20 Nisan 2019 Cumartesi

CAHİT ARMAĞAN DİLEK : UÇAK GEMİMİZE EL KONUYOR

Milletin menfaatleri tehdit altındadır.
AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) aciz ve etkisiz kalmıştır.
Hetta işbirlikçi davrandığını bile söylemek mümkündür.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  




CAHİT ARMAĞAN DİLEK : UÇAK GEMİMİZE EL KONUYOR

cahitdilek@yahoo.com

Cahit Armağan DİLEK

20 Nisan 2019

Doğu Akdeniz zengin hidrokarbon kaynakları nedeniyle küresel enerji paylaşım savaşlarının önemli bir parçası. Suriye'deki mini dünya savaşının bir sonraki sahnesi Doğu Akdeniz oluyor. Merkezinde Kıbrıs var.

Bu paylaşım savaşında Kıbrıs denince Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakını hedefleyen Enosis akla geliyor. Yani Doğu Akdeniz'deki paylaşım savaşı Yunan-Rum şer ikilisinin taşeronluk yaptığı ABD/Batı ve tabi ki İsrail güdümlü bir savaş.

Enerji iş birliği bahanesiyle başlayıp kaynakların paylaşımına dönüşen ortaklık artık askeri ittifak haline geldi. Yunan-Rum ikilisinin Filistin Lübnan Ürdün İsrail Mısır ile kurdukları üçlü ittifaklar yavaş yavaş askeri ittifaka dönüşüyor. İsrail ile olan üçlü ittifaka ABD de fiilen katıldı ve dörtlü askeri ittifaka dönüştü bile. Bu dörtlünün sık sık askeri tatbikatlar yaptığını görüyoruz. Benzer şekilde Yunan-Rum ikilisinin Mısır ile ilişkileri de artık daha çok askeri alanda.

ABD'nin Ege'de artan askeri varlığı artık gizli saklı değil. Girit'ten Volos'a Larissa'dan Dedeağaç'a yayılan ABD askeri üsleri ve konuşlanmaları var. ABD istihbarat ve savaş uçakları Ege'de vızır vızır uçuyor. Girit ile Rodos arasındaki Kerpe adasına NATO/ABD üssü gündemde. İsrail ile birlikte Girit adasına Doğu Akdeniz'i kontrol edecek radar sistemi kuruluyor.

Türkiye'nin ABD ile yaşadığı S-400 krizi de Yunanistan lehine dönmüş durumda. Türkiye'nin F-35 projesinden dışlanması halinde bu uçakların Yunanistan'a satılması parça üretimlerinin de İsrail'e verilmesi gündemde.

Önceki hafta "Doğu Akdeniz'de Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasa Tasarısı" da ABD Kongresi'ne sunuldu. ABD'den hedefteki Türkiye'ye nokta atışı.

Yasa tasarısında "Ege'deki Yunan hava sahasındaki ve Kıbrıs'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)'ndeki ihlaller" başlığında Türkiye'nin faaliyetlerinin rapor edilmesi isteniyor.

Tasarıda Kıbrıs'a silah ambargosunun kaldırılması ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezinin kuruluşuna onay verilmesi Yunanistan'a 3 milyon dolarlık askeri desteğin yanında Yunanistan ve GKRY'ye 2'şer milyon dolarlık askeri eğitim desteği verilmesi de isteniyor.

Rusya'nın artık Doğu Akdeniz'de esas aktörlerden olduğunu söyleyelim. Fransa için Mari'deki askeri üs hazırlanıyor Almanya Baf Havaalanı'na geliyor Rum-Yunan ikilisi Doğu Akdeniz'e kıyıdaş ancak Türkiye ile sorunlu ülkelerle müttefiklik kuruyor. Rumlara yönelik ambargoyu kaldırmakla eş zamanlı olarak ABD Kıbrıs'ta asker konuşlandırmak üzere üs noktası arayışını sürdürüyor. ABD Fransa İngiltere savaş gemileri Kıbrıs'ta liman yapıyor.

Kıbrıs'ta iki üssü bulunan İngiltere 121 adet dikey iniş ve kalkış yapabilen F-35B tipi savaş uçağını Sonbaharda buradaki Akrotiri Üssü'ne getiriyor. Konuşlanmanın geçici bir süre ve eğitim maksatlı olacağı söylense de Kıbrıs ve civarındaki olağanüstü gelişmeler bunun sadece eğitim maksatlı kalmayacağı şüphelerini artırmaktadır.

Kıbrıs'ta Türk tarafı lehine hiçbir sonuç çıkmayacağı aşikar olan Türk askerinin adadan çıkarılmasını Türkiye'nin garantörlük haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen müzakerelerin yeniden başlatılmak istendiği bir süreçte Kıbrıs'ta Türkiye hariç diğer ülkelerin askeri yığınaklanması ve üs oluşturma hamleleri Kıbrıs'ta çok uluslu işgal sürecine işaret etmektedir. Kıbrıs'ın NATO'ya alınması hamlelerini de bununla birlikte okuyun.

Türkiye Kıbrıs'la ilgili olarak Atatürk'ün şu sözünü bir miras ve talimat olarak görmeli: "Efendiler Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için çok önemlidir. "

Atatürk'ün Kıbrıs'ın Türkiye için hayatiyetini gösteren bu sözleri günümüzde daha da kritik öneme sahiptir. Kıbrıs'ın jeopolitik önemi ve askeri stratejideki yeri değerlendirilirken doğal bir uçak gemisi olduğu vurgulanır.

Arap Baharıyla başlayıp IŞİD maymuncuğuyla devam eden Ortadoğu'nun yeniden dizayn sürecinde Kıbrıs'ın konumuna bakıldığında uçak gemisi değerlendirmesi şu anda her zamankinden çok daha anlamlı olmuştur.

Kıbrıs'ı kontrol eden güç Doğu Akdeniz'i ve kışa dönüşen Arap Baharı'ndan etkilenen coğrafyanın dizaynında baş aktör olacaktır. Ve maalesef bölge dışı aktörlerce Yunan-Rum ikilisinin taşeronluğunda Türk yurdu Kıbrıs'a yani uçak gemimize yeniden el konuyor. Aynen 1878'te kiralanması sonrasında İngiliz hileleriyle el konduğu gibi.

Karadeniz'i NATO/ABD gölü Ege'yi Yunan işgaliyle Yunan gölüne dönüştürme girişimleri devam ederken Kıbrıs'ın da elden çıkmasıyla Türkiye'nin denizlerden gelen nefes borusu kesilecektir.

Türkiye'nin jeopolitik konumu ve rolleri parça parça edilip bölgedeki diğer ülkelere paylaştırılıp Türkiye boşa çıkarılıyor.

İyi yönetilemeyen Türkiye iç cephede dağılırken yoğun saldırılara maruz kaldığı dış cephede de kaybediyor.

Beka beka diyenler iç siyasi kavgaları bırakıp buraya baksın. Sonbahar ve öncesinde Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta neler olabileceğine ilişkin herhangi bir öngörüleri kaygıları var mı acaba?

Kaynak Yeniçağ: Uçak gemimize el konuyor - Cahit Armağan DİLEK

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ucak-gemimize-el-konuyor-51608yy.htm

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Milli mucadelelere sahs hirs degil milli ideal milli onur sebep olmustur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

131. HIC KUSKU YOK; TEMSIL ETTIKLERINI SOYLEDIKLERI ALLAH GIBI, COGUNLUKLA ZALIM VE ACIMASIZ ZORBALAR OLAN VE DINI ANCAK ESIRLERINI DAHA COK HAYVANLASTIRMAK, ZINCIRLERI ICINDE DAHA KOLAY YIYIP YUTMAK ICIN KULLANAN HUKUMDARLARIN IHTIRASLARINA KARSI DIN, DAHA ETKILI BIR GEM, DAHA ETKILI BIR ENGEL DEGILDIR

Bize diyorlar ki, "Hukumdarlarin ihtiraslarina karsi tek hakim, tek engel hizmetini goren bir 'Allah'fikrini olsun birakiniz kalsin". Ancak biraz insafli konusulsun.

Genellikle Allah'in gostericileri olduklarini soyleyen hukumdarlarin ruhu uzerinde, bu Allah korkusunun yaptigi etkiyi, saygi duyarak gorebilir miyiz? Bu etkiyi begenebilir miyiz? Kopyalarina bakarak orijinali hakkinda ne karar verilmelidir? (Yani Allah'in kopyasi olduklarini soyleyen krallara, hukumdarlara bakarak, Allah'in kendisi hakkinda ne karar verilmelidir?)

Gercekten hukumdarlar, Allah'in gostericileri, surekli olarak yeryuzunde Allah'in yerini tuttuklarini soyluyorlar. Ancak, kendilerinden daha kudretli bir Allah korkusu, kavimlerin refahi konusunda onlari ciddi bir sekilde calismaya zorluyor mu?

Gorunmez bir hakimin onlara vermesi gereken bu sozde korku, hukumdarlari adaleti ve dogrulugu daha cok koruyan, daha aciyan, uyruklarinin can ve mallarina daha az ocgozlu, zevk ve sefalarina duskunlukte olculu, gorevinde daha dikkatli yapiyor mu? Sozun kisasi; sayesinde hakim olduklarini soyledikleri bu Allah, rehberleri, koruyuculari ve babalari olduklari kavimleri bin turlu zulum ve buyuk sikintiya ugratmaktan, bu hukumdarlari men ediyor mu? Insan gozlerini acsin, yeryuzunde gozlerini gezdirsin. Her yerde, ancak kotulukleri altinda ezdikleri ya da, acimasizca kotu hirs ve havalarina (savasa ve katliama sevk ederek) kurban ettikleri esirleri daha cok hayvanlastirmak icin dini kullanan zorbalar tarafindan yonetilen insanlar gorulur.

Hukumdarlarin ihtiraslarina dizgin gorevi gormek soyle dursun, din, kendi ilkeleri geregi, dizginlerini saliverir. Din, onlari, ihtiraslarina direnme izni milletlere asla verilmeyen tanrisalliga donusturur.

Din, hukumdarlari serbest birakir, onlar icin her yasagi mubah kilar ve bunlarin ezdigi kavimlerin zekalarini ve ellerini zincirlemeye calisir. Yeryuzu ilahlarinin (hukumdarlarin) kendilerini her herzeyi yemeye yetkili gormeleri ve uyruklarini heveslerinin ya da hirslarinin en alcak araclarindan baska bir gozle gormemeleri sasilacak sey midir?

Din, her ulkede, "tabiatin hudayi mutlaki"ndan (yani Allah'tan), acimasiz, hoppa, keyfi kanun olan bir zorba yapmistir. Huda-hukumdar, yeryuzundeki temsilcileri olan hukumdarlar tarafindan fazlasiyla iyi taklit edilmistir. Her yerde din, milletleri zincirleyip uyutmak icin dusunuimus gorunur. Ta ki, kendilerini yiyip yutmasi, ya da cezalandirmaksizin bedbaht etmesi icin tanrilarina kolaylik gostersinler.

- - - - - - - - - - - - -
Bilincleninceye kadar asla baskaldiramayacaklar, ama baskaldirmadikca da bilinclenemezler.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Her sey bir yanilsamaysa ve aslinda hicbir sey yoksa?

O zaman, kesinlikle haliya fazla para verdim.
ALLEN,WOODY (Allen Stewart Konigsberg) (1935) ABD'li komedyen, yonetmen ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



Seyirci Joker hakkımı kullanmak istiyorum onlara güveniyorum😁

Kültürel dejenarasyon budur işte.
Bir Agnostik olarak ben biliyorum.
Bu başı kapalı, ve bunun için mücadele veren abla bilmiyor.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


Seyirci Joker hakkımı kullanmak istiyorum onlara güveniyorum😁

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Milli mucadelelere sahs hirs degil milli ideal milli onur sebep olmustur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

131. HIC KUSKU YOK; TEMSIL ETTIKLERINI SOYLEDIKLERI ALLAH GIBI, COGUNLUKLA ZALIM VE ACIMASIZ ZORBALAR OLAN VE DINI ANCAK ESIRLERINI DAHA COK HAYVANLASTIRMAK, ZINCIRLERI ICINDE DAHA KOLAY YIYIP YUTMAK ICIN KULLANAN HUKUMDARLARIN IHTIRASLARINA KARSI DIN, DAHA ETKILI BIR GEM, DAHA ETKILI BIR ENGEL DEGILDIR

Bize diyorlar ki, "Hukumdarlarin ihtiraslarina karsi tek hakim, tek engel hizmetini goren bir 'Allah'fikrini olsun birakiniz kalsin". Ancak biraz insafli konusulsun.

Genellikle Allah'in gostericileri olduklarini soyleyen hukumdarlarin ruhu uzerinde, bu Allah korkusunun yaptigi etkiyi, saygi duyarak gorebilir miyiz? Bu etkiyi begenebilir miyiz? Kopyalarina bakarak orijinali hakkinda ne karar verilmelidir? (Yani Allah'in kopyasi olduklarini soyleyen krallara, hukumdarlara bakarak, Allah'in kendisi hakkinda ne karar verilmelidir?)

Gercekten hukumdarlar, Allah'in gostericileri, surekli olarak yeryuzunde Allah'in yerini tuttuklarini soyluyorlar. Ancak, kendilerinden daha kudretli bir Allah korkusu, kavimlerin refahi konusunda onlari ciddi bir sekilde calismaya zorluyor mu?

Gorunmez bir hakimin onlara vermesi gereken bu sozde korku, hukumdarlari adaleti ve dogrulugu daha cok koruyan, daha aciyan, uyruklarinin can ve mallarina daha az ocgozlu, zevk ve sefalarina duskunlukte olculu, gorevinde daha dikkatli yapiyor mu? Sozun kisasi; sayesinde hakim olduklarini soyledikleri bu Allah, rehberleri, koruyuculari ve babalari olduklari kavimleri bin turlu zulum ve buyuk sikintiya ugratmaktan, bu hukumdarlari men ediyor mu? Insan gozlerini acsin, yeryuzunde gozlerini gezdirsin. Her yerde, ancak kotulukleri altinda ezdikleri ya da, acimasizca kotu hirs ve havalarina (savasa ve katliama sevk ederek) kurban ettikleri esirleri daha cok hayvanlastirmak icin dini kullanan zorbalar tarafindan yonetilen insanlar gorulur.

Hukumdarlarin ihtiraslarina dizgin gorevi gormek soyle dursun, din, kendi ilkeleri geregi, dizginlerini saliverir. Din, onlari, ihtiraslarina direnme izni milletlere asla verilmeyen tanrisalliga donusturur.

Din, hukumdarlari serbest birakir, onlar icin her yasagi mubah kilar ve bunlarin ezdigi kavimlerin zekalarini ve ellerini zincirlemeye calisir. Yeryuzu ilahlarinin (hukumdarlarin) kendilerini her herzeyi yemeye yetkili gormeleri ve uyruklarini heveslerinin ya da hirslarinin en alcak araclarindan baska bir gozle gormemeleri sasilacak sey midir?

Din, her ulkede, "tabiatin hudayi mutlaki"ndan (yani Allah'tan), acimasiz, hoppa, keyfi kanun olan bir zorba yapmistir. Huda-hukumdar, yeryuzundeki temsilcileri olan hukumdarlar tarafindan fazlasiyla iyi taklit edilmistir. Her yerde din, milletleri zincirleyip uyutmak icin dusunuimus gorunur. Ta ki, kendilerini yiyip yutmasi, ya da cezalandirmaksizin bedbaht etmesi icin tanrilarina kolaylik gostersinler.

- - - - - - - - - - - - -
Bilincleninceye kadar asla baskaldiramayacaklar, ama baskaldirmadikca da bilinclenemezler.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Her sey bir yanilsamaysa ve aslinda hicbir sey yoksa?

O zaman, kesinlikle haliya fazla para verdim.
ALLEN,WOODY (Allen Stewart Konigsberg) (1935) ABD'li komedyen, yonetmen ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



KIRAÇ GÜNAYDIN’A KONUŞTU ORTALIK KARIŞTI

Bir kolejde okumuş, lise öğrenimini İngilizce olarak tamamlamış bir kişi olarak konuşuyorum.

İngilizce ve ikinci bir dil eğitimi yalnızca lise düzeyinde değil, ilk okuldan itibaren yoğun şekilde yapılmalı.
Dil öğrenimi öyle yalnızca haftada sayılı ders saatleri ile başarılabilcek bir şey değildir.
Bunun için öğrenimin yoğunlaştırılması gerekir.
Dil öğrenimi yapan çocukların ve yetişkinlerin öğrenmek istedikleri dili gündelik yaşamda da kullanmaya çalışması, bunu başarması gerekir.
Bizim hocalarımız ders içinde Türkçe kullanımını cezalandırırdı, ders dışında ise hafta sonları İstanbul'un turistik yerlerinde turistlerle konuşmamızı teşvik ederlerdi.
Matematik, fizik, biyoloji ve diğer pek çok dersi İngilizce aldık.
Bu bizim gelecekte bir bilim dili olan İngilizce ile aşina olmamızı sağladı.
Örneğin ben bir tıp doktoru, çocuk hastalıkları uzmanı olarak çok rahat şekilde literatür takip edebildim, yenilikleri en iyi şekilde izleyebildim.
Mühendisler ve diğerleri içinde teknik İngilizce bilmek çok faydalı olmaktadır.

Gelelim eleştirilen noktalara.

Sokaklarda gördüğümüz, uydurukça ya da yabancı dilde mağaza ya da marka tabelalarına.
Bunları yapanlar İngilizce bilen özentiler değildir.
Yabancılara özenenler tam tersine dil bilmeyen halktır.
Dil bilenler ise bu olgudan son derece rahatsızdır.
Örneğin, bilişim alanında çalışanlar yabancı dil bilseler bile Türkçe kullanmaya çok özen gösterirler:
Oysa bilişim ve dijital teknolojiler çok sonraları ortaya çıkmıştır.
Ve bu alanın ülkemizdeki kurucularının tamamı çok iyi İngilizce bilir ve konuşurdu.

Plaza dilini konuşanlar ise iktisatçı ve ekonomi alanından kişilerdir.
Bunlar ise sanıldığı gibi kolej eğitimi almamıştır.

Yalnızca İngilizce değil, yabancı dil bilenler genelde entelektüel kişilerdir.
Bunlar ulusal kimlik, milli değerler konusunda bilinçlidir.

Tam tersine bilinçli olmayanlar ise dil bilmeyen sokaktaki halktır.
Bu halkı hedef tahtasına koyan ticari kuruluşlar da ona göre marka isimleri seçmektedir.

İkinci eleştiri noktası kültürel dejenerasyon konusudur.
Evet, ülkemizde bir kültürel çürüme vardır.
Ben ise bu konuda en büyük sıkıntıyı dinde, dindarlaşmada, dincileşmede görüyorum.
Evet, ülkemiz insanları Arapça konuşmadan din üzerine iki kelime edemez oldu.
Ve ülkenin din ekseninde Araplaşması gerçek bir çürümedir.
Bu çürüme çocukların Kur'an kurslarında, yatılı okullarda, imamların olduğu her yerde taciz ve tecavüzünü olağanlaştırmıştır.
Yine aynı sebepten dolayı halkın bir bölümü diğer bölümünü kafir olarak göremekle beraber, onların canını, malını, ırzını hak ve helal görür hale gelmiştir.
İslam bütün zamanlar boyunca ve dünyanın her yerinde olduğu gibi halkı bölmüş, ikilik yaratmış, kendini has Müslüman sayanların diğerlerine karşı suç işlemesini azmettirmiştir.

Kültürel dejenerasyon konusunda ikinci nokta artık toplumun anlamakta zorlandığı en adi seks skandalları dil bilen, yabancı ülkeye gidep gelen kesimden değil, köylerden, kasabalardan çıkmaktadır.
Ulusal gazetelerin üçüncü sayfalarını okumanızı tavsiye ederim.
Anadoluda artık en yakası bağrı açılmadık ahlaksızlıklar yaşanmaktadır.
Ve bunların dil bilmekle, dil eğitimi ile en ufak ilgisi yoktur.

Üçüncü eleştiri noktası ise insanları yabancı müzikle maymunlar gibi dans etmesi  konusudur.
Dans, müzik evrenseldir.
Ve bu konularda toplumu terbiye etmeye yeltenmek ancak totaliter, zorba toplumlarda olur.
Herkes dilediği, keyif aldığı müziği dinler, arzu ettiği şekilde dans eder.
Kıraç eğer bu konuda rahatsızsa, ki benzeri şikayetleri bazı ozanlarda, Türkücülerden de duydum, bunların yapmaları gereken yasak talep etmek değildir.
Oturacaklar işlerini iyi yapacaklar, çok kaliteli müzik eserleri üretecekler, unutulmuş halk oyunlarını keşfedecekler.

Örneğin, ben çok yer görmüş, çok yerde yaşamış bir kişi olarak Anadolu'da bulunduğum her yerin oyununu bilirim.
Benim bulunduğum topluluklarda, gecelerde, eğlencelerde horon, zeybek ve diğer oyunlarda oynanır, göbek de atılır.
Ama ben tango kurslarına da gittim.
Ve doğrusu bir gün tangonun bizim milli danslarımızdan birisi olmasını da çok isterim.

Sanata yasak olmaz, sanatta yönetim de  olmaz.
Sanatçılar sanatçılıklarını iyi yaparlarsa bir sıkıntı da olmaz.

Benim önerim her Türk vatandaşı gencin liseyi bitirdiğinde en az iki dili akıcı şekilde konuşabilmesini sağlayacak şekilde dil öğrenimi görmesidir.
Bundan başka her genç liseyi bitirdiğinde en iyi şekilde on parmak F klavye ile yazmasını bilmeli.
Ve aynı zamanda amatör otomobil ehliyetini de almış olmalı.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

KIRAÇ GÜNAYDIN'A KONUŞTU ORTALIK KARIŞTI

Kıraç'ın "Okullarda eğitim İngilizce olmamalı" sözleri nedeniyle başlayan tartışma sosyal medyaya taşındı

18.4.2019

Kıraç'ın GÜNAYDIN'a verdiği röportajdaki "Okullarda eğitim İngilizce olmamalı" sözleri olay oldu.

Sanatçının sözleri nedeniyle başlayan tartışma sosyal medyaya taşındı. Konu Twitter'da TT oldu. Bu arada Kıraç gelen tepkiler üzerine yeni bir açıklama daha yaptı: "Türkü bile söylemeyen çocuklarımız binlerce yıllık halaylarımız dururken her yerde İngilizce şarkılarla maymun gibi anlamsız hareketlerle dans ediyor. "

İNGİLİZCE EĞİTİM KALKMALI

Kıraç: "Türkiye'de İngilizce eğitime son verilmeli. Çünkü anne ve babalar İngilizce'yi en önemli ders olarak görüyor. İngilizce eğitim Türk yaşam şeklini darmaduman ediyor. "



https://www.sabah.com.tr/magazin/2019/04/18/gunaydina-konustu-ortalik-karisti

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Milli mucadelelere sahs hirs degil milli ideal milli onur sebep olmustur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

131. HIC KUSKU YOK; TEMSIL ETTIKLERINI SOYLEDIKLERI ALLAH GIBI, COGUNLUKLA ZALIM VE ACIMASIZ ZORBALAR OLAN VE DINI ANCAK ESIRLERINI DAHA COK HAYVANLASTIRMAK, ZINCIRLERI ICINDE DAHA KOLAY YIYIP YUTMAK ICIN KULLANAN HUKUMDARLARIN IHTIRASLARINA KARSI DIN, DAHA ETKILI BIR GEM, DAHA ETKILI BIR ENGEL DEGILDIR

Bize diyorlar ki, "Hukumdarlarin ihtiraslarina karsi tek hakim, tek engel hizmetini goren bir 'Allah'fikrini olsun birakiniz kalsin". Ancak biraz insafli konusulsun.

Genellikle Allah'in gostericileri olduklarini soyleyen hukumdarlarin ruhu uzerinde, bu Allah korkusunun yaptigi etkiyi, saygi duyarak gorebilir miyiz? Bu etkiyi begenebilir miyiz? Kopyalarina bakarak orijinali hakkinda ne karar verilmelidir? (Yani Allah'in kopyasi olduklarini soyleyen krallara, hukumdarlara bakarak, Allah'in kendisi hakkinda ne karar verilmelidir?)

Gercekten hukumdarlar, Allah'in gostericileri, surekli olarak yeryuzunde Allah'in yerini tuttuklarini soyluyorlar. Ancak, kendilerinden daha kudretli bir Allah korkusu, kavimlerin refahi konusunda onlari ciddi bir sekilde calismaya zorluyor mu?

Gorunmez bir hakimin onlara vermesi gereken bu sozde korku, hukumdarlari adaleti ve dogrulugu daha cok koruyan, daha aciyan, uyruklarinin can ve mallarina daha az ocgozlu, zevk ve sefalarina duskunlukte olculu, gorevinde daha dikkatli yapiyor mu? Sozun kisasi; sayesinde hakim olduklarini soyledikleri bu Allah, rehberleri, koruyuculari ve babalari olduklari kavimleri bin turlu zulum ve buyuk sikintiya ugratmaktan, bu hukumdarlari men ediyor mu? Insan gozlerini acsin, yeryuzunde gozlerini gezdirsin. Her yerde, ancak kotulukleri altinda ezdikleri ya da, acimasizca kotu hirs ve havalarina (savasa ve katliama sevk ederek) kurban ettikleri esirleri daha cok hayvanlastirmak icin dini kullanan zorbalar tarafindan yonetilen insanlar gorulur.

Hukumdarlarin ihtiraslarina dizgin gorevi gormek soyle dursun, din, kendi ilkeleri geregi, dizginlerini saliverir. Din, onlari, ihtiraslarina direnme izni milletlere asla verilmeyen tanrisalliga donusturur.

Din, hukumdarlari serbest birakir, onlar icin her yasagi mubah kilar ve bunlarin ezdigi kavimlerin zekalarini ve ellerini zincirlemeye calisir. Yeryuzu ilahlarinin (hukumdarlarin) kendilerini her herzeyi yemeye yetkili gormeleri ve uyruklarini heveslerinin ya da hirslarinin en alcak araclarindan baska bir gozle gormemeleri sasilacak sey midir?

Din, her ulkede, "tabiatin hudayi mutlaki"ndan (yani Allah'tan), acimasiz, hoppa, keyfi kanun olan bir zorba yapmistir. Huda-hukumdar, yeryuzundeki temsilcileri olan hukumdarlar tarafindan fazlasiyla iyi taklit edilmistir. Her yerde din, milletleri zincirleyip uyutmak icin dusunuimus gorunur. Ta ki, kendilerini yiyip yutmasi, ya da cezalandirmaksizin bedbaht etmesi icin tanrilarina kolaylik gostersinler.

- - - - - - - - - - - - -
Bilincleninceye kadar asla baskaldiramayacaklar, ama baskaldirmadikca da bilinclenemezler.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Her sey bir yanilsamaysa ve aslinda hicbir sey yoksa?

O zaman, kesinlikle haliya fazla para verdim.
ALLEN,WOODY (Allen Stewart Konigsberg) (1935) ABD'li komedyen, yonetmen ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



ERK ACARER : YANDAŞ HORTUM TROLL MAAŞ SAVAŞ BÜTÇE İSTER


ERK ACARER : YANDAŞ HORTUM TROLL MAAŞ SAVAŞ BÜTÇE İSTER

20 Nisan 2019 03:10

Korkunun gölge çizilen çembere hapsolmanın öğrenilmiş çaresizlik umudun çığ olabileceğini yaşayarak test ediyoruz. Öte tarafta durum farklı. Erdoğan'ı AKP ve 'paydaşlarını' zor günler bekliyor. İktidar açısından bu sonucun arkasında 'tencere' 'poşet çay' 'bıktıran Don Kişot sendromu' 'kıymetsizleştirilen insan' var.

Çorbaya muhtaç halk 'üç kuruşluk çayla bu işi kıvırırım kibrine' tokat attı. Önce yel değirmeni yaratıp sonra ona saldıran akılsızlığı gördü. Kavgadan yorulduğunu anlattı. "Kızımın katilini koruyamazsın Çanakkale ile kıyaslayıp tükettiğin 15 Temmuz'un ekmeğini daha fazla yiyemezsin babamı kocamı reklam malzemen yapamazsın" dedi.

'Kutsal sandıktan' çıkan; soğan kuyruğundaki Ayşe teyzedir. Tekrar tekrar sayılan; "Güvenlikten söz ediyor ama kızımın katilini aklıyorsunuz" diyen 11 yaşındaki Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan'dır. İktidara ayar çeken; darbede babası Mustafa Canbaz'ı yitiren Alpaslan Canbaz eşi Erol Olçak'ı yitiren Nihal Olçak'tır.

Erdoğan nasıl kabullendi?

Anlaşılmayacak bir şey yok. Bunu toplumsal eğilimler konusunda uzman olan ve içgüdüleriyle sosyologlara taş çıkaran Erdoğan da anladı. Tanıdığımız Erdoğan İstanbul için 'pösteki sayılmasını beklemez' halkı sokağa davet ederdi. Meyillense de arkasından kimsenin gelmeyeceğini ve boşa düşeceğini çabuk hissetti. Belli ki şu anda 'Ha deyince konsolide edeceği' kitlesi yok. Üstelik erime sürüyor; yoksullaşan halk Diyarbakır kayyumunun mermer üzerinde LCD seyrettiğini öğrenmekten hoşlanmıyor.

'Paydaşı' ise 'aynı gemide' tedirgin. Zaten para yoktu üstüne 'haydan gelen huya belediyeden gelen ihaleciye vakfa ranta yandaşa gider' ferahlığı da bitti. Güç kaygandır yandaş hortum troll maaş savaş bütçe ister. Yoksa ne yerlilik ne millilik ne 'Abdülhamit Hancılık oyunu' kalır. Erdoğan tüm bunları değerlendirdi 'kızgın demiri soğutmak' ifadeleri ile YSK bahsini de tamamen kapattı.

Çete ilişkileri

Şimdi başka bir evredeyiz. Belge akacak hırsızlığın arsızlığın her yere sıvandığı görülecek. Çete ilişkilerinin ortaya çıkması ile 'sıvanan şeyin' üstüne tüy dikecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun alımları durdurması ve belediyenin bütün elektronik veri tabanında inceleme istemesi kimlerini çok korkuttu.

Ortada yalnız "rant bitecek" kaygısı yok. Ak milisler çete ilişkileri toplumu 'tahrik ve tahrip edici' vakıf yuvalanmaları tedirgin. Tetikçilerden Osmanlı Ocakları'na yandaş mafyadan İsmailağa Cemaati'ne tutuşanlar var. Mesele sadece cüzdan değil mafyatik ilişkilerin ortaya çıkması endişesi yani. Erdoğan bu tip kırılma anlarında iki kurgu yapar. Ya işbirlikçisi ile bir olup savaş çıkarır ya da işbirlikçisini satıp kendini ayrıştırır. Onunla savaşmaya başlar ve toplumu da buna inandırmaya çalışır. Sessizliği 'geçici yumuşama isteği' plan evresinde oluşundan. Göreceğiz.

Bir handikabı daha var. İyi bir 'toplum ölçer' ve taktik ustası olsa da bu kez rakipleri çetin. Ekrem İmamoğlu aikido yapıyor. Karşıdakinin gücünü tutup ona yönlendiriyor. Tarzı yayılıyor etki altına alıyor. Kalabalıkların yanında duruyor maça gidiyor 'mitingsiz miting' yapıyor "Yalnız değilim" diyor. Nobran bir dille değil akılcı bir üslupla set çekiyor. Karmaşık anlatım yerine basitliği tercih ediyor.

Mutfakta musakka iyi bir örnek. Herkesin hafızasında kalan eşitliğin değeri oldu. İmamoğlu "Vicdansızlar kendileri et yemiş size bunu layık görmemişler" demedi. Ama ortaya bu sonucu çıkardı. Başa dönersek; Erdoğan'ı AKP ve paydaşlarını bu kez gerçekten zor günler bekliyor. Rüzgâr eğilimler oyuncular çok değişik. Toplum duygularıyla hareket ediyor.

https://www.birgun.net/haber-detay/yandas-hortum-troll-maas-savas-butce-ister.html

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turklugun unutulmus buyuk medeni vasfi ve buyuk medeni kabiliyeti bundan sonraki gelismesi ile gelecegin yuksek medeniyet ufkunda yeni bir gunes gibi dogacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

40. SOYUT BIR RUH ZEKI OLAMAZ VE BIR ILAHI ZEKAYA TAPMAK HAM BIR HAYALDIR

Zeki olarak adlandirdigimiz bir varligin dusuncelere, iradelere sahip olmasi gerekir. Dusuncelere, iradelere sahip olmak icin organlara sahip olmak gerekir; organa sahip olmak icin bir vucuda sahip olmak gerekir. Cisimleri etkilemek icin cisme sahip olmak gerekir. Duzensizligi, karisikligi hissetmek icin "sikinti duymak" yetenegi olmalidir. Bundan acik olarak su sonuc cikar: Soyut bir "ruh" zeki, kavrayisli olamaz ve dunyada olup bitenlerden etkilenemez. Siz, "ilahi zeka, ilahi fikirler, ilahi amaclar insanlarin zekalariyla, fikirleriyle, amaclariyla hicbir sekilde benzerlik gostermez" diyorsunuz. Ancak bu durumda, insanlar gerek iyi, gerek kotu olarak Allah'in amaclarini nasil degerlendirir, dusuncelerini nasil akla vurur, zekasini nasil tutkuyla yuceltebilir?! Bu durum, hakkinda bir fikir edinmek mumkun olmayan bir zat hakkinda hukum vermek, onu fazlasiyla takdir etmek ve begenmek, ona tapmak demektir ve Allah'in isine, amaclarinin derinligine hayran olmak, hakkinda bir fikir vermek mumkun olmayana tapmak degil midir? Bu ayni amaca hayran olmak, ne icin oldugunu bilmeksizin hayran olmak degil midir?

Hayranlik cehaletin kizidir. Insanlar ancak anlamadiklarina hayran olur ve taparlar.

- - - - - - - - - - - - -
Konusan, adamin beyni degil, girtlagiydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Tanri'nin kendilerinden ne yapmalarini istedigini gayet iyi bilen insanlara guvenmem, zira gordum ki onlarin arzulari da her zaman bu isteklerle cakismistir.

ANTHONY,SUSAN B. (1820-1906) ABD'li kadin haklari savunucusu.
DICK,PHILIP K. (1928-1982) ABD'li bilimkurgu yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



TARIMDA YOK OLMANIN EŞİĞİNDEYİZ!

Amerika'dan, Avrupa'dan ülke, devlet, millet için atıp tutmak ne rahat.
Adamların tuzu kuru, ülke günden güne Suriye'leşiyor, günden güne SSCB'nin battığı günlere dönüyor ya.
Bunların keyfi yerinde.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

TARIMDA YOK OLMANIN EŞİĞİNDEYİZ!

04.2019 11:51

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarım ürünlerinde ithalat ve ihracat verilerini de içeren bitkisel ürün denge tablolarını yayımladı.

Rakamlar tarımsal üretimde Türkiye'nin saplandığı batağı gözler önüne seriyor.

Neredeyse her üründe son 5 yılda ithalat artıyor buna karşılık ihracat ise azalıyor.

Tarımsal üretimde bir zamanlar kendi kendine yeten ülke durumundaki Türkiye'nin "yerli ve milli" propagandaları yapıldığı günümüzde dışa bağımlılığı sert şekilde artıyor.

Müdahale edilmezse birkaç ürün dışında tüm tarım ürünlerinde yurtiçi tüketimi dahi karşılamak için dışa bağımlı hale geleceğiz.

Birgün'den Ozan Gündoğdu'nun haberine göre resmi verilerle 2013'ten günümüze dek tarım ürünlerinde ithalat ve ihracat rakamları şöyle:

EN ÖNEMLİ İHRAÇ ÜRÜNLERİNDE İHRACAT AZALIRKEN İTHALAT ARTIYOR: ÇAYI BİLE

Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde üretimine başlanan çayda son yıllarda ithalat artarken ihracat ise azalıyor.

2013'te 873 ton çay ithalatı yapan Türkiye'de çay ithalatı 2018 yılına dek yüzde 172 oranında arttı ve 2 3 bin tona fırladı.

Buna karşılık 2013'te 17 bin tonluk çay ihracatı 2018'de 13 4 bin tona gerileyerek yüzde 20 5 oranında azaldı.

Türkiye aynı zamanda dünyada kişi başına düşen çay tüketiminde 1. sırada.

FINDIK

Türkiye'de kendine yeterliliği en yüksek ve en çok ihracatı yapılan tarım ürünü olan fındıkta da karamsar tablo değişmiyor.

2013'ten günümüze dek fındık ithalatı yüzde 71 3 oranında artarken fındık ihracatı bu yıllar arasında yüzde 3 oranında azaldı.

Fındık hala en çok ihraç edilen tarım ürünü özelliğini koruyor.

2018'de 628 bin ton fındık ihraç edilirken 10 8 bin ton fındık ithalatı bulunuyor.

İNCİR

Ege bölgesinin en önemli ihraç ürünü olan incirde de ihracat azalırken ithalat artıyor.

Üstelik incirde ithalat ihracatın üzerine çıkıyor.

2018'de Türkiye 301 7 bin ton incir ithal ederken 238 bin ton incir ihraç etti.

Buna karşılık son 5 yılda incirde ithalat yüzde 10 5 arttı ihracat ise yüzde 7 3 azaldı.

Dünya taze incir üretiminin yüzde 23'ünü dünya kuru incir üretiminin yüzde 54'ünü gerçekleştiriyor.

KAYISI

Malatya ve civar bölgelerin en önemli geçim kaynaklarından biri olan kayısıda da ithalat eğilimi artıyor.

Buna karşılık kayısı önemli bir ihraç ürünü olmasına rağmen ihracat ise azalıyor.

2013 yılından 2018'e dek kayısı ithalat miktarı yüzde 36 oranında artarken ihracat miktarı ise yüzde 6 5 oranında azaldı.

Buna rağmen Türkiye dünyanın önemli kayısı üreticilerinden biri olmaya devam ediyor.

2018 yılında 540 bin tonluk kayısı ihracatına karşılık 2 bin tonluk kayısı ithalatı bulunuyor.

STRATEJİK TARIM ÜRÜNLERİNDE İTHALAT İHRACATTAN FAZLA: TAHILLAR

Arpa buğday mısır yulaf ve çavdardan oluşan tahıllar hem ilaç sanayiinde hem de gıda sanayiinde girdi olarak kullanıldığı için ekonomi için stratejik önemde.

Tahıl ürünlerinde toplam 9 8 milyon ton ithalata karşılık 8 2 milyon ton ihracat yapıyor.

Bu haliyle Türkiye hiç tahıl ürünü ihraç etmese dahi yaklaşık 1 5 milyon ton tahıl ürünü ithal etmek zorunda kalıyor.

Üstelik tahıl ürünleri ithalatı son 2 yılda yüzde 68 oranında artmış durumda.

GDO'lu ürünlerin yaygın olarak görüldüğü tahılda ithalat halk sağlığını da tehdit ediyor.

Özellikle mısırda ithalatın sert şekilde arttığı resmi verilere de yansıdı.

2013'te yurtiçinde tüketilen mısırların yüzde 25'i ithal mısırdan oluşurken 2018'e gelindiğinde aynı oran yüzde 32'ye çıktı.

SOYA

Bugün dünyayı besleyen 5-6 önemli bitkisel üründen birisi olan soyanın anavatanı Çin Kore ve Japonya gibi uzak doğu ülkeleri.

Ancak 20. yüzyıl itibariyle dünyanın başka yerlerinde de değer kazanan soya tarımı

günümüzde en çok ABD'de gelişiyor.

Türkiye ise soyanın değerinin henüz farkına varabilmiş değil.

Türkiye'de 2018'de 2 7 milyon ton soya ithalatı yapılırken buna karşılık sadece 138 bin ton soya üretiyor.

Böylece Türkiye'de kullanılan soyanın yüzde 95'i ithal soya fasulyesinden oluşuyor.

AYÇİÇEĞİ

Özellikle Marmara bölgesinin önemli geçim kaynaklarından biri olan ayçiçeği üretimi kozmetik ilaç ve gıda sanayinin de önemli bir girdisi.

Ancak ayçiçeğinde Türkiye ürettiğinden daha çok ithalat yapıyor.

2018 yılında Türkiye'de kullanılan 4 1 milyon ton ayçiçeğinin yüzde 52'si ithal edilen ayçiçeklerinden oluştu.

ŞEKER

Gıda sektörü için stratejik önemde bulunan şekerde de karamsar tablo giderek kötüleşiyor.

Türkiye şeker pancarı ithal etmemekle beraber işlenmiş şekeri gitgide daha fazla ithal ediyor.

Son 5 yılda şeker ithalatı 56 bin tondan 291 bin tona fırlayarak yüzde 419'luk olağanüstü bir artış gösterdi.

Buna karşılık şeker ihracatı ise 2013'te 269 bin tondan 2018'de 251 bin tona geriledi.

Böylece şeker gibi stratejik bir üründe 2018'de ithalat ihracatı sollamış oldu.

SEBZEDE İTHALAT YÜZDE 121 ARTTI

2018 yazında dolar kurundaki sert yükselme beraberinde sebze meyve enflasyonunu getirmişti.

Daha sonra hükümet çözüm olarak tanzim satışa başvurdu.

Ancak resmi veriler sebzelerde ithalatın katlandığını ortaya koydu.

Sebzeler grubunda Türkiye 2013 yılında 54 bin ton ithalat yaparken 2018 yılına gelindiğinde bu tutar yüzde 121 artışla 120 bin tona fırladı.

Buna karşılık ihracat artışı ise zayıf kaldı.

2013 tarım ürünü ithalatı 1 6 milyon ton iken bu tutar yüzde 14 6'lık artışla 1 8 milyon tona çıktı.

Kaynak Yeniçağ: Tarımda yok olmanın eşiğindeyiz!



https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarimda-yok-olmanin-esigindeyiz-231189h.htm


- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turklugun unutulmus buyuk medeni vasfi ve buyuk medeni kabiliyeti bundan sonraki gelismesi ile gelecegin yuksek medeniyet ufkunda yeni bir gunes gibi dogacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

40. SOYUT BIR RUH ZEKI OLAMAZ VE BIR ILAHI ZEKAYA TAPMAK HAM BIR HAYALDIR

Zeki olarak adlandirdigimiz bir varligin dusuncelere, iradelere sahip olmasi gerekir. Dusuncelere, iradelere sahip olmak icin organlara sahip olmak gerekir; organa sahip olmak icin bir vucuda sahip olmak gerekir. Cisimleri etkilemek icin cisme sahip olmak gerekir. Duzensizligi, karisikligi hissetmek icin "sikinti duymak" yetenegi olmalidir. Bundan acik olarak su sonuc cikar: Soyut bir "ruh" zeki, kavrayisli olamaz ve dunyada olup bitenlerden etkilenemez. Siz, "ilahi zeka, ilahi fikirler, ilahi amaclar insanlarin zekalariyla, fikirleriyle, amaclariyla hicbir sekilde benzerlik gostermez" diyorsunuz. Ancak bu durumda, insanlar gerek iyi, gerek kotu olarak Allah'in amaclarini nasil degerlendirir, dusuncelerini nasil akla vurur, zekasini nasil tutkuyla yuceltebilir?! Bu durum, hakkinda bir fikir edinmek mumkun olmayan bir zat hakkinda hukum vermek, onu fazlasiyla takdir etmek ve begenmek, ona tapmak demektir ve Allah'in isine, amaclarinin derinligine hayran olmak, hakkinda bir fikir vermek mumkun olmayana tapmak degil midir? Bu ayni amaca hayran olmak, ne icin oldugunu bilmeksizin hayran olmak degil midir?

Hayranlik cehaletin kizidir. Insanlar ancak anlamadiklarina hayran olur ve taparlar.

- - - - - - - - - - - - -
Konusan, adamin beyni degil, girtlagiydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Tanri'nin kendilerinden ne yapmalarini istedigini gayet iyi bilen insanlara guvenmem, zira gordum ki onlarin arzulari da her zaman bu isteklerle cakismistir.

ANTHONY,SUSAN B. (1820-1906) ABD'li kadin haklari savunucusu.
DICK,PHILIP K. (1928-1982) ABD'li bilimkurgu yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 


 


TARIMDA YOK OLMANIN EŞİĞİNDEYİZ!

04.2019 11:51

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarım ürünlerinde ithalat ve ihracat verilerini de içeren bitkisel ürün denge tablolarını yayımladı.

Rakamlar tarımsal üretimde Türkiye'nin saplandığı batağı gözler önüne seriyor.

Neredeyse her üründe son 5 yılda ithalat artıyor buna karşılık ihracat ise azalıyor.

Tarımsal üretimde bir zamanlar kendi kendine yeten ülke durumundaki Türkiye'nin "yerli ve milli" propagandaları yapıldığı günümüzde dışa bağımlılığı sert şekilde artıyor.

Müdahale edilmezse birkaç ürün dışında tüm tarım ürünlerinde yurtiçi tüketimi dahi karşılamak için dışa bağımlı hale geleceğiz.

Birgün'den Ozan Gündoğdu'nun haberine göre resmi verilerle 2013'ten günümüze dek tarım ürünlerinde ithalat ve ihracat rakamları şöyle:

EN ÖNEMLİ İHRAÇ ÜRÜNLERİNDE İHRACAT AZALIRKEN İTHALAT ARTIYOR: ÇAYI BİLE

Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde üretimine başlanan çayda son yıllarda ithalat artarken ihracat ise azalıyor.

2013'te 873 ton çay ithalatı yapan Türkiye'de çay ithalatı 2018 yılına dek yüzde 172 oranında arttı ve 2 3 bin tona fırladı.

Buna karşılık 2013'te 17 bin tonluk çay ihracatı 2018'de 13 4 bin tona gerileyerek yüzde 20 5 oranında azaldı.

Türkiye aynı zamanda dünyada kişi başına düşen çay tüketiminde 1. sırada.

FINDIK

Türkiye'de kendine yeterliliği en yüksek ve en çok ihracatı yapılan tarım ürünü olan fındıkta da karamsar tablo değişmiyor.

2013'ten günümüze dek fındık ithalatı yüzde 71 3 oranında artarken fındık ihracatı bu yıllar arasında yüzde 3 oranında azaldı.

Fındık hala en çok ihraç edilen tarım ürünü özelliğini koruyor.

2018'de 628 bin ton fındık ihraç edilirken 10 8 bin ton fındık ithalatı bulunuyor.

İNCİR

Ege bölgesinin en önemli ihraç ürünü olan incirde de ihracat azalırken ithalat artıyor.

Üstelik incirde ithalat ihracatın üzerine çıkıyor.

2018'de Türkiye 301 7 bin ton incir ithal ederken 238 bin ton incir ihraç etti.

Buna karşılık son 5 yılda incirde ithalat yüzde 10 5 arttı ihracat ise yüzde 7 3 azaldı.

Dünya taze incir üretiminin yüzde 23'ünü dünya kuru incir üretiminin yüzde 54'ünü gerçekleştiriyor.

KAYISI

Malatya ve civar bölgelerin en önemli geçim kaynaklarından biri olan kayısıda da ithalat eğilimi artıyor.

Buna karşılık kayısı önemli bir ihraç ürünü olmasına rağmen ihracat ise azalıyor.

2013 yılından 2018'e dek kayısı ithalat miktarı yüzde 36 oranında artarken ihracat miktarı ise yüzde 6 5 oranında azaldı.

Buna rağmen Türkiye dünyanın önemli kayısı üreticilerinden biri olmaya devam ediyor.

2018 yılında 540 bin tonluk kayısı ihracatına karşılık 2 bin tonluk kayısı ithalatı bulunuyor.

STRATEJİK TARIM ÜRÜNLERİNDE İTHALAT İHRACATTAN FAZLA: TAHILLAR

Arpa buğday mısır yulaf ve çavdardan oluşan tahıllar hem ilaç sanayiinde hem de gıda sanayiinde girdi olarak kullanıldığı için ekonomi için stratejik önemde.

Tahıl ürünlerinde toplam 9 8 milyon ton ithalata karşılık 8 2 milyon ton ihracat yapıyor.

Bu haliyle Türkiye hiç tahıl ürünü ihraç etmese dahi yaklaşık 1 5 milyon ton tahıl ürünü ithal etmek zorunda kalıyor.

Üstelik tahıl ürünleri ithalatı son 2 yılda yüzde 68 oranında artmış durumda.

GDO'lu ürünlerin yaygın olarak görüldüğü tahılda ithalat halk sağlığını da tehdit ediyor.

Özellikle mısırda ithalatın sert şekilde arttığı resmi verilere de yansıdı.

2013'te yurtiçinde tüketilen mısırların yüzde 25'i ithal mısırdan oluşurken 2018'e gelindiğinde aynı oran yüzde 32'ye çıktı.

SOYA

Bugün dünyayı besleyen 5-6 önemli bitkisel üründen birisi olan soyanın anavatanı Çin Kore ve Japonya gibi uzak doğu ülkeleri.

Ancak 20. yüzyıl itibariyle dünyanın başka yerlerinde de değer kazanan soya tarımı

günümüzde en çok ABD'de gelişiyor.

Türkiye ise soyanın değerinin henüz farkına varabilmiş değil.

Türkiye'de 2018'de 2 7 milyon ton soya ithalatı yapılırken buna karşılık sadece 138 bin ton soya üretiyor.

Böylece Türkiye'de kullanılan soyanın yüzde 95'i ithal soya fasulyesinden oluşuyor.

AYÇİÇEĞİ

Özellikle Marmara bölgesinin önemli geçim kaynaklarından biri olan ayçiçeği üretimi kozmetik ilaç ve gıda sanayinin de önemli bir girdisi.

Ancak ayçiçeğinde Türkiye ürettiğinden daha çok ithalat yapıyor.

2018 yılında Türkiye'de kullanılan 4 1 milyon ton ayçiçeğinin yüzde 52'si ithal edilen ayçiçeklerinden oluştu.

ŞEKER

Gıda sektörü için stratejik önemde bulunan şekerde de karamsar tablo giderek kötüleşiyor.

Türkiye şeker pancarı ithal etmemekle beraber işlenmiş şekeri gitgide daha fazla ithal ediyor.

Son 5 yılda şeker ithalatı 56 bin tondan 291 bin tona fırlayarak yüzde 419'luk olağanüstü bir artış gösterdi.

Buna karşılık şeker ihracatı ise 2013'te 269 bin tondan 2018'de 251 bin tona geriledi.

Böylece şeker gibi stratejik bir üründe 2018'de ithalat ihracatı sollamış oldu.

SEBZEDE İTHALAT YÜZDE 121 ARTTI

2018 yazında dolar kurundaki sert yükselme beraberinde sebze meyve enflasyonunu getirmişti.

Daha sonra hükümet çözüm olarak tanzim satışa başvurdu.

Ancak resmi veriler sebzelerde ithalatın katlandığını ortaya koydu.

Sebzeler grubunda Türkiye 2013 yılında 54 bin ton ithalat yaparken 2018 yılına gelindiğinde bu tutar yüzde 121 artışla 120 bin tona fırladı.

Buna karşılık ihracat artışı ise zayıf kaldı.

2013 tarım ürünü ithalatı 1 6 milyon ton iken bu tutar yüzde 14 6'lık artışla 1 8 milyon tona çıktı.

Kaynak Yeniçağ: Tarımda yok olmanın eşiğindeyiz!



https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarimda-yok-olmanin-esigindeyiz-231189h.htm


- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turklugun unutulmus buyuk medeni vasfi ve buyuk medeni kabiliyeti bundan sonraki gelismesi ile gelecegin yuksek medeniyet ufkunda yeni bir gunes gibi dogacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

40. SOYUT BIR RUH ZEKI OLAMAZ VE BIR ILAHI ZEKAYA TAPMAK HAM BIR HAYALDIR

Zeki olarak adlandirdigimiz bir varligin dusuncelere, iradelere sahip olmasi gerekir. Dusuncelere, iradelere sahip olmak icin organlara sahip olmak gerekir; organa sahip olmak icin bir vucuda sahip olmak gerekir. Cisimleri etkilemek icin cisme sahip olmak gerekir. Duzensizligi, karisikligi hissetmek icin "sikinti duymak" yetenegi olmalidir. Bundan acik olarak su sonuc cikar: Soyut bir "ruh" zeki, kavrayisli olamaz ve dunyada olup bitenlerden etkilenemez. Siz, "ilahi zeka, ilahi fikirler, ilahi amaclar insanlarin zekalariyla, fikirleriyle, amaclariyla hicbir sekilde benzerlik gostermez" diyorsunuz. Ancak bu durumda, insanlar gerek iyi, gerek kotu olarak Allah'in amaclarini nasil degerlendirir, dusuncelerini nasil akla vurur, zekasini nasil tutkuyla yuceltebilir?! Bu durum, hakkinda bir fikir edinmek mumkun olmayan bir zat hakkinda hukum vermek, onu fazlasiyla takdir etmek ve begenmek, ona tapmak demektir ve Allah'in isine, amaclarinin derinligine hayran olmak, hakkinda bir fikir vermek mumkun olmayana tapmak degil midir? Bu ayni amaca hayran olmak, ne icin oldugunu bilmeksizin hayran olmak degil midir?

Hayranlik cehaletin kizidir. Insanlar ancak anlamadiklarina hayran olur ve taparlar.

- - - - - - - - - - - - -
Konusan, adamin beyni degil, girtlagiydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Tanri'nin kendilerinden ne yapmalarini istedigini gayet iyi bilen insanlara guvenmem, zira gordum ki onlarin arzulari da her zaman bu isteklerle cakismistir.

ANTHONY,SUSAN B. (1820-1906) ABD'li kadin haklari savunucusu.
DICK,PHILIP K. (1928-1982) ABD'li bilimkurgu yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/