30 Nisan 2021 Cuma

YILMAZ ÖZDİL: 23 NİSAN

YILMAZ ÖZDİL: 23 NİSAN

1927 yılıydı.

Nutuk'u yazdı.

Kurtuluş Savaşı'nın başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgeselini bizzat kaleme aldı tamamlaması üç ay sürdü.

19 Mayıs 1919'la 20 Ekim 1927 arasını kapsıyordu.

Yazı bölümü 534 sayfa tutuyordu.

Ayrıca 308 sayfa mektup-telgraf gibi belgeler bulunuyordu.

Hem yazarı hem hatibiydi.

TBMM kürsüsünden bizzat okudu.

Okuması günde altışar saatten altı gün sürdü.

Toplam 36 saat 31 dakikada bitti.

Dünyada eşi benzeri görülmemiş hadiseydi.

Literatüre "maraton nutuk" deyimiyle girdi.

Hem milli mücadeleyi resmi olarak kayda geçirmek hem de halka hesap vermek duygusuyla yazmıştı.

TBMM kürsüsüne çıktı "senelerden beri devam eden yükümlülük ve icraatımız hakkında milletimize hesap vermenin vazifem olduğu kanaaatindeyim" dedi başladı…

"1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım vaziyet ve görünüm şöyleydi.

Osmanlı devletinin içinde bulunduğu grup Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmişti.

Millet yorgun ve fakirdi.

Milleti dünya savaşına sürükleyenler kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlardı.

Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış şahsını ve tahtını koruyabileceğini hayal ederek alçakça tedbirler araştırıyordu.

Damat Ferit başkanlığındaki hükümet aciz haysiyetsiz ve korkaktı padişahın iradesine boyun eğerek onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razıydı.

Ordunun elinden silahlı ve cephanesi alınmıştı.

İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'daydı.

Adana Fransızlar Urfa Maraş Antep İngilizler tarafından işgal edilmişti. Antalya ve Konya'da İtalyan birlikleri Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyordu.

Yabancı subaylar yabancı memurlar casuslar her tarafta faaliyetteydi.

Yunan ordusu İzmir'e çıkarılmıştı.

İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira heyeti çeşitli şehirlerde çeteler kuruyor propagandalar yaptırıyordu.

Ermeni patriği Mavri Mira heyetiyle birlikte çalışıyordu.

Karadeniz'de örgütlenmiş olan Rum Pontus cemiyeti hiçbir engelle karşılaşmıyordu.

Doğu şehirlerinin Ermenistan'a verilmesi ihtimali vardı.

İstanbul'dan idare edilen Kürt Teali cemiyeti yabancı devletlerin himayesinde Kürt devleti kurmayı amaçlıyordu.

İstanbul'dan yönetilen Teali-i İslam cemiyeti Konya ve çevresinde örgütleniyordu.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurulmuştu bu cemiyete girenlerin başında Osmanlı padişahı ve halife unvanı taşıyan Vahdettin Damat Ferit dahiliye nazırı Ali Kemal ve Sait Molla vardı cemiyetin başkanı İngiliz rahip Frew'ydu.

İstanbul'da erkekli kadınlı ileri gelen bazı kimseler Amerikan mandası istiyordu.

Millet karanlıklar ve belirsizlikler içinde olup bitecekleri bekliyordu.

Osmanlı devletinin temelleri çökmüştü ömrü tamamlanmıştı.

Ortada bir avuç Türk'ün barındığı ata yurdu kalmıştı.

Bu durumda ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi?

Milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız bağımsız Türk Devleti kurmak… Kararım buydu.

Ya istiklal ya ölüm'dü!"

Böyle başladı.

Şöyle bitirdi.

"Saygıdeğer efendiler sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir.

Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.

Efendiler bu nutkumla milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin istiklalini nasıl kazandığını ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum. "

"Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen Türk istiklalini Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Bu temel senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır.

Bir gün istiklal ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkan ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş bütün tersanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.

Millet fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"

O sırada TBMM'de bulunan yerli ve yabancı izleyicilerin tamamının hatıralarında aynı gözlem yeralıyor…

Gençliğe Hitabe'yi okurken Mustafa Kemal'in gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

Nutuk'un orijinal elyazması notları Mustafa Kemal vefat ettiğinde Ziraat Bankası'nda kasaya konuldu. Vasiyetname işlemlerinin tamamlanmasından sonra Genelkurmay arşivine alındı.

1927'de Osmanlıca basılmıştı.

1934'ten itibaren Türkçe yayınlandı.

Nutuk milli mücadeleye dair sonradan türetilen pekçok tevatürün doğru olup olmadığını teyit etmenin en pratik yoludur.

Zihinlerde soru işareti yaratan yalanların bizzat Mustafa Kemal'in ağzından bizzat Mustafa Kemal tarafından çürütüldüğü resmi turnusol kağıdıdır.

Milli mücadele tarihine dair tüm gerçekler yok sayılsa bile alternatif tarih yazma çabalarıyla somut gerçekler bulandırılsa bile daima en sağlıklı bilgiyi alacağımız kaynak Nutuk'tur.

Ve şimdi bakıyoruz…

Tarikat-cemaat-karşıdevrim koalisyonu 100 yıl sonra yine vargücüyle saldırıyor Lozan'ı zedelemeye gayret ediyorlar Montrö'de gedik açmaya çalışıyorlar Andımız'ı yasaklıyorlar vatan haini İskilipli Atıf'a anma töreni düzenliyorlar en son görüyoruz ki Nutuk'u yasaklamaya kalkışan milli eğitim müdürleri bile var.

Nutuk'ta aslında tam olarak bunu anlatıyordu…

"İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. "

Değerli ebeveynler…

Yarın 23 Nisan.

Hediye için güzel bir vesile.

Lütfen bugün kitabevine gidin birer Nutuk alın.

Kapağının içine kendi elyazınızla not düşün…

"Ey Türk istikbalinin evladı birinci vazifen Türk istiklalini Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. "

Sonra da çocuğunuzun torununuzun kütüphanesinde başköşeye yerleştirin.

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/23-nisan-6-6388321/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir.
Ben milletimin en buyuk ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim.
Cocuklugumdan bugune kadar ailev husus ve resm hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur.
Bence bir millete serefin haysiyetin namusun ve insanligin vucut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin ozgurluk ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir.
Ben sahsen bu saydigim vasiflara cok ehemmiyet veririm.
Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek icin milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim.
Ben yasabilmek icin mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim.
Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir.
Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset munasebetlerini buyuk bir hassasiyetle takdir ederim.
Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin bu arzusundan vazgecinceye kadar amansiz dusmaniyim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

53. BIR TANRISAL LUTUF A, SONSUZ IYI VE KUDRETLI BIR ALLAH'A INANILMAZ

"Allah nimet ve ihsanlarinin mutasarrifi degil midir? Kendi malini istedigi gibi kullanmakta ve tasarrufta ozgur degil midir? Malini geri isteyemez mi? Hareket ve durusunun hesabini sormaya yaratiklarinin hicbir hakki yoktur. Kudretindeki eserleri istedigi gibi kullanabilir. Olumlulerin mutlak hukumdari oldugu icin keyfinin istedigi gibi mutluluk ya da felaket dagitir. "

Yaptigi kotulukler nedeniyle bizi avutmak ve gonul almak icin ilahiyatcilarin bize yaptigi aciklama budur. Onlara sunu soylerim: iyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Allah'in tasarrufu olmaz, belki aklin geregi olarak, iyilik ve nimetlerini yaratiklarinin uzerine sacmaya zorunlu olur. Onlara derim ki, gercekten iyiliksever bir varlik, iyilik yapmaktan, hayir yapmaktan cekinmede kendisinde hak bulmaz. Gercekten comert olan bir kimse, verdigini geri almaz, bunu yapan herkesin tesekkur beklememesi gerekir; ve nankorler vucuda getirdiginden dolayi sizlanmaya, yakinmaya hakki yoktur.

Bu Allah'la insanlar arasinda karsilikli bir anlasma ve yukumlulukler varsayan din ile, ilahiyatcilarin Allah'a atfettikleri zorba ve garip yaratilis nasil birlestirilebilir? Eger Allah'in, yarattiklarina karsi hicbir borcu, hicbir gorevi yoksa, yaratiklarin da Allah'a karsi hicbir borcu, hicbir gorevi olmayabilir. Her din, "bana uyunuz, beni seviniz, bana ibadet ediniz, ben de sizi mutlu edecegim" dedigi varsayilan tanrisalliktan insanlarin beklemekte kendilerini hakli zannettikleri mutluluk uzerine kuruludur. Insanlar da "Bizi mutlu ediniz, sozlerinize sadik kaliniz, biz de sizi sevecegiz, yasalariniza uyacagiz" diyor. Yarattiklarinin mutlulugunu ihmal etmekle, teveccuh ve iltifatlarini keyfi olarak dagitmak ve armaganlarini geri almakla, Allah, her dine "temel" hizmetini goren anlasmayi bozmuyor mu, yirtmiyor mu? Ciceron hakli olarak, "Allah insana kendisini sevdirmezse onun Allah'i olamaz" demisti. Tanrisalligi iyilik olusturur; bu iyilik ancak insanin hissettigi mutluluklarla ortaya cikar, insan mutsuz olur olmaz bu iyilik ve onunla birlikte tanrisallik da yok olur; sonsuz bir iyilik ne taraf tutucu, ne de ayricalikci olabilir. Eger Allah sonsuz iyiyse butun yarattiklarini mutlu etmelidir.

Sinirsiz ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek icin tek bir mutsuz yeterlidir.

Sonsuz iyi ve guclu olan bir Allah'in ulkesinde tek bir insanin sikinti icinde olmasini havsala alir mi? Sikintili olan bir hayvan, bir peynir kurdu dahi, tanrisal lutfa, Allah'in sonsuz iyiliklerine karsi, yenilmeyen, itiraz kabul etmez kanitlar olurlar.

Ilahiyatcilara gore, bu dunyanin keder ve acilari, suc isleyen insanlarin ilahiyat katindan uzerlerine cektikleri ve hak ettikleri cezalardir. Ancak insanlar nicin sucludur? Eger Allah her seye kadir ise, "Bu dunyada her sey duzen ve intizam uzerine bulunsun, butun uyrugum, iyi, masum, her kusurdan ve gunahtan arinmis olsun, mutlu olsun!" demek, onun icin "Her sey olsun!" demekten daha mi masraflidir? Daha mi cok zahmetlidir? Bu kadar mutlak guclu olan Allah'in, eserini noksan ve kusurdan arinmis olarak vucuda getirmesi, bu kadar kusurlu, bu kadar kotu yapmasindan daha mi zordu? Insanlarin yoklugu ile mutlu ve bilgili olarak var olmalari arasindaki boyut, insanlarin yokluguyla budala ve sefil olarak var olmalari arasindaki boyuttan daha mi fazlaydi?

Din bize bir cehennemden, yani Allah'in sonsuz kerem, lutuf ve iyiligine ragmen, insanlarin pek cogu icin sonsuz izdiraplar sakladigi mahpesten, sonsuz acilar veren yerden soz ediyor. Dolayisiyla, insanlari bu dunyada pek mutsuz kildiktan sonra, Allah'in onlari ahirette daha cok mutsuz kilabilecegini dolayli olarak anlatiyor. Bu duruma karsi, "O zamanda, Allah'in iyiligi yerine adaleti gecer" diyerek isin icinden cikiyorlar. Ancak bir buyuk ki, en korkunc eziyete yer verir; o sonsuz degildir, sonsuz bir iyilik degildir. Ote yandan sonsuz kotu olan bir Allah'a, degismez bir varlik gozuyle bakilabilir mi? Merhametsiz bir kahirla, gazapla dolu olan ve bir adi da kahhar (batinci yok edici) olan bir Allah, kendisinde, merhametin, ayirt etmeksizin herkesi korumanin (rahmanulrahimligin) ve iyiligin, "golgesi" olsun bulunabilen bir Allah midir?
- - - - - - - - - - - - -
Kendisini olume tasiyan arabanin icinde, kapiya attigi umarsiz cifteler, tum hayvanlarin yitip giden umutlarini da yankilandirir.
Ozgurluklerini savunamayanlarin odedikleri bedel agirdir.
Ozgurluk, degerli oldugu olcude kirilgandir da...

- - - - - - - - - - - - -
Bu yuzyil Darwin'in yuzyili olarak anilacak.

O, bu gezegene gelmis en buyuk insanlardan birisidir.
Hayat olgusuna din ogretmenlerinden cok daha fazla aciklik getirdi.
Evrim ogretisi, en uyumlu olanin hayatta kalma ogretisi, turlerin kokeni ogretisi dusunen butun zihinlerden Ortodoks Hiristiyanliktan kalan son artiklari da temizledi.
Incil'in, korkunun onderliginde cahillikle yazilan bir kitap oldugunu belirtmekle kalmadi, bunu ispatladi da.
INGERSOLL,ROBERT G. (1833-1899) ABD'li hukukcu ve hatip.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 189 Tuzel kisiler hakkinda guvenlik tedbiri uygulanmasi

1) Uyusturucu veya uyarici madde imal ve ticareti suclarinin bir tuzel kisinin faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde
tuzel kisi hakkinda bunlara ozgu guvenlik tedbirlerine hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

EMRE KONGAR : ELEKTRONİK KELEPÇE Mİ PASLI KİLİT Mİ?

EMRE KONGAR : ELEKTRONİK KELEPÇE Mİ PASLI KİLİT Mİ?

kongar@cumhuriyet.com.tr

16 Nisan 2021 Cuma

Ülkesine hizmet aşkıyla yetişmiş olan ve bu aşklarına hiç ihanet etmemiş olan Emekli Amirallerin ayaklarına elektronik kelepçe takılmış.

Aslında bu kelepçe toplumun demokratik reflekslerine temel hak ve özgürlüklerine vurulmak istenen bir prangayı simgeliyor.

**

Medyaya yansıyan haber şöyle:

Montrö Sözleşmesi ve Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "sarık ve cüppe" giydiği fotoğraflar üzerine açıklama yapan 104 Emekli Amiralden 14'ü hakkında "Suç işlemek için anlaşma" yapmaktan soruşturma başlatılmıştı.

10'u 6 gün Emniyet'te tutulduktan sonra ifadeleri alınan 14 emekli amiral adli kontrolle bırakılmıştı.

Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre dün Cumhuriyet'te Barış Terkoğlu'nun kitabından alıntılar yaptığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Emekli Koramiral Atilla Kezek'e Ankara'da elektronik kelepçe takıldı. Antalya'da bulunan Emekli Amiral Turgay Erdağ'a da kelepçe takılacağı telefonla bildirildi.

Amirallerin avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol:

"Bu insanlar Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları döneminde koşa koşa adliyeye gitti.

Yıllarını devlet hizmetine vermiş belli yaşın üzerindeki emekli amirallerin elektronik kelepçe takılması ağırlarına gidiyor.

Hepsi bu kararın şaşkınlığı ve üzüntüsünü yaşıyor" dedi.

**

Bu arada CHP'nin sorduğu "128 Milyar Dolar Nerede" sorusu iktidarın bamteline bastı ve dengesini bozdu:

İktidar mensuplarının "Para kasada" "Para sizde" "Koronavirüs ile mücadelede harcadık" veya "Çeşitli gerçek ve tüzelkişilere sattık" gibi çelişik yanıtlar vermeleri üzerine CHP örgütü bu soruyu soran afişleri il ve ilçe örgütlerinin binalarına astı!

Bu afişlere karşı iktidar derhal harekete geçti ve CHP ilçe örgütlerinin binalarına astıkları afişler gece yarısı polisler tarafından vinçler filan da kullanılarak indirilmeye başlandı.

Kimi illerde "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla yargı kararı alındı.

Kimi illerde savcının gerekli ceza yasası maddesini bulamadığını belirtmesi üzerine valilik kararı uygulandı.

Kimi illerde ise valilik tarafından "Koronavirüs salgını dolayısıyla afiş asılması yasaklandı".

Kaldırılan afişlere karşı çeşitli tepkiler dile getirildi:

"Savcı bunun Cumhurbaşkanı ile ilgisini nereden kurdu?"

"Vatandaşın parasının hesabını sorması en doğal hakkıdır"

Ya da "Koronavirüs salgını ile afişlerin ne ilgisi var?"

Denildi.

Bu arada Kastamonu CHP İl Başkanlığı valilik tarafından kaldırılan "128 milyar dolar nerede?" afişinin yerine "256 kâğıdın yarısını nettiniz. Deyivesenize?" yazılı yenisini astı. Bu afiş de polis tarafından indirildi.

Bazı ilçelerde indirilen afişlerin altından Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafı çıktı.

Afişlerin toplanmasına tepki gösteren CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "Soruların cevabı alınıncaya kadar afişleri asla ve asla kaldırmayacağız" dedi.

**

Tam bu sırada aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bulunduğu bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezlekeler TBMM'ye yollandı.

Olayların akışına bakarsak Emekli Amirallerin ayaklarına takıldığı belirtilen o kelepçenin aslında Kanal İstanbul'u Montrö'yü TSK'ye sızan tarikatçıları ve el değiştiren 128 milyar doları sorgulayanların beyinlerine ve ağızlarına takılmak istenen paslı ve çürük bir kilit olduğu ortaya çıkar!

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir.
Ben milletimin en buyuk ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim.
Cocuklugumdan bugune kadar ailev husus ve resm hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur.
Bence bir millete serefin haysiyetin namusun ve insanligin vucut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin ozgurluk ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir.
Ben sahsen bu saydigim vasiflara cok ehemmiyet veririm.
Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek icin milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim.
Ben yasabilmek icin mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim.
Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir.
Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset munasebetlerini buyuk bir hassasiyetle takdir ederim.
Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin bu arzusundan vazgecinceye kadar amansiz dusmaniyim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

53. BIR TANRISAL LUTUF A, SONSUZ IYI VE KUDRETLI BIR ALLAH'A INANILMAZ

"Allah nimet ve ihsanlarinin mutasarrifi degil midir? Kendi malini istedigi gibi kullanmakta ve tasarrufta ozgur degil midir? Malini geri isteyemez mi? Hareket ve durusunun hesabini sormaya yaratiklarinin hicbir hakki yoktur. Kudretindeki eserleri istedigi gibi kullanabilir. Olumlulerin mutlak hukumdari oldugu icin keyfinin istedigi gibi mutluluk ya da felaket dagitir. "

Yaptigi kotulukler nedeniyle bizi avutmak ve gonul almak icin ilahiyatcilarin bize yaptigi aciklama budur. Onlara sunu soylerim: iyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Allah'in tasarrufu olmaz, belki aklin geregi olarak, iyilik ve nimetlerini yaratiklarinin uzerine sacmaya zorunlu olur. Onlara derim ki, gercekten iyiliksever bir varlik, iyilik yapmaktan, hayir yapmaktan cekinmede kendisinde hak bulmaz. Gercekten comert olan bir kimse, verdigini geri almaz, bunu yapan herkesin tesekkur beklememesi gerekir; ve nankorler vucuda getirdiginden dolayi sizlanmaya, yakinmaya hakki yoktur.

Bu Allah'la insanlar arasinda karsilikli bir anlasma ve yukumlulukler varsayan din ile, ilahiyatcilarin Allah'a atfettikleri zorba ve garip yaratilis nasil birlestirilebilir? Eger Allah'in, yarattiklarina karsi hicbir borcu, hicbir gorevi yoksa, yaratiklarin da Allah'a karsi hicbir borcu, hicbir gorevi olmayabilir. Her din, "bana uyunuz, beni seviniz, bana ibadet ediniz, ben de sizi mutlu edecegim" dedigi varsayilan tanrisalliktan insanlarin beklemekte kendilerini hakli zannettikleri mutluluk uzerine kuruludur. Insanlar da "Bizi mutlu ediniz, sozlerinize sadik kaliniz, biz de sizi sevecegiz, yasalariniza uyacagiz" diyor. Yarattiklarinin mutlulugunu ihmal etmekle, teveccuh ve iltifatlarini keyfi olarak dagitmak ve armaganlarini geri almakla, Allah, her dine "temel" hizmetini goren anlasmayi bozmuyor mu, yirtmiyor mu? Ciceron hakli olarak, "Allah insana kendisini sevdirmezse onun Allah'i olamaz" demisti. Tanrisalligi iyilik olusturur; bu iyilik ancak insanin hissettigi mutluluklarla ortaya cikar, insan mutsuz olur olmaz bu iyilik ve onunla birlikte tanrisallik da yok olur; sonsuz bir iyilik ne taraf tutucu, ne de ayricalikci olabilir. Eger Allah sonsuz iyiyse butun yarattiklarini mutlu etmelidir.

Sinirsiz ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek icin tek bir mutsuz yeterlidir.

Sonsuz iyi ve guclu olan bir Allah'in ulkesinde tek bir insanin sikinti icinde olmasini havsala alir mi? Sikintili olan bir hayvan, bir peynir kurdu dahi, tanrisal lutfa, Allah'in sonsuz iyiliklerine karsi, yenilmeyen, itiraz kabul etmez kanitlar olurlar.

Ilahiyatcilara gore, bu dunyanin keder ve acilari, suc isleyen insanlarin ilahiyat katindan uzerlerine cektikleri ve hak ettikleri cezalardir. Ancak insanlar nicin sucludur? Eger Allah her seye kadir ise, "Bu dunyada her sey duzen ve intizam uzerine bulunsun, butun uyrugum, iyi, masum, her kusurdan ve gunahtan arinmis olsun, mutlu olsun!" demek, onun icin "Her sey olsun!" demekten daha mi masraflidir? Daha mi cok zahmetlidir? Bu kadar mutlak guclu olan Allah'in, eserini noksan ve kusurdan arinmis olarak vucuda getirmesi, bu kadar kusurlu, bu kadar kotu yapmasindan daha mi zordu? Insanlarin yoklugu ile mutlu ve bilgili olarak var olmalari arasindaki boyut, insanlarin yokluguyla budala ve sefil olarak var olmalari arasindaki boyuttan daha mi fazlaydi?

Din bize bir cehennemden, yani Allah'in sonsuz kerem, lutuf ve iyiligine ragmen, insanlarin pek cogu icin sonsuz izdiraplar sakladigi mahpesten, sonsuz acilar veren yerden soz ediyor. Dolayisiyla, insanlari bu dunyada pek mutsuz kildiktan sonra, Allah'in onlari ahirette daha cok mutsuz kilabilecegini dolayli olarak anlatiyor. Bu duruma karsi, "O zamanda, Allah'in iyiligi yerine adaleti gecer" diyerek isin icinden cikiyorlar. Ancak bir buyuk ki, en korkunc eziyete yer verir; o sonsuz degildir, sonsuz bir iyilik degildir. Ote yandan sonsuz kotu olan bir Allah'a, degismez bir varlik gozuyle bakilabilir mi? Merhametsiz bir kahirla, gazapla dolu olan ve bir adi da kahhar (batinci yok edici) olan bir Allah, kendisinde, merhametin, ayirt etmeksizin herkesi korumanin (rahmanulrahimligin) ve iyiligin, "golgesi" olsun bulunabilen bir Allah midir?
- - - - - - - - - - - - -
Kendisini olume tasiyan arabanin icinde, kapiya attigi umarsiz cifteler, tum hayvanlarin yitip giden umutlarini da yankilandirir.
Ozgurluklerini savunamayanlarin odedikleri bedel agirdir.
Ozgurluk, degerli oldugu olcude kirilgandir da...

- - - - - - - - - - - - -
Bu yuzyil Darwin'in yuzyili olarak anilacak.

O, bu gezegene gelmis en buyuk insanlardan birisidir.
Hayat olgusuna din ogretmenlerinden cok daha fazla aciklik getirdi.
Evrim ogretisi, en uyumlu olanin hayatta kalma ogretisi, turlerin kokeni ogretisi dusunen butun zihinlerden Ortodoks Hiristiyanliktan kalan son artiklari da temizledi.
Incil'in, korkunun onderliginde cahillikle yazilan bir kitap oldugunu belirtmekle kalmadi, bunu ispatladi da.
INGERSOLL,ROBERT G. (1833-1899) ABD'li hukukcu ve hatip.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 189 Tuzel kisiler hakkinda guvenlik tedbiri uygulanmasi

1) Uyusturucu veya uyarici madde imal ve ticareti suclarinin bir tuzel kisinin faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde
tuzel kisi hakkinda bunlara ozgu guvenlik tedbirlerine hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

ALİ ERBAŞ’I ELEŞTİREN ANKARA BAROSU HAKKINDA KOVUŞTURMA İSTENDİ

Bir devlet nasıl şeriat düzenine taşınır?
İşte tam olarak böyle.
Peki şeriat düzeni nedir, nasıl olur?
Hiç öyle boynuzlu, kuyruklu acaip bişey beklemeyin.
Buna benzer olur.

Devlet adamları ne zaman devlet işlerinde ilahiyatçılara sormak, onlarda danışmak ihtiyacı hissediyor, işte o zaman şeriat düzenine geçmişiz demektir.
Peki günümüzde bu oluyor mu?
Her zaman değil, ama zaman zaman oluyor elbette.

Yüce Megaloman Psikopatımızın pek çok olay ve olguda imamları hakimlere tercih ettiğini biliyoruz.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

ALİ ERBAŞ'I ELEŞTİREN ANKARA BAROSU HAKKINDA KOVUŞTURMA İSTENDİ

Başsavcılık Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili açıklamaları gerekçesiyle Ankara Barosu hakkında kovuşturma istedi.

17 Nisan 2021

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'la ilgili yaptığı açıklama nedeniyle Ankara Barosu yönetimi hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Dosya kovuşturma izni verilmesi talebiyle Adalet Bakanlığı'na gönderildi.

Ankara Barosu geçtiğimiz yıl Nisan ayında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde "Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi" konulu cuma hutbesindeki sözlerini yazılı açıklamayla eleştirdi. Açıklamada kullanılan ifadeler nedeniyle başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere birçok kişi Ankara Barosu hakkında suç duyurusunda bulunurken Başsavcılık da inceleme başlattı.

İnceleme kapsamında Ankara Barosu'nun 11 yöneticisinden yazılı savunma istendi. Baro yönetimi de ortak şekilde hazırlanan savunmayı savcılığa gönderdi. Savcılık ifadelerin alınmasının ardından ilgili yasa gereği dosyayı soruşturma izni için Adalet Bakanlığı'na gönderdi.

Bakanlık yapılan incelemenin ardından savcılığa açıklama nedeniyle Ankara Barosu hakkında soruşturma izni verdi. Verilen izin kapsamında savcılık Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan'ın da aralarında bulunduğu 11 yöneticiye tek tek savunmalarını göndermesi için tebligat gönderdi. Baro yönetimi ise savunmaların hazırlanması için soruşturmayı yürüten savcıdan ek süre talep etti.

Soylu'dan tedbirlerle ilgili açıklamaSoylu'dan tedbirlerle ilgili açıklama

Savcılık Baro Yönetim Kurulu üyelerinin bu süre zarfında savunmalarını teslim etmemesi üzerine dosyayı kovuşturma izni verilmesi talebiyle Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Bakanlığın kovuşturma izni vermesi halinde dosya son soruşturma için Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na oradan da Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek.

https://www.gunlukbakis.com/ali-erbasi-elestiren-ankara-barosu-hakkinda-kovusturma-istendi/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmenler!
Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yuksek karakterli muhafizlar ister.
Yeni nesli bu ozellik ve kabiliyette yetistirmek sizin elinizdedir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

33. DOGA OLAYLARI ALLAH'IN VARLIGINI KANITLAMAZ

Bize temin ederler ki, doganin olaganustu olaylari bir Allah'in varligina bizi goturmek ve bu onemli gercege bol bol inandirmak icin yeterlidir.

Ancak dunyada, dogayi izlemek ve seyrini degerlendirmek icin, bos zamani, yetenegi ve gerekli egitimi, hazirliklari bulunan kac kisi vardir? Insanlarin cogunlugu, ona hic dikkat etmezler. Bir koylu her gun gormus oldugu gunesin guzelligine asla hayran olmaz. Bir gemici, denizin bir dizi hareketini asla hissetmez; bunlardan teolojik sonuc cikarmaz. Zamaninda, duzeneklerini anlayamadiklari her konuda kendilerine Allah'in parmagi gosterilmis olan ve onceden ilahiyatcilar eliyle hazirlanmis bulunan bazi kimseler icin, ancak bunlar icin, doga olaylari bir Allah'in varligini kanitlayabilir. Batil fikirlerden arinmis bir fizikci, doga olaylarini doganin gucunden, surekli ve cesitli yasalardan, karmasik birlesmelerin zorunlu sonucundan baska bir sey olarak gormez.
- - - - - - - - - - - - -
Onalti yasimdayken birdenbire sozcuklerin salt tadini, baska deyisle, sozcuklerin sesleriyle cagrisimlarini bulguladim Para kazanmak gereksinimini bir yana birakirsak, duzyazi icin gerekli olan en az dort ana yazma nedeni (y. n.salt bencillik, estetik merak, tarihsel durtu, siyasal amac) oldugunu saniyorum.
Bunlar, her yazarda degisik olculerde bulunur ve bu oranlar yazarin icinde yasadigi cevreye gore zaman zaman degisir.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Bati'nin butun dinbilimleri ve onlarin etrafinda olusan mitler, Tanri'nin bunak suclu kavrami ustune oturtulmustur.

WILLIAMS,TENNESSEE (1911-1983) ABD'li oyun yazari.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 119 Ortak hukum

1) Egitim ve ogretimin engellenmesi kamu kurumu veya kamu kurumu niteligindeki meslek kuruluslarinin faaliyetlerinin engellenmesi siyasi haklarin kullanilmasinin engellenmesi inanc dusunce ve kanaat hurriyetinin kullanilmasini engelleme konut dokunulmazliginin ihlali ile is ve calisma hurriyetinin ihlali suclarinin
a Silahla
b Kisinin kendisini taninmayacak bir hale koymasi suretiyle imzasiz mektupla veya ozel isaretlerle
c Birden fazla kisi tarafindan birlikte
d Var olan veya var sayilan suc orgutlerinin olusturduklari korkutucu gucten yararlanilarak
e Kamu gorevinin sagladigi nufuz kotuye kullanilmak suretiyle
Islenmesi halinde verilecek ceza bir kat artirilir.
2) Bu suclarin islenmesi sirasinda kasten yaralama sucunun neticesi sebebiyle agirlasmis hallerinin gerceklesmesi durumunda ayrica kasten yaralama sucuna iliskin hukumler uygulanir.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

ORHAN UĞUROĞLU: KANAL İSTANBUL; İNAT RANT İHANET


ORHAN UĞUROĞLU: KANAL İSTANBUL; İNAT RANT İHANET

"İnadına" yapılması için Haziran ayında temeli atılması planlanan 200 milyar dolarlık Kanal İstanbul projesinin yatırımcısına ve yandaş müteahhitlere yaratacağı milyarca dolarlık rantlar basına sızdı.

İstanbul Boğazı için "geçiş ücretleri" Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Hesaplamalarına göre yabancı bayraklı ticari gemiler için maksimum 800 tona kadar her 100 ton için şöyle;

Fener ücreti: 34 Amerikan doları

Tahlisiye ücreti: 8 Amerikan doları

Toplam: 42 Amerikan doları

Kanal İstanbul'un inadına yapımı için Ulaştırma Bakanlığı'nın Yüksel Proje şirketine hazırlattığı "kamu özel iş birliği" fizibilite raporu kısmen belli oldu.

Kanal İstanbul için planlanan "geçiş garanti ücretleri" yabancı bayraklı ticari gemiler için maksimum 800 tona kadar her 100 ton için şöyle;

Fener ücreti: 21 6 Amerikan doları

Tahlisiye ücreti: 10 8 Amerikan doları

Toplam: 32 4 Amerikan doları

**

Bu rakamlar 800 ton kapasiteli küçük gemiler için uygulanan ve Kanal İstanbul için de uygulanması hedeflenen rakamlar.

Büyük kapasiteli gemiler için de örnek vereyim.

İstanbul Boğazı'ndan geçen yabancı bayraklı ticari gemiler için halen Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından uygulanan ücret tarifesi 100 bin net ton için şöyle;

Fener Ücreti: 17.068 Amerikan doları

Tahlisiye Ücreti: 8.063 Amerikan doları

Toplam: 25.131 Amerikan doları

Kanal İstanbul için planlanan "geçiş garanti ücretleri" yabancı bayraklı ticari gemiler için uygulanacak ücret tarifesi 100 bin net ton için şöyle;

Fener ücreti: 10.886 Amerikan doları

Tahlisiye ücreti: 10.800 Amerikan doları

Toplam: 21.686 Amerikan doları

**

Değerli okurlarım elbette fark ettiniz ki Kanal İstanbul için "geçiş ücretleri" İstanbul Boğazı'ndan geçişlerde uygulanan mevcut tarifelerden daha düşük.

Anlaşılıyor ki;

AKP iktidarı "inadına" yapmak istediği Kanal İstanbul'u "ucuz fiyat tarifesi" ile işlettirecek.

100 bin net ton kapasiteli gemiler;

İstanbul Boğazı'ndan 25 bin 131 Amerikan doları vererek geçiyor

Kanal İstanbul'dan 21 bin 686 Amerikan doları vererek geçecek.

2026'da açılacak Kanal İstanbul için yatırımcıya yılda 55 bin gemi geçme garantisi veriliyor.

**

İşte Karadeniz'den Marmara'ya Marmara'dan Karadeniz'e geçecek gemiler için işin püf noktaları tam da bu tarifelerle ortaya çıkıyor:

1- Pahalı tarifeli İstanbul Boğazı'nı kullanmayacaklar

2- İstanbul Boğazı geçişinden devlet bütçesine tek bir dolar gelmeyecek

3- Bu dolarlar Kanal İstanbul yatırımını yapacak özel şirkete akacak

4- 2026 yılında örneğin 40 bin gemi geçerse 15 bin geminin "garanti geçiş ücreti yukarıdaki tarifeye göre devlet bütçesinden özel şirkete ödenecek.

Kanal İstanbul projesinin mali yönden özeti şudur:

Devlet milyonlarca dolarları kaybedecek

Özel sektör milyonlarca dolarları cukkalayacak…

Bunu adı da garantili kâr sistemi ile "Kamu Özel İşbirliği" modeli mi olacak?

Hayır bunu adı;

Devlet kârını yandaşa aktarma olacak…

Peki ben ne anladım bu işten?

Devlet baba İstanbul Boğazı'ndan Montrö Antlaşması ile milyonlarca dolar net kazanç sağlarken durup dururken "inadına" neden zarar etsin?

**

Tabii Kanal İstanbul inadının bir de bina müteahhitlik rantları var.

Yapılan açıklamalar gösterdi ki Kanal İstanbul güzergahı etrafındaki tün arsalar araziler AKP yandaşları tarafından çoktan kapışılmış.

Katarlılar bile katar katar arsa kapatmışlar…

Kanal İstanbul açılmaya başlar başlamaz rantiyecilerin hücumu başlayacak.

Alt yapı ihaleleri yandaş müteahhitlere verilecek

Kamu binalarının yapımı yandaş müteahhitlere verilecek

Telekomünikasyon ihaleleri yandaş müteahhitlere verilecek

Elektrik doğal gaz yatırımları yandaş müteahhitlere verilecek

Özetle rantçılara gün doğacak herkes bu ranttan payını alacak.

**

Kanal İstanbul projesinde yatırımcı kârı için "zorunlu" olan özel kıyak var;

"Kılavuzluk" bedeli ve "Römorkör" bedeli...

Şirket bu hizmetlerden de garanti edilen sayılardan az olursa devletten "garanti para" alacak.

Önce Kanal İstanbul sonra Kanal Gelibolu;

Hedef; Güle güle Montrö

Sonuç; Karadeniz'e geç Amerika

Kanal İstanbul; İnat rant ve ihanet projesidir.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kanal-istanbul-inat-rant-ihanet-58800yy.htm

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir.
Ben milletimin en buyuk ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim.
Cocuklugumdan bugune kadar ailev husus ve resm hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur.
Bence bir millete serefin haysiyetin namusun ve insanligin vucut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin ozgurluk ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir.
Ben sahsen bu saydigim vasiflara cok ehemmiyet veririm.
Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek icin milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim.
Ben yasabilmek icin mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim.
Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir.
Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset munasebetlerini buyuk bir hassasiyetle takdir ederim.
Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin bu arzusundan vazgecinceye kadar amansiz dusmaniyim.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

53. BIR TANRISAL LUTUF A, SONSUZ IYI VE KUDRETLI BIR ALLAH'A INANILMAZ

"Allah nimet ve ihsanlarinin mutasarrifi degil midir? Kendi malini istedigi gibi kullanmakta ve tasarrufta ozgur degil midir? Malini geri isteyemez mi? Hareket ve durusunun hesabini sormaya yaratiklarinin hicbir hakki yoktur. Kudretindeki eserleri istedigi gibi kullanabilir. Olumlulerin mutlak hukumdari oldugu icin keyfinin istedigi gibi mutluluk ya da felaket dagitir. "

Yaptigi kotulukler nedeniyle bizi avutmak ve gonul almak icin ilahiyatcilarin bize yaptigi aciklama budur. Onlara sunu soylerim: iyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Allah'in tasarrufu olmaz, belki aklin geregi olarak, iyilik ve nimetlerini yaratiklarinin uzerine sacmaya zorunlu olur. Onlara derim ki, gercekten iyiliksever bir varlik, iyilik yapmaktan, hayir yapmaktan cekinmede kendisinde hak bulmaz. Gercekten comert olan bir kimse, verdigini geri almaz, bunu yapan herkesin tesekkur beklememesi gerekir; ve nankorler vucuda getirdiginden dolayi sizlanmaya, yakinmaya hakki yoktur.

Bu Allah'la insanlar arasinda karsilikli bir anlasma ve yukumlulukler varsayan din ile, ilahiyatcilarin Allah'a atfettikleri zorba ve garip yaratilis nasil birlestirilebilir? Eger Allah'in, yarattiklarina karsi hicbir borcu, hicbir gorevi yoksa, yaratiklarin da Allah'a karsi hicbir borcu, hicbir gorevi olmayabilir. Her din, "bana uyunuz, beni seviniz, bana ibadet ediniz, ben de sizi mutlu edecegim" dedigi varsayilan tanrisalliktan insanlarin beklemekte kendilerini hakli zannettikleri mutluluk uzerine kuruludur. Insanlar da "Bizi mutlu ediniz, sozlerinize sadik kaliniz, biz de sizi sevecegiz, yasalariniza uyacagiz" diyor. Yarattiklarinin mutlulugunu ihmal etmekle, teveccuh ve iltifatlarini keyfi olarak dagitmak ve armaganlarini geri almakla, Allah, her dine "temel" hizmetini goren anlasmayi bozmuyor mu, yirtmiyor mu? Ciceron hakli olarak, "Allah insana kendisini sevdirmezse onun Allah'i olamaz" demisti. Tanrisalligi iyilik olusturur; bu iyilik ancak insanin hissettigi mutluluklarla ortaya cikar, insan mutsuz olur olmaz bu iyilik ve onunla birlikte tanrisallik da yok olur; sonsuz bir iyilik ne taraf tutucu, ne de ayricalikci olabilir. Eger Allah sonsuz iyiyse butun yarattiklarini mutlu etmelidir.

Sinirsiz ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek icin tek bir mutsuz yeterlidir.

Sonsuz iyi ve guclu olan bir Allah'in ulkesinde tek bir insanin sikinti icinde olmasini havsala alir mi? Sikintili olan bir hayvan, bir peynir kurdu dahi, tanrisal lutfa, Allah'in sonsuz iyiliklerine karsi, yenilmeyen, itiraz kabul etmez kanitlar olurlar.

Ilahiyatcilara gore, bu dunyanin keder ve acilari, suc isleyen insanlarin ilahiyat katindan uzerlerine cektikleri ve hak ettikleri cezalardir. Ancak insanlar nicin sucludur? Eger Allah her seye kadir ise, "Bu dunyada her sey duzen ve intizam uzerine bulunsun, butun uyrugum, iyi, masum, her kusurdan ve gunahtan arinmis olsun, mutlu olsun!" demek, onun icin "Her sey olsun!" demekten daha mi masraflidir? Daha mi cok zahmetlidir? Bu kadar mutlak guclu olan Allah'in, eserini noksan ve kusurdan arinmis olarak vucuda getirmesi, bu kadar kusurlu, bu kadar kotu yapmasindan daha mi zordu? Insanlarin yoklugu ile mutlu ve bilgili olarak var olmalari arasindaki boyut, insanlarin yokluguyla budala ve sefil olarak var olmalari arasindaki boyuttan daha mi fazlaydi?

Din bize bir cehennemden, yani Allah'in sonsuz kerem, lutuf ve iyiligine ragmen, insanlarin pek cogu icin sonsuz izdiraplar sakladigi mahpesten, sonsuz acilar veren yerden soz ediyor. Dolayisiyla, insanlari bu dunyada pek mutsuz kildiktan sonra, Allah'in onlari ahirette daha cok mutsuz kilabilecegini dolayli olarak anlatiyor. Bu duruma karsi, "O zamanda, Allah'in iyiligi yerine adaleti gecer" diyerek isin icinden cikiyorlar. Ancak bir buyuk ki, en korkunc eziyete yer verir; o sonsuz degildir, sonsuz bir iyilik degildir. Ote yandan sonsuz kotu olan bir Allah'a, degismez bir varlik gozuyle bakilabilir mi? Merhametsiz bir kahirla, gazapla dolu olan ve bir adi da kahhar (batinci yok edici) olan bir Allah, kendisinde, merhametin, ayirt etmeksizin herkesi korumanin (rahmanulrahimligin) ve iyiligin, "golgesi" olsun bulunabilen bir Allah midir?
- - - - - - - - - - - - -
Kendisini olume tasiyan arabanin icinde, kapiya attigi umarsiz cifteler, tum hayvanlarin yitip giden umutlarini da yankilandirir.
Ozgurluklerini savunamayanlarin odedikleri bedel agirdir.
Ozgurluk, degerli oldugu olcude kirilgandir da...

- - - - - - - - - - - - -
Bu yuzyil Darwin'in yuzyili olarak anilacak.

O, bu gezegene gelmis en buyuk insanlardan birisidir.
Hayat olgusuna din ogretmenlerinden cok daha fazla aciklik getirdi.
Evrim ogretisi, en uyumlu olanin hayatta kalma ogretisi, turlerin kokeni ogretisi dusunen butun zihinlerden Ortodoks Hiristiyanliktan kalan son artiklari da temizledi.
Incil'in, korkunun onderliginde cahillikle yazilan bir kitap oldugunu belirtmekle kalmadi, bunu ispatladi da.
INGERSOLL,ROBERT G. (1833-1899) ABD'li hukukcu ve hatip.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 189 Tuzel kisiler hakkinda guvenlik tedbiri uygulanmasi

1) Uyusturucu veya uyarici madde imal ve ticareti suclarinin bir tuzel kisinin faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde
tuzel kisi hakkinda bunlara ozgu guvenlik tedbirlerine hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/