19 Mayıs 2020 Salı

Necif Fazılın hayal ettiği o altın nesil gümbür gümbür geliyor....

Milletine, milli değerlerine, tarihine düşman, Arap hayranı, Arap yalakası, taş devri özentisi bir nesil

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  





- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

KENDİNİ PEYGAMBER İLAN EDİNCE DİYANET SİTELERİNİ KAPATTI

"International Covenant on Civil and Political Rights"

(Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme)
19'uncu maddeyi şöyle açıklar:

    Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır.
    Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak, her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın, sözlü, yazılı, basılmış, sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme, alma ve verme hakkıdır.
    2'inci bölümdeki haklar özel haklar ve sorumluluklar getirir. Bu doğrultuda bazı limitler kanunlar tarafıyla uygulanabilir:

        a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı;
        b) Ulusal güvenlik, halk düzeni, veyahutta halk sağlığı ve huzuru.

20'inci madde de; şiddet propagandalarını yasaklar.
19'uncu maddenin üçüncü bölümünde belirtilen iki bend, gerek monarşik, gerek militarist, gerek muhafazakar rejimlerin talepleri doğrultusunda eklenilmiştir.

Ülkemizin İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi tercümesinin 19'uncu maddesi şöyle der:


    "Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir."

1982 ANAYASASI'NDA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GENEL ÇERÇEVESİ

1982 Anayasası'nda düşünce özgürlüğü ile ilişkili iki madde bulunmaktadır. Bunlardan ilki, 1982 Anayasası'nın 25. maddesi olup; bu madde "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" şeklindeki düzenleme ile, ifade özgürlüğünü güvenceye almıştır. 25. madde, düşünce özgürlüğü konusunda herhangi bir sınırlama sebebi düzenlememiştir.

Ancak 26. madde, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/9 md.) Bu hürriyetlerin kullanılması,millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. (Mülga: 3/10/2001-4709/9 md.)

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir" şeklinde düzenlemiş ve düşünceyi yayma ve açıklamanın bazı durumlarda kısıtlanabileceğini söylemiştir.

Anayasa'da yapılan değişiklikle daha önce 13. maddede sayılan genel sınırlama sebepleri kaldırılmış, ancak oradaki sınırlama sebepleri 26. maddenin 2. fıkrasına eklenerek, esas olarak düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için bir değişiklik meydana getirilmemiştir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda kritik olan konulardan birisi de, sınırlamanın sınırının ne olacağıdır. 2001'de yapılan değişiklikten önce sınırlamanın anayasal sınırı "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü iken, değişikle birlikte 13. maddede "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." denilerek, "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü dışında, "öz güvencesi", "ölçülük ilkesi" ve " laik cumhuriyetin gerekleri" gibi yeni ölçütlerle de, sınırlamanın sınırı genişletilmiştir.

İşte bu yüzden diyanet kapatılmalı.
Herkes kendi dinini, mezhebini, cemaatini kurabilir.
Devlete düşen tek bir görev vardır:
Bunların içinde topluma ve kişilere yönelik suç, suça hazırlık var mı bunu denetlemek.

Bunun dışında devlete bok yemek düşer.
Haddi değildir, hakkı yoktur.
Evet, devletin hadi, hududu, sınırları vardır.

Konu din olunca devlete denilecek tek laf  "SANA NE ?" olmak zorunda.
Birileri yeni din kurmuş, mezhep kurmuş "SANA NE!..."
İslam zor  duruma düşmüş, birileri ağır eleştirmiş, cevap verenler yetişememiş.
"EYY DEVLET SANA NE?"
"İSLAMI SAVUNMAK ANKARA 3. SULH CEZA HAKİMLİĞİNE Mİ DÜŞTÜ!?.."
Verilen karar anayasaya, yasalara da uygun değildir.
Umarım bir süre sonra temyizde hükmü ortadan kaldırılır.
Devletin dini(Sünni İslamı) korumak, savunmak görevi yoktur.

Devlet her ayranım var diyene hıyar olamat.
Devlet her geh geh edenin peşine gidemez.

Devletin haddini, hududunu anayasa belirler.
Evet devletin hukuku sınırsız, sonsuz değildir.
Bunu böyle zannedenler ve iddia edenler Musollini İtalyasının Faşizmine, KUTSAL DEVLETİ'NE özenenlerdir.
Ve bizim de aslında anayasamız kağıt üzerinde çok iyidir.

Ama kim takar.
Kim takar anayasayı.

Peki devlet devlet dediğimiz nedir, kimdir?
Bir tüzel kişilik.
Dümenine kim geçerse onun yönetimine giren, onun ruhunu taşıyan bir tüzel kişilik.
Günümüzde devlet gemisinin dümeninde AKP ve tırnağımın kiri kadar dahi sevmediğim Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) var.

Bugüne kadar AKP yönetiminin işlediği bütün anayasal suçları uç uca eklesek burdan aya yol olur.
Ama günümüz şartlarında iktidar partisini, liderini, kadrolarını yargılamak imkanı kalmamıştır.
Evet, devr--i sabık olmalarını bekleyeceğiz.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

================================

KENDİNİ PEYGAMBER İLAN EDİNCE DİYANET SİTELERİNİ KAPATTI

17-08-2019



Kendisini "mehdi" ve "resul" ilan eden sözde peygamber İskender Evrenesoğlu'na ait 5 internet sitesine erişim engeli getirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığının talebi üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğince kendisini "mehdi" ve "resul" ilan eden sözde peygamber İskender Evrenesoğlu'na ait 5 internet sitesine erişim engeli getirilmesine karar verildi.

Evrenesoğlu'na ait olduğu belirlenen Kur'an-ı Kerim meali ve tefsir yayını yapan internet sitelerinin Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca yapılan inceleme sonunda slam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu" tespit edildi.

Kurul yayınlara erişiminin engellenmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına talepte bulundu.

Talebi değerlendiren Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği söz konusu sitelerin slam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğuna" hükmederek sitelerin erişimini engelledi.

DİYANETİN 'ERİŞİM ENGELİ' TALEBİ

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Kur'an-ı Kerim meallerinin Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca Diyanet İşleri Başkanlığı kamu kurumları özel kişi ve kuruluşların talebi üzerine veya resen inceleneceği ya da incelettirileceği bildirilmişti. Kararnamede inceleme sonunda slam'ın temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu Kurul tarafından tespit edilen meallerin Başkanlığın yetkili ve görevli merciye müracaatı üzerine basım ve yayımının durdurulmasına dağıtılanların toplatılmasına ve imha edilmesine karar verilebileceği" ifade edilmişti.

Kararnamede "yayının internet ortamında yapılması halinde Başkanlığın müracaatı üzerine bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesinin yetkili kurumlardan istenebileceği" kaydedilmişti.

İskender Evrenesoğlu kendisine vahiy geldiğini ve peygamber olduğunu "Risalet Nurları" isimli kitabın ise vahiy yoluyla Allah tarafından yazdırıldığını iddia ediyor.

İlgili Haberler

Diyanetin gizli tarikat raporu… TSK içindeki tarikat yuvalanması!
Diyanet böyle buyurdu:'Duyarlı Müslüman alkol satılan yerden alışveriş yapmaz'
Perinçek: Diyanet'in raporunda imza Atatürk'ündür… Sünni ve Alevi örgütleri…
Diyanet'e para yetişmiyordu: Öğrenci sayısından çok daha fazla kitap basmışlar!
Diyanet'e aktarılan paranın haddi hesabı yok: Şimdi de yayın sermayesi 80 milyon liraya çıkarıldı
Atatürk'ün kurduğu Diyanet'in hali: İhvancı Mursi için tüm yurtta namaz kıldırıyor!

18-06-2019

https://www.abcgazetesi.com/kendini-peygamber-ilan-edince-diyanet-sitelerini-kapatti-34786

================================

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

HER ŞEY İNSANLIK İÇİN Mİ?


HER ŞEY İNSANLIK İÇİN Mİ?

Mersin'den işsiz bir eczacı

16 Ekim 2017

Kapitalist sistem kendini topluma olabilecek en ideal sistem olarak pazarlıyor. Sınıfsal ayrımları gizleyerek üretilen tüm değerlerin insanlık için olduğunu söylüyor. Oysa gerçek hiç de böyle değildir. İçinde yaşadığımız kapitalist sistem insanlık için değerli olan ne varsa içini boşaltarak onu sırf para ilişkisine indirgemektedir. İnsanların temel ihtiyaçları da (barınma gıda sağlık hizmetleri vs. ) bu durumun dışında değildir.

2015 yılında ABD'de üç bin AIDS hastasının düzenli olarak kullanmak zorunda olduğu Daraprim denilen bir ilaç vardı. Bağışıklık sistemi olmayan AIDS hastalarını parazitlerden koruyan bu ilaç hastalar için hayati öneme sahipti. Martin Shkreli adında bir kapitalist Daraprim'in haklarını satın aldı. İlacın fiyatını bir gecede 13 5 dolardan 750 dolara çıkarttı. Fiyatın yükselmesi piyasada ilacın bulunmasını zorlaştırdı. Sigortası olanlar ve ilacı alabilecek parası olanlar ilacı almayı başardı. İlacı alacak parası olmayan yoksul emekçilerin bazılarıysa bu süreçte hayatını kaybetti. Shkreli'ye bu olayla ilgili dava açıldı. Bunu neden yaptığını soran savcıya sırıtarak "çünkü yapabilirim" diyen Shkreli dava sonunda ceza aldı. Ancak aldığı ceza daha sonra kefalete çevrildi ve Shkreli serbest bırakıldı.

Bu olay şımarık ve açgözlü bir kapitalistin sebep olduğu münferit bir olay gibi görünebilir. Ancak durum çok başkadır. Shkreli'nin bir küfür gibi sarf ettiği "çünkü yapabilirim" cümlesi kapitalizmin adeta bir özetidir. Şimdilerde birçok kapitalist tarafından utanmazca dillendirilen "vicdanlı kapitalizmin" vicdanı işte bu kadardır. Bu bakımdan Martin Shkreli'yi serbest piyasa ekonomisinin en samimi savunucusu sayabiliriz. Yani yaşadığımız tüm bu sıkıntılar kapitalizmin bunları "yapabilmesinden" ileri gelmektedir. Nedeni çok basittir "çünkü yapabilir"!

Parası olmadığı için özel hastanelerin acil kapılarından geri çevrilen insanlar pahalı kanser ilaçları nedeniyle tedavi olamayan kanser hastaları yüksek fiyattan satabilmek için stoklarda bekletilen ilaçlar; tüm bu olgular sağlığın kapitalizmin tekelinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kapitalizm sağlığı parayla alınıp satılabilen basit bir metaya dönüştürmekte. Kapitalistin motivasyonu kârdır. Para ile alınıp satılan ve artık metalaşmış olan şeyin insanlar için ne ifade ettiği onun insanlar için önemi parası olmayan insanların ona ulaşıp ulaşamaması bu motivasyonu etkilemez.

Her şeye kâr gözüyle bakan kapitalizm insanlık için hayati öneme sahip tıbbi konuların araştırılmasına değil insanların uzun süreli kullanacakları ilaçların araştırılmasına ve üretimine yönelmiş durumda. Bilimsel ve teknolojik imkânların bu denli gelişmiş olduğu günümüzde kolayca tedavi edilebilecek birçok hastalık çözümsüz bırakılmakta. Hastalıkları tedavi etmek yerine hastalıkla yaşamayı sağlayan ilaçların yüksek kâr getirisinin esas amaç olmasına bu amacın ilaç endüstrisinde ilk sıralarda yer almasına şaşmamak gerek. Tüm bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanlığın ihtiyaç duyduğu ölçüde değil kâr güdüsünün izin verdiği ölçüde oluyor. Günümüz dünyasında milyonlarca yoksul emekçi çeşitli hastalıklarla boğuşuyor. İnsanların yaşam kalitesi düşüyor. Yoksul işçi-emekçiler sürekli almak zorunda kaldıkları ilaçlara para yetiştirmeye çalışıyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu bataklıkvari sistem aslında sıtmanın da ölümün de tek kaynağıdır.

Ancak bizler ne sıtmaya ne de ölüme razıyız. Tüm değerleri üreten bizler bu çileleri çekmek zorunda değiliz. Şu anda dünyada sağlık dâhil insanlığın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojik bilimsel imkânlar bulunmaktadır. İnsanın insanca yaşadığı bilimin ve teknolojinin gerçekten insanlığa hizmet ettiği bir dünya hayal değil. Bu dünyanın inşası ancak kapitalizm bataklığını kurutmakla mümkündür. İnsanlığın tüm zincirlerini kırdığı bilimin teknolojinin özgürce tüm insanlığın hizmetine sunulduğu sosyalist bir dünya kurmak bizlerin elinde. Bu dünyayı gerçekten yaşanılabilir bir yer yapmanın tek yolu kapitalizme karşı örgütlü mücadeleden geçiyor.

https://marksist.net/okurlarimizdan/her-sey-insanlik-icin-mi



https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/09/150922_750_dolarlik_ilac_savunma

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Yeni kusak en buyuk cumhuriyetcilik dersini bugunku ogretmenler toplulugundan ve onlarin yetistirecekleri ogretmenlerden alacaktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

3. INSAN NE SOFU DOGAR NE DINCI

Her dinin ilkeleri Allah dusuncesi uzerine kurulmustur. Oysa duyularin hicbirine etkisi olmayan (duyularin hicbiriyle hissedilmeyen ve arastirilmayan) bir zat hakkinda gercek dusuncelere sahip olmak, insanlar icin mumkun degildir. Butun dusuncelerimiz ve duygularimiz araciligiyla bizde bir etki yapan ve uyarida bulunan sey, maddelerin, seylerin temsilleri, simgeleri, tasvirleridir. Zihin disinda bir konusu, bir maddesi olmayan Allah fikri, gozumuzun onune ne getirebilir? Boyle bir dusunce, etkisiz eserler kadar kuruntu degil midir?

Zihin disinda bir ilkel ornegi, asil nushasi, prototipi bulunmayan bir fikir, bir kuruntudan baska bir sey midir? Bununla birlikte bazi inanc ustalari, Allah fikrinin insanla yasit oldugunu insanlarin ana rahminden baslayarak bu Allah dusuncesine sahip olduklarini ve bu dusunceyle dogduklarini ileri surerler. Her ilke bir hukumdur; her hukum tecrube eseridir; tecrube ancak duyularimizin calismasiyla kazanilir.

Bundan su sonuc cikar: Dini ilkeler kuskusuz bir temele dayanmaz ve asla yasa bagli degildir. Tanri dusuncesi ve din ilkeleri kesinlikle dogustan kazanilmaz, insan bunlari dusunce halinde tasiyarak ve sahip olarak dogmaz. Sonradan, aile, toplum ve genel cevre bunlari kendisine asilar.

- - - - - - - - - - - - -
En iyi kitaplar bize bilmediklerimizi soyleyenlerdir.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Insan turu, bu kadar cok gercekligi kaldiramaz.

ELIOT,T.S. (Thomas Stearns) (1888-1965) ABD dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve elestirmen.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

18 Mayıs 2020 Pazartesi

SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU : "BENİM DEDEMİN YAŞADIKLARI NE OLACAK?"


SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU : "BENİM DEDEMİN YAŞADIKLARI NE OLACAK?"

selcantasci@gmail.com

Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU

02 Kasım 2019

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, "Talat Paşa'nın siyasi bir kararla uyguladığı soykırımla tarihçiler yüzleşemez… Babaannemin yaşadıkları arkeologların meselesi olamaz…" deyince, Naci Cinisli "Madem öyle, peki Erzurum'da benim dedem Fevzi Bey'in yaşadıkları ne olacak?" diye karşılık verdi.

Cinisli, İYİ Parti'nin Erzurum Milletvekili.

"Dedem Fevzi Bey" dediği, Erzurum Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurucularından, Erzurum Kongresi'nin toplanmasında maddi-manevi önemli rolü olan ve Ankara'dan gelenlere yer açmak için delegeliği bırakıp kongre katipliği yapan, işgalden sonra çekilen Rusların silahlarını Erzurum kalesine bırakmaları üzerine, hükümete 'bu silahların sıkıntı yaratacağını' bildiren, nihayetinde de tahmin ettiği "sıkıntı" baş gösterince, mezalime karşı şehrin güney mahallelerindeki Türk direnişini teşkilatlandıran Kırbaşzade Fevzi Bey'in ta kendisi.

***

Bu kısacık ön bilgi bile tahmine kâfi ama "görev" bilip aradım Cinisli'yi; acaba ne yaşamıştı dedesi?

Öyle bir anekdotla cevap verdi ki, "varın gerisini siz düşünün" der gibi:

- Dedemler o dönem Erzurum'un varlıklı ailelerinden. Düşünün, kendi evlerinde çalışan Ermeniler bile ayaklanıyorlar. Bir gün evi basıyorlar, "Fevzi Bey'in yerini söyleyin". Kimse söylemiyor tabii; her yeri arıyorlar. Bulamayınca dedikleri şu: '- Biz sizin ekmeğinizi yedik, iyiliklerinizi gördük, Fevzi Bey'i bize verin; bahçenin bir köşesinde öldürelim, hiç olmazsa cenazesine sahip olursunuz, mezarı olur, bu da bizim size iyiliğimiz olsun…' Bizim şehitlerimizin çocuğunun mezarı belli değildir çünkü… Böyle bir psikoloji.

- Erzurum, o dönem Doğu Anadolu'nun en büyük şehirlerinden biri. İşgal, cephe savaşları derken nüfusu 150 binlerden kimi kaynaklara göre 6 bine, kimi kaynaklara göre 8 bine düşüyor. Ve bu nüfus öyle büyük bir katliama maruz kalıyor ki, sadece bizim köyümüz Cinis'de 587 şehidimiz var.

***

Eski Adalet Partisi ve Demokrat Parti Milletvekillerinden Rasim Cinisli, Naci Cinisli'nin amcası. "Bir Devrin Hafızası" kitabında, Kazım Karabekir'in subayı olarak bölgede görev de yapan yazar Şevket Süreyya Aydemir'in kaleminden şöyle naklediyor Cinis'in trajedisini:

- Cinis'te bütün köy halkını ayakta ve köyün ağzında bekliyor gördük. Fakat bunlar, bir ölü kafilesiydi. Köyden çıkarılan, köye gireceğimiz yol üstünde süngülenirken birbirine sokulan ve yapışan kadın, erkek, çocuk bu insanlar, dayanılmaz bir soğuk altında kaskatı donmuşlar ve öylece kalmışlardı.

Cinis köyü karşısında Evreni köyünde, kadın erkek, çocuk bütün köylüler öldürülmekle kalmamıştı. Öldürülenlerin vücutları parçalanarak, kollar, bacaklar, kafalar, kasap dükkanındaki etler gibi duvarlara, çivilere, çengellere asılmıştı…

Kazım Karabekir, 3. Ordu Komutanlığı'na yolladığı raporunda, hamile kadınların karınları yarılarak kucaklarına verilen bebeklerinden bahisle "engizisyon mezalimine rahmet okutmuşlardır" diye tarif ediyor Ermenilerin işkencelerini.

***

Sözde soykırım iddialarına karşı Türkiye'nin yıllardır savunduğu tez aynıydı:

- Tarihçiler tartışsın.

İYİ Parti'li Cinisli'ye göre "Konunun artık tarihçilere bırakılacak yanı kalmadı. Çünkü zaten tarihi olarak iddiaların gerçeği yansıtmadığı, 'soykırım' olmadığı kanıtlandı. Aynı şekilde, konu hukuk alanından da çıktı. Çünkü 'soykırım'ın olmadığı, uluslararası sözleşmeler, kararlarla belgelendi, tescillendi. Bu anlamda Türkiye'nin boyun eğmesi için hiçbir neden yok. Kaldı ki, biliyorsunuz tehcir edilen Ermenilere maaş bağlanmıştır. Bir süre sonra içlerinden Türkiye'ye dönenler olmuştur. Bir kısmı, bugünkü Ermenistan'a gitmiştir. Katledecek olsa niye maaş bağlasın! Diasporanın birbirine tutunma aracına da dönüşen bu iftiralar artık tamamen psikolojik ve siyasi mücadelenin konusu haline geldi. Keza, bu ithamlarda bulunanlar siyasiler. Bunu Türkiye'nin bambaşka zaaflarından istifade etmek için bir sopa olarak kullanıyorlar.

Üniversitede bilet kazanıp ABD'ye gitmiştim. İstanbul'dan tanıştığım bir Ermeni arkadaşımla buluştum. "Türk yemeklerini özlemişsindir" diyerek beni yanında kaldığı akrabalarının evine davet etti. Ama ekledi: Türkiye konusu açılır da kötü şeyler söylerlerse sakın alınma! Türk yemekleri yiyorlardı. İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu, Emel Sayın dinliyorlardı; bundan keyif de alıyorlardı. Türkiye'ye özlem de duyuyorlardı. Ama  bir nefretleri vardı. Bizim bu psikolojiyi, şartlanmayı çözerek ilerlememiz lazım…"

***

Hem mezalime uğramış, hem de katillerinden özür dilemeye zorlanan Türklerin psikolojisini, Türk devletinin de hak ve hukukunu gözeterek elbette!

SORU-YORUM

Bülent Arınç'a göre "FETÖ yargılamaları, Ergenekon yargılamalarına benziyor" ise, "Türkiye'nin bağırsaklarını temizlediğini" mi düşünüyor yine?

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/benim-dedemin-yasadiklari-ne-olacak-53764yy.htm

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Bizim milletimiz vatani icin hurriyeti ve egemenligi icin fedakar bir halktir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

144. BUTUN DINLER HOSGORUSUZDUR, VICDAN OZGURLUGUNU KABUL ETMEZ VE DOLAYISIYLA IYILIGIN VE GUZELLIGIN YIKICISIDIR

Hicbir sofu yoktur ki, kendisinin bagli bulundugu mezhepten baska mezhebe girenleri, yaratilisina gore, ya dusmanlik, nefret ve tiksintiyle, ya asagilayici gozle gormesin, ya da durumuna acimasin. Ustun din, hep hukumdarin ve ordunun bagli oldugu dindir, Zayif mezheplere ustunlugunu, acimasizca ve cok asagilayici bicimde hissettirir.

Yeryuzunde henuz gercek hosgoru, gercek vicdan ozgurlugu yoktur. Her yerde, her milletin oteki butun milletlerden ayri ve ayricalikli bir sekilde sevgilisi oldugu sanilan bir Allah'a tapilir.

Her kavim yalniz kendisinin gercek Allah'a, dunya capinda Allah'a, doganin hukumdari olan Allah'a ibadet etmesiyle ovunur. Ancak, bu hukumdar, dunya arastirilir ve incelenirse gorulur ki, her toplumun, her mezhebin, her firkanin ya da her dinin mensuplari, her seye gucu yeten Allah'tan; ozenle ve calisarak ancak teveccuhune hak kazanma ayricaligina eristiklerini one suren az sayida uyruklarini kapsayan ve otekilere hic de kulak asmayan, aciz bir hukumdar yaparlar.

Din koyuculari ve bu dinleri tutan ruhaniler, dini asiladiklari milletleri otekilerden ayirmayi acik bir sekilde istemislerdir. Bunlar, kendi surulerini farkli damgalariyla oteki surulerden ayirmak istediler. Bunlar kendilerini izleyenlere, baska ilahlara dusman ilahlar, ozel ayinler, cemaatler, ibadet yerleri, dini torenler verdiler ve ozellikle kendilerine bagli guruhu, oteki dinlerin asagilayici, kufur ve igrenc olduguna inandirdilar. Bu hile ve oyunla, bu acgozlu aldaticilar, mezheplerine girenlerin ruhlarini kimseye danismadan istila edip buyulediler. Bunlari, uysal olmayan, toplum disi yaptilar, insan topluluguna baglilik ve ilgilerini yok ettiler. Fikirlerine ve kendi ayinlerine uygun fikir ve ayinlere sahip olmayanlarin tumune mahkum, lanetlenmis gozuyle baktirdilar. Iste bu sekilde, din, insanlarin yureklerini kapatmaya ve insanin hemcinslerine karsi beslemesi gereken sevgiyi yureklerden uzaklastirmaya erismistir. Uysallik, iyilikseverlik, merhametli olmak gibi ahlakin bu ilk erdemleri, dini hurafelerle kesinlikle uyum kabul etmez.

- - - - - - - - - - - - -
Butun hayvanlar esittir ama bazi hayvanlar digerlerinden daha esittir.

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Evrendeki sevgi ve bunun etrafindaki keskin merak iste benim dinim.

BURROUGHS,JOHN (1837-1921) ABD'li cevreci ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Sultan I. Mahfettin....




- - - - - - - - - - - - -

a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

17 Mayıs 2020 Pazar

ÜMİT ZİLELİ : EFSANE ÇÖKTÜ: ‘YAHUDİLERE FİLİSTİN’İ 2. ABDÜLHAMİT VERDİ!..’



ÜMİT ZİLELİ : EFSANE ÇÖKTÜ: 'YAHUDİLERE FİLİSTİN'İ 2. ABDÜLHAMİT VERDİ!..'

17 Ekim 2017

İddialı başlık değil mi?.. Oraya geleceğiz; ancak önce efsane neydi onu anlatmam lazım… Siyonizmin kurucusu ve İsrail devletinin babası olarak bilinen Theodor Herzl, tüm yaşamını Yahudilerin tarihi anavatanı Filistin topraklarında bir devlet kurmaya adamıştı. "Yahudi Sorunu" nun ancak siyasi yoldan çözülebileceğine inanan Herzl, Filistin'e yerleşebilmek için en köklü çözümün ise Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamit'i razı etmekten geçtiğini düşünüyordu… Bu konuda çeşitli kitaplar ve en önemlisi Theodor Herzl'in anıları, bu amaç için neler yapıldığını anlatıyor… O kitaplardan okuyalım… Herzl ilk olarak Abdülhamit ile yakın ilişkisi olan Polonyalı asilzade Philip Michael Ritter von Newlinski'yi aracı yaparak sultanla yüz yüze görüşebilmek umuduyla 18 Nisan 1896'da İstanbul'a geldi. Ancak bir gün sonra Newlinski Abdülhamit'in görüşmeyi kabul etmediğini şu mesajla birlikte Herzl'e iletti: -Eğer sayın Herzl sizinle benimle olduğunuz kadar dostsa ona bu konuda başka girişimde bulunmamasını telkin ediniz. Bir adımlık torak bile satamam, zira bu topraklar bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu savaşarak ve kanıyla sulayarak kazandı. Bizden ancak kanla koparılabilir… Yahudiler milyarlarını saklasınlar, imparatorluk bölüşüldüğünde Filistin'i bedavaya alabilirler. Ancak cesedimiz paylaşılabilir canlıyken parça koparılmasını kabul etmeyeceğim. Ne kadar asil değil mi? Herzl'in tüm Osmanlı borçlarını üstlenme, hatta üstüne para da verme teklifini Sultan Abdülhamit, göz yaşartıcı bir jestle reddetmişti… -Acaba gerçekten öyle miydi?..

Theodor Herzl işin peşini bırakmadı… Üstelik bu görüşmeden bir kaç ay sonra Saray tarafından Üçüncü Dereceden Mecidiye nişanıyla ödüllendirildi, iyi mi!.. Yıllar sonra 17 Mayıs 1901'de bu kez bizzat Abdülhamit tarafından kabul edildi. Sultan, Herzl'e Yahudilerin iltica edebilmesi için bütün sınırlarını açık tuttuğunu anlattı… Bu ziyaretten sonra Herzl bu kez Birinci Dereceden Mecidiye Nişanıyla taltif edildi!.. Aynı yılın aralık ayında İsviçre'nin Basel kentinde toplanan 5. Siyonist Kongre'sinde Herzl Abdülhamit'e bağlılıklarını bildirdi… Hemen ardından da acilen İstanbul'a davet edildi. 19 Şubat 1902'de Saray Herzl'e Yahudilerin Anadolu, Suriye ve Mezopotamya dahil ancak Filistin hariç her yerde yerleşim faaliyetinde bulunabileceğini bildirdi… Herzl beşinci ve son kez 28 Temmuz 1902'de Abdülhamit'e Osmanlı borçlarının yapılandırılmasına yönelik 30 milyon sterlinlik bir anlaşma karşılığında Mezopotamya ve Filistin'in bir parçasında yerleşme izni talep etti. Ancak Sultan Fransızlarla iyi bir anlaşma yapıp bu teklifi yine reddetti!.. Mabeyin teşrifatçısı İbrahim Bey İstanbul'dan ayrılan Herzl'i şu sözlerle uğurladı: -Size Zat-ı Şahanenin son derece sempatisi ve hürmeti vardır. Sizin kavminiz için yapmak istediğiniz asil bir şeydir. Siyonizm esasen asildir!.. İslamcıların "Siyonizm asildir!" sözleri hariç yere göğe sığdıramadıkları efsane böyle… -Ancak gerçeğin de bir şekilde ortaya çıkmak gibi kötü huyu var, ne yazık ki!..

Aradan yüz yılı aşkın zaman geçti… İki akademisyen, Tarihçi Doç Dr. Sezai Balcı ile Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yaptıkları uzun araştırmalardan sonra çarpıcı bir kitap hazırladı: -Rotschildler ve Osmanlı İmparatorluğu Bu kitaba göre Yahudi kökenli bu aileyle Osmanlı arasındaki ilk temas, 2. Mahmut döneminde başlıyor, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan itibaren de kesintisiz devam ediyor!.. Savaşlarda lojistik destek, silah satışları, borç alışverişleri hatta Yunanistan'ın Osmanlı devletine ödediği tazminata aracılık etmeye varıncaya dek bir yığın yakın ilişki belgeleriyle anlatılıyor.. Gelelim 2. Abdülhamit dönemine; Ulu Hakan da Rotschild Ailesi'nden iki kez borç almış!.. 1891'de alınan 6 milyon 316 bin 920 sterlin tutarındaki borcun faizi yüzde 4, geri ödeme süresi ise 60 yıl!.. 1894'te alınan ikinci borç tutarı ise 8 milyon 212 bin 340 sterlin. Bu borç ise 15 Ekim 1955'e dek geçerli ve her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası'na ödeneceği belgelerde yer alıyor… Pekii, bu borçlar hem de sultana şahsi olarak niçin bu kadar kolay veriliyor dersiniz?.. Belgeler de o da var, merak buyurmayınız: -2. Abdülhamit zamanında Rotschild Ailesi, Filistin'de koloniler kuruyor,;Zat-ı Şahaneleri Filistin'de yaşayan yerli ve yabancı Musevilerin toprak almalarına izin veriyor!.. Kısacası Başbakanlık Osmanlı Arşivi yüz küsur yıl sonra Abdülhamit'in Teodor Herzl'e yazdığı "ölürüm de bir adım toprak vermem" mevzulu mesajın tamamen palavra olduğunu, memleketinin topraklarını aldığı şahsi borç karşılığında pazarladığını belgeleriyle önümüze koyuyor!.. -Efsanenin ruhuna El Fatiha!.. Haa, bu borçları kim ödemiş aileye diye merak ederseniz söyleyeyim: -Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti!.. Ehh, Rotschild Ailesi üyelerinin 2. Mahmut, Abdülmecid ve 2. Abdülhamid'den bol kepçe aldıkları nişanlar da böylece yanlarına kâr kalmış oluyor!..

NOT: Kitabı ararsanız "baskısı tükendi" yanıtını alacaksınız!.. Bu kadar iyi satan bir kitap niçin yeni baskı yapmaz acaba? "İyi saatte olsunlar" olmasın sakın!..

https://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/umit-zileli/efsane-coktu-yahudilere-filistini-2-abdulhamit-verdi-2051941/


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

16 Mayıs 2020 Cumartesi

EKONOMİNİN 3. ÇEYREKTE DE KÜÇÜLMESİ BEKLENİYOR

Kitaplarda üç çeyrekte de küçülme varsa ekonomik durgunluk/resesyon vardır der.
Evet, ülkemizde resmen ekonomik durgunluk vardır.
Şimdi bu durgunluğun stagfasyon olup olmadığını soranlar olacak.
Evet, ülkemizde stagflasyon da vardır.

Hem durgunluk, hem de enflasyon.
Hükümet istatistik kurumunu ekonomiden sorumlu devlet bakanına bağlayarak, bakanın kendi kendine ekonomi notu vermesini ve bu arada kendine torpil yapmasını sağlamıştır.
Ve bu günlerde ekonomi konuşan kimse ekonomi istatistiklerine güvenmiyor, güvenmediğini de alenen söylüyor.

Durgunluk ne demek?
Küçülme ve işsizlik demek.
Ülkemiz hem genel işsizlik rakamlarında hem de genç işsizliği rakamlarında dünya rekorları kırıyor.
Hem de , istatistik bilimine on takla attıran Damat Bakana rağmen.
Bu ne anlam taşıyor, halkın önemli bir bölümü evine ekmek götüremez, birilerine muhtaç, bir yerlerde sığıntı durumda.
Bunlar için hayat pahallılığı da bir anlam taşımıyor.
Çünkü bunların zaten geliri yok.

Evet, geliri olanlar için bir de enflasyon var, mutfaktaki yangın.
O da yıkıcı.

İşte böyle çifte kavrulmuş lokum gibi ekonomik felaket duble çekerek insanların canın acıtıyor.

Benim tahminim, şartların az daha ağırlaşması insanları patlama noktasına gelmesi için yeterli.
Zaten o meşhur dış mihraklar hazırda bekliyorlar.
Çok kolay olacak bu nedenle.

Ülkemizin iç siyasetinin kanlı ve heyecanlı bir dönemece girmesi an meselesi diye düşünüyorum.

Önlem mi?
Önlem meydanları halka kapamak, sokakları polisle doldurmak değil elbette.
Bu ancak, geciktirir.
Ve geciktikçe öfke daha çok artar.

Önlem işsizler, fakir, fukara, garip, guraba için teskin edici, azıcık da olsa güç kuvvet verici bazı önlemler.
Yoksa varoşlardan başlayacak yangın hem merkez mahalleleri, hem  işverenleri, hem kolluk güçlerini baş edemeyecekleri bir öfke ile karşı karşıya bırakacak.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


EKONOMİNİN 3. ÇEYREKTE DE KÜÇÜLMESİ BEKLENİYOR

Büyümeye doğru vites kırması beklenen ekonomide temmuz ağustos ve eylül döneminde bir önceki yılın dönemine göre yüzde 2'lik küçülme bekleniyor.

Sayime BAŞÇI

09:06 - 31 Ekim 2019

Haberler

Ekonomi

Ekonominin 3. çeyrekte de küçülmesi bekleniyor

Son 10 yılın en keskin düşüşünü yaşayan Türkiye ekonomisinin yaz döneminin etkisi ile toparlanma beklentilerine rağmen yılın 3'üncü çeyreğinde de küçülmesini sürdüreceği tahmin ediliyor.

Çakılan yatırım rakamları ve tüketimde devam eden düşüşün tetiklemesiyle büyümeye doğru vites kırması beklenen ekonomide temmuz ağustos ve eylül döneminde bir önceki yılın dönemine göre yüzde 2'lik küçülme bekleniyor.

Yeni Ekonomi Programı'nda 2019 büyümesi yüzde 2.3 olarak hedeflenirken Dünya Bankası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) en güncel 2019 yılı büyüme tahminleri negatif ve eksi yüzde 1'in de altında olarak açıklanmıştı.

https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/ekonominin-3-ceyrekte-de-kuculmesi-bekleniyor-5421798/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Muspet bilimlerin temellerine dayanan guzel sanatlari seven fikir terbiyesinde oldugu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmis ve yukselmis olan erdemli kudretli bir nesil yetistirmek ana siyasetimizin acik dilegidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

45. ALLAH'IN LUTFU DENILEN SEY BOS BIR KELIMEDEN IBARETTIR

Zayif yaratiklarin ihtiyaclarini saglayarak, tanrisallik gosterisiyle comertlik etmeye, ozen gostermeye Allah'in lutfu denir. Ancak insan gozunu acar acmaz Allah'in kimseyle ilgilenmedigini gorur. Allah'in lutfu ve iyiligi, bu dunyada oturanlarin buyuk cogunlugu icin tumuyle uykudadir, insanlarin "mutlu" diye adlandirdigi cok kucuk bir miktarina karsilik, cok buyuk bir mutsuzlar kafilesi baski altinda inlemekte ve yoksulluk icinde sararip solmaktadir. Ezmekte olduklari esirlerden daha mutlu olmayan birkac karanlik zorbanin savurganliklarina lokma olsun diye agizlarindan lokmalari cekilip alinan milletler yok mudur?

Tumturakli sozler ve ovunmeyle, hocalar, Allah'in iyiliklerini, comertliklerini aciklarken ve Allah'in iyiligine guvenmemizi isterken, ani felaketlerin huzurunda, bu ayni hocalarin, "Allah'in lutfu insanlarin beyhude projeleriyle egleniyor, isteklerini alt ust ediyor, insanlarin cok calismasina guluyor, insanlarin olgun zihinlerini celmekten zevk aliyor" diye bayagi bir sekilde sizlandiklari gorulmuyor mu? Peki, insan turuyle alay eden, insan turuyle eglenen bir Allah'in lutfuna nasil guvenilir? Hareket tarzini aciklayamadigim bir hafiyenin bilinmeyen edali yuruyusunu hayranlikla gormem benden nasil istenebilir?

"Hakkinda eserleriyle karar veriniz" diyeceksiniz; esasen ben de eserleriyle karar veriyorum ve buluyorum ki, bu eserler benim icin bazen yararli, bazen zararlidir. "Bu dunyada insan turunun her bireyi icin kotuluklerden cok iyilik vardir" diyerek, iyiliklerin Allah'i hakli cikardigi, akladigi zehabina kapiliyorlar. Varsayalim ki, bu Allah lutfunun bize verdigi iyilik yuzdur ve kotulukler ondur; herhalde bu kiyas ve kabulden, yuz derece iyilige karsi, Allah'in lutfunun on derece kotuluge bulasmis varligini, varsayilan "mukemmellik"le birlestirmek nasil mumkundur?

Butun kitaplar, Allah'in lutfunu ve ozenini ozellikle yuceltmeye yonelik ve en dalkavukca ovgulerle doludur. Bunlar okunurken sanilir ki, insanin bu dunyada mutlu yasamasi icin hicbir caba gostermesine gerek yoktur. Oysa, insan calismazsa bir gunden fazla zor yasar. Goruyorum ki, insan yasamak icin kan, ter dokmek, cift surmek, avlamak, balik tutmak, kesintisiz calismak zorundadir. Bu ikinci etkenler, yani insan caba ve calismasi olmaksizin, baslangic etkeni (herhalde ulkelerin cogunda) insanin muhtac oldugu seylerden hicbirini elde etmiyor. Her ne zaman bu yeryuzunun neresinde goz gezdirecek olsam vahsi ve uygar insani, "Lutfu rabbani" ile surekli bir mucadele icinde gorurum. Tanrisal lutfun kasirgalarla, firtinalarla, donlarla, dolularla, su baskinlariyla, kurakliklarla, insanin calismasini cogu kez yararsiz kilan ve emeklerini berhava eden afetlerle yonelttigi darbelere karsi, insan, savunma durumu almak zorundadir. Sozun kisasi, insan turunun mutluluk nedenini hazirlamakla mesgul oldugu iddia edilen bu tanrisal lutfun kotuluk dolaplarindan korunmak icin insanogullarinin durmadan mesgul bulundugunu goruyorum.

Insanlarin buyuk sehirler kurduklari her yerden irmaklar gecirmis oldugundan dolayi, bir sofu tanrisal lutfu son derece hayranlikla, saygiyla yuceltiyordu. Esyanin olusunda Allah'in velinimete yarasan amacini acikca gorduklerini one suren "bilgin"lerin muhakeme tarzi ne kadar dogruysa, bu adamin muhakeme tarzi da ancak o kadar dogru degil midir?

- - - - - - - - - - - - -
Bilincleninceye dek baskaldiramayacaklar, baskaldirmazlarsa da hicbir zaman bilinclenemeyecekler.
( Bu kisim kitapta Proleterler icin soylenmistir.)

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Insanlar, inaniyor olduklarina kendilerini inandirirlar.

MONTAIGNE,MICHEL EYQUEM DE (1533-1592) Fransiz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/