28 Mayıs 2012 Pazartesi

Re: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?


Desteksiz atıyorsunuz.
Atatürk ne Genç Türkler ne de İttihat Terakki üyesiydi.

Jön Türkler dediğimiz cemiyetin altında bulunan kişilerin tek ortak siyasi görüşü, padişahlık yönetiminin altında bir de meclisin bulunarak yönetime katılmasıdır.
Hiçbir zaman padişahlık rejimini yıkıp yerine cumhuriyet rejimini getirmeyi düşünmemişlerdir.
Karşı oldukları durum Abdülhamid yönetiminin istibdat düzenidir.
Neymiş efendim Genç Türkler denilen fikir akımı mutlak monraşiye karşı meşruti monarşist bir fikir akımıymış. Bu anlamda Kemalizm'den geridedir.

İttihat Terakki Partisine(İTP)  gelince Atatürk hakim ideolojiye muhafefet etmemiştir, ancak içinde de yer almamıştır. Ayrıca İTP CUMHURİYETÇİ DEĞİLDİR. Bu anlanda o da Kemalizmin gerisindedir.
Aslında Osmanlı partilerinin hiç birisi Cumhuriyetçi değildir, hepsi de Monarşisttir. Hepside birer Osmanlı partisiydi.

Evet, Osmanlı İttihat ve Terakki partisinin yönetimi altındayken çeşitli savaşlara girmiş ve yok olup gitmiştir.
Evet, İttihat Terakki'den Kemalizme doğru evrilen fikirsel yolculuk bir bütünlük oluşturur.
Evet, İttihat Terakki kadroları milli mücadeleye katılmış ve Cumhuriyetin ilk dönem kadrolarını oluşturmuştu.

Ancak, İttihat Terakkiye husumet gösterdiğinizde alternatifinizi de belirtmelisiniz.
İttihat Terakkinin alternatifi İttihat Terakkinin muhalifi olan Hürriyet ve İhtilaf Partisidir.
Çünkü o tarihlerde de, şimdi de politik tartışma bu eksende olmaktadır.
Peki İttihat ve Terakki Partisi (İTP) ve Hürriyet ve İhtilaf Partisi(HİP) neyi savunmaktadır.
İşte zurnanın zırt dediği yer budur.

Bu gün itibariyle AKP kadroları Hürriyet ve İhtilaf Partisi'nin(HİP) devamını temsil etmektedir. Bir eksiği monarşist değildir.
Federalizmi savunmaktadır, din kardeşliği, ümmetçi enternasyonalizmi, liberalizm diye küresel oligarkların hak ve menfaatlerini savunmaktadır.

CHP ise Hürriyet ve İhtilaf Partisinin devamını temsil etmektedir. Burada da durum aynı, CHP'nin İTP'den bir eksiği monarşist olmamasıdır.
Üniter devleti, Türk miliyetçiliğini, Türk halkının hak ve menfaatlerini temsil etmektedir.

İttihat Terakki kadroları yalnızca dağılmakta olan bir devleti, Türk milletini yeni dünyada yeni bir yere sokmaya çalışan idealist, mücadele insanlarıydı.
İttihat ve Terakki kadrolarını ve onlan ideolojilerini şeytanlaştırmak doğru değildir.
Çünkü onları şeytanlaştırdığınızda;
Milli olanın karşısında ümmetçi enternasyonel olanın yanında olursunuz.
İnsan haklarının karşısında monarşistin ya da otokratın despotizmi yanında olursunuz. Abdülhamit - R.T. Erdoğan benzerliğini hatırlayın.
Türk milliyetçiliğinin karşısında Ermeni, Rum, Bulgar, Sırp milliyetçiğinin yanında olursunuz.
Üniter devletin karşısında federalizmin yanında olursunuz.
İTP yönetilerinin Ermeni, Rum, Bulgar, Sırp'lara neler yaptığının muhasebesini yaptığınız anda, yapılanların Türk halkına neler kazandırdığını da hesaplamalısınız.
Misal Ermeniler tehcir edilmeseydi ne olurdu, Türk halkı hangi durumda kalırdı?
Ya da Rum, Bulgar, Sırplarla daha iyi nasıl mücadele edilmeliydi?
Ya da Osmanlı çözülürken, bu gün sizlerin ya da AKP'nin aklına gelenler ve yapılanlar bir reçete olarak denenmemiş miydi?
Misal, HÜRRİYET, MÜSAVAT VE KARDEŞLİK sloganı günümüz politikalarından size neyi çağrıştırıyor?
Peki, ya Osmanıl çeşitli açılımlarla Bulgarları, Sırpları ve Rumları durudurabilmiş mi?

Ne yaptığınızı iyi bilin.
Zurnanı zırt dediği yer budur.

Tartışma yeni değil, eskidir.
Tercih sizin, seçenekler bellidir.

Atatürk Samsun'a çıktığında Osmanlı zaten yıkılmış, hanedanın ve Osmanlının temsicileri teslimiyet antlaşmalarını imzalamıştı.
19 Mayıs itibariyle Osmanlı'nın yapmaları, etmeleri, söylemelerinin zaten bir anlamı, hükmü de yoktur.
Fiilen o dönemin muhattapları işgal güçleridir.
Osmanlı hanedanıysa önce İstanbul'da kalmak, sonra da yurtdışına gönderilmeye razı olmakla mücadeleyi bırakmıştır.
Osmanlı hanedanı, tıpkı Latin işgaline uğrayan Bizans hanedanı gibi  Anadoluya geçmek ve mücadeleye orada devam etme şansına sahipti.
Osmanlı'nın yıkılmasında Atatürk'ün dahli yoktur.
Atatürk yalnızca kendisin yaratan rejimin emrettiği görevleri hakkıyla yapmış ancak yeterili olmamıştır.

Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasın gelince.
Atatürk'e gelince o ortaya güzel bir omlet servisi yapmıştır.
Gereken sayıda ve şekilde YUMURTALARI kırmış, harcını hazırlamıştır.
Ermenilerin, Rumların göçe ettirilmeleri, yaşanan mücadelenin bir gereğiydi, başka türlü olması da mümkün değildi.
Osmanlının yıkılması sürecinde Rum'ların, Ermenilerin, Bulgarların, Sırpların hatta Arapların isyanları, yaptıkları katliam ve etnik arındırmaların cevapsız kalması düşünülemezdi.
Artık içiçe yaşaması mümkün olmayan halkların karşılıklı, ya da tek taraflı göç etmelerinden başka bir yol yoktur.

Türkle-Ermeni'ni, Rum'ün, Bulgar'ın, Sırb'ın kapışmasında hangi tarafta olmanız gerektiği size kalmış bir durumdur.
Ermenilerden özür dilerken bunu iyi düşünün

Milliyetçilik Türklerden çok daha önce Osmanlıyı oluşturan diğer milletlerin yüreğini yakan bir ateş olmuştur.
Ve Osmanlı yıkılıp da, yerini işgal güçleri aldığında Türk'e milliyetçilikten başka bir iman kaynağı kalmamıştır.

OSMANLI SONRASINDA TÜRK'ÜN MİLLİYETÇİ OLMASINDAN BAŞKA BİR İMKAN VE İHTİMAL YOKTUR.
(Bu lafı kafanıza çakmak için büyük harflerle, altını çizerek ve etli yaptım)
Çünkü Türk milleti zaman içinde çok milletli imparatorluk, Panİslamizm, PanTürkizm ve bunun gibi bütün ideolojiler sırasıyla kullanmış ve tüketmiştir.

İslamiyeti pompalayıp durmayın, islamiyet şu anki haliyle çağ dışı bir dindir.
Çağ dışı olduğunun en büyük karinesi de hemen bütün islam ülkelerinin içinde bulunduğu durumdur.
Hemen bütün islam tartışma götürmez şekilde ülkeleri ya askeri işgal altındadır, ya vesayet altındadır, ya ekonomik işgal halindedir.
Türkiye de buna dahildir.
Yüzyılın sonunda islam ülkeleri ya toptan hristiyan/deist olacak, ya da şimdi olduğu gibi dünyanın paryaları olarak ezilecek, ya da islamiyet reforme olacaktır.
Seçenekler bunlardır.
İslam ülkelerinin bu gidişatla değil dünyayı domine etmesi, kendini koruması dahi mümkün değildir.

İslamiyetin reformu kısaca şu maddelerden oluşacaktır;
Hadisler islamın ikince dereceden değil, akıldan sonra ücüncü dereceden kaynağı olarak sayılacak. Sünnilik reforme olacak.
İslamiyet yerelleşecek, yerel dillerde ibadet, din eğitimi yapılacak.
İslamiyet ulusallaşacak, uluslararası iddialarını bırakacak, uluslararası çatı kurumlar altında örgütlenme ihtirasları, merakları tükenecek..

Budur, ister kabul edin, ister etmeyin.

Demokrasiye gelince günümüz Türkiye demokrasisi Atatürk'ün kalıba aldığı Türkiye Cumhuriyetini dönüşerek, gelişerek, türlü maceradan sonra ulaştığı bir noktadır.
Bu gün bile herşey bitmiş değildir.
Hatta bugün herşey daha çok tehlike altındadır.

Kemalizm olarak adlandırılan pragmatik tedbirler paketi ya da doktrin resmi olarak şu şekilde formülize edilmiştir.
Pratikde şu dönemde böyle olmuştur, biriler böyle yapmıştır, öbürküleri de başka türlü uygulama yapmıştır.
Bunların hepsi de olabilir.
Ancak dikkatle okursanız, Atatürkçülük şeklinde belirtilen, aşağıdaki maddelerin hiçbirisi de çağdışı, demode, arkaik değildir.
Modern bütün ülkeler aslında az çok bu ilkeler üzerinde var olmuştur.


  1. Cumhuriyetçilik: Egemenliğin halkta olduğu devlet yönetimi demektir. Cumhuriyet, demokrasinin bir uygulama şekli olup halkın kendi kendini yöneterek, yönetimde söz sahibi olduğu rejim demektir.

  2. Milliyetçilik: Atatürk'e göre millet; geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında dil, kültür ve duygu birliği olan insanlar topluluğudur.

  3. Halkçılık: Halkçılık ilkesi, ulusal egemenliği ön planda tutar ve demokrasiyi benimser. Devlet, vatandaşın refah ve mutluluğunu amaçlar. Vatandaşlar arasında iş bölümü ve dayanışmayı öngörür. Ulusun devlet hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlar. Atatürk'ün halkçılık ilkesinden anlaşılan; toplumda hiçbir kimseye, zümreye ya da herhangi bir sınıfa ayrıcalık tanınmamasıdır. Bütün herkes kanun önünde eşittir. Halkçılık ilkesine göre; hiçbir kimse başkalarına karşı din, dil, ırk, mezhep veya ekonomik açıdan üstünlük sağlayamaz.

  4. Devletçilik: Ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesini öngören ilkedir. Atatürk'ün devletçilik ilkesi; Türk toplumunun ulaşmak istediği çağdaş ve modern bir düzen için gerekli olan ekonominin güçlendirilmesi ve ulusallaştırılmasıdır. Devletçilik ilkesine göre, devlet ekonomiyle ilgili olarak doğrudan doğruya müdahale yapabilir. Ekonomik teşebbüsler sadece devlet tarafından yapılmayacak, özel teşebbüslere izin verilecek fakat hiçbir özel teşebbüs devlet kontrolünden ve teftişinden çıkamayacak.

  5. Laiklik: Laiklik, devletin vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir. Diğer bir tanımlamayla da devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir ki devlet düzeninin, eğitim kurumlarının ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasını amaçlar. Ayrıca, din işlerini kişinin vicdanına bırakarak bireyin din özgürlüğünü koruyabilmesini sağlar.

  6. İnkılapçılık: Bu ilke, seçkinciliği açıkça yadsıyan, halkla bütünleşmeye ve dolayısıyla demokratik yöntemlere büyük önem veren Türk milliyetçisi bir devrimcilik anlayışıdır. Kemalist Devrimcilik anlayışının iki yanı bulunur. Birinci yanı, eski düzenin geçerliliğini yitirmiş kurumlarını yıkıp, yerlerine çağın gereksinmelerini karşılayacak kurumları koymakla ilgilidir. Ama Kemalizm, bununla yetinmemekte, devrimciliği aynı zamanda sürekli olarak yeniliklere, değişimlere açıklık biçiminde anlatmakta ve kalıplaşmaya karşı çıkmaktadır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Atat%C3%BCrk%C3%A7%C3%BCl%C3%BCk

Ayrıca muhafet ettiğiniz ilkelerin, tek tek her ilkenin alternatifi nedir  onu da belirtmelisiniz.
  • Misal Cumhuriyetçi olmayacak, ama monarşist, oligarşist, diktatörcü mü olacaksınız?
  • Milliyetçi olmayacak, ümmetçi, enternasyonel, kabileci mi olacaksınız?
  • Halkçı olmayacak da yerel ve küresel oligarkların hak ve menfaatlerinin mi peşinde olacaksınız?
  • Devletçi olmayacak da, ülkenin bütün ekonomik kaynaklarının yerel ve küresel oligarklar tarafından yağmalanmasını devletin eli böğrunde izlemesini mi savunacaksınız.
  • Laik olmayacak da, sünni, şii, evangelist şu bu herhangi bir dinin ya da mezhebin toplum üzerinde hakimiyetini mi savunacaksınız?
  • Devrimci olmayacak da, tıpkı sünniliğin 630 yılında donup kalması gibi, Türkiye Cumhuriyetinin 1923 yılında donup kalmasını mı savunacaksınız?  Toplumsal gelişmeni önüne set mi çekeceksiniz.
Size gelince gerçekte siz demokrat değilsiniz, milliyetçi değilsiniz.
Peki siz ne siniz?
Siz Türk asıllı bir Amerikalısınız, dünyaya Türk milliyetçiliği değil, Amerikan emperyalizminin penceresinden bakıyorsunuz.
Siz Türk halkının hak ve menfaatlerinin endişesi içinde değilsiniz, yaşadığınız, sadakat yemini ettiğiniz ülke olan ABD'li küresel oligarkların diliyle konuşuyor, onların sözcülüğünü yapıyorsunuz.
Aslında siz amorf yani şekilsiz bir kişisiniz.
Devekuşu gibi ne uçuyor, ne de kaçıyorsunuz.

Saygılar.



On 27.05.2012 02:09, GTIecer@aol.com wrote:
 

Kudus dahil Turkiye'nin dort misli buyuklugundeki bir imparatrlugu Ataturk'un de uyesi oldugu Genc Turkler kaybetti.
Biraz once gonderdigim iki iletiyi de okursaniz, bunda Ataturk'un de rolunun olabilecegini dusunebilirsiniz

Secimlere safsata diyerek demokrasi dusmani olmaniz sizinle tartisilamayacak kadar yobaz oldugunuzu anlamama kafidir.

Ne zaman halk demokrasi kurmak ve surdurmek istese bunun karsisindasinizdir mutlaka. Yazilariniz bunu gosterdigi gibi, Kemalist olmaniz da bunun delilidir.

Gonderdigim yazilari okuduktan sonra, nasil Turk halkinin manipule edilerek herseyimizi kaybettigimizi goreceksiniz. Ataturk'un neden Islam'a savas actigini da belki anlarsiniz.

Islamin getirdigi icatlar ve fikirler nasil Avrupalilar tarafindan kopyelenmis buyurun okuyun:
http://darvish.wordpress.com/2008/02/21/early-muslim-science-and-invention-teach-your-children/

Musluman bilim adamlarinin isimleri de var orda. Braya birkac kere getirip hepsini koydum.

Gule gule

Gunes





-----Original Message-----
From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: gtiecer <gtiecer@aol.com>; flturk <flturk@yahoogroups.com>; toplumvebaris <toplumvebaris@yahoogroups.com>
Sent: Sat, May 26, 2012 5:25 pm
Subject: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Tartisamiyorsunuz :)) ofkeniz ve kininiz gozunuzu burumus, aklinizi tutsak etmis. 

Tikaninca hakarete geciyorsunuz, kontrolsuzsunuz. Cok ovundugunuz arap bilim adamlarinin isimlerini ve bilimsel calismalarini yazamamissiniz. Bu konuda abilerinizin anlattiklarindan baska bisey bilmiyorsunuz degil mi :)) oysa bu konuda yazilmis hayli kitap var. Girin bir kitapciya carpilmazsiniz korkmayin, alin birisini okuyun.

Serbest secim safsatasi sozunun neyi ifade ettigini anlayamamissiniz oysa hayli aciklayici idi.

Ataturk ulemayi astirdi diyorsunuz, uc tane sunnetsiz imam (!) icin mi bu kavga. Musluman imam sunnetlidir, oysa siz hristiyan sunnetsiz imamlar (!) icin kavga veriyorsunuz. 

Siz nasil muslumansiniz? Adem babanin boyu 17 metreydi diyenlerden mi, yoksa gunahimiz cok ondan az yasiyoruz diyenlerden mi?

chp Ataturkten sonra Kemalist olabilseydi sizinle biz bu konuyu yazabilir miydik? Bu soru ciddi soru, dikkat!..

Ilk hacli seferinde elden kacirdiginiz ve 200 sene geri alamadiginiz Kudus konusuna da hic deginmemissiniz, ne is, abiler bilir belki :)) 

Altanarla size mutluluklar diliyorum.

Yazmayacak olmaniza cok sevindim. Vaktimi aliyordunuz.
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 


From: "gtiecer@aol.com" <gtiecer@aol.com>
To: fusorguv@yahoo.com; flturk@yahoogroups.com; toplumvebaris@yahoogroups.com
Sent: Saturday, May 26, 2012 5:25 AM
Subject: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Cevap yazmaya basladim, ama vaz gectim.  Cevapladigim ilk birkac soru disindakileri cevaplamiyorum.
Cunku, hem bir suru gereksiz ve cahilce sorular sormussun. Senin bilgisizligini duzeltmem icabedecekti, hem de irkciliginla ve demokrasi dusmanliginla asabimi bozdun.

Irkci ve dikta sevdalisi birisi icin zamanimi harcayamam.

Birkac cevabimi yazdim asagida. o kadar.

Kisaca, Turk bilim adamlari Islami bilim adamlarinin %5'i acak vardir.

Islamiyet gelir gelmez Allah onunde demokrasi ve insan haklari getirerek medeniyet getirmistir. Arap yarimadasi ve civar belirli ve ani pozitif gelismeler yasamistir.

Kemalizm degersiz bir diktatorluk seklidir. Demokrasi degildir. Insan haklarina saygi icermez. Despotik toplum muhendisligi projesidir. Hukuku bizzat diktator kendisi cignemistir hep.

Hic bir kalici deger getirmemistir. Bunun en iyi ornegi sensin.

Bugunku cemiyetimizde, Kemalist olmaktan CHP bile vaz gecmistir. Konusamaz olmustur.

Halk kemalizmi anayasa icinde istememektedir.

Gunes




-----Original Message-----
From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: gtiecer <gtiecer@aol.com>; flturk <flturk@yahoogroups.com>; toplumvebaris <toplumvebaris@yahoogroups.com>
Sent: Fri, May 25, 2012 5:36 pm
Subject: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Ben gene sizin yazinizin aralarina yazacagim cevaplarimi. 
 
 
 
 
rom: "gtiecer@aol.com" <gtiecer@aol.com>
To: fusorguv@yahoo.com; flturk@yahoogroups.com
Sent: Friday, May 25, 2012 7:44 AM
Subject: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Fusun Hanim:

Yazinizin altindaki Ataturk sozunu enteresan buldum.
Vazifenizi bana degil millete yapacaksiniz diyor.


Ataturkun pek bilinmeyen sozlerindendir. Bu ve benzeri sozlerin bilinmemesi ve halkin egitimsiz birakilmasi sonucunda dinci yapilanma once 31 Mart vakasi ile hristiyanlara hizmet etti simdi de malum iste pek begeniyorsunuz gidisati. 

Daha once elestirmistiniz oysa bu vecizeyi :))

Ataturk'un sozleri ile yaptiklari taban tabana zittir. Bu sozu de oyle. Hakimiyet kayitsiz sartsiz milletindir sozu gibi ici bostur. Bugun Ataturkculer, anti demokratik despotik tutumlarini millete ragmen getirmek pesindeler.

Kemalizm'de demokrasi olmadigi icin, suslu sozlerle millet uyutulmustur.


Iyi de, millet Islamiyet'i istiyorsa, kimin dedigi olacak? 

Ataturk hic bir zaman islama karsi olmadigi gibi milletimizin İslami daha iyi ogrenmesi icin sahsi gelirinden Tefsir yazdirdi. Baska kim yaptirdi boyle bir hizmet?

Okumuyorsun galiba yazilarimi. Islama karsi idi; hatta, buyuk bir nefretle Islami muesseleri yikti; ulemayi astirdi; Islamiyet'i dort duvar arasina soktu; revize etmeye calisti. Boylece Ateistlerin kilavuzu oldu.


Milletin mi, Ataturk'un mu?
Her ikisininki mi?
Dusunmeden konusan Ataturkculerin mi?

Sizin de pek dusundugunuz, dusunerek yazdiginiz soylenemez.

Ataturk insanımızın daha dindar olmasini istiyordu ancak hurafelere degil anlayarak bilerek dindar olmasini istiyordu.

Bu proaganda tarafidir. Inandiniz  demek ki. yaptilarini soyle bir siralayin isterseniz.


Millet ne istiyorsa o olacak; Ataturk te boyle diyor zaten.
Milletin istedigini hic sormadan hareket eden birisi icin sasirtacak (ve yaptiklariyla celiskili) bir soz daha.

Toplumlarin ihtiyaclari ile istekleri her zaman ayni olmayabilir. Zaman zaman da cakisabilir. Devlet liderleri boyle zamanlar icin vardır, degil mi?

Yani bir diktator her seye karar verebilir diyorsun. Ha ha ha! Guluncsun kizim. Hangi devirde yasiyorsun?
halkin sectigi devlet liderleri ile diktatorleri karistirmissin.

Bu durumda tek bir sorun kaliyor.
Milletin ne istedigi nasil tesbit edilecek?

Millet ne ister, bu onemli sosyolojik olgu ve serbest (!) secim biciminde bir safsata ile savusturulamaz.

Serbest secime safsata diyen birisi ile niye tartisiyorum ki ben. Birakiyorum yazmayi.
Asagidaki yazdiklarinin cevaplari olarak 'irkcilik yapiyorsun' dedigimi farzet.

Irkci bir Kemalistsin. Bes para etmez goruslerin var.


Bunun cevabi serbest secimledir.

Once serbest secim nedir, bizim ulkemizdeki secimler ne kadar serbesttir onu degerlendirmemiz gerekiyor. Siz serbest secimi hele bir tanimlayin sonra da secimlerimiz ile karsilastiralim ne kadar serbestmis gorelim :) iple olculerek verilen oylar ne kadar serbest olur, ne kadar halkin istegini belirler ayrica tartisilir. Kaldi ki bu asamaya gelene kadar lider sultasi v.b. gibi seylerin de duzenlenmesi lazim ve elbette dokunulmazlikkonusu ve kiyak emeklilik konularinin da elden gecirilerek uygulamadan kalkmasi lazim.

Demek ki, millet Arapca ezan istiyormus, dinini nasil yasayacagina karisilmasini istemiyormus.
Propaganda ile cocuklarimizin beyinlerinin yikanmasini istemiyormus.

Millet arapca ezan mi istiyormus? :)) Peki peygamberin hadisi ne oluyor?  Sozleri dinlenmeyecek bir peygamber mi? Hadi ordan!..  Muslumanim diyeceksin peygamberine cok konusma ben ne istersem o olur diyorsun, yapma ya... 

Milletlerin istedikleri, yaptiklari dogru olmus olsaydi Allah onlarca, binlerce peygamber gonderir miydi? İnsanlar ne guzel kafalarina gore yasiyorlardi, negeregi vardi her seylerini bastan degistirecek din ve peygamber gondermenin, buyurun cevaplayin.

Araplar İslamiyetten once son derece medeni yasiyorlardi, hatta medeni sozu Medine sehrinden geliyor, ismini aliyor. Medeniyet Medineden basliyor. İslamiyet ile birlikte 300 adet ilim dali terk edilmis/yasaklanmis. Biz bunlardan sadece ebcedi biliyoruz kiyisindan o da. Yani cahiliye devri denilmesi cahilliklerindendegil, yasam bicimleri Allahin hosuna gitmemesinden.

Demek ki halkin istekleri her zaman dogru olmuyor. Hele ki egitim seviyesi cok dusuk, kulturu sifira yakin halklarda hepten yanlis secimler oluyormus di mi?

Iste bunlar yavas yavas gerceklesiyor.

Zaten cehenneme gidecek Musluman sayisi cennete gideceklerin cok cok fazla olacak.  Bunlarin cogunlugunu da halkialdatanlar olusturacak. Kalanlari da ahmak, sorgulamayan Muslumanlardan. Kuran boyle diyor. Ha halk begenmiyorsa bu benim meselem degil, git derdini kurana ve calaba anlat onunla tartis. 

Baska bir sikayetiniz varsa, secimde kaybedecegi %100 garanti olan bir partiye oyunuzu verebilirsiniz.

Oyumu kime verecegim konusuna bu sekilde girmenizi ahlaki bulmadim. Bir sey belirteyim, insanlar oylarini sadece kazanmak icin vermezler, fikirlerini belirtmek icin de verirler. Sahsi fikirler ama yanilmayasiniz, oyle seyhin, sihin, aganin, cemaat liderinin fikri degil.

Bilal ezani Arapca okumustur. 

Bilali Habes Arap degildi biliyorsunuz, bildigi baska dil yani ana dili de illaki vardir degil mi, ama ezani arapca okudu neden? Cunku kendi dilinde okusaydi halk ne dedigini anlamaz ve ezan maksadina ulasmazdi. 

Gunumuzde nasil okunursa okunsun anlasiliyor bu konuya ben pek girmem ama nedense siz asamadiniz daha.

Islam medeniyeti 7. asrin ikinci yarisindan 15. asira kadar surmustur. 

İslamda bilim hakkinda yazilmis onca kitap neden boyle yazmiyor peki. İslamda kaleme alma belgeleme calismalari ilk olarak Hz. Alinin halifeligi zamaninda baslamis ve 100 yildan daha sonra bilimsel tabana oturmustur. Yani 8 veya 9. yuzyila denk gelir bu tarih de.

Bu sekiz asir icerisinde Dunya gercek bilimle tanismis, 

İslamda bilimsel calismalar Turklerin Musluman olmasindan sonra sekle girdi.  TurklerinMusluman olmasindan once hangi Arap bilim adami ne yapmis, somut bir ornek verin lutfen.

İslamin ilk 200 senesi o donem komsu devletlerinin kayitlarinda yer almiyor buna dikkar ediniz.

Kaldi ki ilk hacli seferinde Kudus hristiyanlarin eline gecti ve 200 sene Musluman ve Yahudilere dinleri yasaklandi, agir mezalim yasadilar. Desene araplar bilimsel calismalardan firsat bulup Kudusu kurtaramadilar :))) Yapmayin tarihi olaylari tarihten uzaklasmadan yazin lutfen. 7. ve 8. yuzyilda bilim yapmis ilim adami olmus bir Musluman arap adi verin lutfen. Kudusu neden 200 sene kurtarmamislar onu da anlativerin.

insan haklarini ve Allah onunde esit yasamayi ogrenmistir. Kadinlara bosanma hakki, mal-mulk sahibi olma hakki verilmistir. 

Bunlar Kurani Kerimin yani Muslumanligin emirleri. 

Irkcilik yasaklanmistir. 

İslam irkciligi yasaklamaz. İrkciligi destekleyen ayetler var ustelik. Birisi sizi kavimkavim yarattik, birbirinizle tanisip biliseniz, der. Digeri gayri muslumlerden cizye alana kadar onlarla savasin der. İrdelesem daha da bulurum. Ama hristiyanlik sizin dediginiz gibidir. Bir yanagina tokat atana diger yanagini uzat İsa Aleyhisselamin sozudur.


Islami bilim adamlarinin eserleri Avrupa icin kaynak olmustur.

Turk Musluman bilim adamlari, Cezeri, Harezmi, İbni Sina, Maturudi gibi bilim adamlarindan soz ediyorsunuz sanirim. Bunlar Turktur ve Turkluklerini hicbir zaman unutmadilar ve utanmadilar.

Kemalizm bu gercegi saklamistir. Muslumanlarin kifayetsizligi ile Islami degerleri bir tutma hatasini yapmistir.

Kemalizm ne yazik ki hayata gecme sansi bulamadan dusman edinme sansini yakalamistir. Kemalizm ile Ataturku kast ediyorsaniz ideolojileri tanimiyorsunuz denilebilir. 

Sandiginizin aksine Ataturk akilci İslami tesvik etmisti. 

Hic bir diktatorluk, medeniyete kalici bir deger getirmemistir.

Dogru, hakisiniz size katiliyorum, gunumuz diktasi da sanildigindan cabuk layik oldugu yere gomulecektir. 

Kemalizm, irkcilik + propaganda + kopyeciliktir. Celiski icinde, dunyaya ayak uyduramayan, anti-demokratik, ve irkci nesiller yetistirmistir.

Kemalizm hayata gecirilemistir, mesela ulkemizin yonetim bicimi tamamen orjinal kendi yarattigimiz yonetim bicimidir, dunyada esi benzeri olmayan yonetim bicimidir. Sahi siz kimden kopyalandi saniyorsunuz, veya hangi ulke yonetim bicimi bizimki gibiydi? Bir ulke adi yazmaniz yeterliolacaktir.

Kopya diyorsaniz ki diyorsunuz kimden kopyalanmistir?

Simdiki gidildigini dusundugum yol cok daha kalici ve insanliga faydali olacaktir.

:)) kesinlikle cehenneme tek yonlu bilet olarak cok ise yarayacagina inaniyorum.

Bu yol, demokrasi + temel hak ve ozgurlukler + Islami ahlak sentezidir. Irkciligi, ayirimciligi, despotizmi red eden bir yoldur. Islami demokrasi  ile buyuk olcude ortusen bir demokrasi cesididir. Yuzde yuz Anadolu'dan cikmistir.

:)) guldurmeyin despotizmi yasiyoruz, yasatiliyoruz bu nasil retetmektir. İnsan ret ettigi biseyi yapar mi, yaparsa bu insan ahlakli olur mu?

İslam demokrasisi diyorsaniz ki diyorsunuz, o zaman Anadoludan cikmis olamaz degil mi, İslamiyet Arap yarimadasindan cikti :))

Kemalistlerin bu gidisata alisamamalarinin sebebi gidilen yolun demokrasi olmasi ve Islami ahlaka deger vermesidir.

Kemalist diyerek asagilamaya calistiginiz bazi kisilerin omuzlarinda yukseldiginizi unutmayiniz. O bazi ahmaklar sizi tasidiler. Biraz vefali olun, cunku vefasizlik bulasicidir, hemen kendi yavrusunu yer.

Gunes

Gelelim benim yazdigim ama sizin cevaplarinizda es gectiginiz konulara. Bir daha okuyun ve dusunun lutfen. Bunu daha once de yaptiginiz icin size bir suredir cevap yazmiyordum. Siz fark etmemis olmalisiniz, ayaklariniz yerden kesik Ataturke kufretmekle mesgulsunuz zira.

Altan ailesine guvenmeyiniz, tamamen cikarci devrin liderlerinden daha taskin is yapan insanlardir. Dusene ilk tekmeyi onlar atar hem de oyle atar ki esekten dusmuse doner tekmeyi yiyen. 

Yalakalikta hic birsinir tanimazlar. Simdi sizin dalga gectiginiz devrimler var ya o devrimlerin en atesli savunucusu dedeleriydi. Hatta sapka giymedigi icin Erzurumda bir nineyi sapka kanununa muhalefetten asmisti. Yalakaligin haddini siz dusunun. 

Ailenin gecmisine soyle bir bakiverin devirler degisirken nasil ve ne sekilde hareket etmisler. Hatta biraz daha uyarayim 12 Eylul donemi yazdiklari sapikliklara bakin bakalim. Ha o yazilanlari ve yapilanhareketleri dogru buluyorsaniz, onayliyorsaniz sozum yok. Pompei ve lut kavmini hatirlatirim size sadece.

bugun sizin yaninizda olduklarini mi saniyorsunuz, onlar para, güç ve benzerlerinin yanindadir.

Size son sozum, bir konuda yazismak, tartismak istiyorsaniz daha ciddi olmalisiniz, olayi konuyu kendi mecrasindan cikmadan degerlendiremiyorsaniz da tartismalara girmeyiniz.

Boyle seviyedeki paylasimlara, ciddiyetsiz ithamlar iceren maillere beni dahil etmeyin lutfen.

Fusun

Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK



-----Original Message-----
From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: gtiecer <gtiecer@aol.com>
Sent: Thu, May 24, 2012 6:07 pm
Subject: Re: Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Bu tespitlerden sonra Turkiye Cumhuriyetinin yikiminin din ile mumkun olabilecegini anlamislar degil mi? :)) 

Ezani ilk defa Turkce okumak Ataturkun fikri mi saniyorsunuz?

Bilali Habesin ezani baska sekilde okumasi mumkundu de Arapca okumayi mi secti saniyorsunuz?

Ayrica "insanlarla anlayacagi dilden konusunuz" hadisine gore ezanın yani namaz vaktinin girdigi duyurusunun muminin ana dilinde yapilmasi gerekir.

Islam ne zaman 800 sene medeniyet kurdu, orta cagda Turkler Musluman olduktan sonra esari itikadina gecilinceye kadar 300 - 400 senelik bilim donemi oldu 12. yuzyilda sona erdi bu donem. Sizin tarihiniz ne zamandanbasliyor, ne zaman bitiyor merak ettim.
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 


Ataturk'un sozlerine bakarsaniz, Islamiyet icin dusunmedigi kalmamis. Bilhassa 1924'ten once Islamiyet'i goklere cikaran sozler etmistir. Daha sonralari da yerle bir edecek sozler etmistir. Hatta, bazi yazarlara gore Islamiyet'ten nefretle bahsediyordu. Zamanla bunlari getirip buraya koyabilirim.

Ben sahsen, ne dedigine pek bakmam, ne yaptigina bakarim. Cunku, hemen hemen her konuda ya celiskili konusmuus, ya da celiskili davranmistir. O anki kafa durumuna (!) gore belki de konusuyordu.

Islamiyeti de diger muhendislik projeleri gibi muhendislikten gecirebilecegini dusunmustu. Ezani, Kuran'i Turkcelestirerek dine aykiri dustu. Halifeligi kaldirarak Islam dunyasini Dunya dinleri onunde kucuk dusurdu. Kuran'i ve Kuran ahlakini ogreten Sibyan okullarini kapatarak Kuran'i okunmaz hale getirdi. Butun Islami muesseseleri kaldirdi. Kiyafetleri yasakladi. Ulemayi astirtti. Cocuklari dinden uzaklastirdi; dini kucumsedi. Sanki, topyekun bir savas baslatmisti.

Ustelik bunlari Islam dunyasinin fakirlesmesine din sebebiyet verdi diyerek yapti; Islamiyet'in 800 senelik kurdugu Dunya medeniyeti ile celiski icindeydi. Kuran Islamiyet'i ile Muslumanlarin o zamanki kotu durumunu karistirdi; ayni zannetti.

Bu durumda sozlerinin iyligi-kotulugu onemsizlesti; eylemleri ile ne dusundugu ortaya cikti.

Sonunda, Anadolu halki da eylemleriyle yapilanlar hakkinda ne dusundugunu gosterdi. Boylece, neyin daha kalici oldugu ortaya cikti. Tepeden inme hic bir sey, uydurma ilkeler, proagandalar kalici olmadi. Toplum muhendisligi gitti; toplumda birlikte atan kalplerdeki ask kaldi.

Ama, iste asagida bir ABD elcisinin din konusunda Ataturk'le ozel yaptigi mulakat./Gunes


Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Atatürk                                                            İslam için ne                                                            düşünüyordu?
Sherill'e göre Atatürk Tanrı'ya inanıyor ama dine inanmıyor.
Atatürk'ün, biyografisini yazan ABD Büyükelçisi Sherrill'e açıkladığı 'dinle ilgili' düşünceleri ilk kez yayımlandı. Sherrill'in kitabına almayıp rapor olarak ABD Dışişleri'ne gönderdiği söyleşide Atatürk 'Agnostik olmadığını, tek tanrıya inandığını' söylüyor, dindar olmayan Türklerin yüksek sesli duaların cezbine kapıldığını belirtiyor
06/09/2006 (18865 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerine ışık tutacak yeni bir belge ortaya çıktı. 1932-1933 yıllarında Ankara'da görev yapan ABD Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in hazırladığı ve Atatürk'ün kendi ağzından dinle ilgili görüşlerini içeren rapor ilk kez Toplumsal Tarih dergisinde araştırmacı yazar Rıfat N. Bali'nin hazırladığı yazıda yayımlandı. Büyükelçi, Ankara'da görev süresi boyunca Atatürk ile yaptığı görüşmelere ve gözlemlere dayanarak 'A Year's Embassy to Mustafa Kemal' adlı bir kitap hazırlamıştı. Eser ilki, 1934 yılında Atatürk yaşarken, üç kez Türkçeye çevrildi. Kitabın en ilginç bölümü Atatürk'ün dine bakışını içeren kısımdı. Bu bölümde yazar, Atatürk'le yaptığı uzun bir mülakata yer vermiş ancak Atatürk'ün sözlerinin bir kısmını kitaba almamış bunu da "Din konusundaki şahsi görüşleri hususunda söylediklerinin tamamını burada vermek hiç doğru olmaz" satırlarıyla dile getirmişti.

Ancak Sherill, kitaba sadece bir bölümünü aldığı görüşmeyi özetleyerek bir rapora döktü ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. ABD Dışişleri Arşivi'ndeki bu raporu, Bali Türkçeye çevirip Toplumsal Tarih'e yazdı. Aşağıda, raporun tam metni yer alıyor.

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ
Sayı:423
Ankara, 17 Mart 1933
Konu: Türkiye'de din
MÜNHASIRAN MAHREM
Saygıdeğer Hariciye Vekili
Washington

Beyefendi,
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ile dün öğleden sonraki üç saatlik mülakatımda, hakkında yazmakta olduğum biyografinin sekiz bölümünü birlikte gözden geçirdiğimiz sırada Türkiye'de din meselesi bahis edildi. İncelememde Türkiye Cumhuriyeti'nde İslam dininin gelişimi konusuna oldukça yer verdiğime dikkatini çektim, biyografim için -yayınlanmak veya yayınlamamak kaydıyla- bana söylemek istediği kadarıyla sınırlı olmak üzere bu mevzudaki görüşünü bilmek istediğimi belirttim. Sözlerinin hangi kısmının efkârı umumiye(nin) (bilgisi) için olduğunu, hangi kısmının olmadığını belirterek mevzu hakkında teferruatlı bir şekilde konuştu.

Galiba, altı ve yedi yaşındayken annesi onu bir sıbyan mektebine göndermek istiyordu. Burada öğretmen Kuran dersleri de verecekti. Bu, uzun Arapça bölümleri ezberlemek demekti. Diğer yandan babası oğlanın din eğitiminin verilmediği laik bir mektebe gitmesini istiyordu. Her ne kadar sonunda babanın sözü kabul edildiyse de annesi oğlanı Selanik'te geçerli olan geleneksel tören eşliğinde sıbyan okuluna gönderdi. Ertesi gün babası oğlanı okuldan aldı ve laik okula koydu. Buna çok üzülen annesi epey ağladı ve oğlanın teklif etmesi üzerine sıbyan okulundaki din hocası
eve gelip ona Kuran eğitimini verdi. Bu sadece bir ay sürmesine rağmen anneyi tatmin etti. Bu, ömrü boyunca alacağı tek din eğitimiydi.

'Beşeriyetin Tanrı ihtiyacı'
Agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı, kesinlikle reddediyor, ancak dininin sadece Kâinat'ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı'ya inanmak olduğunu söylüyor. Ayrıca beşeriyetin böyle bir Tanrı'ya inanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor. Buna ilaveten dualarla bu Tanrı'ya seslenmenin beşeriyet için iyi olduğunu belirtti. Burada duruyor.

Daha sonra teferruatlı bir şekilde neden o kadar inançlı bir Protestan Hıristiyan olduğumu sordu. Ben de ona, bu raporda yeri olmayan, sebeplerimi söyledim. Sadece bir genel mütalaa söyleyebilirim. Suallerinde tamamıyla samimiydi, bu da din konusunda yeterince zihin yorduğunu göstermekte. Daha sonra, 10 yıl önce inşa ettiği yeni Cumhuriyet'in Reisicumhuru olarak iktidara geldiği zaman İslam dininin durumu hakkında bilgi vermeye başladı. Şeyh-ül İslam'ı, medreseleri, Mahkeme-i Şer'iyyeleri ve bu mahkemelere riyaset eden kadılar, hocalar ve muhtelif dervişler dahil olmak üzere bütün ruhban sınıfını lağvetmeyi gerekli bulduğunu söyledi. Osmanlı'da geçerli olan bu ruhban yapıdan geriye kalan, müezzin olarak minarelerden halkı ibadete çağıran ve camilerde namaz kıldıran imamlardı.

Ona az evvel tasvir ettiği bu yapıyı tamamıyla yok ettikten sonra Türk gençliği için, şayet kaldıysa, ne tür dini tedrisat kaldığını sordum. Kifayetsiz medrese sistemini tüm ülkeye yayılmış ilk ve ortaöğretim sistemiyle ikame ettiğini ve bu sistemin (talebeyi) üniversiteye dek götürdüğünü belirtti. Hz. Muhammed'in hayat hikâyesi ve daha ahlaklı yaşama konusundaki hikmetli düsturlarla dini tedrisat verildiğini, bu dini tedrisata Yeni ve Eski Ahit'te tasvir edilen diğer büyük dinleri ve Budist dini kitapları da dahil ettirdiğini söyledi.

Daha sonra o ve ben bu modern Türk dini tedrisatı ile Birleşik Amerika'da ortalama pazar okulunda verilen dini tedrisatı mukayese ettik. Pazar okullarımızda verilen dini tedrisatın cuma sabahları kadınlar tarafından tüm ülkedeki Halk Evleri'nde verilip verilemeyeceğini sorduğumda böyle bir fikrin muvaffak olacağına dair pek şüpheli göründü, ancak yeni bir fikir olduğunu ve kaale alacağını söyledi. Bu amaçla kadın öğretmenlerin vazifelendirilmesi fikri ona cazip geldi, çünkü bu şekilde hocaların erkek partizanları, siyaset veya benzeri muhtemel başka mesele yaratacak ihtimallerden kaçınılmış olacaktı.

Bursa hadisesi
Bu çerçevede yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu. Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı: Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum.

Bu sözlerim Kuran'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı.
Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.

Türkçe Kuran okutma nedeni
Bu duada Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.* "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.

Daha sonra umumi ve şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının gerçekte hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü. Saygılı bir şekilde bu bakışıyla mutabık olmadığımı, eşimle yaşadığımız tecrübeyi anlattım. İki Türk arkadaşımızın daveti üzerine 23 Ocak'ta Ayasofya Camii'ne gidip Kadir Gecesi'ne şahit olduk. Ona yüzde 20'si askeri üniformalı 10 bin mümin tarafından doldurulan caminin ne kadar kalabalık olduğunu, bütün müminlerin tam bir saat Gazi'nin de varlığını kabul ettiği Tanrı'ya doğrudan yönelttikleri dualarla nasıl yoğun bir şekilde ibadet ettiklerini anlattım.

Bu kalabalık, bu ibadet ve müminlerin duaya yoğunlaşmaları hususunda izahat istemem, onun Türk gençliğinin din hakkında bilgi edinme fırsatı mevzusunda Türk hükümetinin kısıtlı bir rolü olması gerektiğine dair kanaatini dile getiren daha fazla beyanatlar vermesine neden oldu. Bu beyanatlarını bitirdiğinde şimdilik ortaöğretimde ve Dâr-ül-fünûn'un küçük ilahiyat bölümünde üç büyük din hakkında verilen tarihi tedrisattan fazlasını öğretmeye inanmadığı sarihti.

Sovyetler gibi lağvetmeye karşıydı
Ancak Sovyetler'in her türlü dini lağvetme fikriyle kesinlikle mutabık değil. Bellibaşlı camilerin hükümetçe muhafaza edilmeleri ve amaçları doğrultusunda kullanılmaları gerektiğinde ısrarlı. Üç büyük dinin ahlak öğretilerine dinden ziyade ahlak olarak inanıyor.

Bize ihsan ettiği hayırlar için tek Tanrı'ya sık sık minnettarlığımızı dile getirecek ifadelerin eklenmemesi halinde şahsi dini inancının natamam olacağını söylediğim zaman şaşırdı, ancak alakadar göründü. Sadece yeni bir fikir olduğundan, bu fikri kaale alacağını söyledi. Benimle bu konuda daha fazla konuşma arzusunu ifade etti. Bu beni şaşırttı, zira Yusuf Akçura bey gibi samimi arkadaşları beni sürekli onunla din hususunda konuştuğum takdirde, Gazi'nin nazikçe 'dostluğumuz' olarak adlandırdığı münasebetlerimizin kesinlikle bozulacağı hususunda ikaz etmişlerdi. Konuşmamızın bu bölümünün sonunda, daha öncesi bir yabancı ile hiçbir zaman bu konuda bu kadar etraflı konuşmadığını ve özel dini inançlarını da hiç dile getirmediğini söyledi.

Saygılarımla
Charles H. Sherrill






__._,_.___
Recent Activity:
Visit ANATOLIA CULTURAL
CENTERS
where everyone
is welcomed no membership
required(ucretsiz)
FT LAUDERDALE BRANCH
3403 NW 55th Street
Fort Lauderdale,
FL 33309
Phone: (954)956 8828
Fax : (954)956 8827
www.anatoliacenter.org
MIAMI BRANCH
5760 N.W. 72nd Avenue
Miami Fl 33166
395-406-3336
www.anatoliacenter.org
.

__,_._,___


--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Asla somut oneride bulunma.   Moskova Buyukelcisi Halil Akinci - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli   bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder