Melih Aşık
Güneydoğu sorununun geleceğini tasarlayabilmek için güç dengelerini anlamak zorundayız. Kimin nereden ve nasıl güç aldığını kavramak için biraz geriye gidelim...
1 Mart 2003 öncesi ABD ile tezkere görüşmelerini yürüten Deniz Bölükbaşı'nın "1 Mart Vakası" adlı kitabına göz gezdiriyoruz. Bakınız görüşmelerde ABD'yi temsil eden Büyükelçi Lino ne öneriyor:
"... Büyükelçi Lino'nun önerisi Kuzey Irak'taki Türk Özel Kuvvetleri arazide PKK unsurlarıyla karşılaştığında bile onlar ateş açmazsa silahlı mukabelede bulunmaması anlamını taşıyordu."
Bölükbaşı diyor ki:
"Tezkere müzakerelerinde en ciddi kriz bu noktada yaşanmıştır."
Müzakerelerde Türk askerinin Kuzey Irak'ta gireceği bölgenin sınırları çiziliyor... Dikkat buyurun:
Kandil Dağı hariç tutuluyor...
ABD Türkiye'ye karşı elinin en zayıf olduğu dönemde bile PKK'yı himayesine almıştır.
Tezkere izni almayan ABD, Türk hava sahasını istediği gibi kullanmış, Kuzey Irak'taki kimi terörist grupları vurmuştur.
Deniz Bölükbaşı diyor ki:
"PKK'ya karşı hiçbir harekâtta bulunmayan ABD'nin diğer terör örgütleriyle mücadelede sergilediği bu tutum ibret verici bir çifte standart ve iki yüzlülük örneğiydi."
ABD, PKK'yı yıllar öncesinden himayesine aldı. Bölgeyi kendi stratejik çıkarlarına göre düzenlemek için PKK'yı kullanıyor. Bize de "PKK'yı üzmeden, mücadele ederek değil müzakere ederek çözüm bulun" diyor. Ankara, Washington'un bu politikasını kıramadığı için PKK üzerinde caydırıcı olamıyor. Arkasına ABD'yi alan Öcalan ve arkadaşları da talep düzeyini yükselttikçe yükseltiyor. Bu koşullarda barış olmaz. Sorunun temelinde ABD politikası yatıyor.
__._,_.___
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder