15 Haziran 2012 Cuma

BEKİR COŞKUN - Çarpılacaklar...

BEKİR COŞKUN - Çarpılacaklar...

Kültür Bakanı, Çamlıca Tepesi'ne yapılacak dev cami için "bir proje yok" dedi...

Demek ki her şey hazır...

*

Zaten cami yaptırmalarda proje, plan gerekmiyor...

Ruhsat gerekmiyor...

İzin gerekmiyor...

Aslında cami de gerekmiyor...

Yeterince var çünkü...

*

Bir "cami yaptırma derneği" yeterli...

Yolunu bulmak isteyen dört kişi lazım...

Ve yeterince patates mühürlü makbuz...

İmar müdürlüğüne gitmezler zaten, ilk iş çat kapı size gelirler, hayır duaları ve makbuzlarla...

*

Ben görünce tanımıştım...

Bana bal satan adamın külah giymişi...

*klik niyetine cam koymaya kalktınız... 35 kadar belge lazım, belediyeye yirmi defa gitmeniz, 30 kadar imza almanız gerekiyor...

Fotoğrafını da istiyorlar balkonun...

Sonra da yol harcırahı s

Diyelim ki balkona sineizden, gelip bakıyorlar, fotoğraftaki balkon o balkon mu?..

Ayrıca; bina planı, daire şeması, elektrik hesabı, kontrat, tapu, sözleşme, beyanname, ikametgâh kâğıdı...

Bu sonuncusu; birisi gelip sizin balkona cam takmasın sonra...

*

Balkona cam değil de cami yaptırmak ise...

Bir şey gerektirmiyor...

Başbakan medyaya anlattı duydunuz...

Caminin İstanbul'un her yerinden görüleceğini, muazzam olacağını, dört minaresini, kaç bin metrekare üzerine inşa edileceğini, kaç kişinin namaz kılacağını nereden biliyor?..

Bakanı söyledi işte; projesi yok da ondan...

*

Bizim köşe yazarı arkadaşlarımız da saf saf "Türkiye'de 82 bin cami, 67 bin okul, 1220 hastane var... Din görevlisi sayısı öğretmen sayısının iki katı, doktor sayısının üç katı..." diye yazıp dursunlar...

Peki cami yaptırma ile geçinip giden, kendine cip, daire, yazlık bile alan kaç bin kişi var, bilen var mı?..

Çarpılacaklar...

*

Bu ise, İstanbul'a siluetini veren Mimar Sinan ile yarışıyor bu kez...

İstanbul'un siluetini bozmaktan tarihe geçtiğinin farkında değil... İstiyor ki camisi de öbürlerinden daha büyük olsun sonuçta...

Olamaz oysa...

Otuz katı yüksek, kırk katı geniş de olsa... Çimentosuz Ayasofya, demirsiz Selimiye kadar "büyük" olamaz...

Bir gün çarpılacaklar ya...

 

 

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Anladim ki susmak bir cusse isi... Derin denizlerin isi... Serin sular en hafif ruzgarlari bile costurabiliyor.. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar…  Derin denizlerin sukutu buyuler beni. Icimi bir heybet hissi kaplar. Benligimi hasret duygulari istila eder. Kalbim urperlerle dolar. Dalgali denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana. Goklerin suskunlugu da oyle. Gok gurlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye dusunmusumdur hep. Sukut her zaman daha manali, daha derindir.  Kalbe sozden cok sukuttan manalar akar. Insan evrendeki sukutu anlayabilseydi, kim bilir belki de soz olmayacakti. Insanlar sukutun dilinden anlayacak, derin ve manali bakislarla konusacaklardi. Ve ses, sukutun heybetini bozamayacakti. Konustugum zamanlar hep acze dusmusumdur de ondan kelama sarilmisimdir. Evrendeki her varlikta sukutu bir sus, bir hikmet olarak algi  lamisimdir. Sozu ise ancak bir zaruret..  Hep derin denizler kadar heybetli bir sukut dinledim ondan. Sanki durgun ve derin bir ummanin kiyisina varmistim. Derinliklerinde gonul ve hikmet incilerinin gulumsedigi bir deniz bulmustum. Hayatin hic bir kasirgasi, hadiselerin hic bir firtinasi onu dalgalandiramiyordu. O denize imrendigim an, gozlerim su misralara takilmisti:  Gittim, gittim, denizin, Sinir yerine vardim Halin bana da gecsin! Diye ona yalvardim Bir cilgin vesvesede, Icim didiklense de, Olaydim o cussede, O’nun gibi susardim..  Gercekten de oyle olmustu. Sonsuza goturen bir denizin kiyisina varmistim. O zaman anladim ki, susmak bir cusse isi. Derin denizlerin isi. Sig sulari en hafif ruzgarlar bile costurabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar.. Anladim ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladim ki susan her sey derin ve heybetli.  Sems-i Tebrizi'den... - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz,   sansursuz ve ozgur bir gruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Dinler atesbocekleri gibidir:  Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar.  Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir.  Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak.  Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ey mutsuzlar!  Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini s  eciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.   Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasm1s Kural birakmiyorum. Benim Manevi Miras1m Bilim ve Akildir...  K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -  Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlar1n, ezan1n diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik.  Omer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder