20 Mayıs 2011 Cuma

Fwd: IȘIK OLMAK


On 2011-05-20- 02:31, Habip Hamza Erdem wrote:

IȘIK OLMAK

            "Genel Kurmay Bașkanı Orgeneral Ișık Koșaner'i zor günler bekliyor.

            Çünkü Türkiye zorda.

            Dünya zorda aslında, ancak Türkiye  çok daha zorda.

            Dünya'nın 'Büyük Bunalım'a gireceği sekiz ay önce değil, ama sekiz yıl önceden belliydi.

            'Tarihin Tekerleği'nin Türkiye'yi zora sokacağını ise 22 Temmuz seçimlerine girerken yazdım.

            'Büyük Bunalım'ın 2010-20 döneminde yașanacağı öngörülmekte ise de, 2008'de patlayacağı kușkusuz kestirilemiyordu.

Ve acunsal büyük bunalım Türkiye'nin bunalımı ile çakıștı. Bu Türkiye için çifte bir bunalım demekti, yani katmerli (*).

Dr Recep ve arkadașları bunları görmek șöyle dursun, görenleri de görmediler. Onlar hala dünyayı öküzün boynuzları üzerinde tasarlıyorlardı ve kendilerini de öküzün sırtında.

Șimdi pabucun pahalı olduğunu görmüș olmalılar. Ancak her șey için artık çok geç kalınmıștır.

Bu katmerli bunalım Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir 'varoluș' sorununa dönüșmüș bulunmaktadır.

Genel Kurmay bunu görmüș olmalıdır.

Ne ki, Genel Kurmay'ın bunu görmüș olması yetmemekte, gereğini yapmak zorunluluğunu dayatmaktadır.

O nedenle Genel Kurmay Bașkanı'na tarihsel görevler düșmektedir.

Milliyetçilerin 'Bașbuğ'u, ulusalcıların 'Ișık Pașa'sı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Genel Kurmay Bașkanı olup olmamak görevidir bu.

Türk Ordusu'nun komutanı olmak.

Türk ulusu çoğunlukla Avrupa Birliği'ne ve ezici çoğunlukla ABD'ye karșı iken, onun komutanı AB yanlısı ve ABD sevdalısı olabilir mi?

Türk ulusu'nun belirgin karakteri bağımsızlık iken, Türk Ordusu'nun komutanı ordularını NATO emrine vermekten gurur duyabilir mi?

Türk ulusu, benim ikinci kușak uluslașma süreci diye adlandırdığım sürecin öncüsü, Avrupa dıșındaki dünyanın önderi konumunda iken; Portekiz ve Polonya'nın, Bulgaristan ve Romanya'nın, Malta ve Yunanistan'ın peșinde koșarak benliğini bulabilir mi?

Türk ulusu yedi düveli dize getirirken, 'üç-beș çapulcu'nun elinden elaman diyebilir mi?

Türk ulusunun binlerce yıllık hoșgörüyü 'yurttașlık bilinci' ile pekiștirerek imrenilecek bir türdeșlik yaratma çabasını, bilerek ve isteyerek boșa çıkarmaya çalıșanlara daha ne kadar tahammül edilebilir?

            Türk ulusu her türlü zorluğa katlanır ama ordusunun korkmasına kat-la-na-maz.

            Türk Ordusu'nun Genel Kurmayı'nın 'stratejik hata' yapmasını ba-ğıș-la-maz.

Türk ulusu, ordusu ne istemișse vermiștir.

Öl dediğinde ölmüștür.

Ancak kendisine yapılan 'darbe'leri kesinlikle sindirememiștir.

Demek ki Türk ulusunun ordusundan beklemediği tek șey kendisine 'darbe' yapmasıdır.

Türk ulusu, kendisi dıșındakilere vuracağı her darbede ise ordusunun yanında olmuștur, emrinde olmuștur; kendisi ordu olmuștur.

Ve Türk ulusuna en öldürücü darbe, ordusunun kendisi dıșındakilerle birlikte davranıyor olduğunu görmek olacaktır.

İște Ișık Pașa hazretlerinin öncelikle göstermek durumunda olduğu gerçeklik budur.

En basit ve fakat en karmașık gibi görülen.

En kolay ve fakat en zormuș gibi algılanan.

Bilinen ve sanki hiç bilinmeyecekmiș gibi duran.

Düğümü çözecek bir mimik, bir jest, bir sözcük, bir tavır.

Ve ardında duracağına inanmak istediğimiz 'mangal gibi bir yürek'.

Hepsi bu."

Bu yazı, 'Bașbuğ Olmak' bașlığıyla  2009 yılı Temmuz  bașında yazılmıș. Aradan beș ay geçtikten sonra ve Bașbuğ'un görevi bırakmasına sekiz ay kala yeniden yayımlanmıș. 

"Geçen beș ay içinde bizim İlker Pașa'mız subaylarını ve eski komutanlarını Beșiktaș Müddei Umumî'sine eliyle teslim etti mi etmedi mi?

 Teslim yasasına çıt çıkardı mı çıkarmadı mı?

 Mayın yasasında kıvırttı mı kıvırtmadı mı?.

Açılım görüșmelerinde MGK'da somurttu mu somurtmadı mı?

Șimdi savaș gemisinde sızlanıyormuș diyorlar.

Sesini duyurmamak için Trabzon'dan Karadeniz'e açılmak yerine, Somali'den Okyanus'a açılsa daha iyi olmaz mı idi?

Önümüzdeki sekiz ay içinde yapacakları yaptıklarının teminatıdır mı ne diye bir söz var.

Benim bildiğim budur.

Aralık 2009".

Șimdi Mayıs 2011'dir ve Genel Kurmay Bașkanı'ndan hala Türk Ordu'sunun komutanı olması beklenmektedir.

Türk askerini sağda solda heder etmemesi, Türk Ordu'sunu NATO adı altında emperyalizmin emrine vermemesi, kendi subaylarına sahip çıkması..

Bu bir 'darbe' çağrısı mıdır?

Ey pașa pașa, ülkeyi kurtarmayı bırak da kendi adamlarını kurtarmaya bak!

Kendi 'namus'unu kurtar bari..

Türk subay eșlerinden utan diyesim geliyor, dilim varmıyor..

Habip Hamza Erdem

(*) Bunalım Türkiye'ye 'teğet' geçti diyen 12 Eylül profesörleri, fașizmin ne demek olduğunu bilmeyen aymazlardır. Benzetmek gibi olmasın ama, Almanya ve İtalya'nın otoyolları da Nazizm ve Fașizm  dönemlerinde yapılmıștır. Biline..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder