24 Mayıs 2012 Perşembe

CAN ATAKLI -Genç subayları tutuksuz yargılanmak da kurtarmıyor

CAN ATAKLI -Genç subayları tutuksuz yargılanmak da kurtarmıyor

Ergenekon ve Balyoz davaları nedeniyle pek çok subay tutuklu.
Kimse bu davaların neden bu kadar sürdüğüne ve tutuklulukların ısrarla kaldırılmamasına anlam veremiyor.
Cumhurbaşkanı'ndan Meclis Başkanı'na, muhalefet liderlerinden AKP'liler de dahil milletvekillerine kadar herkes üzüntülü.
Yandaş medyanın pek çok kalemi bile en azından üzülmüş gibi yapıyorlar.
Bir tek Başbakan Erdoğan bu konuda hiçbir taviz vermiyor. Tutukluların serbest bırakılmasını istemiyor.
Bırakın neden yattıkları bilinmeyen birçok sanığı, milletvekili seçilmiş olanlar bile dışarı çıkamıyor.
Erdoğan bu kişilerin "bilinerek aday yapıldığını" söylüyor ısrarla. En son Pakistan'daki bilim adamları "Mehmet Haberal çok değerli bir bilim adamıdır, serbest bırakın" dediler. Erdoğan bunu kabul etmedi yine. Sonra da ekledi: "Seçerken düşüneceklerdi."
Oysa Erdoğan bir ikna olsa bu dram bitecek.
Tutuklular bir yana, özellikle bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan genç subayların çok mağdur durumda olduklarını öğrendim.
Çünkü askeri kanunlara göre herhangi bir suçtan yargılanan subayların terfileri donduruluyor. Görevlerine devam ediyorlar ama terfi alamıyorlar.
İşin garibi, eğer beraat ederlerse bu durum düzeltilmiyor, genç subaylar kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Ama bir düşünün, 4-5 yıldır davaları süren genç subaylar var. Teğmen, üsteğmen rütbesinde "terör örgütü sanığı" durumuna düşürülen bu subaylar bir süre sonra beraat ettiklerinde kendi dönemlerinden 4-5 yıl geride kalmış olacak. Çoğu Harp Akademileri'ne devam edip kurmay olamayacak.
Daha da garip bir durum var ki, evlere şenlik.
Bizim Genelkurmay'ı da anlamak mümkün değil.
"Yasa böyle" diyerek tutuksuz yargılanan genç subaylara terfi olanağı vermeyen ordu, bu subayları en hassas bölgelerde çalıştırmaktan çekinmiyor.
Örneğin "terör sanığı" teğmenlerden biri şu sıralar Gabar Dağı'nda PKK terörüne karşı, eşinden, ailesinden uzakta görev yapıyor.
Çelişkiye bakar mısınız, ordumuz o teğmenin "terörist" olarak yargılanmasına sesini çıkarmıyor, ama aynı "teröristi" terörle mücadele için en hassas bölgeye gönderiyor.
Yarın o genç subay beraat ederse vicdanlar rahatsız olmayacak mı?
Yine bir başka "terör sanığı" teğmen terörle mücedelede teröristlere karşı helikopterli operasyonlara katılıyor, teröristlere göz açtırmıyor.
Oysa kendisi "terörist", kimsenin umrunda değil!
Bir başka teğmenin de yine Güneydoğu'da terör hattında görevlendirildiğini biliyoruz.
Türkiye, bir hırs, bir intikam uğruna gençlerine, aydınlarına, gazetecilerine, subaylarına acı çektiriyor.
Yarın bu insanların çalınmış yaşamlarının bedelini kim nasıl ödeyecek?

*****

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
*****

İşte İzmir farkı
Atatürk anıtlarına "48 saat öncesinden izin alınmadan" çiçek-çelenk koyma yasağına karşı ne yazık ki muhalefet tepkisiz. Öyle ki pekçok yerde CHP yönetimlerinin "tartışma çıkarmanın âlemi yok" gerekçesiyle uyum sağladığını öğrendim.
Buna karşı İzmir'de 19 Mayıs'ta yaşanan bir olay var ki, muhalefet bundan gerekli dersi çıkarmalı.
Onbinlerce kişi 19 Mayıs yürüyüşünü yapıyor ve bitiş noktası Cumhuriyet Meydanı'na geliniyor. Bu sırada kalabalıkta bir uğultu ve alkış sesleri yükseliyor. En arkadan itibaren eller üzerinde bir çelenk heykele doğru yaklaşıyor. Üzerinde "İzmir halkı" yazan çelenk onbinlerce elin üzerinde adeta yüzerek gelip anıtın önüne bırakılıyor.
O sırada çevrede önlem almış olan polisler şaşkın, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hatta biri elindeki telsizden "haydaaa, ne olacak şimdi" diye anons bile yapıyor.
İzmir bu konuda da İzmirliğini gösteriyor ve Atatürk'e yapılan saygısızlığın önüne geçmeyi biliyor.
Bunu bana aktaran İzmirli dostum "İyi ki İzmirliyim. Bu 19 Mayıs'ta bir kere daha bunun değerini anladım" diyor.

 

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Sabir iki turludur.  Hz.Ali - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece   bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedigi: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder