Çağı okuyamayanlar…/Tufan Türenç
Başbakan “Roman açılımı” için Romanlar’la bir toplantı yapıyor.
Başbakan konuşuyor, Romanlar dinliyor.
Başbakan vaadediyor, Romanlar bu vaatlerin gerçekleşmeyeceğini bile bile renk vermeden çaresizlik içinde başlarını sallıyorlar.
Toplantı bu kıvamda sürerken birden izleyiciler arasından bazı tatsız sesler yükselmeye başlıyor.
Atmaca gibi bekleyen korumalar yerlerinden ok gibi fırlayıp sesin yükseldiği yere doğru konuşuyorlar.
Ama onlar oraya varana kadar 3 öğrenci “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açıyorlar ve sloganı da var güçleriyle bağırarak söylüyorlar.
Bütün salon o tarafa dönerek öğrencilere bakıyor.
Korumalar öğrencilerin yanına hışımla gidip üçünü de karga tulumla tutup dışarı çıkarıyorlar.
Anında gözaltı ve merkez…
Arkasından uzun uzun sorgulama, uykusuz geceler ve sonunda bir sürü suçlamalarla savcının huzuruna çıkarılıyorlar.
Savcı da uzun uzun sorgulayıp tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ediyor öğrencileri.
Yargıç ikisini tutuklayıp cezaevine gönderiyor. Ötekini tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıyor.
***
Aradan tam 14 ay geçiyor. Dile kolay bir yıl, iki ay yani.
Geçtiğimiz günlerde bu üç gencin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmaları vardı.
Tutuklu iki ögrenci adliyeye elleri kelepçeli olarak getiriliyor.
Duruşma sonunda savcı “sanıkların eyleminin Anayasal düşünceyi açıklama sınırları içersinde bulunduğunu” belirtiyor.
sonra üç sanığın da beraatini istiyor.
Mahkeme heyeti savcının bu isteğinden hiç de memnun gözükmüyor.
Duruşmaya ara veriliyor.
Aradan sonra davaya yeniden başlanıyor.
Karar: “Sanıkların üzerine atılı suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, suçun niteliği, delil durumu ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutuklulukların devamına…”
İki genç görevliler tarafından araçlara bindirilip cezaevine gönderiliyor.
Bu iki gencin suçu başbakana pankart açma saygısızlığı…
Bunun için 14 aydır içerdeler. Bundan sonra da daha ne kadar yatacakları belirsiz.
İleri demokrasi denen bu olmalı.
BALBAY OLAYI
Mustafa Balbay geçenlerde duruşmada açıkladı.
“Polisler beni gelip aldılar ve kollarıma girerek merkeze götürdüler.
Yolda giderken biri bana ‘Geçtiğimiz yerlere iyi bak buraları buralara bir daha ancak 10 yıl sonra göreceksin’dedi.”
Biliyorsunuz hukukcular, Türk ve batı medyası Türkiye’deki yargılamalarda sanıklara uygulanan tutukluluk süresinin çok uzun olduğu eleştirilerine aldırmayan ileri demokrat AKP iktidarı bu süreyi 10 yıla kadar uzattı.
O yüzden Mustafa Balbay ve aynı suçlar yüklenen sanıklar için 10 yıl tutuklu kalma tehlikesi belirdi.
Şimdi burada garip bir durum var.
Polisler Mustafa Balbay’ı alıp götürürken daha böyle bir yasa değişikliği olmamıştı ve ufukta da böyle bir olasılık görünmüyordu.
Ama Mustafa’ya “Geçtiğin yerlere iyi bak bir daha buraları 10 yol sonra görebilirsin” diyen polisler çıkacak yasadan demek ki haberdardılar.
Dedik ya ne ileri demokrasiymiş bu.
BU KAFA İLE TÜRKİYE MUASIR MEDENİYETE ZOR ULAŞIR
Sibel Üresin Hanım…
AKP’li belediyelerin gözbebeği.
Fatih, Ümraniye, Bahçelievler ve Eyüp Belediyelerinin “Aile Koçu.”
Sibel Hanım’ın görevi aile danışmanı olarak bu belediyelerde aile içi iletişim seminerleri vermek.
Sibel Hanım tesettürlü ama güzel bir kadın.
Geçtiğimiz günlerden bir gün durup dururken bir bomba patlattı.
Sibel Hanım’ın bombası şöyle:
“Erkek, bir başkasıyla imam nikahı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. Ancak 2.,3. ve 4. eşler suistimal ediliyor. ‘Boş ol’ dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çokeşlilik yasalaşmalı. Yasanın çıkması demek demek, erkeğin mal varlığına ortak gelmesi demek. Çok eşlilik dinimizde var.”
buyurun bakalım…
Bu kafa ne istiyor? Çağı mağı bir kenara iterek erkeklerin 4 kadın almasını… .
Üstelik isteyen de bir kadın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder