28 Şubat 2017 Salı

Arslan BULUT : Neden hayır denilmeli?

Neymiş efendim?
Darbenin alt yapısını aslında siyasi iktidar hazırlamış.
O halde izlediğimiz entrikanın kurgusun buna göre çözümlemeliyiz.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


Arslan BULUT : Neden hayır denilmeli?


Mehmet ALKANALKA, piyade komando kurmay albay olarak, 100 tam puanla birinci sırada olduğu halde, 2104 ve 2015 Yüksek Askeri Şuralarında, tuğgeneralliğe terfi ettirilmeyip, kendi astının emri altında çalışmaya mecbur edilince emekliliğini istedi ama emeklilikten sonra devletin bütün birimlerine başvurarak hakkını aradı.

Çünkü sonradan ortaya çıktı ki kendisi terfi ettirilmezken, 2014 şurasında general yapılan 19 albaydan 12'si ve 2015 şurasında general yapılan 23 albaydan 20'si, 15 Temmuz darbesine karıştıkları gerekçesiyle TSK'dan atıldı!

Bu durum, kendisine nasıl bir haksızlık yapıldığının deliliydi ama Yüksek Askeri Şura kararları Anayasa'ya göre yargı denetimine açık değildi. Son olarak Anayasa Mahkemesi'ne hak ihlali gerekçesiyle başvurmak için hukuki araştırma yaparken, bu mahkemeye Cumhurbaşkanı tarafından atanan iki üyenin atıldığına dair kararı gördü ve inceledi.

Anayasa Mahkemesi'nin İnternet sitesinde de yayınlanan 4 Ağustos 2016 tarihli ve 2016/12 sayılı kararında şöyle deniliyordu:

"15 Temmuz 2016 gecesi meydana gelen darbe teşebbüsünün daha iyi anlaşılması bakımından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe teşebbüsünden kısa süre önce düzenlediği, 6 Haziran 2016 tarihli iddianamesinde yer verilen tespit, değerlendirme ve öngörülere özetle yer verilmesi uygun olacaktır;

-TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı,

-FETÖ/PYD'nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu,

-Bu tehlikenin gerçekleşmesi halinde bunun devlet için gerçek bir yıkım olacağı, ülkenin bir iç savaşa sürüklenebileceği, devletin yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olmayabileceği,

-FETÖ/PYD'nin tasfiyesinin devlet için artık varlık yokluk meselesi haline geldiği..."

ALKANALKA, bu gerekçeyi görünce "Daha ne yazsınlar? Darbe teşebbüsünden tam 40 gün önce darbe yapılacağı açık açık Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılmasına rağmen devlet yetkilileri ne yapmışlardır?" dedi ve "Karartılmış Yıldızlar" adlı bir kitap yazdı. (Sokak Kitapları Yayınları, 0 216 405 10 88)

Kitapta ayrıca, uzmanlık alanıyla ilgili "Beşinci Nesil Savaş"ı inceledi.

"Beşinci Nesil Savaş, yıldızlar savaşı olacaktır. Beşinci Nesil Savaş, fikir savaşları merkezli ve insan odaklı olacaktır" diye ifade ettiği tespitleri, aslında kendisi gibi yıldız bir albayın neden terfi ettirilmeyip FETÖ'cülerin terfi ettirildiğini de göstermiş oluyor.

Gerçi, Anadolu Ajansı'nın özetle yayınladığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesini, 23 Temmuz 2016 tarihli yazımda "İddianamede darbe ihbarı vardı" diye bu sütunda duyurmuştum ama 15 Temmuz olayının sıcaklığı içinde kimse bu konu üzerinde durmamıştı. Şimdi bütün gerçekler ortadadır.

Devlet, darbeyi çok önceden takip altına aldığına, kontrol ettiğine ve yönlendirdiğine göre, 15 Temmuz gecesi, komutanların düğünlerde gezmesi, bazı komutanların derdest edilmesi de senaryonun bir parçasıydı!

ABD Başkan Yardımcısı Biden, Ankara'ya geldiğinde bu sebeple "Biz, İnternet oyunu zannettik bu sebeple kınamakta geciktik" dedi. AB istihbarat raporunda bu sebeple "kurgu darbe" denildi. TBMM'deki komisyona MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı'nın çağrılması bu sebeple önlendi! Bu sebeple görevlerinden alınmadılar!

250 kişinin ölümüne yol açan, devleti büyük bir tehdit altına sokan bu olaylardan darbeyi yönlendirenler de sorumludur.

Devlet darbeyi bildiğine göre, darbecilerin suç işlemesini beklemek yerine, hepsini tutuklayabilirdi.

Siyasi iktidar, böyle yapmadı ve Anayasa değişikliğiyle 15 Temmuz'u Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarmanın dayanağı olarak kullanmaya başladı!

Bütün Türklerin, Anayasa değişikliğine bu sebeple karşı çıkması gerekir!

 
a45UyF587661-170228194857 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/02/27  20:33 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Hayvanlarin dinin ve buyunun boyle absurd ve genellikle korkunc aptalliklarini yaptiklarini asla goremezsiniz.
Sadece insan boyle mantiksizca davranir.
Bu onun zeki, ama yeterince zeki olmamasi yuzunden odemesi gereken bedeldir.

Aldous Huxley

Olum melegi Musa ya gelerek:
Rabbine icabet et dedi.
Bunun uzerine Musa olum meleginin gozune tokat vurarak onu cikartti.
Melek hemen Allah a donerek Sen beni olmek istemeyen bir kuluna gondermissin, o benim gozumu cikardi dedi.

Muslim 10/176

George Carlin: On Emir

On Emir e itirazim var. Soyle ki: Neden On?

Onuna birden gerek yok. Bence emirler listesi, on emir elde edebilmek icin kasten ve suni olarak sisirilmis. Bu liste bariz olarak vatkali bir liste. Bakin soyle oldu:

Bes bin yil kadar once bir grup dinci sahtekar toplanip insanlari hizaya sokup kontrol altinda tutmanin bir yolunu buldu. Insanlarin esasen salak olduklarini ve kendilerine soylenen her seye inanacaklarini biliyorlardi. Boylece bu adamlar Tanri nin, bizzat Tanri nin, herkes tarafindan dikkate alinip uygulanmasini istedigi bir listeyi kendilerine verdigini duyurdular. Her sey bir dagin tepesinde, etrafta hic kimsecikler yokken olup bitmisti, dolayisiyla baska goren de yoktu.

Peki size bir sey soracagim: Bu adamlar bir cadir icerisinde oturmus butun bunlari uydururken neden 10 sayisini tercih ettiler? Neden on? Neden dokuz ya da on bir degil? Nedenini de izah edeyim: Cunku on kulaga onemli gibi geliyor. On kulaga resmi geliyor. Eger on bir deselerdi insanlarin onlari ciddiye almayacagini biliyorlardi: Ne? On bir emir mi? $iktir git lan. Sen dalga mi geciyorsun benimle ?

Ama on! On kulaga onemli gibi geliyor. Onluk duzen ona dayalidir. Bir deste on adetten olusur. On p$ikolojik olarak tatmin edici bir sayidir: top ten (en iyi on), en istenen on, en iyi on giyim gibi... Yani emirlerin on adet olmasi tamamen bir pazarlama karariydi.

Ayrica (on emir) bariz bir yalan listesi. Tirajinin yuksek olmasi icin kasten sisirilmis siyasi bir belge. Gelin size emirlerin sayisini azaltarak nasil daha mantikli ve gercekci bir liste olusturabilecegimizi gostereyim.

Ilk uc emirden baslayacagiz ve on emirin Roman-Katolik versiyonunu kullanacagim cunku ben cocukken zorla kafama sokulan versiyon buydu.

Ben Rab bim, senin Tanrin. Karsimda baska ilahlarin olmayacak. Rab bin ismini bos yere agzina almayacaksin. Sebt gununu takdis edeceksin.

Evet. Daha konuya girer girmez apacik goruluyor ki ilk uc emir kullum yalan. Sebt gunleri, Rab bin adi, baska ilahlar, urkutucu bir dil... Primitif insani korkutup kontrol altina almak icin dusunulmus urkutucu bir dil. Bu turden batil zirvaliklarin 21. Yuzyilin entelektuel ve medeni insaninin hayatinda gecerliligi kesinlikle olamaz. O zaman ilk uc emri atiyoruz gitsin ve elde var yedi.

Babana ve anana hurmet edeceksin.

Bu emir itaat ve otoriteye saygi gostermeyle ilgili. Bir baska deyisle bu emrin amaci insanlari kolayindan kontrol altina alabilmek. Gercek su ki itaat ve saygi durduk yerde verilen seyler degildir. Kazanilmalari gerekir. Itaat ve saygi ebeveynin ya da saygi duyulacak birey her kimse onun performansina bagli olmalidir. Kimi ebeveyn saygiyi hak ederken pek cok ebeveyn hak etmez. Nokta. Kaldi alti.

Simdi, her ne kadar mantik dinin anlayip kabullenmekte zorlandigi bir husus olsa da, ben mantikli davranacagim ve zaman kazanmak icin listede bazi atlamalar yapacagim.

Calmayacaksin. Yalan sahadet etmeyeceksin.

Calmak ve yalancilik. Biraz dusunurseniz goreceksiniz ki bu iki emir aslinda ayni davranis turunden bahsediyor: ahlaksizlik. Hirsizlik ve yalancilik! Yani ikisine birden ihtiyacimiz yok. Onun yerine bunlari tek bir emirde birlestirerek ozetle ahlaksizlik yapmayacaksin deriz ve hooop, bes emir kaldi.

Bu arada emirleri birlestirmeye baslamisken, birlikte olmasi gereken iki emir daha var:

Zina etmeyeceksin ve Komsunun karisina goz koymayacaksin .

Yine bu iki emir de ayni davranis turunu yasakliyorlar ki bu sefer yasaklanan evlilik yuvasina sadakatsizlik. Bunlar arasindaki fark goz koyma olayinin beyinde olup bitmesi. Ve ben insanlara baskalarinin karisiyla ilgili fanteziler kurmayi yasaklamamaniz gerektigini dusunuyorum. Oyle ya yasakladik diyelim, adam cavusu tokatlarken ne dusunecek peki? Ama evlilik yuvasina sadakat mantikli bir fikir. O yuzden bu fikri tutalim ve diyelim ki sadakatsizlik yapmayacaksin ve birden bire dorde dustuk.

Ve tekrar dusundugumuzde fark ederiz ki durustluk ve iffet de aslinda ayni genel degerin bilesenleridir. Yani aslina bakarsaniz durustlukle ilgili iki emir ile sadakatle ilgili iki emri de birlestirip olumsuz ifade yerine olumlu ifade kullanmak suretiyle her zaman durust ve sadik olacaksin diyebiliriz. Boylece elimizde uc emir kaliyor.

Komsunun malina mulkune goz koymayacaksin / imrenmeyeceksin.

Iste bu dupeduz aptallik. Ekonomi, komsularimizin malina mulkune imrenmemiz sayesinde ayakta duruyor. Komsu sarki soyleyen bir vibrator aldiginda aynisindan bir tane de siz edinmek istersiniz. Imrenme anlamindaki goz koyma istihdam yaratir. Imrenmeye dokunmayin. Imrenmeyle ilgili bu emri de cikarttigimizda geriye iki emir kalmistir: birlestirip kapsamini genislettigimiz sadakat emri ile henuz bahsetmemis oldugumuz bir diger emir:

Oldurmeyeceksin.

Besinci emirle yasaklanan cinayet. Ancak biraz dusunursek, aslinda din hicbir zaman cinayeti kabullenmekte sorun yasamamistir ki. Hem de hic! Tarihte tanri adina oldurulenlerin sayisi tum diger nedenlerle oldurulenlerin sayisindan cok daha fazladir. Birkac ornek vermek gerekirse: Irlanda tarihini dusunun, Orta Doguyu, Hacli Seferlerini, Engizisyon mahkemelerini, Amerika daki kurtaj cerrahi cinayetlerini dusunun. Ve evet, lafi agzimdan aldiniz: Dunya Ticaret Merkezini dusunun ve dindar kesimin oldurmeyeceksin emrini ne kadar ciddiye aldigini goreceksiniz. Cok acik ortada ki dindar kesim icin, ozellikle de kati dindarlar icin cinayet pazarliga acik bir husus. Bu konu sadece oldurenin kim oldurulenin kim olduguna bagli.

Ve iste tum bunlar isiginda dostlar, sizlere tarafimdan revize edilmis iki emir listesini sunuyorum:

Birinci Emir: Her zaman -ve ozellikle de kukuyu kimden aliyorsan ona karsi, durust ve sadik olacaksin; ve

Ikinci Emir: Karsindakinin senin tapindigin gorunmez yaratiktan farkli bir gorunmez yaratiga tapiniyor olmasi durumu haric; kimseyi oldurmemeye gayret edeceksin.

Bu kadari yeter de artar bile dostlar. Musa emirleri dagdan indirirken cebinde bile tasiyabilirdi. Ve eger boyle bir listemiz olsaydi iste o zaman o zeki Alabama yargicinin kamusal alanda duvarda kalici olarak sergilemesine de aldirmazdim.

Elbette ek bir emir daha yazdirmasi kaydiyla: kendi dinini kendine saklayacaksin .


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






CAHİLCE ‘EVET’ DEME!..

 


CAHİLCE 'EVET' DEME!..



Benim vatan sevgimle,

Hiç kimse yarışmasın!..

Ben kurtlara seslendim,

Çakallar karışmasın!..

Soruyorsun velâkin, ne söylesem bilmem ki!..

Ancak şöyle söylersem, anlarsın beni belki!..

Bir, beş değil kaç kere, ateşlere atıldık!

Satıldık be kardeşim, anlasana satıldık!..

Seni, beni teşkilat, bağımızdan tuttular!..

Götürüp el alemin, sürüsüne kattılar!..

Açık açık durum bu, ne beni yoruyorsun?

Kurt'tan köpek olur mu, ne diye soruyorsun?

Seni, beni, bizleri, satana 'Hayır' elbet!..

Atimizi ateşe, atana 'Hayır' elbet…

'Hayır..' diye haykır ki, bizi satanlar duysun,

Türkiye'de Türklüğe, Türk'e çatanlar duysun…

Pe-ka-ka'yı daha dün boşayanlar utansın!..

Fetö ile nikahsız yaşayanlar utansın!..

Ata sözüdür ata, domuz gönü post olmaz,

Bunların hiç birinden ülkücüye dost olmaz…

Sakın evet deyip de yılanları koruma!

Hırsızı, hırsızlığı, çalanları koruma…

Yasa diye yapılan planlara 'Hayır' de…

Bütün bu yalanlara, dolanlara 'Hayır' de.

O on sekiz maddeyi, iyi oku, iyi bak…

Gayesi Vatan değil, kişileri korumak!..

Cahilce 'Evet' deme; bizi satan kurtulur!

Arif'ce 'Hayır' de ki; belki vatan kurtulur!..



Ülkücü Ozan Arif

http://www.diken.com.tr/ulkucu-ozan-ariften-hayir-siiri-satildik-kardesim-anlasana-satildik/

 
a45UyF587661-170221161042 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/02/21  17:41 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


HASTAHANE
. . . . . .
Ruyada gordugum hastahaneye,
Girenler canindan bikar dediler.
Ya oynatir gider timarhaneye,
Ya topraga gozu diker dediler.
. . . . . .
Sunnete goturduk kucuk Enis i,
Kokunden kesmisler tutup penisi,
Yerinde cikmazsa eger yenisi,
Kaliversin bu da bekar dediler.
. . . . . .
Depresti Osman in kabizlik huyu,
Yedi metre vardi hortumun boyu,
$iktilar karnina sabunlu suyu,
Simdi dere gibi akar dediler.
. . . . . .
Biri kana biri idrara bakti,
Herkes sucu baska birine yikti,
Fatma nin kocasi hamile cikti,
Dogurur cocuga bakar dediler.
. . . . . .
Cikinca doktorun acele isi,
Yari acik kaldi hastanin dosu,
Igne iplik alip evinde esi,
Oturur guzelce diker dediler.
. . . . . .
Icinde unutmus doktor makasi,
Hemsirenin dusmus naylon tokasi,
Saglamsa hastanin siniri, kasi,
Hela ya gidince cikar dediler.
. . . . . .
Aciyorum Rasim senin haline,
Dusurdun bunlari halkin diline,
Gecersen birinin eger eline,
VAllahi canini yakar dediler.

Rasim KOROGLU

Subyancilik
TALAK 4.kadinlariniz icinden adetten kesilmis olanlarla, adet gormeyenler hususunda tereddut ederseniz, onlarin bekleme suresi uc aydir.
Gebe olanlarin bekleme suresi ise, yuklerini birakmalari (dogum yapmalari)dir.
Kim Allah tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir.

Yargi devlet hayatinin efendisi degil, devlet politikasinin hizmetkari olmalidir.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Cüneyt ŞAŞMAZ : (Şahbaba-Murat Bardakçı)VAHİDEDDİN

 


Cüneyt ŞAŞMAZ : (Şahbaba-Murat Bardakçı)VAHİDEDDİN

Kitabın adı: "Şahbaba"!

Yazarı: Murat Bardakçı!

Vahideddin'in sade bir "insan" olarak dönemsel öyküsünü çok güzel anlatır.

O dönemin "devlet"indeki çürümeyi, "milli mücadele" ve Ankara ile İstanbul arasında oynanan "iktidar" ve/veya "devletler oyunu"na dair birçok belgeli iz vardır kitapta!

Vahideddin'in iktidarı boyunca tek derdi vardır, o da "Saltanat"ını kurtarmaktır!

Kurtuluşu İngiliz & Fransız statükosunda ve/veya mandasında görür!

Ağabeyi Abdülhamid'in "denge politikası"nı (İngiliz ile aranı iyi tut, Fransız ile dost kal) aynen tekrarlar!

Alman arka planlı "İttihat Terakki"den nefret eder.

Ne var ki, küresel aksta konjonktür değişmiştir, "denge politikası"nı uygulamak mümkün değildir; yalnız "yüksek siyaset"ten anlamadığı için Vahideddin bunun farkında değildir!

"Başyaver"inin dilaltı mesajlarını dahi doğru okumaktan uzaktır!

Mustafa Kemal'i Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğu, 'Saltanat'ı kaldırdığı için kendisine "ihanet" etmekle suçlar!

Çünkü; Gazi, Samsun'a gizli görevle giderken, Saltanat'a sadakat yemini etmiştir.

Ne var ki, Gazi, vatanı düşman işgalinden kurtardıktan sonra "İşte Padişahım zafer! Devletinizin başına geçip yönet" dese, Damad Ferid'e söz geçirememiş, elinde oyuncak olmuş Vahideddin'in, "yeni devlet"i yönetme imkan ve ihtimali var mıdır?!

Yoktur!

Çünkü, hem korkak, hem de devlet işlerinden anlamaktan uzaktır!

Ordu ile arasında sıcak bir bağ yoktur, çünkü "Başkumandan" olmaktan uzak, hasta ve yaşlıdır!

Padişah olması bile büyük "sürpriz"dir onun için!

Osmanlı tasfiye edilmemiş olsa, Vahideddin muhakkak ya devrilip hapse atılacaktı ya da öldürülüp yerine aileden biri geçirilecekti!

Tarih benzer örneklerle dolu!

Osmanlı'nın son Padişah'ı olduğu ve "işgal"e seyirci kaldığı için "hain olmak"la suçlanması ağır olmuştur!

O da tüm açıklamalarında, dilinin döndüğünce "hain" olmadığını anlatmaya çalışmıştır!

Vahideddin'in zavallılığı "işgal altında saltanatı"nı sürdürebileceğini zannetmiş olmasıdır!

"Manda"cı bir padişahın peşinden gidilir mi?!

Mustafa Kemal'i eşsiz kılan ise "özgürlük benim karakterimdir" demesi, inadına ölümüne zafere, milli kurtuluşa yürümesidir!

Padişah Vahideddin de, ataları gibi olabilseydi bu tatsız son yaşamazdı, ki, Osmanlı Vahideddin "Padişah" olmadan çok önce çökmüştü!

Sadece nasıl tasfiye edileceğiyle ilgili uzlaşı yoktu!

Demem o ki, "Saray"da ürkek vücut dili ile dolaşan, "tilki" olan Vahideddin, "Milli Direniş" sırasında mesajları doğru okumakta zorluk yaşamış bir fanidir.

Azrail fıkrasında olduğu gibi önce Damad Ferid kaçtı!

Sonra "Kuvva-yı Milliyeci"lerin "Vahideddin'in asacakları" dedikodusu İstanbul'da dolaştı!

Ardından bazı Nazırlar sessiz sedasız istifa etti, Sadrazam mührü teslim etmeden gitti, kayboldu!

Saltanat'ın kaldırıldığı haberi geldi!

Buna rağmen çocuklarının "Şahbaba" dedikleri Vahideddin mesajı almakta zorlandı!

Azılı "Ankara" ve/veya Mustafa Kemal düşmanı, milli mücadelenin kazanılmasının ardından övgü düzmüş olsa da, Ali Kemal yakalandı, sonra da linç edilerek öldürüldü!

O sırada linç edilen kendisi idi, yine anlamakta zorlandı!

Bu ortamda dünürü Abdülmecid, sırtını döndü!

Cuma namazı sonrası dua okunurken ilk defa Sultan ve Halife'nin adından hiç bahsedilmedi!

Oysa ki, bunların hepsi, sonun geldiğinin "git"in mesajı idi!

Çanlar, "Şahbaba" için çalıyordu!

Hal böyleyken, Vahideddin ne yaptı?!

Gitti, 16 yaşında Nevzad Hanım'la evlendi!

Daha doğrusu sarayın "bahçıvanının kızı" olduğu iddia edilen 16 yaşındaki bir hanımı nikahına aldı!

Öldüğünde son nefesini, son eşinin, Nevzad Hanım'ın kucağında verdi!

Son sözü ise "Biraz safram kabarıyor, bana bir tas getir" oldu!

Vahideddin hakikati anlayana kadar, Ankara'da sabah oldu!

Dünya'da devlet tanıtmak zordur, ne var ki, aynı "Dünya" Ankara'yı, TBMM'yi, Atatürk'ü tanıdı!

Sonra da "Şahbaba" arkasına bakmadan İngilizler'in katkısı ile bu diyarlardan ayrılıp gitti!

"Milli Mücadele"yi doğru anlamak okumak için Başyaver Naci Paşa'yı ve milli mücadeleye eşsiz katkılarını çok iyi bilmek şarttır!

Sözün özü:

Her daim, gördüklerinin yarısına duyduklarının hiçbirine!

Sadece ter akıtmak yetmez, neyi neden yaptığını da bilmek şart!

Aynı zamanda "Mesajları" da doğru okumak elzem!

"Kukla"nın sonu?!

Sırtını bir dış güce yaslayıp "mandacılık" yapanları dışarıda nasıl bir hayat bekliyor?!

Bu soruya, kıdemli gazeteci ve "yazar" Murat Bardakçı'nın "Şahbaba" kitabından birkaç alıntı ile cevap verelim:

http://www.idefix.com/Kitap/Sahbaba/Murat-Bardakci/Edebiyat/Biyografi-Oto-Biyografi/urunno=0000000635489?gclid=Cj0KEQiA_eXEBRDP8fnIlJDXxsIBEiQAAGfyoYOkilV-Z0J462Dqba3ghiNNeaFItfT7VsEY_Af_RU0aAgct8P8HAQ

(Öncelikle bir not:

Kitap kapağındaki Vahideddin tablosunda manidar bir el hareketi var; başparmak, işaret parmağı ile orta parmağın arkasına saklanmış, her an çıktı çıkacak hissi veriyor!)

Vahideddin, İngiliz askeri gemisine binip kaçtıktan sonra hayatı cehenneme döner!

Zaten İstanbul'dan kaçarken tıbben ölüdür!

Ciğerlerinden biri iflas etmiş, kalbi zordadır!

Malta'ya "Cem Sultan" vücud dili içinde getirilir!

Ne var ki, hemen akabinde Londra'da büyük bir tartışma başlar!

"Vahideddin'in masrafını kimin cebinden karşılanıyor?" diye!

"Şahbaba"nın 279, 280, 281, 281. sayfalarında bunun satır satır öyküsü var!

İmkanım olsa, o bölümleri satır satır yazıp yayınlamak isterdim.

Gazeteler kalem kalem, İngiliz Hükümeti'nin yaptığı masrafı yayınlarlar!

Utanç vericidir!

Sonra, bu masrafların hepsi Vahideddin'in cebinden karşılanır.

(İngiliz bankalarında 20 bin İngiliz lirası karşılığı mücevheratı vardır.

O hesabı kullanması sürecinde de ciddi sıkıntılar yaşar!)

İş bununla kalmaz!

Vahideddin, her halukarda kendisini İngilizler'in koruyup kollayacağına inanmıştır, bu yüzden satacaklarını hiç aklına getirmez, kabul etmek istemez!

Malta'dan Hicaz'a, Şerif Hüseyin'in yanına doğru yol alır!

İki İngilizci yanyanadır!

Halife Abdülmecid mektup yazıp karşı çıkar ama "Şahbaba" gider.

Atatürk'e "hain" diyen Vahideddin, Osmanlı'yı İngilizler ile işbirliği yapıp parçalayan Şerif Hüseyin'e tek kelime etmez!

Gırtlağını oracıkta sıkıp hak ettiği dersi vermez!

"Halife"lik üzerinden yeniden bir dönüş arayışı içindedir.

Demek ki neymiş, İngiliz'e uşaklık edince her şey serbest, İngiliz'in oyununu bozan ise hain!

"Hadi canım sende"!

Kitabın 298. sayfasında, "İngilizler tarafından son kullanım tarihi geçmiş", şimdi de atılma vakti gelmiş eski bir Sultan olarak diplomatik dille "istenmeyen adam ilan edilmiştir" ama o anlamamakta ısrarlıdır.

Her yere mektup yazar, netice alamaz!

Hiç kimse Ankara'daki Hükümet ile başını belaya sokmak istememektedir.

Son derece dokunaklı, zavallı boş çırpınışlar!

Filhakika, 2012 Türkiyesi'ne gelene kadar da, BOP'un Turkuaz kıyafetli hainleri alçakları oldu!

Operasyonu yapan güç merkezlerince kullanıldılar!

Onlar da kaçıp kurtulacaklarını zannediyorlarsa, Vahideddin'in tecrübesi, sefaleti ortada!

Damad Ferid'e gelince, bir sefil gibi ölür!

Son sözü, "Mazhar bana yasin oku! Hayır, Hayır, namazdan sonra oku!" olur!

Mustafa Kemal, Vahideddin'in öldüğü haberini alınca (Sayfa 413) iddia odur ki, şöyle der:

"Çok namuslu bir adamdı!

İsteseydi, Topkapı'nın bütün cevahirini götürür ve öyle bir ordu kurup dönerdi ki?.."

Murad Bardakçı, bu sözü Hamdullah Suphi Tanrıöver'e atfen söylüyor.

Hemen sağlamasını yapalım.

Vahideddin "namuslu" bir adam olduğu doğru, dürüst! Ailesi, kızları da öyle!

Ne var ki, cümlenin ikinci kısmı söylenmiş olamaz!

Neden, niçin, niye?!

Böyle cevvaliyeti olan bir fani, önce vatanını ve/veya mülkünü işgal eden güçlerin karşısına dikilirdi!

Cesaret, yürek ortaya koyardı!

İkincisi, İngilizler, Vahideddin'de bu gücü görmüş olsaydı, parası olmasa da, silahlandırıp, peşine de Arapları takıp Ankara'ya hücuma geçirirdi!

Hülasa, son kullanım tarihi geçmiş olanın yükünü kimse taşımak istemez!

Tasfiye eder!

Hamdullah Suphi'ninki ölünün ardından güzel söz söylemekten ibaret!

Gazi hayatta iken söylemiş olsaydı muhakkak tekzip yerdi.

Bunlar hoş ama boş lakırdılar!

"Nutuk" ortada!

Sözün özü:

Vatana ihanet edenin, sığınacağı güvenli bir liman o gün de yoktu bugün de yok!

 
a45UyF587661-170226213130 Oraj Poyraz oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/02/28  14:36 2  65  alelma@yahoogroups.com


 



--

Tanrilar kotulukleri yeryuzunden kaldirabilir mi veya kaldiracak mi veya istese de kaldirabilir mi;
yoksa bunu yapamaz mi, yoksa yapmayacak mi, veya nihayette Tanrilar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mi...
Eger Tanrilar yeryuzunden kotulukleri kaldirmak istiyorlar da kaldiramiyorlarsa o zaman onlar her seye gucu yeten degillerdir.
Eger yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever degillerdir.
Eger onlarin kotulugu kaldirmaya ne gucleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne her seye gucu yeten, ne de iyilikseverlerdir.
Ve son olarak eger Tanri lar kotulugu kaldirma gucune sahipseler ve kaldirmayi istiyorlarsa o zaman kotuluk nasil ortaya cikmistir?

Epikuros

Andolsun ki biz, (dunyaya) en yakin olan gogu kandillerle donattik.
Bunlari seytanlara atis taneleri yaptik ve onlara alevli ates azabini hazirladik.

Mulk-5

Dusmanlarin butun calismasi, baris esaslarinin kararlastirilacagi su siralarda memleketimizi disarida ve iceride gucsuz bir durumda birakarak istedikleri her seyi kabul ettirmeyi amacliyordu.
Gelecege yonelik cikarlarini, cesitli baskilarla butun dis ulkeleri aleyhimize cevirmekte goren bazi kurulus ve unsurlar ise, tarafimiza yoneltilen bu akimi temelinden yikmak ve butun dis ulkelerin milletimiz lehine, dusuncelerinde degi$iklikler olmasina firsat vermemek icin, tumuyle yalan olan en son Ermeni soykirimi uydurmasini duzenlediler ve acikladilar.
Ingilizler, bir yandan dis durumumuzu yeni toplu oldurme iftiralari ile sarsarak tasarladiklari Istanbul isgalini kolaylikla uygulayabilecek bir ortam hazirliyorlardi
Anadolu da yerlesmis Ermenilerin ve Rumlarin hukumet emirlerine ve milli amaclara karsi gelmedikce her turlu saldiridan korunmalari ve tam anlami ile mutlu ve rahat bir hayat yasamalari oteden beri kabul edilmis bir ana konu idi.
Kilikya ve dolaylarinda ve dogu hududumuz disindaki resmi ve resmi olmayan Ermeni kuvvetlerinin dindas ve irkdaslarimiza karsi yapilan cinayete varan saldirilari karsisinda bile, ulkemizde yasayan Ermenilerin her turlu taarruzdan korunmasini saglamayi pek onemli bir medeni gorev kabul ettik ve Anadolu nun dis dunya ile iliskisinin ke$ik oldugu bu gunlerde yuce vatan cikarlarini amaclayan onlemler icinde Ermeni halkinin esenliginin korunmasi gerekliligini butun makamlara bildirdik.
Iste, Istanbul un yabanci kuvvetlerce isgalinden bu gune kadar gecen aci gunlerinde hicbir dis ulkenin fiili korumasina erisemeyen Anadolu Ermenilerinden hicbir kisinin, en kucuk bir anlamda bile, saldiriya ugramamis olmasi, bize her nedenle cinayet yukleyen ve medeni duyarliligi kendi tekelinde sanan entrikaci Avrupalilarin yuzlerini kizartacak ve milletimizin yaradilisindan sahibi bulundugu insanlik torelerinin yucelik derecesini ispat edecek cok onemli bir konudur.

(24 Nisan 1920)
K.ATATURK


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






15 Temmuz davasında dikkat çeken sorular: Erdoğan ayrıldığı halde bizi oraya kim gönderdi, korumaları kim bıraktı?

 


15 Temmuz davasında dikkat çeken sorular: Erdoğan ayrıldığı halde bizi oraya kim gönderdi, korumaları kim bıraktı?

*

15 Temmuz davasında merak edilen soruları darbe girişimine katılan askerler de mahkeme heyetine sordu.

Özel Kuvvetlerde görevli Yüzbaşı İsmail Yiğit, Cumhurbaşkanının Marmaris'ten ayrıldığının bilinmesine rağmen kendilerini oraya sevk edenlerin kim olduğunun bulunmasını istedi.

*

Salı, 28 Şubat 2017 12:42

*

Muğla 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen "Cumhurbaşkanına Suikast girişimi" davasında 15 Temmuz darbe girişiminde Özel Kuvvetler timinde görev yapan Yüzbaşı İsmail Yiğit'in ifadesi alındı.

*

Yiğit, kendisinin Cemaatçi olmadığını, o gece Cumhurbaşkanını almaya gittiklerini bildiğini belirterek, "Marmaris'teki otele bizden önce saldırı olduğunu biliyorum.

Mağdur tanıklar Duygu Ayaz, Savaş Karataş, Ekber Karadağ, Hüseyin Altın ve Dr. Erdol Doğu'nun ifadelerine göre gece saat 01.00 sıralarında otel bölgesine ateş edilmiş.

Bunun kamera kayıtları çıkarılsın.

Polislerin birisini de onların şehit ettiğini düşünüyorum.

Cumhurbaşkanına suikast girişimini bizden önce onlar yapmışlar.

Sayın Cumhurbaşkanı onların suikast girişiminden kıl payı kurtulmuştur.

Nedense ikinci otelin olduğu yerde kamera görüntüleri var.

İlk çatışmanın olduğu yerde kamera görüntüsü yok.

Bu kamera görüntülerinin bulunması gerekir.

Bu görüntülerin bulunmaması Cumhurbaşkanını zan altında bırakıyor.

Birçok önemli operasyona katıldım.

Böyle suikast olmaz.

Suikastın önemli tarafı gizliliktir.

Asıl sorulması gereken Cumhurbaşkanı oradan ayrıldığı halde korumalarını neden, kim orada bıraktı?

Cumhurbaşkanı ayrıldığı halde bizi oraya kim gönderdi ve bizi onlarla karşı karşıya bıraktı.

Aynı gün saat 16.00'da uçuş yasağı getirildi.

Biz İstanbul'dan İzmir'e geldik.

Bize neden engel olunmadı.

Engel olmayanlar sorumludur.

Genelkurmay Başkanı darbe girişimini saat 16.00 sıralarında öğrendi.

Önlemek için neden 8 saat bekledi.

Bugün burada maddi olgularla değil, kanaatlerle yargılanıyoruz.

FETÖ'cü olsam 10 yıl terör bölgesinde değil, daha rahat bölgelerde görev yapardım.

Evim yok.

FETÖ'cü olsam evim olurdu.

İddianameye göre, kaçtığımız sırada 'İçimizde hizmet hareketinden olmayan var mı?' diye sormuşum.

Bunu o kadar kişinin içinde sadece Zekeriya Kuzu mu duymuş?

Kendisi ifadesinde işitme sorunu olduğunu söylemişti.

Buna rağmen sadece kendisi duymuş.

Kuzu'ya işitme testi yapılsın.

Zekeriya Kuzu bugüne kadar 57 FETÖ'cü isim verdi, 45'i serbest bırakıldı.

Biz çatışmaya gitmedik.

Eğer öyle olsaydı, bizim teçhizatımız polislerin teçhizatından daha iyiydi.

Sis ve ışık bombasını cam kenarına ben koydum, içeri atmadım.

Yine polislere zarar gelmemesi için çam karıklarından polisleri korumak için üzerlerine kalkan oldum.

Ben emri Şükrü Seymen'den aldım.

Bize Cumhurbaşkanının sağ salim alınması söylendi.

Şükrü Seymen herkesin olmak istediği önemli bir kişidir.

Kesinlikle Cumhurbaşkanına zarar vermek gibi bir düşüncemiz yoktu.

O makam Atatürk'ün, Oğuzhan'ın, Fatih'in makamıdır.

Yani Türk milletinin temsil makamıdır.

Benim için önemlidir" dedi.

*

http://haber.sol.org.tr/toplum/15-temmuz-davasinda-dikkat-ceken-sorular-erdogan-ayrildigi-halde-bizi-oraya-kim-gonderdi

 
a45UyF587661-170228132046 Oraj Poyraz oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/02/27  20:33 2  65  alelma@yahoogroups.com


 



--

Gozu haramdan korumak ne guzel sehvet perdesidir.

Anonim

Oldurun!
MAIDE 33.Allah ve resulune karsi savasanlarin ve yeryuzunde (hak) duzeni bozmaya calisanlarin cezasi ancak ya (acimadan) oldurulmeleri, ya asilmalari, yahut el ve ayaklarinin caprazlama kesilmesi, yahut da bulunduklari yerden surulmeleridir.
Bu onlarin dunyadaki rusvayligidir.
Onlar icin ahirette de buyuk azap vardir.
ENFAL 12.hani rabbin meleklere: muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; ben kafirlerin yuregine korku salacagim; vurun boyunlarina!
Vurun onlarin butun parmaklarina!
Diye vahyediyordu.
NISA 89.sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla esit olasiniz.
O halde Allah yolunda goc edinceye kadar onlardan hicbirini dost edinmeyin.
Eger yuz cevirirlerse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun ve hicbirini dost ve yardimci edinmeyin.
NISA 91.hem sizden hem de kendi toplumlarindan emin olmak isteyen baskalarini da bulacaksiniz.
Bunlar her ne zaman fitneye goturulseler ona bas asagi dalarlar (daldirilirlar).
Eger sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini cekmezlerse onlari yakalayin, rastladiginiz yerde oldurun.
Iste onlar uzerine sizin icin apacik yetki verdik.

Asiriliga kacan seyleri seviyorum.
Olcusuz davranislari seviyorum.
Olcusuz dili.
Olcusuz siddeti.
Bu eglenceli.
Ilginic.
Heyecan verici.
Tabiat azgin oldugunda bu hosuma gidiyor.
Bu yuzden dogal afetleri de seviyorum.
Meydana gelen dogal afetler.
Lanet olsun, cok seviyorum.
Gercekten kendimi alamiyorum.
Doga cildirdigi zaman, etraf dagildiginda, insanlar korkup, mulke zarar geldiginde inanilmaz derecede mutlu oluyorum.
Olaya soyle bakiyorum.
Yuzyillardir insanoglu elinden geleni yapti.
Yikmak kirletlmek ve doga nin duzenini bozmak.
Agac kesme, maden ocaklari, atmosferi zehirleme, okyanus balikciligi, nehirleri ve golleri kirletme.
Bataklik ve akiferleri kurutma.
Simdi de doga da karsiligini aliyor.
Insanoglu afetlerle kafasina darbe yiyor, hayalari tekmeleniyor.
Bu hosuma gidiyor.
Ne olursa olsun insanoglu na karsi gram acima duymam ben.(2007 Yili nda yaptigi bir gosteri den)

George Carlin


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo