8 Mart 2022 Salı

PATRİCK STOKES: "BU DA BENİM FİKRİM" SAFSATASI: NEDEN İSTEDİĞİNİZE İNANAMAZSINIZ VE FİKİRLERİNİZİ NEDEN GEREKÇELENDİRMEK ZORUNDASINIZ?

PATRİCK STOKES: "BU DA BENİM FİKRİM" SAFSATASI: NEDEN İSTEDİĞİNİZE İNANAMAZSINIZ VE FİKİRLERİNİZİ NEDEN GEREKÇELENDİRMEK ZORUNDASINIZ?

"Bu da Benim Fikrim, Sana Ne!" Diyemezsiniz; Bir Fikriniz Varsa ve Onu Dillendiriyorsanız, Aynı Zamanda Onu Gerekçelendirmekle de Mükellefsiniz!

-Yazar Ali Yiğit Korkmaz Uyarlayan Ali Yiğit Korkmaz

Çağrı Mert Bakırcı Editör Çağrı Mert Bakırcı

25 Şubat 2022

Her yıl, öğrencilerimle şu iki şeyi mutlaka yapmaya çalışırım: İlki, öğrencilerimin her birine birer "filozof" olarak hitap ederim. Biliyorum, biraz klişe, ama bu genelde onları aktif öğrenme konusunda cesaretlendiriyor. İkincisi, şöyle bir şey derim:

Eminim bir tartışmada bir kere de olsa şu sözü duymuşsunuzdur: "İstediğine inanabilirsin, o da senin görüşün." (İng: "You're entitled to your opinion.) Belki bunu kendiniz bile söylemişsinizdir. Kim bilir, belki bir tartışmayı başlatmak ya da bitirmek için... Ama bu sınıfa girdiğiniz andan itibaren bu cümleyi kuramazsınız. Bu sınıfta sadece sağlam bir argümanla savunabildiğiniz görüşleri dile getirebilirsiniz.

Bu kuralı biraz katı mı buldunuz? Belki... Ama felsefe öğretmenleri olarak öğrencilerimize bir borcumuz var: Onlara, bir argümanın nasıl kurulması ve savunulması gerektiğini ve bir argüman savunulamaz duruma geldiğinde bunu ayırt etmeyi öğretmekle mükellefiz.

"Bu da benim görüşüm." veya "İstediğime inanırım, kime ne?" gibi cümleler, karşıt görüşün fikirlerini çürütmek amacıyla kullanıldığında bir mantık safsatasına dönüşen kalıp cümlelerdir. Genelde "kırmızı sazan (tahrik) safsatası" veya "düşünce öldürücü klişe" altında değerlendirilir. Bu safsata, kimi zaman "Bu konuda anlaşamayacağımız konusunda anlaşabiliriz." şeklinde de sunulabilir.


Ancak bu cümlelerdeki problem, genellikle yanlış olduğu apaçık olan inançların korunması için kullanılmasındadır. Karşı taraf bu cümleden sonra genelde "İstediğimi düşürüm, istediğimi söylerim." der ve sizi, diğer düşüncelere saygısızlıkla suçlar. Ancak bir kişinin herhangi bir şeyi düşünme veya onu ifade etme özgürlüğünün olması, düşündüğü veya ifade ettiği şeyin geçerliliğinden tamamen bağımsız bir konudur; dolayısıyla bunu dile getirmek, malum olanın ilânı değil, bariz bir tartışmayı saptırma veya erken sonlandırma yöntemidir.

Ayrıca bu argüman, akıllıca kullanıldığında, bir konuda uzman olanlarla olmayanlar arasında tartışmaları çok tehlikeli bir yere sürükleyen, yanlış bir denkliğe de kapı aralamaktadır.

GÖRÜŞ NEDİR?

Öncelikle şunu sorarak başlamalıyız: "Görüş" dediğimiz şey, nedir?


Platon görüş, inanç (doxa) ve kesin bilgi arasındaki farkları öyle bir belirledi ki, bugün bile o tanım geçerli sayılıyor: Görüşler, "1+1=21+1=21+1=2" ve "Köşesi olan daire yoktur." gibi kesin ve apaçık yargılar yerine, bir miktar öznellik ve belirsizlik barındırır. Ama unutmayın, "görüş" dediğiniz şey şu skaladaki herhangi bir şey olabilir:

tatlar, bireysel zevkler ve kişisel tercihler,

çoğu insanı ilgilendiren sağduyu veya politika gibi konulardaki sorular,

hukuk ve bilim gibi teknik bilgi ve eğitim gerektiren konular.

Birinci gruptaki görüşler (yani kişisel zevkler ve bireysel tercihler) tartışılacak şeyler değillerdir. Çilekli dondurmanın çikolatalı dondurmadan daha iyi olduğunu tartışmak aptallık olur. Ama burada asıl sorun, bazen dolaylı da olsa ikinci ve üçüncü gruptaki konular da sanki böyle zevklermiş gibi, "tartışılmaz" kategorisine koyuluyor olmasıdır. Bu, bazı heyecanlı insanların, immünologlar ve iklim bilimcilerin aktardığı bilgilere katılmamalarının ve diğer insanların kendi görüşlerine "saygı duyma zorunluluğu" olduğunu düşünmelerinin ana sebebidir.

Örneğin aşı karşıtlarının toplanma yerlerinden biri olan Avusturalya Aşı Ağı'nın başkanı olan Meryl Dorel, hiçbir tıbbi eğitimi olmamasına rağmenü aşılar hakkında "görüş" belirtme hakkını şöyle savunuyor:

Bilim insanı olmamasına rağmen ünlü rapçi Bob Brown nükleer silahlar hakkında görüş belirtebiliyorsa, herhangi biri de aşılar hakkında yorum yapabilir.

İyi ama, kimse Dr. Brown'ın nükleer füzyon konusunda yetkili olduğunu söylemiyordu ki... Çünkü Bob Brown, sadece bilimin ışığında, politik düşüncelerini paylaşıyordu; bilimin kendisi hakkında bir görüş belirtmiyordu.

Daha da önemlisi şu: Bir inanca yönelik bir itirazda bulunulduğunda, inancına itiraz edilen kişinin "istediği görüşe inanma hakkı olduğunu" söylemesi, itirazı çürütmek veya inancı makul bir şekilde gerekçelendirebilmek için gerekli olan rasyonel adımları atma yükü altına girmek yerine, kişinin tartışmadan kaçabilmesini sağlamaktadır.[1], [2]

GÖRÜŞ SAHİBİ OLMAK NE DEMEKTİR?

Peki, "görüş sahibi" olmak ne demektir?


Eğer "Bu benim görüşüm." demek, birinin her istediğini düşünmesini ve söyleyebilmesini engellenemeyeceği anlamında kullanılıyorsa, bu, oldukça doğrudur; ama bir o kadar da önemsizdir. Kimse sizi aşıların otizme sebep olduğunu söylemekten alıkoyamaz; aşıların tamamen güvenli olduğu ve otizme hiçbir şekilde sebep olmadığı yüzlerce kere ispatlanmış olsa da...

Ama "Bu benim görüşüm." demek, "görüşünüzün doğru bilgiler yelpazesi içinde ciddi ve değerli bir hipotez olarak yer alması gerektiğini" iddia etmek demekse, bu açıkça yanlıştır. Çünkü bu yaklaşım, "doğru" ve "yanlış" arasındaki ayrımı bulanıklaştırır. Filozof Patrick Stokes, bunu şöyle anlatıyor:

Bu tür cümleler problemlidir, çünkü belli bir konuda sadece bir tarafın yeterli donanımı varken, konuyla ilgili tarafların her ikisinin de eşit miktarda duyulmayı hak ettiğini ileri sürer.

Bir örnek verelim: 1 Ekim 2012 Pazartesi günü, ABC TV'nin Mediawatch adlı haber programında, Avusturalya'daki yerel kızamık salgını hakkında WIN TV'den alınan bir röportaj yayınlandı. WIN TV, yorum yapması için aşı karşıtı Meryl Dorel'ı çağırmıştı. Röportajın yayınlanması üzerine izleyicilerden şikâyet alan WIN TV, yayının "tarafsız ve adil olması için yapıldığını, haber kanallarında seçkin tıp uzmanları kadar aşı karşıtlarının da olmasının, aşı olup olmamaya karar verecek halkın doğru karar verebilmesi için için gerekli olduğunu" açıkladı.

Ama bu yaklaşım, teknik bilgi gerektiren konularda bile, bu bilgiye sahip olanlar ve olmayanlara aynı söz hakkının verilmesi anlamına gelir. Aslında bu tepki, bilime yönelik politikaya yönelik bir eleştiri olsaydı, mantıklı olabilirdi. Fakat bu "tartışma", bilimin kendisi hakkında olduğundan, tartışmak için gerekli bilgiye sahip olmayan kitlelerin kime ne kadar söz hakkı verileceğini belirlemesi oldukça yanlıştır. Haber sunucusu Jonathan Holmes, benden çok daha açık konuşuyor:


Bir tarafta kanıtlar var, diğer tarafın ise zırvalar... Bir muhabirin görevi, zırvacılarla yetkin uzmanların yorumlarına aynı süreyi vermek değildir.

Burada anlaşılması gereken şudur: Bir fikre sahip olmak, size o fikirle ilgili bazı sorumluluklar yükler. Bu sorumlulukların başında, o fikri savunmanızın ardındaki gerekçeleri sunmak (buna "rasyonel sahibiyet" denir) ve bu gerekçeleri tartışmaya açmak (buna "rasyonel sorumluluk" denir) gelir.

Bu tür şeylere aşı karşıtlarının verdiği cevaplar tahmin edilebilecek şeylerdir: Mediawatch'ın internet sitesinde yaptığı yorumunda, Meryl Dorel, ABC'yi "bilimsel bir konuda açıkça sansür yapmakla" suçladı. Bu suçlama, Meryl Dorel'in görüşlerinin ciddiye alınmamasıyla bu görüşlere "sahip olmayı" ve onları paylaşmayı karıştırdığını gösteriyor. Ya da Andrew Brown'ın meşhur betimlemesiyle: "Bir tartışmayı kaybetmek ile tartışma hakkını kaybetmeyi karıştırdığını" gösteriyor.

Özetle, bir dahaki sefere birinin "Bu benim görüşüm." dediğini duyarsanız, ona böyle bir görüşe sahip olma hakkına neden sahip olduğunu düşündüğünü sorun. Hiçbir sonuç alamasanız da, en azından daha keyifli bir tartışma yapma fırsatınız olur.


https://evrimagaci.org/bu-da-benim-fikrim-safsatasi-neden-istediginize-inanamazsiniz-ve-fikirlerinizi-neden-gerekcelendirmek-zorundasiniz-11502

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Muftu efendi bize kafir demis.
Tutalim ben Ona diyem muselman.
Lakin varildiktan ruz-i mahsere,
Ikimiz de cikariz orda yalan.

~SAIR NEFI~

- - - - - - - - - - - - - - - -

AYISIGI
. . . . . .
Yuzun beyaz, abajur yesil, gece mor;
Esrimis kalbim, sarkisini soyluyor.
Her yanin avuclarima dokuluyor
Cesmeden akan suyun berrakliginda.
. . . . . .
Dolasan bir dudak mi var saclarini\?
Ay tirmaniyor zeytin agaclarini.
Suru bulutlar gece yamaclarini
Otlayip yayiliyor gok kirliginda.
. . . . . .
Uzerinden ortuyu mu cekti bir el\?
Gece ayaklarindan akip giden sel;
Seyrine doyulmuyor ruhunun, guzel
Bu manzara gibi, bu ayisiginda...
. . . . . .
Yeniden yaratti seni gizli bir el

~Ahmet Muhip DRANAS~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bu ucsuz bucaksiz dunya icinde, bil ki, mutlu yasamak iki turlu insana vergi: biri iyinin kotunun aslini bilir, oteki ne dunyayi bilir, ne kendini\?

~Omer HAYYAM~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Küçük seylere gereğinden çok önem verenler,elinden büyük iş gelmeyenlerdir.

~Eflatun~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sabah Duası

Sen doğmana bak güzel gün
Gözümü alan aydınlık
Dağlar seninle heybetli
Ovalar seninle sonsuz.

Şükür sayabildiğime
Şehrimin bacalarını
Duası anacığımın
Her bacada duman gerek.

Bir neşedir ağaçlarda
Yaprak yaprak ışıldayan
Uçan kuşa güle güle
Gönlüm kanatlarındadır.

Artık ayırd ediyorum
Fabrikayı mezardan
Meydan şimdi meydan oldu
Yollar şimdi yola benzer.

Kulak ver ne musikidir
Her doğan günle beraber
Şehirden gelen uğultu
Dinlemeye doyamadığım.

Dilerim ulu Tanrı'dan
Bu mübarek sabah vakti
Okula giden çocuğa
Zihin açıklığı versin.

İşçisine memuruna
Cümlesine cesaret sabır
Açılan pencerelere
Kalkan kepeneklere selam.
Sen doğmana bak güzel gün

Gözümü alan aydınlık
Trenler seninle gider
Vapurlar seninle gelir
Senden her beklediğimiz.

~Cahit Sıtkı Tarancı~

- - - - - - - - - - - - - - - -

AKDENIZ ACILIYDI XI
. . . . . .
Denizin sakladigi bir sey var
Sevmek der kimi,
Kimi unutulmak.
Peki neden usutur hep
Bu agustos gecesinde
Karanligin buyuklugu\?
Beni dusunme, dedindi ayrilirken
Dusunmuyorum ki
Dusuncem sende kalmis.

~Fazil Husnu DAGLARCA~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Gözler dudaklardan önce tebessüm ediyorsa o sevgiden şüphe edilmez...
. . . . . .
Bilinmeyen Birisi

- - - - - - - - - - - - - - - -

ESKI KAPI
. . . . . .
Kadinlarin istedigi
Mavilik midir
Gece midir
Kocalar yaslanir da anlayamaz.

~Fazil Husnu DAGLARCA~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey.

~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog~

OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder