4 Ekim 2012 Perşembe

FİKRİ SAĞLAR - Aselsan ölümleri bize ne anlatıyor?

Doğrusu bu ölümlerin cinayet olabileceği fikri hep kafamdaydı.
Cinayetse de, bunun kapalı kapılar ardında soruşturulup, ailelerin aydınlatıldığını, hatta ölümlerin arkasında bulunan güçlere de başka kanallardan mesajlar verildiğini düşünmüştüm.
Ancak anlaşılıyor ki, bizim kukla devletimiz ölenleri ve onların yakınlarını terk etmiş, ölümleri gözardı etmiş...
Yazık, hem de çok yazık.

Saygılar. Oraj POYRAZ


Belki hatırlayacaksınız geçtiğimiz yıl gazetelerde pekte önemsenmeyen bazı haberler çıkmıştı.

Bir iki gazete bu haberi büyütmek istedi.

Sonra "olağan" kabul edip takipten vazgeçti.

Oysa olay ASELSAN'da çalışan 3 mühendisin ölümüyle ilgili idi.

İlginç olan şuydu:
Anlaşılmayan bir şekilde peşi sıra ölen bu genç insanların ölümleri toplumda infial yaratmamıştı.
Kuşku bile duyulmamıştı...

Üstelik kurumları da suskundu...
Çünkü resmi raporlar hepsine "intihar"demişti...

****

Doğrusu geçen yıl, yapılan birkaç başvuru karşısında biraz soruşturma yapmıştım.
Yetkililer gençlik sorunları, insan psikolojisi gibi mantıklı bazı açıklamalarda bulunmuşlar beni ikna etmişlerdi.
İntihar olarak algılamış olayın arkasını bırakmıştım.

Geçenlerde birlikte olduğum Ankara da önemli bir odanın yöneticisi olan yakın dostum Suna Altıntaş bu konu ile ilgili bir gelişme olduğunu söyledi.

Heyecanla "Aselsan'daki sır çözüldü."diye ilave etti.
Bilgilerini sizinle paylaşmak istedim.

****

F–16 üretim merkezi TAI de, uçakların "dost-düşman tanımlamasını yapan elektronik sistem" özel bir bölümde üretilirmiş.
Bu sistem bizim tarafımızdan bilinmediği gibi üretimi esnasında hiç birTürk mühendisi de bu bölüme giremezmiş.

Bu sistem, Türk F-16 sı için çok önemli çünkü, bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost mu düşman mı olduğunu pilota iletiyor...

TAİ de üretilenlerde bir sorun var…

Bir Türk F-16 sı, ABD, İngiliz veya Yunan uçaklarından biri ile karşılaştığında tıpkı kendi arkadaşı gibi onları da DOST olarak algılıyor...

Bu da bir savaş halinde, bu ülkelerin uçaklarının bizi avlayabilmesi anlamını taşıyor…
Bu durum anlaşıldıktan sonra, Aselsan mühendisleri 6 ay gibi kısa bir sürede, ABD tarafından bize uygulatılan bu
"kasıtlı" uçak tanıma sistemini lehimize çevirmeyi başardı.

ABD'nin yıllarca önce "art niyetle" kurduğu tezgâh, "genç mühendisler" tarafından kısa bir zamanda bertaraf edildi.

ABD sadece busistemle bizi elindetutmuyormuş meğer.

Uzun, yoğun ve gizli çalışmalar sonucunda ABD nin bir başka oyunu daha ortaya çıkarılmış.

ABD daha vahim ve önemli bir kozu elinde tutuyormuş:

Herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında ABD tarafından satılmış veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip uçak, helikopter,

tank, zırhlı birliklerin izleme sistemleri gibi hayati araçlarını "UYDUSUNDAN VERDIĞI BİR EMİR ILE SAF DIŞI BIRAKABİLİYOR."


Yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemler istendiği anda uzaktan kumanda misali uydulardan kontrol edilebiliyor.

Böylece istediklerini kazandırıp,istediklerini kaybettirme gücünü elinde tutuyor...

*****

Altıntaş diyor ki;
Bu mühendisler ölümü istemedi, öldürüldü...

Çünkü;
ASELSAN mühendisleri,
"uçak tanıma sistemlerinin" MİLLİLEŞTİRİLMESİ konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı bu ABD güdümlü "elektronik sistemleri kontrol dışı bırakan uydu müdahalesini bertaraf edecek" yeni elektronik sistemleri geliştirmiş olmaları.

Böylece silahlı gücümüzün dış müdahalelerden uzak olması için çalışıyorlardı.

****

Bu çalışmaları yapan 3 gencimiz nedeni belirsiz bir şekilde öldü.
İntihar diyerek üstü kapatıldı.

Faillerinin kadim dostlarımız(!) olduğu konusunda hiç şüphemiz yok...
Aksini yetkililer açıklamalı.

Ve en azından ailelerine ve arkadaşlarını ikna etmelidir.

Yoksa "faili meçhul!.bir olay olarak kalacaktır.

****

İçinde yaşadığımız "feci" durumu bu bilgiler içinde yeniden değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

"Öfkeyi" bir kenara atarak daha çok şeyi sorgulamalıyız...

****

Yukarıdaki yazıyı 31 Ekim 2007 de kaleme almıştım.
ASELSAN'da çalışan ve intihar ettikleri iddia edilen üç mühendisin ölümleri üzerindeki kuşkuyu dile getirmiştim.

****

ASELSAN da mühendis olarak çalışan Hüseyin Başbilen, uzak mesafede daha etkili olacak Kanas silahı ile F16 uçakları ve milli tank projeleri üzerinde çalışıyordu.
7 Ağustos 2006'da boğazı ve bileği kesilmiş olarak aracının içinde bulunmuştu.

****

Ardından 17 Ocak 2007'de mühendis Halim Ünal kafasına isabet eden tek kurşunla ölmüştü.

Dokuz gün sonra da Evrim Yançeken, oturduğu binanın altıncı katından düşerek can vermişti.

Bu üç ODTÜ'lü genç mühendisin ortak özelliği ise;
"uçaklar için dost-düşman tanıma sistemi" üzerinde çalışmalarıydı...

****

İntihar nedeniyle kapatılan ölüm dosyaları, Hüseyin Başdiken'in ailesinin ısrarı ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarından Fikret Seçen'in elde ettiği deliller üzerine yeniden açıldı...

****

Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir'in yaptığı çalışmalar sonunda ortaya çıkan bilirkişi raporu çok önemli.

Raporda "Hüseyin Başbilen'in ölümünün nedeninin intihar olmadığı, araçta başka parmak izlerine rastlandığı, Başbilen'in çantasının sonradan arabaya konulduğu, kan akışları ve araba içindeki oturuş konumunun da bu iddiaları kuvvetlendirdiği, sonuç olarak cinayet kuşkusun güçlendiği!"
belirtilmiş...

****

Bugün ulaşılan bilgi ve belgeler o gün neden ortaya çıkarılmadı?
Neden araştırılmadı?

Niçin bu ülkede insana değer verilmez...

Yaklaşık 4 yıl önce yazdıklarımın doğrulanması beni sevindirdi.
Ancak kaybedilen zamana ve katillerin izlerinin şu ana kadar sürülememesine de çok üzüldüm.

Geçen sürede mağdurların ailelerinin çektiği sıkıntı ve vicdanlarda oluşan adaletsizlikduygusu, devleteve yargıya olan güveni oldukça çok zedelediğini görmezlikten gelemeyiz...

FİKRİ SAĞLAR

http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1322567631&year=2011&month=11&day=29
--
De mortuis nihil nisi bene
Oluler hakkinda yalnizca iyi seyler konusulmalidir.

Latince Atasozleri

Ey mutsuzlar!

Kardeslerinizi bogazliyorlar, goz yumuyorsunuz.
Çigliklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramizda dolasip kurbanini seciyor zorbanin teki,
sessiz kalirsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burasi, sizler nasil insanlarsiniz!
Haksizlik varsa bir yerde eger ayaklanmali insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsin o sehir yerin dibine.
Yansin bitsin, kul olsun karanliklar basmadan.
 
Bertolt BRECHT
Ben,Manevi Miras olarak hicbir Ayet, hicbir Dogma,
hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - -
1920 - Islam yuceltme derneginin bildirisi :
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir.

ISKILIPLI ATIF 
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

- - - - - - - - - - - - - -
Arzuederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder