ERGENEKON SORUŞTURMASININ KARŞI İDDİANAMESİ YAZILDI
Öztürk'ün Sadullah Ergin ve Beşir Atalay dahil 78 kişinin adını verdiği suç duyurusunda, adı geçen kişiler hakkında insanlığa karşı suçlardan askeri casusluğa, yasadışı dinlemelerden işkenceye 18 ayrı suçlamaya yer verildi.
HAYATIMDA BÖYLE SORUŞTURMA GÖRMEDİM
Ergenekon Davası sanıklarından Levent Ersöz'ün avukatlığını yaptığı sırada ofisi basılan ve İrticayla Mücadele Eylem Planı adıyla bilinen planın fotokopisini bulundurduğu iddiasıyla tutuklanan Serdar Öztürk suç duyurusunda şunları söyledi:
"Ben yıllarca ceza mahkemelerinde duruşmalara katılmış ve davalara girmiş bir avukatım.
Açıkça ifade etmek zorundayım ki, avukatlık hayatımda ne böyle bir soruşturma, ne de böyle bir yargılama gördüm.
Özel yetkili mahkemede görülen yargılamanın, ne çetelerle mücadele etmekle, ne de devletin bağırsaklarının temizlenmesi ile en ufak bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Keşke öyle olsaydı.
Ama maalesef gelinen aşamada böyle bir amacın olmadığı ortaya çıkmıştır.
Zira, benim bu dosyalara dahil edilmemin ve tutuklanmamın tek sebebi, soruşturmayı yürüten polislerin "ABD lehine askeri casusluk" yaptıklarına dair somut kanıtlara ulaşmam ve bunun yasal gereğini yapmaya tevessül etmemdir.
Telefonlarım ve maillerim takip edildiği için, benim de avukatlık ofisime 3.6.2009 gecesi Ankara TEM şubede görevli bazı polislerce gizlice girilerek, belgeler ve mermiler yerleştirilmesi sonucu 7.6.2009 günü İstanbul özel yetkili 11 nci Ağır Ceza mahkemesi yedek üyesi Metin ÖZÇELİK tarafından tutuklandım.
Avukatlık ofisime giren bu polislerin isimleri ile organizasyonda yer alan sivillerin adları Ankara CBS.lığına da, yargılamayı yapan mahkemeye de bildirilmiştir.
"ABD hesabına askeri casusluk yapmak iyi bir şeydir" diyen çıkarsa, bugün hukuk adına yapılan her şey haklıdır.
Aksi halde, bugün yapılanlar TCK.nun 94 ve 77 nci maddesinde "işkence ve insanlığa karşı suç işlemek" olarak tanımlanır.
Hiçbir zaman suç işlenerek temiz bir toplum yaratılamaz.
Dünyada böyle bir örnek bulunmamaktadır.
Suç işleyerek ancak daha farklı kirliliklere sahip bir toplum yaratılır.
Masum insanların evlerine ve ofislerine delil koyup, onları terörist ilan etmek, bu kişileri terörist ve birbirlerini tanımayan bu insanların tümünü bir örgüt yapmaz.
Ancak bu delilleri yaratanların bir çete ve bir örgüt olduğunu gösterir"
YARGI YOLUYLA HİZAYA GETİRİLİYOR
Serdar Öztürk suç duyurusunda Ergenekon soruşturmasındaki hak ihlallerinin hukukla, insanlıkla ilgisinin olmadığı gibi dini duygularla da açıklanamayacağını söyledi:
"Şu anda, Ortaçağ da yaşamıyoruz.
Bu karanlık çağı geride bırakalı, 400 yıl olmuştur.
21nci yüz yılda, akıl ve ruh sağlığı yerinde, normal bir idrak seviyesine sahip, Allah inancı veya temiz bir ahlak anlayışı olan hiç kimse, insanların sahte belgelerle yıllarca cezaevinde tutulmasını, yaşam hakkından sonra en kutsal hakkı olan hürriyetinden yoksun bırakılmasını kutsayamaz.
Böyle insanlık dışı bir vaziyeti, ulvi gerekçelerle de açıklayamaz.
Dolayısı ile, masum insanların ofislerine sahte delil bırakarak onu tutuklatmak çetelerle mücadele değildir.
Toplumu yargı yolu ile hizaya getirmek ve tek tip insan üretmek ise, bugün herkesin lanetle andığı Hitler döneminde vardı.
Keza kutsal kitabımızda da;
"Ey o bütün iman edenler, siyasi olarak sizden farklı düşünen Müslümanları sahte belgelerle yıllarca özgürlüğünden alıkoyabilirsiniz.
Bu da size haktır." diye bir hükümde yoktur.
Bu nedenle, özel görevli mahkemelerde "hukuki süreç" maskesi ile, bazı polis savcı ve hakimlerce, yargı faaliyetiymiş gibi yapılan işlerin, hukukla adaletle, ileri demokrasiyle veya Müslümanlıkla en ufak bir illiyet rabıtası olamaz.
Hiç kimse, başka insanların hayatlarını yok etmek şeklindeki sağlıksız ütopyalarını ve ruh hallerini, insani bir gerekçe ile de açıklayamaz."
PARMAK İZİM BULUNAMADI
Avukat Serdar Öztürk, 51 nolu DVD'yi müvekkilinin ofisine yerleştiren polisin görüntüsünü tespit etmesinin ardından kendi ofisine de İrticayla Mücadele Eylem Planı isimli belgenin fotokopisinin yerleştirildiğini iddia etti.
Öztürk hiçbir belgede parmak izinin bulunamadığını şöyle anlattı:
"İlk andan itibaren, yani daha gözaltındayken, 6.6.2009 günü özel yetkili savcılığa dilekçe vererek, tespit işleminde ilk defa gördüğüm gizli belgeler, mermiler ve bazı belgelerin bana ait olmadığını belirtip, üzerlerinde parmak izi incelemesi talep ettim.
Ancak bu inceleme yaptırılmadı.
Gelinen aşamada, suçlandığım hiçbir belgenin üzerinde parmak izim bulunmadığı ortaya çıktı.
Ancak tüm yazılı taleplerimize rağmen, ısrarla ve hala ofisimden çıkan sahte plan üzerinde parmak izi araştırması yapılmamakta, bu şekilde gerçek suçlular korunmaktadır.
Ortalama zekaya sahip ve ruh sağlığı yerinde olan hiç kimse böyle bir garabeti, bağımsız hakimin yargısal takdiri diye açıklayamaz."
BANA AİT OLMAYAN TELEFON
Serdar Öztürk, aleyhinde üretilen bazı delillerin üretildiğini anlattığı suç duyurusunda kendisine ait olmayan bir telefonun nasıl kendisine ait gösterildiğini şöyle anlattı:
"İddianame ekleri yayınlandıktan sonra İstanbul TEM Şubesinde görevli polislerin hakkımda çok sayıda sahte belge düzenledikleri, yasa dışı telefon dinlemesi ve kaydı yaptıkları, bana ait olmayan elektronik postaları bana aitmiş gibi dosyaya delil olarak koyduklarını tespit ettim.
Bu nedenle gerek ilgili emniyet görevlileri, gerekse sahte HTS kaydı üretilmesi nedeniyle TIB yetkilileri hakkında çok sayıda suç duyurusunda bulundum.
İstanbul TEM Şube görevlileri tarafından hazırlanan ve İstanbul Ozel Yetkili 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/106 Esas sayılı dosyasının 23 .klasöründe 31 .sayfada yer alan belgede benim İstanbul'da 0216 474 32 53 numaralı bir telefonum bulunduğu ve bu telefonla LEVENT KARA isimli bir şahısla 4 defa görüştüğüm iddia edilerek bir belge düzenlenmiştir.
Müteakiben Telekom' dan gelen belgeye göre bahse konu 0216 474 32 53 numaralı telefonun Üsküdar İstanbul'da oturan 1971 Tokat Almus nüfusuna kayıtlı T.C.Kimlik no:286 254 185 12 olan ve tabelacılık mesleği ile uğraşan bir vatandaşımıza ait olduğu ve adı geçen kişinin bu telefonu uzun bir zamandan bu yana kullandığı anlaşılmıştır.
SABRİ UZUN SÖYLEDİ
Serdar Öztürk müdafii olduğu süreçte emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un Ergenekon operasyonuna dair kendisine aktardıklarına suç duyurusunda şöyle yer verdi:
"Müdafi olduğum süreçte, SABRİ UZUN' la yaptığımız görüşmelerde kendisi bana 2006 yılında bu belgeleri geri çevirmesini müteakip, kendisine bu belgeleri getiren emniyet istihbarat daire başkan yardımcısı RECEP GÜVEN' in İstanbul Emniyetinde görevli TEM ve İstihbarat Şube Müdürleri ile görüştüğünü, kendisinin bu görevliyi o tarihte takip ettirdiğini, Recep Güven'in bu görevlilere kendilerinin bir projesi olduğunu, projeyi sadece belirli emniyet mensuplarının bildiğini, dolayısıyla bu kişilerin İstanbul Emniyetinde projeyi uygulamak üzere kendilerinin yerine atanacaklarını, projenin gerçekleştirilebilmesi için kendi görevlendireceği emniyet mensuplarının atanmasının zorunlu olduğunu, bu yer değişikliği nedeniyle husumet gütmemelerini istediğini belirlediğini anlatmıştır.
Müteakiben, Sabri Uzun'un görevden alınmasından sonra, Ümraniye'de el bombaları bulunmadan önce, 'Ergenekon Projesi' ni uygulamak için, Ali Fuat Yılmazer ve Mutlu Ekizoğlu İstanbul Emn.Md.lüğüne atanmışlardır."
GAZETECİLER DE VAR
Soner Yalçın'ın Samizdat, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun Sızıntı kitaplarının da kaynak olarak gösterildiği suç duyurusunda Önder Aytaç, Mehmet Baransu, Nagehan Alçı, Mehmet Baransu, Faruk Mercan, Hüseyin Gülerce, Mümtaz'er Türköne, Nazlı Ilıcak gibi gazeteciler de suçlandı.
Ali Fuat Yılmazer, Zekeriya Öz, Mutlu Ekizoğlu, John Kunstadter gibi isimlerin de yer aldığı suç duyurusunda Serdar Öztürk, Gülen Cemaati'nin CIA ile berber faaliyet yürüttüğüne dair iddialara da dilekçesinde yer vererek, cemaatin operasyonda görev aldığı için soruşturulmasını istedi.
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bir kisiyi layigindan fazla ovmek riyadir, dalkavukluktur; layigindan az ovmek ise ya dilsizlikten ileri gelir, ya hasedden. Hz.Ali - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinlerin kitaplar1n1; Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir. Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinler atesbocekleri gibidir: Parlayabilmek icin ka ranliga gereksinim duyarlar. Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak. Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan. Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir... K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti N edir hepsinin ozledigi? Kolelik. Omer Hayyam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder