21 Haziran 2012 Perşembe

Atatürk Kemalist idi. Atatürk'ün el yazıları ve CHP 1935 Programı.

Sayın Akkartal,
 
Sayın Mustafa Zeki Şahin'in sözlerini nasıl anladığınızı analtırken, şunları söylüyorsunuz:
 
"Değil mi ki, G.M.Kemal hayatta iken böyle bir tanımlamada bulunup, işte buna Kemalizm denir, demiş olmayıp (madem ki birileri, bu artık din dir, diyorlar, onun için ben de örnek olarak; Hz.Muhammed veya başka bir peygamber gibi, diye, ilave ediyorum) ancak o öldükten sonra, bu tanım veya yönetim tarzı tarifi yapılıp, kullanılmaya (Türkiye’de ise,  ne yazık ki, daha ziyade istismar veya kötüye kullanım’dan söz edebiliriz) başlandı, sayın Şahin bunu kast ediyor. Yani, Atatürk öldükten sonra, hemen her şey, onun ve dolayısı ile çok sevdiği milletinin aleyhine sonuçlar verecek şekilde yeniden düzenlenmeye, tabir caiz ise, karşı devrim ile tahrif edilmeye başlandı."
 
Buradan, sizin
1 - Atatürk'ün el yazılarını okumamış olduğunuzu
2 - CHP programlarını okumamış olduğunuzu
3 - Kemalist kadronun Atatürk döneminde yazdığı kitapları okumamış olduğunuzu
anlıyoruz.
 
Sizinle aynı şeyi iddia etmiş olan bir arkadaşa başka bir öbekte birkaç yıl önce vermiş olduğum cevabı arkadaşın ismini silerek veriyorum.
Selamlar saygılar
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
 
Atatürk Kemalist idi
++++++++++++++++
 
Değerli arkadaşlar
 
.........  .........   arkadaşımız maalesef bilgi eksikliği sonucu:
"Kemalizm'i siz uydurdunuz"
"Atatürk Kemalist değil Türkçüydü"
demektedir.
 
Yani Kemalizm denen öğretinin Atatürk'ün ölümünden sonra bazı kişiler tarafından "uydurulduğunu", Atatürk'ün "Kemalizm" diye bir şey söylemediğini iddia etmektedir.
 
Buradan da anlıyoruz ki, kendisi
1 - Atatürk'ün el yazılarını okumamıştır
2 - CHP programlarını okumamıştır.
3 - Kemalist kadronun Atatürk döneminde yazdığı kitapları okumamıştır
 
Ayrıca, Kemalizm ile Türkçülüğü nasıl karşı karşıya koyduğu da, açıklamadığı için, anlaşılamamaktadır.
Eğer Türkçülük demekle ırkçılık kastedilmiyorsa, Milliyetçilik, Atatürk'ün anladığı anlamda Türk Milliyetçiliği olarak, zaten Altı Ok'tan biridir, yani Kemalizm'in bir bileşenidir.
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
CHP 4. Büyük Kurultayı 9-16 Mayıs 1935 günlerinde Atatürk'ün Genel Başkanlığı altında toplandı.
Bu kurultayda Kemalizm kavramı parti programına alındı.
Bu Kurultayda kabul edilen CHP programının Giriş bölümünün ikinci ara başlığı "Kamalizm"dir.
 
Programın  bu bölümü aynen şöyle:
 
"CHP'nin programına temel olan ana fikirler, Türk devriminin başlangıcından bugüne kadar yapılmış olan işlerle, yalın olarak ortaya konmuştur.
Yalnız birkaç yıl için değil, geleceği de kapsayan tasarılarımızın ana hatları burada toplu olarak yazılmıştır.
Kamalizm
Partinin güttüğü bu esaslar, Kamalizm prensipleridir."
 
 
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Atatürk, 1937 yılında, CHP 5. Büyük Kurultayı için elyazısı ile şu notları almıştı:
 
"Bunlardan başka, 1935 Kurultayınca saptalanan fikirler de bu programa ulanmıştır.
C.H. Partisinin güttüğü bütün bu esaslar, Kamalizm prensipleridir"
 
El yazısı belgenin aslı Anıtkabir Arşivi'nde 1. Dosyada 1091 no. da saklanmaktadır.
İşte o belge:
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
1935 Kurultayından sonra Kemalizm/Kamalizm kavramı resmi metinlerde ve yazın hayatında yaygın olarak kullanıldı.
 
Edirne Mebusu Şeref Aykut, 1936 yılında "Kamalizm" adlı bir kitap yayımladı.
Kitabın alt başlığı: "C.H. Partisi Programı'nın İzahı"
 
(Kitabın 2. baskısı 2008 yılında Kaynak Yayınları tarafından yapılmıştır)
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Yine 1936 yılında, Kemalist Devrimin düşünürlerinden Tekin Alp "Kemalizm" adlı kitabını yayımladı.
 
(Kitabın 2. baskısı 1998 yılında Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yapılmıştır)
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Atatürk döneminde Adalet Bakanlığı yapmış olan Mahmut Esat Bozkurt, yine Atatürk döneminde üniversitede Devrim Tarihi dersleri vermekteydi.
Bu derslere kaynak olarak yazdığı ve Atatürk döneminde yayımlanan "Atatürk İhtilali" adlı kitabında, Kemalizmi şöyle tanımlıyor.
 
"Türk ihtilalinin verimi, sembolik Altı Ok içindedir ki, buna Kemalizm diyoruz ve diyorlar."
 
(Kitabın yeni baskısı 2003 yılında Kaynak Yayınları tarafından yapılmıştır.
Kemalizm tarif, kitabın 191. sayfasındadır)
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. Afetinan,
"Atatürk'ün uğraştığı ve kendi mesuliyeti altında tahakkuk ettirmek istediği inkılaplar, ona izafeten Kemalizm tabiri ile tarihte yer almıştır"
demektedir.
(Afetinan, "Atatürk Hakkında hatıralar ve Belgeler" Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1984, sayfa 294)
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
CHP Genel Sekreteri Recep Peker ve Kemalist Devrim'in önemli düşünürlerinden Sadri Etem'in Kemalizm tariflerinden şunu anlıyoruz:
"Kemalizm, Kemalist Devrim denen uygulamaların toplamıdır"
 
(Recep Peker'in 1935 Kurultayı'na sunuş konuşması "CHP 4. Büyük Kurultayı Tutulgası, 1935)
(Sadri Etem, "Türk İnkılabının Karakteri" Kaynak Yayınları 2007, sayfa 28, 101)
 
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Gelelim Türkçülük meselesine.
Atatürk'ün Türk Milleti tarifi şudur:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir"
Atatürk'ün el yazısı:
(Dikkat ediniz, "Türk halkına" demiyor, "Türkiye halkına" diyor. İşin püf noktası bu)
 
.........   arkadaşımız Türkçülüğü Atatürk'ün bu tarifi gibi anlıyorsa, sorun yoktur.
Atatürk'ün anlayışına göre, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olanlar, etnik ve dinsel kökenleri ne olursa olsun, zaman içinde bütünleşerek Türk Milleti'ni meydana getireceklerdir.
Zaten tarihte de böyle olmuştur. Türklerin idaresi altına giren sayısız kavim, zaman içinde eriyerek Türk Milleti'nin bileşenleri haline gelmişlerdir.
Atatürk'ün tarifi, işte böyle tarihsel bir arka plana sahiptir.
 
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
(Kemalizm'in sonradan uydurulduğu iddiası, ünlü dönek tarafından 13 Mayıs 2010 günlü Hürriyet gazetesinin 42. sayfasında da ileri sürülmüştü.
Tabii ünlü dönek, bilerek yapmaktadır.  )
 
******
 
    
Niçin "Kemalizm" değil de "Kamalizm"
 
Atatürk, dilde Türkçeleştirme çalışmaları sırasında Arapça Kemal olan adını bırakarak Türkçe Kamal adını almıştı.
Yani adını Kamal Atatürk olarak değiştirmişti.
Dolayısıyla, koyduğu prensiplere Kemalizm değil, Kamalizm demişti.
Ama bu ad değişikliğini milletimizin öğrenmesi engellenmiş olduğu için şimdi biz Kemalizm diyoruz.
İşte Atatürk'ün nüfus cüzdanı: (Renkli ve siyah beyaz fotokopiler)
 
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
1935 CHP Programı bize şunu anlatıyor:
Atatürk, Kamalizm adını verdiği prensiplerini 4. Kongrede kabul edilen CHP Programı'na koymuştu.
O tarihte CHP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Atatürk, bu kongreyi bizzat yönetmişti.
Dolayısıyla Kamalizm prensiplerinin Kamal Atatürk'ün prensipleri olduğu şüphesizdir.
 
Programdan anladığımıza göre:
Türk devriminin başlangıcından 1935 yılına kadar yapılan işlere bakarak, CHP Programı'na temel olan ana fikirlerin ne olduğunu anlayabiliriz.
Bu fikirler, Kamalizm prensipleridir.
 
Yani:
Türk devrimi, Kamalizm prensipleri temel alınarak yapılmıştır.
 
Demek ki:
Kamalizmin prensiplerini kabul eden, yani Kamalist olan CHP, bu prensipleri temel alarak Türk devrimini gerçekleştirmiştir.
CHP Kamalizmi kabul ettiğine, yani Kamalist olduğuna göre, parti üyelerinin de, tabii bu arada en başta Kamalizm prensiplerini ortaya koyan CHP Genel Başkanı Kamal Atatürk'ün de Kamalist olduğu açıktır.
 
Atatürk, 1937 yılında, elyazısı ile, Kamalizm prensiplerini bir kere daha açıklamıştır.
(Atatürk'ün elyazısı fotokopisi yukarıda verildi)
El yazısı belgenin aslı Anıtkabir Arşivi'nde 1. Dosyada 1091 no. da saklanmaktadır.)
 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Bu delillerden sonra umarım Atatürkçü arkadaşlarımız:
"Kemalizm diye bir şey yoktur, Kemalizm İngilizlerin uydurmasıdır"
veya
"Türk devrimi vardır, Kemalist devrim diye bir şey yoktur"
demezler.
 
Böyle diyenler, Atatürk ile mücadele etmektedirler.
Atatürk "Kemalizm prensipleri" diyor, elyazısı ile yazıyor, yazmakla kalmıyor, Genel Başkanı olan partinin programına Kamalizm diye yazdırıyor.
Bütün dünya CHP programını okuyor, orada Kamalizm yazıldığını görüyor.
Bu durumda "Kemalizm yoktur, Kemalist yoktur" demenin bir anlamı kalmıyor.
 
 
******
 
Sovyet dergisinde Kemalizm:
Falih Rıfkı (Atay): "Leninizm ve Kemalizm birlikte gelişecektir."
SSCB Ağır Sanayi Halk Komiserliği (Bakanlığı) yayın organı Stroim (Kuruyoruz) dergisinin Mayıs 1934 tarihli sayısı "SSCB ve Türkiye halklarının dostluğuna" adanmış.
 
Derginin kapağının bir köşesinde ay-yıldız, diğer köşesinde ise orak-çekiç var.
 
İçinde, başta Atatürk olmak üzere dönemin Türk ve Sovyet yöneticilerinin makale ve demeçleri fotoğraf ve imzaları ile yer alıyor.
İşte bazı çarpıcı örnekler:
 
Mustafa Kemal'in demeci:
+++++++++++++++++++++
"Birçok sınavlardan geçmiş olan ve her seferinde daha da güçlenen, herhangi bir üçüncü devlete karşı yönelmiş olmayan, iki ülkeye tam güvenlik sağlayan yeni Türkiye ve Sovyet Rusya arasındaki dostluk, halklar arasındaki ilişkilere nezaketin, güvenin ve mantığa uygunluğun mükemmel bir örneği olmaktadır."
 
İsmet Paşa'nın demeci:
+++++++++++++++++++
"Devrimci ülkelerin 10. yıldönümlerinin ilham veren değerini iyi biliriz. Sovyetler'in 10. yıldönümünü Ankara'da değerli dostumuz Büyükelçi Surits'in ailesiyle birlikte kutlarkeno büyük mutluluğu hissettik. Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. yılı kutlamalarında ise Sovyet heyeti bulunmuş ve bayramın değerine değer katmıştır. İki devrimin ortak temel özelliği, zaferi ve mutluluğu teknşkte, toplumsal ve endüstriyel kalkınmada, insan emeğinde görmesidir.
 
Sovyetler'in en önemli dostluk hamlesi, sanayinin kurulması konusunda Türkiye'yi teşvik etmesidir. Kalkınmanın ana kaynağı olan sanayileşme, Türkiye'de SSCB ile işbirliği içerisinde başlamıştır."
 
Falih Rıfkı (Atay) Bey'in demeci:
++++++++++++++++++++++++++
(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Yayın Yönetmeni ve Milletvekilidir)
"Türk-Sovyet dostluğu asla coğrafi ve siyasal düzenin çıkarlarının dikte ettiği resmi bir dostluk değildir. Bu dostluk, her şeyden önce, iki devrimin önünde duran temel görevlerin aynı olmasından, kaderlerinin ortaklığından kaynaklanmaktadır.
 
Birbirini tanımaya başladığı, birbirine elini uzattığı dönemde her iki devrim de yalnızdı. İki devrimin emperyalist çıkarlara ters düşen karakteri, izole edilmelerine yol açmıştı. Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçme kararı aldığında daha Moskova ile ilişki kurmamıştı. Ancak yüce Lenin'in bu davada doğal müttefiki olduğunu çok iyi biliyordu.
 
Kemalizm, bir kurtuluş hareketidir. Siyasi, toplumsal, ekonomik, manevi birçok açıdan Kemalizm, terinin son damlasına kadar emperyalizm ve içerde ise emperyalizmin silahları olan küçük bir azınlık ve feodal beyler tarafından sömürülen ve canı çıkarılan halkın hareketidir. Kızıl devrimin önderleri ve kitleleri, bu kadar köklü bir devrimi onaylamaktan, onunla övünmekten geri duramazlardı.
 
Aynı duyguları Sovyetler'e karşı Türk devriminin önderleri ve kitleleri de beslemektedir. Leninizm ve Kemalizm, bütün halk kitlelerinin özgürleştiği, yeryüzünde yeni bir düzen kurulduğu güne kadar birlikte gelişecektir. Dünya, eksenini Bering ile Çanakkale Boğazlarını ve Beyaz Deniz ile Akdeniz'i kesen iki çizgi temelinde değiştirmektedir. Köleleştirilen halk kitlelerinin özgürlük davasını görev edinmiş devrimlere şan olsun"
 
Kazım Paşa'nın (Karabekir) demeci:
++++++++++++++++++++++++++++
(TBMM Başkanı)
"Devrim ve savaşın zor şartlarında başlayan Sovyet-Türk dostluğu, kurucuları yüce Lenin ve kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal'in yüksek önderliğinde bütün halkların can attığı dünya barışının binasına ilk taşı koymuştur. Sadece iki ülkenin hükümetlerinin çabalarına dayanmayan, ayrıca iki barışçıl halkın karşılıklı anlayışında temellerini bulan bu dostluğun anlam ve önemi büyüktür."
 
B. Tal'ın demeci:
+++++++++++++
(Stroim Dergisi Yayın Yönetmeni)
(5 Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Türk tekstil fabrikalarının kuruluşunda ve kadrolarının yetiştirilmesinde Sovyetler'in oynadığı rolü vurguladıktan sonra şöyle devam ediyor:)
"Çarlık Rusyası, Sultan Türkiyesi'ne metali ölüm getiren bomba ve kurşun olarak 'gönderiyordu'. Sovyet ülkesi ise, Türkiye Cumhuriyeti'ne en dostane duygularla metali Türk sanayisinin gelişmesine ve teknik-ekonomik bağımsızlığının güçlenmesine yardımcı olan makinalar olarak gönderiyor.
 
İki ülkenin barış ve üreten emek  için verdiği yiğit ve direngen mücadelesinin parlak örneklerinin yer aldığı çağdaş tarihimizin sembolü budur. Bu sembol, büyük devrimin parlatyan ateşinin aydınlattığı yoldur."
 
Karahan'ın demeci:
+++++++++++++++
(SSCB Dişişleri Halk Komiser Yardımcısı)
"Türk halk kitleleri, yüksek manevi gücüyle, öğretmenlerimiz Marx ve Engels'te hayranlık ve saygı uyandırmıştır. Engels, W. Braecke'ye yazdığı 25 haziran 1877 tarihli mektupta şunları belirtir: 'Türk halk kitleleri, yani Türk köylüleri, ve hatta orta ölçekli toprak sahipleri sağlam durduğu sürece, Doğu'nun toplumsal organizması, sert darbelere dayanabilir. Bizanslılardan miras kalan 400 yıllık başkent yolsuzlukları, başka herhangi bir halkı mahvederdi. Ancak Türklere sadece üst tabakayı alaşağı etmek kalıyor, ve onlar, kesinlikle Rusya'nın gücüyle boy ölçüşebilir.'
 
Türkler, 'üst tabakayı' alt ettiler. Sultanın ve halifenin tahakkümüne son verdiler. Ancak devamlı olarak Türkiye'yi tehdit eden eski emperyalist Çarlık Rusyası ile 'boy ölçüşmesi'ne artık gerek kalmadı, çünkü bu eski Rusya'nın işçi sınıfı, Rus Çarlığını ve emperyalizmini tamamen alt etme görevini yerine getirdi ve Türkiye'nin komşusu, güçlü ve dost Sovyet cumhuriyetlerine dönüştü. Ama Türklerin, Türkiye'yi yağma ve talan etmeye ve Türk halkını Avrupa emperyalizminin kölesi yapmaya hazırlanan emperyalist devletlerin birleşik cephesi ile 'boy ölçüşmesi' gerekti. Türk halkı, bu savaşta zafer kazandı ve her yeni savaşta da kazanacaktır"
 
++++++++++++++++++++++
Bugün de, Avrupa Birliği emperyalizmine karşı, AB aday üyeliği ve gümrük birliği ihanetlerine karşı mücadelemizde Karahan'ın bu sözleri geçerliğini koruyacaktır.
++++++++++++++++++++++
Teori Dergisi Eylül 2008 sayısındaki Mehmet Perinçek'in yazısından alınmıştır.
++++++++++++++++++++++
 
 
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder