27 Ağustos 2024 Salı

ARSLAN BULUT: DERİN DEVLET KİMMİŞ?



=======================

ARSLAN BULUT: DERİN DEVLET KİMMİŞ?

07-Aralık-2018

Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış, emekli Orgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye'nin asıl sorununu canlı yayında açıkladı: "Türkiye'de bir derin devlet vardır ama bu Amerikan derin devletinin uzantılarıdır. Millî bir derin devlet yoktur. Derin millet vardır. Türkiye'nin millî bir derin devleti olsaydı, 1970-1980 arasındaki olayları, 12 Eylül'ü ve diğer müdahaleleri ve 15 Temmuz'u yaşamazdık"

Habertürk'teki "Türkiye'nin Nabzı" programında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını cevaplandıran Pekin'in değerlendirmelerinden bazıları şöyle:

"Türkiye'de silâhlı kuvvetler veya askerî öğrenciler içinden seçilen gençlere Seferberlik Tetkik Kurulu ve sonra da Özel Harp Dairesi'nde görev verilirdi. Bunların kim olduğunu sadece MİT bilirdi. MİT ise zaten CIA ile Ankara'da aynı binada altlı üstlü çalışırdı. Maaşlarını ABD verirdi.

Bu kadrolar içinden devşirilen insanları sonra ABD ve İngiliz istihbaratı Türkiye aleyhine kullandı. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi kamuoyunu uyarmaya çalışan değerlerin ortadan kaldırılmasında bu yapının rolü vardır. Türkiye 12 Eylül'e bu kadrolar tarafından sürüklenmiştir.

Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959'da bu yapı içinde görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül'den sonra yakalanan Fetullah Gülen'in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı.

Bu tür insanların bir kısmı CIA tarafından devşirildi ve şimdi FETÖ dediğimiz istihbarat örgütü kuruldu."

* *

Biz devletin ele geçirilmiş olduğunu son 20 yıldır defalarca gündeme getirdik ama gerçekleri komplo teorisi diye gösteren gazeteciler de bu yapının elemanıydı...

Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir miydi? Siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri savrulmaktadır.

Biz bu konuyu yakın tarihte şöyle yansıtmıştık:

FETÖ'nün darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerin hiçbiri meselenin esasına girmiyor. Bir defa 1960 darbesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde ağını kurmuş bir örgütten, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Genelkurmay Başkanlarının ve MİT Müsteşarlarının haberdar olmaması mümkün değildir! Soru şudur: Devlet bunu neden yaptı? Bülent Ecevit, ilk başbakanlığı sırasında, "kontrgerilla"nın varlığından tesadüfen haberi olduğunu söylemişti. Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu ise kendisine teminat vermiş, devletin siyasi partiler içinde de örgütlenme yaptığını, hatta çeşitli partilerden birçok milletvekilinin bu yapının üyesi olduğunu söylemişti.

Fetullah Gülen ve Müslüm Gündüz ise daha askerlik çağında iken 1960-61'de keşfedildiler. İskenderun'da birlikte askerlik yaparken, eğitime alındılar. Fetullah Gülen, askerlikten sonra da kendisi gibi bir "görevli" olan ve tahsili yeterli olmadığı halde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na getirilen Yaşar Tunagür'ün açtığı yolda ilerledi. Türk Cumhuriyetleri'nde okullar açmak için ilgili ülkelerin devlet başkanlarına tavsiye mektuplarını Turgut Özal ve Süleyman Demirel yazdı. Abdullah Gül de Dışişleri teşkilâtına cemaate yardımcı olmaları için talimat verdi. Devleti yönetenler, bu işleri, kendi akıllarıyla yapmadı. Devleti yönetenler, NATO'nun Gladio yapısı ile birlikte Türkiye'nin bütün istihbaratını avucunun içine almış olan ABD'nin taleplerini yerine getirdi! Devlet, Abdullah Öcalan'ı nasıl kontrolden kaçırıp Türkiye'nin başına belâ ettiyse Fetullah Gülen'in de aynı şekilde bir bumerang gibi dönüp devleti vurmasına yol açtı!

* *

Türkiye'nin, kuruluş ilkelerine sarılmaktan başka çaresi yoktur ama şimdiki yapılanma da FETÖ artıkları ve federasyonculardan oluşturuldu. Bu da bir Amerikan-İngiliz ortak yapımıdır. Görevleri, Türk egemenliğini yıkmak ve Orta Doğu Birleşik Devletleri'ne zemin hazırlamaktır!

Çözüm milletin beynindedir, başka yerde değil...

⦿ https://www.yenicaggazetesi.com.tr/derin-devlet-kimmis-399883h.htm

🇹🇷

=======================

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Anita layik olanlarin ona ihtiyaclari yoktur.

~WILLIAM HAZLITT~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Din, sıradan insanları pasif ve sessiz tutmak için bulunmaz bir kaynaktır.

~Napoleon Bonaparte~

- - - - - - - - - - - - - - - -

3-Araplar İcin Yazılan Kuran

~İslam ortaya çıktığı tarihlerde Kuran kitaplaşmış değildi. Sayfalar halinde dağınık durumda ve hafızlar tarafından ezberlenerek muhafaza edilmekteydi. Zaten kuranın yazıldığı yıllarda ki işlevi günümüzün Kanun Hükmünde Karanamelerinden farklı da değildi. Çoğunlukla ortaya çıkan bir soruna çözüm bulmak için yazılmış sayfalardan (ayetler) oluşmaktaydı. Kuran sureler ve ayetler halinde Halife Osman zamanında bir araya toplanarak kitaplaştırılmıştır. Hz.Muhammed kendi döneminde Kuranı kitap haline getirme ihtiyacı duymaması ilginç ve bir okadar da düşündürücüdür. Bir postacı düşünün kendisine emanet edilen postayı yerine ulaştırmadan ve kaybolma ihtimalini umursamadan ölsün gitsin. İşte Hz.Muhammedin yaptığıda tam olarak budur. Zaten Kuran sadece o günlerle ilgili olduğunu ortaya koyan ayettlerle doludur. Üstelik Kuran'da yazanlar sadece o günlerle ilgili olmakla kalmaz, Araplar için yazılmış bir kitap olduğunuda açıkca dile getirir. Hernekadar Meal çarpıtmaları ile bu gerçek gizlenmeye çalışsa da gerçek gün gibi ortadadır.

Yasin-5 Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için gönderilen.

İbrahim-4 Her kavme sadece o kavmin kendi diliyle seslenir. O kavimden olan birini peygamber yollarız.

Fusilet-3.Bir kavim için indirdiğimiz Ayetleri detaylıca açıklanmış Arapça bir Kurandır.

Ayettlerde açıkça her kavme sadece kendi dilini konuşan kendi içinden olan bir peygamberi elçi atarım yazıyor. Bir başka şeklide hiç bir kavme o kavmin kendi dilinde olmayan bir Kitap göndermem ve o kavmin ırkından olmayan bir peygamber de atamam demektir. Bu durumda Kurana göre Türklere de Türkçe konuşan Türk bir peygamber atanması zorunludur, Kurana göre Türklere Bir Arap peygamber gönderilemeyeceği gibi Türklerin Kutsal kitabı Arapçada olamaz.Türklere Arap kavminin diliyle inen kitapla o kavimden bir peygamber geçerli değildir. Fusilet-3 ayetinde bir kavim için olduğu açıktır ve bunlar Türkler değildir. Kuranın bakış açısına göre olması gereken budur.

Yusuf-2 Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

Kuran kendini Arapça ve Arap kavmiyle sınırlıyor. Bu ayeti Türklere uygularsak, eğer Arapların akıl erdirebilmesi için Arapça kuran gerekli ise Türklere de Türkçe bir kitap indirilmesi gereklidir. Türkçe indirilmemiş bir kitabı Türklerin anlaması yani akıl erdirmesi beklenemez.

Bütün insan dillerine çevrilemeyen, hatta Arap olmayanların doğru şekilde okuması imkansız olan bir kitabı bütün insanlara yollamış olabilir mi? Kuran bunumu iddia ediyor? Hayır asla. Kuran tam tersini söylüyor. Kuran sadece Arapça konuşan Arap kavmi için geldiğini söyler. Bütün kavimlere ve bütün dillere geldiği iddasında değildir.

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektiriğini dile getiriyor. Yabancı bir peygamberle ve yabancı dilde inen kitapla değil. Yabancı dilde mesaj olmamalıdır. Kuran yabancı dilde inen kitaba itiraz etmeyi meşru görüyor.

Fussilet-44 Eğer biz onu başka dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi? derlerdi. De ki: O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).

Bu ayete göre Türkler'in neden dilimizde değil sorusunu sorma hakkı doğmaktadır. Bu mantığa göre Türk olana Türkçe olmayan bir kitap yollanamaz. Madem Araplar neden dilimizde inmedi demesinler isteniyor, Araplar sorabiliyor ise biz Türkler Türklere hiç Arapça bir Kuran gönderilir mi diye neden sormayalım? Yoksa Tanrı Allahın katında biz Türklerin kayda değecek bir Millet olmadığımızı mı kabul edeceğiz? Elbette Türk Milletini bu gözle kimse göremez. Bu ayete göre de Kuran'dan biz Türkler sorumlu olamayız.

Zuhruf-44 Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.

Nahl-64 Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik.

Bu ayetlerde bütün kavimler ondan sorumludur denmiyor. Ayetler açıkca Hz.Muhammed'in ve Arapların Kuran'dan sorumlu olduklarını bahsederek, Üstelik Kuran'nın yazılma nedeninin Arap kavminin sorunlarını çözmek olduğunu dile getiriliyor. İslamcılar, Kuran ın bir Kavim e değil bütün kavimlere gönderildiğini anlatmak için bir ayeti kanıt gösterirler.

Enbiya-107 Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

İslamcılar Yukarda saydığımız o kadar ayet ve kanıt karşısında, bir tek bu ayete sarılarak her şeyi kurtarma çabasına girerler. Bu ayetteki Alem Arapça dır. Ayeti gördüğünüz gibi ayetin her yeri çevrilirken, sadece Alem kelimesi Arapça olarak bırakılmıştır.

Alem kelimesi Kuranda bir çok yerde bilen kişi anlamında çevrilirken burada öylece bırakılır. Diyelim ki, Doğru ve bir şekilde Alem lafı herkes anlamındadır. Bu yeterli olmuyor. Türkçe de ancak Dünya alem kelimesi herkesi ifade eder. Alem olarak Mekke alemini kastetmeniz de mümkündür. Kuranın geldi dendiği dönemde Araplar için Alem Mekke ve Medine ve yakın çevresinden ibarettir.

Hz.Muhammed söyle bir emir gönderse,cümle alem gelin en fazla Mekke nin hepsi gelsin yada söylediği kişinin ailecek hepsinin gelmesini istemiştir. Buradan tüm Dünya anlamı çıkmaz. Kuranı anlayarak okumak İslam'ın ilk koşuludur. Kuranı okuyan Türk, İranlı, Afganlı Müslüman olamaz. Bu Milletler kendilerine ait olmayan bir dinle kandırılmışlardır. Türk milletini kandırmanın en kolay yolu dindir. Bu doğru. Ama birde işin öteki yüzü var. Arap ne anlatırsa anlatsın Türkler İslama girdikleri ilk yıllarda kendi islam öncesi inançları ile harmanladıkları İslam inancını oluşturdular. Yarı Şamanist yarı Müslüman bir toplum oluverdiler. Daha doğrusu Arap Müslümanlığına değil, Türk tipi Müslümanlığa inandılar.

Şimdi Kurana bakarsak Türklerin kafasındaki Kuran ile gerçek Kuran'ın birbirine hiç uymadığını görürüz. Verilen ayetlerde görüldüğü gibi Kuran kendini sadece Arap Kavmi için düzenlenmiş gösteriyor. Oysa Türklerin kafalarındaki hayali Kuran,bütün kavimler için düzenlenmiş zannedilen bir Kuran. Gelin diğer ayetlere de bakalım;

Şura-7 Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik.

Enam-92 İşte bu (Kur'an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke'yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.

Mealciler; şehirler anasını (Mekke'yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır der. Mekke çevresini yazan yeri tüm insanlık diye çevirirler. Bir şehrin çevresi anlamındaki kelime tüm insanlık anlamına getirilir. Üstelik Kuranda her kavmin ayrı bir memleketi ve ayrı bir ana kenti olduğunu söyler. Yani her kavmin ana kentine ve çevresine ayrı bir peygamber gereklidir. Yani ana kent yok ana kentler var.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir.

Her memleketin bir ana şehri bir de çevre şehirleri vardır. Kurana göre her memeleket için o memleketin ana şehrine elçi gönderilirdi. Hz.Muhammed Arapların ana kentini ve Arapların çevre kentlerini uyarmak için Arap memleketinin ana kenti Mekke ye yollandı. Kuran a göre aynı şekilde diğer memleketlerin ana kentlerini ve çevre kentlerini uyarmak için peygamberler yollanmalıdır.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir

Şuara-208 Biz, hiçbir kenti helak etmedik ki onun uyarıcıları olmasın (helak etmeden önce mutlaka uyarıcı gönderdik)

Talak-8 Rabbinin ve O'nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.

Yani diğer memleketlerinde ana kentleri ve kendilerine ait ayrı birer peygamberleri vardır, Kurana göre var olmak zorundadır. Hz.Muhammed sadece bir memleketin ana kentine ve çevre kentlerine yollanıyor. bütün memleketlerin ana kentlerine değil. Mesela Ad kavminin uyarmak için o kavmin ana kenti olan İrem şehrine Hud peygamber yollanmış.

Fecr Suresi-6-8 Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi? 'Yüksek sütunlar' sahibi İrem'e. Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi.

Furkan-51 Eğer İsteseydik bütün beldelere ayrı ayrı Peygamber yollardık.

Burada anlatılan tek şey bir kavme vahiy yollarken hangi tarzda yolladığının açıklanışından ibarettir. Bir kavmin her kentine değil sadece ana kentine peygamber yollarız diyor. Zaten diğer ayetler Ana kent Mekke ve çevre kentlerin arap beldeleriyle sınırlı olduğunu açıkça söylüyor. Üstelik Kurana göre Hac ziyareti ile yükümlü olan kişiler; Arabistan memleketi, Ana kenti Mekke ve çevresindeki çölde yaşayan Araplardan başkası değildir.

HACC-25 Mescidi Haramın(kabenin) olduğu kente oturan yerliler ve çevresindeki çölden buraya gelenler (Mekke de oturmayan araplar) için ziyaret yeri yaptık.

Sonuç olarak Kuran'da bir kavmin yaşadığı memlekette her şehre ayrı ayrı peygamber yollamayız. Sadece o kavmin ana kentine, O kavmi ve yaşadıkları çevre kentlerini de uyarsın diye, o kavmin dilinde peygamber yollarız denmektedir. Kuran'nın bu hükümlerini İslama uyarlarsak Hz.Muhammed Arabistanın ana kendi Mekkeye gönderilmiş ve sadece Arapları uyarmakla görevli bir peygamberdir. Bu mantığa göre İslam'da Arap dinidir, Türkler veya başka bir millet İslam'dan sorumlu tutulamaz.

https://islamingercekleri.wordpress.com/2013/05/27/3-araplar-icin-yazilan-kuran/~

- - - - - - - - - - - - - - - -

(İlmimden şüphe edenler varsa sorsunlar onlara cevab vereyim) diyor. (Tarihçe-i Hayat s.47)

~Said Nursi 'den zırvalar.~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Adalet evrenin ruhudur.

~Omer HAYYAM~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Reis suresi 2.Ayet

Reisullah-ı Teala (c.c) azzevecelle buyurur ki :
Şüphesiz ki doğru yol, Ak Partinin yoludur.
Bizden olmayanları ve bizim gücümüzü inkar edenleri ise
Silivri'de çok büyük bir azap bekliyor olacak.

https://www.reddit.com/r/MineIslam/comments/qwsnsr/reis_suresi_ilk_10_ayet/
~u/YazilimciGenc~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Gunduz, kandilini hazirlamayan; gece, karanliga razi demektir.

~CENAP SEHABETTIN~

- - - - - - - - - - - - - - - -

BEDENLİ ASKERLİK…

https://www.youtube.com/watch?v=vOKaperyZnw

- - - - - - - - - - - - - - - -

SEVİYORUM

Sicim gibi yağmur yağsa bile
Lapa lapa kar kış olsa bile
Abuk sabuk adımız cıksa bile
Umrumdamı dünya saki SEVİYORUM

Koşa koşa yollar bitse bile
Seve seve yılla geçse bile
Bile bile yanlış olsa bile
Umrumdamı dünya saki SEVİYORUM

Vazgeçin artık bu korkulardan
Söyleyin sizde bizimle beraber
En güzel duygu dostluksa şayet
Dans edin sizde bizimle beraber
Umrumda mı dünya sanki SEVİYORUM

~Okan İLYAN~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Kuvvetli kimse gureste baskalarini yenen degil, ofke halinde nefsine hakim olandir.

~Hadis-i Serif~

- - - - - - -







- - - - - - -

Osho-Sessizligi_Dinlemek.epub
George_R._R._Martin-Buz_ve_Atesin_Sarkisi-3_Kiliclarin_Firtinasi.pdf
J.K._Rowling-HP_3-Harry_Potter_ve_Azkaban_Tutsagi.pdf
Turgenyev-Rudin.mobi
Diogenes_Laertios-Unlu_Filozoflarin_Yasamlari_ve_Ogretileri.epub
BERTOLT_BRECHT_Butun_Oyunlari_11_Yilmaz_Onay.pdf
Feraizcizade_Mehmet_Sakir-KIRK_YALAN_KOSE.pdf
A_Murder_Is_Announced-Agatha_Christie.epub
Walter_Benjamin-Pasajlar.epub
MAlbert_NChomsky_ESHerman-Postmodernizm_ve_Sol_Bilim_ve_Postmodernizm_Tartismalari.epub
BABA_VE_PIC-_ELIF_SAFAK.epub
Paul_Strathern-90_Dakikada_Nietzsche.epub
Resat_Nuri_Guntekin-Eski_Hastalik.epub
BASBAKANLIK_OSMANLI_ARSIV_REHBERI.pdf
Wilbur_Smith-Altin_Madeni.epub
Aziz_Nesin-Hazir_Ol.pdf
Sunen-i_Ebu_Davud-Ebu_Davud.epub
William_M._Picthall-Harp_te_Turklerle_Birlikte.epub
Tip_turkce.pdf
Nazim_Hikmet-07_Son_Siirleri_Adam_Yayinlari.pdf
zehra_ipsiroglu-tiyatroda_devrim.pdf
TurkSoylenceSozlugu.pdf
Henri_Charriere-Kelebek.epub
Oruc_Aruoba-Tumceler.pdf
Fyodor_Mihailovic_Dostoyevski-Bir_Yufka_Yurekli.epub
Vulcan_in_Cekici-Philip_K._Dick.mobi
CINSEL_KROMATININ-Dr_TEZI_Ebu_Abdulmumin_Tekin_Mihci.pdf
John_Boyne-Cizgili_Pijamali_Cocuk.epub
Erich_Maria_Remarque-Garp_Cephesinde_Yeni_Bir_Sey_Yok.epub
Sarah_Kane-BLASTED.DOC

- - - - - - -

"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -

OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder