Feodosiya; şehrin toplumsal yapısına, mimarisine ve yaşayışına yansıyan kozmopolit yapısı dışında, bir deniz şehri olmasıyla da Aivazovsky'nin üzerinde etki sahibi olmuştur. Çocukluk döneminden itibaren burada, kimi zaman süt liman kimi zaman fırtınalı, gün doğarken ve gün batarken, denizin tüm değişen hallerini gözlemleyebilmektedir.
Aivazovsky küçük yaşlardan itibaren resme ilgi göstermiştir. Sanatçı, 1887 tarihli bir resminde kendisini küçük bir çocuk olarak Feodosiya'ya hakim bir yükseklikten şehri resmederken tasvir etmiştir. Resmin üzerinde "1825'te Aivaz" yazmaktadır. Kendisinin hayatının çok erken bir döneminde, henüz 8 yaşında resme duyduğu ilgiyi ortaya koyan bu resim, aynı zamanda Feodosiya'nın onun üzerinde bıraktığı etkiyi de ifade etmektedir. Ailesinin tanıklıklarına göre, çocukken evlerin duvarlarına kömürden çizimler yapıyordu. Onun bu ilgisi, babasının şehrin mimarı olan arkadaşı Koch tarafından değerlendirilmiş ve Koch çocuğa resim üzerine perspektif gibi temel bazı bilgileri içeren dersler vermiştir. Bununla da kalmamış, resimlerini şehrin yöneticisi Kaznaachev'e göstermiştir. Kaznaachev, Aivazovsky'e destek vermiş ve görevi gereği Kırım'ın daha büyük bir şehri olan Simferepol'e taşındığında onu da yanında götürmüştür. Burada, St. Petersburg'la bağlantıları olan zengin ve asil Naryshkin ailesinden Natalia Feodorovna Naryshkin, onun resimlerini beğenerek St.Petersburg İmparatorluk Akademisi'ndeki ressam arkadaşı Tonci'ye yollamıştır. Bunun sonucunda Aivazovsky altı yıllık bir burs kazanmıştır.
1833'te 15 yaşındayken St.Petersburg'a, ülkenin başkentine gitmiştir. St.Petersburg ülkenin sadece siyasi değil, kültürel başkentidir de... Uzun zamandır katolik batıdan farklı çizgide bir kültürel gelişim süreci içerisinde olan Rusya, 18. yüzyılda batıdaki gelişmelerle ilişki içerisine girmeye başlamıştır. Bu yüzyılda; Fransa, İtalya ve Almanya'dan pekçok sanatçı, Rus sarayının siparişlerine yanıt vermek üzere St.Petersburg'a gelmiştir. Onların sanatsal üretimleri ve uzmanlıklarıyla sağladıkları katkılar sonucunda, 1757'de İmparatorluk Akademisi kurulmuştur. Okul resmi ve akademik tarzda bir eğitim vermektedir.
19.yy. başlarında St.Petersburg'un merkezinde bulunduğu bu kültürel değişim süreci resim alanında ilk sonuçlarını vermeye başlamıştır. Pekçok Rus ressamı yetişmekte ve St. Petersburg'un sanat ortamına dahil olmaktadır.
Aivazovsky'nin Akademi'de devam ettiği manzara sınıfının başında bulunan Vorobiov, atmosfer koşulları üzerinde duran ve açık hava resmini savunan bir ressamdı. Sanat yaşamı boyunca eserlerinde atmosfer koşulları ile ilgilenmiş olan bir Aivazovsky'nin, hocasından etkilenmiş olduğu, en azından varolan ilgilerinin hocasının yaklaşımıyla örtüştüğü anlaşılmaktadır. Öğrenciyken, Akademi başkanı Olenin'in tavsiyesi üzerine Akademi sergisi için deniz ve atmosfer koşullarını konu alan Deniz Üzerinde Hava Çalışması adlı resmi yapması, kariyerinin başlangıcında sanatsal çizgisinin şekillenmeye başladığını ortaya koymaktadır. Resim, Akademi sergisinde yer almış ve büyük bir başarı göstererek gümüş madalya kazanmıştır.
Bu başarı, Aivazovsky'nin İmparator I. Nicholas'ın takdirini kazanmasına ve onunla tanışmasına olanak sağlamış; imparator, Baltık Donanması ile Finlandiya Körfezi'ne deneme seferi yapacak olan oğlu Grandük Konstantin Nikolaievich'e eşlik etmesini istemiştir. Bu deneyim, Aivazovsky'nin deniz üzerindeki yaşantıyı ilk elden görmesi ve imparatorluk donanması ile hayatı boyunca sürecek olan yakın ilişkinin başlangıcı olması açısından önemlidir.
Aivazovsky, dünyanın dört bir yanını ziyaret etmiş bir sanatçıdır. İngiltere'den İtalya'ya, Hollanda'dan Portekiz'e Avrupa'nın pek çok ülkesini, Mısır'ı (1869) ve A.B.D'ni gezmiş, buralardan çeşitli birikimler edinmiş ve ününü dünyanın her köşesine yaymıştır. Ama onu dünyada en fazla etkileyen köşe İstanbul olmuştur. Aivazovsky, 1845 yılında, Grandük Konstantin Nikolaievich ile birlikte; Anadolu, Ege Adaları ve Doğu Akdeniz'e yapılan bir geziye katılmıştır. Gezinin durakları arasında İstanbul ve Truva da vardır. Geziden hemen sonra 1846'da Feodosiya'da düzenlediği sergi ile ilgili belgelerden birinde şu satırlar yer almaktadır: "Üç küçük manzaradan en çok Truva'yı beğendim. Onda bir tür hüzünlü şiirsellik var ki herşeyden önce bunu ifade etmek istiyor."
İstanbul'a ilk ziyaretini içeren bu gezinin ardından, 1846'da Karadeniz donanmasıyla bazı manevralara katılmıştır. Bu dönemde doğduğu şehir olan Feodosiya'ya yerleşmiştir. Sanatçı doğduğu şehre hayatı boyunca bağlı kalmış ve sarayla olan bağlantılarını da kullanarak Feodosiya'ya bir liman, tren yolu ve arkeoloji müzesi gibi çok sayıda katkı sağlamıştır. Şehrin merkezi kişiliği ve adeta gayrı-resmi yöneticisi olmuştur. Bu arada St.Petersburg ve sarayla ilişkilerini hiçbir zaman koparmamış, hatta imparatorluk ailesini kendi evinde ağırlamıştır.
Kırım Savaşı nedeniyle 1854-7 arasında denizden uzak olan Karkov'da yaşayan Aivazovsky, savaşın sona ermesiyle Paris'e gitmiştir. Burada bir sergi düzenlemiş ve II. Napoleon tarafından Legion d'Honneur ile ödüllendirilmiştir. Kırım'a dönüş yolculuğu sırasında bir kez daha İstanbul'a uğramıştır.
1860-80 arasında Kafkasya (1868), Mısır (1869) Fransa ve İtalya (1872), İstanbul (1874) ve Hollanda, İtalya, Fransa (1878) gezileri yapmıştır. Hayatının son yirmi yılını, 1880'de bir sanat galerisi açtığı Feodosiya'da geçirmiştir. Bu arada Feodosoya, St.Petersburg ve Moskova'da çok sayıda sergi açmıştır. 1892'de A.B.D.'ye gitmiştir ve burada özellikle Niagara şelalelerinden etkilenmiştir.
18 Nisan 1900'de evindeki atölyesinde bir Türk gemisinin patlaması üzerinde çalışmaya başlamış, ertesi gün 83 yaşında ani bir beyin kanamasıyla şövalesinin başında ölmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder