25 Mayıs 2011 Çarşamba

POLİTİK - BABALARININ ÇİFTLİĞİ GİBİ TÜRKİYE'Yİ YENİDEN KURACAKLARMIŞ

BABALARININ ÇİFTLİĞİ GİBİ

TÜRKİYE'Yİ YENİDEN KURACAKLARMIŞ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 66. Genel Kurulu'na katılan Başbakan Erdoğan; "Seçimlerden sonra yeni anayasanın daha önemli hale geldiğini" vurguladı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç;  "Anayasanın değiştirilemez üç maddesi arasında bulunan, Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir maddesi dışındaki maddelerin değiştirilebileceğini" ilan etti.
Ayrıca, Fetullah Gülen Cemaatinin de, Abant toplantılarında, yeni anayasa çalışmaları yaptıkları ve "mevcut anayasamızın değiştirilemez üç maddesinin değiştirilmesini savundukları" açıkça kamuoyuna duyuruldu.
Fetullah Gülen Cemaati'nin yayın organı olarak bilinen Zaman Gazetesi yazarlarından İhsan Dağı'nın kaleme aldığı, 17 Mayıs 2011 tarihli köşe yazısında da;
"Seçim sonrası önemli; çünkü Türkiye'nin yeniden kurulmasını sağlayacak iki büyük konu seçimlerden sonra ele alınacak. Bunlar, yeni anayasa ve Kürt sorunu… Anayasa için sözler verildi, hazırlıklar başladı hem sivil toplum hem siyasi partiler kanadında...
 Resmî ideoloji, yüksek yargı, ordunun statüsü, MGK'nın yapısı, vatandaşlık tanımı, iktidarın atanmışlar ve seçilmişler arasında paylaşımı gibi hayati konular yeni anayasada ele alınacak.
Hep söylüyorum; yeni anayasa demek, en büyük iktidar paylaşımı kavgası demek…

Ve seçim sonrası gündeme gelecek olan ikinci konu, Kürt meselesi… AK Parti her şeye rağmen bu konuya el atacak. Konunun şimdilerde tartışılmıyor, konuşulmuyor olması bile seçim sonrası bir hareketliliğin işareti olabilir.
 Bu iki konunun suhuletle ele alınmasından rahatsız olacak çok derin çevreler var. Direnecekler…" diyor.

Şimdi, yukarıda söylenenleri, dikkatlice tekrar okuyalım ve düşünelim;

Neymiş?
Seçimden sonra, Türkiye'yi yeniden kuracaklarmış.

Nasıl kuracaklarmış?
Yeni anayasa yapacaklarmış ve bu anayasayla Kürt sorununu da çözeceklermiş.

Nasıl çözeceklermiş?
Mevcut Anayasamızın "Değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez üç maddesini değiştirerek" çözeceklermiş.

Açıkça söylemeyip "Anayasanın değiştirilemez üç maddesi" diye geçiştirdikleri şu ünlü üç madde ne yazıyor?
MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî          dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.
Gürdünüz mü?
a.     Adamlar, sanki İstiklal harbini kazanmış.
b.     Adamlar, sanki bu vatanı düşman işgalinden kurtarmış.
c.      Adamlar, sanki bu toprakları kanlarıyla sulamış ve şehit vermiş.

d.     Adamlar, sanki bütün bunları yapmış gibi, mevcut Cumhuriyeti yıkıp, devleti yeniden kurma hakkını kendilerinde görüyorlar,
 
e.     Adamlar, sanki babalarının çiftliği gibi, ulufe dağıtıyorlar.
Hiç dikkat ettiniz mi?
a.     Adamlar, seçimden sonra yapacakları en çılgın projelerini ve gökten yıldızları getirip seçmenin ayağına nasıl sereceklerini açıklıyorlar da, her nedense yapacakları yeni anayasanın içine koyacakları sihirli maddeleri bir türlü açıklamıyorlar.
 
b.     Mevcut Anayasamızın "Değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez 3 maddesini" değiştireceklerini söylüyorlar, ama bu maddeleri neyle değiştireceklerini, devlet sırrı gibi, halktan gizliyorlar.
Bütün bunlar size tuhaf gelmiyor mu?
Gerçek demokrasilerde, siyasi partiler; iktidara geldikleri takdirde, neleri yapacaklarını açıkça söylerler ve seçimden önce "ey seçmen, bunları bilerek ve bunları onaylıyorsan bana oy ver"  derler.
Bildiğiniz gibi, Adana'da yakalanan bir dolandırıcı, emniyette ifadesi alındıktan sonra, adliyeye götürülürken, gazetecilere; "Memlekette bu kadar çok enayi varken, kabahat bende mi?" dedi.
Bilinçli seçmen olarak, bazı ahlaksız siyasilerin, bizi yalan dolanla kandırıp "Enayi yerine" koymalarına izin vermemeliyiz diye düşünüyorum.
Dikkat edin, yeni anayasa yaparak "Türkiye'yi yeniden kuracaklarını" söylüyorlar.
Bu; bizim için, evlatlarımız için ve torunlarımızın geleceği için hayat memat meselesi bir konudur. Çocuk oyuncağı değildir. Hiç kimse; "Hele sen beni önceden bir seç, sonra ne yapacağımı görürsün" diyerek, kendisini cin ve milleti aptal veya enayi yerine koyamaz. Buna izin vermemeliyiz.
O halde, aşağıdaki soruları ısrarla sormalı ve seçimden önce, açık ve net cevaplar vermeye zorlamalıyız. "Kardeşim siz, mevcut anayasamızın değiştirilemez maddelerini" değiştirebileceğini vurguluyorsunuz. Öyleyse, yalana ve dolana sapmadan açıkça söyle bana:
a.     Türkiye Cumhuriyeti'nin, kuruluş temelleri olan "demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti" niteliklerini değiştirecek misiniz?
 
b.     "Laiklik tanımını sulandırıp" Kutsal İslam dinimizin, tarikat ve cemaatler tarafından siyasal ve maddi çıkarlar için kullanılmasına kapı açacak mısınız?
 
c.      " Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" maddesinde değişiklik yapacak mısınız?
 
d.     Türkiye'nin idari yapısını değiştirmek suretiyle eyalet sistemine geçip, Terörist Başı Abdullah Öcalan'ın istediği "Demokratik Özerklik" modeline, diğer bir deyimle "federasyona" kapı açacak mısınız?
 
e.     "Devletin resmi dili Türkçedir" maddesini kaldıracak mısınız?
 
f.       Eğitim birliği ilkesini kaldırıp,  her etnik grubun anadilde öğrenim hakkına ilave olarak " anadilde eğitim hakkı"  vermek suretiyle bu ülkeye çok dilli eğitim sistemini sokacak mısınız? Her etnik grup için ilköğretim okulları, liseler ve üniversiteler açacak mısınız?
 
g.     "Türk bayrağının anayasayla belirlenmiş şeklini" değiştirecek misiniz?
 
h.     "İstiklal marşımızı" kaldırıp, yerine başka bir marş koyacak mısınız?
 
i.       "Ankara'yı başkent olmaktan" çıkaracak mısınız?
 
j.       Anayasadan " Türk ve Türklük" kelimelerini çıkaracak mısınız?
 
k.     Vatandaşlıkta "Türklük tanımı"  kaldıracak mısınız?
 
l.       Anayasaya "Devletin kurucu unsuru olarak" herhangi bir etnik grup ilave edecek misiniz?
 
m.  "Dini tarikat ve cemaatlere" özel bir anayasal statü verecek misiniz?
 
n.     "Fener Rum Patrikhanesine"  ekümeniklik hakkı verecek ve anayasal koruma sağlayacak mısınız?
 
o.     Yargının, tam bağımsızlığını sağlayacak, siyasal iktidarların tasallutundan kurtaracak ve tam anlamıyla "Hukukun Üstünlüğünü" gerçekleştirecek misiniz?
 
p.     Çağdaş hukuka ve demokrasiye aykırı olan"Özel Yetkili Mahkemeleri" kaldıracak mısınız?
Seçimden önce, bu sorulara açık, net ve tatmin edici cevaplar vermekten kaçınan siyasiler, biliniz ki; iyi niyetli değildir, seçmenlerinden bir şeyler gizliyordur, Adanalı dolandırıcı gibi "Kendisini cin, bu milleti ise aptal yerine koymaya çalışıyordur." Bu gibilere oy vermeyerek, biz onları "Enayi yerine" koymalıyız diye düşünüyorum.
Ayrıca "Türkiye Cumhuriyetinin yeniden kurulmasını sağlayacaklarını" iddia edenlere, bu Cumhuriyeti yıkıp yerine yeni bir Cumhuriyet kurma hakkını ve yetkisini nereden bulduklarını da sormak gerekir.
Bunlar; "Seçim öncesi, yemin billâh edip her sözü verirler ama seçim sonrası yine bildiklerini okurlar" diyebilirsiniz.
Cumhuriyetin yeniden tanzimi gibi, evlatlarımızın geleceğini ilgilendiren, hayat memat meselesi bir konuda, bu milleti kandıran bir siyasi iktidar; hukuken ve kamu vicdanını nezdinde "Meşruiyetini kaybeder." 
O zaman, bu milletin kaderiyle kumar oynayanlara, bu Milletin "Hesap sorma hakkı doğar."

Sonuç olarak:

Gerçek demokrasinin esas şartı; düşünen, sorgulayan, doğru bilgiyi arayan, sebep sonuç ilişkisi kurabilen, hesap soran, yani Adanalı dolandırıcının dediği gibi, aldatılamayan vatandaştır. Bu yetersizse, demokrasinin temeli çürüktür ve o ülkenin geleceğinden endişe edilir.

Türkiye Cumhuriyeti; bir kabile devleti değildir, tarihin yüzlerce yıllık derinliklerinden kaynaklanan köklü bir devlet geleneğine sahiptir.  Dikkat edin, Dünya'da önce devletler ve sonra parlamentolar kurulmuştur. Türkiye'de ise, önce parlamento ve sonra ise devlet kurulmuştur. Bu Cumhuriyeti; Türk Ordusu ile bu Millet el ele, kanını dökerek ve canını vererek kurmuştur. Bu nedenle, önüne gelen ve canı isteyen, ayranı kabardıkça; "Bu cumhuriyetin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü" pazarlık masasına yatırmamalıdır ve "Cumhuriyeti yeniden kurmak" gibi bir densizliğe soyunmamalıdır. Seçmen olarak bizler de, bu gibi tehlikeli maceralara prim vermemeliyiz diye düşünüyorum.

Selam ve saygılarımla…

Hikmet YAVAŞ (İZMİR) hikmetyavas@gmail.com

NOT: Ülkemizi ilgilendiren çeşitli konulardaki yazı ve görüşleri okuyup, yorumlarıyla katkıda bulunmak isteyenlerin aşağıdaki bağlantıyı tıklamaları önerilir;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder