RİFAT SERDAROĞLU – BİN MELE VE 5 MİLYAR DOLAR
Devlete, devletin değerli bürokratlarının tecrübelerine güvenmedikleri ve geçmişte yaşadığımız olaylardan ders çıkarmasını bilmedikleri için yaptıkları yanlışlar, verdikleri tahribat gün geçtikçe artmaya başladı.
Dün, Diyanet İşleri Başkanlığı "Mele" denen Mollalardan 1000 tanesini kadrolu elemanı yaptı. AKP'nin gerçek hedefi, bu Mollaları "terörü önleme" faaliyetlerinde kullanmaktır.
Terörü önlemede, dinin ve din adamlarının kullanılması son derecede yanlış ve çıkmaz bir yoldur. PKK'nın toplu halde can almaya başladığı yıllarda, özellikle "Sünni Kürtler" arasında, Liderliğini Hüseyin Velioğlu'nun yaptığı Hizbullah adlı terör örgütü, PKK'ya karşı silahlı mücadeleye başladı. Bu mücadelede, Hizbullah'ın devletin desteğini aldığı iddia edilmişti. Bu çatışma sonunda Hizbullah, 200 kadar militanını kaybederken, PKK 800 den fazla kayıp vermişti.
Hizbullahişlediği cinayetler,vahşice katledip insanları gömdüğü "mezar evlerle" kamuoyunun gündemini meşgul etmişti. Hizbullah Terör Örgütü,
2000 yılından itibaren yoğun operasyonlarla çökertilebilmişti…
5 MİLYAR DOLAR CİVANIMDAN
Merkez Bankasından yapılan açıklamaya göre, Türkiye IMF kaynaklarına uluslararası rezervler arasında sayılmak kaydıyla 5 Milyar Dolar katkıda bulunacak. Yabancı Uzmanlar, IMF'nin oluşturacağı havuza Türkiye'nin para vermesini, "Türkiye IMF'den kaynak kullanan bir ülke iken,artık IMF'ye bile yardım edebilen bir ülke konumuna geliyor" diye açıklama yaptılar...
Halbuki gerçek şöyle;
Sıcak para akışı durduğu an, Türkiye herkesten önce krize girer. Zira, on yıldır hep cepten yedik. Dış borç aldık, bu borçla ara malı ve hammadde ithalatı yaptık. Cumhuriyetin yaptığı tüm varlıklarımızı da sattık.
İçeride üretebileceğimiz pamuk-deri gibi hammaddeleri bile ithal ettik.
Dış kaynak girişi gittikçe azalırken, Türkiye'nin dış borç stoku artıyor.
Dış borç stokumuz 307 Milyar Dolara, kısa vadeli dış borç stokumuz 95,2 Milyar
Dolara yükseldi. Yatırım pozisyon açığımız 381 Milyar Dolar oldu.
Her yıl 15 Milyar Dolar civarında "Faiz" ödüyoruz.
Her yıl 7 Milyar Dolar civarında para,dışarıya kar transferi olarak gidiyor.
2012 yılında Cari Açık 60 Milyar Dolar civarında olacak. Türkiye 2012 yılında 65 Milyar Dolar dış borç "anapara"sı ödeyecek.
Merkez Bankasının 90 Milyar Dolar rezervi olduğu söyleniyor, fakat bu rezervin sadece 50 Milyar Doları Merkez Bankasının. Diğeri ise borçtan gelen para…
Değerli okurlar;
Ülkesini seven, yönetim kabiliyeti ve deneyimi olan iktidarların asla yapmayacakları iki olayı sizlere anlattım.
Mele'lerin, devlet kadrolarına alınmalarının da, terörle mücadelede kullanılmalarının da ülkemiz için çok zararlı olacağını önümüzdeki aylarda göreceğiz.
Öğretmen olmuş gençlerimiz işsiz gezerken Mollalara kadro vermek, emeklilerimiz perişan durumda iken, ağa bahşişi gibi 5 Milyar Doları, zorda olan ülkelere vermek Türkiye'yi sevenlerin işi değildir…
Türk olduğunu söyleyemeyenleri, Türk insanını ve Türkiye'yi sevmeyenleri, Türk Milleti hala sevecek mi acaba... Merak edilen budur…
Sağlık ve başarı dileklerimle22 Haziran 2012
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com twitter.com/rifatserdaroglu 0 532 211 00 11
Mustafa Mutlu (Vatan) -Yeni Cami'de dilenip Sultanahmet'te sadaka vermek...
Hemen bayilere gidin ve bütün gazetelerin dünkü sayılarından birer tane alıp, kitaplığınızda saklayın...
Çünkü ileride torunlarınıza bugünün Türkiye'sini ve Türk medyasını anlatmak zorunda kalırsanız; hemen dünkü gazeteleri çıkarıp önlerine koyarsınız...
Haklarını yemeyelim; PKK'nın sekiz aslanımızı şehit etmesini bütün gazeteler büyütmüş...
Hem de Başbakan'ın, "Terör haberlerini büyütmeyin" şeklindeki açık "uyarısına" karşın...
Peki; ikinci büyük haber hangisi?
Yıllardır IMF'den borç dilenen Türkiye'nin, artık alan değil veren ülke konumuna yükselmesi...
Yani, küresel krize karşı oluşturulan IMF havuzuna 5 milyar dolar vermeyi kabul etmesi...
İşte; bu ikinci haber, birinci haberin iktidar üzerinde yaratacağı olumsuz havayı dağıtmayı amaçlıyor.
Yani gazeteleri hazırlayan arkadaşlar diyor ki, "Bakın sadece olumsuz haberleri büyütmüyoruz, iyi haberleri de veriyoruz..."
Peki, vatandaş ne düşünüyor IMF'ye 5 milyar dolar verilmesi konusunda?
İşte VATAN okurlarının yorumları:
***
Sururi Ermete: Türkiye'nin IMF'ye borcu varken nasıl borç veren ülke oluyoruz anlamıyorum?
İskender Gürgen: Sıcacık, sıcacık borçlandığımız paralardan IMF'ye veriyoruz.
Namık Yüksel: Memuruna maaş artışı yapacağı zaman para bulamayan devlet, IMF'ye başka ülkelere dağıtması için borç verecekmiş...
Allah'ım aklıma mukayyet ol, çıldıracağım.
Serdal Güloğlu: Dış borcun 500 milyar doları aştığı bir dönemde neden IMF'ye para veriyoruz?
Serdar Türkoğlu: IMF'ye borç verecek parayı nereden bulduk, bir düşünün.
Altın madeni mi bulduk, petrol mü çıktı?
Bu paralar her şeyimizi vergiye bağlayan, çok kolay alan ancak vermeyen bütçenin paraları...
Yani bizim cebimizdeki paralar.
Süleyman Pars: 500 milyar doları aşan dış borcumuz var.
Bu bizim şu anda kara deliğimizdir.
Ve en ufak uluslararası dalgalanmada ülkedeki yabancı paranın gitmesi halinde, bu kara delik bizi yutacaktır.
Bizim batışımız Yunan'ınkine falan benzemez, kimse yüzümüze de bakmaz.
Tarık Töre: "Memura yüzde bir verirsem Yunanistan'a döneriz" de, oradan esirgediğini IMF'ye ver.
Bu memur seni hiç unutmayacak.
Nuh Yılmaz: Bir şeyler dönüyor ya...
Allah sonumuzu hayırlı etsin.
Muhittin Çomulu: 1983 yılında 5 bin 225 günde emekli olmak için devletimle akit yapmışım...
10 bin 500 gün, 29 yıl bitti; hâlâ, "Yaşın 47" deyip emeklilik hakkımı gasbedenler, başka yerlere para veremez...
Kul hakkı haramdır.
Özgür Can: Eskiden kriz çıkardı sefildik, bugün ekonomimiz çok iyi, yine sefiliz!
Bir acayip masal...
Nazım Çakır: Karşılıksız çekler, patlamış krediler, işsizlik, klima yokluğundan kavga edip yananlar...
Yemişim IMF'ye para verilmesini!
Hepsi masal...
Levent Barlas: Madem bu kadar zenginiz; insanlarımız neden işsizlikten sürünüyor, çalışanlarımız ücretlerin azlığından yakınıp neden sokaklara çıkıyor ve biber gazına maruz kalıyor, emeklilerimiz neden açlıktan ölmek istiyor?
Osman Erkin Yalı: Emekli dövünür, devlet övünür!
Nuri Yavuz: "Ayranı yok içmeye" durumundaki ülkede, yöneticilerin yaptığına bakın...
İsmail Markaoğlu: Keşke IMF'ye değil de EMEKLİYE verseydiniz.
***
Ben de bir şey ekleyeyim:
Hâlimizi en iyi, "Yeni Cami'de dilenip Sultanahmet'te sadaka vermek" atasözü açıklıyor...
PAŞA!
Bekir Coşkun, "Paşa" başlıklı bir yazı yazmış, Başbakan da bunun askerlere hakaret olduğunu söyleyerek "Tüm paşalar dava açsın" demişti...
Ben de, paşalık unvanının yasaklandığını belirterek, "Açsalar da bir şey çıkmayacağını" söylemiştim.
Yanılmadım:
Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
Söz konusu yazı, "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirildi.
Talebi yargıdan dönen Genelkurmay Başkanı acaba ne yapacak?
*****
GÜNÜN SORUSU
İstanbul trafiği, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ndeki bakım çalışmaları nedeniyle kangrene döndü.
Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, vatandaşlara akıllara durgunluk veren bir öneride bulundu: "İstanbullular kent dışına çıkarsa memnun oluruz."
Beyefendiye basit bir sorum var:
İşsizlik, pahalılık, terör, kadına şiddet gibi sorunlardan kurtulmamız için de tüm vatandaşların ülkeyi terk etmelerini mi öneriyor?
Yeni bir devrin ilanı!
Meclis'te dün görüşülen Devlet Sırları Kanunu'na göre, artık neyin devlet sırrı olup olmadığına Başbakan başkanlığında ve bakanlardan oluşacak "Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu" karar verecek...
Sırlar, 50 yıl boyunca saklanacak.
Bunları açıklayan görevlilere dört, yayınlayanlara ise altı yıl hapis cezası verilecek.
Öyle ki bu kurulun "sır" kapsamına alacağı bilgi ve belgeler, mahkemelere bile verilmeyecek...
Genelkurmay'ın askeri sırlarla dolu "Kozmik Odası"nın, hâkim incelemesine açıldığı günlerden; ne olduğu belli olmayan "sırlar"ın mahkemelere bile verilmeyeceği günlere geldik...
Ve tüm bunları, "İleri Demokrasi"ye geçiş etiketi altında gerçekleştirdik...
Bu düzenlemeyle yeni bir devir başladı.
Artık kimse "hukukun üstünlüğünden" ya da "halkın haber alma hakkının kutsallığı"ndan falan söz etmesin...
Çünkü bundan böyle her bilgi yasaklanabilir ve kimse "Neden?" diye bile soramaz...
Bu düzenleme karşısında sessiz kalan hukukçulara, gazetecilere, televizyonculara, aydınlara...
Selam olsun!
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . KARA CIZGILER dogada ilk kirlenmedir ulkelere bolunmesi yeryuzunun Fazil Husnu DAGLARCA - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinlerin kitaplarini; Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'dindar', Hem okumayip hem de anlamayana, 'yobaz' denir. Nikola Tesla - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dinler atesbocekleri gibidir: Parlayabilmek icin karanliga gereksinim duyarlar. Tum dinlerin kosulu yaygin olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yasayabilirler ancak. Arthur Schopenhauer - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ey mutsuzlar! Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz. Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz. Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki, sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz! Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan. Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine. Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan. Bertolt BRECHT - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Ben, Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma, hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum. Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir... K.Ataturk - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Putlarin, Kabenin istedii: Kolelik; Canlarin, ezanin diledigi: Kolelik; Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin ozledigi? Kolelik. Omer Hayy am
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder