TONYUKUK YAZMIŞ...
@tonyukuk222
Yugoslavya'yı önce Yugoslav ulus kimliğini yok edip ardından mikro milliyetçiliği enjekte ederek parçaladılar!
Bizide aynen öyle yaptılar ve bugünlere getirdiler.
2. Cumhuriyetçi neoliberaller foncu aydınlar sürekli kimlik siyaseti yaptı.
Dincilik pompalandı, Kürtçülük hortlatıldı.
Sol partilerin büyümesi, meclise girmesi engellendi.
Ama coştuğu dönem 90 sonrasıdır. 90 sonrası sıra Kemalistlere geldi. Onlar da yasak yedi.
Bu dönem PKK'nın coştuğu dönemle paralel dikkat edin.
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi esasen Türkiye, İran, Suriye ve Irak toprakları üzerinden bir Büyük (Free) Kurdistan yaratma projesidir.
Etnik köken, mezhep, din filan bir ulusu parçalamak için ne varsa kullandılar.
Bunun için Türkiye'de "Türklüğü", "Kemalizm"i, "Sosyalizm"i yok edersiniz.
Sınıf ve ulusal kimlikleri parçalar ve etnik mezhep kimlikleri yerleştirirsiniz.
Sonra iş bir kıvılcıma bakar.
Yugoslavya'da bir futbol maçıyla başladı parçalanma.
Bugün Türk siyasetindeki manzara-i umumiye de bu parçalanmanın devam edeceğini gösteriyor.
Bizim insanımız dış politikayı bilmez anlamaz.
"Aydınımız" jeopolitikten çakmaz.
Oysa Atatürk bu ülkeyi kurarken tamamen bir jeopolitik bilinç ile hatta jeostrateji dehasıyla kurdu.
Jeopolitikten anlamayan NATO memuru, AB muhibbi diplomatları, dış politika uzmanı diye getirirseniz, felaketten felakete koşarsınız.
Fetöcüleri yeniden devlete sokarsanız bu ülkenin temeline dinamit koymuş olursunuz.
NATO 1950'lerden beri TBMM'de sosyalist ve Kemalistleri yasakladı.
Sonuçta en kritik oylamalarda bile NATO'ya bir kişinin bile hayır diyemediği bir TBMM ortaya çıktı.
ABD çöküyor çökmesine ama çökerken son çare, NATO'yu güçlendirip savaş çıkarıyor.
O yüzden Atatürk'ün o ünlü sözünü tekrarlamalıyız: "Geldikleri gibi giderler!"
İhvancılar, NATO'cu kimlik siyasetçileri, neoliberal akbabalar, etnikçi dinci bölücüler, fondaş CIA-MI6 ajanları, ihaleci mafyalar, komprador esnaflar, işbirlikçi arsız ve hırsızlar…
Bizler yeniden Kemalist bayrağın altında, ayrımsız gayrımsız Türk ulusu olarak birleşinceye kadar keyfinize bakın.
Ama sonra…
Yazının tamamı için:
Emperyalizmin favorisi: Kimlik siyaseti - Veryansın TV
Hüseyin Vodinalı yazdı...
Şimdi Yugoslavya'dan devam edelim nasıl düştü koskoca bir ülke:
"Yugoslavya" denince, akıllara Balkan yarımadasının bir zamanlar en büyük toprak parçası ve "Yugoslavyalılık" kavramı gelir.
https://twitter.com/i/status/1659631459991207964
Ne var ki, Soğuk Savaş döneminin getirdiği iki kutuplu dünya düzeninde en sert rüzgârı yiyen Yugoslavya, bir ağaç misali zorlu Balkan coğrafyasında ilk devrilen olmuştur.
Yugoslavya, Batı Bloğu ve Doğu Bloku (iki kutuplu dünya) arasında sıkışan ve birçok dil, din, ırktan oluşan kozmopolit yapısından dolayıdır ki bir un gibi ufalandı ve dağıldı
Videonun içinde çok ince detaylar var indirmeye müsade etmiyor ancak ANA DİLDE EĞİTİM vs diyenler işte size Yugoslavya!
Yugoslavya Nasıl Parçalandı? | Tek Bölüm | 1991-1994 | 32. Gün Arşivi
1991 Haziranı'nın en önemli olayı Yugoslavya'nın parçalanması ve iç savaşın başlamasıydı. Hırvatistan ve Slovenya parlamentoları Yugoslavya'dan bağımsızlıkla...
Yugoslavya, 7. yüzyıldan günümüze kadar Roma ile Bizans İmparatorlukları gibi nice medeniyetin hüküm sürdüğü toprakların üzerine kurulmuştur.
Yugoslavya; Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Kosova olarak 7 farklı ülkeden meydana gelmekteydi ve federasyon sistemine sahip olan farklı etnik kimliklerin bulunduğu bir devletti.
Yugoslavya, ilk anayasasını 1946 yılında onayladı. 1963 yılındaki ikinci anayasasıyla birlikte, Yugoslavya'nın resmi adı "Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti" şeklinde belirlenmiştir.
Yugoslavya, bu ismini, 1990'lı yıllardaki dağılma/parçalanma dönemine kadar kullandı.
Yugoslavya'da komünist ideolojiyi benimseyen Josip Bronz Tito, 4 Mayıs 1980 yılında dünyaya gözlerini yumdu.
Tito'nun hüküm sürdüğü dönemlerede, Yugoslavya'da siyasi veya ekonomik istikrarsızlığa rastlanmadı.
Ülkedeki olağan işleyiş huzur içinde sürdü.
Yugoslavya'da yönetim şekli ortak kararlar alınan bir perspektifte oluşturulmuş, hatta bu sistem istikrar bile sağlamıştı.
Ancak uluslararası sistemdeki fayların kıpırdaması ile birlikte, tarihsel süreç içerisinde Balkanlar jeopolitiğinde çatışmaya yönelik mekanizmaların aşırı biçimde zuhur ettiği yadsınamaz bir gerçektir.
Balkan coğrafyasının yaklaşık olarak yüzde 70'ine tekabül eden Yugoslavya'nın dağılması/parçalanmasıyla birlikte, birden fazla sorun vuku bulmuştur.
Böylelikle, Balkan coğrafyasında farklı etnik kimliklerin bir arada yaşayabilme olanağı yok olmaya yüz tutmuştur.
Ve nihayetinde Arnavutluk'un yanı sıra Hırvatistan, Makedonya ve Slovenya 1991, Bosna Hersek 1992, Karadağ ve Sırbistan 2006, Kosova ise 2008'de bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Sovyetler Birliği, bu dönemde Balkan jeopolitiğindeki etkisini güçlendirmek için,
Yugoslavya'yı ne pahasına olursa olsun Batılı güçlerin etkisinden çıkarmak istiyordu.
Ne var ki, bunda başarılı olunamadı; nitekim Sovyetlerin Stalinci siyaseti, Tito'nun Yugoslavya'daki siyasetini bir türlü tamamen kontrol altına alamamıştır.
Özellikle Tito'nun tasavvurunda yatan, Balkanlarda bir Slav İmparatorluğu (Federasyon) kurmaktı. Bu tasavvura baktığımızda, Yugoslavya dış politikasının en önemli unsurlarından biri olarak ön plana çıkmıştır
ABD ile Sovyetler Birliği arasında geçmekte olan rekabetin tezahürü, genelde Kıta Avrupa'sının doğusuna sirayet etmiştir. Bu bağlamda, bu iki süper gücün liderlerinden biri olan Stalin'in amaçlarından biri de Yugoslavya devletini saflarına katmaktı.
Bu amaçların altında yatan plan ise, gerek Bulgarlardan, gerekse de Yugoslavlardan oluşacak ortak paydada bir kuvvet kurmak idi. Ne var ki, bu planın suya düşmesinin nedeni, Stalin'in Tito'ya sert bir şekilde birçok şeyi dikte ettirmeye çalışmasıydı.
Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra aslında Balkanları himayesi altına almıştı.16 Hatta Stalin'in kural tanımaz siyasetiyle Yugoslavya Kominform'dan da atıldı atılmasına.
Ne var ki, bu atılma, Balkanlarda hesaplanmayan bazı sonuçların doğmasına neden oldu.
Bu sonuçlar içerisinde de, Yugoslavya ile Bulgaristan'ın yakınlaşması ile sonlandı.
Ayrıca, Balkan jeopolitiğinde Yunanistan karşıtlığı üzerine kurulu olan cephe çöktü.
Ve asıl önemli sonuç, Yugoslavya'nın Batı Blokuna kayarak işbirliklerine yönelmesiydi.
Kominform'dan atılmakla birlikte, Yugoslavya ekonomisi çok zorlu bir süreç ve iktisadi sarsıntılar yaşadı.
Bu sarsıntıların ana nedenleri ile ilgili detayları bir başka bilgiselde vereceğim, ancak Özelleştirmeler ile üretim bitirildi dışa bağımlı oldu!
Aktör ABD idi...
Bu minvalde, Yugoslavya'da 1979 yılında bir ekonomik kriz patlak verdi.
Bu ekonomik kriz, 1980'li yılların başlarına kadar devam etti; aynı şekilde üretimde sıkıntılar ve darboğazlar yaşandı.
1980 yılında Yugoslavya lideri Tito'nun ölmesiyle ise ekonomik kriz derinleşti ve ülke yokuş aşağı yuvarlanmaya gitti.
Yugoslavya'nın Dağılması ve Parçalanması sürecine baktığımız zaman sıkıntıların özellikle etnik çatışmalardan kaynaklı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu etnik çatışmaların müsebbibi ise, 1987 yılında Sırbistan'ın Başkanı olan ve ilerleyen yıllarda adını "Sırp Kasabı" olarak tarihe yazdıracak olan Slobodan Miloseviç'tir.
Miloseviç'in 1989 yılında Kosova ile Voyvodina'nın özerkliğini kaldırması,
bunun yanında Karadağ yönetimini Belgrad'a bağlamak istemesi, Balkanlardaki fitili ateşledi.
Belgrad yönetiminin Yugoslavya'da fütursuzca ağırlığını artırması, şüphesiz ki, diğer federal devletlerde isyana yol açtı.
https://twitter.com/i/status/1659702159234183168
Böylelikle, Sırbistan dışında Yugoslavya'yı oluşturan altı diğer devletçiğin bir arada yaşama arzusu yok oldu.
Aslında, Yugoslavya'nın dağılmasında AB'nin ülke genelinde yayılan iç savaşı durduramaması ya da durdurmak istememesi ve başarısızlığını da vurgulamak gerekir.
https://twitter.com/i/status/1659702162497376257
Zira Yugoslavya özelinde, AB (o dönemdeki adıyla Avrupa Topluluğu-AT), ne yazık ki Amerikan politikalarına mahkûm kaldı.
Çünkü AB, belki de ilk defa böylesine karmaşık bir iç savaş ile yüz yüze kaldı ve Avrupa'nın sessizliği bu dönemde pahalıya patladı;
binlerce insan soykırıma uğradı ve insanlık açısından - Avrupalıların tepkisizliği içerisinde- tarihe kara bir leke daha düştü.
Yugoslavya'da zaten Tito'nun ölümünden sonra ülkedeki tüm milliyetçi etnik kimlikler harekete geçmişti.
Yanıtları göster
Bu etnik kimlikler içerisinde en ırkçı ve en etkili olanı da Sırp milliyetçiliği idi.
Ne yazık ki, Yugoslavya'daki ortak birliktelik, bütünlük ve beraberlik artık zayıflamış ve bir paydadaki ortak vatan bilinci yok olmuştu.
Uzun bir süre etnik ve dini kimlik bilinci canlı kalmasına rağmen, ne yazık ki, "Yugoslavyalılık" kavramsal çerçevesi tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı.
20. yüzyılda Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, Rusların komünist düşünce yapısı zayıflamaya başladı.
Ve bunun neticesinde, artan etnik milliyetçi siyaset, Yugoslavya gibi çok etnikli bir ülkeye de sirayet ederek, bu devletin parçalanmasına yol açmıştır.
Dayton Barış Antlaşması (DBA), 1995 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Ohio denilen eyaletinde ve Dayton şehrinde taslak olarak hazırlandı.
Yugoslavya iç savaşını bitirmek için hazırlanan planlı bir projeydi.
Lakin bu proje ilerleyen zamanlarda daha çok Bosna-Hersek aleyhine ve küresel güçlerin lehine işleyecektir.
Çünkü amaç, savaşı bitirmekten ziyade, savaş sonrasındaki şartları lehine çekmekti; maalesef sonradan da böyle oldu.
Öyle ki, DBA'nın ardından, Bosna-Hersek merkez olmak üzere bir de Sırpların bulunduğu Brcko adında bir bölgecikten ibaret oluşum hayata geçirildi.
Ayrıca, bu antlaşma yürürlüğe girdiğinden günümüze kadar ne yazık ki gerek uygulanma safhası gerekse çözüm odaklı bir çerçeve çizmek bir yana sürekli karmaşa yarattı.
Keza sadece karmaşayla kalmadı, aynı zamanda Kamu Yönetimi'nde de birçok problem, yasal tutarsızlık, belirsizlik ve kurumsal sıkıntıları beraberinde getirdiği söylenebilir.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çift kutuplu dünya düzeni oluşmaya başladı.
Biri Batı Bloku, biri de Doğu Bloku olmak üzere uluslararası sistem ekonomik ve askeri/savunma örgütleri olarak tezahür etmiştir.
Bunun yansımaları ise, daha çok Doğu Avrupa ve Balkan coğrafyasına sirayet etti.
Özelikle Soğuk Savaş döneminde Balkan jeopolitiği paylaşımların ve uluslararası siyasetin er meydanına dönüşmüştür.
Burada, Yugoslavya, ne yazık ki "Böl Parçala-Yönet" planı ve bu minvalde projelerle yıkıma uğradı.
Bu yıkım, sadece Balkan Yarımadasına sirayet etmekle de kalmadı; aynı zamanda çevresindeki ülkelere de siyasi ve ekonomik olarak yansıdı.
Küresel aktörlerin, geçmişte uygulamaya koydukları Yugoslavya'nın dağılması modelini, günümüz 21. yüzyılda ise başka coğrafyalarda rahatlıkla görebiliriz.
Her bölmeyi petrole bağlamayın, tüketici lazım pazar lazım ve jeopolitik konum önemlidir!
https://twitter.com/i/status/1659711374145069057
Şöyle ki, Türkiye'nin etrafına baktığımızda, Yugoslavya örneklerini şöyle sıralayabiliriz:
Ortadoğu'da Irak, Suriye, Yemen; Afrika'da Libya, Sudan, Somali ve niceleri.
Peki, buradaki amaç nedir?
Tabii ki "devletçikler" kurmak ve emperyalist politikalarını dayatmak, yetmedi sömürmek, bu da yetmedi insanları sefalete, aynı zamanda "vatansızlığa" sürüklemek...
Neden bölerler!
ÜRETİMDEN TÜKETİCİ TOPLUMA GEÇİRİLMİŞ BİR KOSOVA!
https://twitter.com/i/status/1659711380247785473
Balkanların bağrından yetişen ve Nobel Edebiyat ödülü sahibi İva Andriç, ünlü eseri Drina Köprüsü'nde şöyle seslenir:
"Balkanlarda insanları dinlerine ve dillerine göre ayırmak ahmaklıktır, Balkanlarda insanları nehirler ve yollar ayırabilir ancak…"
AFGANLI MÜCAHİTLER VE YUGOSLAVYA!
Şimdi bu kısım size tanıdık gelecek mi mutlaka okuyun ama lütfen!
Altmış yıldan fazla süredir, ABD istihbaratı içindeki bir hizip çeşitli siyasal İslamcı grupları, Amerikan hegemonyasını dünyaya yaymak için kullandı, hatta eğitti.
CIA ve belirli siyasi İslamcı gruplar arasındaki ilişki savaş sonrası dönemde 1950'lerde Münih'de basladı.
Bu ilişki, CIA'nın, Suudi Arabistan istihbaratıyla birlikte Afganistan'daki Sovyet Kızıl Ordusu'na terör savaşı açmak için Mücahitler toplamak amacıyla Usame bin Ladin adlı zengin bir Suudi İslamcıyı Pakistan'a getirmesiyle, 1980'lerde yeni bir boyuta ulaştı.
CIA'nın Siklon Operasyonu'nun Afgan ve diğer İslamcı Mücahitleri silahlandırma ve eğitmedeki başarısı, Washington'u 1990'ların başında Varşova Paktının dağılması ve Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra kullandığı taktiği aynen kullanmaya yöneltti.
Afgan Mücahit savaşının deneyimli askerleri, birçoğu Suudi Arabistanlılar ve bin Ladin'in örgütü El-Kaide tarafından silah altına alınan diğer Arap uyruklular olmak üzere, CIA'nın özel hava nakliye araçlarıyla Azerbaycan'a getirildiler, Bu noktada İngiliz ve ABD'li petrol şirketlerinin gözleri, Hazar Denizi'nin petrol zenginliğine cevrildi.
CIA, savaş alevlerini Bosna-Hersek'ten Kosova'ya kadar taşımak için Afgan Mücahit savaşının deneyimli askerlerini Yugoslavya'ya getirdi.
BÖL PARÇALA YÖNET felsefesi ve Yugoslavya da petrol yok ABD neden bunu yapsın diyenler için detaylar!
Bizde de Doğuda bir Kürdastan kurmak Türkiye'yi Federasyonlar bölmek ve sonra yutmak Yugoslavya modelidir!
Mart 1990'da İtalyan Dergisi 30 Days, Washington'la ilişkisi olan italyan profesör Gianfranco Miglio'yla röportaj yaptı.
Miglio, dergive şunlan söyledi:
"ABD, Sovyetler Birliği'ninkine benzer bir çöküş yaşamamak icin geleceğin potansiyel düşmanlarına ayak uydurmak gerektiğini anladı...
Bu düşmanlara Japonya ve Alman ekonomik gücü etrafında birleşmiş Avrupa Kıtası dahildi...
Amerika Birleşik Devletleri, Amerika olmadan sadece mutlu bir şekilde varlığını sürdürmekle kalmayıp aynı zamanda ekonomik ve teknolojik açıdan çok daha güçlü bir kıta olan bugünkü haliyle Avrupa fikrini kabul edemedi."
1989'a kadar Yugoslavya çeşitli etnik grupları barındıran bir devletler federasyonuydu. Slovenyalilar ve Hırvatlar Katolik, Sirplar Ortadoks'tular ve Müslümanlarda en yaygın olarak Bosna-Hersek'te yaşıyorlardı.
Bu noktada Washington, gizlice Avrupa'nın kalbinde yeni bir savaş planı yapmaya başladı. Bu savaş, başka şeylerin yanı sıra, ABD'nin Avrupa'da kalıcı askeri üsler kurmak için kullanabileceği ve kullanacağı bir savaş olacaktı!
NATO üssü oldu, RUSYA ve AB' yi kuşattı!!!
1980'lerin sonunda Washington, Avrupa'nın liderlerinin harıl harıl yeni birlik için yeni kurallar oluşturmaya çalışmakta olduklarını fark etti.
9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı çöktü ve Sovyetler Birliği Batı'ya açıldı.
Aylar içinde Sovyetler Birliği de dağıldı ve Fransa ve İtalya Maastricht Antlaşması'nı kabul etmesi için Almanya'ya baskı yapmaya başladılar.
Antlaşma, destekçileri tarafından "Avrupa Birleşik Devletleri" olarak adlandırılan, eski Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun yerini alacak olan gelecekteki Avrupa Birliği planının temel taşıydı.
ABD derin yapısı gördüğü tehlike karşısında Yugoslavya üzerinden Avrupa ve Rusya'yı kontrol altına almak istedi ve Yugoslavyayı alev topuna çevirdi.
Din ve Etnik siyaset ekonomi üzerinden aynı oyun şu an Türkiye'ye oynanmaktadır.
1980'lerin sonunda Avrupa'daki elitler, ABD'yi çöküşün eşiğinde bir imparatorluk olarak görmekteydi.
Avrupa'nın önde önde gelenleri Amerika'yı 1914 öncesinde İngiltere'nin yaşadığı gibi çökmekte olan bir imparatorluk olarak görmekteydiler.
Oluşacak küresel güç boşluğunu yeni Avrupa Birliği'yle doldurmaya kararlıydılar.
Maastricht Antlaşması, para birliği için bir Avrupa Merkez Bankası oluşturma hükmüne ek olarak, pek az tartışılmış bir maddeyi, ortak bir Avrupa Savunma ve Güvenlik Politikası oluşturmak için Washington'un emrinde olmayıp AB ülkelerinin yürüttüğü ayrı bir komutaya sahip bağımsız bir Avrupa "NATO"sunu da kapsamaktaydı.
Bu Avrupa Savunma ve Güvenlik Politikası, Washington'un Amerika'nın küresel gücüne doğrudan bir tehdit olarak gördüğü önemli bir maddeydi.
Avrupa Birliğinin Natoya karşı kuracağı ordu ve Merkez Bankası planlarına Washington'un cevabı, Yugoslavya'da, Avrupa'yı kasıp kavuran şiddetli bir savaşa dönüşecek olayları gizlice tetiklemek oldu.
Bu girişim, Avrupa'da savaşların geçmişte kaldığı, hiçbir savaşın artık Avrupa'yı bölemeyeceği ve Avrupa ülkelerinin barış ve refah içinde birlikte yaşayabildiği yanılsamasını yerle bir etti.
Yugoslavya'nın içinde ve çevresindeki olaylar, NATO'nun uzantısını Moskova'ya ve ötesine kadar taşımak için kullanıldı!
NATO üsleri ile dolup taşan bir Avrupa günümüze taşındı.
Şimdiki Rusya Ukrayna savaşının sebebide budur!
Yugoslavya, ABD müdahaleleriyle kasıtlı olarak finansal ve ekonomik felâkete sürüklendi. 21 milyar dolarlık dış borç yükümlülüğü altına sokuldu.
Ekonomik olarak bizdede durum şu anda çok farklı değil!
George H. W. Bush yönetimi, 1980'lerin sonunda büyük dolar borçlarının geri ödenmesiyle ilgili görüşmelerde bulunmakta olan Yugoslavya'ya yerine getirilmesi imkânsız ekonomik sartlar uygulanaması için Uluslararası Para Fonu'nu (IMF) görevlendirdi!
1988'de, Sovyet sisteminin son demlerini yaşamakta olduğu açıkça görüldüğü sırada Washington, o zamanlar daha pek tanınmayan, kâr amacı gütmeyen özel teşebbüsle kurulmuş bir STK olan ve Washington'daki çevrelerce
Demokrasi İçin Ulusal Bağış Örgütü (National Endowment for Democracy) veya NED olarak bilinen örgüte üye bazı danışmanları Yugoslavya'ya gönderdi.
ABD Hükümeti'nin fonlar sağladığı bu "özel teşebbüs" örgütü, muhalefet gruplarını finanse ederek, yeni bir hayat hayali kuran aç genç gaze tecileri satın alarak muhalif sendikalardan
Belgrad'daki Slobodan Milosevic'e; G-17 gibi IMF yanlısı ekonomistlerden Soros vakıflar gibi çeşitli insan hakları STK'larına kadar Yugoslavya'nın her köşesine cömertçe ABD dolarları dağıtmaya başladı!
- - - - - - - - - - - - - - - -
Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim ve hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor.\?
~Thomas Jefferson~
- - - - - - - - - - - - - - - -
GÖZDEN KAÇANLAR GERİDE KALANLARLA 2020 | Turgay Yıldız
https://www.youtube.com/watch?v=QdgIPmczXi8&t=75s
- - - - - - - - - - - - - - - -
Errare humanum est
Hata insana mahsustur.
~Latin Atasozu~
- - - - - - - - - - - - - - - -
I'm all yours/
- - - - - - - - - - - - - - - -
Buyuk Turk ordusu Dunyanin hicbir ordusunda yuregi seninkinden daha temiz ve daha saglam bir askere rastgelinmemistir.
1921.
~K.Ataturk~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Sana bağlı şeyleri kontrol etmekle uğraşabilecekken, kontrol edemediğin şeylerle ilgili endişelenmek niye\?"
~Anonim~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Aptallar
Siz tanrıyı bilinçli bir varlık sanıyorsunuz.
Tanrı bir gücü ifade etmek için kullanılır.
Bu güç hiçbir şeyi yaratmadı, sadece işlerin yolunda gitmesine yardımcı oluyor.
Dualara cevap vermiyor, ama size bir problemi çözmeniz için yol gösterebilir.
Sizi etkileme gücü var, ama sizin adınıza karar veremez.
~Diogenes~
- - - - - - - - - - - - - - - -
ISIMSIZ..
. . . . . .
Sevilmek mi\?-oyleyse birakma yuregini
Simdiki yolundan ayrilmaya.
Oldugun herseyken simdi,
Olmadigin sey olma.
Boylece kibarligin, lutfun,
Askin guzelligin,
sonsuz bir ovgu konusu olacak yeryuzunde,
ve ask-basit bir gorev.
~Edgar Allan Poe~
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder