Yunus Bey, İsyan ediyorsunuz, çünkü duygusalsınız. Arapçaya hislerinizle bağlısınız. Arapçanın Allahın ana dili olduğunu, ilahi bir dil olduğunu düşünüyorsunuz. Bana göre Arapça diğer diller gibi bir dil. Kişilerin kendini ifade ettikleri bir araç. Kutsal bir yanı yok. Ben işe tamamen yarar-zarar penceresinden bakıyorum. Elbette çok dil bilmek bir maharettir. Elbette dünyada üç kişinin dahi konuştuğu bir dili konuşmanın yararlı bir yönü vardır. Bunlara itirazım yok. Ancak Arapçanın bir bilim, kültür dili olmadığını söylüyorum. Bu gün itibariyle moda, magazin, opera, müzik, aklınıza güzel sanatların hangi dalı gelirse, ekonomi, siyaset, toplumun hangi türden işi gelirse gelsin en azından İngilizce bilmelisiniz. Daha iyisi Fransızca, İspanyolca, İtalyanca vb. Bilmelisiniz. Rusça bütün Balkanlar, Kafkaslar dahil, Kamçatka yarımadasına kadar nereye gitseniz işe yarar. | Arapça bilir ve öğrenirseniz ne olur? Kur'anı, hadisleri, siyeri şunu bunu, daha iyi, kaynağından öğrenirsiniz. Bunun ne faydası var. Hiç.... Bunlar gerçekte bilgi bile sayılmaz. Bunlar informasyonel anlamda yararsız veri yığınıdır. Bakın bu cümleyi aslında çok daha kaba bir cümle kurmadan yeniden kurgulamak için parçalandım, haberiniz olsun. Salt Satürn, Jüpiter, vb. Roma ya da Yunan tanrılarının mitolojisini bilmek ve daha iyi öğrenmek için Latince öğrenmek ne kadar mantıklıysa o kadar mantıklıdır. Yok aslında bir farkı, hepsi aynıdır. Evet, Arapların yüzyıllardır insanlığı verdikleri iyi birşeyler yoktur. Arapça öğrenerek terörizmin, yobazlığın, ilkelliğin, çağdışılığın ana dilini öğrenirsiniz. Dahası Araplarla iş yapabilmek için dahi İngilizce bilmelisiniz. Çünkü Arap ülkelerinde karşınıza ABD ve İngiliz çatı şirketleri çıkacaktır. Arapçanın ise faydası yoktur, zararı çoktur. Bu benim tercihim. Kafamdaki milyarlarca nörondan, birkaç tanesini bile bu işle meşgul etmek BENCE boşuna bir çabadır. Elbette paşa gönlünüz bilir |
On 09.08.2012 14:59, Yunus Kavik wrote:
Sayın OrajNe kadar kısır , ne kadar güdük bir düşünce.Bir dilen bir insan , iki dil bilen iki insan, üç dil bilen üç insan , yed dil bilen yedi insan demektir.Çok sayıda dil öğrenmenin hiç kimseye hiç bir zararı olmaz. Bilakis süper faydası olur.İnsanlara şu dil öğrenirseniz şöyle şöyle olursunuz, aman ha filan dili öğrenmeyin yoksa şöyle olur böyle olursun o dil öcüdür gibi absürdçe tavsiyeler yapmaktasınız.Diller iletişim vasıtalarıdır. Kendileri bizatihi bir alet gibidirler. Aletleri nereye ve hangi maksatla kullandığınıza göre maksadınız ve sonuçları değişir. Ekmek bıçağı ile ekmek de kesebilirsin insan da. Bıçağı kullanma maksadınıza göre sonuçlar değişik olur.Zavallı bıçağın ne suçu var insan öldüdürsen. Dillerin de zavallı bıçak gibi hiç bir suçları yoktur. Onları istediğin gaye ve maksatlara göre kullanabilirsin.Mesela Füsun hanım Osmanlıcayı Osmanlıda komunist hareketlerin niceliği ve niteliğine ve buna dair belgeleri birinci elden okuyabilmek için osmanlıcayı öğrenmek istediğini belirtti. Bir başkası da mollalığa heveslendiği için öğrenmek isteyebilir.Ben sizin insanları yönlendirmek istediğiniz lisan olan İngilizce'yi de biliyorum. İnsanları uzaklaştırmak istediğiniz arapça , farsça ve osmanlıcayı da biliyorum. Böylesi daha iyi değil mi?Sanki bir dil öğrenilince öteki öğrenilemezmiş gibi insanları illaki bir tanesine yönlendiriyorsunuz. Bırak ikisine de öğrensin.Siz marksistsiniz. Araplardan da marksist olanlar var. Sen de arapçayı onların marksizme bakış açılarını ve yorumlarını öğrenmek için öğrenirsin arapçayı. O zaman sana ne zararı olur bu bilginin.Batı'nın bokundaki gök boncuğa bile hayran kalacak derecede batıcı olmayı kimlik ve kişilik zaafiyeti , aşağılık kompleksi olarak görüyorum.Tamam batının dilini öğren ona hiç kimse hiç bir şey demiyor. Ama bu derece de kendini alçaltmak neyin nesi.Osmanlının son dönemindeki aydınlardaki kimlik ve kişilik zaafiyeti ve aşağılık kompleksi de böyleydi. O zamandan bu yana değişen hiç bir şey yok aydınlarımızda.Bu zavallılığa , bu zelilkarane yaklaşım tarzına, bu mantaliteye isyan ediyorum.Yunus Kavik
8 Ağustos 2012 14:40 tarihinde Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:
Sayın Can,
Rahmetlik dedem eski yazı bilirdi.
Bulduğu eski yazı kitapları, mezarlık kitabelerini okurdu.
Bundan kendince bir üstünlük, bir marifet bulurdu.
Bir yaz ablam Kur'an kursuna gitti.
Benden daha dindardı.
Elbette öğretilen Kur'an okumasıydı.
Kursdan geriye klavuz kitap kaldı.
Bende boşum, vaktim müsait, ara ara kitabı karıştırdım.
Sanırım otuz kırk sayfalık bir okuma kitabıydı.
Arap alfabesi, harflerin başta, ortada, sonda okunuş şekilleri falan.
Yaklaşık 60-70 şekil ezberliyorsunuz.
Sonrada okuyorsunuz, eğer Kur'an okuyorsanız daha kolay çünkü işaretler var.
Eğer Arap harfleriyle yazılmış Türkçe yazı okuyorsanız daha zor.
Hem harflerin yazılışlarında ufak tefek farklar var, hem de işretler yok.
Çok vakit almadı.
Bir, iki haftada ben hem Kur'an, hem de eski yazı okumayı söktüm.
Bir gün rahmetlik dedemle mezarlıkta dolaşıyoruz, yine dedem kitabeyi okumaya çalışıyor.
Kendisi yıllarca uğraşarak elde ettiği bir yeteneğin havasını atıyor.
Ben de şöyle yandan kafamı uzaktım.
Eni konu okudum.
Rahmetlik şok oldu, şaşırdı.
Aslında eski yazı okumak çok zor değildir.
Kafası çalışan bir insan onbeş günde hem Kur'an hem de eski yazı okumayı öğrenebilir.
Biz Türkler bir sürü alfabeyle yazdık. Ama orjinal Türk alfabesi Göktürk alfabesidir.
Size belki saçma gelecek. Bu gün dahi Göktürk alfabesini hemen kullanmak mümkündür.
Onunla da epeyce uğraşmıştım.
Kişiler Arap harfleriyle okuyup yazmayı öğrenebilir, ya da Göktürk harfleriyle okuma yazma öğrenebilir. Mutlaka işe yaradığı bir an olacaktır.
Esas olan, kitlesel ölçekte öğrenilenin topluma ne katacağıdır. Bu gün itibariyle bilim dili İngilizcedir. Bilim yapacak herkesin bilmesi gerekir. Topluma çok şey katar.
Bütün dünyaya ithalat, ihracat yaparsınız.
Bütün turistler bu dili bilir.
Neredeyse bütün dünya da bu dille konuşur anlaşırsınız.
Moda , sanat, kültür anlamında dünyada yapılan işlerin büyük bölümünde rahatça kendinizi ifade edersiniz.
Arapça, Arap harflerinin öğrenimi topluma ne kadar faydalı olur?
Hiç birşey katmaz.
Hatta zararı dokunur.
Çünkü Arapların son üç yüzyıldır dünyaya sundukları tek şey yobazlık, ilkelik, şiddet ve cehalettir.
Bana sorarsanız, çocuklarımızı bu tür zararlı etkilerden korumak için Arapçadan uzak bile tutmak gerekir.
Arap kültürü ve dili, Türk toplumuna ve dünyaya medeniyet anlamında onun antitezi sayılabilecek ne varsa onları sunan bir kültür ve dildir.
Aklı olan herkesin, ve her toplumun uzak durması gerekir.
On 07.08.2012 13:02, Yunus Kavik wrote:
7 Ağustos 2012 08:23 tarihinde Can Ikiz <canikiz@yahoo.com> yazdı:
Ben de (merdiven altı mı denilir bilmiyorum) istekli olan bazı gençlere pazar günleri ücretsiz olarak Hatt-ı Osmani olan rik'a hattıyla yazım ve metin okuma dersleri veriyorum. Acaba Sayın Can İkiz'e göre ben de zararlı bir faaliyet mi yapıyorum? Acaba ben de abuk sabuk biri miyim? Gençlerin beynini saçma sapan şeylerle mi dolduruyorum? Şimdi kendimi sanki suçluymuş gibi hissettirdi sayın Can.Benim yaptığım işi yazıcı nurcular Hakka Hizmet Vakfı aracılığıyla daha düzenli yapmaktadırlar. Ancak onlar Risale-i Nur okulamaları üzerinden yapmaktadırlar.Benim ise Risale-i Nur metinleri diye bir kısıtlama ve derdim yok. Muhtelif kitap ve eserlerden okuma ve yazmalar yaptırıyorum. Tarih, şiir-edebiyat, fıkıh usulü vs. farklı eserlerden.Ben 1978 yılında Osmanlıcayı öğrendiğimde pek az bir insan ilgi duymaktaydı. Basit bir odada bir kaç kişiyle mütalaa yapıyorduk. Ama son yıllarda oldukça fazla gençler ilgi duymaktadırlar. Şimdi daha geniş mekanlarda ve daha geniş topluluklara slayt eşliğinde görsel yönden zenginleştirerek, tahta üzerinde tatbikat yaptırarak profesyonel tarzda yapılabilmektedir.Gençlerin bu yönelişlerini nasıl yorumlamak gerekir sizlere bırakıyorum.Ben bildiklerimi daha fazla insanlara aktarmanın zevki ve hazzını yaşıyorum. Bu bana mutluluk veriyor.Bu okuma ve yazmalar kuru bir kaleografi çalışması olmuyor tabbi ki bu çalışma esnasında gençler merak ettiği hususlarda tarihi, edebi, sosyal bir takım sorular soruyorlar. O zaman konu hakkında gençleri malumatlandırma zarureti hasıl oluyor.Öyle olunca daha zengin bir çalışma alanı oluşuyor. Gençler gerek sosyal hayatlarında ve gerekse eğitim hayatlarında baba veya öğretmenlerinden hiç işitmedikleri şeyleri öğrenmenin verdiği merak ve heyacana sahipler. Yani bu konuda büyük bir bilgi açlığı hissediyorum. Farklı bir ufuk kazandırıyor gençlere bu yazım ve okuma çalışmaları.Ben bunun dışında Arapça, islam düşünce tarihi, fıkıh usulü, tertil okumaları üzerine de isteklilere kendi çapımda seminer türü ücretsiz kurslar veriyorum.Bu tür çalışmalarda başlangıçta sadece heves üzerine sayı biraz kalabalık oluyor. Daha sonra konu kendine sıcak gelmeyen ve sıkılanlarla zamanla azalıyor. Daha sabırlı, sebatlı ve azimliler kalıyor.Benim imkanlarım olmadığı ve herhangi bir cemaatle ilişkili olmadığım için profesyonel çapta değil, mütevazi bir mekanda ve mütevazi imkanlarla sınırlı sayıda kişiyle oluyor.Bu konuda çevreme faydalı olabiliyorsam kendimi bahtiyar hissederim.Alfabe konusu aynı zamanda siyasallaştırılmış bir konu. Alfabe üzerinden bir medeniyet ve tarih sorgulaması yapılıyor. Bu alfabeyi (beğenelim , beğenmiyelim) bize miras bırakan geçmişlerimize sövmek nefislerimize çok daha hoş gelip bizi tatmin ediyor. Oysa alfabe cansız bir nesne. Alfabenin hiç bir suçu yok. Suç alfabeyi siyasallaştıran beyinlerde. Alfabeler iletişim vasıtalarıdır. Tıpkı ekmek kesmesi için bıçak kullanılması gibi bir şey. Bizim yaptığımız şey iyisiyle kötüsüyle geçmişi top yekün inkar politikasıdır. Eğer geçmişten geliyorsa tu kakadır mantığı öne çıkmaktadır.Böyle olunca sağlıklı düşünemiyoruz.Ben bilimsel konferans, ilmi seminer, panel gibi etkinliklerde konuşmaların tamamını osmanlı hattıyla ve çok az bir kağıt kullanarak süratli bir şekilde kağıda aktarabiliyorum. Ama aynı konuşmaları latin harfleriyle yazınca hem daha fazla kağıt harcamak zorunda kalıyorum. Hem de konuşmanın bazı bölümlerini yetiştiremediğim için özetlemek zorunda kalıyorum.Bunun nedeni ; osmanlı hattında harfler bitişik tarzda yazılır ve sesli harf yerine geçen işaretler kullanılmaz. Tamamı sessiz harflerden oluşur. Ayrıca tek bir harfin kapladığı alan latin harflerine mukabil gelen tek bir harften daha azdır. Böyle olunca koca bir metin küçük bir kağıda sığabilmekte ve bitişik ve sesli harfsiz yazıldığı için de çok süratli yazılabilmektedir.Tapu dairesinden bazen beni arayarak Osmanlı döneminden tevarüs eden bir arazi ile ilgili sicil arşivindeki bir metni okutturup bilirkişi sıfatıyla benim verdiğim görüş üzerine tapu sicil mahkemeye resmi rapor sunmaktadır. Çok ilginç kayıtlara rastlamaktayım bu sicil metinlerinde. Eskiden fotoğraf kullanılmadığı için adamın göz rengi, kaşının şekli, suratının kızıllığı veya ablaklığı, boyunun uzunluğu, vb. gibi çok ayrıntılı fiziki görünüşlerine temas edilmiş.Kısaca özetleyeyim. İnsanın ülkesinin ve atalarının geçmişiyle iligili bilgilere birinci elden ulaşarak okuyabilmesi çok heyecan verici. Ben kendi adıma bundan çok mutluyum.Ben Atatürkçü olduğu halde Atatürk'ün Nutuk isimli eserini birinci elden ilk baskısını Osmanlı harfleriyle okuyamayan zavallı kimselerin hallerine çok acıyorum ve şaşkınlığımı ifade ediyorum. Adam hem Atasını canından çok sevecek. Ama onun eserlerini ilk yazıldığı haliyle okuyamayacak. ne acı. Hatta orjinal halinin latin harflerine çevrilen ilk baskılarını da okusa bile bir çok yerlerini anlayamayacak.Atatürkün yaverinin bir anısı elime geçmişti. Orda Atatürk'le ilgili ilginç bir anekdot anlatılmaktaydı. 1935 yılıydı. Atatürk devlet erkanından ileri gelenlerle toplantı halindeydi. Herkes toplantı ile ilgili bir takım notlar tutuyor. Atatürk de bir takım notlar tutuyordu. Harf inkılabı yapılmasının üzerinden hayli yıllar geçmişti. Gazi Paşa hazretleri notlarını arap harfleriyle tutuyor. İsmet Paşa toplantıya biraz gecikmişti. Derken İsmet Paşa'nın gelmek üzere olduğu bildirildi. Gazi Paşa hazretleri önündeki arap harfleriyle yazılı olan notları apar topar çekmecesine sokuşturmaya çalışıyordu. Ama bu arada İsmet Paşa salona girmişti. Kağıtları gördü. Gazi hazretlerine şöyle dedi: "Paşam ben harf inkılabı yapıldıktan sonra 2 yıl boyunca hiç bir şekilde arap harfiyle yazmamaya gayret ettim. Bu süre içerisinde latin harfleri üzerine azim ve sabırla çok sıkı bir çalışma yaptım. Bir daha asla arap harfi kullanmadım."Gazi Paşa hazretleri ise 1937 yıllarına kadar hala çok hızlı not tuttulması gereken hallerde zaman zaman arap harflerini kullanırdı.Yunus KavikYunus Kavik7 Ağustos 2012 02:57 tarihinde Can Ikiz <canikiz@yahoo.com> yazdı:Ne demek kisi karsi devrimci ise kokeni sorgulanir, siz mi sorgulayacaksiniz ve hangi yetki ile? Lutfen mantik sinirlarini zorlamayalim.Genc beyinler Arap harfi ogrenince dumura ugruyorlarsa o zaman rakamlari da degistirelim, ne de olsa bu gun kullandigimiz 1,2,3,4,5,6,7,8,9,0 aslinda Arap rakamlaridir. Hadi bulun bakalim Arap olmayanlarini da genclerin zavalli beyinleri dumura ugramasin. Yazik onlara :)).Madem oyle ise Kunik Alfabeyi ogretelim, nede olsa Atalar`imiz kullanmisti.
Ayrica ben Osmanlica ogrensinler, onunla universiteye hazirlansinlar demedim ki niye boyle heyecan yaptiniz anlamadim. Universite nedir ne degildir iyi bilirim merak etmeyiniz. Osmanlica kimseyi darmadagin etmez, sizin mantiga gore catalida yasaklayalim: bakarsiniz yemek yerken birisi catali agzi yerine gozune de sokabilir.Osmanlica ogrenmek tam tersine bizi 600 yillik gecmisimize baglar, en azindan Osmanli doneminden kalma binalarin onunden gecerken turist gibi bakmayiz mal mal. Siz ogrenmek istemiyorsaniz ogrenmeyiniz ama benim gozlemledigim aslinda toplumda ozellikle genc nesilde bu konuda buyuk bir aclik var. Merdiven alti kurslarda abuk sabuk kisilerce Osmanlica egitim diye sacma sapan ve kasitli bir takim gorusler verilerek bu gencler egitilecegine, devletin dogru duzgun ve kapsamli bir sekilde egitim vermesi cok daha faydali olur.Beyfendi, Osmanli`dan 300 milyonun uzerinde evrak kaldi bunlari kim okuyacak, zat-i aliniz mi? Yoksa yine para yapilsin diye vagonlar icinde Bulgaristan`a mi gonderecegiz ;)?SaygilarimlaCan IkizSent: Monday, August 6, 2012 7:15 PM
Subject: [Ozgur_Gundem] Re: Ermeni olmak -. Kriptolar beni de kendileri gibi kripto ilan etmeye çalışıyorlar.
Muhterem! BIRINCISIErmeni olmak ayip sey degil; Mustafa Kemal'e Ataturk denilmesini oneren de Ermeni idi. Ama bir kimse karsi devrimciyse, o zaman kokeni de sorgulanir! IKINCISI Anlasilan genc beyinlerin dumura ugramasini istiyorsaniz; Cim karninda bir nokta diye kafayi yerler!
Daha dunyayi yeni yeni algilamaya calişan gencecik beyinleri, Osmanlica ile darmadagin mi etmek istiyorsunuz! AMACINIZ NE! Siz Arap ya da Araplastirilmis olabilirsiniz! Herkes Arapca mi ogrensin! Ne isimize yarayacak? Turkler, Arap mi!Tum okullari bitirip, kulturel yasama gecen, istedigi kadar ogrensin! Fen Edebiyat Fakültesi Sertifika Programları var; kaydolur Osmanlıca ders gorurler. Egitimde "Osmanlica" kulturel yasama hazirlik unsuru degildir! Ve okullarin universiteye kadar, ogrenciyi meslegine hazirladigini bilmiyorsunuz; ogrenin! "Osmanlica" ile hangi meslege hazirlanacak ogrenci, hamalliktan baska! * * * * *7 Ağustos 2012 01:44 tarihinde Can Ikiz <canikiz@yahoo.com> yazdı:-- Vatan aşki maya gibidir; sutu bozuk olanda tutmaz!Ermeni olmak ayip bir sey mi?Ben Zeki Kentel`i sahsen tanirim, Ermeni falan da degil.Aklima gelmisken, ben de Turkiye`de tum okullarda Turkce`nin yanisira Osmanlica yada isterseniz Eski Turkce deyiniz okutulmasinin mecburi olmasindan yanayim. Ondan sonra isteyen gitsin Ingilizcs ogrensin isteyen gitsin Kurdce keyif onundur ama Turkce ve Osmanlica kesinlikle ogrenilmeli.Can IkizFrom: Haberci <kamuoyu@gmail.com>
To: Ozgur_Gundem@yahoogroups.com
Sent: Monday, August 6, 2012 5:45 PM
Subject: [Ozgur_Gundem] Re: Bunamamış -. Kriptolar beni de kendileri gibi kripto ilan etmeye çalışıyorlar.
Sn Poyraz; "Dusunurzade" bunamamamis; APACIK karsi devrimcidir! Ikınci Zeki Kentel vakiasidir"! Kulturel altyapisi olmadigi icin, her dedigi siritmaktadir! Ermeni Zeki Kentel'in de oyledir. Beyinlerindeki iletisim arizalari aynidir! * * * * *-- Vatan aşki maya gibidir; sutu bozuk olanda tutmaz!4 Ağustos 2012 18:20 tarihinde Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:Ahmet Bey, Bunadınız diyorum, bana kızıyorsunuz. Ben ne diyorum, siz neye cevap yazıyorsunuz. Ben kimin kripto olduğunu nasıl anlayacağız? Ölçü ne olacak onu söylüyorum. İnternette bizim aksiyonumuz nedir? Yazılarımız, sözlerimiz değil mi? Ağzımızdan çıkanlar neye hizmet ediyor ona bakmalı diyorum. Sizin ağzınızdan çıkanlar milleti milletinden, devletinden, ordularından şüpheye sevk etmeye yarıyor. Konu budur. Herkes size baksa, inansa işimiz bitti. Kimse kimseye sırtını dönemez, dayanışma olmaz, örgütlenme olmaz. Herşey çözülür. Değil mi ki, size göre herkes rüşvetçi, hain, mason, siyonist o zaman ne yapacağız? Misal Atatük Sabetaycı, Cumhuriyeti kuranlar kripto Yahudiler. Peki o zaman ne yapmak lazım. El cevap, cumhuriyeti yıkmak lazım. Çünkü kurucuları Sabeyatcı, kripto Yahudiler değil mi? Bunlarda her türlü marazın beklendiği Allahın lanetlenmiş kullarından değil mi? O halde bunların yaptığını bozmak lazım. İşte sizin çarpık mantığınızın bizi getirdiği yer burasıdır. Halifelik yeniden kurulmalı, saltanat tesis edilmeli, Meşrutiyet Meclisi yeniden kurulmalı. Eski yazıya dönülmeli, yeniden çok milletli, çok kültürlü, çok dinli bir imparatorluk kurmalı. Masonluk, siyonistlik, rüşvetçilik, suistimalcilik, her türlü melanet. Üstelik boyacı küpü gibi kolayca herkese bu pislikleri bulaştırabiliyorsunuz. Deliller sizden, siz herşeye şahit olmuşsunuz. İtiraz mümkün değil. Bakın enişteniz bile mason generalmiş. O halde generallerin topuna kibrit suyu. TSK mı, yıkın gitsin. Devlet mi, bütün kurumları çürümüş. Yöneticiler mi, bütün yöneticiler mason, siyonist. Haaa bir de homoseksüelite takıntısı var. Bütün kötüler hamoseksüel nedense? Bütün iyiler de erkek hem de ne testesteronlusundan. Hepsinin köküne kibrit suyu. Yıkın, yok edin.... İyi güzel de yerlerine ne gelecek? Bu yıkımdan kimler faydalanacak. El cevap, Türk'ün düşmanları. İşte siz bu yüzden kriptosunuz. Söylediğiniz her şey Türk'ün düşmanlarına yarıyor. Siz Türk'ün kusurlarına büyüteç tutuyor, Türk düşmanlarının kusurlarınıysa örtüp gizliyorsunuz. Bu çok tipik bir kripto Ermeni tavrıdır. Üstelik kendi ağzınızla ileri yaşlarınızda müslüman olduğunuzu söylediniz. Beyin okumama gerek kaldı mı? Siz sonradan olma diğer müslümanlar gibi en fanatik, en mürteci tavırları sergidiğinizin farkında değil misiniz? Adettendir, dönmeler, kriptolar oldukları şeyin her zaman en fanatiğidir, en aşırısıdır. Siz de öylesiniz. Keşke dini liderleri tek tek araştıran birileri olsa. Herkesden çok müslüman olan bu kişiler acaba arka planda neleri saklıyorlar? Benim bu güne kadar gördüğüm, yabancı istihbarat kuruluşlarıyla içli dışlı olmamış cemaat önderi yok. Tarihte de böyle, şimdi de.On 04.08.2012 17:39, ahmet dogan Simsek wrote:Kelimeler mi?Kelimeler ha? Hangi kelimeler bizim aleme dağıtarak hak ve adalet kavramlarını öğrettiğimiz kelimeler mi, yoksa sizlerin bozup ingilizce tükçepekaz kelimeler ile kem küm ettiren esperanto mu, arkasında bir ruh olmayan kelimelerden mi söz ediyorsunuz?İşte sizlerin verdiği destek ile dilimiz ve kelimelerimizin beyinleri mizi iğdiş ederek getirdiği nokta ruhunu kaybetmiş bir dil ve odile mahkum olmuş zavallı bizlerden mi söz ediyorsunuz?Osmanlıca olarak isimlendirilen dil, Arap alfabesiyle yazılan, imparatorluğun kurucu milletinin dili olan türkçe esaslı ve ağırlıklı, lakin büyük bir kültür imparatorluğu olduğu için, tebasındaki bütün milletlerden, bilhassa dîni bağlarla da bağlandığı arapçadan ve farsçadan, diğerlerine göre daha çok kelime bulunduran bir dünya dilidir. Böyle olduğu için zamanın en zengin dillerinden biri olmuştur. Elbette bu kelime geçişi tek taraflı olmamış. Bakın Osmanlı'ın hakim olduğu topraklarda yaşayan halkların hiçbir baskı olmadan osmanlıca/türkçeden aldıkları kelime miktarları:
bünyesinde 1,000'den fazla türkçe kelime bulunan diller:arapçada 1,000farsçada 2,000macarcada 2,000romence/moldavcada 3,000rumca/yunancada 6,000bulgarcada 7,500arnavutçada 7,500sırpçada 9,000rusçada 10,000ermenicede 10,000(Kaynak: Dr. Yusuf Gedikli)
Faşist kriptoların gizli emellerinin tetikçisi olarak tesis edilen kurumlardan biri olan TDK (Türk Dil Kurumu) 80 senelik operasyonu boyunca türkçeden yabancı kökenli olduğu gerekçesiyle arapça ve farsça kelimeleri kaldırıp yerlerine hiçbir temeli olmayan uydurukça kelimeler koyarken, şuurlu olarak batı menşeli (latin kökenli) kelimeleri hiç değiştirmeden sözlüğüne sokmakta bir beis görmemişlerdir. Türkçeyi arapçadan kurtarırken (!) çok daha ağır bir dozda batı/latince menşeli dillerin esaretine sokmuşlardır.
Ancak Cumhuriyetin kurulmasından sonra yönetimi ele geçiren kriptoların halkın, mazisiyle bağını koparmak için (yazının sonundaki dipnota bakınız), dilimizde uyguladıkları faşizan terörle zayıf düşürülen, adeta bir Afrika kabilesi dili derecesine indirilen öz (!) türkçenin yeni nesillere verdiği zarar ayyuka çıkınca, çok geç kalınmış olsa da dilde yeniden kendine dönüş arayışlarına girilmiştir. Nitekim TDK'nın 70'li senelerdeki baskılarında 90,000 civarında kelime bulunurken, bu miktar son basılan sözlüklerde 110,000'in üzerine çıkarılmıştır. Kâfi mi? İngilizcede 250,000 kelime olduğunu düşünecek olursak hâlâ çok gülünç bir rakam.
Şimdi sıkı durun. "Bizi geri bırakan osmanlıcaydı, ona dersini verdik, bitirdik, öz (!) türkçeye geçtik, ooo! uzaya çıktık" diyenlerin gözüne sokacağımız bir araştırma geliyor:Araştırmayı Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Araştırma Merkezi yapmış.Yaptıkları şey şu:Ülkelerin ilk okullarındaki ders kitaplarında kaç kelime ve kavram var, tek tek taramışlar.Çıkan netice:ABD 71,681
Almanya 70,400
Japonya 44,224
İtalya 31,762
Fransa 30,193
S. Arabistan 13.579
Türkiye 7,260Evet, insan kelimelerle düşünür. Siz onun kelimelerini çalarsanız salaklaşır, düşünemez. Bu tabloya dikkatli bakın. Kriptoların gençliğimizi düşürdüğü halden dehşete düşerseniz, ilgililere bir mektup yazın ve bu konuda ne düşündüklerini bir sorun. TBMM Başkanlığına, Siyasi Partilere, Hükümete, Millî Eğitim Bakanlığına, Türk (?) Dil Kurumuna. Bakalım ne diyecekler.
Derleme4 Ağustos 2012 16:38 tarihinde Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> yazdı:
Objektif olmak lazım.
Kriter nedir?
Ayinesi iştir kişini lafa bakılmaz.
İnternet kalemşörü olduğumuza göre, bütün gücümüz kelimeler geçer.
Sözlerimiz neye hizmet etmiş, ona bakmak lazım.
Sözlerimizle kimlere dost, kimlere düşmanız.
Ona bakın.
Ondan sonra kim kripto kim değil bakarız.
Secerenizi ortaya sermenin bir yararı yok.
Siz zaten kendi kendiniz tanımlıyorsunuz.
http://www.sektorelbilgi.net/Kriptolar beni de kendileri gibi kripto ilan etmeye çalışıyorlar.Değerli Okurlar.Ülkemizde herkesten daha fazla Türkçü numarası yaparak devletimizin önemli bir kısmını ele geçirmiş olan kriptolar.Kendilerini deşifre ettiğim için ve tüm beni susturma çabaları da sonuç vermediğinden, şimdi beni dekripto ilan etmeye çalışıyorlar. Bu işte de fanatik İslam düşmanlarını kullanıyorlar.Aşağıda bir kaç gündür önemsemediğim bu sataşmaların ciddi bir saldırıya dönüştüğünü fark etmeme sebep olanbir yazışmayı örnek olarak dikkatlerinize sunmak istiyorum.Ben önemli değilim.Ama ülkemizde önemli görevlerdeki değerli insanlarımızın imha ediliş şekillerinden birini daha deşifre ederekdikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu arada yazıda geçen bir argo kelimeyi kullanıldığı gibiaktardığım için de peşinen özür dilemek istiyorumSayın Oraj BeyKullandığınız nik-lerden en önemlisi (mahlas) cimcime@neomailbox.net burada da görüldüğü gibi cimcime dir. Sevimli çok bilmiş büyükler gibi hatta bazen daha da harika konuşan küçük kız çocuğu tanımlaması. Bu mahla'yı kullanma nedeniniz konusunda tahminin böyle sevimli bir kız çocuğu babası olmanız olabilir.Eğer öyle ise iyi ve sevecen bir baba olmalısınız.Sizinle anlaşamamamıza rağmen nedense sürekli sizin ilgi alanınızda oldum.Eğer bir psikiyatrist iseniz farklı bir ilgi alanından bakıyorsunuz demektir. O zaman beraber oturup konuşmak lazımdır. Doktor mu yoksa hastamı hastadır. Psikiyatristler bu konuda farklı metotlar uygularlar. Bazıları hipnoz ile o kişinin geçmişine, çocukluğuna hatta bazen bazı eski dinlerden esinlenen sprütualistler gibi geçmiş yaşamlarına ulaşarak teşhis koymaya çalışırlar. sizin. Bazıları da EKG benzeri bazı elektromanyetik beyin frekanslarını okuyan (ölçen) aletler kullanırlar. Bazıları da sizin gibi konuşarak teşhis koymaya çalışırlar. Bu yöntem aldatıcıdır. Çünkü gerçek hastanın tabib olması ihtimalide yüksektir. Çünkü tabip demek istisnai özellikleri olan insanları fark etmeyip kendi beyinlerinde yüklü olan standart veya yetiştiği ortamın şartlarının da etkili olduğu programlar ile yani oluşmuş önyargıları ile bakarlar. Hasta zannettiği onu daha iyi teşhis ederken doktor deneme yanılmayollarının ara sokaklarında kaybolup gidebilir. Benim hakkımda 1. Paranoid şizofrendir. teşhisi koymanız beni gülümsetti. Çünkü bu konuları bazı derinliğine inceleyenler insanların 9/10 unun ya bu teşhisinizin bir kısmına yada tamamına dahil olacak şekilde hasta olduklarını söylerler. Bu durumda acaba 1/10 olanların tanımlaması nasıl yapılabilir.Sizin gibi olanlarca mı yoksa benim gibi olanlarca mı? Ne dersiniz.Bu konuda benim yöntemim ise insanların beyin programlarının nasıl oluştuğunu anlamaya çalışmak. Çünkü herkes dünyaya gelişinden itibaren sıfır beyinle doğar ve bir sürü program girdilerini beyni kayıt eder. Bu açıdan beyin çalışma sistemi olarak Bilgisayarlardan çok da farklı değildir. Başlangıçta yüklenen programlar sıfır beyne onu tekzip edecek herhangi bir veri olmadığından doğru kaydı ile işlenir. Ama o veriler bundan sonra gelecek tüm bilgi verilerini ilk yapboz (Puzle) parçaları gibi uyumlu uyumsuz yani yanlış doğru tanımlamaları ile kabul veya ret edecek ileri yaşlarda bu veri akışı hızlanacağından beyin buişi hızla ve genellikle düşünüp irdeleyecek vakir kalmayacak bir süratle tasnif edip hafızaya kayıt etmeye ve ya çöpe göndermeye devam edecektir. Bunların çoğunu insan fark etmediği gibi kendisinin beyne yüklenen verilerin mahkumu olarak düşünüyor olabileceğini sorgulamaya ve gerçek doğruyu aramaya bile yönelmeyecektir.İşte burada yine ilahi vahyi getirenlerden iki örnek vermem gerekmektedir.Hz. Muhammed (sav): Her çocuk İslam fıtratı üzre doğar. Onları daha sonra ana babası ve çevresi başkalaştırır.Hz İsa (as): Doğrusu size derim. Hiç biriniz ananızdan yeniden doğmadıkça Cennete giremezsiniz. Havarileri sorarlar. Biz nasıl anamızdan yeniden doğabiliriz bu imkansız. Cevap: Her şeye ananızdan şimdi doğmuş gibi bakarak her şeyi yeniden öğrenmeye başlamak ile.Tasavvufta bu konu şöyle özetlenir. Bildiklerini terk et irfana erem dersen.Kuran da ise: Müslümanların ilki olmakla emir olundum de.Yani çevreden öğrendiklerini bırakıp kendin yeniden beyin ve kalp programını kendin teşhis ederek kur.Devamı yazınızın satır aralarındadır.Ahmet Doğan Şimşek.
1. Paranoid şizofrendir. Komplo teorilerinin içinde kaybolmuştur.
Kendisi dışında herkes haindir, ahlaksızdır.Çok çok abartmışsınız. Herkes haindir ahlaksızdır demiyorum. Onların beyin programları, çok güvenilir zannettikleri düşmanları tarafından yüklendiği için böyle davranmak ve düşünmek zorunda kalan zavallılardır diyorum. Bunu da herkes için değil, milletimize yabancılaştırılmış ve milletimizin dinine geleneklerine düşünce tarzına milli kültürüne yabancılaştıkları için ellerinde olmadan böyle davranan adeta uyuşturucuya kumara falan alıştırılıp kendi iradesini kaybetmiş farkına varmadan kendilerinden zannettikleri efendilerinin uydukları daha teşhisi zor hainler ve ahlaksızlara, veya kendi idealleri yönünde bizleri kullananlara uyuyorlar diyorum. Hani on maymunla başlayan ve bizlerinde kullanmalarında veri ellerinde olan deneylerden birinde tel kafesteki on maymunun tepesine bir hevenk muz asılır. Ancak ona ulaşmadan önce elektrik yüklenmiş bir yer vardır. Direğe tırmanan maymun tam muza dokunmak üzere iken elektrik çarpar ve yere düşer. Bunu maymunlar hepsi defalarca denerler ve aynı sonuç olur. Sonra kafesten iki maymun çıkarılıp yeni iki maymun sokulur. Onlar da muz ulaşmak isteyince diğer maymunlar tarafından zorla dayak atılarak engellenirler. sonra iki maymun daha derken on maymunda değişir. Elektirik de kesilir ama artık maymunlar asla muza ulaşmak çabasına girmezler. Bu pire ler ile yapılan Cam tavan sendromunda da denenmiş ve aynı sonuç alınmış deneylerin iki türü de ülkemizde uygulanmaya devam etmektedir. Kemalistler bizleri vatanın gelişmesi gayretlerinden 10maymun sendromundaki gibi engelleyen maymunlara benzerler. Bizlerden bazıları da çabalarında yorulup cam tavan sendromunda tepelerindeki cam tavan kaldırılsa dahi artık kabiliyetlerinin olduğu kadar yükseğe atlamazlar. İşte atlamaya çalışan bana siz o on maymundan biri gibi deli teşhisi koyarsınız. Diğeri de bana ileri gidersen burnuna geri kalırsan kıçına vururlar araziye uy ve yaşa artık bunaklık etme derler. Bazıları da vatanı milleti düşünmek sana mı kaldı derler.Çok şey görmüştür, her türlü yalan, sahtekarlık, namussuzluk, rüşvet, ihanet.
Ama kendisine bir dirhem dahi kir bulaşmamıştır.Olur mu Sayın Cimcime (Oraj Bey)olur mu. Bu mümkün mü? Eğer rüşvet çarklarının içinde bulunmasam ve zorunlu rüşvetler dağıtmasam ve bazen de ufak tefek de olsa almak zorunda kalmasam, çalanların arasında yaşamasam ve payıma düşeni almasam onların arasında nasıl barınıp hayatımı idame ettirebilirdim ve bu konuları nasıl böyle yakından bile bilirdim. Ama zorunlu olarak hisseme düşen parayı aldığımda daima solcebimekoyar muhtaçlara fakirlere dağıtır sürekli beni bağışlaması için Allah'a yalvarır ve ara ara sürüklenip giderdim. Çalıştığım ortamda güven sağladıktan sonra zaten bu işler daha zor dönmeye ve benden habersiz dönmeye başladı. Daha sonrada Allah başka bir tarafa naklettirip beni kurtardı.Herkes komplolar içindedir, kendisi de yakınen bu komplolara şahit olmuştur.
Ama bütün bu pisliklerden kirlenmeden çıkmıştır.Maalesef bizde kirlendik tövbekar olduk ama hala vicdanımız rahat değil. Allah'ın bu hesapları sorması korkusu ile tövbemizin kabul edilmiş olması ihtimali arasında idama mahkum mücrimler gibi titreyip durmaktayım.Kendimi bazen Sadi-iŞirazinin dediği gibi kırk yıllık orospu tövbe etmeyip de ne yapsın. Zaten artık müşteri çıkmaz oldu, halindemiyim diyede sürekli sorgulamaktayım.Ayrıca kendisi Allah'la, peygamberle yüzyüze görüştüğünü iddia eden bir kişidir.Bu da sizin abartılı iddialarınızdan birisidir. Peygamberi rüyamda yani bir rüya-ı sadıka da gördüm. Allahın bazı Esmalarını (isimlerinin tecellilerini) ise eğer göre bilirseniz size de gösterebilirim. Mesela Hak Esmasının her haksızlık ve zulüm de zalim tarafından çiğnenmesine rağmen sesiz kalışını ve mutlak gücünü neden anında göstermediği görerek (bir tür fark etme hali) şaşırdım. Ama hayretle hak esmasını çiğneyen zalimi takip etmekte olanMüntekim esmasını da görünce her şeyin ondan ve her yerde o olduğuna iman ettim. Benim bu tecellilerifarkeden ve belkide çok ileri düzeyde görenlerden (Müşahede edenlerden) farkım. Bana deli diyecekler diye endişe duymadan kimin ne dediğinin önemi yok benim fark ettiğimi herkesin de fark edebileceğini söylememlazımki bu işlerin sadece tarikatlara bağlanmak şartına bağlı olmadığını ilgilenenlerden bazıları da başka türlü haletler olduğunuda anlasınlar. Varsın sizin gibi bazılarıda bana deli desinler. İşte geldim gidiyorum.Tüm kainat beni alkışlasa ne yazar kınasa ne yazar. Ben Rabbim Allahın ne hüküm vereceğine bakarım.Rüyalarında ona görünen varlıklar va
Onunla konuşurlar, ona bilgiler verirler.Buda sizin yanlış algılama sonucu yanlış zanlarınızdan birisidir. Başımdan olağan üstühaller geçtiği ve bunlardan çok şey öğrendiğim doğrudur ama bunlar Allahın resulünü görmek dışında rüya halinde değildir. Bilakis çok daha teyakkuz halinde ve dikkat yoğunlaşması savunma refleksleri açık halde vuku bulmuştur.2. Demans hastasıdır, yani bunaktır. Bir dediği bir dediğini tutmaz,
Başladığı lafın sonunda başını kaç
Olmayanları olmuş gibi hatırlar, söylenmeyeni söylenmiş gibi zanneder.Öyle görmenizde benim durumumu bilmediğiniz için yanlış olsada kendinize göre haklı sayılırsınız. Yani mazursunuz. Ama bazı bilim insanlarının da terlikle yada pijama ile işe gitmesine benzer sakarlıklarının bunamadan değil odaklandığı konuların derinliğine dalmış olmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Bana gençliğimde de arkadaşlarım bazen, seni tanımasak esrar çektiğini düşüneceğiz derlerdi. Her kelimenin insanın düşünce boyutlarında sebep olduğu yoğunluk ve derinliğinin açtığı farklı boyutlara da açılan pencerelerden sözünü ettiği (ve ya yazdığı) konuda bazen düşünce sarhoşu olarak sözlerinde sallanması ancak benim durumumun bir benzerini yaşamanızla mümkündür. Bu yüzden size öyle görünmesi doğaldır.3. Kripto Ermenidir. Sonradan müslüman olduğunu kendisi de kabul eder.
Aslında ne müslümandır, ne de Ermeni doğrudan kripto Ermenidir.
Ermeninin casus olanı, ihanet için saklananıdır.Bakıyorum psikiyatrist rolünü bırakıp okuyucuların beyinlerini proglamacılığa soyunarak. Vesvese üfleyen şeytanlığa başladınız. Eğer öyle bir şey olsa idi beni didik didik araştıran özel harpçiler ve polis istihbaratın dan birileri bunları şimdiye kadar kullanmak yerine beni öldürmek için tetikçiler ayarlarmı idi sanıyorsunuz. Bu davranışınızla gerçekten kendinizi çok aşağılık bir iftiracı durumuna düşürdünüz. Bu gibi şeyleri açıklığa kavuşturmak nüfus kayıtlarından gayet kolaydır. Sahibi olduğunuz özgür gündem grubunda sizinde gayet iyi bildiğiniz, beni münafık olmakla suçlayarak saldırmakla görevlenmiş gözleri gerçekten görmediği için incitmek istemediğim kişi tarafından atılan bu ipe sapa gelmez iddiayı ciddiye alan siz mi ben mi Paranoid şizofren ya da ahlaksızsınız. Burada bunun kendiniz olduğunu açığa kavuşturmuş oldunuz.. Emin olun şimdiye kadar bu derece aşağılık ve adi bir iftiranıza rastlamamış ve karşıt fikirli olmamıza rağmen bu derece adi bir duruma kendinizi düşüre bileceğinizi hiç zannetmemiş ve fark etmemiştim.Diğer bütün kriptolar gibi sahtekardır, yalancıdır, iki yüzlüdür, iki taraflı oynar.
Türklük, Ermenilik, müslümanlık gibi konularda söylediği her şey yanlıştır, yalandır, saptırılmıştır.Aklıma Filipeli Ahmet Hilmin'in şahane eseri Amak-ı Hayal adlı kitabından Manisa tımarhanesinden naklettiği bir kıssayı hatırlattınız.ÇİFTE HAFIZLARBu iki delinin birisi hakikaten hafızmış. Diğeri ise bir arabacı. Bunlara 'Çiftehafız' denmesinin sebebi, arabacının diğerini her defa taklit etmesinden ilerigeliyordu.Demir parmaklığın önüne deli seyretmeye gelen akıllılar (!), müslümanlarınçoğunluğuna mahsus bir ihsan ve şefkat duygusu ile, delilere öte beri ve bilhassatütün, şeker vesaire getirip verirlerdi. Bundan dolayı delilerin obur ve pisboğazolanları, parmaklık önünde seyirciyi görür görmez giderler, her birisi kendi sahasıile ilgili saçmalar savurarak tütün ve saire isterlerdi.Hafız cenazelerde, hastaların başı ucunda, düğun davetlerin de aşır okuyupcerretmeye alışık olduğundan bir seyirci görür görmez parmaklığın önüne gidipdiz çöker ve okumaya başlardı. Arabacı, hafizın gelirinden istifade düşüncesiyleonun yanında dizçöker ve hafızın ağzından çıkan kelimeleri mümkün mertebetaklit etmeye çalışırdı. Zavallı hafız, arasıra seyircilere:— Bu, hafız değildir. Onu dinlemeyiniz, diyor idiyse de arabacı gözlerinikırpıştırarak:— Sözlerine kulak asmayınız. Zavallı delidir, derdi.Bir gün bu yalandan hafız ile görüşürken niye hafızlık tasladığını sordum.Bana dedi ki:— Hafızı dinleyenlerin yüzde doksanı, okunan şeyin doğrusunun benimokuduğum mu, yoksa hafizın okuduğu mu olduğunu farkedecek durumda değil.Bir adam bunlara tecvidle her ne okursa Kur'an sanırlar; yalnız ve yalnız başlarınısallarlar. Bizim hafız da okuduğunu anlayanlardan değil. Şu halde seyircilerinçoğu, benim hafız olduğuma yemin bile ederler.A'MAK-I HAYALŞehbender Zade Filibeli Ahmet Hilmi (sayfa 105-106)Bu kısadaki sahte hafıza ne kadar da çok benzemiş siniz..Diğer bütün kriptolar gibi hem Türk'ün, hem de müslümanın kafasını karıştırmayı kendine yaşam amacı edinmiştir.Ben sizi ısıramayağınız eli öpmeseniz de saygı duyabilen onurlu ve şerefli bir kişi zannediyordum. Bu iftiraları bir ücret karşılığımı yoksa tetikçi olarak görevlendirildiğiniz için mi yapıyorsunuz. Benim naçizane çiğnenip çiğnensemde Hak,kı tutup kaldırmak ve Allah dan canımı Mümimlerden olarak ve islam dini fıtratı ile almasından başka bir talebi olmayan dedelerinden biri çanakkalede yatan bir ve asla ırkçılık yapmayan bir Türk evladı olduğumu herkes yakın tanıdıkaları vasıtası ile Nüfus Kütüklerinden yada istihbarat arşivlerinden öğrene bilir. İleride bu sözleriniz benim rahmetle sizinde hiç istemem ama lanetle anılmanıza sebep olacak mahiyette sözlerdir. Hele birde bana saldırmakta kullanılan kendiniz bir kripto iseniz bunun faturasını ileride çoluk çocuğunuz dahi ödeyemez. Değilseniz bu iftiracılığınızın ağırkirleticipisliğinifalanın çocukları şeklindeeblatlarınız dahi ödeyebilir. Bay Cimcime..Bunlar saptırıcıdır, bunlar kandırıcıdır, bunlar nifak sokucudur, bunlar şüphe yaratıcıdır.
Bunları deşifre etmek, teşhir etmek her Türk'ün, her müslümanın görevi olmalıdır.Türk milleti içinden başka bir Türk çocuğuna sadece Müslüman olduğu için sizin bu yaptığını yapacak kadar alçaklaşanların çıkabileceğini zannetmiyorum.Gerçi Profesör Haberal bir TV açık oturumunda ki söyleşide canlı yayına takılan bir cümlesi ile sizlere Vatanperver milletimiz için bunlara karşı her puştluğu yapın talimatı verdiğinde içimizden bu kadar ahlaksız ve alçaklar mı bizleri yönetiyordu diye geçirmiştim. Ama bu talimatı Bir Türk çocuğunun dinde lakayt bir duruma düşürülmüş olsa dahi gerçekten puştluk etmeyi asla kabul etmeyeceğini de düşünmüştüm. (kelimeyi eşcinsel diye yumuşata bilirdim ama,Türkçe deki gerçek kelimeleri madem onlar milletimize karşı kullanıyorsa ben gerçek bir Türk çocuğu olarak kendi dilimi neden kullanmayacak mışım diye aynen özür dileyerek mecburen onlardan alıntılıyorum)Zeki Bey, eğer siz de bir kripto değilseniz bırakın bu kriptonun peşini.
Ben bu adamı salt kötünün örneği olsun diye izliyorum, buna yazdığım cevaplar aslında genele yöneliktir.
Ahmet Doğan Şimşek kötünün örneğidir.
O kadar.Farkında mısınız? Ben şimdiye kadar daima sizi Din ve İslam konusundaki aşırı saldırgan davranışlarınıza rağmen aslında iyi biri bir gün inşallah oda hidayete erer diye düşünüyordum. Siz ise beni kötülüğün örneği olarak düşünüyor ve izliyormuşsunuz. Her ikimizde kendi iç dünyamızdaki mevcut olan haleti ruhiyelerimiz ile düşünüyormuşuz meğer değil mi?Meşhur bir atasözümüz vardır. Kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi.Bu durumda, bu durumlarımızı nasıl nasıl analiz edip ne sonuca varırdınız acaba sayın psiko analizcilik iddiasın dan insanları kendi kafasından ırklara dağıtıp dinlerine göre eskiden Arap dostu dediğinize şimdi Ermeni diyebilen insan uzmanı! Cimcime Bey. Yoksa size bu Taktiği Sabotaj işlerini iyi bilen Haydar Ateş Bey mi taktik olarak sizlere öğretti. Çünkü bu yazı sizin kendi imalatınıza benzemiyor. Sivata, Başbağlar da, Aydın cinayetlerinde, diğer pek çok kanlı olaylarda eğitim almış birisinin taktiği olarak görünüyor. Umarım Milli istihbarat için çok ilginç bir araştırma ve ileride personeline öğretecekleri iyi bir ders konusu olur.Değerli arkadaşlar, dostlar, karşıtlar, İşte size Türkiye'nin içine düşürüldüğü hali pürmelali. İhanet ehlinin gerçek vatan sever millet bütünlüğü için çırpınan insanları imha etmek, edemezse itibardan düşürmek için çamur at izi kalsın taktiklerini oynayarak vatan evlatlarını nasıl linç etmişler bu yazışmadan anlayabilirsiniz.Ama asla yeise kapılmayınız.Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın.Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakınİnna lillahi ve inna ileyhiraciun.Bizler ondan (Allah dan) geldik ve yine ona döneriz.Küçük yaşta öksüz ve yetim kalıp ağabeyide şehit olunca çocukyaşta yengesi ve yeğenleri ile kalan Mükremin oğlu Baki Şimşek'ten olma ve Çanakkale şehidi Yüzbaşı Abdullah Tahsin kızı Fatma Hayriye hanımdan doğmaAhmet Doğan Şimşek-- ÜYELERİN GONDERMİŞ OLDUĞU MAİLLERDEN ÜYELERİN KENDİLERİ SORUMLUDUR...EĞER REKLAM YAYINLAMAK İSTİYORSANIZ http://groups.google.com.tr/group/sektorelbilgi GURUBUNA UYE OLUP ORADA YAYINLAYIN...-- Deus ex machina Makinadan cikan Tanri. (Tiyatroda sahneye tepeden inen ve bir anda tum problemleri cozen Tanri figuru icin kullanilir) Latince Atasozleri - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan. Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir... K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - 1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi : Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir. Hic de zararli bir topluluk degildir. Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara dadir. ISKILIPLI ATIF-- Bir daha beni sevdigini soyleme ! Neden biliyor musun ? Cunku yine inanirim. Cemal SUREYYA - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik var sa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan. Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir... K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - 1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi : Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir. Hic de zararli bir topluluk degildir. Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara dadir. ISKILIPLI ATIF-- Vatan aşki maya gibidir; sutu bozuk olanda tutmaz!
__._,_.___
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (22) Guruptan ayrılmak için, aşağıdaki adrese boş bir eposta gönderin:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com.
__,_._,___
--
Bir milletin degeri fertleriyle olculur , Fertlerinin degeri mertleriyle olculur. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder