10 Ağustos 2012 Cuma

Re: Gönüllü Türk Gençler Suriye'de

Sayın Akkartal,

Olaylar baştan hiç buraya getirilmemeliydi.
Suriye'de kanlı olaylar gelişmesinin baş müsebbibi biziz.
Kimseyi suçlamayalım.
Sünni-Nuseyri çatışmalarını biz körükledik.
Bizim özel harekatçılarımız, bizim yardım ve yataklığımız, bizim silah yardımımız, bizim topraklarımızı bu işe tahsis etmemiz, bizi ve Suriye'yi bu günlere getirdi.

Bizim bugün yaptıklarımızın Suriye'nin geçmişte PKK'yı desteklemekle hiçbir ilgisi yoktu.
Yaşananları geçmişte PKK'ya verilen desteğin intikamı olarak yorumlamak çocukçadır.

Biz küresel oligarşinin elinde oyuncak olduk, aportta bekleyen köpek gibi sahibimizin gösterdiği her hedefe atladık.
Onursuzca, şerefsizce, küresel oligarşiye kul köle olan bizim hükümetimizdir.
Bundan dolayı kimseyi suçlamamalıyız.

Suriye hükümetine gelince Suriyenin rejimi, hükümetinin demokratik olup olmadığı bunlar bizim işimiz değildir.
Dünya da BM'e üye, yasal, tanınmış mutlak monarşiler, meşruti monarşiler, dikta rejimleri, hemen her türlü rejimle yönetilen ülke vardır.
Bunlar ülkelerin iç işleridir.

II. Dünya Savaşı ve ardından kurulan dünya düzeninde o sırada var olan sınırların korunması ve saygı gösterilmesi prensibi kabul edilmiştir.
Şimdiyse batı her zaman olduğu gibi, işine gelmediği andan itibaren, ahdine vefa göstermeme yoluna girmiştir.
Ülkelerin sınırlarının tartışıldığı bir döneme girdiğimizi anlamamız gerekir.
Bu manada artık bizim de sınırlarımız tartışılmaz değildir.

Bu noktadan itibaren, sadece Suriye değil, Irak'daki gelişmelere de müdahil olmak zorundayız.

Çünkü kendimizi, kendi elimizle bir açmazın içine sokmuş durumdayız.
Ve içinde bulunduğumuz açmazı da açması gerekenler bizleriz.
Bunun için:

  • Gerek Irak, gerekse Suriye, her iki ülkede de mevcut sınırların korunması için çaba harcamalıyız.
  • Her iki ülkede de siyasetten, ticarete, güvenlikten, kültürel ilişkiye kadar ne konu varsa, bunları federasyon peşinde olanlarla değil, merkezi hükümetlerle görüşmeliyiz.
    Federasyonları, federasyon peşinde koşanları dışlamalıyız.
  • Her iki ülkede de federatif kazanımları olanları geriletecek adımlar atmalıyız.
  • Her iki ülkede de, bize yakın duran ya da uzak duran ayırd etmeksizin, bütün isyanların bastırılmasına yardımcı olmalıyız.
    Dikkat, bu anlamda Türkmenlere yapılacak en iyi yardım, yeniden tesis edilecek merkezi otoriteyle iyi geçinmeleri için yardım ve aracılık etmektir.
  • Bir an evvel isyancılarla olan bağımızı kesmeliyiz.
  • Her iki ülkede de, güçlü merkezi hükümetler kurulması geliştirilmesi, merkezi devlet otoritesini pekiştirilmesi için ne gerekiyorsa, ne pahasına olursa olsun yapmalıyız.
  • Ve yine isyan, ayrılıkçılık, federasyon peşinde olanları marjinalize etmek, kazanımlarını geriletmek, merkezi otoriteye boyun eğmelerini temin etmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
  • Bütün bunları yapabilmek için de, ülkeyi küresel oligarşinin elinde oyuncak eden AKP iktidarını ve kadrolarını yönetimden uzaklaştırmalıyız.
  • Bütün devlet kurumlarında kümelenmiş olan işbirlikçi cemaatlerin kadrolarını kitlesel ölçekte tasfiye etmeliyiz.


  • Ülkenin ABD'ye olan ilişkilerin mutlak ama mutlaka yeni ve daha dengeli bir temele oturtmalıyız.
  • Ülkenin başında demoklesin kılıcı gibi sallanan dış borç yükünü azaltmaya yönelik ekonomik programlar uygulamalıyız.

Yapmamamız gerekenler ise:

  • Asla ve de kat'a her iki ülkede de merkezi devlet otoritesini zedeleyecek, zayıflatacak tarzda askeri müdahaleler yapmamalıyız.
    İsyancılar, federasyoncular ve federe devletlerin kendileriyle hiçbir türden ilişki kurmamalıyız.
  • İsyancılar ve federe devletlerle var olan ilişkilerimizi ya toptan kesmeli, ya da merkezi otorite üzerinden yürütmeliyiz.
  • Genel anlamda bütün bölgesel ve küresel savaşlarda sıcak temastan uzak durmalıyız.
  • Genel anlamda, yaşanacak çatışmalarda savaşı ana karamızda kabul etmemeliyiz.
  • TSK caydırıcılığını maksimize etmeli, savaşmadan kazanmaya odaklanmalıyız.

Ödeyebileceğimiz bedeller ve risklere gelince:

  • Türkmenlerin haklarını merkezi otoriteyle görüşerek korumak zorunda kalabiliriz.
  • Federe devletlerle zaman içinde kurulmuş olan ticari ilişkiler zedelenebilir.
    Federe devletler beklentilerimizin tam tersine bağımsızlık yoluna gidebilir.
  • ABD'yele ilişkilerimiz bozulabilir, Büyük ölçekli para operasyonlarına maruz kalabiliriz.

Seçileçek yolun mutlaka bedeli olacaktır.

  • Bu bedel asla ülkenin parçalanması, içsavaşa sürüklenmesi, önümüzdeki III. Dünya Savaşının öncüsü olan bölgesel harplerin yıkıcı tesirlerinden daha fazla olmayacaktır.
  • Önümüze çıkacak bedel, gelişmekte olan olaylar zinciri içinde önümüze çıkacak yeni imkanlarla ödencektir.
  • Borcumuzu için alacaklılarımızla yeniden müzakere şansımız olacaktır.
    ABD'leriyle bozulan ilişkilerimizin yeniden tesisi için mutlaka yeni fırsatlar olacaktır.
  • Dengeleri değişen yeni dünya düzeninde mutlaka yeni ve daha güçlü ekonomik, siyasi imkanlar olacaktır.
  • Unutulmalıdır ki, Türkiye dünyanın merkezinde yer alan bir ülkedir.
  • Ülkenin kaderini küresel oligarklara, bunlara kul, köle olmuş kadrolara, işbirlikçi cemaatlere teslim etmekten çok daha iyi imkanlarımız vardır.

Saygılar.


On 09.08.2012 22:13, Akkartal wrote:
  "Sonra da Suriye, Şemdili'de çatışan PKK'lıları destekledi diye, şikayet ederiz.
Bu bir çelişki değil midir?
Hem sırça köşkte oturuyorsun, hem de başkasının evini taşlıyorsun.
Doğrusu, bundan sonra Suriye'den, ya da İran'dan, iyi birşeyler beklemeyin.
Başınıza bir şeyler gelirse de yalancıktan şaşırmış gibi de yapmayın "


Sayın Poyraz,
 Sözde millet vekili, özde ise BDP teröristlerinden olan birinin, Suriye kürtlerine, malum nedenlerden dolayı,  müdahale edilmesi ihtimali karşısında olarak,  Türk milletini nasıl tehdit ettiğini sanırım siz de okumuşsunuzdur.
Bu olayların, ne yaparsak yapalım, durmayıp, bizi ister istemez nereye götüreceğini kestirmek ve elbette ki her türlü tedbiri alıp, her türlü belaya karşı hazır olmak gerek.
Suriye'de yaşamakta olan Türkmenler ile empati yapıp, bir an için  onların yerine kendimizi koyabilir misiniz?
Onların konum-durumunda biz olsa idi, bu durumda ne yapardık?
Şahsen bu empatiyi sıhhatli bir şekilde yapabilecek durumda olduğumu söyleyemem. Ama, eğer ki malum şekilde tavır koymuşlarsa, buna her halde mecbur oldukları içindir, diye, düşünmekteyim. Hal böyle olunca, Türkiye'den, onlara destek olmak maksadıyla oraya gitmiş olan gençlere gerek millet ve gerekse devlet kurumları olarak, ne diyebiliriz?
Hemen geri dönün, size ne onlardan, diyebilir miyiz?
Başımıza  nasılsa, gelecek ne varsa zaten geliyor veya gelecek değil midir? Kimsenin işine karışmadan, kendi kabuğumuza çekilip, yaşamak mümkün müdür bu devirde? 
Bence, bu mümkün değil ve olamaz da...
Şu  halde,  günümüz ve de geleceğimizi temin için, illa ki bir şeyler yapmalıyız ama, ne ve nasıl?

Bence asıl mesele bunu tayin etmektedir...
Selamlar...



--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel


--  Bosuna kendinizi kandirmayin; surekli yaptiginiz sey neyse siz osunuz...  Aristo - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun  Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.  Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.  Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,  sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.  Bok yiyorsunuz!  Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!  Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.  Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibin  e.  Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.  Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...    K.Ataturk  - - - - - - - - - - - - - -  1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi : Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.  Hic de zararli bir topluluk degildir.  Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara dadir.   ISKILIPLI ATIF

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder