4 Ağustos 2012 Cumartesi

Re:Yunan subayları Türk gemisinde idi

Lockheed Skandalı

T

ürk Silahlı Kuvvetleri(TSK) 1974-1975 yıllarında Aeritalia şirketinden Lockheed-Martin lisansıyla üretilen 40 adet uçak satın almıştı.
1976′da, Lockheed-Martin'in yeminli denetçisi, ABD Senatosu'na verdiği ifadede, şirketin uçak satabilmek için Hollanda, Japonya, İtalya ve Türkiye'de askeri yetkililere 1971-1975 yılları arasında toplam 24 milyon dolar rüşvet verdiğini söylediğinde hem TBMM, hem de Genelkurmay Başkanlığı, iddiaları araştırmak için birer komisyon kurmak zorunda kaldı.

Soruşturma sırasında, Aeritalia'nın Eylül 1975′te deprem felaketine uğrayan Lice'de bir okul yaptırması için Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'ya 30 bin dolar verdiği ortaya çıkınca kıyamet koptu.
Alpkaya, 'konudan Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın haberi vardı' dedi ama Genelkurmay Başkanı bunu reddetti.
Sonuçta, komisyonun raporu üzerine, Lockheed'in Türkiye Temsilcisi Altay Kolektif Şirketi'nin sahibi Nezih Dural, rüşvet verme suçundan tutuklandı.
Cumhurbaşkanı Korutürk ve Başbakan Demirel aralarında anlaşarak Emin Alpkaya'yı 5 Mart 1976′da istifaya zorladılar.
7 Nisan'da açılan dava, jet hızıyla yürütüldü ve 30 Nisan'da Alpkaya'nın beraatı ile sonuçlandı.
Genelkurmay Başkanı Semih Sancar kararı temyiz ettiyse de, Askeri Yargıtay beraat kararını onayladı.

Emin Alpkaya

Bir genel, bir ara seçimden sonra hükümetler ve ordu komuta kademesi değişti.
Lockheed Skandalı'yla ilgili soruşturmalar, 12 Eylül 1980 darbesinden önceki son hükümetin Başbakanı Demirel tarafından şu sözlerle kapatıldı:

"Bence Lockheed bir muammadır.
Üzerinde çok uğraşılmış, bir şey çıkarılamamıştır.
Kişi suçu ispatlanmadıkça suçsuzdur, ispatlarlarsa ben de üstüne varırım.
Biz üstümüze düşeni yaptık.
Çok iyi yaptık."

Süleyman Demirel

Ahmet Bey üzerinden toplumun geneline bir cevap verelim.

TSK'da rüşveti sistematik kurumsal bir olguymuş gibi sunmak ancak bir kripto Ermeniye yaraşır.
Her şeye rağmen TSK ülkenin en temiz kurumudur.
Hakkında en çok şaibe yapılan generaller bile sivil siyasilerin yanında zemzem suyuyla yıkanmış gibidir.

Lockhead Skandalı daha öncede konuşulmuştu.
Skandalın hikayesi yandadır.

TSK alımlarına gelince:

Savunma Sanayii Müsteşarlığı hangi kurum çatısı altındadır?
Cevap: Milli Savunma Bakanlığı.

Bakan sivil midir?
Cevap: Evet (http://www.ssm.gov.tr/) bilmeyen okusun.

Müsteşarlığın bütçesi gizli midir?
Cevap: Hayır

Peki diğer askeri ihaleler, şartnameleri, sonuçları gizli midir?
Cevap: Hayır

Milli Gemi, F-16 modernizasyonları, denizaltı, hücumbot, çok namlulu roket atar sistemleri gibi etli ihaleler gizli mi yapılmaktadır, kimin tarafından yapılmaktadır?
Cevaplar: Gizli değildir, Savunma Sanayii Müsteşarlığı.

TSK emeklilerinin emekli maaşları gizli midir?
Cevap: Hayır değildir.

Silah alımlarında yapılan yolsuzluklar ve bu meyanda Lockheed Skandalı ne zamanın olayıdır?
Cevap:1974-75 yıllarının.

TSK bünyesinde o yıllarda görev yapan kişi kalmış mıdır?
Cevap: Hayır

TSK nın o yıllardaki nizamı bu gün de geçerli midir?
Cevap: Hayır. İhale mevzuatı başta olmak üzere hemen her şey değişmiştir.

Peki Lockheed Sandalı denilen skandalda verildiği iddia edilen rüşvet nedir, ne kadardır?
Cevap: Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanının ifadesiyle Aeritalya firması 1975 yılıda deprem felaketine uğrayan Lice'de okul yaptırılması için H.Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'ya 30.000 (Otuzbin) $ verilmiş.

Bunu bir de Erbakan'ın zimmetine geçirdiği 5.000.000.000.000 (Beştrilyon) TL ile kıyaslayın.
Lockheed olayında ise zimmet değil en çok usule uygun olmayan bir işlem var.
Emin ALPKAYA mazbut bir şekilde tüketilmiş bir yaşamına ardından, 1985 yılında vefaat etmiştir. Ve görevden sonraki yaşamında milyon dolarlık bir yaşam tarzı değişikliği de görülmemiştir. Bütün şaibe iddialarına rağmen, maziye bakınca görülen budur.

Peki iddalar üzerine ne işlem yapılmış?
Cevap: Yargılama yapılmış, beraatle sonuçlanınca G.Kur. Başkanı yine de temyize gitmiş ve orada da beraat kararı onanmıştır.

Kürt sorununun, askeri vesayet konusunun,  askeri ihalelelerle ilgisi nedir?
Cevap: İlgisi yoktur, sadece mücadeleyi kösteklemeye yarayan bir iddiadır.

TSK'nın silahlanma merakı ya da takıntısı mı vardır?
Cevap: Sorunun kendisi zaten yanlıdır. Kurumların takıntısı ya da merakı olmaz.

Gagalayıp durun bakalım artniyetli, işbirlikçi, Türk görünümlü, kripto Rumlar, kripto Ermeniler.
Doğan görünümlü Şahin gibi, tipik bir Mançuryalı aday hikayesi.
Ömrü boyunca Türk gibi yaşayan, gizlenen ve günü gelince hiyanete sapan Rum, Ermeni ajanları.
İşimiz çok zor.
İşte bu yüzden bütün Ermeniler, Rumlar, Yahudiler töhmet altına giriyor.
Hemen herkes gizli.
Cemaatçisi bile gizli ajan..
Memleket gizli ajan kaynıyor.

Özellikle büyük harflerle yazayım, belki daha rahat anlaşılır.
AHMET DOĞAN ŞİMŞEK KRİPTO BİR ERMENİDİR.
İŞİ AJİTASYON, DEZENFORMASYON, OLAN BİR AJANDIR.
MÜSLÜMANLIĞI DA ROL İCABIDIR.
ALLAH BİR DEDİĞİNE BİLE İNANILMAZ.

On 03.08.2012 22:36, Haydar Ates wrote:
Ahmet bey,
 
Ben ülkemi çok iyi tanıyorum. Sen de ülkeni söyle de biz de seni tanıyalım.

From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: "UNITED-TURKS@yahoogroups.com" <UNITED-TURKS@yahoogroups.com>
Sent: Friday, August 3, 2012 12:22 PM
Subject: Re: [UNITED-TURKS] Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

Okudugunu anlamamanin boyle sonuclari oluyor elbette.
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 

From: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
To: UNITED-TURKS@yahoogroups.com
Sent: Friday, August 3, 2012 4:20 AM
Subject: Re: [UNITED-TURKS] Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

 
Daha geçenlerde askere yedirmek için dana eti almış gibi yapıp çok ucuza bir sürü domuz eti alıp yedirdikleri ortaya çıktı. Türkiye de askeriyede dahil rüşvetin sahtekarlığın girmediği yer yok.Sadece Askeriye soruşturulamadı bu yüzden de silah sanayi ini geliştiremedik. Asker silahı dışarıdan aldı ve bir sürüde avanta aldı. Lock Heed uçak firmasından uçak alımlarındaki rüşvet skandalında tüm dünyada o uçakları alanlar yargılandı. Sadece Türkiye de dava bileaçılamadı.
Askeriyede rüşvet yokmuş. Hadi oradan 27 Mayısta halkın yüzüklerinekadar yardım diye alıp yağmaladılar. Eşkiya herifler. 12 Eylül 1980 ihtilalin HV.K.K. Tahsin Şahin kaya o zamanlar dünyanın en zengin generali idi. Eski deniz Kuvvet Komutanlarından Celal Eyicioğlunun komuta devir teslim törenine Katıldım. Daha eski Komutanlardan ve o zamanki CB. Fahri Korutürk de orada idi. Pek çok davetlinin yanı sıra tüm elçiliklerin askeri ataşeleri ve bilhassa deniz ataşeleri de orada idi. Şimdiki Hv.K. Binasının yeri oto parktı ve törene göre tanzim edilmişti. 
Eyicioğlu konuşmasında sesine zor hakim olarak ben çalmadım arkadaşlar ben diğerleri gibi çalmadım diye bir konuşma yaptı. CB. Savunma bakanı devlet erkanı ve yabancı ataşelerin hepsi duydular dinlediler.
Haydar bey ya Türkiyeyi hiç tanımıyor. Ya da bu ülkede eş cinselliğin rüşvetin devrimleri korumakta dindarlara karşı savunma birlikleri olarak kullanıldığını bildiğinden Türkiye'nin içine girdiği bataklığı inkar ederken yalan söylüyor. Üçüncü bir ihtimal görmüyorum.  

3 Ağustos 2012 01:30 tarihinde Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com> yazdı:
Haklisiniz, 12 eylul yonetimi her kuruma alakasiz alakasiz subaylari mudur, daire baskani, genel mudur v.s kadrolari atadi, kurumlara kok saldigi halde maliyeye sadece bir savunma sekreteri ulayabildi. 

Ilkeli kurum oldugundan elbette. Verimli calismalari mumkun degildi. kuruma dalamadiklari icin her ilcede sayman arkadaslardan garip odeme isteklerinde bulunur, odetemeyince apar topar Bakanliga sikayet ederlerdi. Sanirim personel Genel Mudurlugunden bulabilirsiniz bu sikayetlerin kayitlarini. 

Rusvet konusunda calismam oldu, laf ola beri gele yazmadim, 15 yasindan buyuk, okuma yazma bilir her akli selimin anlayacagi sekilde yazdim. Kimseyi suclamadim, buna ragmen savunma maksatli saldiriya gecme sebebiniz biraz suclu psikolojisi cagristiriyor. 12 yas sendromu da denilebilir.

Canak tutmamak gercekleri gormezden gelmek degildir. Gercegi irdelemek, kusurun telafisini saglayacaktir.

Askeri kantinlerin hepsinin Maliyeye milyonlarca TL KDV borcu var, haydi odesinler o borcu o halde :)) ordu evleri nasil kapanmaya dogru adim adim goturuldu, baska baslikta tartisabiliriz.

Rusvet v.s. gibi kamu gorevlilerinin suc ve suca yatkinligi ile ilgili bir calismayi asker ile yapmanin mumkunu yok, cunku o ufka sahip degiller, olmalari da gerekmez. Subaylik yapmak icin de mevcut yeter, ha bu arada babam da subay. Bilmedigim bir kurum degilsiniz.

Soz konusu arastirmalari polisler ve baska kurumlar, ogretim uyeleri ile birlikte yaptik, yazdigim sonuclar ortak gorusler. 

Ofkenizi yenmek durumundasiniz, zira kendinizden yana olani dusman sanmaya basladiniz.

 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 

From: Haydar Ates <ates.haydar@yahoo.com>
Subject: Re: [UNITED-TURKS] Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

Yazınızda "Maliye Bakanligindan emekli oldum. Pek cok rusvet olayi yakaladim ve izledim" demişsiniz. Bunlardan kaçı subaydı, kaçı polisti? Maliye Bakanlığı'ndaki göreviniz süresince o bakanlığın kapısından giren 1 tane subay gördünüz mü? Gördüğünüz subaylar hangi ülkeler için casusluk yaptıklarını söylediler mi? Kaç polis geldi ve sizinle detaylı görüşmelerinde hangi suç örgütlerine üye olduğunu söyledi ? Benim yazıma vesile olan yazınızı bir daha okuyun, sonra tüm suçladığınız o kitlelerden özür dileyin.
 
Sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekir. Siz bir önceki yazınızda tüm subayları (Yaklaşık 33.000 kişi) paraya dayanamayacağından casuslukla, yine aynı şekilde polisleri (Yaklaşık 200.000 polis) aynı nedenlerle çete üyesi olmak veya çetelere yardımla suçluyorsunuz, sonra da bana " Hemen patlamaya hazirsiniz" diyorsunuz.
 
Önce ne yazdığınıza iyi bakacaksınız. Burada TSK, Vatan, Millet düşmanlığı yapanların gazına gelip onlara çanak tutmamalısınız, yoksa her türlü tepkiye hazır olmalısınız. Onlar zaten 3-5 kişi, amaçları demogoji ve provakasyon. Dinciler tarafından insanların soyulmasına, badelenmesine, bademlenmesine ses çıkarmazlar, Hatay'daki seviyesiz olayda polislere yapılanları ve yapanları kınamazlar, şehitler için tek kelime iyi söz sarfetmezler...... Yaptıkları tek şey her vesileyle bu devletin kurumlarına çamur atmak, TSK'ya saldırmak, çünkü her türlü ahlaksız emellerinin önündeki tek engel odur. Bunları iyi gözlemekte ve oyunlarına gelmemekte yarar var.
 
Haydar Ateş
From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: "UNITED-TURKS@yahoogroups.com" <UNITED-TURKS@yahoogroups.com>
Sent: Thursday, August 2, 2012 7:01 PM
Subject: Re: [UNITED-TURKS] Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

Hemen patlamaya hazirsiniz. Maliye Bakanligindan emekli oldum. Pek cok rusvet olayi yakaladim ve izledim. Tahmin edeceginiz gibi rusvete cok yakindim. Rusvet icin cok baski gordum. Ikram cay ve sigara bile icmeden de emekli oldum. Buna karsilik hemen herkese de en azindan cay - kahve ismarlamam mumkun oldu.

Yazdiklarimda kimseyi suclamiyorum hatta suca bulasmislari bile suclamiyorum. Dikkatle, on yargisiz okumus olsaydiniz kesin anlardiniz da ofkeden anlamamissiniz. Bazi gorevler suca yakin bu gorevi icra ederken suca bulasan kamu gorevlileri ikinci derece suclular. Suca zorlayan, tesvik eden hatta cazip hale getiren birinci derece suclu. Gene lafin tamamini yazdirdiniz.

Bu ne ofke? Bosuna dememisler ofke basa gelince akil tatile cikar diye.  

Bu iftira atilan subaylar elbette aklanacaklar. Onlar subay, savasci yani, birakin kendi savaslarini versinler. Kendi savaslarini veremeyeceklerini mi dusunuyorsunuz?

Haydar bey, sizin yazilarinizi yeni yeni okuyorum. Ben bu gruplarin eski mudavimiyim. Hatta sanal sartlara guvenemedigim icin burada yazan arkadaslarimizin bir kismi ile sartlar olustukca tanistik, gorustuk. Ani parlamalariniz tanimamaktan kaynaklaniyor olmali. Yazarak dusunce aktarmak kolay degil, hele okudugunu anlamak baska gucluk.

Uzatmiyayim, malum yargilama sureci basladiginda duzmece oldugunu, ilgi gostermemek gerektigini yazmistim. Hala da oyle dusunuyorum. 

Cozum nedir henuz kestiremedim, zaten tek basima cozumu bulmam da mumkun degil ama İzmir suikastinden baslayarak sirasi ile, tabutluklar, 60 ihtilali,  ......  ergenekon davalari hep komedi gibi ilerlemis ve ilerliyor. 

Hakim iktidar ve yargi isbirligi ile rakipler ile muhtemel rakipler acmaza sokuluyor, iktidar biraz zaman kazanarak daha rahat hareket ediyor. Halk ise ikiye, uce, bese bolunerek gercekleri algilayamadan birbirini yiyor. Simdi de boyle eskiden de boyleydi. 

Iktidarin sunduklari ile ilgilenilmez veya odaklanilmazsa gizlenen ayan beyan gorulecek halkin gercek muhalefeti olusma imkani bulacak. Halki gerceklerden uzak tutan bilgi ve haberler iktidarin omrunu uzatiyor.

Halkin muhalefeti gercek muhalefet, halk guveni yitirildiginde secime ne kadar zaman kaldigi hic onemli degil, dilerim meramimi anlatabildim.
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 

From: Haydar Ates <ates.haydar@yahoo.com>
To: "YuksekTurkiyeIdeali@yahoogroups.com" <YuksekTurkiyeIdeali@yahoogroups.com>
Cc: "Ozgur_Gundem@yahoogroups.com" <Ozgur_Gundem@yahoogroups.com>; "UNITED-TURKS@yahoogroups.com" <UNITED-TURKS@yahoogroups.com>
Sent: Thursday, August 2, 2012 9:54 AM
Subject: [UNITED-TURKS] Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

Füsun Çağırgan,
 
Siz hangi suça yakınsınız. malum çok büyük kitleleri, özellikle bu ülkenin güvenlik güçlerinin tüm mensuplarını, tüm memurları son derece yakından incelemiş, herkesi en ince ayrıntılarıyla analiz etmiş, düşüncelerini ve yapacaklarını öğrenmiş, işleyecekleri suçu size söyleyecek kadar çok çok yakından tanıdığınıza göre, kendinizin de hangi suça yakın olduğunuzu, bu saçma sapan sonuca hangi yöntemle ve kaç güvenlik mensubuyla veya memurla, bu tip konuları dahi, yakınen görüşerek ulaştığınızı doğrudan söyleyin. Yani tüm Türk subayları casus, tüm polislerde suç örgütü üyesi, tüm memurlarla rüşvetçi öylemi ? Peki siz nesiniz ? Sizi de o alçakça suçladığınız güvenlik mensupları ve memurlara mı soralım ?
 
Haydar Ateş

From: Fusun CAGIRGAN <fusorguv@yahoo.com>
To: "YuksekTurkiyeIdeali@yahoogroups.com" <YuksekTurkiyeIdeali@yahoogroups.com>
Sent: Thursday, August 2, 2012 2:16 AM
Subject: Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

:)) Neden alay edeyim, arada saka yapabilirim ama alay asla, o denli densiz degilim biliyorsunuz.

Bazi meslekler suca cok yakinlar, halk ile suc arasinda sinir olduklari icin elemanlarindan bazilari hep suca bulasir. Subaylar askeri bilgi satar, cunku talep vardir, karsi taraf pek cok sekilde zorlar, cazip hale getirir. Polisler suc isler, suc isleyenlere yardim yataklik yapar cunku cok yakinlar bazilari bir sekilde bulasir. Tapucusu, maliyecisi v.s rusvet alir cunku paraya hele de kara ve kayit disi paraya cok yakinlar, cazip gelir karisirlar sucaa.

Subaylarin askeri bilgi satmasinda anormal durum yok dedim sadece. Ustelik de Inonunun oglu bile bulasmisti askeri bilgi satma sucuna, suc ustu yakalandi hatirlarsiniz.

Sizinle simdilerde anlasamiyoruz ama iletisimi israrla surduruyorum, kus degiliz yani. 
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 

From: Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>
To: YuksekTurkiyeIdeali@yahoogroups.com
Sent: Thursday, August 2, 2012 1:50 AM
Subject: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

 

Füsun Hanım
Eskiden sizinle anlaşabiliyorduk ama son zamanlarda ne dediğinizi bile anlayamıyorum.
Yazımdan ne anlayıp anlamadığınız bile belli değil. Alay mı ediyorsunuz ciddi misiniz onu bile çıkaramıyorum.
Selamlar
++++++++++++++
 
 
----- Original Message -----
Sent: Thursday, August 02, 2012 12:30 AM
Subject: Re: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi

Normal, subaylar her ulkede askeri bilgi satarlar, belki yunan subaylar da bilgi satiyordu klasik takas olabilir. Inonunun oglu bile ruslara bilgi satarken yakalanmisti.
 
 
 
 
Ben, Olayim, Olmayayim,Turk Milleti Bakidir.
 
Vazifenizi Bana Karsi Degil, Millete Karsi Yapacaksiniz.
 
11.Haziran 1937
 
MUSTAFA KEMAL ATATURK
 
 

From: Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>
To: Undisclosed-Recipient@yahoo.com
Sent: Wednesday, August 1, 2012 11:54 PM
Subject: Yuksek Turkiye -- Yunan subayları Türk gemisinde idi [3 Attachments]

 
Yunan subayları Türk gemisinde idi
++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat    1 Ağustos 2012
 
"Askeri Casusluk ve Şantaj" Davası'nda bir Binbaşıyı ve bir Üsteğmeni "Türk savaş gemisinin seyir bilgilerini Yunanistan'a satma planı yapmak"la suçladılar.
 
Aydınlık, 1 Ağustos 2012
 
Bu iki sözde casus subay, TCG GÖKOVA savaş gemimizin 28 Haziran-28 Temmuz 2008 günleri arasındaki seyir bilgilerini, yani hangi yolu izleyip hangi limanlara uğrayacağı bilgilerini Yunanistan'a satmak istemişler.
Vay hainler vay.
 
Tutuklu yargılanan Dz. Ütğm. Mehmet Irak'ta bulunan bir dosyada bu gemiye ait seyir bilgileri bulundu.
Kurulan komploya göre, Mehmet Irak bu bilgileri Binbaşı Kemalettin Yakar'dan Yunanlılara satmak üzere almış.
Dosyanın içinde de şöyle bir not bulunmuş:
"Kemalettin Yakar'dan Yunanlılara verilecek gemi seyir çizelgesinin alınması (Dikkat edilecek, yabancı birileri görmeyecek)"
 
Her şeyden önce, bu, Üsteğmene yapılan bir hakarettir, onu geri zekalı yerine koymaktır.
Bu Üsteğmen öyle geri zekalı olmalı ki, yapacağı casusluğu unutmamak için not alsın, "Falancadan alıp Yunanlılara vereceğim, aman kimselere göstermeyeyim" diye yazsın.
Böyle bir şey olabilir mi? Bu notun tertipçiler tarafından konulduğu apaçık.
Casusluk yapacak olan biri, bunu oturup yazar mı? Casusluk zaten gizli yapılan bir iş. "Aman kimse görmesin" diye not alınır mı?
 
********
 
Ayrıca, iddia o kadar aptalca ki, gerçekten inanılmaz.
Üsteğmen Mehmet Irak, sözkonusu geminin muhabere (haberleşme) subayı.
Bu görevinden dolayı, geminin seyir çizelgesini bilmek zorunda, çünkü ona zorunlu olarak veriliyor.
Halbuki iddianamede "Üsteğmen Irak bu bilgileri Binbaşı Kemalettin Yakar'dan aldı" diye yazıyor.
Binbaşının bu gemi ile hiçbir ilişkisi yok.
Üsteğmen, kendisinin görevi icabı zaten bildiği bilgileri konu ile ilgisiz birisinden niye alsın?
 
********
 
Suçlanan subaylar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bir dilekçe yazarak, sözkonusu geminin o günlerde hangi görevde olduğunu soruyorlar.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen 18 Temmuz 2011 günlü cevap şöyle:
 
"İLGİ: 06 Haziran 2011 tarihli dilekçeniz.
.......
2. Dilekçenizin 2'nci maddesinde sormuş olduğunuz TCG GÖKOVA'nın faaliyetlerine ilişkin olarak:
a. TCG GÖKOVA, 28 Haziran - 28 Temmuz 2008 tarihleri arasında icra edilen SNMG-2 görevine, Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden HS KOUNTOURIOTIS (F-462), İngiltere Deniz Kuvvetlerinden HMS SOMERSET (F-82), İtalya Deniz Kuvvetlerinden ITS LUIGI DURAND DE LA PENNE (D-560) ve ABD Deniz Kuvvetlerinden USS GONZALES 8DD-66) ile katılmıştır.....
......
Yunanistan Deniz Kuvvetleri'ne bağlı seyir subayı ve radar astsubayı da 21-23 Temmuz tarihleri arasında TCG GÖKOVA gemisinde bulunmuşlardır.
......."
 
Yani "Yunanlılara seyir bilgilerini satacaktınız" denilen gemimiz, söz konusu zaman aralığında, Yunan gemisi ile birlikte NATO tatbikatına katılmış.
Ayrıca, bir Yunan seyir subayı ile bir Yunan radar astsubayı da bizim gemide imiş.
 
Yunanlıların zaten bildiği bir şey onlara nasıl satılır? Ne aptalca bir tertip.
 
Bu çokuluslu tatbikata katılan bütün gemilerin seyir bilgileri, katılan her ülke tarafından biliniyor.
Aksi halde tatbikat yapılamaz.
 
********
 
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın bu yazısına rağmen, Savcı Celal Kara, esas hakkındaki mütalaasında, bu iki subayımızın "Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme" suçundan cezalandırılmasını istedi.
Çünkü, gerçeklerin hiçbir önemi yoktur. Amaç, belirlenmiş subaylara ceza vererek ordudan ayılmalarını sağlamaktır.
 
"Bu iş, Nazım Hikmet'in Harbiye ve Donanma davalarına döndü." demiştim. İşte bir kanıt dah
 
********
********
 
 
Konu arşivi:
 
 
 

Deniz K.K.: "Kangrenli kolu keseceğiz"
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat     1 Ağustos 2012
 
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel:
"Kangrenli kolu keseceğiz"
 
Aydınlık, 31 Temmuz 2012
 
 
Oramiral Bilgel'in yürümekte olan davalarla ilgili askerlerin durumunu "kangrenli kol"a benzetmesi, "Genelkurmay'ın YAŞ mesajı" olarak değerlendirildi
 
Oramiral Bilgel'in, 4 ay önce, GATA'da tedavi görmekte olan Balyoz sanığı üst düzey bir komutana, eşi ile birlikte yaptığı "geçmiş olsun" ziyareti sırasında:
"Yara kangrenleşti. Artık kangrenli kolu kesmekten başka yapacak şey kalmadı"
dediği öğrenildi.
 
Bilgel'in sözleri, Balyoz tutuklusu subaylar arasında tepkiye neden oldu.
Hasdal, Maltepe, Hadımköy askeri cezaevlerinde bu sözler kulaktan kulağa yayıldı.
Tutuklu komutanların:
"YAŞ'ta Genelkurmay'ın tavrı belli oldu.
Yargılama süreci devam ederken, Balyoz'da tüm suçlamaları çürütmüş olmamıza rağmen, Genelkurmay bizi nasıl  kangrenli yaraya benzetir.
Bu, yargısız infazdır. Arkadan hançerleniyoruz"
yorumunu yaptığı öğrenildi.
 
********
 
Oramiral Bilgel bu kadarla da kalmadı.
Casusluk Davası'nda yargılanan teğmenlerle yaptığı görüşmede de:
"Kendinizi yeni hayatınıza hazırlayın"
dediği öğrenildi.
 
Böylece, Teğmenlerin de kangren olduğu anlaşılmış oluyor.
Oramiral Bilgel, mahkeme sonuçlanmadan kararı bilmektedir. Karar çoktan verilmiş.
"Bu iş, Nazım Hikmet'in Harbiye ve Donanma davalarına döndü." demiştim. İşte kanıtı.
 
********

Genelkurmay, Aydınlık'ın "kangrenli kol" haberini yalanladı.
 
Açıklamada şöyle deniyor:
"31 Temmuz 2012 tarihli Aydınlık Gazetesi'nde yer alan ve Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından   söylendiği iddia edilen hususlar tamamen asılsızdır"
 
Genelkurmay açıklamaları bence artık güvenilirliklerini yitirmiştir.
Sadece iki örnek:
 
Org. Bitlis'in uçağı düşer düşmez Genelkurmay "Buzlanma" dedi. Aydınlık "sabotaj" manşetini atmıştı.
Teknik Üniversite raporu "Buzlanma yok" dedi.
Genelkurmay, katil Amerika'yı gözlerden gizlemişti.
 
Uludere olayında Amerika "İstihbaratı biz verdik" dedi.
Genelkurmay: "Hayır, istihbarat bizden" dedi. Amerika'ya rağmen Amerika'yı korudu.
 
Balyoz, Ergenekon, Casusluk vesaire davalarında alınacak kararları Amerika belirlemiştir.
Ora. Bilgel'in sözleri, kararın önceden bilindiğini göstermektedir.
Genelkurmay açıklaması, Amerika'nın cinayetlerini örtmeye yetmeyecektir.
 
********
********
 
 
arşiv
 
 
Genelkurmay Raporlarıyla tutuklanmışlar
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   31 Temmuz 2012
 
Genelkurmay'ın Mahkeme'ye gönderdiği raporlar sonucu, "Askeri Casusluk Davası"nda 41 sanığın "Devlete ait gizli belge bulundurmak" suçundan hapsi isteniyor.
 
Aydınlık, 30 Temmuz 2012
 
 
Askeri casusluk, şantaj ve fuhuş iddialarıyla 21 aydır Hasdal'da tutuklu olan genç subay Aydınlık'a gönderdiği mektupta şöyle diyordu:
 
 
"Geçen hafta Savcı mütalaa verdi: "Fuhuş yok, casus yok" diye.
 
Öyleyse, Savcı "Fuhuş yok, casusluk yok" dediyse, ceza almazlar, beraat ederler diyeceksin, değil mi?
Yok be kardeşim. Verilecek bir ceza bulunur
 
Fuhuştan, casusluktan olmaz ama,
     Beşiktaş hukuku bu, arkasından dolanır,
                                 ceza kesilecek bir şeyler yaratır.
 
Ne yani, "pardon" mu desinler? Demezler."
 
********
 
Genç subayın dediği gibi oldu.
"Casusluk, fuhuş, şantaj yok ama; size devletin gizli belgelerini üzerinizde bulundurmaktan ceza verelim bari" dediler.
Ayakkabı olmadı, gömlek verelim.
 
Genelkurmay Başkanlığı,  41 sanıkta ele geçirilen belgelerin "Devlete ait gizli belge" olarak değerlendirildiğini belirtti.
Sanıklar, son savunmalarında Genelkurmay raporlarına büyük tepki gösterdiler.
Bu suçlama nedeniyle istenen ceza 1 ile 12 yıl arası hapis.
 
Genelkurmay'ın "gizli belge" dediği belgeler şunlar:
Amerikan gemilerinin fotoğrafları
United States Coast Guard (ABD Sahil Koruma)'ya ait 47 adet İngilizce sunum
McAfee anti-virüs yazılımı
Denizde İlk Yardım
Atatürkçülük konusundaki ders notları
Toplam Kalite Yönetimi
Kamu Yönetimi Kanun Tasarısı Bilgi Notu
 
Ayrıca, 56 sanığın hepsi için "örgüt" suçlaması ile ceza isteniyor.
Suç yok, suça teşebbüs yok, suça teşebbüs etmeye yönelik bir toplantı veya karar yok, ama örgüt var.
Peki, bu örgüt bir şey yapmayacaksa niye kurulmuş?
 
Bu iş, Nazım Hikmet'in Harbiye ve Donanma davalarına döndü.
 
********
 
Deniz Kurmay Albay Mehmet Eryaşa, savunmasında şunları söyledi:
"Genelkurmay raporunu okuduğumda ihanete uğradığımı gördüm, tüylerim diken diken oldu.
Genelkurmay, benim belgelerim için TCK 334'e tabi dedi (gizli kalması gereken bilgi)
Genelkurmay, benden çıkan belgeleri değerlendirecek yetkiye sahip değil.
Ben deniz subayıyım. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın bu belgeleri değerlendirme hakkı var."
 
E. Pilot Yarbay ve Havelsan çalışanı Seyfettin Alevcan:
"Genelkurmay raporu güvenilir değil. Raporu hazırlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağım.
Gizli denilen Kamu Yönetimi Kanun Tasarısı Bilgi Notu'na ilişkin kanun, TBMM tarafından yapılmış ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Genelkurmay'ın bu tutarsızlıklarla dolu, konu hakkında uzmanlığı dahi bulunmayan, hukuk bilgisi hiç olmayan bir takım tarafından yazılmış bu yazı ile ben TCK 326 ile suçlanıyorum.
Dijital ortamdaki bir evraka bakıp çalma, tahrip etme, sahtecilik yapma, hile ile alma eyleminin gerçekleştiğini nasıl anlamışlar?
Bu şekilde yorum yaparak yargılama sürecini ta soruşturma safhasından başlayarak etkileme suçunu işlemişlerdir.
Bu yazıda imzası olan 4 şahıs hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.
Ayrıca:
Bu yazıya yapılan itiraz üzerine gelen yazıda da, ilk yazıda da imzası bulunan Binbaşı Yıldırım'ın imzası var.
İtiraz edilen rapora yönelik yeni hazırlanan raporda aynı kişinin yer alması ahlaki ve kanuni olarak ne anlam ifade eder?
Genelkurmay'ın hazırladığı raporların hukuki geçerliliği kalmamıştır"
 
Binbaşı Cem Ciran:
"Evimden alınan belgeler görevim sebebiyle bende bulunuyor. Zaten nüfuz etme hakkımın olduğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından belirtilmiştir"
 
********
 
Balyoz Planı hakkında "Bunlar gerçekten seminerde mi görüşüldü, gerçek midir sahte midir" raporu düzenlemesi için bilirkişi olarak görevlendirilen bir Binbaşı da:
"Eğer bu plan doğru ise çok kötü, bu bir suçtur" diye rapor vermişti.
Bu defaki Binbaşı da, Amerikan gemilerinin fotoğrafları, Meclisin çıkardığı kanun, anti virüs programı vesaire gibi ıvır zıvırı "gizli belge" olarak nitelemiştir.
Genelkurmay'ın bu kadar salakça raporlar hazırlayacak kişileri özel olarak mı seçtiği şüphesi vardır.
 
********
 
İki tip belge var.
 
Birinci tip belgeler, genç subayların evlerinde yapılan aramalar sırasında bulunduğu iddia edilenler.
Bunlar düzmece belgeler. Dijital ortamda hazırlanmış. Hazırlayanın tesbit edilmesi olanaksız.
 
İkinci tip belgeler, üst rütbeli subaylarda bulunanlar.
Bu subaylar, bu belgelerin kendilerinde olmasının görevleri gereği olduğunu, bazılarının kendi çalışmaları ürünü akademik dosyalar ve ders notları olduğunu söylüyorlar.
 
********
 
Baskınlar Genelkurmay raporuna dayanılarak yapıldı.
3 Ağustos 2010 günü İstanbul Kadıköy'de bir eve yapılan baskında çantadan çıkan evraklar Genelkurmay'a soruldu.
Genelkurmay "Devlete ait gizli bilgilerdir" deyince 25 Ekim'de ikinci dalga geldi, gözaltı ve tutuklamalar yapıldı.
 
********
********



















--
Kurmus oldugum gruba uye olun

Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrýlmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Ey mutsuzlar!

Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.
Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,
sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!
Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.
Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.
 
Bertolt BRECHT
Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,
hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - -
1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi :
#Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara#dadir.#

ISKILIPLI ATIF 

Sanki macta gibi bagirip cagiriyorlar,.
Turkiye laiktir, laik kalacak diye, bunlar hos seyler degil.
AKP Genel Kongresinde...

Recep Tayyip Erdogan.
Basbakan olduktan sonra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder