ÖZDEMİR İNCE: ATATÜRK VE DİN ADAMLARI 1*
22 Ağustos 2023 Salı
Din hocalarının bolluğu ile tanınan Konya'ya yapmış olduğu gezilerinden birinde Atatürk, yanında bazı yabancı elçiler bulunduğu halde kentin görülmeye değer yerlerini gezer. Bu arada sarıklı bazı hocalar kendisinden medreseleri de ziyaret etmesini isterler. Her ne kadar din adamlarından pek hoşlanmasa da nezaketsizlik olmaması için teklifi kabul eder. Kendisini, yanındakilerle birlikte, medrese olduğu söylenen bir yere götürürler. Burası kapısız, bacasız bir yerdir. "Hani kapı, nerede" diye sorar. Kapı yerine demir parmaklı bir yeri gösterirler ve "Medreseye köpek girmesin diye parmaklık yaptırdık" derler. Sanki köpeklerin girmesini önlemek için daha akıllıca yapılacak başka bir şey yokmuş gibi!
Demir parmaklığın üstünden atlayıp, yanındaki yabancı misafirlerle birlikte, içeriye girer. Bir de görür ki başı sarıklı bir tabur adam, başlarında müftü ve Konya'nın tekmil uleması olmak üzere sıraya dizilmiş, beklemekteler. Hepsine aynı şekilde nezaket gösterir. Onun bu nezaketini fırsat bilen müftü efendi, hocalar lehine bazı imtiyazlar koparmak maksadıyla konuşmaya girişir. Medrese öğrencilerinin askerlik hizmetinden affedilmelerini ister ve "Efendim, bizim öğrencileri askere alıyorlar ve askerde bulunan öğrencinin iadesine izin vermiyorlar. Birkaç defa hükümete yazdık. Cevap vermediler. Emir buyurunuz (da bu hallere bir son verilsin)..." der.
Böyle bir konunun yabancı elçiler önünde ele alınıp tartışılması halinde müftünün ve oradaki diğer din mensuplarının muhtemelen rencide olabileceklerini düşünen Atatürk: "Peki, icabına bakarım" diyerek konuşmayı kısa keser. Fakat müftü efendi direnir, "Hayır şimdi emir veriniz. Askerlik dairesi başkanı paşamız buradadır, valimiz buradadır" der.
Atatürk yine nezaketini muhafaza ederek "Nazarı dikkate alırız" der. Fakat müftü efendi, "Efendim şimdi karar veriniz" demekte ısrarlıdır. Müftünün bu küstah ve rahatsız edici tutumuna karşı Atatürk'ün tepkisini kendi ağzından dinleyelim: "O zaman vaziyyeti tetkik ettim. Müftü efendi, hocaların herkes üzerinde müessir olduğunu ispat için bana hükmediyordu. Gayet yüksek sesle hocalara dedim ki 'Bir sürü asker firarisi toplanmışsınız. Bütün medreselerde sizin gibi insanların yekûnunu toplasak Karahisar'ı (şehrini) istirdat ederdik. Memleketi kurtarmak mı, yoksa sizlerin burada oturmanıza karar kılmak mı? Hangisi daha önemli?'" (Kurtuluş Savaşı dönemi)
Kuşkusuz ki olay Konya'da büyük tepkiler yaratır, zira din uleması hakarete uğramıştır. Ancak ne var ki Konya ahalisi, bu olaydan fevkalade mutlu olmuşçasına Atatürk'e bağlılığını bildirir. Bazıları yanına yaklaşarak "Efendim çok teşekkür ederiz, biz hocalara karşı çok itibar ediyorduk. Sebebi de buraya gelen her büyük adam, onların elini öpmüştür. Biz de zannediyorduk ki onların elini öpmek bir şereftir. Yoksa biz bunların ne kadar (kötü) adamlar olduklarını şimdi anladık" derler. Söylemeye gerek yoktur ki bu şekilde konuşurlarken anımsatmak istedikleri şey "Evi baca, köyü hoca yıkar" ya da "Ölü evinde yaş, imam evinde aş" ya da "Allah haziranda yılandan, ramazanda imamdan korusun" ya da "Oğlunu seven hocaya, kızını seven kocaya vermez" şeklinde olmak üzere halk dilinde yerleşmiş olan tekerlemelerdi.
Atatürk yukarıdaki olayı 1923 tarihli bir konuşmasında anlatmıştır ve anlatırken de kendi ifadesiyle "Din hocalarının bu memlekette ne kadar kıymetsiz olduklarını ve milletin hocalardan ne kadar nefret ettiğini" kanıtlamak istediğini açıklamıştır. Düşündüğü o olmuştur ki Türk halkı ve Türk köylüsü, din adamları sınıfından korkmuştur, yılmıştır; daha doğrusu korkutulmuş ve yüzyıllar boyunca hocalara önem verme zorunluluğunda tutulmuştur.
Bundan dolayıdır ki Atatürk, yeni "laik" Türkiye Cumhuriyeti'nin başkanı olarak her fırsatta halka "(Din hocalarına) önem verirseniz ve hele onlardan korktuğunuzu ihsas ederseniz, gerçekten sizi korkuturlar" diyerek uyarıda bulunmaya çalışmıştır. Din adamlarının gücünün, şeriatı hiç kimseye tartıştırmayıp din öğretimini kendi tekellerinde tutma ustalığında yattığını çok iyi bildiği içindir ki eğer bu hükümler açıkça eleştirilecek ve akıl süzgecinden geçirilecek olursa, onların sahte saltanatına son verilebileceğini hesap etmiştir. Bu nedenledir ki konunun gazete, kitap vesaire yollarla ele alınmasını ve tartışılmasını istemiştir.
* İlhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları Din Adamları, Kaynak Yayınları, s.1.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ozdemir-ince/ataturk-ve-din-adamlari-1-2111124
- - - - - - - - - - - - - - - -
Adaletin asirisi, asiri adaletsizliktir.
~Cicero~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var.
Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var.
Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.
~Konfucyus~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Aliskanliklar birakilmazsa zamanla ihtiyac halini alirlar.
~Campbell~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ah, Ben Uykudayken Sen Başucuma Gel
~Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen,
Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın, (1)
Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken,
İşte o zaman birden
Aralanır dudağım!
Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin,
Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme,
Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin,
İşte o an düşlerim
Aydınlanacak yine!
Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma
Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına,
Bir öpücük kondur, melekten kadına dön,
Ah o zaman ruhum
Uyanır uykusundan!
Victor Hugo~
- - - - - - - - - - - - - - - -
BACAKLAR, KALÇALAR VE KIÇ
rahipten hoşlanıyorduk çünkü bir keresinde
külahta dondurma satın alırken görmüştük onu,
dokuz yaşındaydık o zaman, en iyi arkadaşımın
evine gittim,
annesiyle babası genellikle içki içiyor olurlardı,
kapıyı açık bırakıp radyoda
müzik dinlerlerdi,
bazen annesinin eteği yukarı sıyrılır,
bacakları beni heyecanlandırırdı,
siyah cilalı ayakkabıları ve naylon çorapları
beni tedirgin eder, ürkütür,
ama bir şekilde de
heyecanlandırırdı -
kazma dişlere ve sıradan
bir yüze sahip olsa da.
on yaşına geldiğimizde babası
beynine bir kurşun sıkıp
intihar etti,
ama en iyi arkadaşım ve annesi
o evde yaşamayı sürdürdüler,
annesini elinde alış veriş
çantasıyla yokuşu tırmanırken görür,
onunla birlikte yürümeye başlardım
bacaklarının ve kalçalarının
bir arada işleyişlerinin hayli farkında,
her zaman sevecen konuşurdu benimle,
bir keresinde oğluyla birlikte kiliseye,
günah çıkartmaya gitmiştik,
rahip şişman ve iyi bir kadınla birlikte
kilisenin arkasındaki
küçük evde
yaşıyordu.
ziyaretine gittiğimizde
her şey sıcak ve rahat görünmüştü bana
1930 yılında
çünkü
dünya çapında bir buhran yaşandığını,
deliliğin ve hüznün ve korkunun neredeyse
her yerde olduğunu
bilmiyordum.
~CHARLES BUKOWSKI
Bir Tek Ben Miyim Böyle Yaşayan?…
ateşin içinde ne denli iyi~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Dunya bir eglence ve oyun yeri degildir.
~Ibni Sina~
- - - - - - - - - - - - - - - -
İdrak eden kişinin gözünde insan, kırmızı yanaklı bir hayvandır; insan sık sık utanmak zorunda kalmış bir hayvandır.
~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Güneşte
~Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
Bir araba geçti incelmiş yoldan
El salladı biri, belki tanıdık,
Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.
Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar
Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,
Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya
Dalgınlık, deniz ve sardunya.
Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini
Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz
Hangi derinlikte dölleyerek denizi
Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.
Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin
Burun deliğine kedinin ve köpeğin.
Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül
Donmuş kalmışlar tek başlarına.
Duvarda bir resim, resimde kalabalık
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Breughel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu biraraya,
Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Melih Cevdet Anday~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Aman tanrim, uzaylilar !
Beni yemeyin, karim ve cocuklarim var.
Onlari yiyebilirsiniz !
~Hommer SIMPSON
Postmodern cagin buyuk dusunuru.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ayın üzerinde ayak izleri bulunuyorken bana asla gökyüzünün sınır olduğunu anlatma.
~Anonim~
- - - - - - -










- - - - - - -
Arthur_Conan_Doyle-Kizil_Saclilar_Kulubu.epub
Icimizdeki_Tehlike.pdf
SELIM_SAVAS_KARAKAS-Deprem-Kiyametten_Sonra.epub
Marcel_Proust-Kayip_Zamanin_Izinde_7-Yakalanan_Zaman.epub
Yunus_Emre_Divani-Yunus_Emre.epub
Oguz_Demiralp-Kor_Okur.epub
Gungor_Dilmen-Askimiz_Aksaray_in_En_Buyuk_Yangini.pdf
Turhan_Oguzbas-Ispanyol_Meyhanesinde_Seni_Aradim.pdf
Dostoyevski-Ecinniler_III.epub
c7-STEADY-STATE_EQUIVALENT_CIRCUIT_AND_PERFORMANCE.pdf
Jurnal_II-Cemil_Meric.epub
Arnold_WESKER-MERHAMET.doc
2013_TDK_Yazim_Kilavuzu.pdf
Mehmet_Baydur-Kadin_Istasyonu.pdf
Sevim_Burak-SAHIBININ_SESI.pdf
Osmanli_Devleti_1300-1600-Cesitli.epub
Johannes_Schiltberger-Turkler_ve_Tatarlar_Arasinda_1394-1427_.epub
Caglar_Simsoy-Ya_Ata_Bin_Ya_Karincaya.epub
Karekok_Yayinlari-LYS_Cografya_Denemeleri.pdf
TurkSoylenceSozlugu.pdf
Eoin_Colfer-Artemis_Fowl_2_Kuzey_Kutbu_Macerasi.epub
Jean_Paul_Sartre-Kirli_Eller.pdf
Richard_Brautigan-Yani_Ruzgar_Her_Seyi_Alip_Goturmeyecek.epub
Ilhan_Selcuk-Dusunuyorum_Oyleyse_Vurun.pdf
Ahmet_Umit-Kukla.pdf
Anton_Cehov-TUTUNUN_ZARARLARI.docx
ney_metodu_009.pdf
Cours-de-Grammaire-Englaise-by-Bobadz.pdf
T_m_Hastal_klar_n_Zihinsel_Nedenleri_-www.FindukForum.com-_64._s..pdf
TURK_DILINDE_MANTIKSAL_ANLAMSAL_VE_SOZEL_DIZILER-YUKSEL_GOKNEL.pdf
- - - - - - -
"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
![]() Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder