATİF, HİÇBİR CESARET YOK. VE BU İŞLER DE LİDERLİKLE KAZANILIR. BU İNSANLAR VATAN HAİNİ. http://www.takvimhaber.com/haber/guncel/4231-son-4-genelkurmay-baskani-hain.htm | Soner YALÇIN hürriyet com.tr Demokrat Parti'nin 'balans ayarı' 6 Haziran 1950 darbesi 28 Şubat, siyasi tarihimize "postmodern darbe" diye geçti. Peki, siviller Türk Silahlı Kuvvetleri'nde hiç "darbe" yapmadılar mı? ÖNCE bir-iki hatırlatma yapayım:14 Mayıs 1950. 22 Mayıs 1950. Ve aynı gün DP hükümeti, Adnan Menderes tarafından kuruldu. "Askerler darbe yapacak!" "Yüksek Askeri Şûra üyeleri toplantı yapıyor." "Komutanlar, Çankaya Köşkü'ne çıkıp İnönü'yle görüştüler." Sivil-asker herkes gergindi. Gözler Milli Şef İsmet İnönü'ye çevrildi. İsmet Paşa, siyasi kulisleri hareketlendiren "orduyu tahrik ediyor" iddialarına cevap verme ihtiyacı bile hissetmedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nafiz Gürman, Celal Bayar'ın evine gitti, güvence verdi: 2 Haziran 1950 Menderes kabinesi Meclis'ten güvenoyu aldı. Ankara'da tedirginlik sürüyordu... Üstelik Başbakan Menderes'in, güvenoyunu alır almaz "ezanın Arapça okunabileceğini" söylemesi tansiyonu hayli yükseltmişti. Kimi çevreler, askerlerin artık müdahale edeceğinden emindi. 6 Haziran 1950. Beklenenin tersi oldu. Celal Bayar ile Adnan Menderes, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde büyük bir tasfiye hareketine başladılar. Ordunun üst komuta kademesi tırpanlandı. PAŞALAR EMEKLİ EDİLDİ Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Mehmet Ali Ülgen, Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Nuri Berköz, Genelkurmay II. Emekli edilenler arasında Askeri Şûra üyeleri Orgeneral Kazım Orbay, Orgeneral Salih Omurtak gibi komutanlar da vardı. Cemal Tural, Kami Akman, Cavit Çevik gibi albaylar, vekáleten tümen komutanı yapıldı. Bu tür uygulamalar TSK'da ilk kez oluyordu... DP hükümeti, neden böyle büyük bir tasfiye operasyonu yapmıştı? "Bir gün Başbakanlığa bir albay geldi. Söylenen buydu. Halbuki kazın ayağı öyle değildi... Bayar-Menderes, ordu içindeki "İnönücü Paşalar"ı tasfiye etmek istemişti. Peki niye? "Orduda İnönücülük" ne anlama geliyordu? DP'nin kurulmasını, seçime girmesini, hükümet olmasını İsmet İnönü sağlamamış mıydı? Orduda Atatürk'ü, İnönü'yü sevmeyen bir subay olabilir miydi... 'HÜCUM ORDUSU' HÜCRESİ TSK tasfiyelerinin ardında iki eski subay vardı. İkisi de üniformalarını çıkarır çıkarmaz DP'den aday olup Meclis'e girdi. Bunlardan emekli Kurmay Albay Seyfi Kurtbek Ulaştırma Bakanı; Ne hızlı bir yükseliş! Bayar ve Menderes, bu iki emekli askere "sivil rütbeleri" ardı ardına neden verdi? Yıl 1942. Seyfi Kurtbek o zaman binbaşı. Binbaşı Kurtbek'in adı, İsmet Paşa'ya karşı yapılacak askeri darbenin lideri olarak geçiyor! Darbeyi yapacak ekip, kendisine "Hücum Ordusu" adını vermişti... "Hücum Ordusu", aralarına katılması için kime teklif götürdü dersiniz? Dönemin 2.Ordu Komutanı Korgeneral Fahri Belen'e! Korgeneral Belen'in bu yapılanma içinde yer aldığını düşününler, onu Ankara Temyiz Mahkemesi İkinci Reisliği'ne atadılar. Kurtbek kurtulmuştu. Tesadüf mü diyelim... İnönücülük, İkinci Dünya Savaşı'na katılmamaktı... İKİNCİ NİZAM-I CEDİD TSK'daki tüm "İnönü'ye bağlı subayları" emekliye sevk etmeyi kafasına koyan Bayar ve Menderes, operasyonlarına hiç son vermediler. Emekli Kurmay Albay Kurtbek, Ulaştırma Bakanlığı'ndan alınıp Milli Savunma Bakanlığı'na oturtuldu. Gazeteler emekli Albay Kurtbek'i, Enver Paşa'ya benzetiyorlardı; Milli Savunma Bakanı Kurtbek, bu kez "Orduda reform" projesi hazırladı. Teklifini Bayar ve Menderes'e kabul ettirdi. Menderes, Bakan Kurtbek'i öve öve bitiremiyordu. Ancak: Teklif DP'de ayrılıklara neden oldu. En güvendikleri paşa; İsmet İnönü gelişmelerden rahatsızdı, "Hiç kimse kendine göre bir ordu yapamaz" diye ilk sert çıkışını yaptı. Bu proje ve ardından Kurtbek'in TSK'daki tüm generalleri hiçe sayan tutumlar içine girmesi, ordu içinde DP aleyhine bir havanın doğmasına neden oldu! 6 Haziran darbesinde, tasfiye edilmeyen tek kuvvet komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nuri Yamut oldu. Üstelik Orgeneral Yamut, Genelkurmay Başkanı yapıldı. 'BALANS AYARI'NIN KÖKENİ Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getiren Orgeneral Kurtcebe Noyan, DP'nin "balans ayarının" ideolojik yönünü ortaya çıkarıyor. Kurtcebe Noyan Paşa, Nakşibendi Küçük Hüseyin Efendi'nin müridiydi! Noyan Paşa, teğmen rütbesinde iken komutanı Orgeneral Fevzi Çakmak tarafından Küçük Hüseyin Efendi Dergáhı'na götürülmüş ve şeyhe intisap etmişti! Bayar-Menderes, TSK'da "postmodern darbe" yaptıktan sonra, 1950 yılının o yaz günlerinde, şaşırtıcı bir kararın altına da imza attılar: Türk Ordusu savaşmaya Kore'ye gidecekti... "İnönücülük" neydi? Savaşa katılmamak mı... Sonuç: Salt, askerlerin yönetime el koyduğu 27 Mayıs 1960 gününü başlangıç alarak o dönemi değerlendirmek yanlış olur. Yani 28 Şubat müdahalesinin öncesi vardır. En azından; Asker uyumaz, asker unutmaz... Onlar Kurtuluş Savaşı'nda görev yaptılar. ÖNCE bazı bilgileri sıralamama izin veriniz: Orgeneral Yamut, dört yıl görevde kaldı, sonra DP milletvekili olarak Meclis'e girdi. Orgeneral Yamut'tan sonra Orgeneral Nurettin Baransel, Genelkurmay Başkanı oldu. DP döneminin 3.Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Hakkı Tunaboylu oldu. 1957 yılına kadar görevde kaldı Tunaboylu, 1958'de vefat ettiğinde büyük bir törenle Cebeci Şehitliği'nde toprağa verildi. DP dönemi genelkurmay başkanlarını yazmaya devam edelim: DP döneminin son Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Rüştü Erdelhun'du. 'DP'Lİ PAŞALAR' GİREMEZ! Yukarıdaki bilgilerden sonra, sizi daha yakın bir tarihe götüreceğim. 12 Eylül 1980'de yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi, 10 Kasım 1981'de Devlet Mezarlığı yapılması kararı aldı. Kurtuluş Savaşı'na katılan subaylar ve cumhurbaşkanları buraya defnedilecekti. Devlet Mezarlığı, 30 Ağustos 1988'de açıldı. Sadece Mareşal Fevzi Çakmak'ın mezarı, ailesinin isteği üzerine Eyüp Sultan'da Nakşibendi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarının yanında kaldı. DP döneminin genelkurmay başkanları Devlet Mezarlığı'na alınmadı. Diyeceksiniz ki, onlar Kurtuluş Savaşı'na katılmamışlardır belki... Hayır katıldılar. Nuri Yamut 4 Ocak 1920; DP'nin emekli ettiği Orgeneral Nafiz Gürman, 8 Şubat 1921'de Milli Ordu'ya katılmıştı. Diğerleri niye yoktu? Ama Devlet Mezarlığı'na defnedilen Salih Omurtak, Nuri Yamut'la aynı dönemde Milli Ordu'ya katılmıştı. MUĞLALI, DEVLET MEZARLIĞINA DP'nin emekli ettiği Gürman ve Omurtak gibi paşaların mezarları Devlet Mezarlığı'na getirilirken, DP dönemi genelkurmay başkanları neden nakledilmemişti? Hani diyebilirsiniz ki, "Ama onların bazıları yargılandı, hüküm giydi". 1943'te Van'ın Özalp İlçesi'nde 33 köylünün kurşuna dizilmesi emrini verdiği için Orgeneral Mustafa Muğlalı, 20 yıl hapis cezası aldı. Orgeneral Muğlalı'nın naaşı Devlet Mezarlığı'nda! Sonuç: Bu işlerin unutulmuşlukla, hapislikle, rütbeyle aslında pek ilgisi yok. 27 Mayıs 1960'ta üsteğmen, yüzbaşı rütbesinde olan askerler, 1988'de Genelkurmay'ın üst tepesindeydi. DP dönemini yakından yaşamışlardı. Yazının başlığında dediğim gibi, asker unutmaz... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder