20 Mayıs 2011 Cuma

Ne harp ne İslam yaşasın.. I.K.Kumbasar

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18339

20 Mayıs 2011

 
 

Ne harp, ne İslam, yaşasın 'Dâr'ül ahbap' Cumhuriyeti

Kazı-kazan kumpanyası, kıra döke memleketi turlamaya devam ediyor. Her şehirde ahalinin 'nabzına', 'meşrebine', hatta 'mezhebine' göre inciler saçılıyor sağa sola.
Bir bakıyorsunuz kumpanya başı, emekli korgeneral Engin Alan'ı şahsi hıncından dolayı Silivri'ye yolladığını gururla itiraf edip "Bedelini ödedi" diye böbürleniyor.
Bir bakıyorsunuz, Nursuna Memecan'ın partisinde yer alışının sebeb-i hikmetini yumurtlamaya başlıyor:
- "Onun dedesi bir köprü projesi yaptı da, Cellat Ali bunu engelledi. Şimdi biliyorsunuz Nursuna Hanım bizim milletvekilimiz."
Cellat Ali diye bahsettiği Ali Çetinkaya, malum İskilipli Atıf Hoca'nın idamına karar veren yargıçlardan biri. Olay 1926'da yani tam 85 yıl önce meydana gelmiş.
- "Olsun Çetinkaya bir cellat, CHP Çetinkaya'nın adını parka verdi. Şimdi seçim var. Ey Çorumlular oylarınızı AKP'ye verin!"
Peki, '85 yıl öncesine' kin kusuyorsun da, daha '86 saat evvel' toprağa düşen polisin, askerin katilleri için ne düşünüyorsun?
- "Boş verin onu, nasıl olsa bizim mahdumlardan asker olan, vatan görevi yapan yok."

***
Kumpanya alelacele çadırını, kostümlerini toplayıp başka bir kente yollanıyor.
Malum "Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz" derler. Aslında 'laflar' kadar, 'haramlar' da o camiadaki 'vicdan sahibi' bazı kalem erbabının yüreğini kanatıyor.
Bir yandaş gazetenin yazarına ait şu satırlar, sizce de önemli değil mi?
- "Sabah ezânının kaçta okunduğunu en iyi mü'minler ve hırsızlar bilir. Biz, sabah namâzının saatini bilen herkesi mü'min sanıp başımıza getirdiğimizde anladık ki aslında bunlar hırsızmış."
Atılan nutuklar dikkatlice takip edildiğinde,Türk devletine diş bileyen bir güruhun, hangi 'bilinçaltı' kaşımalar,hangi 'kişisel' hırslar, hangi 'intikam' kışkırtmaları ile 'aynı çatı altında' toplandığını ayan beyan ortaya koyuyor.
'Altyapı' da sağlam. 'Döneme göre hüküm' üreten bir yığın 'âlimleri' de mevcut.
Bir zamanlar "Türkiye dâr'ül harptir" deyip, milleti 'devlet malına zarar vermek' için kışkırtanlar, bugün 'Dâr'ül ahbap' teorisini geliştirmiş bulunuyorlar.
Kumpanya başının canı daraldıkça, 'ulemaya' götürme merakı demek ki boşuna
değil.

***

Bilmeyenler için bir daha aktarmakta yarar var.
- "Müslümanlar artık bazı şeyleri
görmüş."
Neyi görmüşler, buyurun birlikte okuyalım:
- "Dünya ve Türkiye şartlarında bir partinin İslamcı olması, şeriat getireceğim demesi şart değildir. Din özgürlüğünü ve insan haklarını güçlendirmesi yeterlidir."
Şu, bugün idare bizde, ama 'dünden' de bir takım iddialarımız var. O halde gelin 'ortasını' bulalım. Ülke ne 'Dâr'ül islam' ne 'Dar'ül harp', ikisinin ortasında bir yerde 'Dar'ül ahbap'ta karar kılalım.
İşte tam da burada Demirel akla geliyor.
İkbal şakirtlerinin bugün ihdas ettik sandıkları 'Dâr'ül ahbap' formülünün mucitleri, 30 yıl o Demirel'in peşinde koştu. 'Paraya', 'koltuğa', 'itibara' kavuştu.
O zamanlar Demirel ile birlikte oluşlarını "Aman sağın oyları bölünmesin" bahanesine dayandırıyorlardı.
Ne tesadüftür ki, bugün de durum aynı:
- "Aman CHP gelmesin."
Ne özgürlükler,ne de milletin durumu.
Bütün dert, bütün dava, 'hortumlarının' kökünden kesileceği endişesidir.

***

O halde düşün yeniden yollara. 85 yıl önce dedeleri 'ihanetten ipe gitmiş', 'devlete kafa tutup dağa çıkmış'kim varsa toplayın kumpanyaya.
Milleti kandırmak için de yine "Biz bu işleri din için devlet için yapıyoruz" yaygarasını koparın.
Yoksa bu kez durum oldukça vahim.
Hortumlar kesilebilir, haberiniz ola.

__._,_.___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder